efemerid

Durum: 798 - 71 - 12 - 0 - 30.04.2024 21:02

Puan: 11308 - Sözlük Kaşarı

1 yıl önce kayıt oldu. 13.Nesil Yazar.

Blink three times when you feel it kicking in <3
  • /
  • 40

kırsalda tıp okuyan gay

blog'u kaldırılmış ya da kendi kaldırmış...
ihanete uğramış hissediyorum, ne okurdum ama... beni büyüten insanlardan biri, şimdiki fikirlerimin oluşmasında, kendimi kabullenmemde önemli bir yeri vardı cânım ktog'umun. keşke yazılarını bir yerde toplasaymışım. gerçekten çok özleyeceğim.

bu arada bir yerlerde bir şeyler yazdığına, paylaştığına eminim ktog'cum, sen yazmadan duramazsın, öyleyse eğer ulaş bana :*

gelin sendromu

vajinismus.
iyi ki vajinam yok dedirtecek bir illettir.

brandi carlile

uzun süredir piyasada olsa da çok ön plana çıkmamış, son birkaç yıldır kendini general public'e tanıtmış lubun sanatçı. sözleri ciğer deler, sesi alır götürür, depresiftir. başlığını sözlüğe kazandırmış olayım. şu harika şarkıyı ve klibi de bırakayım, klipte nicole disson ve elisabeth moss var, lezbiyen bir çifti canlandırmışlar. buyurunuz:

ayı sözlük itiraf

biriyle tutkuyla sevişmeyeli 1 yıl olmuş, bu 1 yıllık süreç içinde olanlar hep günü kurtarmak içindi. aşırı arzuladığım kişiler oldu, onlar da beni arzuladılar ama gerisini getiremedim, bu zinciri kırmam lazım, yolun sonu iyi değil.

gelin olarak gidilebilecek şehirler

adana, diyarbakır, aydın, dersim, sinop, eskişehir.

gelin olarak gidilmeyecek şehirler

yozgat... ilginç şekilde yozgat'ın otuz yaş altı erkeklerinde garip bir çekicilik var, giden bilir, aldanma lubunya. her şey ağızlarını açana kadar tabii, sonrası puff.

seviştikten sonra söylenecek en aptalca sözler

"nasıldı sence on üzerinden puanlasana"
"karım onda birin kadar olsa keşke"
"kadın olsan nikahı basardım hemen bugün"
"günaha girdik ama değdi"
"valla kadından daha zevkli"

bonnie raitt

just like that şarkısıyla beni hüngür hüngür ağlatmıştır, şarkıda ölen oğlunun organıyla hayata dönmüş oğluyla yaşıt bir çocuğun evini ziyaret edip teşekkür ettiği bir anneyi anlatmış, böyle bir hikaye sanatçının kaleminden 5 dakikalık bir şarkıya nasıl bu kadar müthiş dökülebilir, hayatının bir bölümünde bu konuda masterclass versen keşke canım bonnie raitt.

ps: şarkı geçen sene grammy'de yılın şarkısı ödülünü almış, bu ödül şarkının global başarısından çok söz yazarlığına veriliyor, mis.

akış ka

bayıldığım şahıs, mukbang videolarını izlerken hipnotize oluyorum adeta. keşke daha fazla mukbang çekse. sevgili akış ka görüyorsan, lütfen.

mert yazıcıoğlu vs mert ramazan demir

yazıcıoğlu tutar, özellikle karagül dizisi zamanları ıslak rüyalarıma meze olmuştu kendileri, ramazan demir'i bilemedim ya, çok hoş bi tip değil bence, kızların bu denli yürümesi yalı çapkınındaki -izlediğim 3 4 kesitten çıkardığım kadarıyla- azgın halleri.

içinde hiç boş şarkı olmayan albümler

çok vardır ama aklıma gelenler:
lorde - melodrama
bon iver - bon iver
bonny light horseman - bonny light horseman
bowerbirds - becalmyounglovers
khruangbin - con todo el mundo
the staves - if i was
angel olsen - big time
lucy dacus - home video
japanese breakfast - jubilee
first aid kit - palomino
frank ocean - blonde
anais mitchell - young man ın america

