siddhartha

Durum: 1335 - 0 - 0 - 0 - 29.04.2014 15:02

Puan: 19330 - Sözlük Kaşarı

12 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 67

sevgilinin en iyi dinlenmelik yerleri

dinlenmekten çok kamp kuracağım yerleridir.

boşaldıktan sonra bir süre seks isteğinin sönmesi

uçaktaki acil iniş anonsuna benzeme durumudur.

sevişe sevişe kazanacağız

söylemin çok seksist, seksizm bulunmasıyla birlikte, eşcinsellerin sadece seks manyağı kişilermiş gibi algılanmasında da bir payı olduğu düşünülmektedir.
eşcinsellerin kendilerini ifade etmede neden sürekli bel altı çalıştıkları anlaşılamayan söylemlerinden biridir. *

seviştikten sonra söylenecek en aptalca sözler

recep ihsan eliaçık

kendisini gezi direnişi olaylarına yaptığı açıklamalarla tanıdım ki yalaka ve yavşama biri olmadığı için sesi çok duyulmadı. ama olsun. onun da popüler olma gibi bir kaygısı yoktur diye düşünüyorum.

fena azdım

kısa yol tuşu olarak siteler * eller kullanılabilir.

carne tremula

ispanyolca'dan ingizlizce'ye live flesh, türkçe'ye çıplak ten olarak izleyiciyle buluşmuştur.
"ulusal sınırlar dahilinde olağanüstü hal ilan edilmiştir. barışın korunması, ispanya'nın ilerlemesi ve ispanyol hakları için. devlet 18. madde gereğince, hiç bir kurum ya da kuruluş tarafından, hiç bir ispanyol'un ifade özgürlüğünü barınma, toplanma ve birlik oluşturma haklarını, kısıtlamaya zorlanamaz. madrid, aralık 1970." film böyle başlıyor. ünlü ispanyol yönetmen pedro almodovar'ın filmlerini sevmeyen yoktur. hatta onun için ispanyol dilini sevdiren adam da denilebilir. tabi almodovar denilince javier bardem ve penelope cruz da hemen akıllara gelir. çok güzel bir girişle hem politik hem de sosyal mesaj veren devrim gibi bir film olmuş carne tremula.

ironweed

william kennedy'nin romanından uyarlanan filmin yönetmeni hectro babenco. jack nicholson ve meryl streep 1988 yılında bu filmle akademi ödülleri'nde oscar'a aday gösterildiler. ancak kazanamadılar.

new york film eleştirmenleri birliği ödülleri ve los angeles film eleştirmenleri birliği ödülleri jack nicholson'a en iyi erkek oyuncu ödüllerini kazandırmıştır.

film dram sevmeyenler için çok zor bir film olarak gelebilir ki izlerken ben bile çok zorlandım diyebilirim. lakin oyunculuklar ve karakterlere olan ilgim bu uzun filmi izlememi sağladı. tom waits'in oyunculuğunu da unutmamak gerekir.

in the heat of the night

1967 yılında bir " ötekileştirme" hikayesidir. film john ball'un romanından uyarlamadır. aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen hala aynı ötekileştirilmeler devam etmektedir. oysa abd başkanı artık bir siyahi. polislerin de o zamandan bu zamana çok yol almadıkları apaçık ortadadır.
1968 en iyi yönetmen oscar ödülünü alan norman jewison yönetmenliğindeki film, stirling silliphant tarafından senaryolaştırılmıştır. rod steiger'e bir çok en iyi aktör ödülünü de kazandıran film, daha bir çok ödüle aday olmuş ve ödül almıştır. tabi filmdeki oyunculuğuyla sidney poitier'i de unutmamak gerekir.

flawless

usta iki oyuncu robert de niro ve philip seymour hoffman şüphesiz bu filmde oynamaları büyük önem arzetmektedir. önyargılarımız, sürekli ötekilerimiz, inancımız ne olursa olsun sürekli diğerinin öbürünü "cehennemlik", "kötü", "kaka" saymasının yanında bir saniye durup karşındakini anlamaya çalışmayarak "çapulcu", "ocu" "bucu" ilan edenlerin özellikle izlemesi gereken filmlerden biridir.

in the valley of elah

oscar ödüllü senarist ve yönetmen paul haggis'in bilinen filmlerinden ve benim de çok beğendiğim filmlerinden olan crash ve million dollar baby 2004 yılında kendilerinden çok söz ettirmişti. lakin bu iki filmi beğenmiş olmama rağmen sonrasında yönetmenin çıkan diğer filmlerini takip etmemiştim. bu akşam izlediğim in the valley of elah / tanrı'nın vadisinde ile beni etkilemeyi yine başardı. yönetmenliğinden önce sanırım senarist tarafının olması yönetmeni karakterlere daha yakınlaştırmış. insani duyguların işlenişi matematik zekanın yanı sıra vicdana sahip bir ruhun dokunuşunu gözler önüne seriyor.
filmde baba rolundeki tommy lee jones, dedektif anne charlize theron net ve açık duygularıyla oyunculuklarını sergilemekle kalmayıp iyi bir insanlık dersi veriyorlar.




