antti

Durum: 796 - 0 - 0 - 0 - 01.03.2025 23:46

Puan: 13544 - Sözlük Kaşarı

11 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 40

boşanmak

evlendikten sonra kendine açılan, eşcinselliğini kabullenebilen geylerin bir kısmı bile gerçekten bu ülkede boşanıyorlar mı, yoksa herkes mi evliliğini koruyup gizli kapaklı eşcinsel ilişkilere girmeyi tercih ediyor merak ediyorum. annemin doktor bir arkadaşı eşinden üç sene sonunda boşanmıştı ve boşanma nedenini evlilikleri boyunca bir kez bile adamın seks yapmayı bırak, kadına dokunmayışı olarak açıklamıştı. daha çok vardır böyle hikayeler herhalde ama bilmiyoruz, üzerinde uluorta bahsedilmeyecek tabular bunlar bu ülkede.

sema yakar

ne güzel, ne vakur bir kadındır o. açılma sohbetleri ne geldiği gün, pınar anne ile bizi, bir kocaman oda dolusu insanı tavrıyla, duruşuyla, hepsinden çok yardımseverliği ve yüce gönüllüğüyle böhür böhür ağlatmıştı. gerçi bütün listag anne babaları çok güzel insanlar, ayrım yapamam ama, o gün bir başka geçmişti. boysan'ın mezarı başındaki yine vakur konuşması ile şimdi bir kez daha gözümde yaşların birikmesine neden oldu. ne kadınsın be sema anne, az şey de yapmadın şu ülkenin lgbt hareketine, çoğu geyin yapmadığı pek çok şeye cesaret ettin. sırf boysan değil, hepimiz çocuklarınız senin. seni o gün çok sevmiştim, kendi annem gibi sevmiştim, oğlun da çok yüce gönüllüydü. kader böyleymiş, elden bişey gelmiyor sema anne, naparsın...

bütün bu hikayenin başladığı yazı için (bkz: oğlum benim öğretmenim)

erkek bedeni

kadınlarla da yatmış biri olarak erkek bedeninin sanırım beni cezbetmesinin nedeni, kadın bedeninden farklı olarak daha sert, daha kaslı, daha güçlü olması. dokunurken güçlü bir bedene dokunmak, bir kadından daha kalın bir bedene sarılmak, o kasları hissetmek falan hoşuma gidiyor. öte yandan bir f2m bir transseksüelle de beraber olmuştum ve bedeni ince yapılı olsa da, yani eskiden bir kadın vücudu olsa da, aldığı hormon takviyeleri vs. ile dönüştüğü beden de yine beni tahrik etmişti. biraz karışık konular bunlar sanırım, tam bir tanım getiremedim neyin çekici olduğu konusunda.

ismail cem

bu rahmetli politikacımız da herhalde türk siyaset tarihindeki en yakışıklı, en taş adam olabilir. özellikle gençlik fotoğraflarında hafiften tarkan'ı andıran, ama ondan çok daha güzel bir yüze sahip olduğunu görebilirsiniz. çok da düzgün bir adamdı kendisi, o katıldığı ab toplantılarında falan, o kadar avrupalı arasında en seksi dışişleri bakanı olarak parlıyordu. ölümüne bayağı üzülmüştüm, toprağı bol olsun.

bu arada cemil ipekçi denen sevimsiz adamla akrabadır kendisi.

emine ülker tarhan

sapına kadar geyim, kendisini çok seksi bulurum. özellikle chp'den istifa etmeden önce meclis kürsüsünde yaptığı hararetli konuşmalar, kızgın halleri, arada sarı saçlarından bir tutamın hiddetlenince gözlerinin önüne düşmesi falan, acaip seksi geliyordu. sado-mazo biri de sayılmam ama bu kadındaki öyle bir kızgın öğretmen havasıydı galiba hoşuma giden. chp'den ayrılıp kendi partisini kurması kararını neye gaza gelerek aldı bilmiyorum, bir ara favori cumhurbaşkanı adayımdı kendisi yoksa. böyle bir kadının c.başkanı olması, uzak durduğum televizyona yeniden dönüş yapmamı bile sağlayabilirdi belki de. yine de gezi olayları sırasında gelip kennedy caddesi önünde bizlerle oturmasını falan unutamam. emine rulezzz.

bir lezbiyenle anlaşıp çocuk yapmak

allah analı babalı büyütsün mottosunu benimsemiş gey kişinin yaptığı davranış :)

şaka bir yana, bence hiç fena fikir değil. isveç'te bu şekilde doğmuş bir kızla tanışmıştım, hatta sonra babası ve babasının kocasıyla da tanıştım, hatta üstüne bir de aile yemeğine katılmıştım, çok fantastik bombastik bir akşamdı, " allaam ben neredeyim yaw" diyordum arada etrafa bakıp. medeniyet başka birşey vesselam.

bu arada hadi detay da vereyim ufkunuz açılsın, tabiiki de meraklı biri olarak, babayla samimiyeti iyice kurduğumuzda, bu çocuğu nasıl yaptınız diye sordum, bir cinsel birleşme yaşadınız mı diye (evet ben bir ayıyım), adam da hayır bir kaba boşalıp şırıngayla enjekte ettik demişti. ben de dedim vay anasınııı.

slyvester stallone

ilginçtir, arnold schwarzenegger ne kadar benim çocukken bütün fantazilerimin başrol oyuncusuysa, bu adam da o kadar çekici gelmemiştir. nedenini bilmiyorum, kassa kas vücutsa vücut, herşeyi var bu adamın ama yine de bana çekici gelmezdi. kimyamız uyuşmamış demekki, elektrik alamamışım, üzgünüm silvestercığım...