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

itici çarşambayı güzel kılabilecek şeylerden

billie marten

dünyaya nimet olarak gönderildiğine inandığım ingilizlerden biri; ısabella sophie tweddle. sesi alıp götürür, muadillerinden birkaç gömlek üstündür, pek bilinmez. drop cherries 2023'ün en iyi işlerinden, hatta belki en iyisi. tanışmak isteyenlere:

phoebe bridgers

scott street gibi bir şahesere sahip 94 doğumlu los angeles kökenli sanatçı. hakkında bir ton olumlu yorum olsa da sevmeyeni de bir hayli fazla. çok büyük isimler ardı ardına albümlerine kabul etti. [bkz: taylor swift, the national, sza] müzik piyasasında ikili ilişkilerin network'ün ne kadar önemli olduğunun canlı kanlı örneği. bir de boygenius * adında tatlış bir grubu var. ha bir de paul mescal'ın nişanlısı :(

tus

bu yoldan başarıyla (65+) geçmiş yazarlarımız ulaşıp taktik verirse çok mutlu olurum :( vazgeçiş eşiğindeyim artık, yürütemiyorum.

boygenius

türkiyeli gayler arasında neden meşhur olamadılar merak ettiğim grup, son albümleri "the record"la epey dikkat çektiler, ilk entry'lerini sözlüğe kazandıralım, yavaştan dolmaya başlar umarım. bir de şarkı bırakayım tanışmak isteyenler için:

sevgiliyi karısından kıskanmak

hiç onun yerinde olmak istemedim, ben bu şekilde boynuzlanmak istemezdim çünkü. ne asil kadın ama... onun gibi olamayacağımı biliyorum, büyük göğüsleri, kapı gibi ünvanı, koridoru inleten koca topukluları ve herkesi büyüleyen bir cazibesi var. bazen onun kocasıyla değil de onunla birlikteymişim gibi gelir. ona hizmet ediyormuşum gibi. kocasının hayvani duygularını dindiren bir köle, içindeki şiddeti akıtacağı bir gider, toksikliğini berraklaştıracak bir antidot... kocasıyla her seviştiğimde zafer kazanan o oluyor biliyorum, kocası her bana vurduğunda her kavgamızda evi o denli huzur doluyor. kıskanmıyorum ama deli gibi "o" olmak istiyorum, kendimi sevebilmek istiyorum, kocasını kapıya koyabilmek, bana hissettirdiğinin aksine bok gibi olanın kendi olduğunu benim ondan daha iyi olduğumu kocasının suratına bağırabilmek... bir kere olsun güçlü olabilmek. bunların hepsini yapabiliyor o.

aşk acısı çekenlere önerilecek şarkılar

  • /
  • 40

lost soul

bakıyoruz; neler yazabiliriz diye...

ilk girimi 2011 yılında ağustos ayının 14'ünde akşam 5'te yazmışım ayı sözlük'e.
o günün üzerinden 5 yıldan fazla vakit geçmiş.

zaman, pekâlâ, hiç de acımadan patır patır ilerliyor işte.

ben, yeri geldiğinde, gayet duygusal bir insan olabiliyorum sanırım.
gerçi, bazı zamanlar oluyor, dünyanın bütün dertleri omuzlarıma birikmiş gibi hissediyorum
sonra
bazı zamanlar oluyor, dünyanın en huzurlu insanı benmişim gibi hissediyorum.

biz insanlar, bu girift ruh hâllerinden uzaklaşamıyoruz içinde yaşıyor olduğumuz dünya, dünyaya geldiğimiz zaman, zamanı harcadığımız olaylar hasebiyle.

son dönemde hem sözlük içre, hem de içinde yaşıyor olduğumuz ülke içinde olan bitenler beni ziyadesiyle etkilemiş durumda. bu yüzdendir ki uzunca bir süre kendimi soyutlamak niyetindeyim bazı mecralardan.
sözlük de bu mecralardan bir tanesi.

ülkenin içinde bulunduğu ahval dahilinde akıl sağlığımı korumanın en iyi yolu olarak bunu görüyorum:
kendimi müziklere, kitaplara ve filmlere hibe edeceğim.
"insanlardan buz gibi soğudum." diyor cahit külebi,
vardır bi' bildiği.

