antti

Durum: 756 - 1 - 1 - 0 - 25.04.2024 07:55

Puan: 12716 - Sözlük Kaşarı

9 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 38

kocasının gay olduğunu öğrenen kadın

oldukça sıkıntılı bir durum. kadını en çok üzen, kocasının bu durumu kendisinden yıllar boyu saklamış olması, evlilikleri boyunca kocasının başka adamlarla birlikte olması.

adam için de zor zira eşcinselliğini keşfedemeden evlenmiş olabilir, evlilikleri devam ederken eşcinsel duyguları bastırmak zor gelmeye başlamış olabilir, bi-curious takılıp kendi cinselliğini, neyi sevip neyi sevmediğini görmek istemiş olabilir, bunu yaparken karısının kendisini anlamayacağından, evliliklerini tehlikeye atmak istemediğinden veya sadece karısını üzmek istemediğinden söylememiş olabilir.

ama adam pek iyi niyetli sayılmayacak bir davranış yapıp karısına söylemeden bir paravan evlilik yapmış da olabilir.

amerika'da bu gibi durumlarla ilgilenen bir kuruluş var, ilginizi çekebilir: http://www.straightspouse.org/

eşcinsellik testi

güzel kızlar ve kızların yanında alakasız birşeyin olduğu fotoğrafların altına "eğer o alakasız şeyi farkettiyseniz, üzgünüz" şeklinde yazıların yazıldığı, eşcinsel olup olmadığınızı "ölçen", bence gayet komik internet memesi akımı.

örneğin: http://www.gay-test.com/images/you-might-be-gay/gay-test.jpg

eşcinsel olduğunu kabullenmek

eşcinsel olduğunu farketmek eylemi sonrasında genelde yaşanan inkar süreci (denial), daha sonra da alışma (conditioning) süreci sonrasında eşcinsel bireylerin geldiği nokta. aslında oldukça sağlıklı bir aşama zira içsel çatışmalardan ve kafa karışıklığından kurtuluyorsunuz. bundan sonra ise seçim size kalmış, ister eşcinselliğinizi yaşarsınız, ister bastırır "eşcinselim ama eşcinsel ilişkiye girmek istemiyorum" dersiniz, başka yollara yelken açarsınız.

ayrıca şu da var (bkz: eşcinselliğin kesin kabullenildiği an)

çocuğunun eşcinsel olduğunu kabullenen aile

burada büyük yıkımdır aile için, acısı geçmez falan denilmiş de, pek öyle değil. bu dünyada insanın başına pek çok şey gelebilir, o çocuk fiziksel engelli de doğabilirdi, zeka geriliği de olabilirdi, ya da it kopuk serseri de olabilirdi, trafik kazasında ölebilirdi vs vs. bunları düşünmek lazım. ayrıca korkuların kaynağı hem konu hakkında hiç birşey bilmemekten kaynaklı hem de elalem ne der korkusuna saplanmakla alakalı. bunlar da aslında bir miktar çaba ile aşılabilecek şeyler de işte cesaret ve özveri istiyor. ayrıca lgbt bireyler de gayet güzel aileler kurabilirler doğru dürüst bir ortam ve destek sağlanırsa, hani bu çok ilginç birşey de değil.

ülkemizde buna benzer aileler toplanıp örgütlenmişler, siz de ailenizi görüştürün kabul ederlerse: (bkz: listag)

eurovision

değişik bir arkadaşım olmuştu, bana eurovision hastası olduğunu, katılan bütün şarkıları (kazanan değil katılan) bestecisine kadar bildiğini, şu ülkelerin şöyle şöyle bu ülkelerin böyle böyle şarkılar gönderdiğini, orkestra işini çıkardıktan sonra eurovision işinin kalitesinin düştüğünü, trt'de eurovision komitesinde genç yaşında gönüllü olarak çalıştığını, danışmanlık yaptığını falan anlatmış, eurovision diye bir kaç saat beynimi sikmişti. onu dinlerken bayağı hayret etmiştim, bir insan böyle bir yarışmaya nasıl bu kadar tutkun olabilir diye. tabii o sıralar eşcinsellikle aram bozuk olduğu için fazla durumları çakmamıştım ama herhalde o arkadaşım bayağı geydi.

garip şekilde bir eşcinsel stereotipi olarak bu yarışmadan çılgınca zevk almak söz konusu. bir eşcinsel olarak aslında ben de severim bu yarışmayı izlemeyi (eşcinselliğimden dolayı mı izliyorum bilmiyorum gerçi de, öyle bi durumlar var galiba) ama yani benim için çok olmasa da olur bi yarışma. ama sene de bir kez izlemesi eğlenceli olmuyor değil, özellikle puanlama kısmını oldukça heyecan verici buluyorum.

