sarosbalik

Durum: 1067 - 0 - 0 - 0 - 06.04.2016 02:23

Puan: 23370 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 54

ahmed arif'ten leyla erbil'e mektuplar

22 mayıs 1954
bismil

leylâm, merhametsiz ömrüm,

suskun, uzanmış, seni yaşıyorum. hastalığım gra­fikte birdenbire yükseldi. doktorsuz, eczanesiz, sıhhıyesiz, allah’ın belâsı bir köydeyim. aileme, gözleri görmez olmuş anama yalan söylüyorum. hastalığımı anlatamıyorum. 140 liraya 5 kişi geçiniyorlar. ben de cabası...

bu korkunç kaos içinde sen, yeşil ve derin huzur, kafamdasın. kurtuluşumu, her şeyimi, dünyayı sevmemi sana bağladım, sana borçluyum. asıl peygam­ber olan sensin. yeryüzünde günahsız tek insan sensin.

ve ben, orada yanında kalmam gerekirken, eşşek gibi buraya geldim. belâmı da buldum. oh olsun!

***

ben hastalığımı yeneceğim, çünkü sen varsın. yine de hastalığımı, çaresizliğimi affet. “sevgimi her­kese dağıt” diyorsun. hiç kimseye dağıtamam! gözle­rinden vazgeçilmez ömrüm.

yarı canım, al beni. çok bekleme. hemen yaz ya da hemen gel.

senin, ancak senin...
senin, yalnız senin...

ahmed arif'ten leyla erbil'e mektuplar

ahmed arif'in leyla erbil'e gönderdiği mektuplardan oluşan 2013 yılında basılan kitabın ismidir. leyla erbil'e sırılsıklam aşık olan ahmet arif'in erbil evlendikten sonra bile mektuplaşmanın bir süre devam etmesi aşkın "yasak" sıfatının aslında ne kadar kendi kafamızdan kurduğumuz bir gerçeklik olduğunu gösterir niteliktedir. (bkz: )

15 mayıs 1954
ankara

leylâ, canım,

kayb, berbat ve sessizim... sessiz ve dolu: allahtan ki sen varsın. yoksa hâlim korkunçtu.

burası bir köy! yakınlarımın bütün ısrar ve gay­retine rağmen, hemen anneme gideceğim. pazartesiye trendeyim. eve gidince senin mektubunu bulmalıyım.
anneme ilk sorum o olacak zaten.

sen nasılsın ömrüm? son telefonda canını sıktım mı? ben artık annenden korkmuyorum. aksine onu, kendi annemmiş gibi seviyorum. buna ne dersin?

hınca hınç mısrâ doluyum. kara ve yeşil fon, hep­sinde hâkim. biraz kendime geleyim, mendillerine, blûzlarma, yastığına mısrâlar serpeyim. ha?

fotoğrafındaki “halbuki...”yi hâlâ anlayabilmiş değilim. anlatır mısın?

bütün bunlar, beyhude biliyorum. şaheser olan, benim uçakla oraya gelebilmemdir. allah kahretsin, bu hastalık, bu rezaletler ve bu aile mecburiyetleri...

ne yapsam?

gözlerinden öperim cânım. en çok da burnundan.

gülme, ciddi söylüyorum.

yarı parçan


ahmed arif

ölümünün 13. yılı olan güzel adam... muhteşem şiirler yazmanın yanında toplumsal ahlak zervatatına prim vermeden aşık olabilen ve aşkını kendi yaşamsal şartları içinde kanırta kanırta yaşayan insandır...