şu 5 yıl boyunca güzel insanlarla konuştum, güzel insanlarla tanıştım, çirkin insanların yazdıklarını okudum, çirkin insanlardan uzak durdum.
hali hazırda peyderpey konuşuyor/mesajlaşıyor olduğum iki-üç kişi var.

hayatım boyunca, franz kafka ile akıl ve ağız birliği etmişçesine, çevremde hep birkaç insan oldu zaten.
ne demiş: "huzur mu istiyorsun? az eşya, az insan."
şu iki-üç kişi benim için 5 yıl 3 ayın getirisidir; yüreğime basmış, özümsemişim.
kâfidir benim için.

"insan ne için yaşar?"
peki,
"insan ne için yazar?"

ilk sorunun cevabı nezdimde değişmekle beraber,
ikinci sorunun cevabı benim için bellidir:
hayat gailelerimden bir tanesi dünyaya bir iz bırakabilmektir.

o yüzden girilerimi silmiyorum.
burada kalsınlar, okunsunlar.

ingeborg bachmann şöyle yazar pek güzel bir şiirinde*:
"hiçbir şey gelmeyecek bundan böyle."

kapanışı güzel bir müzikle yapayım.

"like little puffs of smoke
we're here and then we're gone"



ayı sözlük'e yolunda başarılar dilerim.
güzel günler görmek dileğiyle.


*bu arada,
olur a iletişime geçmek isteyen yazar ya da okurlar olabilir.
mail adresi şudur:
_________________
[email protected]
_________________
istediğiniz herhangi bir şey hakkında yazabilirsiniz.
okumaktan keyif alırım.

güzel günlere...

yalnızlık

alışamıyor insan, kendi başına kalabilmek ile çok çok uzak olan bir hissiyat bu yalnızlık.

flört, sevgili, hoşlaşma gibi bir durumdan bağımsız bir durumda, iki kelam edecek kimsenin olmamasıdır aslında.

kırıp geçirir içindekileri.

zalımınoğlu

eczacıbaşı dynavit vs fenerbahçe opet 2024 sultanlar ligi final serisi

go hande fuckin baladin go!!! o kupayı almadan milliye gitmek yok!!!

alttaki yazara soracaklarım var

o halde "bunaldım" diyenleriniz çok olsun efenim. hehe.

buna birkaç cevabım var ama en net olanı arkeolog olmak. dünyanın bir köşesinde, herkesin merakla beklediği bir kazıda aylarca vakit geçirmek, o heyecanı tatmak ve hatta biraz gizemin içinde yer almak. tabii bu son beklenti biraz kurgusal filan ama genel olarak o keşif hissi beni kesinlikle arkeolog olmaya iterdi. normal bir antik kent kazısı olsa da olur elbette ama bir yandan da dışarıdan böyle görünüyor da muhtemelen mesleği yapanlar hiç de öyle salt zevkten, keşif hissinden ibaret olmadığını söyleyecektir diye düşünüyorum. dışarıdan bakmak da yanıltabiliyor çoğu zaman. "içine" girmek lazım. bakalım, belki bu hissi tatmak için çantayı sırta atıp hem keşif hem zevk dolu bir seyahate çıkıvereyim derim, kim bilir. *

soft mu hard mı

eğer mikrobiyolji çalışıyor ve numunelerinizn bozulmadan analizlerini gerçekleştirmek istiyorsanız soft
yok kristal yapıları inceleyecekseniz hard olabilir

(bkz: soft x-ray spectroscopy) , (bkz: hard x-ray spectroscopy)

(bkz:konuyu salt sekse indirgemeden de fikir beyan edebilmek)

taylor swift

eksileten ben değilim efemeridçim allah sevenlerine bağışlasın

taylor swift

efemerid sağolsun her bir şeyini buradan öğrenebildiğimiz şarkıcı.

valla kanye dinliyorum demeye korkuyorum bu taylor sevgisi karşısında hehe.

bir erkek hayal edin

tutkulu ve dominant.
hayvansal güdüleri ve duyguları arasında kaotik geçişleri olan.
zihinsel olarak oturaklı bir olgunlukla kışkırtıcı bir gençlik hissi arasında durdurak bilmeden akışkanlık gösteren.

kısacası renk, her şey renk. iç içe. birbiri içinde dans eden renkler.

üstteki yazarın gerçek adını tahmin etme oyunu

efe esprisi yapılmış olduğu için can diyorum.* artık kalın mı ince mi bilemiyorum, yani ünlü harflerden bahsediyorum tabii ^-^

yunanca bir kökeni varmış bu arada sanırım nickname'inin, entry'lerini okumaktan zevk aldığım bir yazardır kendisi. *

detrans pişmanlıkları

(bkz:#436300 ) bir önceki yazısında artık bu konulara girmeyeceğim diye ağladıktan sonra ilgi çekme merasimine devam etmesi. hadi yallah çıktığın mağaraya geri dön. senin gibilere zaman harcamaya değmez. kimsenin umurunda bile değilsin.