isveç'liler özellikle bu yarışma konusunda kafayı yemişler bir de, melodifestivalen diye ülke elemeleri yapıyorlar falan ki, isveç gay pride'ında o kadar geyi bir arada bulamazsınız

fotoğraf çekilirken ağzını büzmek

çekildiği her fotoğrafta bunu yapan gey bir arkadaşım var, niye yapıyor bilmiyorum. güzel durduğunu mu zannediyor, komik mi olduğunu zannediyor, gizli bir mesaj mı veriyor bilmiyorum. yakın arkadaşım olsa sorucam valla da "her fotoğrafında amc.k gibi çıkıyor ağzın" da diyemiyorum samimiyetimiz olmadığından :)

eşcinselliğin nedeni

cinsel yönelimlerin nasıl oluştuğu, neye göre belirlendiği bilinmiyor. yetiştirilme şartları, yaşanılan travmalar, şu bu olmadığı bilinse de, bebekliğin ilk 6 ay ile 2 yıl süresinde bir takım çevresel nedenlerle olabilir deniyor. genetik faktörler bir başka güçlü argüman fakat kanıtlanan birşey yok, eşcinsellik geni ( gay gene) çok aradılar ama bulamadılar. eşcinselliğin ortaya çıkması üstelik belli bir pattern da izlemiyor, "çok fazla sayıda kız doğuran kadının sonrasında erkek çocuğu olursa, o yüksek ihtimal gey olur", "genelde küçük erkek kardeşler gey olur" tarzı genellemeler okudum ama hiç birinin aslı astarı yok sanırım, tanıdığım eşcinsellerde de bu tezleri çürütecek sayısız örneğim var.

bülent ersoy ameliyatla kadın olduktan sonra (bu ifade tarzı sorunlu farkındayım) çektiği ve ucundan lgbt konularına, absürt şekillerde de olsa, dokundurduğu filmlerinden birinde, çocukken tecavüze uğruyordu, ondan sonra efemine oluyordu, sonra da kadın oluyordu falan, filmin adını hatırlayamadım. türk sinemasının eşcinselliğin nedenine bakışı da bu şekilde.

paravan evlilik

birşeyleri saklamak ya da bazı haklardan yararlanabilmek için yapılan evlilik. eşcinsel dünyada bu eşcinselliğini gizlemek için yapılan evlilik oluyor mesela. ingilizcede levander marriage diye geçer. bu durum karşı taraftan saklanılabileceği gibi, baştan kartlar açık olarak anlaşılıp evlenilmiş de olabilir.

annemin bir doktor arkadaşı 3 sene süren evliliğini sonlandırdığında anneme içini dökerek boşanma nedenini, adamın 3 senelik evlilikleri boyunca, ilk gece (gerdek gecesi) dahil bir kez bile kendisine elini sürmediğini, tüm evlilik döneminin sekssiz geçtiğini, öncelerde bu durumu garipsese de bir süre sonra hayatın normali haline geldiğini fakat günden güne akıl sağlığının bozulduğunu hissettiğini, en sonunda da bu duruma dayanamayıp boşandığını anlatmıştı. babamın anlattığına göre bu adam aynı zamanda eski kız arkadaşlarını falan orada burada anlatmayı seven, kendini çapkın göstermeyi seven de bir tipmiş. bu adamın eşcinsel olup olmadığını bilmiyoruz tabii ama paravan evlilik klasmanına girebilir bu durum. ayrıca gizli eşcinsellerin toplumun baskısından kaçmak ve kendilerini rahatlatmak için kadınlarla beraber görünmeye çalıştıklarını da biliyorum (bir arkadaşım ekolü)

ayşe arman adlı türk basınındaki yer alması bayağı şans olan kadının, kocalarının eşcinsel olduğunu farkeden kadınlar ile ilgili röportajları olmuştu: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/10310928.asp

(bkz: kocasının gay olduğunu öğrenen kadın)

eşcinsel bir arkadaşın hetero evlilik haberini almak

valla benim başıma gelmedi böyle bir arkadaşın haberini almak, zaten burada çok fazla tanıdığım da var sayılmaz, ama dünyanın en garip olayı da olmaz duysam da. evlilik sadece cinsel ihtiyaçlarını gidermek için yapılmıyor sonuçta, adamın/kadının sonuçta evlilikten farklı beklentileri olabilir, çocuk için, parası için, toplumsal kabul için, öldürülmemek için, eşcinsel dünyadan tiksinir hale geldiği için evlenebilir bu insan. eşcinsel olup da evli olan kimse yokmuş gibi konuşulmuş burada, oysa gördüğüm kadarıyla türkiye'de eşcinsel çoğunluk bu şekilde yaşıyor. belki evlendiği kişiye eşcinsel olduğunu söylemiş bile olabilir bu kişi, karşı tarafın da evlilikten farklı beklentileri vardır, kabul eder böyle bir durumu, arada yalan dolan da kalmaz. cinsel birleşme hiç yapamıyorlarsa belki tüp bebek falan yaparlar ne bileyim, bu dünyanın binbir türlü hali var. kaldı ki bu eşcinsel vs. yaftalarının da çok belirleyici olmadığını düşünüyorum, queer teorisine inananlardanım, uzun süre eşcinsel cinsel davranış gösterip daha sonrasında karşıcinsel cinsel davranışta karar kılan bir tip olabilir. eşcinsel olmadığına kendini çok inandırabilir, kendini kandırabilir, vesaire vesaire. o nedenle "aman tanrıımmm, ne kadar korkuunnnçççç" tarzı tepkiler vermenin bir anlamı yok. bu tür evlilikler hiç bir şekilde yürümez diye bir kaide de yok. ne evlilikler var, sırf boşanmak çok zor geldiği için bir ömür boyu sürüyor.

