yaşar ve göksel şarkıları, beni anlatıyor. yaşar duygularımın erkek karşılığı göksel de kadın karşılığını ifade ediyor. bir de benim için özel olan nilüfer - o kadın ben olsam var, ibrahim yokken içimden geçirdiğim her şey o şarkıda vardı:
bizim camiada olması en olağan aktivite. iki erkek libidosu çapışınca kaçınılmaz oluyor, benim arkadaş çevremde ayı seven olmadığı için ben o konuda rahatım, benim kaslı, atletik erkek seven arkadaşlarımın hiçbirinin benim erkeğime sulanma ihtimali olmuyor. ayı severseniz, ayı sevmeyenlerle arkadaşlık edin kafanız rahat etsin, siz sağ ben selamet.
yeni türkiye'de hayvanların canı olmadığına hükmedildiğinden mütevellit, hayvanların mal gibi görülmesinden hareketle uygulanmayan, medeni ülkelerde teslim edilmiş haklardır. zaten bu dünyada bizden başka canlılar da yaşadığına bir "ikna" olsalar, "her şey önce insan için" bencilliğinden kurtulsalar çözülecek de işlerine gelmiyor, umarım öteki dünyada bütün bu eziyet ettiğiniz hayvanlar götünüzü ısırır...
bana oral seks yaptırıp hönküre hönküre ağzıma boşaldıktan sonra, "ayyy çok günah ettik, allah bizi cezalandırıcak, ne yaptık biz, hiç güzel değildi" diyerek bikbiklenen salak taksici.
genellikle performansı 10 ila 15 dakika sürse öpüp başına konulacak insan. iddiaları görsen tavana vurur, icraate gelir "yorgunluktan" olsa gerek bi dahakine kalır... geçiniz. çok duyduk bu lafları... bir de en az beş posta garantisiyle gelip ilk postadan sonra "canım artık istemiyor yeaa" modu vardır...
bir sevişse rahatlayacak olan yobaz dinci, bütün bunlar cinsel gerginlikten oluyor. hayatında karşı cinsle hiçbir temasta bulunmasına izin verilmemiş, izin verilse bile herhangi bir şekilde iletişim kurmasının zaten mümkün olmadığı, tüm cinsel gerginliğini daha sonra "günah diye kendini kahrettiği" elizabetle geçirmiş bir adamın yetişkinliği başka nasıl olacaktı?
canlı para yarışmasına katıldığımızda şahane bir muhabbet yaptığımız, ama kariyeri benim için bile "too much" rezil bir şekilde biten oyuncu, sunucu. beşer şaşar, yaptığı kabul edilebilir gibi değildi, ama kadına neden kimse bir şey demiyor, bu da çifte standart. murat başoğlu tecavüz etmemiş ki, kadın da istemiş. sonuçta düşmez kalkmaz bir allah. bugün beraat etti, birkaç sene sonra her şey unutulur murat başoğlu kaldığı yerden devam eder. bu ülkede her şey olursun bir rezil olmazsın çünkü.
15 dakika öğretmen gelmezse ders kaynar geleneğinin 14:50. saniyede gelen öğretmenle bozulmasıyla morali bozulan canı sıkılan öğrenci çemkirmesi. ama küfür edilmemelidir, hoş değildir.
dinin bacak arasından çıkarılıp yüreğe yerleştirilmesi, dinin çocuklarla, kadınlarla, hayvanlarla, asansörlerle, battaniyelerle cinsel birliktelik için kullanılmaması, lut kavmi efsanesinin artık lütfen tedavülden kaldırılması, "eğitimde, sağlıkta, çağdaşlaşmada, modernlikte ileri olursanız sevap points artar" şeklinde teşvik edici, cesaretlendirici olması.
sesi içimi titreten güzel yürek, zerzevatlar arasında kalıp ülkeden sürülen, ölümünden sonra iade-i itibar edilen, ona çatal kaşık fırlatan şarkıcımsıların şarkılarını söylemek için yarıştığı bir sanatçı haline gelmiş, riyakarlıkları ölümünden sonra bile riyakarların yüzüne yüzüne çarpan büyük sanatçı...
