antti

Durum: 755 - 0 - 0 - 0 - 02.03.2024 19:11

Puan: 12706 - Sözlük Kaşarı

9 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 38

küçük şehirde eşcinsel olmak

bu durumu en güzel jimmy somerville kardeşimiz güzelim 1980'lerde, smalltown boy şarkısında anlatmıştır, bugün mp3 listemde çalarken denk geldi. zaten gey milli marşı olmuştur sonra bu şarkı.

kaos gl dergisi

türkiye'nin ilk lgbt dergisi. şu anki gmag, gzone gibi attitude dergisi tarzındaki gey dergilerinden ziyade, oldum bittim daha politik, daha söylemi güçlü bir dergi olmuştur.

90'larda teenage zamanlarımda, ankara'da konur sokaktaki dost kitapevinin dergi raflarında, sosyalist dergilerin falan arasında görürdüm bunu. o zamanlar gazete kağıdına basılıyordu hatırladığım kadarıyla, daha az janjanlı bir hali vardı. dergiyi görürdüm, içini çok da merak ederdim ama o zamanki en büyük korkum eşcinsellik olduğu için hiç bir şekilde biri görecek, "aman yoksa sen gey misin?" diyecek diye cesaret edip elime alamadım. o zamanlar böyle bir derginin basılıyor olabileceği bana çok olağanüstü gelirdi. zor zamanlardı benim için vesslam. şimdi internet çağında kimsenin böyle aman görüldü mü bilmemne sıkıntıları yok, özeniyorum valla.

eşcinsellerin kurtuluşu heteroseksüelleri de özgürleştirecek

ben oldum bittim kaos gl dergisinin üstünde yazan söz. 13-14 yaşındayken bu lafı hiç anlamaz, garip bulurdum. heteroseksüeller zaten özgür değil miydi, eşcinsel haklarıyla ne alakası var bunun diye. sonra sonra, bu işin politiğini okurken öğrendim bu lafın aslında neyi kastettiğini ve ne kadar haklı bir laf olduğunu. heteroseksüellerin de üzerinde cinsellikten, tabulardan, toplumsal beklentilerden, şundan bundan dolayı pek çok sorumluluk ve sıkıntı var, heteroseksüel (şu lafı da hiç sevmiyorum) insanlar da özgür değiller, cinselliklerini bastırılmadan, istedikleri gibi yaşayamıyorlar, toplumsal normlar ve baskılarla onlar da kuşatılmış durumda, dolayısıyla lgbt hareketi aynı zamanda cinsel konularda bir topyekün olanı ve kendini sorgulama, yeniden kurgulama ve özgürleşme hareketi herkes için. belki de hakkaten töre cinayetlerinin, kadın cinayetlerinin, namus bekçiliğinin, kadının bastırılmışlığının ama aynı zamanda erkeğin de zorlamalarla itildiği normların anahtarını sunuyor eşcinsellerin kurtuluşu. enteresan konular.

ben seni arkadaşım olarak görmüştüm

kızlardan çok duyardım bu lafı. kendime açılamadığım dönemde, romantik bir ilişki ihtiyacı içindeyken kızlarla olmaya çalışır, bana iyi davranan, iyi anlaştığım kızların hepsine bir süre sonra yazılırdım, aldığım cevap da bu olurdu. muhtemelen aradaki cinsel çekim, elektrik, artık ne bok denilirse onun yol açtığı sinyallerin hepsini yanlış okumam ya da okuyamamam kaynaklı bu tip durumları yaşıyordum, arkadaşlığımın da içine ediyordum güzel şekilde. çok içtiğim bir gece, o dönemki en iyi dişi arkadaşıma evlenme teklif etmişliğim bile var yani, durum o derece umutsuzdu. sonrasında da "acaba ben çok mu çirkinim de bana sürekli böyle cevaplar geliyor?" diye bir de üstüne kompleks geliştirmiştim salak salak. ama iyi arkadaşım olup da bir süre sonra bana yazılan bir kızı da bu laf ile ben reddettim hatta bir keresinde. o arkadaşlık da bok oldu haliyle. çok boktandı benim kızlarla ilişkilerim valla, en sonunda çok acaip sıkıntılı şekilde de olsa eşcinselliğimi kabullenebildim de, bu saçmalıkları yaşamaktan kurtuldum. valla berbat bişi, insanın kendine karşı dürüst olmasının ne kadar önemli olduğunun canlı kanıtıyım valla.

eşcinsellik ve yabancılaşma

ailemizin solcusu, kafası güzel arkadaşımız, muhterem doğu perinçek hazretlerinin, eşcinselliğin nasıl kapitalizmin bir oyunu olduğunu anlattığı değerli kitabı. daha vahim olanı benim bu kitabı babamın kütüphanesinde bulmam.

farklı olmak

farklılıklara tahammülü düşük, farklı olup kazandan sıyrılmaya çalışanların geri kalanlar tarafından bacaklarından kazana geri çekildiği bir yerde zor iş.

