bu ülkedeyseniz ve çevresini umursamamayı becerebilen şanslı azınlıktan değilseniz, iyi bir psikiyatr bul. kendine çok yüklenme, muhtemelen tanıdığın en iyi insan sensin.
florence + the machine'in 2018'de çıkması beklenen yeni albümünden sundukları ilk tat. alışılagelmiş yüksek tempolu işlerinin aksine çok naif ve melankolik bir şarkı. şöyle de bir klibi var.
breaking the waves isimli filmiyle organize dinlerin ve toplumun birey üzerindeki yıkıcı etkilerini mükemmel bir hikaye il anlatan, danimarkalı misantrop film yönetmeni. melancholia filminin basın toplantıları da hitler'i anladığını söylediğinden cannes'dan banlanmıştır.
lars von trier'in muhtemelen en boş filmidir. shia lebeouf gibi bir hıyara başrol vermesi, zerre kadar akıl mantık içermeyen son dakika twist'i ve antichristtan çarptığı sahne sinir bozucu bayağı.
yine de güzel bir film tabi. özellikle uma thurman'ın olduğu part ve bdsm bölümü bayağı sağlam.charlotte gainsbourg ise her zamanki gibi mükemmel.
ve aynı zamanda depresyon üçlemesinin son filmidir.
müzik kalitesi olarak her geçen albümle yükselen nadir popüler gruplardan biridir. geçen yıl ki son albümü after laughter 80ler popu ile dolup taşan, bayağı melankolik ve güzel bir albümdü. told you so ve ıdle worship sürekli rotasyonda.
iki cambazı aynı ipte oynatmaktır. özellikle aile ile iyi bir ilişki olduğunda hayattaki en mükemmel dilemmalardan biri ile karşı kalmaktır. saçları erken beyazlatandır.
migos'un bayağı uzun ve çoğunlukla sıkıcı son albümü. motorsport isimli cardi b ve nicki minaj ortak çalışması, bu iki hanım arasında da gerilime yol açmıştır, nicki'nin son işlerinden anlaşıldığı kadarıyla.
sadece yemeğin kendisiyle değil özellikle üniversite zamanlarında yakın arkadaşlarımla, ailemle sofrada yapılan muhabbetlerle ve geçen güzel zamanlarla da özdeşleştirdiğim için gelen hafifliktir.
ex bir anestezist ve aynı zamanda müzmin bir overweight * olarak ölsem yaptırmayacağımdır. bu kararım ameliyatın her an yüzde patlama potansiyeli olabileceğini görmemden hem de yapan bayağı ünlü bir cerrahın "her sleeve ** bir gün geri gelecek" lafını sürekli kullanmasından kaynaklanıyor. bir de bu ameliyat olmaktan ziyade irade ve azim önemli, zira sırf ameliyatla ilk başta kilo verilse bile verilen diyete ömür boyu harfiyen uyulmazsa o kilolar tekrar geri alınıyor. *
çalıştığın şehire iş için gelindiyse yani ailesi falan yoksa ezilme potansiyeli dört kat artabilecek olan durumdur. ben üç sene boyunca “onun ailesi yok” tadından yılbaşı, bayram vs tatili yapmamış biriyim. kariyer de yapmadım sonra, branş değiştirip falan. ah neyse
ya bu uygulamada takipçi kasanlar sadece bana mı itici geliyor? bu ihtiyaç nereden doğuyor yani anlamıyorum cidden? çok beğensem bile yazasım veya cevap veresim gelmiyor ama bir yandan da sayıları giderek artıyor bu arkadaşların. yakında herkes bir takipçi bağımlısına dönüşecek diye korkmuyor da değilim. en son profilime takipçi kasanlar yazmasın yazdım ama zaten onlar anladığım kadarıyla kendilerine yazılmasını bekliyor çoğunlukla jdfskl bide uzun zamandır girmediğim için web horneti özlediğimi farkettim. telefondan yazmak zor oluyor.
