pillimiyango43

Durum: 718 - 0 - 0 - 0 - 27.11.2020 02:52

Puan: 10348 - Sözlük Kaşarı

7 yıl önce kayıt oldu. 8.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 36

alttaki yazara soracaklarım var

inşallah bitecek, bitmeli. mastürbasyon yapa yapa nereye kadar?
şaka bir yana, daha 1 hafta 10 günde acayip sıkıldık, 2-3 ay sürerse halimiz ne olur, kestiremiyorum bile. bir an önce acınası hayatlarımıza dönmeyi umut ediyorum.

karantina günleri bitince, ilk yapmak istediğin şey, ilk görmek istediğin kişi?

lahana sarması

benim için belki yaprak sarmanın yerini tutmaz ama her türlü gideri var.

durak pub

bundan yaklaşık 2.5 - 3 sene önce, malum uygulamadan tanıştığım bir arkadaşım vasıtasıyla gittiğim ilk mekan. bar, disko gibi gece kulübü olmadığına katılıyorum ama garip bir şekilde eğlenmiştim. biraz sanat müziği, biraz arabesk, bol fantezi söyleyen bir grup vardı. bar kısmında durmuştuk ve hatırladığım kadarıyla fiyatlar da uygundu.
işin ilginci, aynı gece tek başına eğlenen, finlandiya'da yaşayan bir turistle tanıştım. uzun süredir netten arkadaşlık yaptığı farklı ülkelerdeki 4 kişiyle hem yüz yüze tanışmak hem de türkiye'de tatil yapmak için sözleşmişler. ertesi gün tüm grup toplandı, 5 kişilik gruba 6.kişi olarak katılıp tam bir hafta daha önce hiç görmediğim ama ismini duyupta merak ettiğim her mekanı görme şansım oldu.
müthiş geçen bir haftanın başlangıcını yapan durak pub'ın böyle de bir anısı var bende.

kim ayırdı sevenleri

ne yazık ki sevenleri sevenler.

siyasi mahkumlar yerine psikopatların hapisten çıkarılması

şimdiye kadar kıvranılan ama tepki çekmesinden korkularak çıkarılamayan af yasasına kılıfta geldi, hayırlı olsun.
anlayamadığım şu; cezaevi zaten tecrit ortamı değil mi?
eğer elinde konmuş tanın yoksa neden bu suçlular, evde kalacakları umuduyla ortalığa bırakılıyor, tek yapman gereken personelini dikkatli bir şekilde takip değil mi?
hem dışarıda insanları birbirlerinden tecrit etmeye çalışıyorsun hem de tecrit altındakileri dışarı salıyorsun.
üstüne üstlük piyango sadece oy potansiyeli taşıyan suçlulara vuruyor?

çok konuşup bir şey söylememek

sanal sekse geri dönüş

camdan camanın teknoloji çağındaki karşılığı.

gay barda kucaktan kucağa dolaşan gay

ben de şu ikiyüzlülüğe bayılıyorum yahu;

arkadaşlarınla bir bara gittin, gelen diğerleri gibi amaç eğlenmek, içmek, sohbet, dağıtmak artık ne haltsa.
bir kadın görüyorsun kucaktan kucağa dolaşıyor.
ve aklından bu kadın hakkında diğerleri için geçenden farklı herhangi bir düşünce geçmiyor, gayet doğal karşılıyorsun, öyle mi?
hatta o kadar olağan ki, doğal karşılamana gerek bile kalmıyor, algıda seçicilik bile kifayetsiz kalıyor ve bakıp geçiyorsun?

dile getirip getirmemen, arkadaşına fısıldaman, dedikodusunu yapman falan değil olay ama ayna karşısında, içtenlikle "evet" diyebilen arkadaşlara gerçekten imreniyorum; ya cidden evrimin dibine vurmuşsunuz, etrafınızdaki insanlardan fersah fersah ileridesiniz ki bu durumda size yazık, ya da etrafınızdaki insanlardan çok daha büyük bir yalancısınız ki bu durumda da bize yazık.

kendi adıma, örnekteki barı gey bara, kadını da gey bireye değiştirmek hiçbir şey fark ettirmiyor. ne "evet" diyebilen arkadaşların olduğu evrim noktasındayım, ne de söylediğim yalana kendimi bile inandırabilecek kadar iyi bir yalancıyım.