filmin künyesi şöyle : yönetmen ve senaryosunda paul haggis ve hikayede mark boal, oyuncular tommy lee jones, charlize theron, susan sarandon, jason patric, james franco ve frances fisher.

ayı sözlük itiraf

her yenilgiden sonra ağlamak sızlanmak yerine, durumun kritiğini yapacak duruma gelmişseniz büyümüş-olgunlaşmışsınız demektir. bağırıp çağırarak, hakaretler savurarak hallettmeye çalıştığınız sorun ya da hadiseleri sakinlikle karşılayıp yerli yerine oturtabiliyorsanız artık kocaman bir adam olmuşsunuz demektir.

sokarım politikana

"duranadam" ve sonrasında gelişen tüm "duranlar"ın sessiz ama derin darbesidir.

sokarım politikana

"her yer taksim her yer direniş" demenin asıl anlamdır.

sokarım politikana

"faşizme karsı omuz omuza" demenin farklı versiyonudur.

sokarım politikana

canımız ciğerimiz nazan öncel'in müthiş parçasıdır ki günümüze de tam uygundur.

ajda pekkan

ölme yaşı gelen nadir ünlülerimizdendir.

kavgada söylenmez

"ufak at ufak at da civcivler yesin."

"ben senin var ya..."

"seni benn.. elller.... "

kamu spotu

polyannacılığın son dönem varyasyonudur ki insanın inanası gelmiyor. *

hüseyin avni mutlu

son 15-20 gündür uykusuz gecelerinden ve yoğun çalışma temposundan dolayı seksi yaşayamayan kişidir. ama mutludur.
  • /
  • 67
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 1335

ellen degeneres

68 yaşındaki annemle her izleyişimizde değişmeyen "erkek gibi kadın, maşallah" övgüsünü alan ünlü kadın programcısı. george clooney ile olan bağından dolayı onu kıskandığım doğrudur.

fethullah gülen'e sorulacak tek soru

cemaatinizde cok gay var. gayler icin ne dusunuyorsunuz? bir fetva verebilir misiniz?

cenazemde çalınmasını istediğim şarkılar

aigai'nin bahsettiği bu olsa gerek.
izleyeceğiniz linkte gadjo dilo filminden bir sahne. cenaze törenidir. hem ağlarım, hem oynarım.

8 mart dünya emekçi kadınlar günü

kadın deyince akıllara anne, eş, kız kardeş, teyze hala vb vs gibi sıfatlar geliyorsa hala yanlış bir durumdayız diye düşünüyorum. kadın denildiğinde bir birey ve insan akıllara geliyorsa o zaman sorun ortadan kalkacaktır ve kadın-erkek ayrımı olmaksızın birlikte yaşamaya başlayacağız. çok didaktik yazdım ama durum bu....

refugee

ayı sözlük itiraf

-ilk okuldaki oğuz'a aşıktım. ama o inci'ye aşıktı. ben de onun inadına inci'yle oynardım. *

-ortaokulda burak'a aşıktım. sırf onun poposunu görmek için futbol maçlarına ben de katılırdım. oysa futboldan nefret edişim de ondandır. *

-ortaokulda bana aşık olan kızların mektuplarını ablama okuturdum, ondan cevap yazmasını isterdim, sanki ben beceremiyormuşum gibi. oysa sorun belli... *

-lisede mdr yardımcısının oğlu özgür'e aşıktım. başımı sıraya koyar onu izlerdim. beni bir gün yakaladığında, uyuyor numarası yaptım ama yemedi. bana gay misin dedi yok lan, siktir git sensin gay dedim. yıllar sonra ona aşık olduğumu söyledim. ne güzel dedi ama beni umursamadı...*

atatürk'ün gençliğe hitabesi

fazla militarist bulduğum sözler içermektedir.

edep ya hu

mehmet anıl'ın inanılmaz tarihi romanı. mehmet anıl’ın son kitabı edep ya hû’nun kahramanı; bosna eyaleti avliya nüfusundan kendi halinde bir ailenin çocuğu iken alınıp istanbul’a getirilen, önce bir paşanın, sonra bir yeniçeri ağasının kapatması olan, atmeydanı’ndaki gizli bir fuhuş yuvasında, askerlere ikram edilen, duygulu, zeki, esprili kız ferhad'ın hikayesidir.