levander marriage

eşcinsellerin eşcinsel görünmemek için karşı cinsle yaptıkları paravan evliliğe ingilizcede verilen ad.

rock hudson

bu adamın hikayesi çok fena. adam çok yakışıklı, bir şekilde allah yürü ya kulum da demiş, 1960'larda hollywood'un tozunu attırıyor, dünyaca ünlü bir aktöre dönüşüyor, kadınlar bunun için geberiyor falan. ama adam öyle karşıcinsel bir ilişkiyi kaldıramayacak denli eşcinsel (biseksüel falan da takılamıyor yani). enteresan tarafı, adamın eşcinsel olduğunu bütün hollywood da biliyor ama kimse bunu ortalıkta dile getirmiyor zira o sıralar hays yasaları falan, hollywood ileri derecede tutucu döneminde. bu adam ünlendikçe gazeteciler bu adam niye evlenmiyor diye adamın üstüne gidip duruyorlar. adam baskıdan bunalıyor ve levander marriage denilen paravan evlilik yapıyor kadının biriyle ama onu da çok uzun götüremiyor, depresyona falan giriyor, kariyeri zedeleniyor falan filan. bu şekilde zorlu geçen hayatı, 1980'lerdeki aids salgını sırasında aids olduğunun ortaya çıkmasıyla, hastalık da o sıralar sadece eşcinsel erkeklerde görüldüğü zannedildiğinden, eşcinselliği ayan beyan dünyada duyulmuş oluyor. hatta aids'e yakalanan ilk ünlü kişi olduğundan, aids korkusunun da iyice medyatikleşmesine istemeden de olsa vesile oluyor filan. çok geçmeden de ölüyor. homofobinin kararttığı trajik bir hayat yani maalesef.

adam yalnız hakkaten çok güzel biri. fotolarına ve filmlerine bakın, izlemeye doyulmuyor.

prostat orgazmı

anal orgazm da deniyor diye sanıyorum. bu şekilde cinsel ilişki sırasında pasif konumda olan erkekler, organlarına hiç dokunmadan boşalabilirler. oldukça seksi birşeydir karşı taraf için de.

anal orgazm

eşcinsel olduğunu fark etmek

eşcinsel bir bireyin hayatında eşcinsel olduğunu kabullenmek ten farklı bir nokta bu. çocukluktan beridir gelen hislerin adının eşcinsellik olduğunu farkettiğin an oluyor bu. eşcinsellik de genelde hoş bir bağlamda kullanılmadığı için, eşcinselliğin aynı zamanda kötü birşey olduğu da kafana otomatik olarak yerleşmiş oluyor, bu nedenle kendinin eşcinsel olduğunu farketmek genelde oldukça korkutucu ve peşinden bir panik ve inkar sürecini başlatan bir nokta oluyor.

genelde ergenlik dönemi başlangıcında farkedilse de, kırklı, ellili yaşlarındada farketmiş insanlar olduğunu biyorum.

cinsel davranış

cinsel yönelim den bağımsız olarak, kişinin hangi cinsle ne şekilde beraber olduğunu anlatan kavram. eşcinsel olup hayatında hiç eşcinsel ilişkiye girmemiş, sadece karşı cinsle ilişkiye girmiş kişiler, cinsel davranış bakımından karşıcinsel olurlar.

ergenlik

cinselliğin ortaya çıkması ile kendi cinsel kimliğinin çoğunluktan farklı olduğunu anlamaya başlayan lgbt bireyler için genelde son derece sancılı geçen dönem. karşıcinsel kişiler için de çalkantılarla dolu olabilen bir dönemdir, "ben kimim, neyim, nelerden hoşlanırım, beni ben yapan şeyler nedir?" sorgulaması yapılır ama lgbt çocuklar bir de üstüne "ben niye farklıyım, niye herkes gibi değilim, eşcinsellik nedir, bir tek benim başıma mı geldi bu?" şeklindeki sorular ile de mücadele etmek durumunda kalırlar, üstüne bir de çoğunlukla kendilerine uymayan durumlara uymaya kendilerini zorlarlar, bir uyum bocalaması içinde kalırlar. bunun yanında eşcinsellikleri dışarıdan da algılanıyorsa, zorba çocukların şiddeti ile de başetmek zorunda kalırlar. bu dönemin lgbt bireyler için oldukça travmatik geçme olasılığı vardır. eşcinsel kimliğin keşfi muhtemelen çoğunluk için oldukça zor ve sancılıdır.