bu arada bu adamın rockysini, rambosunu geçtim, asıl oscar diye bir muhteşem matrak filmi vardır ki, hayatımda izlediğim en zekice senaryolardan biridir, tavsiye ederim çok.

clementine

ben bu çizgifilmde, jenerikte sonlara doğru kısa bir süreliğine çıkan, elinde ok tutan üstü çıplak sarışın çocuğa hastaydım. acaip seksi gelirdi. sonra onun hikayesinin anlatıldığı bölümde (ki galiba kendisi huckleberry finn falandı) bütün bölüm boyunca üstü çıplak şekilde takılan seksi orman çocuğu sarışına bitmiştim. evet yaş 7-8 ve ben bayağı sapıkmışım. sarışın erkeklere ilgim bu elemanla başlamış olabilir...

ha bu arada tabii ben de herkes gibi bu diziden ürker ama manyak bir heyecanla izlemekten kendimi alamazdım. ayrıca açılış müziği hakkaten efsanedir, clementine quand tu fermes les yeux, tu defies les merveilleux...

mirgün cabas

bu arkadaşın televizyonlarda ilk belirdiği tarihlerde, ki o dönemlerde kendisi gece haberlerini sunuyordu, ne anlattığını hiç dinlemeden kilitleniyordum kendisine. türk televizyonculuk tarihinde herhalde kendisinden daha yakışıklı bir isim daha gelmedi. koyu mavi gözlerine bitiyordum, terbiyeli efendi duruşuna, arada güzel güzel gülümsemesine hastaydım. bu adamın sunduğu kaç haberi tek kelime dinlemeden izledim, hiç bilmiyorum, rüya gibiydi, su gibiydi kendisi. aradan yıllar geçti, kendisi hala çok yakışıklı bence, sakal da yakışıyor. banu güven karşıcinseller için neyse, mirgüncüğüm de gey erkekler için oydu, ntv'nin reyting artırma stratejisiydi bu galiba.

ahmed arpat

türk televizyonculuğunda mirgün cabas tan sonra gelen en taş adam kendisi olabilir bence. sırf dudaklarını izlemek için bile o iğrenç politika programlarını katlanıyorum. peter weller ın dudakları bir, kendisininkiler iki. ahmedddd benim oollll...

rent

rentboyluk müessesesini anlatan müthiş pet shop boys klasiği. melodisi mükemmeldir, neil tennant abinin sesi daha da güzeldir. küçükken sadece melodisiyle büyülenirdim, sözlerini anladığımda bu sefer konusuyla etkilenir oldum. dün akşam bulunduğum mekanda çaldı, geçmişe gittim, parası için beraber yaşadığı adamın finosu olmuş genci düşündüm.

c.r.a.z.y.

hayatımda seyrettiğim en iyi işlenmiş, en matrak geyli filmdi sanırım. konusu sadece eşcinsellik değildir gerçi, ergenlik bunalımları ve büyüme sancıları yaşayan beş erkek kardeşin öyküsü diyebiliriz. tabii bunlardan ana karakter olanı bir de eşcinsel olunca ve açılma sancıları yaşarken izleyince, geyli film oluyor. öte yandan konuları ele alış şekli olarak çok ama çok iyiydi. fena halde tavsiye olunur.

rusya

valla rusya aşığı gey bir arkadaşımın dediğine göre, eşcinseller için, her ne kadar putin hükümetinin çirkin "propaganda" yasası geçmiş olsa da, türkiye'den çok daha özgür ve toplumsal kabulün olduğu -yani en azından bizimki gibi yok sayılmayan- bir hayatın olduğunu, eşcinsellerin büyük şehirlerde gayet rahat şekilde bir şekilde beraber yaşadığını, bir çift olarak sosyal hayata dahil olabildiklerini anlatmışlığı var. gitmedim, bilmiyorum ama herhalde doğrudur.

alkolizm

alkol bağımlılığı. lgbt bireyler arasında daha sıklıkla görülmekteymiş diye okumuşluğum var.

bağımlılık

lgbt bireyler arasında, maruz kaldıkları dışlanma, baskı ve şiddet nedeniyle, bir kaçış olarak kullanıldığı için sıklıkla görüldüğünü okuduğum psikolojik sorun. özellikle gerçek hayatın sıkıntılarını unutmada fayda sağlayan alkol (bkz: alkolizm) ve uyuşturucu bağımlılığı, karşıcinsel bireylere oranla daha yaygın görülebiliyormuş.

bende sigara bağımlılığı bile yok gerçi ama internet bağımlılığı var sanırım, ki bu da kötü.

gaylere kadın demek

bütün tanıdığı eşcinsel erkeklere kadın diyen bir gey arkadaşım benim de var. kötü niyeti yok belki ama bana da söyleyince tersledim kendisini. ha çok mu önemli, bilmiyorum, ama bana o an ters geldi. adına toplumsal şartlanmışlık deyin, ki herhalde öyle, bana ters geldi, hakaretmiş gibi geldi. sonuçta ortaokul-lise döneminde kız, top falan gibi laflarla çağırılmışlığım ve çok ağırıma gitmişliği, onur meselesi yapmışlığım var, o da etken. ama aslında şimdi düşündüm de, toplumsal cinsiyet kalıplarını yıkmak için hiç de fena bir hareket değil. queer teorisine gönülden inanan biri olarak, belki bu kadın-erkek diye bölünmüşlüğümüz bizim başımıza bu sorunları açan.

fikrimi değiştirdim iki dakikada, gidip arkadaştan özür dileyeyim bari.

