seks olimpiyatları
maraton yaparlarsa ülkemi başarıyla temsil edeceğime inanıyorum.
lisans mezunu gaylerin kendilerini seviyeli gay sanması
bana gülerek okuduğum bir paragrafı hatırlattı. paragraf şöyle
"ileri zekalı" çocuk nasıl anlaşılır? basit, ebeveynlerin dediğine bakılırsa "çocuk okulda sıkılıyor"; sınıfta boş boş oturan çocuk sayısı göz önüne alınırsa, fransa'nın dahiler ülkesi olduğuna inanılabilir.
bu paragrafı değiştirisek:
"seviyeli gey" nasıl anlaşılır? basit, bazılarının dediklerine göre "lisans mezunu geyler seviyeli"; lisans mezunu geyler göz önüne alınırsa, türkiye'nin seviyeli geyler ülkesi olduğuna inanılabilir.
vajinasına silah saklayan genç kız
azeri sevgiliden duyulabilecek sözler
eğer bir azeri sevgiliniz varsa cinsel ilşki sırasında ya da günlük hayatta komik ve sempatik söz ve iltifatlarla karşılaşabilirsiniz. benim duyduklarımdan bazıları şöyle:
sana inanabilmirem
*
uy uy uy canim yaniir
*
sen menim erimsen
*
men senin avradınam
*
sesen gurban
*
insanlar
insanlar insancıklar hepsi de çok amcıklar.
taşak
pirimiz kaşgarlı mahmud'un muhteşem eseri dîvânu lugati't türk'te taşak şeklinde geçer. km eserde penise de taşak denildiğini çünkü penis ile taşağın birbirine yakın olduğu söyler. taşakla ilgili olarak da komik bir atasözü nakleder. " ödleçi sıçgan müş taşakı kaşır" yani ölümü yaklaşan sıçan kendinin taşaklarını kaşır.
eserde bir de" taşaglıg" kelimesi geçer ki taşaklı anlamındadır. taşaklıg er yani taşaklı kişi örnek olarak verilmiştir.
ilk kez sana veriyorum
bu cümleyi söyleyen kişiler büyük olasılıkla ilk sana veriyorum derken bir yandan da akıllarında şunları geçirmektedirler.
bugün ilk sana veriyorum
bu hafta ilk sana veriyorum
bu ay ilk sana veriyorum
bu hafta sonu ilk sana veriyorum
......
ve liste uzayıp gider. ha eğer kişi ciddi ise ilk size vermişse tebrikler. piyangodan büyük para çıkmış gibi sevinebilirsiniz çünkü ihtimaller aynı.
kaşar sevgili
sevdiğiniz kişinin kaşar olması durumu. bazen karşınızdakinin kaşar olduğunu bile bile seversiniz, bazen bilmeden seversiniz, sonra anlarsınız da iş işten geçmiştir. kimi zaman da sevgiliniz eski kaşardır. yani eskiden yemediğini bırakmamıştır ama son zamanlarda artık durulmuştur. sevgi kaşar maşar dinlemez tabi. ancak kaşar sevgiliniz bazen hâlâ kaşar olduğunu ya da eskiden ne kadar kaşar olduğunu bilerek ya da bilmeyerek hatırlatır ve az da olsa canınız sıkılır. bu sıkıntının mantıksız olduğunu bilirsiniz ama engel olamazsınız. velhasılı bunalımlı bir durum olabilmektedir.
ışgın
bugünlerda ankara'da kızılay'da tezgahlarda satılmayan başlanan bir bitki. dîvânu lugati't türk'te ışgun şeklinde iki yerde geçiyor. anadolu'da özellikle elazığ, tunceli ve malatya'da yetişiyor. makbulü nispeten büyük, taze ve parlak yeşil renkte olanı. bunlar kıtır kıtır yenebiliyor ve tatları gerçekten güzel.
mezopotamya tanrıları
dünyanın en önde gelen sümerologlarından biri olan noah kramer'in "sümerlerin kurnaz tanrısı enki" adlı kitabı bu noktada okumaya değer. kramer'in eserleri aynı zamanda tek tanrılı dinlerin de nasıl bir evrim geçirdiklerini gözler önüne seriyor. zaten kendisine öğrencilik yapmış olan muazzez ilmiye çığ'ın da "kur'an, incil ve tevrat'ın sümer'deki kökeni" adlı bir kitabı var.
