bugün 5.senesini deviren ilişkim(di). kendisinden mental olarak hala kurtulamadığım için her sene bu gün içime karabasan gibi çöker bir garip his. kendimi bir daha bulamamak üzere kaybettiğim, yıllar süren manipülasyonla özgürlüğümü kafese kapattığım, eve giderken ayaklarımın geri geri gittiği, erkek yeni biriyle arkadaş olurken acaba kıskanır mı korkusundan yakın olamadığım, bana "senden çok daha iyiyim" diyen ve öyle olmamasına rağmen beni buna inandıran, tokat atıp sürekli şiddet göstermesine rağmen bana "başkası olsa seni dövüp öldürmüştü ama ben iyi bir adamım, arada yediğin şeylerin adı şiddet değil seni sevdiğimden gitmenden korkuyorum seni sevmesem bu kadar sinirlenmem siktiri çekerdim" diyen, ben aileme açılmamışken anneme ulaşıp "ibne oğlunuz herkesle yatmaktan hastalık kapacaktı ben onu kurtardım" diyerek ailemle tüm ilişkimi kesen, kardeşimle aramızı bozan, gittiği her konferansta beni de yanında götürüp ikimiz de doktor olmamıza rağmen bana sekreteriymişim gibi davranan, ayrılmanın eşiğindeyken pahalı hediyelerle ağlama krizleriyle intihar ederim tehdidiyle beni yanında tutan, her kavgamızdan sonra eve elinde yeni bir eşyayla gelip "bak evimizi güzelleştireyim diye neler aldım" diyen, kaçmayayım diye bavuluma kilit vuran... tüm bunları çocukluğumu ve ilk ilişkim olduğu için tecrübesizliğimi kullanarak yapan bir adamdı. bana hep "erkek erkeğe ilişkinin en güzel yanı hem abinim hem babanım hem kocanım" diyerek aslında hiçbir şeyim olmasına rağmen kendi uydurduğu bu kimliklere borçlu hissetmemi sağladı. tüm bunların sözlükle, sizinle bir alakası yok ama yazmak istedim sadece çünkü yazmasaydım bugün içime oturan bu karabasını çıkaramazdım. oh... şimdilerde, yine kendinin yaşının yarısı biriyle ilişki halinde. keşke o çocuğu da kurtarabilsem ama yaklaşamıyorum bile yanlarına, istemiyorum da. mutlu olabilmek için, tekrar nefes alabilmek için ve birilerine güvenebilmek için çok bedel ödedim. vücudumda hala yaralarını taşıyorum, arada açıp yaralarımı öpüyorum, kabuğunu kaldırıyorum kanatıyorum ve iyileşiyorum. mutlu olabilmek ve yeni bir ilişkiye başlayabilmek istiyorum.
malumunuz cb seçimi 2'inci tura kaldı. başlığımızı açıp siz değerli yazarlarımızın isabetli yorumlarını alalım derim.
ayrıca bugünün bir özelliği var sayın okuyucular. 28 mayıs 2013, gezi parkı direnişinin başlangıcıdır. şimdi tam 10 yıl sonra bizi bir sınav daha bekliyor. hadi bakalım!
(bkz:ebem kuşağı) adı altında lgbt+ bireylerin yaşamına insani bir taraftan bakan yeni bir yazı dizisine başlayacak olan online gazete.
sahte bir isimle ya da isimsiz, kendi hikâyenizi ççocukluğunuz, gençliğiniz, kabul süreciniz şeklinde başlıklar altında siz de yazıp yayınlanmasını sağlayabilirsiniz.
sözlük yeniden açıldıktan sonra yazan çok az kişi var. belki de yazma motivasyonunu bulamıyorlar bilemiyorum.
ask olsn'u tanımam etmem. fakat gözüme çarptı seri eksilenmiş. ne bok yedi diye baktım. bir halt yediği de yok. fikir belirtmiş ki bu arkadaş 8 senedir hemen hemen aynı şeyleri yazıyor.
mütedeyyin biri; inanan biriyim demiş bir yazısında. akp'yi övmüş ve bunu geri durmaksızın çeşitli mecraları örnek göstererek yapmış; bu da olabilir beni ilgilendirmez.
benim durduğum yer ile ask olsn'un durduğu yer çok farklı. e mübarekler sizin de öyle muhakkak. ask olsn arkadaşımız seneler önce bu kadar göze batmamışken, sözlük içinde bir renk olup gitmişken bu tahammülsüzlük neden? iktidarın hıncını ask olsn'u eksileyerek mi çıkarıyorsunuz? relax!
avrupa yakasına taşındım. enerjim yerinde. beş saat boyunca aralıksız dans edebilecek enerji potansiyalindeyim. tercihen avrupa yakasında oturan, kasıntı olmayan, pozitif vibe arkadaşlar yazabilir. cuma- cumartesi geceleri müsaitim.
kanalın istanbul muhafızları filminde de kötü çocuğun elinde bulunan "çocuklara yapılacak kötülükler listesinin" altında gazi mustafa kemal imzası görünüyor. bu adamların dedeleri muhtemelen resim yapmak günahtır diyen adamlardı. o zamanın kaymağını yiyenlerin torunları şimdi de aynı kaymaktan besleniyorlar maalesef. tarih bir şeyleri hiç değiştirmiyor!
kendisi şuan hakan ural ile vatan millet sakarya edebiyatı yapmakta ve ak partili vatansever insan sürüsü de coşkuyla izlemektedirler. ayaklar baş oldu resmen. birilerinin yatacak yeri yok.