kilonun tamamen kisinin oz iradesinde oldugunu anladigindan beri bu konuda merhametli olamayan insanlara not düşmek istiyorum :) şubat'tan beri kilo vermeye çalışıyorum fakat metabolizmamdaki dengesizlikler ve kan değerlerimdeki sorunlar yüzünden veremiyorum. merak etmeyi midemi de kandırmayı denedim.deneyimlemediğiniz bir durum için en azından bunu yaşayanlar karşısında ahkam kesmeyin :)
dün benim için bittin dediğimde umursamayıp asıl sen benim için bittin çok da fifi diyen adam bugün her mecradan özür dilerim çocukluk ettim diye mesaj atıyor. önce whatsapp dan sonra telegramdan ve sırasıyla instagramdan ve facebookdan aynı mesajları alıp engellendikten sonra dün yeni açtığım hornet profilinden aynı zırvaları yazmaya devam etti. normalde hiç cool olmayı beceremeyip mutlaka cevap verirdim şimdi hiçbir yazdığına cevap vermedim. zaten aldatıldığımdan çok adamın pişkin tavırlarına bozulmuştum. en azından şimdi egom biraz tatmin oldu. tişikkirler :p şimdi biraz demet akalın dinleme zamanı jdfskl
kilonun tamamen kisinin oz iradesinde oldugunu anladigindan beri bu konuda merhametli olamayan dangalaklara bir soru sormak lazım senin merhametine ihtiyacı olan kim? minnacık beyninle oluşturduğun önermeden bilim adamlarının haberi var mı? bakın bunun eşcinsellik tercihtir diyenlerden hiçbir farkı yok. tercih se de sana ne gerizekalı dediğimiz adamlara söz konusu kilo olunca da sessiz kalmamalıyız yoksa bu dangalaklar haddini aşmaya çok meyilli ve ben haddini aşmanın kişinin tamamen öz iradesinde olduğunu anladığımdan beri merhamet gösteremiyorum bu iq mahrumlarına. uzun bir cümle oldu ya iq nuzun yettiği parçalara bölüp parça parça sindirebilirsiniz.
sen o kadar uğraş et kursa kaydet paşam haftada bir gün yedi saatlik kursa çok uzun, sıkılırım, girmek istemiyorum diyor. bir vasıf kazanması için ne yaparız ne ederiz diye düşünüyorum ama bu çabamdan ötürü de beni kötü bilsin istemiyorum.
en sevmediğim "onun iyiliği için ona karşı" ebeveyn hatasının içine girmek rahatsız etti beni.
sonra tabi pişman oldum. aldım karşıma 'ben seni düşünüyorum' adı altında sana istemediğin bir şey yaptırmaya hakkım yok ama madem istemiyorsun neden uğraştırıyorsun beni?
hem hiçbir şey kolay olmuyor armut piş ağzıma düş yok öyle bir dünya. daha hiç gidip görmeden sıkılırım diye bırakır mı insan?
gitmeyeceğim diyorsan gitme tabi. kendine bir şeyler katmayı ancak sen istersen mümkün olur, bunu istediğin zaman ben sana destek olurum sadece, bundan ötesi zorbalık yapamam
herkes dilediğini yazmakta özgür ortada bir hakaret olmadıkça. parti bazında da bir entry yok en azından kendi adıma bunu belirtebilirim. üzerine alınıp neresinden tutmak istersen tut. yeri gelmişken bende senin seks hikayelerini görmekten haz etmiyorum. okumadan geçiyorum sende öyle yap.
lgbt'nin b'si. gay kültürünün içindeler yani. biz nasıl seksbağımlısıdelikçierkekler isek heteroseksüel düzenin gözünde; onlar da delikfarketmezdiyenabazalar. bir de kendi içimizde saçma salak ön yargılarla daha fazla marjinalleştirmek yerine farklılığı kucaklasak. o tiksindiğimiz nefret söylemlerini, genellemeleri biz kullanmasak. savaş falan da olmasa ve pizza yiyince kilo versem. dünya daha güzel bir yer olur.