arkadaşın sevgilisinden hoşlanmak

his kısmı için yapılabilecek bir şey yok, aksiyon kısmı için yapılmaması gereken çok şey var.

corona günlerinde dışarıda spor yapanların sayısının artması

yeni moda spor akımı. normalde kıçını kanepeden kaldırıp sandalyeye koymayacak adamların, bak bugünler de bile sporumu aksatmıyorum, geyiği.

kusura bakma ortalık biraz dağınık

evi değil, seni görmeye geldim.

hepsiburada

ellerinde olmayan ürünü, "bilmem şu kadar dakikada sipariş verirseniz bugün kargoda" diye yemleyerek satış yapan alışveriş sitesi.

en beğenilen film replikleri



catherıne : do you have a cigarette? (sigaran var mı?)
nıck : ı don't smoke. (sigara içmiyorum.)
catherıne : yes, you do. (tabiki içiyorsun.)
nıck : ı quit. (bıraktım.)
catherıne : congratulations. (tebrikler.)
nıck : ı thought you were out of cigarettes. (sigaran yok sanıyordum.)
catherıne : ı found some in my pocket; would you like one? (cebimde buldum, sen de ister misin?)
nıck : ı told you. ı quit. (söylemiştim. bıraktım.)
catherıne : ıt won't last. (uzun sürmez.)
gus : you workin' on another book? (yeni bir kitap yazıyor musun?)
catherıne : yes ı am. (evet, yazıyorum.)
gus : ıt must really be somehting, making stuff up all the time. (sürekli bir şeyleri uydurmak, zor olmalı.)
catherıne : ıt teaches you to lie. (insana yalan söylemeyi öğretiyor.)
gus : how's that? (nasıl yani?)
catherıne : you make stuff up, but it has to be believable. they call it suspension of disbelief. (bir şeyleri uyduruyorsun ama uydurduğun şeyler inandırıcı olmalı. buna inançsızlığın askıya alınması deniyor.)
gus : ı like that. "suspension of disbelief." ("inançsızlığın askıya alınması." bunu sevdim.)
nıck : what's your new book about? (yeni kitabın, ne hakkında?)
catherıne : a detective. he falls for the wrong woman. (yanlış kadına aşık olan bir dedektif.)
nıck : what happens to him? (peki ne oluyor?)
catherıne : she kills him. (kadın onu öldürüyor.)

kalıplaşmış yalanlar

ben de tam seni düşünüyordum.

uyuyan sevgiliyi izleyen salak sevgili

salak demezdim, hem izleyen hem de fark ederse izlenen için bunun garip bir keyfi var.
gözlerini açtığında, sevgi ya da şehvet dolu gözlerle seni izleyen birinin olduğunu fark etmek müthiş bir duygu.

hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak dediğiniz şeyler

sağlaklar için sağ, solaklar için sol el. kirlendi artık o, asla eskisi gibi olamaz.

parmak arası terlik

hiçbir zaman giymeyeceğim, ne kadın ne erkek kimseye de yakıştıramadığım terlikimsi.

netflix

salgın nedeniyle son dönemde %50 artan internet trafiğini azaltmak adına ab'den gelen yayın kalitesinin düşürülmesi isteğine, resmi bir duyuru ile cevap veren şirket, yayın kalitesinin bir ay boyunca avrupa genelinde tam %25 azaltılacağını açıkladı.

türkiye'nin de avrupa ülkeleri arasında sayıldığını ve bu kalite düşüşünün bizi de etkileyeceğini savunan kullanıcılar için de ayrıca bir açıklama yapıldı;
" netflix, türkiye'yi orta doğu bölgesi olarak değerlendiriyor ve karardan etkilenmeyecek."

karantinadayken hoşlandığımız kişi ile nasıl buluşacağız sorunsalı

libidonuza sahip çıkamıyorsanız, karantinanızı genişletin. 8 kişiye kadar yolu var, imkan varsa çağırın gelsinler, bu zor günleri beraber atlatın...