işsiz sevgili

zor bir durum her iki taraf için de. özellikle erkek eşcinselseniz, erkeğin toplumsal rolü para kazanmak olduğu ve bu içimize işlediği için, uzun vadede yıpratıcı bir süreç oluyor. daha kötüsü, işsiz taraf iş aramıyorsa, çalışma azmi bir şekilde kaybolduysa veya karşı tarafa iş arıyor gözüküp aslında çabalamıyorsa, çalışan taraf da her ikisinin geçimini üstlenen tek kişi oluyorsa, bu durum dengesizlik yaratır, maraz çıkartır. çalışan taraf başka sevgili bulma arayışına girmek istemediği, elindekinden daha iyisini bulamayacağını düşündüğü için bu duruma katlanabilir, işsiz taraf da buna güvenip istifini bozmayabilir, o zaman da bu sugar daddy/ rentboy ilişkisine döner ki, aslında gay life'da çok da rastlanmayan bir durum değil. öte yandan bunun pek de sağlıklı bir ilişki türü olduğunu söyleyemeyiz herhalde.

işsiz taraf iş bulmak ya da bir şekilde para kazanmak için çabalıyor veya öbür taraf bu durumdan şikayet etmiyorsa, fazla sorun çıkmadan yürütülebilir.

eğer her iki taraf da işsizse, işte o zaman samanlık seyran olmuş demektir.

eve çıkacaklara tavsiyeler

ailenizden ayrilacaksiniz, belki de universite bitti ve yeni bir sehirde is buldunuz, yeni bir eve cikmayi dusunuyorsunuz. bir lgbt birey olarak neleri dikkate almalisiniz?

- cikacaginiz ev sehir merkezinde, kalabaliklarin arasinda olsun. hem yalniz kalmazsiniz, hem arkadaslariniz daha kolay ugrayabilir, hem mekanlara yakin olursunuz. evli ve cocuklu bir aile degilsiniz ki sehir disindaki bilmemnekent konutlarindan ev tutun. sehir merkezi iyidir.

- tercihen isinize yakin en liberal semtten ev tutun. liberallik kriteri olarak belediyesinin akp'li olup olmadigini bir indikator olarak kullanabilirsiniz. boylece size karisan konu komsu isini asgariye indirmek mukundur..

- mümkünse cok mahalle arasi, herkesin birbirinin icinde oldugu, balkonlari birbirine bakan evlerden tutmayin. birbirinden daha ayrik evler iyidir. daha iyisi yuksek ve cok katli, cok daireli, kapiciyi dahi tanimayacaginiz apartmanlardir.

fırat söyle

kendisini tanırım, hakkındaki iddiaları görmedim fakat homofobik ve transfobik olacak ülkedeki en son kişi olabilir kendisi. yıllardır lgbt aktivizmi için uğraşan birini bu şekilde itham edebilmek için ellerinde ne gibi bir kanıt varmış merak ettim.

turkcell güvenli internette ayı sözlük erişim engeli

şu anda farkettiğim durum. sadece yazı paylaşılan bir ortamı, lgbt içeriğinden dolayı porno sitesi ile bir tutmak ne kadar çarpık ve çirkin bir anlayıştır bilemedim. gün gelecek böyle davranan şirketler, ne kadar eşcinsel dostu, hümanist, eşitliğe saygılı, herkesi kucaklayan vs. olduklarını anlatmak için milyon dolarlık reklam kampanyaları yapacaklar.
  • /
  • 40

evdeki bütün dolapların ağzına kadar dolu olması

kendi odam harici bizim evdede bu durum söz konusu. ayrica buna ek olarak birnirinden bağimsiz esya kombinasyonlarida söz konusu. bunun sosyoekonomik durumla alakasi olduğu kadar bence kişisel seçimler dogrultusunda da geliştiğini düşünüyorum. birsuru farkli bardak, tabak takımı, bircok farkli nevresim, ivir zivir hiç bilmiyorum... zaten anneannem gecekondu ile başlamiş hayatinda, annemde gece konduda büyümüş. toplayicilik ve serbest birakamama hali soz konusu. ben çok sıkılıyorum bu düzensizlil ve karmasadan mesela. ablam evden tasindi ve ben onun odasina geçtim. annem benim odamı da doldurdu uç ay icerisinde. saka gibi. tabii ki çöp ev değil ama çok fazla esyada yok değil.
benim bazamin altini bosalttiğim için ve hicbir sey istemediğim için odamda, yatagimin altinda da icten içe arzusu var ama caktirmiyor. ben de annemin aksine çok minimalist oldum. bir bavula sigacak kadar esyam var. baska da bir seyim yok. tabii kitaplarim hariç... çok sey attim, yok ettim, hediye ettim. hayatimda da hicbir sey degismedi. esyalarla iliskimize goz atmamiz gerekiyor.

one child nation

çin’in 1979’dan 2015’e kadar uyguladığı tek çocuk politikasının toplumda yarattığı etkileri ele alan 2019 yapımı bir belgesel. bu kadar uzun bir süre bu politikanın uygulanmış olması, toplumun sessiz kalarak boyun eğmesi gerçekten üzücü.

la serenissima

bir dönem sanırım tvlerde sinyal müziği, jenerik müziği o bu müziği için çokça kullanılmış parça. ben aşağıdaki rondo veneziano halinden bahsediyorum.