göt
dîvânu lugâti't türk'te köt şeklinde geçiyor. köt ile ilgili olarak geçen kelimeler ise şunlar:
kötiç: çocuklara sövüldüğü zaman kullanılan "ey kıç gibi kokmuş" anlamına gelen bir sövgü sözü.
kötle-:bu kelime bir fiil. oğlan vb. sikmek/düzmek anlamına geliyor. bir örnek de verilmiş. oglanıg kötledi yani o, oğlanı sikti/ düzdü. daha 11. yüzyılda erkek sikmek anlamına gelen bir kelimemiz var düşünün!!
kötlet-: bu kelime de fiil kökü. anlamı oğlan vb. siktirmek/ düzdürmek. örnek olarak ol oglanıg kötletti yani o, oğlanı siktirdi/düzdürdü.
kötlüg: ibne, luti anlamlarına gelen bir küfür.
yaşlı eşcinsel
balamoz da denir. aşama şu şekildedir: manti-laço-balamoz.
ertelemek
çok uzun zamandan beri muzdarip olduğum kötü bir alışkanlık ya da kişilik özelliği. 5-6 ay kadar önce john perry tarafından kaleme alınan "erteleme sanatı: oyalanma , savsaklama ve kaytarma rehberi" kitabı gördüm. kitap ertelemeye farklı bir açıdan yaklaşıyor. önce kitabı kısaca tanıtayım.
kitap,
giriş- erteleme paradoksu
sistematik erteleme
erteleme ve mükemmeliyetçilik
yapılacaklar listesi
ritmi yakala
bilgisayar ve erteleyiciler
yatay düzenleyicileri savunmak
düşmanla işbirliği yapmalı mı
ek faydalar
erteleyiciler sinir bozucu olmak zorunda mı?
birtakım derin sonuçlar
ek: alışkanlıktan kurtulma yöntemleri
adlı bölümlerden oluşuyor.
yazar ertelemenin bir alışkanlık değil bir kişilik özelliği olduğunu ifade etmiş. bu durum ise sistematik erteleme kavramını kullanıyor. sistematik erteleyiciler işlerini sürekli bir şekilde ertelemeye meyilli insanlar. bu insanlar daha çok mükemmelliyetçi olduklarından yani yapacakları işin her yönüyle kusursuz olmasını istediklerinden dolayı erteleme eğilimindeler. bir işi mükemmel yapma isteği kişide duygusal çalkantılara, bir takım fantazilere yol açar ve kişi vaktini boşa harcar.
bu durumdan kurtulmak için çeşitli stratejiler öneriliyor. açıkçası bunlar ertelemeyi tamamen yok etmeye yönelik değil sadece ertelemenin kişinin hayatındaki etkilerini en aza indirmeye yönelik. yazar kendisini de sistematik bir erteleyici olarak tanımlıyor ancak buna rağmen önemli işler de yapabildiğini dile getiriyor.
erteleme huyu olan kişiler varsa kitabı okumalarını tavsiye ederim.
türkiye'de din anlayışı
kendi dinlerinin temel kaynağı olan kitabı bile okumayan insanların din anlayışı nasıl olursa öyle işte. okuyan da türkçesini okumuyor. bir şey anlamadıktan sonra neye yarar. oradan buradan duyulanlar, halkı ustalıkla kandırıp sömüren hoca ve şeyh takımının zırvalıkları bizim milletimize din olarak yetiyor. her ramazan yapılan dinsel içerikli sığ programlarda konuşulanlar, sorulan sorular, gündeme gelen konular buram buram cehalet kokuyor. din anlayışımız bu maalesef.
özgecan aslan'ın katilinin hapishanede linç edilmesi
adalet anlayışımıza şaşırıyorum. geçtiğimiz aylarda seda sayan'ın programına iki kadının katili olan bir adam katıldı elini kolunu sallaya sallaya. insanlar da bu adamı muhatap alıp konuştular, adam resmen öldürecek başka kadın aradı canlı yayında. o zaman neeredeydi bu linç ekibi? insanlar arasında bu ayrım neden. bütün bu olanların sebebi basının bu olay üzerine gitmesi. münevver karabulut cinayeti de aynı şey oldu. basın üzerine gitmeseydi neler olurdu acaba? ancak yüce türk basını her zaman bu kadar insaflı değil işte. ölüm şekli önemli. öldürülenler genç kızlar değil ise ve sıradan bir şekilde öldürüldülerse pek peşine düşülmüyor maalesef. keza gay, transeksüel, travesti cinayetleri de aynı. failler ceza bile almıyor. bu memleketin insanlarının adalet anlayışından ve adalet sistemimizden tek kelimeyle iğreniyorum. ikiyüzlü, ayrımcı ve zalim.