gönlün hep ota değil de boka konması

ne ota konsun diye ekstra bir çabam ne de boktan uzak olsun diye ekstra bir çabam var, belki biraz kaderciyim bu konuda.
ilgimi çeken insana kendimce doğru çerçevede ilgimi belli ediyorum, benim kıstaslarıma göre değil ama kendince doğru yolu bulur, o da önemser ve belli ederse ne ala, aksi taktirde anlarsa ekime, anlamazsa s..ime kadar.
bu arada benim de kimisi için ot, kimisi için bok olduğum gerçeğini hiç bir zaman unutmuyorum.
  • /
  • 36

her güzel şeyin bir sonu vardır

her çirkin şeyinde sonu olduğunun net ispatıdır. kendini güzel sanana ceza niteliğindedir. karbonfiber misin pzvnk.

sevgili tarafından tecavüze uğramak

ilişkilerin çoğunda yaşanan yaygın bir şey aslında bu ama çoğu zaman dile gelmez veya inkar edilir. ama bunun çizgisinin nerede çekileceği konusunda emin değilim.
mesela ben dün sevgilimle buluştum. seks yaparken ona çok acıyor çıkar dedim. o "dur geliyorum zaten" diyerek 3-5 saniye daha ilişkiye devam etti. bu durumda bana tecavüz etmiş olduğunu söyledim ona ama kabul etmedi kesinlikle.
tecavüz illa ilişkinin başından itibaren olacak bir şey değil bence. dur dendiği zaman durulmalı diye düşünüyorum.

aşık olduğundan emin olamamak

filmler, kitaplar ve efsaneler biz insanlara hep karnında hissedilen kelebeklerden, beyin aktivitesinin düzgün çalışmamasından, beyaz ata binmiş kısmetlerden bahsededursun gerçek aslında biraz farklıdır.

aşk ve sevgi öğrenilebilir kavramlardır. değer veriliyor, görülüyor, birlikte geçirilen zamanda vücut mutluluk hormonlarını bolca salgılıyorsa yani mutlu hissediyorsanız ve birlikte uyuyor ve dinlenmiş hafif uyanıyorsanız emin olabilirsiniz.

ölmesi gereken ünlüler

yarım aklımla ve yanlış algılarımla isim veremeyeceğim başlıktır. yine de kimsenin ölmesini istemem gibi ahlaki doğruculuk da yapamıyorum. aklıma deadpool 2'deki deadpool'ün hitler'i öldürmek için geçmişe gittiği sahne geliyor. bebek hitler'e bir şey yapamıyor ama adamın ileride yapacaklarını biliyordu. o aşamaya gelince muhtemelen ölmesini istediğim kişiye karşı vicdani bir tutum geliştireceğim. ama ölmesini istediğimiz ünlünün ölümüne biz sebep olmayacaksak bu kararı daha rahat verebiliyoruz değil mi! ben toplumda bölücü, insanlara zararı dokunan, kötü örneklerin (ama en uç olanlarının) ölmesini isteyebilirim ama işin derinine inince orada karar mekanizması düzgün bir ritmle çalışmıyor. böyle düşününce de ölüm denen şeyin insan eline bırakılmaması gerektiğini düşünüyorum. karmakarışık...

deeper and deeper

içinde yer alan pek çok gizli hit gibi harcanan bir erotica parçası. şarkı 90ların başında dünyaya yayılan dans müziğinin tanımı gibidir.



hoşlanılan erkekle duş almak

komik diyaloglarında geçtiği duş.

--hey nereye?
-ee işim bitti hayatım.
-- . gusül abdestialmadın ama.
-off yaaa.
(abdest alınmaya başlanır)
--öyle değil öyle olmaz!!
-ama benim mezhebime göre böyle alınıyo.
--hayır benim dediğim gibi alacaksın.
-öff ya öliym ben öliym iyi ki duş alalım dedik hacca yolluyacaksın adamı.
--züküşürken böyle konuşmuyordun ama !!
-assdfsdfg