(bkz: leyla erbil)
(bkz: ahmed arif'ten leyla erbil'e mektuplar)

tansu çiller

çalıştığı boğaziçi üniversitesi ekonomi bölümündeki derslere ne zaman gelip ne zaman gelmeyeceği belli olmadığı için part-time ya da full-time hoca yerine "some-time hoca" olarak olarak bilindiği akademik bi yaşantısı olmuştur...

ayrıca (bkz: ben sizin bacınızım)

ya müzakere ya savaş

doğanın uyanışı ve barışı temsil eden newroz bayramının kutlandığı alanında görmek cidden çok yaralayıcı ve üzücü oldu. ancak bunun yanında daha 1,5 sene öncesine kadar müzakerenin olmamasından* ötürü savaşın varlığı da bir sır değil.

on binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan; yüz binlercesini yerinden yurdundan eden ve milyonların hayatlarına çok eksili bir noktadan başlamalarına neden olan bir savaşın yeniden yaşanmaması "barışın kalıcılığı" en büyük temennim. umarım yakın ya da uzak gelecekte devlet tarafı kendi içinde yaşayan insanları özgeliklerine saygı duyup onlarla birlikte yaşamayı öğrenir ve kürt tarafı da barış durumunda geliştirdiği demokratik yeteneklerle türkiye'nin daha demokratik- insanların eşit olduğu bir ülke yaratma ülküsüne katkıda bulunur ve türkiye'de bu sefer kürtlük, ermenilik, alevilik...vs gibi azınlık kimliklerinden çıkılıp yoksulluk, kadınlık, çocukluk ve gençlik üzerine çoğunluk politikaları yapılmaya başlanır...

sevgiliyi poposundan öpmek

tilika avetim go ay baviko

ayı sözlük formatındaki karanlık noktalar entry'siyle "küstah" ve "densiz";
ibni haldun'un haklılık payı entry'siyle "çok bilmiş";
hüzünlü seleflerimiz entry'siyle "kadirşinas" ve "empatik"
ve
nickiyle "avam" gibi özelliklere sahip olduğunu hissettiğim yaz...

bunlardan ötürü kendisine hayran oldum! net!

ablam bi ara senlen haftasonu seba tümer'in eski porgramlarını izleyip akşamına da çarka çıkak... mentörüm ol istiyom ayol

genel sağlık sigortası

kısaca gss olarak bilinir. türkiye cumhuriyeti devletinin de uygulamaya mecbur bırakacak şekilde taraf olduğu 1948'de kabul edilen insan hakları evrensel bildirgesi'nin 25.maddesi ve 1965'te yürürlüğe giren avrupa sosyal şartı'nın 11. maddedesiyle sabitlenen insanların yaşam hakkı ile birlikte düşünülen sağlık hakkı'nın sözde türkiye'de insanlara veriliş şeklidir. bu şekil neoliberal akp'nin minareyi çalıp kıçını da kılıf yapması örneklerinden biri olarak görülebilir.

bu sisteme göre devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes sağlık sigortası kapsamına alınmıştır ve böylece tc vatandaşlarına taraf olduğu uluslararası anlaşmalar uyarınca sağlık hakkı vermiş gibi görünmektedir. ifadenin ve kapsamın bu denli göz doldurucu olmasına karşın gss'nin uygulanışı / işleyişi hiç de o kadar parlak değildir. sağlık hakkı'na ulaşım noktasında en sıkıntıda olan toplumun fakir kesimi bu sistemle beraber sağlık hizmetlerine ulaşmada zorluklar çekmektedir.

öncelikle herkesin illa ki bir geliri olduğu varsayan bu sisteme göre durumu olanların illa ki devlete prim yatırması gerekmektedir. 2012 yılında uygulamaya konan yasaya göre 1 ocak 2012 tarihinden itibaren gelir durumu tespit edilemeyen bütün vatandaşlar asgari ücretin 2 katını devletten gizli şekilde kazandığı varsayılarak aylık 200 küsür tl borçlandırılmıştır. bu yüzden daha şimdiden vatandaşlar devlete milyonlarca lira borçlanmış durumdadır.

elinde her türlü kayıt kuyut olan devletin bu cingözlüğüne karşın vatandaşların yoksul olduklarını devlete bir kez daha ispat etmeleri gerekmekte ve bunun için sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıf'larına gidip gelir tespiti yaptırmaları gerekmektedir. bu işlem yaklaşık 1 ay süren bir işlem olmasının yanı sıra devlet kişilerin birey olma haklarına tecavüzünden başka bir şey değildir.