Toplam entry sayısı: 798

detrans pişmanlıkları

nefret suçuyla ifade özgürlüğünün ayrımını 2024 yılında yapamamak... bu neyin ahrazlığı böyle ya, yani orangutan bile öğrenirdi şimdiye kadar herhalde.
zaten sana laf anlatmaya çalışmak beyhude bir çaba, "homofobik eşcinselim" ne demek ya ahahah
sen homofobik değilsin, sen eşcinsellerden değil bizzat kendinden nefret ediyorsun. çünkü zihninin nasıl bir lağım çukuru olduğunu biliyorsun. kendine olan nefretin o kadar boğmuş ki seni başkasına yansıtarak nefes almaya çalışıyorsun. üstüne insanları idraksızlıkla suçluyorsun. o beğenmediğin lgbt dernekleri sayesinde kaç trans intihardan vazgeçti, kaç ailesinden ölümden kaçan lgbt çocuk yuva bulabildi, kaç öğrenci burs bulup dezavantajlı olduğu illerde okullarda okuyabiliyor farkında mısın? lgbt ortamından dışlanmış olmanı garip karşılaman asıl garip olan şey. çünkü sen içgörüsü sıfır olan bir herifsin. senin birini sevebilme ihtimalin yok, birinin seni sevebilme ihtimali yok, bir ortama dahil olabilme bir çarklının dişlisi olabilme ihtimalin yok. ve bu senin karakterinle, yalnızlığı sevmenle ya da seçmenle değil, bizzat karaktersizliğinle alakalı. insanlardan saygı görememiş olman senin zaten zerre saygı hak etmemendendir.
"heteroseksüeller bas bas bağırıyor mu" demen bile seni ele veriveriyor hemen. bugüne kadar saklanarak, kendini sevmeyerek ve hatta nefret ederek yaşamış olabilirsin. ama sana kötü bi haber, herkes senin gibi ezik ve sinmiş halde yaşamayı seçmiyor artık. insanlar kendilerini sevebiliyor ve kendilerini affedip tanıyabiliyorlar. umarım bu seviyeye ulaşırsın bir gün diyeceğim ama dediğim gibi içgörüsü sıfır bir herifsin, bir şempanzeye emek vermek daha net sonuçlar verir sendense.
ama işte senin gibiler için de mücadele edeceğiz. allah kahretsin ki sen ve senin gibileri de kapsamak zorundayız. ama birilerinin artık sizin yüzünüze yüzünüze çarpması gerekiyor gerçekleri. ve bunu yapmaktan hicap duymuyorum hiç. öğreneceksiniz, sike sike öğreneceksiniz.

akp'nin iyice homofobik bir çizgiye gelmiş olması

sağcılarla ortak noktada buluşulabileceğine inanan daha göçmenle mültecinin farkını bile bilmeyen kafatasçı faşist bir yazar daha, şaşırdık mı? siz nasıl yüzsüz, nasıl korkunç insanlarsınız ya, oğlum siz kimsiniz ya? hangi sağcıyla yan yana duracaksın sen, sen toplumun bir parçasısın da evinin damında o yalandığın sağcıların füzeler patlattığı insanlar değil mi? sen daha iyi bir hayat hak ediyorsun da onlar hak etmiyor mu, sen kimsin ki bu insanlardan farkın olduğuna inanıyorsun?

ümit özdağ yeşil ışık yakmışmış, ulan özdağ tabanında sen ibne halinle nasıl bir karşılık bulacaksın? birlik olacakmışız da mülteci karşıtlığı yapacakmışız. özdağ'ın tohumlarının türk aile yapımızı bozamazlar diye açtığı pankartları da mı görmedi faşist gözlerin. toplum mülteciler ve lgbt arasında bir seçim yapacakmış, peki şeyin bundan haberin var mi mesela toplumun? oğlum toplum zaten o seçimi yaptı geçen seçimde, sen teröristsin toplumun gözünde, seçmedi yani seni hani bunun cevabını merak ediyorsan. çık bakalım pride bayrağı baskılı tshirtle fatih'e. sevgilinle el ele gez bakalım memuriyetin nasıl düşürülüyor sağcılar tarafından. akp iyice homofobik hale geldi kurtuluş özdağ'da öyle mi? şu sıçtığımın hayatını satranç oynar gibi yaşayıp piyon olmaya bu kadar hevesli olmayın.