küçük şehirde eşcinsel olmak

eşcinsellik dil, din, ırk, ülke dinlemediği gibi, metropol-köy de dinlemiyor, her yerde lgbt bireyler var. okuduğum pek çok yabancı kaynakta verilen tavsiyelerde, lgbt bireylerine daha liberal yerlere mümkün olan en erken yaşta göçmeleri konusunda tavsiyeler veriliyor, neden olduğu malum. bu tip liberal yerler de, genelde kim kime dum duma hayatların yaşandığı büyükşehirler. özellikle, trans bireylerin doğdukları küçük yerlerden, baskı ve dışlanma nedeniyle 16-17 yaşlarında kaçıp istanbul, ankara vs gibi şehirlere geldiklerini çok okudum, onların durumu daha zor. eşcinselseniz hem araya kaynayabiliyorsunuz, hem de çoğu zaman evlenip çocuk yapıp toplumsal zorunlulukları bu şekilde yerine getirdikten sonra, hamamdı, sinemaydı bi şekilde eşcinsel cinsel ihtiyaçlarınızı giderip, biraz sıkıntılı da olsa durumu idare ediyorsunuz (herhalde öyle, bilimsel araştırma yapmadım).

şu anda anadolu'nun ciddi anlamda ücra köşelerindeyim, oldukça da fakir ve tutucu yerler. hornet uygulamasında buralardaki profiller bana özellikle ilginç geldi. evet çok fazla profil yok, evet profil resimlerinin hepsi yüz göstermeyen türde, ama varlar, bir de "new in town" olarak benim profilimi görünce, mesaj yağmuruna tutulmaktayım. pek hoş bir durum değil, ayrıca bilmediğim bir yerde gay bashing türü bir saldırıya maruz kalma ihtimali de olduğundan biriyle görüşmek gibi bir riske girmem. iyi birine benzeyen biriyle konuştuk nasıl durumlar diye, pek iç açıcı değil ama idare ediyoruz dedi. muhtemelen o da evli, ilişkim var dedi ama detay vermedi.

bu başlığı internete yazınca kaos gl'nin şu haberi de çıkıyor, okumak isterseniz:
https://www.kaosgl.org/haber/yozgatrsquo...

hayat arkadaşı

insanın eşini tanımlamak için gerçekten de mükemmel bir söz, hayat arkadaşı. evet "hayatım boyunca benim yanımda, en iyi arkadaşım ol, zorlukta da güzellikte de hayatımı senle paylaştığım kişi ol" demeye geliyor bence. bugün bu lafın ne de güzel bir tanım olduğunu düşündüm arabada.

reel

hornet gibi yerlerde bazı kişiler tarafından kullanıldığını görüyorum ama ne anlama geldiğini bilmiyorum, "temiz, güvenilir, reelim" gibi şeyler deniyor. "sanal seks yapmam, çatır çutur sikerim" gibi bir anlamda kullanılıyor sanırım :)

cyndi lauper

bu kadın 80'lerin hafif çatlak kızıydı, değişik saç modelleri, kıyafetler, davranışlar falan sergilerdi, ama çok da sağlam şarkıları vardı. 80'lerin en 80'ler şarkılarından girls just wanna have fun değil sadece yani olayı. bunun bir de okyanusun karşı kıyısındaki deli ekürisi vardı, kate bush adında, o daha önceden çıktığı için, cyndi abla ondan etkilenmiş olabilirdi herhalde.

it gets better

amerikalı ünlü gey radyo programcısı, savage love kösesinin yıllardır yazarı olan dan savage ve kocası terry miller'ın (ki kendisi daş gibindir), 2010 yılında çekip youtube'a koydukları, o dönem abd gündeminde ciddi şekilde yer tutan lgbt gençlerin intiharları konusunda dikkat çekmek, onlara "şu anda içinde bulunduğunuz lise ortamında ciddi şekilde akran zorbalığına ( bullying) uğruyor, bu durumu kimseye söyleyemiyor, hayatınızın kabus gibi olduğunu düşünüyor ve kendinizi çaresiz hissediyor olabilirsiniz. fakat lise bitince önünüzde yeni bir dünya açılacak ve her şey daha iyi olacak, şu anda içinde bulunduğunuz karanlık çukurdan kurtulacaksınız" mesajı vererek umut olmaya çalışan, bunun için kendi lise deneyimlerini paylaşan bir video ile başlamıştır.



bu video neredeyse konulur konulmaz ciddi bir izlenme sayısı elde etmiş, ardından benzer zorluklardan geçmiş başka lgbt ünlüler, ardından da destek olan bir dünya lgbt olmayan ünlü kişi (obama dahil), bunun yanında google, disney, apple gibi büyük şirketlerin çalışanları çektikleri it gets better videoları ile katkıda bulunmuştur. önemli bir sosyal sorumluluk projesine dönüşmüştür.