kendisi tam bir yurdum heterosu ve ben bu toplumun klasik heterolarından tiksiniyorum. tvde falan görünce direkt çevirecek kadar. adamın vasat olduğu yetmiyormuş gibi evlenmek için kendisinden daha vasatını buldu. tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş hesabı.
ben ibne değilim. ben tanrının heybesinden yer yüzüne düşen bir cennet tohumuyum. toprağına alışmaya çalışan mor bir menekşeyim. kırılmaya yüz tutmuş, buzdan bir kalbim ben. ben ibne değilim. ben soluksuz bırakılan altından bir deniz atıyım. gelinlerin belinden 3 kez geçirilen kırmızı kuşağın sonuncusuyum. bereket getirsin diye yere atılan narım. ben sizin geleneklerinizin altında ezilen incecik bir ruhum. hey, ben ibne değilim. ben bir insanım!
kendisi şuan hakan ural ile vatan millet sakarya edebiyatı yapmakta ve ak partili vatansever insan sürüsü de coşkuyla izlemektedirler. ayaklar baş oldu resmen. birilerinin yatacak yeri yok.
nefret etme hakkı vardır. bunu söyleme hakkı vardır. hakaret etmediği sürece herkes her istediğini söyleyebilir. bu ülkeden defol söylemi falan komik geliyor. o halde ülkenin çoğunluğu homofobik ve nefret ettikleri insanların bu ülkeden defolmalarını istediklerinde haklı mı oluyorlar?
kanalın istanbul muhafızları filminde de kötü çocuğun elinde bulunan "çocuklara yapılacak kötülükler listesinin" altında gazi mustafa kemal imzası görünüyor. bu adamların dedeleri muhtemelen resim yapmak günahtır diyen adamlardı. o zamanın kaymağını yiyenlerin torunları şimdi de aynı kaymaktan besleniyorlar maalesef. tarih bir şeyleri hiç değiştirmiyor!
genel olarak cıvıklıktan hazzetmemekle birlikte özellikle iş hayatında laubalilikten, gereksiz şakalar yapılmasından, izin verilmediği halde sınırların aşılma çabasından hiç hoşlanmıyorum. bana şaka yapabilecek insanlar bellidir. dışında herkesle mesafeli ilişkiler kurmak daha doğru geliyor. çünkü artık insanların niyetlerini anlamak o kadar güç ki; kim neyi ne amaçla söylüyor hiç belli değil. kocaman bir maskeli balodayız sanki. yüzüne gülüp aslında içinden belalar saydıranlar, ayağının kayması için istihareye yatanlar, canının yanması için gün sayanlar, ağam paşam çekip aklınca küçük görenler... hele sokakta görüp yüzüne bakmayacağın insanlarla iş icabı bir araya geldiysen durum daha da fena.
erken uyumaya özen gösteren biri olarak onda geçirdiğim gece ondan sonra uyuyorum genelde. ince tüller ardından sızan ışığın vurduğu güzel yüzündeki rahatlığı ve huzuru görünce uyku usulca yanaşıyor gözkapaklarımın limanına. hafta içi haliyle iş günü yorgun düşüyorum ama o yorgunluğa tarifi olmayan bir keyif eşlik ediyor.
bu ülkenin türlü imkanından yararlanıp iş bu ülke için bazı fedakârlıklar yapmaya geldiğinde yan çizenlerin her halükarda haklı talepleri olarak görebiliriz bu olayı sanırım. istisnaların önünde saygı ile eğiliyorum.
ben ibne değilim. ben tanrının heybesinden yer yüzüne düşen bir cennet tohumuyum. toprağına alışmaya çalışan mor bir menekşeyim. kırılmaya yüz tutmuş, buzdan bir kalbim ben. ben ibne değilim. ben soluksuz bırakılan altından bir deniz atıyım. gelinlerin belinden 3 kez geçirilen kırmızı kuşağın sonuncusuyum. bereket getirsin diye yere atılan narım. ben sizin geleneklerinizin altında ezilen incecik bir ruhum. hey, ben ibne değilim. ben bir insanım!
güzeldir tabii ya. farkındalık seviyesinin zirveye çıktığı harika bir zaman dilimi. inanan herkesin bir şekilde kendisini ve yaptıklarını sorgulayıp envanter çıkardığı en güzel duyguların ayıdır ramazan. severiz kendisini.
geçmişi silip atmanın bu kadar kolay olduğu, değerlerin buharlaşıp kaybolduğu bir başka dönem daha var mıdır? merak ediyorum. 19 mayıs, korkak ve eli mahkum bir yönetime, yok olmaya yüz tutmuş bir orduya, savaşlardan bitap düşmüş halka, maddi imkansızlıkların dik alâsına rağmen saraydaki önemli görevi elinin tersiyle itip milletle göğüs göğüse çarpışmanın mihenk taşıdır. birinin kalkıp böyle bir günün kutlamasına gölge düşürecek sözler etmesi için insanlıktan nasibini almaması gerek sanırım. sağlığın el vermiyorsa törene katılmamak bir tercih olabilir. törenlerde baygınlık geçirecek bir yapın var ise bunu ilgililere iletebilirsin. hoş, böyle bir günde yaşadığı baygınlık nedeniyle kutlamaların kalkmasını dileyen birinin baygınlık geçirmese bile vatana duyduğu nefrette boğulması kaçınılmaz ya. neyse... vatana sevgisi olan ve olmasa da saygısı olan herkesin bayramı kutlu olsun.