şarjlı dikey süpürge

böyle başlıklar subliminal mesaj içeriyor genelde. yoksa kim ne yapsın ayı sözlükte elektrikli süpürge entrisini. cihat deyince nasıl aklımıza erotik geliyorsa dik duran sert bişeyden bahsediyor yazar kör göze parmak sokar gibi. şarjlı diye belirtiyor yani tekrar tekrar yapabilirim diyor. vakumlu bir cihaz seçilmesi de tesadüf değil tabi ki!!

geylerin şehir merkezinde yaşamayı tercih etmesi

çocuk olunca arabasız olmuyor. araba olunca da şehir merkezi tam bir işkence. evimin önünde otopark olmasına rağmen arabamı çıkarmaktan, trafiğe girmekten gittiğim yerde park yeri atamaktan nefret ediyorum. o yüzden heteroseksüeller bir süre sonra şehrin çeperlerine sürüklenirken gayler dayanabiliyor merkezde olmanın bu negatif taraflarına.

Toplam entry sayısı: 796

hayırlı evlat

ana babasına ileri yaşlarında destek olan kişi sanırım. babamın son ameliyatinda yanında oldum, iki hafta yanlarında kaldım. babamı sağ salim çıkardık hastaneden. yaşlanınca insanlar bir gariban kalıyorlar. anne babamın bankacılık ve edevlet işlemleriyle, cep telefonu problemleriyle, vergi fatura ödemeleriyle falan ben uğraşıyorum uzunca bir süredir. son bir kaç yıldır yurtdisina tatillere götürüyorum. bu son yanlarında bulunusumda da babamın eskiyen cep telefonunu yeniledim, evin de temizliği kolaylaşsın diye şarjlı dikey süpürge aldım, sonra da evi bütün dolapları sifonyerleri çeke çeke bir güzel temizledim. evleri çöp evden hallice, annem herseyi biriktiriyor. evde geçirdiğim süre boyunca gizli gizli torba torba eşya da attım, eski gazeteler, kağıtlar, torbalar, plastik kutular, kavanozlar, tarihi geçmiş ilaçlar, neler neler. bozulmuş bir iki eşyayı tamir ettim, kaplaması kalkmış mobilyaları yapıştırdım, böyle ot bok bir dünya iş yaptım. ayrılırken pek çok dualarını aldım. kendi yaşamımı pek amaçsız buluyorum ama en azından anne babama sahip çıkıyorum, bu biraz kendimi iyi hissettiriyor.

hayırlı evlat kategorisine giriyorum sanırım. babam diyor kaç kişinin evladı ana babasıyla bu kadar ilgileniyor diye. öte yandan bu hayırlı evlatlık işi de şans işi anne baba için. abim kendisine faydası olmayan hiç bir işe karışmaz mesela. ayrıca ben de evli çocuklu biri olsaydım veya ne bileyim zamanında yurt dışına falan taşınmış olsaydım tüm bunları nasıl yapacaktım. bu son olayda bunları düşündüm. hayat olasiliklara atılan zarlar gerçekten.

bu arada garip olan şu ki, babamı gayet sevsem de anneme beni her zaman ihmal ettiğinden, hiç zaman ayirmadigindan, sıkıntım olduğunu söylediğimde hep başından attığından (kendisi de bitmeyen depresyonda olduğundan duygusal sorun duymaya katlanamıyor) dolayı hala çılgın öfke duymaktayim, o öfke hiç geçmedi. hala anneme sarılamıyorum yıllardır. buna rağmen gene de her işlerine de koşuyorum. böyle de oluyormuş demek.

ayı sözlük günlük

geçen cumartesi günü bir çift olarak bir akşam yemeğine çağırıldık. erkek arkadaşım iki şişe şarap almış, ben de güzel bir çiçek yaptırdım, onu götürdük. çağıran kişi erkek arkadaşımın italyan yoga hocası. yemekte bir çift daha vardı, bir karı-koca daha. böylece biri eşcinsel 3 çift olarak akşam yemeği yedik. son derece de normal geçti. ama tabii benim için bir başka ilk oldu.

dün akşam da ev partisine çağırdı beni erkek arkadaşım, oraya gittim, orada da 8-9 kişi kadardık. yemek sofrasında erkek arkadaşım "aşkım kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim" dedi, sonra da herkese "antti benim hayatımdaki en güzel şey" diye beni takdim etti. herkes gülümsedi falan. o sofradaki tek eşcinsel çift de bizdik bu arada. vallaha rüya gibi geliyor bu olan bitenler. nazar değdirmeyin ha, umarım hepiniz bu şekilde olan ortamları yaşarsınız. erkek arkadaşım benim hayatımda en önemli rol modelim oldu. aslında açıldıktan sonra türkiye'deki kendi arkadaş çevremde de bu şekilde erkek arkadaşımı tanıştırabilirim gibi geldi. yalnız yurtdışında bu işler daha kolay evet.