kendim de ortaokul-lise döneminde benzeri bir şiddet ortamına maruz kalmış, 13-14 yaşında intihar etme düşüncelerine daldığım ciddi depresif zamanları olmuş biri olarak, bu videoların ne konuda mesaj vermeye çalıştığını çok iyi anladığımdan, bana çok dokunan videolar oldu bunlar. pek çoğunu izledim sanırım. özellikle joel burns adlı senatörün kongre konuşmasında kendi başına gelenleri, nasıl intiharın eşiğine yaklaştığını anlattığı, aşırı duygusal konuşması pek fena etmişti beni.



ingilizceniz varsa mutlaka izleyin bu videoları. bir ara türkçeye çevirmeye niyetlenmiştim ama tek başına zor oluyor böyle şeyler. ilgilenen olursa tekrar denemek isterim aslında. bu projenin kitabı da var, o da güzeldir.

true colors

cyndi lauperın 1986 tarihli nefis şarkısıdır. çok severim bu şarkıyı ama sözlerinin it gets better konseptine ne kadar uygun olduğunu şu zamana kadar farketmemiştim, ta ki attitude'un gay men's chorus of los angeles yazısına kadar.

yumurta gibi çocuk

açık tenli, güzel yüzlü, az kıllı genç erkekler için kullanılan bir yakıştırma. hemen aklıma gelen örnekler:

(bkz: sinan akçıl)
(bkz: oğuzhan koç)
(bkz: öner erkan)

sinan akçıl

şarkıları bana pek hitap eden şeyler olmasa da, " yumurta gibi çocuk" lafının tam olarak karşılığını veren bir fiziğe ve yüze sahip şarkıcıdır, burada nesi beğenilmemiş anlamadım. ördek dudaklı olabilir, biraz da yaya yaya konuşuyor da olabilir ama, olsa yeriz yani şimdi, kıvırmayalım lütfen.

perihan abla

90lardan ziyade 80lerde çocuk olmak lazım bu diziyi hatırlamak için.

ben bu diziyi, o dönemki her çocuk gibi tabii ki de çok severdim.

bu dizi hakkında burada söylemek istediğim şu. ekşi sözlükte bu dizinin başlığındaki ilk entrylerden biri otisabi nickli yazara aittir ve o entryde "perihan abla, eşcinselliği on metre öteden anlaşılan küçük surat lakaplı erkek kardeşiyle yaşar" gibi bir ifade yazmıştır. nedense bunu ilk okuduğumda çok üzülmüş, biraz da hayret etmiştim "nasıl anlaşılıyor acaba, ben niye anlamamışım acaba?" diye. sonra o oyuncunun hayatını okuduğumda, sahiden hiç evlenmemiş olup, 44 yaşında beyin kanaması gibi birşeyden fethiye'de inzivaya çekildiği yazlığında ölü bulunduğunu okumuştum. bu hikaye beni feci dehşete düşürmüştü. depresyon, yalnızlık, kötü gitmiş kariyer falan, tam o anki "aman tanrım, ben eşcinsel olamammmm" hezeyanlarımın üstüne denk gelmişti. daha sonradan da dizi youtube'a düştüğünde o küçük suratlı sahneleri izleyip, adamın neresinden gey olduğu anlaşılıyor diye kasmıştım (ama ben farkedecek bir hareketini yakalayamadım).

bu dizinin bende bu nedenle salakça da olsa kötü bir anısı var.

levent pişkin

bu arkadaş iyi hoş da, şu "dört dörtlük ibneyim" şeklindeki sözümona "aktivizmi"ni pek de zekice bulmuş biri değilim. artık bi anlık bi gaza gelmeyle mi yazdı, twitter'da araya kaynar gider mi zannetti bilmiyorum ama pek mantıklı bir çıkış değil. ondan sonra yaz savunmana "ibne demek hakaret değildir, bu toprakların kültürüdür, rerörerö" diye. yerlerse. ama yememişler de işte. aktivizmde bi parça daha koşullara uygun şekilde, mantıklı davranmak lazım diye düşünüyorum.

türk gaylerinin beğendiği erkek tipi

türk geylerinin genelini bilemeyeceğim ama kendi adıma konuşursam, orta boylu yada benden kısa, orta kiloda, hafif kaslı, yüzü gülen, temiz yüzlü, fazla esmer olmayan, tercihen güzel elleri olan, tercihen kıllı, tercihen gözlüklü, nerd/geek tipli, mülayim, orta yolcu ve uyumlu tipler benim içimin ısındığı tipler oluyor.

benden uzun, fazla yapılı, iri, maço, kenan imirzalıoğlu gibi tipliler ile fazla zayıf, çıtkırıldım, biraz feminen, dar pantolonlarla dolaşan tipler, herhalde bana en uymayan tipler.

sevgilinin aynı zamanda en iyi arkadaşın olması

uzun süreli ilişki için belki de en önemli faktörlerden biri. kafamın uyuşmadığı, ortak zevkleri paylaşmadığımız, aynı şeylere beraber gülmediğimiz, beraber vakit geçirirken sıkıldığımız biriyle uzun süreli bir ilişki götürülebileceğini düşünmüyorum, hele de eşcinselseniz.