edit: ırkçı yazar türkmenbeyi girdisini silince havaya yazmışım gibi oldu. eğer kendisini açıklasaydı veya özür girdisi yazsaydı kendi görece agresif girdimi de silerdim ancak kendisi silip kaçmayı seçti. bakan görsün bunu, kendisi hazır "fırsat" yakalamışken özdağcılarla beraber olup mülteci karşıtlığı yapmamız gerektiğini böylece toplum tarafından sevileceğimizi söylüyordu girdisinde. faşist.

edit: şimdi de seri eksilemeye başlamış, zavallı faşist herif, senin gibilerin yüzüne yüzüne faşist diye bağıracağım sizden korkan çekinen umursamayan sizin gibi olsun

onlyfans

eylülün sonlarına doğru rus orta yaşlarda gayet hoş bir adam gelmişti istanbul'a. instagramda bir süredir like'laşıyorduk. açıkçası ilgimi de epey çekmişti. istanbul'a geldiğini haber verdiğinde çok heyecanlanmıştım, bildiğin rus ayısı bi tip, sarı uzun sakalları, kırışık göz çevresi ve kıllı bir vücut...
tabii hemen bilet bakıyorum hızlıca yanına uçabilmek için. kendisi otel tutmuş.
istanbul'a indi, otelde dinlenecek ben de sözde ankaradan yanına geleceğim. telefonda konuşuyoruz, bir anda benimle seksini kaydetmek istediğini ve ileride izlemek için bunu yapmak istediğini söyledi. ben tabii has anadolu çocuğu, yer mi bunları. biraz ağzını aradım ve onlyfans'e başladığını öğrendim. daha öncesinde de lafı geçmiş ve benim onlyfans'la hiç ilgilenmediğimi takip etmediğimi öğrenmişti. yani hiç haberim olmadan pornom yayılabilirdi. tabii ağzına sıçtım bunun, biletimi de yaktım. yalvardı, yüzünü buzlayacaktım dedi ama nafile. en son para teklifi yapınca iyice uyuz oldum. içimde ne varsa ingilizce bildiğim ne kadar küfür varsa ettim herife.
o defter kapanmıştı. dün twitter'da dolaşırken bir türk porno hesabı gördüm, bir onlyfans içerik üreticisi. biraz bakayım diye tıklar tıklamaz kabak gibi bizimkiyle olan pornosunun trailer'ını gördüm.
o reddettiğim sarışın rus ayısı bizim onlyfans'çıyı delmiş resmen. gerçekten güzel bir seksi kaçırmış oldum. tabii buzlanmış bile olsa seksimin bir yerlere yayılmasını istemem ama adamın penisi o kadar güzel ki... uncut, damarlı ve gayet kalın. dişimi doldururdu yani.
işte o an onlyfans'tan etimle kemiğimle nefret ettim. tek içimi ferahlatan şey bizim türkün de gayet iyi hakkını verniş olmasıydı, o yarrak öyle sürülmeliydi, gerekeni yapmış. ama
o rus ayısı benimdi, benim olabilirdi.
orada, bi rus ayısı var uzakta, o rus ayısı bizim ayımızdır diyemedim. neyse sağlık olsun, allah belanı versin onlyfans.

ibb kitapçılarında lgbti nefreti

bir de oy bölüyorsunuz diye zırlayan ibneler vardı. chp'liler sever zaten islamcılarla el ele vermeyi. hala islamcı önüne domalıp "bakın biz de sizdeniz" ayağı çekiyorlar, hem de bizim üzerimizden. benim varlığıma alenen savaş açan bir zihniyet batarsa batsın. bu ülkenin düzelebilmesi için önce bu chp tarzı oluşumların yıkılması gerekiyor. bu yüzden iyi ki dem parti var, iyi ki başak demirtaş var! ekrem'den de sokak köpeklerinin katli için islamcılarla kol kola giren mansur'dan da kurtuluyoruz bu seçimde. artık kendinize çekidüzeni de siz veriverin. hadi bir daha zırlayın akp kazanacak diye.