mesela 18 yaşını aşmış okumayan ve çalışmayan bir bireyin (okuyorsa bu yaş 25) hiçbir gelirinin olmaması devlet gözünde imkansızdır. akp hükümeti bu bireyin adrese dayalı nüfus bilgilerine bakarak onun yaşadığı evin gelirlerini hesaplayıp ardından hane halkının sayısına bölerek o bireyi yine gss kapsamında kendisine borçlu bırakmaktadır. evdeki herhangi bir kimsenin sigortalı çalışmasının bu noktada önemli olmamaktadır. yani 25 yaşını aşkın bir vatandaşın evinde sadece babasıyla yaşaması durumunda, babası çalışıyorsa bile onun sigortasından yararlanması mümkün olmamakla birlikte o babanın gelirinin yarısını kendisi kazanıyormuş gibi devlete yeniden prim ödemeye mecbur bırakılması söz konusudur.

bu şekilde devlet hem imzaladığı uluslararası anlaşma ve sözleşmelere uyumlu görünür olmuş hem de kendisine yoksullar üzerinden yeni bir gelir kapısı açmış durumdadır.

akp'nin bu paralarla ne yaptığını daha iyi anlamak için:

(bkz: ayakkabı kutusundaki dolarlar nereden geldi)?
(bkz: sümeyye erdoğan ın 52 bin tl maaş alması)

gss

" genel sağlık sitortası" isimli akp hükümetinin 1 ocak 2012'den beri uyguladığı neoliberal sağlık politikasının kısa ismidir.

mustafa sarıgül

akp'deki muadili recep tayyip erdoğan ile melih gökçek arası bişi olan insan... hani bunu uzun zamandır düşünüyorum. seçimler falan bahanesiyle değil. şişli ve civarını gökdelenler - plazalarla dolduran adam bütün istanbul'u eline geçirirse kim bilir neler yapar...

ayrıca şişli belediye başkanlığı'ndan ne kadar para kazandığını da merak etmiyor değilim. iki göz odalı üç evin olduğu anadolunun nüfus memurlarınca bile gözardı edilen en ücra köşelerinde "çare sarıgül" saçmalığını gördüğümden beri bu soru aklımdan gitmiyor...

oy ver

"oy vermek" başlı başına bir demokrasi geleneği - olmazsa olmazı değildir. oy vermek istemiyorsan da verme. ancak eğer oy vereceksen " oy vermek bir şeyleri değiştirseydi yasaklanırdı" diyen emma goldman'ın uyarısını dikkate al. oy bir amaç değildir; araçtır. yani oy vererek değiştirmek istediğin şey neyse onun derdinde ol...*

üzerinde meni lekesi olan siyah slip don

gün içindeki kızışma anlarına delalet olabileceği gibi bel soğukluğuna da delalet olabilir... mastürbasyon sonrası temizlenmemiş penis fikri de doğurabilir... ay ne bilim kafam karıştı ama her halukarda siyah ve slip bir arada candır!

soft erkek

bi alo dedim - şu lazım bu lazım dedim lamba cini gibi bütün isteklerimi yerine getirdi anında... erkekliğini bilmem ama insanlığı gayet "hard" bi arkadaş... seviom annem seni

smellycat

phoebe buffay ablanın friends dizisinde meşhur ettiği - kulaklarda çınlayan muhteşem şarkısının ismidir. şimdilerde ise sözlük yazarı nicki olarak ayrı bi hüvviyet kazanmıştır. iyi de olmuştur.seçime bakılırsa nickin sahibi sevimli, sempatik ve eğlenceli bir yazar olmalıdır.

hoşgeldin hemşire. *

porter

kıbrıs şehitleri, kızlarağası, asansör neyse porter da o'dur artık kafamdaki izmir imajında. ziyaret edilmesi kaçınılmaz ve zevkli olandır. muhabbeti - takılmaları şen kahkahalara gebe bırakır en ciddi sohbetleri. içtenliği doğru zamanda doğru yerde doğru kişiyle birlikte olduğunuz hissini verir - huzur verir.