durak pub

ilk gittiğimde gözlerime inanamamıştım, benim için çok sürreeldi orada olan bitenler. evrenler birbirine karışmış gibi hissetmiştim. piyanist şantör müziğinden beynim sikildi bir de üstüne. üstelik arkamdaki masada da murathan mungan beyler vardı, hatta bir ara benim arkadaşlar tanıyormuş onu, 3-5 kişi dışarı çıkmıştık da murathan mungan ile türkiye'de eşcinsellik üzerine sohbet etmiştik. daha doğrusu onlar etmişlerdi, ben o gece hayalde gibiydim, beynim resetlenmiş gibiydi, ağzımı açamıyordum. saat 12'ye kadar kaldım, ortam iyice sürreelleşmeye başlayınca ve kafam kazan gibi olunca, o ortamın dozuna daha fazla dayanamayıp ayrılmıştım.

paralel evrenler gerçekten var mı yok mu merak ediyorsanız, burayı ziyaret ediniz.

kocasının gay olduğunu öğrenen kadın

oldukça sıkıntılı bir durum. kadını en çok üzen, kocasının bu durumu kendisinden yıllar boyu saklamış olması, evlilikleri boyunca kocasının başka adamlarla birlikte olması.

adam için de zor zira eşcinselliğini keşfedemeden evlenmiş olabilir, evlilikleri devam ederken eşcinsel duyguları bastırmak zor gelmeye başlamış olabilir, bi-curious takılıp kendi cinselliğini, neyi sevip neyi sevmediğini görmek istemiş olabilir, bunu yaparken karısının kendisini anlamayacağından, evliliklerini tehlikeye atmak istemediğinden veya sadece karısını üzmek istemediğinden söylememiş olabilir.

ama adam pek iyi niyetli sayılmayacak bir davranış yapıp karısına söylemeden bir paravan evlilik yapmış da olabilir.

amerika'da bu gibi durumlarla ilgilenen bir kuruluş var, ilginizi çekebilir: http://www.straightspouse.org/
  • /
  • 38
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 755

ayı sözlük günlük

geçen cumartesi günü bir çift olarak bir akşam yemeğine çağırıldık. erkek arkadaşım iki şişe şarap almış, ben de güzel bir çiçek yaptırdım, onu götürdük. çağıran kişi erkek arkadaşımın italyan yoga hocası. yemekte bir çift daha vardı, bir karı-koca daha. böylece biri eşcinsel 3 çift olarak akşam yemeği yedik. son derece de normal geçti. ama tabii benim için bir başka ilk oldu.

dün akşam da ev partisine çağırdı beni erkek arkadaşım, oraya gittim, orada da 8-9 kişi kadardık. yemek sofrasında erkek arkadaşım "aşkım kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim" dedi, sonra da herkese "antti benim hayatımdaki en güzel şey" diye beni takdim etti. herkes gülümsedi falan. o sofradaki tek eşcinsel çift de bizdik bu arada. vallaha rüya gibi geliyor bu olan bitenler. nazar değdirmeyin ha, umarım hepiniz bu şekilde olan ortamları yaşarsınız. erkek arkadaşım benim hayatımda en önemli rol modelim oldu. aslında açıldıktan sonra türkiye'deki kendi arkadaş çevremde de bu şekilde erkek arkadaşımı tanıştırabilirim gibi geldi. yalnız yurtdışında bu işler daha kolay evet.