tek eşlilik

hayatım boyunca, oldum bittim tekeşli yaşadım, sanırım benim cinsel karakterim bu şekilde. bunun nedeni olarak geç açılmam, ondan önce kızlarla ilişki yaşamış olmam mı nedendir bilmiyorum, kızlarla da tekeşliydim, kimseyi aldatmadım, açıldıktan kısa bir süre sonra da sevgilim oldu ve hala devam ediyoruz. açılma süreci çalkantılarımda bir ara çokeşli diyemeyeceğim ama, tek gecelik yaşadığım bir çok kişinin girip çıktığı çalkantılı, sıkıntılı ama bence yaşanması gereken bir dönem de yaşadım, o kısımdan da aslında pişman değilim, ama öyle o kucaktan bu kucağa bir hayat nasıl geçer bilmiyorum zira benim hissettiğim, bir noktadan sonra, kalktığım her yataktan içimde derin bir duygusal boşluk, bir tükenmişlik hissiyle kalktığımdı. bir noktadan sonra bu duygu benim içimi yemeye başladığında durup "ne yapıyorum ben amk?" demiştim kendime. burada tekeşli yaşamı övüp orta sınıf ahlakı dayatmacılığı yapmak da istemiyorum, sonuçta herkes nasıl rahat ediyorsa öyle yaşasın derim, yalnız bir ilişkide güzel bir cinsel uyum, güzel bir arkadaşlık, güven, sevgi ve şefkat olması beni daha çok mutlu ettiriyor, onu biliyorum. bir de belki de öyle dramatik ayrılıklar, aldatmalar falan da yaşamadım ben, o nedenle ruhum da fazla örselenmedi o konuda, bu nedenle de böyle rahat konuşabiliyorum, bilmiyorum. açık ilişki yaşayanlar da öyle mutluysa sorun yok bence, hatta romantik ilişki yaşamayıp farklı kişilerle sadece seks ilişkisi yaşayanlar da ok, ama "etrafta bir sürü bal toplayacak çiçek varken neden sadece tek bir çiçekle yetineyim" veya "zaten bi yaştan sonra seçeneklerim azalacak, o zaman durulmak zorunda kalacağım, hazır gençken seksin dibine vurayım" şeklinde artık bir cinsel gözü doymama mı denir ne denir, bana pek uymuyor. bir de ben biraz da mr. play it safe, yani fazla riske atılmayı, maceradan maceraya koşmayı falan seven biri değilim, nedeni o da olabilir, kafamın rahat olması, huzurlu olmak daha önemli benim için, maceraları başka konularda yaşamayı tercih ediyorum. bunun dışında tekeşli bir eşcinsel yaşam da bu ülkede çok süper kolay birşey değil, yine de her sıkıntınızı paylaşabileceğiniz, derdinizi dinleyip ortak olan, size yardım eden, iş yerindeyken size komikli resimler gönderen, tatillerde beraber dünyayı gezdiğiniz bir eşinizin olması dünyanın en güzel zenginliklerinden biri bence. kendimi kısıtlanmış hissediyor muyum? pek değil aslında. elbette orada burada görüp çok beğendiğim, cinsel çekim hissetiğim başka erkekler oluyor, ama zaten her cinsel çekim duyduğunuz insanla yatıyor değilsiniz zaten, hatta çok az bir yüzdesiyle yatabilirsiniz (çoğu karşıcinsel zaten muhtemelen), bir de yatsanız nolcak zaten, yatmak için bir sürü emek, diyelim işler yolunda gitti yattınız, sonrasında gene aynı boşluk, anlamsız geliyor. bir de yani sevgiliyle abazan muhabbeti yapmak konusunda bir sıkıntım yok, bu da aklıma gelenleri paylaşma konusunda da beni kısıtlamıyor, o yüzden genel olarak kısıtlanmış hissetmiyorum diyebilirim.

eşcinsellerin danışabileceği psikologlar

sözlük dışı kimseler de kolay bulabilsin diye jenerik bir başlık açmaya gayret ettim fakat asıl konu lgbti+ bireylerin danışabileceği ve psikolojik yardım alabileceği psikolog ve psikiyatristler veri tabanı gibi birşey. ben bu bilgileri elde etmekte çok zorlandım zira önceden rastgele sayılabilecek bir şekilde gittiğim bir psikolog hanım bana saçma sapan şeyler söyleyip gittiğime gideceğime pişman etmişti ve kafanız buhranlıyken bir de böyle bir deneyim yaşamak hiç hoş birşey değil. lgbt durumlarından haberi olmayan hatta daha kötüsü son derece yanlış şekilde haberdar olan ruh sağlığı çalışanları bulunmaktayken, psikolojik yardım ihtiyacınız olursa böyle birine çatmamak için tavsiye ihtiyacı oluyor. ben o tavsiyeleri çok zor buldum, buradan paylaşmak istedim, belki başka birilerinin işine yarar.

ankara
ceren göker
gökçe silsüpür
irem yıldız (madalyon psikiyatri merkezi)
harika özel (madalyon psikiyatri merkezi)
selçuk candansayar
koray başar (özellikle trans konularında)

istanbul
şahika yüksel (özellikle trans konularında)
seven kaptan
ardıl bayram şahin

izmir
ışıl vahip
nezaket kaya
nur engindeniz

cetad eğitimini tamamlamış terapistlerin türkiye genelindeki listesinden de faydalanılabilir. http://www.cetad.org.tr/listtherapists.aspx?menu=19

fiyatları ucuz değil, özeller seans başına 200-300 tl, devlet hastanesinde 110 tl muayene parası var. bulunduğunuz şehirdeki lgbt derneğiyle iletişime geçerek, müşkül durumdaki lgbt bireylere daha uygun fiyatlı hizmet veren psikolog tavsiyesi de isteyebilirsiniz.

ayrıca (bkz: lgbt psikolojik yardım)

uzun süreli ilişki

"ilişki emek istemez" diyebilen kişilerin cidden kaç düzgün ilişki yaşayabildiklerini, bu ilişki dediklerini kaç zaman kazasız belasız, saygı sevgi sınırları içerisinde götürebildiklerini merak ettim. varsa öyle kolay ilişki, açıklasınlar sırrını da bizler de faydalanalım.

benim tecrübem şu ki, ilişki gayet karşılıklı emek, fedakarlık, anlayış, özveri, gerektiğinde geri adım atmak, gerektiğinde suyuna gitmek vs. tarzı davranışlar gerektiriyor. öte yandan bunu sevdiğinizden, güvendiğinizden ve içinizden öyle geldiğinden yapmanız gerekiyor. eğer ilişki için gerekli o emeği kasarak, istemeyerek, zorla, lanet ede ede yapacaksanız, işte o ilişki gitmez. emek vermek ile zorlamak arasında bir fark var, o karıştırılmış sanırım.