(bkz: akran zorbalığı)

gay bashing

ingilizcede eşcinsel olan veya eşcinsel olduğu düşünülen bireylerin, cinsel kimlikleri nedeniyle taciz görmesi, fiziksel veya sözel şiddete uğramasına verilen ad.

çocuk kalmak

bazı lgbt bireylerin, cinsellikleri ile yüzleşmek çok zor geldiği için içine düşebildikleri durum olarak okumuştum bir yerlerde. eşcinselliklerini kabullenmek çok zor olduğu için, bir çeşit savunma mekanizması olarak, cinselliklerinin ortaya çıkmasından önceki çocukluk zamanlarına öykünüp, nir türlü büyüyemediklerinden bahsediyordu. 30 küsür yaşına gelip hala sorumluluk almaktan kaçınan, ailesiyle yaşayıp geleceği sürekli öteleyen tipler olabileceğinden bahsediyordu. ilginç bir başka durum.

truman capotenin "tiffany'de kahvaltı" adlı kitabında böyle bir karakter bulunmaktadır.

crossdresser

bir tane gayet sıradan tipli, kırklı yaşlarda bir adamla tanışmıştım. lambda'ya geliyordu, sohbetimiz çok iyiydi, kendisinin bir rock grubu varmış hatta. gayet makul, iyi bir adamdı. kimseye sen gey misin nesin diye sormak biraz ayıp olduğundan, tam olarak niye orada olduğunu bilmiyordum. sonra konu konuyu açtı, eski karısından bahsetti. merak ettim, "siz sonradan mı açıldınız, o nedenle mi boşandınız" dedim, "yok ben heteroseksüelim" dedi. hmm dedim. aklımın neden karıştığını anladı, "ben cross dresserım, o nedenle geliyorum buraya" demişti. "nasıl oluyor" diye sormuştum, cinsel yönelim ile alakası yokmuş, bazen, ara sıra kadın kıyafetleri giymekten hoşlanıyormuş, o şekilde giyinip istiklal'de şöyle bir dolanıyormuş, zevkini aldıktan sonra taksiye binip eve geri dönüyormuş. eski karım da, şimdiki kız arkadaşım da bu durumdan haberdarlar ve onlar için sorun değil bu. boşanma nedenimiz de zaten bu değildi, bunu öğrendikten sonra evlenmiştik demişti. enteresandı.

the trevor project

13 yaşındaki bir eşcinsel çocuğun, ailesi ve çevresi tarafından dışlanması nedeniyle intihar etmesinin anlatıldığı 1994 yapımı trevor adlı ünlü filmden sonra, bu tür durumda olan çocuklara yardım etmek amacıyla oluşturulmuş lgbt yardım hattı.
  • /
  • 38
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 756

ayı sözlük günlük

geçen cumartesi günü bir çift olarak bir akşam yemeğine çağırıldık. erkek arkadaşım iki şişe şarap almış, ben de güzel bir çiçek yaptırdım, onu götürdük. çağıran kişi erkek arkadaşımın italyan yoga hocası. yemekte bir çift daha vardı, bir karı-koca daha. böylece biri eşcinsel 3 çift olarak akşam yemeği yedik. son derece de normal geçti. ama tabii benim için bir başka ilk oldu.

dün akşam da ev partisine çağırdı beni erkek arkadaşım, oraya gittim, orada da 8-9 kişi kadardık. yemek sofrasında erkek arkadaşım "aşkım kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim" dedi, sonra da herkese "antti benim hayatımdaki en güzel şey" diye beni takdim etti. herkes gülümsedi falan. o sofradaki tek eşcinsel çift de bizdik bu arada. vallaha rüya gibi geliyor bu olan bitenler. nazar değdirmeyin ha, umarım hepiniz bu şekilde olan ortamları yaşarsınız. erkek arkadaşım benim hayatımda en önemli rol modelim oldu. aslında açıldıktan sonra türkiye'deki kendi arkadaş çevremde de bu şekilde erkek arkadaşımı tanıştırabilirim gibi geldi. yalnız yurtdışında bu işler daha kolay evet.