erkeklerin bakılası yerleri

ilk defa veya uzun aradan sonra pasif oluyorsa eğer penetrasyon anındaki yüzleri... aşırı tatlı bir ifade oluyor izlemeye bayılıyorum. gerçi penetrasyona kadar çoktan parmaklamış oluyorum ben tabii ama penisin giriyor olması daha farklı hissettiriyor olmalı.
prostatına ilk değdiğimde zevkten dönen yalvarırmış gibi bakan gözleri, ben üstünde acımasızca devinirken onun aldığı tüm hazzı yüz hatlarında izleyebilmem, bir yandan altımda kıvranıp kaçmak isterken bir yandan da daha fazlası için sürtünmesi... erkeklerin her duygusunu vücudunun her santimiyle yaşamasına ve bu duygu selinin yüzde zuhur etmesine bayılıyorum, çok seviyorum, canım erkekler!

detrans pişmanlıkları

nefret suçuyla ifade özgürlüğünün ayrımını 2024 yılında yapamamak... bu neyin ahrazlığı böyle ya, yani orangutan bile öğrenirdi şimdiye kadar herhalde.
zaten sana laf anlatmaya çalışmak beyhude bir çaba, "homofobik eşcinselim" ne demek ya ahahah
sen homofobik değilsin, sen eşcinsellerden değil bizzat kendinden nefret ediyorsun. çünkü zihninin nasıl bir lağım çukuru olduğunu biliyorsun. kendine olan nefretin o kadar boğmuş ki seni başkasına yansıtarak nefes almaya çalışıyorsun. üstüne insanları idraksızlıkla suçluyorsun. o beğenmediğin lgbt dernekleri sayesinde kaç trans intihardan vazgeçti, kaç ailesinden ölümden kaçan lgbt çocuk yuva bulabildi, kaç öğrenci burs bulup dezavantajlı olduğu illerde okullarda okuyabiliyor farkında mısın? lgbt ortamından dışlanmış olmanı garip karşılaman asıl garip olan şey. çünkü sen içgörüsü sıfır olan bir herifsin. senin birini sevebilme ihtimalin yok, birinin seni sevebilme ihtimali yok, bir ortama dahil olabilme bir çarklının dişlisi olabilme ihtimalin yok. ve bu senin karakterinle, yalnızlığı sevmenle ya da seçmenle değil, bizzat karaktersizliğinle alakalı. insanlardan saygı görememiş olman senin zaten zerre saygı hak etmemendendir.
"heteroseksüeller bas bas bağırıyor mu" demen bile seni ele veriveriyor hemen. bugüne kadar saklanarak, kendini sevmeyerek ve hatta nefret ederek yaşamış olabilirsin. ama sana kötü bi haber, herkes senin gibi ezik ve sinmiş halde yaşamayı seçmiyor artık. insanlar kendilerini sevebiliyor ve kendilerini affedip tanıyabiliyorlar. umarım bu seviyeye ulaşırsın bir gün diyeceğim ama dediğim gibi içgörüsü sıfır bir herifsin, bir şempanzeye emek vermek daha net sonuçlar verir sendense.
ama işte senin gibiler için de mücadele edeceğiz. allah kahretsin ki sen ve senin gibileri de kapsamak zorundayız. ama birilerinin artık sizin yüzünüze yüzünüze çarpması gerekiyor gerçekleri. ve bunu yapmaktan hicap duymuyorum hiç. öğreneceksiniz, sike sike öğreneceksiniz.

akp'nin iyice homofobik bir çizgiye gelmiş olması

sağcılarla ortak noktada buluşulabileceğine inanan daha göçmenle mültecinin farkını bile bilmeyen kafatasçı faşist bir yazar daha, şaşırdık mı? siz nasıl yüzsüz, nasıl korkunç insanlarsınız ya, oğlum siz kimsiniz ya? hangi sağcıyla yan yana duracaksın sen, sen toplumun bir parçasısın da evinin damında o yalandığın sağcıların füzeler patlattığı insanlar değil mi? sen daha iyi bir hayat hak ediyorsun da onlar hak etmiyor mu, sen kimsin ki bu insanlardan farkın olduğuna inanıyorsun?