ayı sözlük itiraf

insanlar ne kadar mantıklı, sağduyulu, tutarlı düşünse de bazı konularda olaylar düşüncelerini desteklediğinde çok salakça fikirlere kapılabiliyor. lise dönemi ergenliğiyle platonik bağlandığım okulumuzun müdür yardımcısı vardı. neredeyse aradan on sene geçmiştir. platoniklerin arasindan en tutkuyla bağlandığım adamdı. hayatta bana bir fırsat sunulsaydi, her türlü onunla değerlendirmeyi seçerdim. o kadar olağanüstü bir şey gibi geliyordu ki tenimin tenine değmesi; aşkı sevgiyi geçtim, sırf nasıl bir histir bu merağından belki de en çok istediğim şeydi. bilen bilir platonikler durup dururken birine bağlanma olayı değildir. dogru ya da yanlış karşı tarafın da tavırları seni buna sürükler. etkisini yitirdiğinde karşılık konusunda en iyimser düşündüğüm adamdı kendisi. yeni yaslarimin getirdiği tecrübe ve olaya birkac sene uzaktan bakınca en ufak bir alaka görmüyordum bile. hatta yakın zamanda onu gördüğümde karşılaşmamak için elimden geleni yaptım. ama dün telefona dalmışken iş yerinin oradan birinin geçtiğini farkederken kafamı kaldırır kaldirmaz birinin gözleriyle içeriye göz gezdirdigini gördüm. aynı zamanda yürüdüğü için tam gözler bana kayınca işyerini de geçmiş oldu. bir anlık noluyor lan dedim kendi kendime. anlam vermeye çalışıyorum. oldukça düşündüklerimden uzak ihtimallerden yana kullanıyorum mantığımı ama hafiften de aklım başka yana kaymiyor da değil. hani bir şey olacağından değil. biliyorum kırk yıl böyle sürse hiçbir şey olmaz ama içinin bi yerlerinde bir şeyler cız ediyor yine. gecem onu düşünerek geçti. hala karşıma çıkınca ayaklarım titriyor.

nefesin ile dertleşmek

o bile beni anlamıyor artık, vazgeçti dinlemekten

ayı sözlük günlük

yalnızlıktan geberiyorum artık günlük.
virüs yüzünden tüm sosyal aktivitelerim iptal oldu -iyice de başarıyordum sosyalleşmeyi- bir haftadır evdeyim.

evdeyken yalnızlığım daha çok canımı acıtmaya başladı. okul , iş yoğunluğundan dolayı çok hissettirmiyormuş meğersem.

yeni anladım

mesajını beklediğim kişi bana dönmedi (yine)
ah korona ah onu bu pazartesi buluşmak için ikna edicektim oysaki. bu muhabbet geçsin diye 3-4 gün bekledim fakat o bana , sana sonra yazıcağım dediği şeyi bile yazmadı yedi günde.
üzdü..
daha yazmayacam ona.

kısmet açma büyüsü bilen var mı ? büyü filan yaptırmayı düşünüyorum artık. kafayı yemeye başladım. kendimi yine instagramda çiftlere bakarken yakaladım. ulan biz bir tanesini bulamıyoruz millet polyamory ilişki yaşıyor. hemde kütahyada.

birazdan ağlayarak uyumaya çalışacağım (yine). iyi uykular günlük.

ayı sözlük günlük

merhaba günlük iki gündür bekliyorum. bekliyorum fakat yazmayacağını da biliyorum.
hep mesajları ben attım ama sıkıldım ya birazda ben ilgi göreyim. sürekli kovalayan taraf ben olmak istemiyorum hep seven hep seven ben , sevilen onlar. sıkıldım.

ne de zor sevecek sevilecek biriyle tanışmak.

neden kimseyi bulamıyorum ki günlük. sanki bedenimi saran anti-gay enerjisi var.

çok kıskanıyorum sahilde oturup birbirlerinin gözlerinin içine bakan insanları. dudağım ne zaman bir dudağa değecek ?
içimdeki boşluk ne zaman kapanacak ?
ne zaman teninin kokusunu içime çekeceğim onun ?
ne zaman keşke zamanı durdurabilseydim diyeceğim ?

her an ölecekmişim gibi.
sevilmeden , sevişmeden , sevmeden ölmek istemiyorum.