yine bi izmir ziyaretinde yine yukardakilerin "porter paketi"ne dahil olduğunu göstermiş - günün yorgunluğu - gelecek haftanın yoğunluğunun farkında olmasına rağmen koşarak sımsıkı sarılmıştır.** bu sefer kendisinin yalnız olmadığını; iyiliğini - içtenliğini paylaşıp artırdığı arkadaşları olduğunu kendi ortamında gözlemleme ve katılma şansına sahip oldum. ne güzeldi. ne güzeldin. ne güzeldiniz... teşekkürler...

malatya homofobi ve transfobi karşıtı gençlik insiyatifi

ilgili şehirdeki potansiyel koliler de örgütlenmiş gibi görünüyor. gözünüz aydın pasifler:

http://www.facebook.com/photo.php?fbid=2...

soft erkek

boşa geçmemiş bir ömrün göstergesidir insanın etrafındaki güzel insanlar... hep öyle düşünmüşümdür hep. işte bu adam da bana hayatımı boşa geçirmediğimi düşündürtenlerden... bayadır buralardaymış meğer... anca bildik birbirimizin buradaki varlığını da...

hoş gelmişsin güzel adam.

şimdi ve sonra

iki gün önce ankara'ya yağan karla beraber birden bire playlistin en tepesine çıkıveren yeni türkü'nün son albümünün isim şarkısıdır.

ankara'ya öyle yakışırdı ki kar
asfaltlar ışıldar buz tutardı resmi yalanlar
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar
asfaltlar ışıldar buz tutardı resmi yalanlar
çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar
bu zulüm bu sevda bitmezmiş
sevmek bir halkı sevmekse
aşk o zaman sevmekmiş
çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar
bu zulüm bu sevda bitmezmiş
sevmek bir halkı sevmekse
aşk o zaman sevmekmiş
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar
asfaltlar ışıldar buz tutardı resmi yalanlar
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar
asfaltlar ışıldar buz tutardı resmi yalanlar
çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar
bu zulüm bu sevda bitmezmiş
sevmek bir halkı sevmekse
aşk o zaman sevmekmiş
şimdi ve sonra ne zaman kar yağsa
elim gönlüm çocukluğum buz tutar
sevmek bir halkı sevmekse
aşk o zaman sevmekmiş
sevmek bir halkı sevmekse
aşk o zaman sevmekmiş
sevmek bir halkı sevmekse
aşk o zaman sevmekmiş

(söz: yılmaz erdoğan
(müzik: derya köroğlu

dinlemek isteyenler için:


not: bir lost soul ukdesidir. ***

ankara

iki gün önce yağan kardan sonra feysbukta fotoğraflarıyla pek popüler olan şehirdir. üstelik insanlara en güzel kitapları, en huzurlu kahveleri, en dostçul sıcak şarapları içirtmiştir. yıllardan sonra ankaradan ayrı kalan bendeniz için ciddi ciddi bulunan yerde bir gurbet acısı - sıla hasreti tribi yaşatmıştır ve müzik playlistinde yeni türkü'nün şimdi ve sonra şarkısını top 10'da bir numaraya çıkartmıştır.

katy perry'nin lezbiyen olduğunu itiraf etmesi

  • /
  • 54
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 1067

yok saymak

bir insana yapılabilinecek en büyük şiddettir!

mashrou' leila

herşey youtube'ta free surfing yaparken
şarkısına rastlamamla başladı...* ardından başka ne söylemişlerki derken altında aşağıdaki açıklamanın olduğu ımm el jacket isimli şarkılarını dinledim... onun da linki şu:


"it's about an female that defies the gender norm and wears her hair short and wears a jacket and pants all the time, hamed (the writer/singer) here is supposed to be a traditional arab person/the arab society in general which is very hetero-normative, he sees her standing on her balcony and he/they assume she is in fact male, because she also goes out all the time even at night when arab girls aren't expected to be outside their house. the whole song is an apology to her."