çağan ırmak, bu dizide yeşilçam'dan yola çıktığını ama bunu oyuncularla ve yapımcılarla konuşarak modernize ettiklerini, yani yeşilçam temasını modern hayata adapte etmenin ilginç olabileceğini düşündüğünü söylemişti röportajında. yeşilçama bağlama izleniminin arka planında bu var.
bu akşamki bölümde baya iyi geldi. şennur teyzenin sözlerine ve gizemin saçmalamasına çok gülüyorum. sanki gülse birsel de nasıl yazabileceğini biraz daha göstermiş oldu bu bölümle. severek izliyoruz. hiç de içim almıyor ama.. ben öyle demiyom oğlum araya gideceğine canıma gitsin çiğ silikon mu bu?
fikri olmamak ama zikri olmak, elde tespih, ağızdan çer çöp kürdan sigara vb bir nesne düşürmemek, dilden erkeklik adamlık delikanlılık ve racon derslerini eksik etmemek, ahlak bekçiliği yapmak ama ahlaksızlığın müptelası olmak, cin olmadan adam çarpmak, medeniyet seviyesinin altında kalmak, kültür ve bilgi birikimi edinmemek, hayat üniversitesinden mezun olmak, yobazlık, kaba davranışlar sergilemek, hoşgörü ve nezaketten uzak olmak, kafasını kullanamadığı için yumruklarını kullanmaktır.
ayyhhhh dün gece son dakkalarda gerim gerim gerdiler. yani bir gerilim filmlerinde böyle gerildiğimi hatırlarım bir de bunun dünkü bölümünün son sahnesinde. allah sizi bildiği gibi yapsın e mi son anda dedim bunu göstermeyecekler, haftaya bırakacaklar ki öyle de oldu zaten. şu senarist arkadaşlar da oya karakterine daha anlamlı ve okkalı laf sokan replikler yazsalar da azıcık içimizin yağları erise ayol. o kadar sinirleniyor, atarlanıyor ama iş merve'nin karşısında konuşmaya gelince pıssssss balon gibi sönüyor. vallahi içim şişti yemin ederim yeter diye bağırasım geldi.
en sevdiğim hikayelerimden... bir gün kadıköy'den eminönü'ye geçmek üzere vapur beklerken, yanına oturup çaktırmadan seyrettiğim beyefendiyle bir hafta sonra halvet olmuştum. vizelerim vardı o hafta, yoksa daha erken olurdum. sene 2001 yaş 18. genelde toplu taşımalardan (otobüs, tramvay, metrobüs...) kaldırdım adamlarımı... hatta bi keresinde yanımdan yürüyüp giden bir adamla on beş dakka sonra apartman bodrumunda halvet...
bir gece bir konser çıkışı arabasıyla yanımda duran taksiciyle pendik sahil yolunda gerçekleştirdiğim eylem, bu sayede kartaldan bostancıya bedava geldim.
1) sürekli bir yalan dünyasında yaşamak zorundasınızdır, gizliyseniz hele aileye, iş arkadaşlarına, normal arkadaşlara (tabi gey dostu olmadığını bildiklerinize) yalan söylersiniz 2) homofobik bir toplumda yaşamanın getirisi, aşağılanır, hakarete uğrar, dövülür, tecavüze uğrar hatta öldürülürsünüz, ve o homofobik toplumun homofobik polislerince insan yerine konmazsınız, hatta onlar da size aynı muameleyi yapar 3) çoğu zaman iç dünyanızla ilgili karmaşaları kendi başınıza çözmeniz gerekir, dışarı anlatamazsınız, diğer geylerin de kendi dertleri olur onlar da bi yere kadar dinler 4) aileniz ve toplum tarafından ağır ithamlarla cezalandırılırsınız 5) size herkese g.tveren potansiyel muamelesi yapılabilir, gece s.ken adam gündüz size bir paçavraymışsınız gibi davranabilir, veya sarhoş muhabbetlerine meze yapar. 6) başınıza bir şey geldiğinizde, tecavüze uğradığınızda polise gidemezsiniz, zira polisin aklında sizin bu halinizle zaten davetiye çıkarmış olduğuna dair bir önyargısı vardır
offf bu kadar yazdım içim şişti, gerisini siz tamamlayın.