Toplam entry sayısı: 718

feminenlere ilgi duymayan gay

biri de benim. ama o çok bilmiş yargıların aksine sebep ne dışarıdan fark edilme kaygısı ne de cinsiyetçilik safsatası. sadece cinsel anlamda ilgimi uyandırmıyor, bu kadar basit.
bir de bunun üzerinden maruz kalınan ayrımcılık suçlamaları var ki o daha da vahim.
yani anlamıyorum, sen kıllı/kılsız, kaslı/kassız, uzun/kısa, büyük/küçük, genç/yaşlı olsun diye bir bir sıralarken ayrımcılık yapmıyorsun da ben feminen olmasın diyince mi ayrımcılık yapıyorum?

albertcamus

bak bu da ilginç oldu; açtığı başlıkların yüzde doksan dokuzunda keskin ifadeler, genellemeler ve sıfatlandırmalar bulunan birinin, ön yargıdan şikayet ediyor oluşu biraz garip değil mi?
sanmıyorum ki burada bulunan herhangi biri, yazdıklarını okuyarak seni tanıdığına kanaat getirsin, ama bir yandan da kabul etmek gerekir ki, yazdıklarımızı okuyan kişilerin hakkımızda fikir sahibi olmaları için ellerindeki tek veri ne yazık ki yine bizzat yazdıklarımız.
gelelim esas en üzücü olan, kurgu bir karakter olduğun ve üzerine alınmadığın kısma; yani yazdıklarının asında senin düşüncelerin olmadığını, yarattığın kurgu karakterle rahatça itham ederken, kurgu karakterini itham edenleri tuhaf olarak görüyorsun, o zaman şimdiye kadar yazdıklarını okuyan bir yazarın şunu sormaya hakkı yok mu, sen bizle kafa mı buluyorsun?

covid-19

kronoloji müthiş;
sabah saatlerinde, dünya bankası corona virüsüyle mücadele eden ülkelere 12 milyar dolar ayırdığını açıklıyor,
sonrasında imf aynı amaçla 50 milyar dolar bütçe ayırdığını açıklıyor,
öğle saatlerinde sağlık bakanlığı'ndan "bu virüsün şu anda türkiye'de olma ihtimali çok yüksek" açıklaması geliyor,
geceyarısı da ilk vaka duyuruluyor.

yalnızlığın anlaşıldığı anlar

içerken yanında, -nabersin, keyifler iyi mi, diye sorabileceğin birinin olmadığını,
sinemada, yanındaki koltuğa kaykılmak yerine koltuğu ortaladığını,
kahve, sohbet isterken, kahve içip telefona gömülmüş olduğunu,
eve dönüşte, arayıp -bir şey lazım mı, diye sorabileceğin birinin olmadığını,
libidon tavanken, kendini bilgisayar, telefon vb başında porno izlerken bulduğunu fark ettiğin tüm o anlar.

tek gecelik ilişki

everyone does it but no one admits it.

albertcamus

bak bu da ilginç oldu; açtığı başlıkların yüzde doksan dokuzunda keskin ifadeler, genellemeler ve sıfatlandırmalar bulunan birinin, ön yargıdan şikayet ediyor oluşu biraz garip değil mi?
sanmıyorum ki burada bulunan herhangi biri, yazdıklarını okuyarak seni tanıdığına kanaat getirsin, ama bir yandan da kabul etmek gerekir ki, yazdıklarımızı okuyan kişilerin hakkımızda fikir sahibi olmaları için ellerindeki tek veri ne yazık ki yine bizzat yazdıklarımız.
gelelim esas en üzücü olan, kurgu bir karakter olduğun ve üzerine alınmadığın kısma; yani yazdıklarının asında senin düşüncelerin olmadığını, yarattığın kurgu karakterle rahatça itham ederken, kurgu karakterini itham edenleri tuhaf olarak görüyorsun, o zaman şimdiye kadar yazdıklarını okuyan bir yazarın şunu sormaya hakkı yok mu, sen bizle kafa mı buluyorsun?

aktif olduğunu her fırsatta dile getiren yazar

napsın adamlar? elbette her fırsatta dile getirecek yoksa adamları eşcinsel zannediyorsunuz.

ayı sözlük itiraf

bugün akşam üzeri, asla yapmayacağım bir şey yaptım, hayatımda ilk defa sadece fotosunu gördüğüm ve toplamda dört cümle yazıştığım biriyle tanıştım. -selamlar, -avm'nin üst katında x yerde yemek yiyorum, -yalnız? -evet, gelsene... bu kadar. ne olacak ki, diyip bindim asansöre, çıktım yemek katına.
plansız bir durum ve önceden verilmiş başka bir sözüm olmasından dolayı kısa bir sohbet oldu ama nasıl güzel, nasıl tatlı adamın teki namussuz. şu kadarını söyleyeyim, elimden tutup -hadi deseydi, gitmiştim adamla. o an bu hissettiğimi ne belli ettim, ne de söyledim. eğer iletişim sürerse bir gün zaten anlatırım ona da, benim pek içimde kalmaz. ama o güne kadar ne siz okudunuz ne de ben anlattım ona göre...
şimdi düşündüm de, ister misin adam sözlük yazarlarından biri olsun, rezilliğe gel

neden en popüler yazar sen değilsin

söyleyeyim sana; sözlük beni konuşsun diye değil, ben konuşabilmek için sözlükte varım.

