süper kahraman kostümleriyle mc donald's'da double quarter pounder gömerken hayatın gerçeklerini siklemeyip kurgusal diyarlar ve karakterler üzerinde ciddi tartışmalar yapmak. sonra da sevişmek.
kostümler kalabilir.
gerard butler, tom hardy, mark strong, tobby kebbel gibi birçok allah oyuncuyu bünyesinde barındıran guy ritchie filmidir. soundtracki efsanedir.
tom hardy ve gerard butler'ın karakterleri arasındaki bromance tatlılıktan öldürür adamı.
üç buçuk saatlik ultimate edition'ı malum ortamlara düşmüş filmdir. sinemada izlediğim dawn of justice ve ultimate edition dawn of justice kesinlikle aynı filmler değiller. sinema versiyonunun editini kim yaptı bilmiyorum ama ona burdan selam çakmak vazifemdir.* öncelikle filmin hikayesini tetikleyen asıl meselenin, yani çölde superman'e kurulan komplonun, %75'i sinemada kesilmiş. bunu kesmek demek kurguyu sikmek demektir. ben bir dc fanı olarak hikayeyi anlarım ama bi sokaktaki ayşe teyze, bakkal ali amca anlamaz hikayeyi bu sahneleri kesersen. dolayısıyla gömerler filmi uluslararası camiada.
beğenmeyen varsa rica edeceğim tekrar izlesinler bu versiyonuyla. pişman olmayacaklar bence.
geçen gün eski tweetlerimi temizlerken sözlüğe ilk kayıt olduğum dönemlerde görüp twitter'da paylaştığım ve zamanında beni aşırı etkilemiş şu entrysini gördüm. entrynin ss'sini alıp yazar adını sildiğimden kime ait olduğunu bulmam uzun sürdü biraz.* (bkz:#202309)
sözlük gurusu musun nesin sen psk? valla görmeden seviyorum seni.
2011 yapımı bir mmorpg. isminden anlaşılacağı üzere dc evreninde geçiyor. hikayeye göre lex luthor gelecekte bütün justice league ekibini öldürüyor ve bunu yapar yapmaz dünya galaksiler arası bir villain olan brainiac'in işgaline uğruyor. lex zamanda geri giderek günümüz justice league'ini işgale karşı uyarıyor ve brainiac'in üssünden çaldığı exobite adlı bir teknolojiyi kahramanlara emanet ediyor. exobitelar dünya üzerinde süper gücü olmayan insanlara nüfuz ederek her birine süper güçler kazandırıyor. böylelikle dünya brainiac'in işgaline karşı savunmasız kalmıyor. herkes kahraman olmayı seçmiyor tabi, süper güçlerini kötülük için kullanmayı tercih edenler de var.
oyuncular olarak şu epik, efsane ve orgazmik sinematikten sonra:
karakter yaratma ekranına geliyoruz. önce hero ya da viilain olmayı seçiyoruz. sonra uçmak, süper hızlı koşmak ya da akrobatik hareket özelliklerinden birine karar veriyoruz. süper gücümüze ve mentorumuza da karar verdikten sonra tipimiz, kostümümüz ve renklerimize geliyor sıra. en uzun süren kısım burası sanırım.
seçtiğimiz mentora göre gotham ya da metropolis'te başlıyoruz oyuna. uçmayı seçtiyseniz özellikle bir şehir turu yapıp manzaraların tadını çıkartmak baya zevkli.
dc fanlarına tavsiyedir.
ilk göz ağrım olan sevimli mi sevimli forum. kendinizi keşfeden taze bir ibne iseniz apollo abinizden azar işitip naramsin aplanızdan kucak dolusu kokulu öpücük alabilirsiniz. ya da tam tersi.
en kısa zamanda geri döneceğim forumdur.
bir kere çay içmek kendi başına yapıldığında bile huzurlu ve oldukça keyifli bir eylem. bahane olarak kullanmaya gerek yok bence. başka biriyle içildiğinde çok daha zevkli zaten.
arkadaşlar inanmayın buna, a4 kağıtta fotoğrafla olmaz bu işler. platoniğinizin tükürüğü, saç teli, tırnağı falan lazım. çok daha güçlü olmasını istiyorsanız bir damla kan hatta, bakın bu da yılların vampirinden tavsiye size. ah bu günümüz büyücüleri... 3d printerla voodoo doll yapacaklar utanmasalar.
hatalı bir gözlem. ben ldp'liyim mesela. barajı kaldıracağını güvenerek verdim oyumu hdp'ye, pişman da değilim. sığ bir yorum olacak ama akp'ye koyduk mu? koyduk.
şu saatten sonra tek istediğim şey barış ve akan kanın durması. eminim hdp'ye oy veren diğer insanların istediği de bu. türkiye intikam döngüsünü kırarsa iyi yerlere gelecektir, artık umutla bakıyorum buna.
henüz gerçekleşen sevindirici olay. obama şu tweeti attı ardından:
"today is a big step in our march toward equality. gay and lesbian couples now have the right to marry, just like anyone else. #lovewins"
bugün yürüyüşe başlayayım dedim, gittim bir yürüyüş parkuruna yürümeye başladım emekli amcalar gibi. emekli amca demişken üç-dört tur attıktan sonra eşofmanlı bir amca jet hızıyla yürüyerek yanımdan geçti. ben de gaza geldim tabi, kaç yaşında amca bana parkurun tozunu attırıyor. hızlandım, deli gibi yürümeye başladım ve sonunda yetiştim amcaya. bi yan gözle baktı bana ve "hmpf"* efektiyle bastı yine gaza. iyice dellendim bu sefer, ride the lightning'i açarak yürüyüş atletine bağladım hemen. evet amcayı geçtim baya fakat vücudumu hissetmiyorum sözlük.
özet: spordan nefret ediyorum.
kendine ve diğerlerine nefret kusmaktan mütevellit sevmenin ve sevilmenin, saf ve karmaşık duyguların, özlemenin ve özlenmenin tadına bakamamış trajik insanların olmadığını iddaa ettiği duygu.
iki gey bi taksiciyle yattı diye (ki yatabilir kimseyi ilgilendirmiyor bu) (rastgele cinsel ilişkiye giren heteroseksüellerin aşkında bir sıkıntı yok ama değil mi?) koskoca aşk kavramını sikiş sokuşa indirgeyebilen çirkin zihniyetleri gösteren başlık ayrıca. uzaktan bakıp ağlayarak otuz bir çekmeye devam edin neden kimse beni sevmiyor diye. biz de yorulmalayım siz de.
zorlama edebiyatçılar yüzünden çaya olan sevgimi dile getiremiyorum. valla fantastik edebiyat dışında edebiyat kültürüm çok yoktur, twitter'da cemal süreya rt'lemiyorum, zeki demirkubuz izlemiyorum. ama çayın yeri çok ayrı bende ya. şu an yazdığım bu girdiyi eksilemek istiyorum mesela, bu zihniyeti yaratana lanet olsun. *
öyle bir şey yoktur. ortada bir çatışma da yoktur. hdp'nin varlığını kabullenememiş insanların demokratik hakkını kullanan insanlara hakaret etmesi ve ülkenin %13'ünü terörist ilan etmesi vardır. varsın etsinler. nefret etmek kolay iş.
gözüm bir entry'yi okumadan önce entry'nin sağ alt köşesine kayıyor, buna göre okuyup okumayacağıma karar veriyorum ve zaman kaybını engellemiş oluyorum.