tek eşlilik

hayatım boyunca, oldum bittim tekeşli yaşadım, sanırım benim cinsel karakterim bu şekilde. bunun nedeni olarak geç açılmam, ondan önce kızlarla ilişki yaşamış olmam mı nedendir bilmiyorum, kızlarla da tekeşliydim, kimseyi aldatmadım, açıldıktan kısa bir süre sonra da sevgilim oldu ve hala devam ediyoruz. açılma süreci çalkantılarımda bir ara çokeşli diyemeyeceğim ama, tek gecelik yaşadığım bir çok kişinin girip çıktığı çalkantılı, sıkıntılı ama bence yaşanması gereken bir dönem de yaşadım, o kısımdan da aslında pişman değilim, ama öyle o kucaktan bu kucağa bir hayat nasıl geçer bilmiyorum zira benim hissettiğim, bir noktadan sonra, kalktığım her yataktan içimde derin bir duygusal boşluk, bir tükenmişlik hissiyle kalktığımdı. bir noktadan sonra bu duygu benim içimi yemeye başladığında durup "ne yapıyorum ben amk?" demiştim kendime. burada tekeşli yaşamı övüp orta sınıf ahlakı dayatmacılığı yapmak da istemiyorum, sonuçta herkes nasıl rahat ediyorsa öyle yaşasın derim, yalnız bir ilişkide güzel bir cinsel uyum, güzel bir arkadaşlık, güven, sevgi ve şefkat olması beni daha çok mutlu ettiriyor, onu biliyorum. bir de belki de öyle dramatik ayrılıklar, aldatmalar falan da yaşamadım ben, o nedenle ruhum da fazla örselenmedi o konuda, bu nedenle de böyle rahat konuşabiliyorum, bilmiyorum. açık ilişki yaşayanlar da öyle mutluysa sorun yok bence, hatta romantik ilişki yaşamayıp farklı kişilerle sadece seks ilişkisi yaşayanlar da ok, ama "etrafta bir sürü bal toplayacak çiçek varken neden sadece tek bir çiçekle yetineyim" veya "zaten bi yaştan sonra seçeneklerim azalacak, o zaman durulmak zorunda kalacağım, hazır gençken seksin dibine vurayım" şeklinde artık bir cinsel gözü doymama mı denir ne denir, bana pek uymuyor. bir de ben biraz da mr. play it safe, yani fazla riske atılmayı, maceradan maceraya koşmayı falan seven biri değilim, nedeni o da olabilir, kafamın rahat olması, huzurlu olmak daha önemli benim için, maceraları başka konularda yaşamayı tercih ediyorum. bunun dışında tekeşli bir eşcinsel yaşam da bu ülkede çok süper kolay birşey değil, yine de her sıkıntınızı paylaşabileceğiniz, derdinizi dinleyip ortak olan, size yardım eden, iş yerindeyken size komikli resimler gönderen, tatillerde beraber dünyayı gezdiğiniz bir eşinizin olması dünyanın en güzel zenginliklerinden biri bence. kendimi kısıtlanmış hissediyor muyum? pek değil aslında. elbette orada burada görüp çok beğendiğim, cinsel çekim hissetiğim başka erkekler oluyor, ama zaten her cinsel çekim duyduğunuz insanla yatıyor değilsiniz zaten, hatta çok az bir yüzdesiyle yatabilirsiniz (çoğu karşıcinsel zaten muhtemelen), bir de yatsanız nolcak zaten, yatmak için bir sürü emek, diyelim işler yolunda gitti yattınız, sonrasında gene aynı boşluk, anlamsız geliyor. bir de yani sevgiliyle abazan muhabbeti yapmak konusunda bir sıkıntım yok, bu da aklıma gelenleri paylaşma konusunda da beni kısıtlamıyor, o yüzden genel olarak kısıtlanmış hissetmiyorum diyebilirim.

uzun süreli ilişki

"ilişki emek istemez" diyebilen kişilerin cidden kaç düzgün ilişki yaşayabildiklerini, bu ilişki dediklerini kaç zaman kazasız belasız, saygı sevgi sınırları içerisinde götürebildiklerini merak ettim. varsa öyle kolay ilişki, açıklasınlar sırrını da bizler de faydalanalım.

benim tecrübem şu ki, ilişki gayet karşılıklı emek, fedakarlık, anlayış, özveri, gerektiğinde geri adım atmak, gerektiğinde suyuna gitmek vs. tarzı davranışlar gerektiriyor. öte yandan bunu sevdiğinizden, güvendiğinizden ve içinizden öyle geldiğinden yapmanız gerekiyor. eğer ilişki için gerekli o emeği kasarak, istemeyerek, zorla, lanet ede ede yapacaksanız, işte o ilişki gitmez. emek vermek ile zorlamak arasında bir fark var, o karıştırılmış sanırım.

eşcinsellerin danışabileceği psikologlar

sözlük dışı kimseler de kolay bulabilsin diye jenerik bir başlık açmaya gayret ettim fakat asıl konu lgbti+ bireylerin danışabileceği ve psikolojik yardım alabileceği psikolog ve psikiyatristler veri tabanı gibi birşey. ben bu bilgileri elde etmekte çok zorlandım zira önceden rastgele sayılabilecek bir şekilde gittiğim bir psikolog hanım bana saçma sapan şeyler söyleyip gittiğime gideceğime pişman etmişti ve kafanız buhranlıyken bir de böyle bir deneyim yaşamak hiç hoş birşey değil. lgbt durumlarından haberi olmayan hatta daha kötüsü son derece yanlış şekilde haberdar olan ruh sağlığı çalışanları bulunmaktayken, psikolojik yardım ihtiyacınız olursa böyle birine çatmamak için tavsiye ihtiyacı oluyor. ben o tavsiyeleri çok zor buldum, buradan paylaşmak istedim, belki başka birilerinin işine yarar.

ankara
ceren göker
gökçe silsüpür
irem yıldız (madalyon psikiyatri merkezi)
harika özel (madalyon psikiyatri merkezi)
selçuk candansayar
koray başar (özellikle trans konularında)

istanbul
şahika yüksel (özellikle trans konularında)
seven kaptan
ardıl bayram şahin

izmir
ışıl vahip
nezaket kaya
nur engindeniz

cetad eğitimini tamamlamış terapistlerin türkiye genelindeki listesinden de faydalanılabilir. http://www.cetad.org.tr/listtherapists.aspx?menu=19

fiyatları ucuz değil, özeller seans başına 200-300 tl, devlet hastanesinde 110 tl muayene parası var. bulunduğunuz şehirdeki lgbt derneğiyle iletişime geçerek, müşkül durumdaki lgbt bireylere daha uygun fiyatlı hizmet veren psikolog tavsiyesi de isteyebilirsiniz.