tek eşlilik

hayatım boyunca, oldum bittim tekeşli yaşadım, sanırım benim cinsel karakterim bu şekilde. bunun nedeni olarak geç açılmam, ondan önce kızlarla ilişki yaşamış olmam mı nedendir bilmiyorum, kızlarla da tekeşliydim, kimseyi aldatmadım, açıldıktan kısa bir süre sonra da sevgilim oldu ve hala devam ediyoruz. açılma süreci çalkantılarımda bir ara çokeşli diyemeyeceğim ama, tek gecelik yaşadığım bir çok kişinin girip çıktığı çalkantılı, sıkıntılı ama bence yaşanması gereken bir dönem de yaşadım, o kısımdan da aslında pişman değilim, ama öyle o kucaktan bu kucağa bir hayat nasıl geçer bilmiyorum zira benim hissettiğim, bir noktadan sonra, kalktığım her yataktan içimde derin bir duygusal boşluk, bir tükenmişlik hissiyle kalktığımdı. bir noktadan sonra bu duygu benim içimi yemeye başladığında durup "ne yapıyorum ben amk?" demiştim kendime. burada tekeşli yaşamı övüp orta sınıf ahlakı dayatmacılığı yapmak da istemiyorum, sonuçta herkes nasıl rahat ediyorsa öyle yaşasın derim, yalnız bir ilişkide güzel bir cinsel uyum, güzel bir arkadaşlık, güven, sevgi ve şefkat olması beni daha çok mutlu ettiriyor, onu biliyorum. bir de belki de öyle dramatik ayrılıklar, aldatmalar falan da yaşamadım ben, o nedenle ruhum da fazla örselenmedi o konuda, bu nedenle de böyle rahat konuşabiliyorum, bilmiyorum. açık ilişki yaşayanlar da öyle mutluysa sorun yok bence, hatta romantik ilişki yaşamayıp farklı kişilerle sadece seks ilişkisi yaşayanlar da ok, ama "etrafta bir sürü bal toplayacak çiçek varken neden sadece tek bir çiçekle yetineyim" veya "zaten bi yaştan sonra seçeneklerim azalacak, o zaman durulmak zorunda kalacağım, hazır gençken seksin dibine vurayım" şeklinde artık bir cinsel gözü doymama mı denir ne denir, bana pek uymuyor. bir de ben biraz da mr. play it safe, yani fazla riske atılmayı, maceradan maceraya koşmayı falan seven biri değilim, nedeni o da olabilir, kafamın rahat olması, huzurlu olmak daha önemli benim için, maceraları başka konularda yaşamayı tercih ediyorum. bunun dışında tekeşli bir eşcinsel yaşam da bu ülkede çok süper kolay birşey değil, yine de her sıkıntınızı paylaşabileceğiniz, derdinizi dinleyip ortak olan, size yardım eden, iş yerindeyken size komikli resimler gönderen, tatillerde beraber dünyayı gezdiğiniz bir eşinizin olması dünyanın en güzel zenginliklerinden biri bence. kendimi kısıtlanmış hissediyor muyum? pek değil aslında. elbette orada burada görüp çok beğendiğim, cinsel çekim hissetiğim başka erkekler oluyor, ama zaten her cinsel çekim duyduğunuz insanla yatıyor değilsiniz zaten, hatta çok az bir yüzdesiyle yatabilirsiniz (çoğu karşıcinsel zaten muhtemelen), bir de yatsanız nolcak zaten, yatmak için bir sürü emek, diyelim işler yolunda gitti yattınız, sonrasında gene aynı boşluk, anlamsız geliyor. bir de yani sevgiliyle abazan muhabbeti yapmak konusunda bir sıkıntım yok, bu da aklıma gelenleri paylaşma konusunda da beni kısıtlamıyor, o yüzden genel olarak kısıtlanmış hissetmiyorum diyebilirim.

uzun süreli ilişki

"ilişki emek istemez" diyebilen kişilerin cidden kaç düzgün ilişki yaşayabildiklerini, bu ilişki dediklerini kaç zaman kazasız belasız, saygı sevgi sınırları içerisinde götürebildiklerini merak ettim. varsa öyle kolay ilişki, açıklasınlar sırrını da bizler de faydalanalım.

benim tecrübem şu ki, ilişki gayet karşılıklı emek, fedakarlık, anlayış, özveri, gerektiğinde geri adım atmak, gerektiğinde suyuna gitmek vs. tarzı davranışlar gerektiriyor. öte yandan bunu sevdiğinizden, güvendiğinizden ve içinizden öyle geldiğinden yapmanız gerekiyor. eğer ilişki için gerekli o emeği kasarak, istemeyerek, zorla, lanet ede ede yapacaksanız, işte o ilişki gitmez. emek vermek ile zorlamak arasında bir fark var, o karıştırılmış sanırım.

eşcinsellerin danışabileceği psikologlar

sözlük dışı kimseler de kolay bulabilsin diye jenerik bir başlık açmaya gayret ettim fakat asıl konu lgbti+ bireylerin danışabileceği ve psikolojik yardım alabileceği psikolog ve psikiyatristler veri tabanı gibi birşey. ben bu bilgileri elde etmekte çok zorlandım zira önceden rastgele sayılabilecek bir şekilde gittiğim bir psikolog hanım bana saçma sapan şeyler söyleyip gittiğime gideceğime pişman etmişti ve kafanız buhranlıyken bir de böyle bir deneyim yaşamak hiç hoş birşey değil. lgbt durumlarından haberi olmayan hatta daha kötüsü son derece yanlış şekilde haberdar olan ruh sağlığı çalışanları bulunmaktayken, psikolojik yardım ihtiyacınız olursa böyle birine çatmamak için tavsiye ihtiyacı oluyor. ben o tavsiyeleri çok zor buldum, buradan paylaşmak istedim, belki başka birilerinin işine yarar.