eşcinsel ilişkilerin yarınsızlığı

valla bu algı tamamen ilişkiden ne beklediğiniz ile alakalı. evlenemiyor olmak, çocuk sahibi olamıyor olmak, toplumun onaylamıyor olması ilişkinin kısa ömürlü olmasını gerektiren şeyler değil. ha siz bu nedenlerden ötürü gidip eninde sonunda karşı cinsten biriyle evleneceğim kabullenmesiyle işe giriyorsanız, işte o zaman bu ifade anlam kazanıyor. gerçekten böyle düşünen ama bunu açıkca ifade etmeyen kişilerle beraber olan ve ilişkisinin devamlı olacağını uman eşcinsel kardeşlerimize buradan allahtan sabır diliyorum.

benim durumum tam böyle gelişmedi, kafayı sıyırmaya başlayıp ya delirmek ya açılmak ikileminde kalıp açıldıktan (ve ferahladıktan) sonra aradan bir zaman geçti, bir boşluğa düştüm, sonra paniğe kapılıp tekrar bir kızla beraber olmaya çalıştım, onda da elime yüzüme bulaştırdım, gerçekten hatırlamak istemediğim şeyler yaşadım. o dönemde kafaya dank etti ki, ben bir kızla birşey götürebilecek durumda değilim. işte tam o noktada, uzun yıllar boyunca hayatımın içine sıçan kafa karışıklığından artık tam o noktada vazgeçmem ve bir karara varmam gerektiğini anladım. arada kalmak, o mu bu mu ikilemleri yaşamak ne bana iyi geliyordu, ne ilişki kurmaya çalıştığım insanlara. tam o noktada kesin kabule geçtim, bir daha geri bakmayacağım dedim.

o noktadan sonra da önümde duran seçenek ya o daldan o dala konan kuş, ya da düzenli, mantıklı, güvenli, huzurlu bir ilişkiydi. ben ilk seçenekteki gibi birisi zaten hayatım boyunca olamadım, bir kere ciddi denedim, işleri oyun oynar gibi ele aldım ama bir noktadan sonra yarattığı duygusal boşluğun yarattığı girdap beni çok fena içine çekmeye başladı. feci bir his. o noktada o saçma hayatımdan da vazgeçtim. bilmemkaç yaşıma gelip de hala elinde hornet dolanan biri olmak istemediğimi anladım. ondan sonra da hayat benzer düşünen birini çıkardı karşıma allaha şükür.

eşcinsel ilişkilerin karşıcinsel ilişkilerden farkı ne bilmiyorum, erkek doğası mı, toplumsal ötekileştirme mi, nedir yani? ilk defa bu dünyaya girdiğimde, bu farkın nedenini anlamaya çalışıyordum, çok garip geliyordu. şimdi hala anlayabilmiş değilim de artık kabullendim ve üstünde düşünmüyorum. toplumsal kabulün yüksek olduğu liberal batı ülkelerinde durum nasıl, daha mı yarınlı ilişkiler, bilmiyorum. ama bu saçmalığın nedeninin toplumsal koşullardan da kaynaklandığına kesinlikle eminim, bu ülkede eşcinsel bir ilişki yürütmek zor, ama imkansız değil, ayrıca başka ilişkilerin de başka sıkıntıları oluyor, eşcinseliz diye karalar bağlamak zorunda olduğumuzu da düşünmüyorum. ne kendine acımak ne öğrenilmiş çaresizlik hoş şeyler değil.

herkese kendi düşündükleriyle uyumlu insanların nasip olmasını dilerim. ya da en azından dürüst insanların.

eşcinsellerin danışabileceği psikologlar

sözlük dışı kimseler de kolay bulabilsin diye jenerik bir başlık açmaya gayret ettim fakat asıl konu lgbti+ bireylerin danışabileceği ve psikolojik yardım alabileceği psikolog ve psikiyatristler veri tabanı gibi birşey. ben bu bilgileri elde etmekte çok zorlandım zira önceden rastgele sayılabilecek bir şekilde gittiğim bir psikolog hanım bana saçma sapan şeyler söyleyip gittiğime gideceğime pişman etmişti ve kafanız buhranlıyken bir de böyle bir deneyim yaşamak hiç hoş birşey değil. lgbt durumlarından haberi olmayan hatta daha kötüsü son derece yanlış şekilde haberdar olan ruh sağlığı çalışanları bulunmaktayken, psikolojik yardım ihtiyacınız olursa böyle birine çatmamak için tavsiye ihtiyacı oluyor. ben o tavsiyeleri çok zor buldum, buradan paylaşmak istedim, belki başka birilerinin işine yarar.

ankara
ceren göker
gökçe silsüpür
irem yıldız (madalyon psikiyatri merkezi)
harika özel (madalyon psikiyatri merkezi)
selçuk candansayar
koray başar (özellikle trans konularında)

istanbul
şahika yüksel (özellikle trans konularında)
seven kaptan
ardıl bayram şahin

izmir
ışıl vahip
nezaket kaya
nur engindeniz

cetad eğitimini tamamlamış terapistlerin türkiye genelindeki listesinden de faydalanılabilir. http://www.cetad.org.tr/listtherapists.aspx?menu=19

fiyatları ucuz değil, özeller seans başına 200-300 tl, devlet hastanesinde 110 tl muayene parası var. bulunduğunuz şehirdeki lgbt derneğiyle iletişime geçerek, müşkül durumdaki lgbt bireylere daha uygun fiyatlı hizmet veren psikolog tavsiyesi de isteyebilirsiniz.