ümit özdağ yeşil ışık yakmışmış, ulan özdağ tabanında sen ibne halinle nasıl bir karşılık bulacaksın? birlik olacakmışız da mülteci karşıtlığı yapacakmışız. özdağ'ın tohumlarının türk aile yapımızı bozamazlar diye açtığı pankartları da mı görmedi faşist gözlerin. toplum mülteciler ve lgbt arasında bir seçim yapacakmış, peki şeyin bundan haberin var mi mesela toplumun? oğlum toplum zaten o seçimi yaptı geçen seçimde, sen teröristsin toplumun gözünde, seçmedi yani seni hani bunun cevabını merak ediyorsan. çık bakalım pride bayrağı baskılı tshirtle fatih'e. sevgilinle el ele gez bakalım memuriyetin nasıl düşürülüyor sağcılar tarafından. akp iyice homofobik hale geldi kurtuluş özdağ'da öyle mi? şu sıçtığımın hayatını satranç oynar gibi yaşayıp piyon olmaya bu kadar hevesli olmayın.

edit: ırkçı yazar türkmenbeyi girdisini silince havaya yazmışım gibi oldu. eğer kendisini açıklasaydı veya özür girdisi yazsaydı kendi görece agresif girdimi de silerdim ancak kendisi silip kaçmayı seçti. bakan görsün bunu, kendisi hazır "fırsat" yakalamışken özdağcılarla beraber olup mülteci karşıtlığı yapmamız gerektiğini böylece toplum tarafından sevileceğimizi söylüyordu girdisinde. faşist.

edit: şimdi de seri eksilemeye başlamış, zavallı faşist herif, senin gibilerin yüzüne yüzüne faşist diye bağıracağım sizden korkan çekinen umursamayan sizin gibi olsun

prostat orgazmı

bir erkeğin ya da prostatı olan bir bireyin hayatı boyunca alacağı en maksimal zevktir, heteroseksüel erkeklerin bile rektal tuşe muayenesinde prostatlarını muayene ederken birkaç saniye süren muayenede sertleştiklerini gördüm. tr'de evli çiftler openminded olabilse hetero erkekler lavaj nedir bilse ve kadınlar haftada bir gün erkeklerini oyuncakla ya da parmakla sikse çok ciddi söylüyorum mutluluk kat sayısı arşa çıkar ülkede. zaten yattığım tüm evli erkeklerin aktif bile olsa o prostatlarını parmağımla mıncıklarım, bezlerini parmağımla sikerken hepsinin yüzünde salak bi "lan noluyoo oha" ifadesi oluyor, kilitleniyorlar, bunu izlemeye bayılıyorum ve zaten seks bir anda altıma geçmeleriyle devam ediyor, bir de bu evli erkeklerin bazısı sikilmeye "prostat masajı" adını takıp iç rahatlatıyor buna aşırı gülüyorum, tabii ben işime bakıyorum. avrupalı hetero erkekler buna daha çok açık ama maalesef pisler, ben her ne kadar ortadoğu insanını sevmesem de en azından temizlik konusunda daha öndeyiz, çoğu yatmadan önce benim karıları gibi olmadığımı biliyor ve özen göstermek zorunda olduklarından karılarına vermedikleri titizliği bana veriyorlar, vermek zorundalar. her neyse hayırlı forumlar, "prostat masajı" isteyen karısından gizli yorgan altında misafir odası koltuğunda el sikte sözlük gezen evli erkekler varsa yazın canlarım, tabii gayler de aynı şekilde, öpüldünüzzz.