ayı sözlük yazarlarının askerlik anıları

askerlik sayılmaz ama bir hafta gata'ya gidip gelerek, psikiyatr bölümünde sıramı beklerken, sorulan sorulara şaşkınlığımı gizleyememem, nerdeyse psikoloji bölümündeki tüm doktorlarla görüşmem, "eee sen gay'e benzemiyorsun nereden anlayacağız senin gay olduğunu" diyen doktora, " sizin de gay olduğunuz belli olmuyor, nereden bileyim sizin gay olmadığınızı" diye yanıtlamam, görüşmeyi bir hafta daha uzattı.
kadın olmak istemediğimi, hiç makyaj yapmadığımı ve kıllarımı çok sevdiğimi söylediğimde sanki bu yanıtları beklemeyen doktorun şapşal yüzünü hiç unutmayacağım.
tıp bölümünden mezun birinin, gay olmayı hala kadın olmakla alakalı-eş tutan bilim dersi almış ama hala evrimleşememiş -ki evrim teorisine inanmam- bu hayvanın nasıl da doktor olduğuna şaşırdığım...
bilmem kaç yıldızlı komutanın beni odasına çağırıp, sigarasını içerken, yanyan beni keserken sorduğu sorulara iştahla cevap verdiğim ve söylediğim her şeyde tutarlı olmama şaşıran -komutan mıdır nedir- kişinin alenen gay olduğunu hissetmem şaşılacak bir durum değildir.
hadi her şeyi anladım bir ritüel var ve herkes işini yapıyor ama -ulan ben gayim - buraya kadar gelmişim ve size anlatacağımı anlatmışım - beni askere alırsanız rahat durmam, sikerim koğuşu- dediğimde aktif misin diye soran doktora "neden sordunuz? siz pasif misiniz? diye cevaplamam "ahanda şimdi bittin olum sen" diye düşünürken doktorun sakin tavrı dikkatimden kaçmadı.
nihayetinde büyük gün 28 şubat'ta kurulun karşısına çıktığımda bir doktorun -çantanda makyaj takımı var mı? diye sormasına karşılık, bunu daha önce de söylemiştim. makyaj yapmıyorum. çantamda prezervatif var. malum, ateş almaya geldik, ne olur ne olmaz diye- şey ettim...
yok ya burası tamamen sallamasyon.
gerçeği şu : çantanda makyaj seti var mı dedi. ben de makyaj yapmadığımı. çantama bakabileceklerini söyledim. sadece kitap vardı. onlara göre bu da "gayce" bir hal tabi. sadece gayler kitap okur ya ...

ve ve ve sonuç:
hatırladığım kadarıyla 566 soruluk testi cevapladım. onaylandı.
ev,ağaç, insan kompozizyonlu bir resim yaptırdılar.yaptım. resmime bayıldılar. geçtim. onaylandım.
aile görüşmesine abim gelemediğinden, yengem geldi. olduğum gibi olanları söyledi. geçtim.

askerlik muaf oldum.
16 ocak'ta başladığım süreç. 28 şubat'ta son buldu.
gay olmasaydım da askere gitmezdim. bunu kullandım. kabul ediyorum.

eksici göt

ne adamlar gördük yatakta pasiftiler

sözüm ona sokakta, orada burada yani "dışarıda" erkekliğin kitabını yazan, bağıran, küfreden, maço takılan ya da ben " erkeğim ulaaannn!" tavırlarıyla kendini gösteren kişilerin dört duvar arasında nasıl miyavladıklarını * ifade eder.

atatürk'ün gençliğe hitabesi

fazla militarist bulduğum sözler içermektedir.

galatasaray

maçı aldıklarında taraftarlarının özellikle metroda aslan kesildikleri, küfürler yağdırıp metroyu salladıkları; yenildiklerinde de o aslanların süt dökmüş kediye döndükleri takımdır.