horizonmersin
geniş bir ilgi alanı ve bilgisi olan, yazılarını takip etiğim ve severek okuduğum yazar.
sikiş
kelimenin dilimizde yazılı olarak en eski kullanımı sanırım dîvânu lugâti't türk'e kadar gidiyor. bu eşsiz ansiklopedik sözlükte sikiş diye bir kelime geçiyor ve karşılığında sikişme denilmiş.
aynı zamanda eserde
sik (erkeklik organı)
sik- (sikmek)
sikil- (sikilmek)
sikit- (birini) sikişmeye/cimaya zorlamak sözcükleri de var. bu kelimeler için verilen örnekler ise şöyle:
örün- (erkeğin cinsel organı kalkmak) filli açıklanırken verilen örnek : er siki öründi yani adamın siki kalktı.
sik- fiili açıklanırken verilen örnek: er uragutnı sikti yani adam kadını sikti
sik- fiilinden nasıl sıfat yapıldığı açıklanırken verilen örnek: sikken er yani siken adam.
sikil- fiilini açıklarken verilen örnek: uragut sikildi yani kadın sikildi.
sikit- fiili açıklanırken verilen örnek: uragutnı sikitti yani o, birini kadın ile sikişmeye/cimaya zorladı.
öpüşmeyi bilmeyen adam
çok şeye tahammülüm var ama öpüşmesini bilmeyen adamlara karşı tahammülüm yok. öpüşmesini bilmeyen bir adam bana göre ders anlatmasını bilmeyen öğretmen, anayasadan haberi olmayan hukukçu gibi bir şeydir.
erkeklik ofsayta düşünce
kitabın tam adı "futbol, eşcinsellik ve halil ibrahim dinçdağ'ın hikayesi erkeklik ofsayta düşünce. iletişim yayınlarından çıkan kitabı burcu karakaş ve bawer çakır hazırlamışlar. yasemin inceoğlu da kitaba güzel bir önsöz yazmış. kitap temel olarak iki bölümden oluşuyor. ilk bölüm bawer çakır'ın kendi deneyimlerini anlattığı "azınlık idman yurdu çoğunlukspor'a karşı", ikinci bölüm ise burcu karakaşın halil ibrahim dinçdağ ile yaptığı "hakemliğe elverişli değildir" adlı uzun söyleşi.
halil ibrahim dinçdağın başından geçen olayları okudukça homofobinin ne kadar korkunç boyutlarda olduğunu gördüm. ancak bir umut da vardı. dinçdağ çok samimi ve bizden biri. onun gibi o kadar insan var ki.
kitabı okursanız,
ilginç bir tarafar kitlesine sahip lgbt dostu st pauli takımını tanıyacak,
erman toroğlu'nun eşi görülmemiş bir cehaletle eşcinsellik hakında söylediklerine şaşıracak
hormonlu domates ödüllerinin nasıl ortaya çıktığını ve kimlere verildiğini öğrenecek,
justin fashanu adlı eşcinsel futbolcunun hazin hikayesinden haberdar olacak,
futbol dünyasının ilk açık eşcinsel hakemi john blankstein'inden haberdar olacak
ahmet yıldız cinayetinin duruşmalarına kimseciklerin katılmadığını öğrenecek
homofobinin memeleketin ciğerlerine nasıl işlediğine tanık olacak ancak her zaman umudun olduğunu göreceksiniz.
okuyun bu kitabı kendinizden çok şey bulacaksınız
homofobik üniversiteler
bütün üniversiteler. çünkü toplumumuzun en avam kesiminden en aydın kesimine kadar tüm sınıflarında homofobi var. bir üniversitenin tamamen gey dostu olması ya da gey düşmanı olması gibi bir şey zaten olamaz. olsa olsa bazı hocalar ya da bölümler daha rahattır bazıları daha tutucu ve gey düşmanıdır. ben geylerin öldürülmeleri gerektiğini söyleyen profesörler de tanıyorum, öğrencisi gey olduğunu bilip ona sahip çıkan ve destekleyen profesörler de tanıyorum. son olarak şunu eklemek gerek üniversitedeki kadrolaşmalar benzer zihniyetteki adamların bir yerlere gelmesini sağladı ve bu nedenle akademi daha homofobik bir hale geldi. üniversitelerimiz için acınası bir vaziyet doğrusu.