ilk anal seks

anal seks abartılıyor.
iki erkeğin birbirine en yakın olduğu, türlü duyguların eşlik etmesi gereken seksin aşamalarından biridir.
heteronormatif dayatmanın getirdiği anlayış üzerine yanlış yorumlanıp yanlış beklentilere sokabilir insanı. ilk seksinize gerdekmiş gibi davranmayın.
biri sizin içinize girecek, derinlerinizde bir parçasını gezdirecek. size zevk verecek, onun beyninin kimyasal dengesiyle oynuyor olacaksınız. siz de ona zevk vereceksiniz.
bu sevdiğiniz bir erkekle oluyorsa cennetvari bir deneyim olacak. aksiyonlarla değil duygularla düşüncelerle ilgilenmeye bakın.
sevgilinizi içinize alıyorsunuz, vücutlarınız birleşiyor, ayaklarınızı vücuduna sarıyorsunuz. gözleriniz birbirine kenetlenmiş. tüm bunlar olurken tabii ki acı da olacak, zorlanacaksınız da. ama tüm bunlar seksin bir parçası zaten. kimi günler penetrasyona bile gerek duymadan birbirinizi boşaltıyor olacaksınız.
her şeyin ilki zordur, bunu bu kadar önemseyip bundan korkup yıllarca kendini seksten uzak tutan insanlar var.
arkadaşlar seks penetrasyonun çok ötesinde beyninizin içinde olan bir şey. öyle olmasaydı mastürbasyon da yapamazdık. mastürbasyondan farklı olarak, artık yanınızda biri daha var. ve artık bu zevki iki kişi yaşıyorsunuz, bunu yaşarken de birbirinize yardımcı oluyorsunuz. bu kadar basit...
kendinizi germenize korkmanıza gerek yok. iyi temizlenin, iyi yağlanın yeter. gerisi beyninizde ve beyinizde.
bir de şu "sevdiğiniz insanla olmalı" kafasından çıkın, sevdiğiniz değil istediğiniz insanla olmalı.

disney+

kemalist hükümet akp tarafından çarmıha gerilen platform, tüm muhalifler nasıl oluyor da chp'nin susup akp'nin bu kadar ses çıkardığını soruyor hatta içten içe akp'yi tebrik ediyor. yerel seçimlerde büyük hezimetin ayak sesleri şimdiden duyuluyor, tece'nin yeni yüzyılının ilk çeyreği biterken akp'nin elini güçlendiren şey mustafa kemal mi olacaktı, oldu valla.

senelik üyeliğimi yeniledim, neredeyse hiçbir şey izlemiyorum, helal-i hoş olsun. zengin bir içeriği var ve arşivinin orada bir yerde duruyor olması içimi rahatlatıyor. umarım akp'lilerin ve kemalistlerin elinde lağvedilmez.

islamcılar ve kemalistler en son lgbt konuşulurken el ele vermişti, şimdi de kemal için aynı saftalar, yürrüyün be bozkurtlar kim tutar sizi

taylor swift

kimi yazarlarca overrated bulunan dönemin en büyük sanatçısı. ne overrated ama senelerdir bitiremedik abarta abarta...
taylor'a olan sevgi değil de belki de ingilizce seviyeniz incelenmeli. zira "lordeyi" yazan birinin fikri ne kadar değerli olabilir? ne yaptın yazıldığı gibi mi okudun, klasik taylor hater'ı ahahaha

sekste sınır tanımam

bir aktif yalanıdır. 5 dakikayı bir saniye geçebilen aktif bunu yapıştırır hemen. sınır dediği şey boşalma eşiği muhtemelen.
prostatına masaj yaptırmaz, kendini kırbaçlatmaz, bağlatmaz, alta geçmek istemez, outdoor'da yoldan geçen kuştan korkar, ay onu yapamam ay bunu yapmasak olur mu... ama sorsan sınır tanımazdır, yersen.

pinkwashing

eskiden böyle çalkantılı dönemlerde, siyasi dengesizliklerde, katliamlarda, savaşlarda malum sözlüğe girmeme yazılanları okumama kuralı koymuştum kendime. anlaşılan aynı şeyi burada da yapmak lazım. çok fikir annecim...

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

toksik ilişki içinde çıkmazda olan tüm dostilerime gelsin

aile evi gayleri

beni en çok çıldırtan gaylerin mensup olduğu alt sınıf. 18'inden sonra çıkmıyorsa zorla kuyruğundan tutulup sokağa atılmalı insan ya, bakıyorsun 30 olmuş sikinin kılı ağarmış hala annesinin dibinde. bir de bunlar aşırı takıntılı ve sorunlu tipler oluyor. birlikte yaşamayı geçtim iki gün misafirliğe gelse kovasın geliyor herifleri. birlikte yaşama adapları yok, temizlik takıntıları var, cimriler, ne yemek yapmayı bilirler ne don yıkamayı... ilişkilerini hep satranç oynar gibi yaşarlar, mutlaka bir hesapları olur. gündelik konuşmalardan büyük büyük anlamlar çıkarmalar, her söylenende kendine laf sokulmuş sanmalar, sayısız mikroagresyon hepsi bu tiplerde... yahu çıkın şu ana rahminden, sokağa atılın, bir bakın hayat neymiş kira ödemek neymiş ev sahibiyle davalık olmak neymiş...