merakım daha da arttı kendileri için ve siz ayılar için* araştırmalarıma devam ettim. kendileri hakkında başına hasır antropolog şapkası geçirmiş avrupalı röportaj teyzesinin iyi bi müzik kanalında çıkan röportajlarını ve geri kalan müziklerini seyrettim. ermeni ve araplardan oluşan grup hem müzik hem de kliplerinde oynayan oyunculardan ötürü son derece geniş ve heterojen yapısı kesinlikle "ebru" imajında. grup elemanlarının seksilliklerinden ölüyor olmalarının dışında her biri en az iki yabancı dil bilen, yurt dışında da okullara gitmiş ve kendi toplumsal gerçekliklerinin farkında olan insanlar olması hasebiyle kendilerine hayran oldum. ve artık ölmeden yapılması gereken şeyler listemde kendilerini beyrut konserlerinden birinde dinlemek var.***

(bkz: you held my hand and you promised me a revolution)

charlie hebdo

kendisine saldırının yıl dönümünde çıkan sayısının kapağında, yılbaşı akşamı almanya'da kalabalıktaki kadınları taciz eden orta doğuluları eleştirmek için, suriye'den avrupa'ya geçmek isteyen mülteci bir ailenin çocuğu olan " aylan bebek"i büyümüş ve tacizci olmuş olarak resmeden dergidir. gerek çizgilerinin vasatlığı gerekse de kendisini tanıttığı politik eleştirelselliğinin süper sığlığı bu kapakta tavan yapmıştır.

bu konuda umut stakehouse'un radikal blogtaki ayranım ekşi'de yazdıkları cidden kafa açıcı olarak düşünülebilir: (yazı, charlie hebdo'ya hiciv nasıl yapılır nasıl bi zeka gerekirin dersini vermiş bu arada bu yazısında eleman!)

aylan vs. alain bebek: http://blog.radikal.com.tr/dunya/aylan-b...

vicdani ret

20 kasım nefret mağduru transları anma günü'nde diyarbakır'da azat ipek "kürt’üm lgbt’yim askere gitmiyorum!" diyerek vicdani reddini açıkladı. "öldürmeyi reddediyorum!" diyen azat'ın vicdani reddini açıklarken yaptığı ve bence herkesin kulağına küpe olması gereken sözleri için:

bknz: http://www.ozgur-gundem.com/index.php?ha...

her biji azat!

gülse birsel

neyse ki oyunculuğu o kadar da iyi değil de bu kadının başaramayacağı birşey yok mu lan diye kıskançlıktan kudurmuyorum...** yalan dünya dizisinde artık ustalığının zirvesinde dolanmakta olan bacımız selahattin karakterinin ayrımcılıklar konusunda kesinlikle duyarlı bir duruşu temsil etmesi ve toplumsal ahlak kurallarını alt-üst edişi resmen orgazmiktir. bariz fırsatçı-bencil pavyon pezevengi/köylü kurnazı bu karakterin adıyamanlı olduğu belirttikten sonra bu şehirli olanların tepki göstermeleri olasılığına karşın dizinin en aklı başında karakterini ahmet'i selahattin'in ikizi ilan etmesi oldukça zekicedir. ayrıca evli ve çocuklu selahattin'in bütün bencilliğine ve çıkarcılığına karşın aşık olduğu başka bir kadın için kendini derbeder edişi ve elinden gelenin fazlasını aşkından esirgememesi gülse'nin aşkı anlamlandırması açısından önemlidir. helal olsundur...

sevgilisinden yeni ayrılanlara tavsiyeler

dul kadınsın, bir ihtiyacın olursa çekinme.*

pınar selek

1971'de doğup iyi bir lisans öncesi eğitim aldıktan sonra akademik başarılarını mimar sinan üniversitesi* sosyoloji bölümünde devam ettiren ve şu sıralar yurt dışında olan sosyolog, feminist ve yazardır. 1998’de yedi kişinin hayatını kaybettiği mısır çarşısı patlaması davasından o günden beri yargılanan ve hakkında bir türlü nihayi karara varılamayan insandır. iki kez bu davadan beraat etmesine rağmen yargıtayda sürekli kararların bozulması süreci bugün itibariyle türkiye cumhuriyeti hukuk tarihine geçicek saçmasapan bir kararla tekrar bozulmuştur. kendi kararını bozan yargıtaya karşı kararında direnme kararı veren yerel mahkeme "ay biz vazgeçtik" demek suretiyle yargılama sürecini sil baştan ele almaya karar vermiştir. işin ilginç tarafı bu duruma eski kararda direnme fikrindeki savcı bile şaşırmış ve mütaalasını "iyi madem, suçlu, hadi yargılayak bari" şeklinde vermiştir...