ankara
ceren göker
gökçe silsüpür
irem yıldız (madalyon psikiyatri merkezi)
harika özel (madalyon psikiyatri merkezi)
selçuk candansayar
koray başar (özellikle trans konularında)

istanbul
şahika yüksel (özellikle trans konularında)
seven kaptan
ardıl bayram şahin

izmir
ışıl vahip
nezaket kaya
nur engindeniz

cetad eğitimini tamamlamış terapistlerin türkiye genelindeki listesinden de faydalanılabilir. http://www.cetad.org.tr/listtherapists.aspx?menu=19

fiyatları ucuz değil, özeller seans başına 200-300 tl, devlet hastanesinde 110 tl muayene parası var. bulunduğunuz şehirdeki lgbt derneğiyle iletişime geçerek, müşkül durumdaki lgbt bireylere daha uygun fiyatlı hizmet veren psikolog tavsiyesi de isteyebilirsiniz.

ayrıca (bkz: lgbt psikolojik yardım)

heteroseksüel erkeklerin gaylerden çok daha yakışıklı ve cezbedici olması

eşcinsellerin danışabileceği psikologlar

sözlük dışı kimseler de kolay bulabilsin diye jenerik bir başlık açmaya gayret ettim fakat asıl konu lgbti+ bireylerin danışabileceği ve psikolojik yardım alabileceği psikolog ve psikiyatristler veri tabanı gibi birşey. ben bu bilgileri elde etmekte çok zorlandım zira önceden rastgele sayılabilecek bir şekilde gittiğim bir psikolog hanım bana saçma sapan şeyler söyleyip gittiğime gideceğime pişman etmişti ve kafanız buhranlıyken bir de böyle bir deneyim yaşamak hiç hoş birşey değil. lgbt durumlarından haberi olmayan hatta daha kötüsü son derece yanlış şekilde haberdar olan ruh sağlığı çalışanları bulunmaktayken, psikolojik yardım ihtiyacınız olursa böyle birine çatmamak için tavsiye ihtiyacı oluyor. ben o tavsiyeleri çok zor buldum, buradan paylaşmak istedim, belki başka birilerinin işine yarar.

ankara
ceren göker
gökçe silsüpür
irem yıldız (madalyon psikiyatri merkezi)
harika özel (madalyon psikiyatri merkezi)
selçuk candansayar
koray başar (özellikle trans konularında)

istanbul
şahika yüksel (özellikle trans konularında)
seven kaptan
ardıl bayram şahin

izmir
ışıl vahip
nezaket kaya
nur engindeniz

cetad eğitimini tamamlamış terapistlerin türkiye genelindeki listesinden de faydalanılabilir. http://www.cetad.org.tr/listtherapists.aspx?menu=19

fiyatları ucuz değil, özeller seans başına 200-300 tl, devlet hastanesinde 110 tl muayene parası var. bulunduğunuz şehirdeki lgbt derneğiyle iletişime geçerek, müşkül durumdaki lgbt bireylere daha uygun fiyatlı hizmet veren psikolog tavsiyesi de isteyebilirsiniz.

ayrıca (bkz: lgbt psikolojik yardım)

eşcinsel ilişkilerin yarınsızlığı

valla bu algı tamamen ilişkiden ne beklediğiniz ile alakalı. evlenemiyor olmak, çocuk sahibi olamıyor olmak, toplumun onaylamıyor olması ilişkinin kısa ömürlü olmasını gerektiren şeyler değil. ha siz bu nedenlerden ötürü gidip eninde sonunda karşı cinsten biriyle evleneceğim kabullenmesiyle işe giriyorsanız, işte o zaman bu ifade anlam kazanıyor. gerçekten böyle düşünen ama bunu açıkca ifade etmeyen kişilerle beraber olan ve ilişkisinin devamlı olacağını uman eşcinsel kardeşlerimize buradan allahtan sabır diliyorum.

benim durumum tam böyle gelişmedi, kafayı sıyırmaya başlayıp ya delirmek ya açılmak ikileminde kalıp açıldıktan (ve ferahladıktan) sonra aradan bir zaman geçti, bir boşluğa düştüm, sonra paniğe kapılıp tekrar bir kızla beraber olmaya çalıştım, onda da elime yüzüme bulaştırdım, gerçekten hatırlamak istemediğim şeyler yaşadım. o dönemde kafaya dank etti ki, ben bir kızla birşey götürebilecek durumda değilim. işte tam o noktada, uzun yıllar boyunca hayatımın içine sıçan kafa karışıklığından artık tam o noktada vazgeçmem ve bir karara varmam gerektiğini anladım. arada kalmak, o mu bu mu ikilemleri yaşamak ne bana iyi geliyordu, ne ilişki kurmaya çalıştığım insanlara. tam o noktada kesin kabule geçtim, bir daha geri bakmayacağım dedim.

o noktadan sonra da önümde duran seçenek ya o daldan o dala konan kuş, ya da düzenli, mantıklı, güvenli, huzurlu bir ilişkiydi. ben ilk seçenekteki gibi birisi zaten hayatım boyunca olamadım, bir kere ciddi denedim, işleri oyun oynar gibi ele aldım ama bir noktadan sonra yarattığı duygusal boşluğun yarattığı girdap beni çok fena içine çekmeye başladı. feci bir his. o noktada o saçma hayatımdan da vazgeçtim. bilmemkaç yaşıma gelip de hala elinde hornet dolanan biri olmak istemediğimi anladım. ondan sonra da hayat benzer düşünen birini çıkardı karşıma allaha şükür.