eve gidip duş almak, sonra gerizekalıya bağlamak, "aneeeymm hasta oldum ben aids oldum" diye kendini kahretmek, adama mesajlar atmak, "bir daha sikilmek için yalvarsam da gebersem de bana yazma, mesaj atsam da cevaplama" gibi saçma sapan mesajlar atmak, sonra adam gerçekten mesaj atmadığında neden mesaj atmıyorsun diye evine gitmek ve bir daha kendini siktirmek. sonra alışıyorsun tabi.
seni özlüyorum deli kadın, bütün bu dünyanın kiri pası içinde ekranlardan yansıyan ve bize her şeye rağmen umut var dedirten temiz sevincini, neşeni ve kaleminden akan yüreğini özlüyorum, senin en ince espri yaparken bile gözlerindeki derin bakışı, en ciddi konuda bile muzip yorumlarını, kısaca seni özlüyorum deli kadın. bir resmine bakarken bile binlerce kare geçiyor gözümden, seni hiç tanımadım, tanıma imkanı bulamadım, ancak ben seni hep sevdim, senin bu dünyaya kattığın güzelliği sevdim, tüm dünyanın akılları bir araya gelse senin tek bir yorumla herkesi susturabilme becerini sevdim.
ama neyi sevmedim biliyo musun? daha seninle tanışmadan çekip gitmeni, daha şarkılar şiirler tamamlanmamışken çekip gitmeni, tabiri caizse daha karpuz kesecekken zengin kalkışı yapar gibi 80 +/- 60 yaşın baharında çekip gitmeni... yarım kaldı şarkılar, şiirler, daha çok şarkı var yazacak... daha fazla söz söyleyemem, söz söylemede senin eline su dökemem, senin sözünün üstüne söz söyleyemem, sadece diyebilirim ki, ulaşıyosa bu yazılar bir yerden sana, bir el salla oralardan bana. deli kızım uyan, bir tek sensin duyan!!! bu dünyada bize bir bakış borcun kaldı, acelen ne, bekle aysel!
müslümanlık ve islam özünde -aslında her dinde olduğu gibi- kardeşlik, hoşgörü, barış gibi güzel mesajlar içeren bir din. insanoğlunun elinde oyuncağa çevrildiği için sürekli kötü ve berbat bir din izlenimi yaratılan ancak insanların amellerinden dolayı bütün bir dinin alaşağı edilmesini doğru bulmuyorum, sonuçta ortada ortak ve güzel bir mesaj var ve sorun bu mesajı insanların kendilerine yonta yonta saçma sapan ve müslümanlıkla bağdaşmayan uygulamalara giderek yanlış bir müslümanlık izlenimi oluşturmasıdır. kulaktan dolma bilgilere pabuç bırakmamak için herkesin bir kere okuması gerektiğini düşünüyorum.
gerizekalıdır, komplekslidir, derdi varsa yüzleşmek yerine bu şekilde derdini anlatabileceğini sanandır, siktir olup gitsindir, sözlükten uzaklaşma nedenidir. böyle şeyler yapmamalıdır!!! hadi bunu da eksile gerzek dingil!
sanırım bazı yabancı nickli yazarların adlarını okumakta güçlük çeken yabancı dili iyi olmayan yazarcanlar için açılmış başlık. yoksa adı atıyorum karpuzsever olan bir yazarın nicki başka nasıl okunabilir ki?