toplumda çerez kitap, ben roman liseden bu yana okmuyorum algısı var. geçen gün iş yerine bir stephen king kitabı getirdiğimde geldi başıma bu saçma yargılamalar. dışarıdan nasıl göründüğüne bakmadan sevdiğin tarzda sürükleyici bir roman almak bence bunun için yapılacak ilk adım. ister young adult, ister polisiye, ister korku ya da romantik fark etmez. önemli olan o hissi, tadıp havaya girmek.
bir diğer önerim de sesli kitaplar özellikle okurken sıkılanlar için. çok çok kaliteli uyarlamalar var bu formatta. bunun için ingilizce'yi iyi bilmek gerektiğinin de altını çizeyim.
ayrıntı ya da kitap önerileri için ise mesaj kutum her daim açıktır.
valla bak.. böyle iş yerinde mal gibi durdum birşeyler yazmaya çalışıyorum. o kadar enteresan bir hayatım yok ki yaptığım şeyleri öğle arasında banci campin yapmak diye başlıklar açayım. ya da aforizma da kasamıyorum, komik desen hiç değilim. bilemedim şimdi.
lgbt'nin b'si. gay kültürünün içindeler yani. biz nasıl seksbağımlısıdelikçierkekler isek heteroseksüel düzenin gözünde; onlar da delikfarketmezdiyenabazalar. bir de kendi içimizde saçma salak ön yargılarla daha fazla marjinalleştirmek yerine farklılığı kucaklasak. o tiksindiğimiz nefret söylemlerini, genellemeleri biz kullanmasak. savaş falan da olmasa ve pizza yiyince kilo versem. dünya daha güzel bir yer olur.
biseksüelleri her fırsatta aşağılayıp genellemeler yapmaktan çekinmeyen ama kendisi hakkında yapılan aynı davranışlara nevrotik bir şekilde cevap veren kullanıcı. hayat güzel gemiler falan.
yani hakkını vereyim şimdi yurt dışına çıkmışlar onu anlattı da bir saat telefonda bundan bahsedilmez. o arada dergi okudum, çay içtim, çamaşır topladım ama hala biz teksas'ta şuna gittik, vizemi böyle aldım, teyzesiyle yemeğe gittik diyordu ki başım dönmüş, yığılmışım kanepeye.
bu kadar öküz olmayın lan. asıldığım belli, hani kovalasın diye yapıyorsan ben üşengeç adamım anasını satayım. uyurum daha iyi.
eşcinselliğimi benimsemiş ve eşcinselliğe hakaretlerde tepkimi bir şekilde koyan insan olarak başıma birşey gelmeyecekse o benim.
kimliğimi söylediğim arkadaşlar var ama ailem henüz bilmiyor. bilirseler muhtemelen reddedecekler ve karşıma da buna değecek bir insan çıkmadı şu ana kadar. ama bilmeden yargılamak ve genellemek güzel tabii, insana kendini güçlü ve yukarıda hissetiriyor sanırım.
zedd'le yaptığı yeni single'i 365 bugün itibariyle çıkmıştır. klibi bayağıı bayağı black mirror tadında, bol a.ı.'lı, alttan alta melankolili güzel bir video olmuş, bu yalnız şubat gecesinde beni hüzünlendirip sonra da buruk gülümsetmiştir.
bir kere flört aşamasındayken evli olduğunu bildiğim ama o sırada bunu çok umursamadığım bir adamla konuşurken kolunda kızının isminin yazdığı dövmeyi göstermişti de yerin dibine girmiştim kendi kendime. kimseyi yargılamak bana düşmez ama asla yapmayacağım bir şey olduğuna karar verdim o andan sonra.
yani hakkını vereyim şimdi yurt dışına çıkmışlar onu anlattı da bir saat telefonda bundan bahsedilmez. o arada dergi okudum, çay içtim, çamaşır topladım ama hala biz teksas'ta şuna gittik, vizemi böyle aldım, teyzesiyle yemeğe gittik diyordu ki başım dönmüş, yığılmışım kanepeye.
bu kadar öküz olmayın lan. asıldığım belli, hani kovalasın diye yapıyorsan ben üşengeç adamım anasını satayım. uyurum daha iyi.