ayrıca (bkz: lgbt psikolojik yardım)

heteroseksüel erkeklerin gaylerden çok daha yakışıklı ve cezbedici olması

eşcinsellerin danışabileceği psikologlar

sözlük dışı kimseler de kolay bulabilsin diye jenerik bir başlık açmaya gayret ettim fakat asıl konu lgbti+ bireylerin danışabileceği ve psikolojik yardım alabileceği psikolog ve psikiyatristler veri tabanı gibi birşey. ben bu bilgileri elde etmekte çok zorlandım zira önceden rastgele sayılabilecek bir şekilde gittiğim bir psikolog hanım bana saçma sapan şeyler söyleyip gittiğime gideceğime pişman etmişti ve kafanız buhranlıyken bir de böyle bir deneyim yaşamak hiç hoş birşey değil. lgbt durumlarından haberi olmayan hatta daha kötüsü son derece yanlış şekilde haberdar olan ruh sağlığı çalışanları bulunmaktayken, psikolojik yardım ihtiyacınız olursa böyle birine çatmamak için tavsiye ihtiyacı oluyor. ben o tavsiyeleri çok zor buldum, buradan paylaşmak istedim, belki başka birilerinin işine yarar.

ankara
ceren göker
gökçe silsüpür
irem yıldız (madalyon psikiyatri merkezi)
harika özel (madalyon psikiyatri merkezi)
selçuk candansayar
koray başar (özellikle trans konularında)

istanbul
şahika yüksel (özellikle trans konularında)
seven kaptan
ardıl bayram şahin

izmir
ışıl vahip
nezaket kaya
nur engindeniz

cetad eğitimini tamamlamış terapistlerin türkiye genelindeki listesinden de faydalanılabilir. http://www.cetad.org.tr/listtherapists.aspx?menu=19

fiyatları ucuz değil, özeller seans başına 200-300 tl, devlet hastanesinde 110 tl muayene parası var. bulunduğunuz şehirdeki lgbt derneğiyle iletişime geçerek, müşkül durumdaki lgbt bireylere daha uygun fiyatlı hizmet veren psikolog tavsiyesi de isteyebilirsiniz.

ayrıca (bkz: lgbt psikolojik yardım)

eşcinsel ilişkilerin yarınsızlığı

valla bu algı tamamen ilişkiden ne beklediğiniz ile alakalı. evlenemiyor olmak, çocuk sahibi olamıyor olmak, toplumun onaylamıyor olması ilişkinin kısa ömürlü olmasını gerektiren şeyler değil. ha siz bu nedenlerden ötürü gidip eninde sonunda karşı cinsten biriyle evleneceğim kabullenmesiyle işe giriyorsanız, işte o zaman bu ifade anlam kazanıyor. gerçekten böyle düşünen ama bunu açıkca ifade etmeyen kişilerle beraber olan ve ilişkisinin devamlı olacağını uman eşcinsel kardeşlerimize buradan allahtan sabır diliyorum.

benim durumum tam böyle gelişmedi, kafayı sıyırmaya başlayıp ya delirmek ya açılmak ikileminde kalıp açıldıktan (ve ferahladıktan) sonra aradan bir zaman geçti, bir boşluğa düştüm, sonra paniğe kapılıp tekrar bir kızla beraber olmaya çalıştım, onda da elime yüzüme bulaştırdım, gerçekten hatırlamak istemediğim şeyler yaşadım. o dönemde kafaya dank etti ki, ben bir kızla birşey götürebilecek durumda değilim. işte tam o noktada, uzun yıllar boyunca hayatımın içine sıçan kafa karışıklığından artık tam o noktada vazgeçmem ve bir karara varmam gerektiğini anladım. arada kalmak, o mu bu mu ikilemleri yaşamak ne bana iyi geliyordu, ne ilişki kurmaya çalıştığım insanlara. tam o noktada kesin kabule geçtim, bir daha geri bakmayacağım dedim.

o noktadan sonra da önümde duran seçenek ya o daldan o dala konan kuş, ya da düzenli, mantıklı, güvenli, huzurlu bir ilişkiydi. ben ilk seçenekteki gibi birisi zaten hayatım boyunca olamadım, bir kere ciddi denedim, işleri oyun oynar gibi ele aldım ama bir noktadan sonra yarattığı duygusal boşluğun yarattığı girdap beni çok fena içine çekmeye başladı. feci bir his. o noktada o saçma hayatımdan da vazgeçtim. bilmemkaç yaşıma gelip de hala elinde hornet dolanan biri olmak istemediğimi anladım. ondan sonra da hayat benzer düşünen birini çıkardı karşıma allaha şükür.