eşcinsel ilişkilerin karşıcinsel ilişkilerden farkı ne bilmiyorum, erkek doğası mı, toplumsal ötekileştirme mi, nedir yani? ilk defa bu dünyaya girdiğimde, bu farkın nedenini anlamaya çalışıyordum, çok garip geliyordu. şimdi hala anlayabilmiş değilim de artık kabullendim ve üstünde düşünmüyorum. toplumsal kabulün yüksek olduğu liberal batı ülkelerinde durum nasıl, daha mı yarınlı ilişkiler, bilmiyorum. ama bu saçmalığın nedeninin toplumsal koşullardan da kaynaklandığına kesinlikle eminim, bu ülkede eşcinsel bir ilişki yürütmek zor, ama imkansız değil, ayrıca başka ilişkilerin de başka sıkıntıları oluyor, eşcinseliz diye karalar bağlamak zorunda olduğumuzu da düşünmüyorum. ne kendine acımak ne öğrenilmiş çaresizlik hoş şeyler değil.

herkese kendi düşündükleriyle uyumlu insanların nasip olmasını dilerim. ya da en azından dürüst insanların.

ayı sözlük itiraf

bugün geyler lezbiyenler konferansı gala gecesindeydim. avrupanin her köşesinden queer kişilerle tanıştım. bulunduğumuz ülkenin başbakan yardımcısı çıktı konuşma yaptı, daha lgbt kişilere ne hakları vermeyi planladiklarindan bahsetti. maşallah, lezbiyen çiftlere ücretsiz ivf hizmeti bile veriliyor bu ülkede, biz türkiye'de bir yürüyüş bile yapamazken elalemin konuştuğu konulara bak. neyse iyi yedirip icirdiler. yarın sabahın köründen öğleden sonraya kadar da resepsiyonda durup gelene geçene yardım edicem. gönüllüluk güzel bir şey, ayrıca öğretici. şimdi de tramvaydayim, erkek arkadaşıma gidiyorum. bu geceyi onda geciricem, yarın türkiyeye ailesini ziyarete gidiyor, gitmeden birlikte olalım dedim. neyse onun yokluğunda bu konferansla şunla bunla oyalanacagim, gene iyi denk geldi. erkek arkadaşım dünya iyisi bir insan, onu bulmuş olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. allah herkese gönlüne göre birini versin inşallah. iyi geceler herkese.

ayı sözlük itiraf

kuzenimle buluştuk, bir sürü konuştuk, direkt balıklamasına o konulara atlamadık, her zaman yaptığımız muhabbetten başladık, şöyle oldu böyle oldu, falan filan. son derece rahat, her zamanki gibi, sıfır gerginlikle, kakara kikiri konuştum, sorun olmadı. ilerleyen zamanlarda konu bu noktaya da geldi elbette, kız herşeyi sordu, annene niye söylüyorsun bana söylesene dedi, gülüştük, o sordu ben anlattım, ama öyle polis sorgulaması gibi sormadı, gene normal muhabbet düzeyinde, araya başka şeyler de sokarak, fena halde relax bir şekilde konuştuk. hatta kendisinin de biseksüel eğilimlerinin olduğunu ama hiç aksiyon yaşamadığını anlattı. ben de bütün ilişkimi, olan biteni, çocukluğumda eşcinsellik konusunda yaşadığım bir iki komik olayı anlattım. erkek arkadaşımın yaptığı bazı salaklıkları anlattım, güldük. bütün konuşma boyunca hiç yaşadığım travmatik olaylara, eşcinsellik mevzusunun benim için açıklaması, başetmesinin aslında ne kadar problemli olduğuna ve buna benzer hiçbir şeye girmedim, aksine hep komik taraflarından ya da çok da trajik olmayan taraflarından bahsettim. güle oynaya, dünyanın en doğal olaylarından bahsediyor havasında konuştuk yani (ki aslında çok doğal da, travmatik yapan bizleriz).

yani ilk defa yaptığım bir açılma muhabbeti için aşırı derecede olumlu geçti ve aslında buna hala inanamıyorum. yokmuş böyle bir hafiflik, böyle bir özgürlük. o kadar rahatlamış durumdayım ki anlatamam. bütün kafamda kurduğum sorunlarım, hava kaçıran bir balon gibi sönüverdi gibi geliyor. pozitif duygularla doluyum. 30 yılın doldurduğu saklanmışlıklar, utanmalar, korkularım çözülüyor. şu anda bütün dünyaya eşcinselliğimi ilan edebilirmişim gibi gelmeye başladı. facebook'ta gökkuşağı bayrağı paylaşasım var. tabii şaka, bu noktaya gelmeye hala biraz daha var, ama yani çok uzak bir gelecek gibi görünmemeye başladı bana.

