profil yazısı
kendisinden bahsetmesi gereken yeri boş bırakmak adettir. veya profil sahibi "yazmayacaksan eşleşme" cümlesini kurabilme yetisine sahiptir sadece (mesaj atmamaları da bu sebeptendir, konuşmayı bilmezler çünkü).
yalnızlığın anlaşıldığı anlar
biri sarılıyormuş gibi hissetmek için iki kat yorganla ve 3 yastıkla uyumaya başladığım an. ühü.
yağmurdan sonra gelen toprak kokusu
toprağa yüzüstü kendimi bırakma isteği uyandıran, huzurlu bir koku.
ayı sözlük yazarlarının hoşlandıkları tipte ilk baktıkları yer
yüz, hareketler, kol-bacak
panik
"almayan böyle olsun" isimli bir albümü olan, geyik şamata ve kaliteli müzik içeren bir grup. deniz yılmaz(kurban) barındırır.
şu an dinlenen şarkıdan bir cümle
"stand up, you've got to manage..."
eşcinsel misin sorusuna alternatif cevaplar
"o değil de mazbatayı verdiler sonunda, haberin var mı"
overrated
metrobüste sapığın kadının üzerine boşalması
hani bişeyler demek istiyorum bu olay üzerine ama, ne denir ki? hiçbir kelime bu rezilliği tanımlamak için yeterince şiddetli değil. açlık desen belki ama hafif kalır, görmemişlik desen daha üst düzey, sapıklık desen yetmiyor... öff. küfür etmek istiyorum ama hakkını bulamıyorum, lütfen biri şuna uygun bir kelime bulsun.
neden sevgilin yok
çünkü tinder. kimsenin kimseyle konuşmak istemediği, adeta pokemon biriktirir gibi match biriktirdiğiniz bir uygulama dışında oturup da tanışacak, düzgün muhabbet kuracak bir ortam bilmiyorum (dernekler, cluplar falan var biliyorum da, hiç çekici gelmiyor bana o konsept. yok mu şöyle sakin, rahat, chill ve birası olan-opsiyoneldir- bir mekan ya?).
sözlük yazarlarının çocuklukları
nevşehir'de doğup büyümüş, ardından kaçarcasına terk etmiş biri olarak online'ım. selam.
kasetlerle oynamakla geçmiş bir okul öncesi hayatım var. gerek dinlemek, gerek kalemle çevirip -kafamda- çalan şarkılara eşlik etmek olarak çok eğlenirdim. sokakla pek aram olmadı. ne futbol, ne bilyeler, ne tasolar... hiçbiri ilgimi çekmedi. annemin dediğine göre "küfürlü konuşuyorlar" diye çıkmak istememişim evden (ne kadar da safmışım, şimdilerde küfrün içinden geçiyorum yeri geldiğinde).
ilkokulda ise bir arkadaş çevrem vardı. biraz gariptim, millet standart oyunlar oynarken, ben oynadığım oyunlardaki konseptlerden oyun kurup herkesi içine çekerdim. korsan gemisi kaptanlığı yapmışlığım vardır mesela. 10 kişilik bir mürettebatım dahi vardı, hepsi sınıf arkadaşlarım. sosyal bir sümüktüm yani. okul dışında ise zamanımı bilgisayar başında geçirirdim. tomb raider en sevdiğim oyundu. çocuk aklımla o zorlu bulmaca bölümlerini geçemesem de, bir şekilde baştan ala ala oynamaya devam ettim. doom ıı vardı bi de. onu da az sömürmedim (hala ara sıra oynarım hatta). eşcinsellik mevzusu ise bu zamanlarda kendini göstermeye başlayacak, fakat tarafımca 22 yaşıma kadar görmezden gelinecekti.
the away days
son single'ları "designed" her gün en az 3 kere dinlenecek kadar muazzam bir şarkı. o ses bütün gece bana şarkı söylese en güzel rüyalara dalarım.
alttaki yazara soracaklarım var
asla. yaşadıklarımın toplamı kadar tecrübe kazandığım için gayet minnettarım diyebilirim.
alttaki, aklına koyduğun bir şeyi yapmak için motivasyonunu nasıl sağlam tutuyorsun?
ayı sözlük yazarlarının kullandıkları laptop markaları
ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar
youtube'da bulamadığım, spotify'da mevcut olan "the away days - designed" isimli tatlılık. şiddetle öneririm.
evde oturup kahve içip caz dinleyerek kitap okumak
jazz olmasa da mutlaka bir şeyler açarım arkaya, yoksa 2 sayfa bile okuyamadan dikkatim dağılıyor. lo-fi veya synthwave ile çok güzel odaklanabiliyorum. kahve opsiyonel. bu şekilde bir oturuşta bitirdiğim orta kalınlıkta kitaplar var.
altın gün
albüm ve single kapaklarındaki detaycılık ile göz doldurur. 1970'ler gibi değil, bizzat 70'lerin kendisidir bu kapaklar.
buluşmalarda yaşanan garip sessizlikler
bizzat çok yaşadığım ve lanet ettiğim bir mevzu. boş boş fincanlara bakılır, "ne desem şimdi" düşünceleriyle soğuk terler dökülür, "galiba beni sevmedi" endişeleriyle hayal kırıklığı ufaktan filiz vermeye çabalar. bu yüzden applerden eşleşme yerine bir şekilde organik bir tanışmanın daha sağlıklı olduğuna inanıyorum (ama her yerde straight'ler allah kahretsin).
ayı sözlük itiraf
tinder vb. platformlardan eş bulma fikrine artık sıcak bakamıyorum. hook-up olayı için elverişli, ama ciddi bir ilişki ararken bir karın ağrısına dönüşüyor. içine kapanık birisi olduğumdan buluşmalarda garip sessizlikler yaşıyorum. hesapların %80'inin bio'su boş olduğundan, %17'sinin de "yazmayacaksan eşleşme.s.ss"den ibaret olması yüzünden muhabbet de açamıyorum. ilk mesajı hep ben atıyorum zaten (ne anlamı var ilk mesajı alan kişi olmanın, anlamadım gitti)."yer var mı", "arayışın ne" soruları... bunaldım sözlük.
nereden, nasıl, kimle tanışacağım da bir ilişki başlatacağım hiç bilmiyorum. böyle mal gibi kaldım, galiba ciddi ciddi forever alone'um.
cep telefonunu şarj ederken duyulan haz
plot twist: şarj kablosu, yuvanın içine biriken pamuklardan ötürü oturmamış ve 2 dakika sonra yuvasından çıkmıştır. şarja takıldığında %20 olan şarj, kontrol ettiğinizde %12 olarak ekrana yansımıştır. artık üzgün bir bireysinizdir.