eşcinsel ilişkilerin karşıcinsel ilişkilerden farkı ne bilmiyorum, erkek doğası mı, toplumsal ötekileştirme mi, nedir yani? ilk defa bu dünyaya girdiğimde, bu farkın nedenini anlamaya çalışıyordum, çok garip geliyordu. şimdi hala anlayabilmiş değilim de artık kabullendim ve üstünde düşünmüyorum. toplumsal kabulün yüksek olduğu liberal batı ülkelerinde durum nasıl, daha mı yarınlı ilişkiler, bilmiyorum. ama bu saçmalığın nedeninin toplumsal koşullardan da kaynaklandığına kesinlikle eminim, bu ülkede eşcinsel bir ilişki yürütmek zor, ama imkansız değil, ayrıca başka ilişkilerin de başka sıkıntıları oluyor, eşcinseliz diye karalar bağlamak zorunda olduğumuzu da düşünmüyorum. ne kendine acımak ne öğrenilmiş çaresizlik hoş şeyler değil.

herkese kendi düşündükleriyle uyumlu insanların nasip olmasını dilerim. ya da en azından dürüst insanların.

ayı sözlük itiraf

bugün geyler lezbiyenler konferansı gala gecesindeydim. avrupanin her köşesinden queer kişilerle tanıştım. bulunduğumuz ülkenin başbakan yardımcısı çıktı konuşma yaptı, daha lgbt kişilere ne hakları vermeyi planladiklarindan bahsetti. maşallah, lezbiyen çiftlere ücretsiz ivf hizmeti bile veriliyor bu ülkede, biz türkiye'de bir yürüyüş bile yapamazken elalemin konuştuğu konulara bak. neyse iyi yedirip icirdiler. yarın sabahın köründen öğleden sonraya kadar da resepsiyonda durup gelene geçene yardım edicem. gönüllüluk güzel bir şey, ayrıca öğretici. şimdi de tramvaydayim, erkek arkadaşıma gidiyorum. bu geceyi onda geciricem, yarın türkiyeye ailesini ziyarete gidiyor, gitmeden birlikte olalım dedim. neyse onun yokluğunda bu konferansla şunla bunla oyalanacagim, gene iyi denk geldi. erkek arkadaşım dünya iyisi bir insan, onu bulmuş olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. allah herkese gönlüne göre birini versin inşallah. iyi geceler herkese.

ayı sözlük itiraf

kuzenimle buluştuk, bir sürü konuştuk, direkt balıklamasına o konulara atlamadık, her zaman yaptığımız muhabbetten başladık, şöyle oldu böyle oldu, falan filan. son derece rahat, her zamanki gibi, sıfır gerginlikle, kakara kikiri konuştum, sorun olmadı. ilerleyen zamanlarda konu bu noktaya da geldi elbette, kız herşeyi sordu, annene niye söylüyorsun bana söylesene dedi, gülüştük, o sordu ben anlattım, ama öyle polis sorgulaması gibi sormadı, gene normal muhabbet düzeyinde, araya başka şeyler de sokarak, fena halde relax bir şekilde konuştuk. hatta kendisinin de biseksüel eğilimlerinin olduğunu ama hiç aksiyon yaşamadığını anlattı. ben de bütün ilişkimi, olan biteni, çocukluğumda eşcinsellik konusunda yaşadığım bir iki komik olayı anlattım. erkek arkadaşımın yaptığı bazı salaklıkları anlattım, güldük. bütün konuşma boyunca hiç yaşadığım travmatik olaylara, eşcinsellik mevzusunun benim için açıklaması, başetmesinin aslında ne kadar problemli olduğuna ve buna benzer hiçbir şeye girmedim, aksine hep komik taraflarından ya da çok da trajik olmayan taraflarından bahsettim. güle oynaya, dünyanın en doğal olaylarından bahsediyor havasında konuştuk yani (ki aslında çok doğal da, travmatik yapan bizleriz).

yani ilk defa yaptığım bir açılma muhabbeti için aşırı derecede olumlu geçti ve aslında buna hala inanamıyorum. yokmuş böyle bir hafiflik, böyle bir özgürlük. o kadar rahatlamış durumdayım ki anlatamam. bütün kafamda kurduğum sorunlarım, hava kaçıran bir balon gibi sönüverdi gibi geliyor. pozitif duygularla doluyum. 30 yılın doldurduğu saklanmışlıklar, utanmalar, korkularım çözülüyor. şu anda bütün dünyaya eşcinselliğimi ilan edebilirmişim gibi gelmeye başladı. facebook'ta gökkuşağı bayrağı paylaşasım var. tabii şaka, bu noktaya gelmeye hala biraz daha var, ama yani çok uzak bir gelecek gibi görünmemeye başladı bana.