kuzenime buradan kocaman sevgiler gönderiyorum. aslında çok anlamadı herhalde benim rahat tavırlarımdan aslında bu konuşmanın benim için ne kadar büyük bir aşama olduğunu, çünkü çok rahat görünmek için biraz çaba sarfetmedim değil. ama ne demişler fake it until you make it. mış gibi yaptım ama sonra güzel götürdüm olayı. birilerine açılmayı düşünen ama kafasında tereddütleri olan arkadaşlara tavsiye ediyorum. güvenli bölgelerdeyseniz, karşı taraf tarafından kötü yargılanmayacağınızı düşünüyorsanız, samimi olduğunuz kişilere açılmanın çok olumlu bir rahatlatıcı etkisi oluyor. erkek arkadaşınla tanışmayı çok isterim, çok merak ettim dedi, ben de en yakın tarihte ayarlayıp tanıştırmayı planlıyorum. muhteşem ki ne muhteşem, resmen hayatımda yeni bir devir başladı. allah nazardan saklasın, tü tü tü.

heteroseksüel erkeklerin gaylerden çok daha yakışıklı ve cezbedici olması

hoşlanılan erkeğe açılamamak

valla gey milletinde böyle şeylerin olmaması gerekir zira bu tür başlıklardaki durumlar, daha çok orada burada gördüğünüz, size çekici gelen insanlara nasıl yaklaşacağınızı bilememeyi anlatır ama türkiye'de bir eşcinselseniz, orada burada gördüğünüz adamlara uluorta, eşcinsel olduğundan emin olmadan hiç açılmayın bence. karşınızdakinin eşcinsel olma olasılığı (ve bunu kabullenmiş olma olasılığı, ve birileriyle ilişkiye açık olma olasılığı vs) %2'den daha düşükken, bu kadar düşük bir yüzdeyle kocaman bir riske girmenin hiç bir mantığı yok. yok eşcinselliğinden emin gibisiniz ama eleman gene de açık etmiyor bu durumu, bu gibi tiplerle de uğraşmaya gerek yok, büyük ihtimal açıldığınızda "ne münasebet, sen beni ne zannettin vs" tarzı savunmaya geçecek, hiiiiiç ama hiç gereği yok böyle durumların. ulan sonuçta internet çağında yaşıyoruz, elinizin altında böyle bir nimet varken buradaki yüzlerce olasılığı değerlendirmeyip, bunun yerine böyle süper riskli işlere girmenin ne anlamı var? vay efendim ben aşık oldum galiba, vay efendim çok tatlı çocuk ama, vay efendim onun da benim gibi zedelenmiş duyguları var beni bir tek o anlarlar falan feşmekan... geçecen bunları, fasa fiso. gey dediğin adam akıllı olur, bu özellikle tehditlerle dolu cangıl dünyada geyler daha çocukluklarından başlayarak nasıl hayatta kalacaklarını sürekli hesaplayarak belli bir yaşa gelirler. böyle naif duygusallıkların hiç bir mantığı yok. elemana açılacan da seni bütün dünyaya ifşa etmeyecek, ba ba ba ba... sikerler öyle işi. böyle saçmalıklara girmek yerine alırsın eline interneti, tanışma sitelerinden sana mantıklı, aklı başında gelen profillerle şansını denersin, ki orada bile kendini kabullenememiş, aklı mantığı olmayan mal tiplerden bir sürü var, ama sonuçta senin kafana uyacak, cinselliğiyle belli bir noktaya kadar barışmış (en azından bir profil açabilecek kadar) tiplerle karşılaşma olasılığın daha yüksek. üstüne doğru dürüst bir profili de varsa, kendini düzgün cümlelerle ifade edebilmişse, eli yüzü düzgünse, zamanını ve duygularını böyle tiplerle iletişim kurmak için kullan. mal mısınız kardeşim sokakta, okulda, otobüste bilmemnerede gördüğünüz tatlı çocuğa, elinizde hiç bir başka veri yokken açılmaya? atatürk ne demiş, benim geyim akıllıdır, zekidir, çeviktir, aynı zamanda o aklını kullanmasını bilir. ne güzel demiş atamız. siz de atanızdan feyz alın ulan biraz. kıps, hadi yallah.

aileye ve yakın çevreye eşcinsel olduğunu açıklayamama nedenleri

içselleştirilmiş homofobinin insanlara neler yazdırabildiğini gösteren nedenler. eşcinsel kişilerin öncelikle kendi kafalarındaki önyargıları yıkabilmeleri gerekiyor ve bu bile oldukça sancılı ve emek isteyen bir süreç. okumak öğrenmek lazım, yoksa toplumun bizlere zerk ettiği homofobiyle kendimizi ve çevremizi algılıyor, sonra böyle yazılar yazıyoruz.

salatalık

aileye ve yakın çevreye eşcinsel olduğunu açıklayamama nedenleri

kılsız erkek

bal döküp yalamak gibi fantazileriniz varsa tercih edilesi erkek türü. ağza kıl gelince hoş olmuyor bence.