ayrıca (bkz: lgbt psikolojik yardım)

ayı sözlük itiraf

bugün geyler lezbiyenler konferansı gala gecesindeydim. avrupanin her köşesinden queer kişilerle tanıştım. bulunduğumuz ülkenin başbakan yardımcısı çıktı konuşma yaptı, daha lgbt kişilere ne hakları vermeyi planladiklarindan bahsetti. maşallah, lezbiyen çiftlere ücretsiz ivf hizmeti bile veriliyor bu ülkede, biz türkiye'de bir yürüyüş bile yapamazken elalemin konuştuğu konulara bak. neyse iyi yedirip icirdiler. yarın sabahın köründen öğleden sonraya kadar da resepsiyonda durup gelene geçene yardım edicem. gönüllüluk güzel bir şey, ayrıca öğretici. şimdi de tramvaydayim, erkek arkadaşıma gidiyorum. bu geceyi onda geciricem, yarın türkiyeye ailesini ziyarete gidiyor, gitmeden birlikte olalım dedim. neyse onun yokluğunda bu konferansla şunla bunla oyalanacagim, gene iyi denk geldi. erkek arkadaşım dünya iyisi bir insan, onu bulmuş olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. allah herkese gönlüne göre birini versin inşallah. iyi geceler herkese.

ayı sözlük itiraf

kuzenimle buluştuk, bir sürü konuştuk, direkt balıklamasına o konulara atlamadık, her zaman yaptığımız muhabbetten başladık, şöyle oldu böyle oldu, falan filan. son derece rahat, her zamanki gibi, sıfır gerginlikle, kakara kikiri konuştum, sorun olmadı. ilerleyen zamanlarda konu bu noktaya da geldi elbette, kız herşeyi sordu, annene niye söylüyorsun bana söylesene dedi, gülüştük, o sordu ben anlattım, ama öyle polis sorgulaması gibi sormadı, gene normal muhabbet düzeyinde, araya başka şeyler de sokarak, fena halde relax bir şekilde konuştuk. hatta kendisinin de biseksüel eğilimlerinin olduğunu ama hiç aksiyon yaşamadığını anlattı. ben de bütün ilişkimi, olan biteni, çocukluğumda eşcinsellik konusunda yaşadığım bir iki komik olayı anlattım. erkek arkadaşımın yaptığı bazı salaklıkları anlattım, güldük. bütün konuşma boyunca hiç yaşadığım travmatik olaylara, eşcinsellik mevzusunun benim için açıklaması, başetmesinin aslında ne kadar problemli olduğuna ve buna benzer hiçbir şeye girmedim, aksine hep komik taraflarından ya da çok da trajik olmayan taraflarından bahsettim. güle oynaya, dünyanın en doğal olaylarından bahsediyor havasında konuştuk yani (ki aslında çok doğal da, travmatik yapan bizleriz).

yani ilk defa yaptığım bir açılma muhabbeti için aşırı derecede olumlu geçti ve aslında buna hala inanamıyorum. yokmuş böyle bir hafiflik, böyle bir özgürlük. o kadar rahatlamış durumdayım ki anlatamam. bütün kafamda kurduğum sorunlarım, hava kaçıran bir balon gibi sönüverdi gibi geliyor. pozitif duygularla doluyum. 30 yılın doldurduğu saklanmışlıklar, utanmalar, korkularım çözülüyor. şu anda bütün dünyaya eşcinselliğimi ilan edebilirmişim gibi gelmeye başladı. facebook'ta gökkuşağı bayrağı paylaşasım var. tabii şaka, bu noktaya gelmeye hala biraz daha var, ama yani çok uzak bir gelecek gibi görünmemeye başladı bana.

kuzenime buradan kocaman sevgiler gönderiyorum. aslında çok anlamadı herhalde benim rahat tavırlarımdan aslında bu konuşmanın benim için ne kadar büyük bir aşama olduğunu, çünkü çok rahat görünmek için biraz çaba sarfetmedim değil. ama ne demişler fake it until you make it. mış gibi yaptım ama sonra güzel götürdüm olayı. birilerine açılmayı düşünen ama kafasında tereddütleri olan arkadaşlara tavsiye ediyorum. güvenli bölgelerdeyseniz, karşı taraf tarafından kötü yargılanmayacağınızı düşünüyorsanız, samimi olduğunuz kişilere açılmanın çok olumlu bir rahatlatıcı etkisi oluyor. erkek arkadaşınla tanışmayı çok isterim, çok merak ettim dedi, ben de en yakın tarihte ayarlayıp tanıştırmayı planlıyorum. muhteşem ki ne muhteşem, resmen hayatımda yeni bir devir başladı. allah nazardan saklasın, tü tü tü.