kanıtsız, tanıksız şekilde yargılanıp hakkında müebbet hapis istenen selek'in davasından bir gün önce bir ülkeyi 30 yıl geriye götüren darbeyi yapan bir çok insanın ölümünden, kaybolmasından, sakatlanmasından sorumlu olan insanların ellerinde kahveyle talk show'a çıkarılmışçasına ifadesini alan mahkemeyle selek'in durumunu bu şekilde yargılamayı uygun bulan mahkemenin aynı anayasa ve yasalarla işlediğine inanmak güçleşmiştir.

son karar haricindeki yargılama süreci için bakınız: http://www.pinarselek.com/

pınar selek'in hepimizce okunması gereken kitabı için (bkz: sürüne sürüne erkek olmak)

(bkz: adaletin batsın türkiye)

şafak pavey

konuşmalarıyla, yaptıklarıyla, duruşuyla ve güzelliğiyle mecliste bulunmasından ötürü çok memnun olduğum insandır. şu sıralar kişisel web sitesinin kapağında cihan kırmızıgül'e destek için onunla, boynunda puşi ile çekilmiş bir fotografı bulunmaktadır. http://www.safakpavey.com/

(bkz: hayranı olunacak kadınlar)

chp teyzesi

yakın gelecekte biyoloji ve fiziksel antroploji bölümlerinde; uzak gelecekte ise paleantropoloji bölümlerinde homo kemalismus vajinismus ismiyle anılacak olan primat türüdür.

eşcinsel evlilikleri protesto gösterisi

coqueteria nickli has hanım ablanın "emekli cami hocaları yardımlaşma derneği" olarak nitelendirdiği bir grup insanın türkiye'de olan bitene kafa yormaya başlaması; dahası kafalarını yoran meseleler için sokaklara dökülmesidir.** öncelikle söz konusu gürühun eşcinsel evliliği ile ilgili yasanın geçmesi için bdp ve chp'nin kıçlarını yırtmalarının bile işe yaramayacağını düşününce dertlendikleri şeyin müslüman kürt camia'nın bdp ile ilgili bağlatılarını zayıflatmak olduğu düşünülebilir. dahası bu video bir kez daha göstermiştir ki eşcinselliğin ismi türkiye'de hala "ibnelik"tir.** vidyonun devamında başka konulara da değilinilmiş olunmasına karşılık değinilmeyen konular kendilerine "insan hakları savunucusu" diyen bu taşakları topuklarına değen elemanların aslında ne kadar samimiyetsiz olduğunu göstermektedir. samimiyetsizliğin ölçüsü için elemanların "insan" kategorisine neyi alıp neyi almadıklarını bir kez daha düşünmek gerekir.

son olarak da bu vidyonun ve bu tür amcaların ellerinde bu pankartlarla sokaklarda bulunmalarının, türkiye'deki eşcinsel hareketin artık ne kadar kuvvetli olduğunu gösteren bir geribesleme olduğunu düşünüyorum. normal şartlarda "yok saydıkları bir kesimin" varlığını kabul etmiş olmaları üzerinde de bu kesim için canlarının bu denli sıkılması eşcinsel görünürlük için - eşcinselliğin bir mücadele alanı yarattığını göstermesi açısından gayet kıymetlidir.