ayı sözlük ikinci yazarlar zirvesi

telefonuma kaydettiğimi sandığım "zirve notlarım" olmadığından olan biteni yeniden yazmak zor. ancak kısaca :
dark bear 'in kişisel sorunlarını zirveye yansıtmasını sitenin editörü olarak hoş karşılamadım ama nezaketen anlayışla karşılıyorum. bunun yanısıra kendisiyle tanışmaktan keyif aldım. gayet kibar bir beyfendiymiş. hakkında konuşulanları asparagas olarak değerlendiriyorum. *
arascan dönmez'in mutlu olanlar parmak kaldırsın sorusu yıkıldığım andı. beni ancak sergilediği performansı ayağa kaldırdı. ne konuştuğunu bilen biri olduğunu hissettiremedi. *. kendisinin de bir yazısı olduğu k. kitabını çekilişte kazanan şanslı kişilerden biri oldum. *
zirve damla demircioğlu'yla tanışmama vesile oldu ve belki de yakında kendisiyle kısa film çekimlerimiz başlayacak. kısa filmlerimi kendisiyle paylaşacağımı ilettim. çok başka bir enerjisi var ki çok sevdim. *
özün süzen hanıma olan saygımı ifade ederken utanırım çünkü ben o kadar anlayışlı biri olamazdım heralde. içtenliğine, sabrına ve nezaketine hayran kaldım.
dedikodu olarak da şunu yazabilirim; ayı sözlük yazarlarının böyle önemli bir zirveye değil de vur patlasın çal oynasın gibi boş bir şeye hücum etmesi beni gerçekten düşündürttü. naringergedan anlayacağın üzerine ayı sözlük birinci istanbul fasıl zirvesine katılmayacağım.

damla demircioğlu'nun dediği gibi konuşmak, çok bilmek, çok yazmak su götürmüyor. icraat arkadaşlar, icraat görelim.
ayrıca başak hülya dağdaş hanımın konuşmasını da beğendim ki en çarpıcı vurgusu "eşcinsel olarak kendinizi bir bok sanmayın" o zaman herkes olamazsınız. yoksa hep bağırırsınız "eşcinseller vardır". zaten varsınız, mühim olan hayattaki duruşunuz. *
bir de son gözlemim şu, eşcinseller en az herkes kadar iki yüzlü.

ayı sözlük yazarlarının askerlik anıları

askerlik sayılmaz ama bir hafta gata'ya gidip gelerek, psikiyatr bölümünde sıramı beklerken, sorulan sorulara şaşkınlığımı gizleyememem, nerdeyse psikoloji bölümündeki tüm doktorlarla görüşmem, "eee sen gay'e benzemiyorsun nereden anlayacağız senin gay olduğunu" diyen doktora, " sizin de gay olduğunuz belli olmuyor, nereden bileyim sizin gay olmadığınızı" diye yanıtlamam, görüşmeyi bir hafta daha uzattı.
kadın olmak istemediğimi, hiç makyaj yapmadığımı ve kıllarımı çok sevdiğimi söylediğimde sanki bu yanıtları beklemeyen doktorun şapşal yüzünü hiç unutmayacağım.
tıp bölümünden mezun birinin, gay olmayı hala kadın olmakla alakalı-eş tutan bilim dersi almış ama hala evrimleşememiş -ki evrim teorisine inanmam- bu hayvanın nasıl da doktor olduğuna şaşırdığım...
bilmem kaç yıldızlı komutanın beni odasına çağırıp, sigarasını içerken, yanyan beni keserken sorduğu sorulara iştahla cevap verdiğim ve söylediğim her şeyde tutarlı olmama şaşıran -komutan mıdır nedir- kişinin alenen gay olduğunu hissetmem şaşılacak bir durum değildir.
hadi her şeyi anladım bir ritüel var ve herkes işini yapıyor ama -ulan ben gayim - buraya kadar gelmişim ve size anlatacağımı anlatmışım - beni askere alırsanız rahat durmam, sikerim koğuşu- dediğimde aktif misin diye soran doktora "neden sordunuz? siz pasif misiniz? diye cevaplamam "ahanda şimdi bittin olum sen" diye düşünürken doktorun sakin tavrı dikkatimden kaçmadı.
nihayetinde büyük gün 28 şubat'ta kurulun karşısına çıktığımda bir doktorun -çantanda makyaj takımı var mı? diye sormasına karşılık, bunu daha önce de söylemiştim. makyaj yapmıyorum. çantamda prezervatif var. malum, ateş almaya geldik, ne olur ne olmaz diye- şey ettim...
yok ya burası tamamen sallamasyon.
gerçeği şu : çantanda makyaj seti var mı dedi. ben de makyaj yapmadığımı. çantama bakabileceklerini söyledim. sadece kitap vardı. onlara göre bu da "gayce" bir hal tabi. sadece gayler kitap okur ya ...

ve ve ve sonuç:
hatırladığım kadarıyla 566 soruluk testi cevapladım. onaylandı.
ev,ağaç, insan kompozizyonlu bir resim yaptırdılar.yaptım. resmime bayıldılar. geçtim. onaylandım.
aile görüşmesine abim gelemediğinden, yengem geldi. olduğum gibi olanları söyledi. geçtim.

askerlik muaf oldum.
16 ocak'ta başladığım süreç. 28 şubat'ta son buldu.
gay olmasaydım da askere gitmezdim. bunu kullandım. kabul ediyorum.