heteroseksüel erkeklerin gaylerden çok daha yakışıklı ve cezbedici olması

hoşlanılan erkeğe açılamamak

valla gey milletinde böyle şeylerin olmaması gerekir zira bu tür başlıklardaki durumlar, daha çok orada burada gördüğünüz, size çekici gelen insanlara nasıl yaklaşacağınızı bilememeyi anlatır ama türkiye'de bir eşcinselseniz, orada burada gördüğünüz adamlara uluorta, eşcinsel olduğundan emin olmadan hiç açılmayın bence. karşınızdakinin eşcinsel olma olasılığı (ve bunu kabullenmiş olma olasılığı, ve birileriyle ilişkiye açık olma olasılığı vs) %2'den daha düşükken, bu kadar düşük bir yüzdeyle kocaman bir riske girmenin hiç bir mantığı yok. yok eşcinselliğinden emin gibisiniz ama eleman gene de açık etmiyor bu durumu, bu gibi tiplerle de uğraşmaya gerek yok, büyük ihtimal açıldığınızda "ne münasebet, sen beni ne zannettin vs" tarzı savunmaya geçecek, hiiiiiç ama hiç gereği yok böyle durumların. ulan sonuçta internet çağında yaşıyoruz, elinizin altında böyle bir nimet varken buradaki yüzlerce olasılığı değerlendirmeyip, bunun yerine böyle süper riskli işlere girmenin ne anlamı var? vay efendim ben aşık oldum galiba, vay efendim çok tatlı çocuk ama, vay efendim onun da benim gibi zedelenmiş duyguları var beni bir tek o anlarlar falan feşmekan... geçecen bunları, fasa fiso. gey dediğin adam akıllı olur, bu özellikle tehditlerle dolu cangıl dünyada geyler daha çocukluklarından başlayarak nasıl hayatta kalacaklarını sürekli hesaplayarak belli bir yaşa gelirler. böyle naif duygusallıkların hiç bir mantığı yok. elemana açılacan da seni bütün dünyaya ifşa etmeyecek, ba ba ba ba... sikerler öyle işi. böyle saçmalıklara girmek yerine alırsın eline interneti, tanışma sitelerinden sana mantıklı, aklı başında gelen profillerle şansını denersin, ki orada bile kendini kabullenememiş, aklı mantığı olmayan mal tiplerden bir sürü var, ama sonuçta senin kafana uyacak, cinselliğiyle belli bir noktaya kadar barışmış (en azından bir profil açabilecek kadar) tiplerle karşılaşma olasılığın daha yüksek. üstüne doğru dürüst bir profili de varsa, kendini düzgün cümlelerle ifade edebilmişse, eli yüzü düzgünse, zamanını ve duygularını böyle tiplerle iletişim kurmak için kullan. mal mısınız kardeşim sokakta, okulda, otobüste bilmemnerede gördüğünüz tatlı çocuğa, elinizde hiç bir başka veri yokken açılmaya? atatürk ne demiş, benim geyim akıllıdır, zekidir, çeviktir, aynı zamanda o aklını kullanmasını bilir. ne güzel demiş atamız. siz de atanızdan feyz alın ulan biraz. kıps, hadi yallah.

aileye ve yakın çevreye eşcinsel olduğunu açıklayamama nedenleri

içselleştirilmiş homofobinin insanlara neler yazdırabildiğini gösteren nedenler. eşcinsel kişilerin öncelikle kendi kafalarındaki önyargıları yıkabilmeleri gerekiyor ve bu bile oldukça sancılı ve emek isteyen bir süreç. okumak öğrenmek lazım, yoksa toplumun bizlere zerk ettiği homofobiyle kendimizi ve çevremizi algılıyor, sonra böyle yazılar yazıyoruz.

uzak mesafe ilişkisi

valla yıllardır yürüttüğüm ilişki türü. ilk başta aynı şehirdeydik, o nedenle temelimiz sağlam. sonra ayrı şehirlere düştük iş nedeniyle. istenirse her haftasonu gidilebilecek bir mesafede ama her haftasonu gitmek gelmek de yorucu olabiliyor. bir de ikimizin de bazı haftasonları yapacak başka bir işi oluyor. gene de ayda minimum bir-iki haftasonu görüşüyoruz. onun dışında her gün mutlaka telefon görüşmesi. bu herhalde ilişkiyi sürdürebilmek için en önemli şey. 7 yıldır babamın hastalığı nedeniyle iki-üç ay fiziksel olarak görüşemediğimiz oldu ama telefonla hiç görüşmediğimiz bir gün bile olmadı. tabii bu ilişkinin temelinde ciddi bir güven ve sevginin bulunması lazım. bu şekilde gidiyor valla, yakın zamanda bir araya gelebilecek gibi de gözükmüyoruz. belki böyle olması da iyi, arada sürekli bir özlem de oluyor, ilişki hızlı tüketilmiyor. bilmiyorum, her ilişki çok biricik dinamiklerle şekilleniyor. sana uyan başkasına uymaz. iki tarafın da ekonomik ve sosyal olarak belli bir rahatlık düzeyinde olması elzem bence. ayrıca ikimiz de tek yaşıyoruz, birimizden biri ailesi yanında olsa gene zor olurdu herhalde. ikimiz de bu ilişkinin ikimize çok iyi geldiğinin bilincindeyiz, o yüzden de koruyoruz. bir de ikimiz de öyle gözü dışarıda, seks yapmazsa ölecek tipler değiliz, işinde gücünde, belli bir yaşa gelmiş, hayatta ne istediğini iyi kötü çözmüş, evcimen tipleriz. bu nedenle zaten aramızda bir güven ortamı var. gelecekten ne beklemeliyim pek bilmiyorum ama şu zamana kadar götürdük işte, halimden memnunum. ideal dünyalarda yaşamıyoruz, herşey mükemmel olmazsa olmaz diyen biri de değilim. iyi ki böyle sevgi dolu bir ilişkim var diye yatıp kalkıp dua ediyorum aslına bakarsanız. düzgün, kafanın anlaştığı, seni seven, güvendiğin bir insan bulmak kolay değil, hatta bayağı şans. bunun çok bilincindeyim, o nedenle çok özen gösteriyorum bu ilişkiye. allah nazarlardan saklasın bizi.

salatalık

aileye ve yakın çevreye eşcinsel olduğunu açıklayamama nedenleri