(bkz: ibnenin fendi hacıyı yendi )

http://www.sansursuzhaber.com/izmitte-es...

vatandaş ingilizce konuş daha çok konuş

evrensel iletişim ve bilim dili olan ingilizce'nin hakkının teslim edilmesidir. toplasan 70 milyon tarafından konuşulan bir dilin yerine 4 milyar insanın bildiği ve konuştuğu dille iletişim kurulması gerekliliği kuşku götürmez bir gerçektir. orta okuldayken tarih kitabında gördüm. bir dağın içine sıkışmış bir grup insanın köpekgillerden bir hayvanın lütfuyla o dağdan kurtulmaları*** sonra da üreyerek koskocaman orta asya'ya sığmayıp dünyanın dört bir yanına barbar olarak gitmesi, gittikleri yerlerde taş üstünde taş bırakmayan ve varolan kültürleri yok eden torunlarının biraz medenileşmesi için şarttır. devletin kurucu milletler arasında ingilizce konuşanların olmaması önemli değildir. ne de olsa devlet ne derse o olur. ingilizce konuşmayanlar hastanede tedavi edilmezlerse; askerde, okulda, karakolda...vs. aşağılanırsa seve seve ingilizce öğrenip medenileşirler zamanla ne de olsa...

(bkz: milliyetçilik karşıtı olayım derken millet karşıtlığı yapmak)

dark bear

ana dil başlığına yazmış olduğum "the language that a person can have; but not a state" girdisini 5 kere silen ve 4. kez bu işlemi yaparken bana nedenini "aynı entryi tekrar tekrar yollamana gerek yok aslında. türkçe meailini ilave etmen gerekecek, herkesin anlayabilmesi için" şeklinde bir açıklamayı nihayetinde lütfeden ayı sözlük yöneticisidir. kendisine "böyle bir kural olmadığını" belirtmiş olmama rağmen "böyle bir kurala gerek yok, herkesin ruhen ve beyinen bilmesi gereken birşey." diyerek beni dumura sürüklemiştir.

kurallarda herhangi bir ifadenin olmadığı sözlükte alıp başını giden seri eksileme olayına ruhunun ve beyninin ne dediğini çok merak etmekteyim.

(bkz: zeki müren ruhuna ve beynine göre versin)

chp teyzesi

yakın gelecekte biyoloji ve fiziksel antroploji bölümlerinde; uzak gelecekte ise paleantropoloji bölümlerinde homo kemalismus vajinismus ismiyle anılacak olan primat türüdür.

chp izmir kadın kolları

1 mayıs 2011 tarihinde gündoğdu meydanında toplu halde rastladığım teyzeler gürühudur. sayıca hayli kalabalık olmalarına rağmen birbirlerine tıpatıp benzemeriyle akılda kalmışlardır.* neyse chp deki değişim dalgalarının sonucu olarak 1 mayıs meydanlarına doluşturulan bu hanım teyzelerin ortamı pek garipsemiş olmaları gözden kaçmamıştır. bu teyzelerden birinin polis arama noktasında "evladım bizi neden arıyorsunuz, biz chp'li kadınlarız" cümlesi ve polisin bu cümleyi sikine takmadan işine devam etmesi üzerine ahretliğine destekte bulunmak isteyen sarı-kısa-fönlü saçları ve kırmızı şapkası olan bir başka teyzenin "akp'nin polisleri bunlar zaten" cümlesi bu gürühu anlamak için yetmiştir.

türkiye gençlik birliği

türkiye usulu neo-nazilerdir. nasyonel sosyalizmi savunan ne isa'ya ne musa'ya yaranamayan doğu perinçek taifesinin marifetir. chp ye kabul edilmeyen doğu perinçek'in partisinin isminden de vazgeçmeyerek kurdurduğu bu oluşum özellikle türk bayrağı ve atatürk posterlerini kullanması samimi chp'lileri etkilemiştir. kemalizm'in altı okundan "devrimcilik" okunun ve atatürk'ün söyleyip söylemediği tarihçilerce tartışmalı olan " bursa nutku"nun gazıyla toplumsal olaylar çıkarmaya pek meyillidirler. ha sözü açılmışken chp devrimcilik okunu ülkenin eğitim, bilim, teknoloji, ekonomik refahgibi etmenlerin ışığında muasır medeniyetler seviyesine çıkarılıp arkaik anadolu toplumunu dönüştürmek olarak tasavvur ediyorken işçi partisi ve tgb için bu ülkedeki azınlıkları ve kürtleri yok etmek anlamına gelmektedir.

(bkz: tgb'nin 24 nisanda odtü öğrencilerine saldırısı)
Henüz takip ettiği biri yok.