kuzenime buradan kocaman sevgiler gönderiyorum. aslında çok anlamadı herhalde benim rahat tavırlarımdan aslında bu konuşmanın benim için ne kadar büyük bir aşama olduğunu, çünkü çok rahat görünmek için biraz çaba sarfetmedim değil. ama ne demişler fake it until you make it. mış gibi yaptım ama sonra güzel götürdüm olayı. birilerine açılmayı düşünen ama kafasında tereddütleri olan arkadaşlara tavsiye ediyorum. güvenli bölgelerdeyseniz, karşı taraf tarafından kötü yargılanmayacağınızı düşünüyorsanız, samimi olduğunuz kişilere açılmanın çok olumlu bir rahatlatıcı etkisi oluyor. erkek arkadaşınla tanışmayı çok isterim, çok merak ettim dedi, ben de en yakın tarihte ayarlayıp tanıştırmayı planlıyorum. muhteşem ki ne muhteşem, resmen hayatımda yeni bir devir başladı. allah nazardan saklasın, tü tü tü.

heteroseksüel erkeklerin gaylerden çok daha yakışıklı ve cezbedici olması

hoşlanılan erkeğe açılamamak

valla gey milletinde böyle şeylerin olmaması gerekir zira bu tür başlıklardaki durumlar, daha çok orada burada gördüğünüz, size çekici gelen insanlara nasıl yaklaşacağınızı bilememeyi anlatır ama türkiye'de bir eşcinselseniz, orada burada gördüğünüz adamlara uluorta, eşcinsel olduğundan emin olmadan hiç açılmayın bence. karşınızdakinin eşcinsel olma olasılığı (ve bunu kabullenmiş olma olasılığı, ve birileriyle ilişkiye açık olma olasılığı vs) %2'den daha düşükken, bu kadar düşük bir yüzdeyle kocaman bir riske girmenin hiç bir mantığı yok. yok eşcinselliğinden emin gibisiniz ama eleman gene de açık etmiyor bu durumu, bu gibi tiplerle de uğraşmaya gerek yok, büyük ihtimal açıldığınızda "ne münasebet, sen beni ne zannettin vs" tarzı savunmaya geçecek, hiiiiiç ama hiç gereği yok böyle durumların. ulan sonuçta internet çağında yaşıyoruz, elinizin altında böyle bir nimet varken buradaki yüzlerce olasılığı değerlendirmeyip, bunun yerine böyle süper riskli işlere girmenin ne anlamı var? vay efendim ben aşık oldum galiba, vay efendim çok tatlı çocuk ama, vay efendim onun da benim gibi zedelenmiş duyguları var beni bir tek o anlarlar falan feşmekan... geçecen bunları, fasa fiso. gey dediğin adam akıllı olur, bu özellikle tehditlerle dolu cangıl dünyada geyler daha çocukluklarından başlayarak nasıl hayatta kalacaklarını sürekli hesaplayarak belli bir yaşa gelirler. böyle naif duygusallıkların hiç bir mantığı yok. elemana açılacan da seni bütün dünyaya ifşa etmeyecek, ba ba ba ba... sikerler öyle işi. böyle saçmalıklara girmek yerine alırsın eline interneti, tanışma sitelerinden sana mantıklı, aklı başında gelen profillerle şansını denersin, ki orada bile kendini kabullenememiş, aklı mantığı olmayan mal tiplerden bir sürü var, ama sonuçta senin kafana uyacak, cinselliğiyle belli bir noktaya kadar barışmış (en azından bir profil açabilecek kadar) tiplerle karşılaşma olasılığın daha yüksek. üstüne doğru dürüst bir profili de varsa, kendini düzgün cümlelerle ifade edebilmişse, eli yüzü düzgünse, zamanını ve duygularını böyle tiplerle iletişim kurmak için kullan. mal mısınız kardeşim sokakta, okulda, otobüste bilmemnerede gördüğünüz tatlı çocuğa, elinizde hiç bir başka veri yokken açılmaya? atatürk ne demiş, benim geyim akıllıdır, zekidir, çeviktir, aynı zamanda o aklını kullanmasını bilir. ne güzel demiş atamız. siz de atanızdan feyz alın ulan biraz. kıps, hadi yallah.

aileye ve yakın çevreye eşcinsel olduğunu açıklayamama nedenleri

içselleştirilmiş homofobinin insanlara neler yazdırabildiğini gösteren nedenler. eşcinsel kişilerin öncelikle kendi kafalarındaki önyargıları yıkabilmeleri gerekiyor ve bu bile oldukça sancılı ve emek isteyen bir süreç. okumak öğrenmek lazım, yoksa toplumun bizlere zerk ettiği homofobiyle kendimizi ve çevremizi algılıyor, sonra böyle yazılar yazıyoruz.

salatalık

aileye ve yakın çevreye eşcinsel olduğunu açıklayamama nedenleri

kılsız erkek

bal döküp yalamak gibi fantazileriniz varsa tercih edilesi erkek türü. ağza kıl gelince hoş olmuyor bence.