hoşlanılan erkeğin cinsel yönelimini anlama yolları

aslında ilk yol güzel bir yöntem... ne de olsa düşük profilli, seks düşkünü insanların takıldığı hornette, en azından bir diğer kişinin profilini aramak için bile olsa hepimizin öyle ya da böyle bir profili var.
bir diğer yöntem de ayısözlüğü bilip, bilmediğini sormak olabilir?

ölümden sonra hayat varsa neden müminler hemen ölmüyorlar

başlığın sahibi için, öncelikle ahirete inanmaman kendi açından iyi olmuş çünkü bir adım öne yürüyüp, kendini bir yerlerden atmakla allah'a ulaşma fikrin tümüyle yanlış. boşu boşuna kendine yazık edermişsin.
her ne kadar senelerimi işin ilmine vermemiş olsam da basit bir şekilde; dine göre ahiret, hak etmeden önce uğruna çaba gerektirir. yani daha basitçe; bir ödüldür. ödülün iyi veya kötü olacağını senin dünyevi yaşamındaki kararların belirler. sana verilen ödev o yaşamı layıkıyla, gösterilen doğrularla yaşamandır. içinde doğmuş olduğun, yaşadığın toplum seni yargılarken bile değiştirmen için bir seçim hakkın var, en basiti müslümanların aldığı kararların yaşam haklarını, sosyal haklarını tehlikeye sokmadığı bir toplumda yaşamayı değerlendirebilirsin? bu hakkı kullanmak yine senin hür iradenle sınırlı.
ikincisi, biraz daha kafa yorup düşünürsen, hayat tarzını, gay olmanı eleştiren kişilerin dininin ne olduğu (burada müslümanlıkla eşleştirmişsin) çok önemsiz bir nokta, zannediyor musun ki o kişi başka bir dine inansaydı senin gay olmanı ya da yaşam tarzını hazımsayacaktı? hiçbir din eşcinsel ilişkiyi onaylamaz dolayısıyla konu dini inanış ya da inançsızlık değil kişinin kendisinden mütevellittir.
çıkış noktan doğru olsaydı bütün dinsizler, inançsızlar ya da müslüman olmayanlar gay olmanı normal karşılardı ama ne yazık ki yok öyle bir dünya.
ayrıca kur'an-ı kerim'de iman edilmesi için zulmetmek diye bir şey yoktur, yine eleştirdiğin din değil kişiler olmalı.

adamı göt gibi ortada bırakan sorular

yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan?

yalnızlığa karşı çözüm önerileri

çözüm aranıyorsa bir memnuniyetsizlik durumu olmalı, belki sosyalleşmeye çalışmak, arkadaş çevresi edinmek ilk adımlar olabilir. hobi edinmek, bir aktiviteyle uğraşmak, belirli bir alanda yeni bir öğrenime başlamak gibi seçenekler de vakit geçirmek anlamında mantıklı geliyor.
onun dışında bazen çok keyifli ya da özellikle tercih edildiği de oluyor, o durumlarda zaten çözüm aramak gereksiz.

hornet kezbanlarından inciler

umutlar dibe vurunca




eğer bir de yakınlardaysan, bittin sen



külkedisi misali;



durup durup yeni bir şey uydurmayın a.k.



saflarımızı önceden belirleyelim, yeneceksen gelme.



bu adam harbiden dertli, delirtmişler adamı.

ünlü homofobikler

uzaktan davulun sesi hoş gelme durumu.
bir insanın gay olup, açıklamamasını ya da açıklayamamasını nasıl ünüyle ve homofobiklikle bağdaştırırız? bu anlamda sanırım sözlük içindeki büyük bir çoğunluğu da açık olmadıkları için ünsüz homofobik olarak suçlayabiliriz.
Henüz takip ettiği biri yok.