the portrait of steven meisel

Durum: 251 - 0 - 0 - 0 - 12.05.2013 23:46

Puan: 4294 - Sözlük Kezbanı

12 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 13

ortodonti

şimdi diş adedi ve büyüklüğü belli, agızdaki dişlere ev sahipliği yapacak hacim belli, gel de çık işin içinden. 4 tane dişim yukarı-aşağı ve sağ sol olmak üzere simetrik bir şekilde çekildi. dahası sadece damaklık içeren teli de dahil etmek üzere orta1de başladıgım bu maceram tam liseson ve üniversite hazırlığa kadar devam etti. bildiğin 6 yıl tel kullanan bir bireydim.

bu süreçle alakalı olarak o kare kare metallerin üzerine ince tel yerleştirildiği ilk günlerde sanki diş köklerim bile boşluktaydı, o hissi hiç unutmuyorum bu bir acı değil, sanki diş diş değil de cam ve her şeye hassasiyeti var. fırcası çok meshurdur ancak ana fırçalama işlemi bu fırçayla yapılmaz. o normal diş fırçalarının tel sebebiyle yetişemediği alanlar içindir. belli bir süre sonra gayet de alışırsınız ki, ben tellerin çıkmasını dahi istememiştim ve sanki dişlerim herşeyden daha çok görünüyor gibiydi...

sonuç olarak dişlek ve üstüste dişlerden normal ve düzenli dişlere geçiş oldu, 4 diş çekildi, ha bir de dogru diş fırçalama teknikleri, diş eti sağlığı...vs. ile ilgili gerekli gereksiz pek çok bilgi.

asansörde yiyişen dayılar

ya şu "asansörde yiyişen dayılar" bayağı dillere pelesenk oldu ha. ekşide/youtubeda başlıklar filan gırla gidiyor...
ne olmuş amına koduklarım, çok mu tiksindiniz? ikisi de amcaymış lan bunların, yok yaşlılarmış, yok ikisi de kamyoncu tipliymiş, hayata aynı bakılamıyormuş, insanlığınızdan tiksinmişsiniz...

çok sayıda malla aynı ülkede yaşadıgımı biliyordum da bu kadar çok olduklarını yemin ederim bilmiyorum. o bakış açınızı da, toplum kurallarınızın da içine edeyim..

dido

zamanında hem kasetini hem cdsini almışlığım var "no angel" albümünün. o derece sevmiştim. sapıklar gibi dinlemiştim. hatta cd kusunun ortasında küçük tutturma plastikleri kırılmıştı resmen dinlemekten. son albümü için de oldukça hoş eleştiriler var, göz atıcam bakalım.

dahası ilk albümünde abisinin inanılmaz desteği vardır, ailesinin çok çok acayip huyları oldugunu kendisi dile getirir ve asıl isminin 4 tane uzun kelimeden oluşur "florian cloud de bounevialle armstrong" *, televizyonsuz bir evde duvarların kitapla dolu olarak büyüdüğünü anlatır.

hatta çok eski bir blue jean röportajında cocuklugunu şöyle tanımlar:

"islington semtinde kitaplarla dolu koca bir evde büyüdük. okula başlayana dek televizyon denen şeyin varlığından habersizdik. herkes akşam ne seyrettiklerinden bahseder, en sevdikleri çizgi karakterleri tartışırken biz alık alık etrafımıza bakardık. televizyonumuz bulunmadığı gibi, fazla ziyaretçimiz de olmadı. hadi babam biraz aklı başındaydı ama annemin eksantrikliği rollo'yla hayatlarımızı kararttı. annem bize sadece garip isimler vermekle kalmadı, ayrıca garip kıyafetler giydirdi, beslenme çantalarımızı garip kokulu yiyeceklerle doldurdu. ikimiz de normal olmak için yanıp tutuşuyorduk."

ha gereksiz bilgi de olsa söyle bir anı biliyorum ama bence cidden çok önemli, çünkü bunu bana anlatan yaşını başını almış o dönem o cevrelerde bulunan bir ingiliz

şimdi senelerr önce 90larda bir adam var lonrada, matthew mu desem mark mı desem öyle ingiliz bir erkek ismi, bunun bir kız arkadası var ve kız arkadasının bir ev arkadası var, bu matthewun da kız arkadası seneler sonra afganistanda vurulup ölüyor ama bu da gereksiz bir bilgi. neyse matthew nun sevgilisinin ev arkadası olan kız bir gün eve geliyor ve bu ikisine, artık ben çalışamayacağım çünkü şarkıcı olmak istiyorum der, tabii tatlı matthewcuk bu kızcağızla dalga geçiyor off course filan fişman diye. sonuç itibariyle matthew bildiğin g.t oluyor, kız çok ünleniyor, ilk albümü dünya çapında 2000lerin ilk ortasında deli gibi satıyor, sevgili matthewnun dalga geçtiği, sevgilisinin ev arkadası olan kızcağız ise ingiliz sanatçı dido'dur

lola + billy the kid

kutluğ atamanın sevdiğim filmi. her bir sahnesi farklı bir olaydır. berlinde çekilmiştir.

şöyle bir sahnesi vardır ki, dillere destandır:
http://ayisozluk.com/lnk/lubcal

ayı sözlük birinci yazarlar zirvesi

orospuluk peşinde koşmaktan kaçırdığım zirve.
*

adobe illustrator

autocadin grafik tasarım için olanı desek yanlıs demiş olmayız, vektörler, vektörler..
senelerdir photoshop kullanmama rağmen baslangıc seviyesinden öteye götüremediğim grafik tasarım programı. insanı sinir eden bir yapısı var. kontrolü zor sabır yiyen cinsten coral draw vardı daha uygun kullanılan ama freehandi de içine almasıyla daha da gündeme oturdu sevgili(!) illustrator. sevemedim bu programı nedense, ama kafa göz yarıyoruz mecburen.

raw

bir fotoğraf formatı. kelime anlamı "ham"dır. yontulmamış heykele dönüştürülmemiş kaya parçası gibi.

bu fotoğraf formatı inanılmazdır. ışığın sıcaklağını, pozlamanın karanlık ya da patlak olmasını fotografı çektikten sonra ayarlayabilirsiniz. karanlık aydınlık değerlerini, ışığın yeşile mi mora mı yakın olması gerektiğini, keskinliği doygunlugu..vb. bütün değerleri çatır çatır bu formatta halledebilirsiniz. birazcık abartı gelse de fotografı masabasında çekmiş oluyorsunuz gibi. dahası görüntü kalitesi ve diğer bütün detayları barındırır içinde, açmak için photoshoptaki camera raw eklentisi size yardımcı olacaktır. ciddi şekilde takıntılı bir şekilde kurcaladıgınızda farkedeceksiniz ki, hayvan gibi yer kaplasa da fotograflarınızı hep bu formatta çekmeye başlayacaksınız. jpeg gözünüze at sikine konmus kelebek kadar anlamsız ve paçoz gelecek.

herkes nutellaya "can"dır der, ben ise buna diyorum.

modern family

içinde barındırdıgı bu 3 aileyi ciddi ciddi o kadar çok seviyorum ki, gerçek olsalar ziyaretlerine filan gitmeyi düşünebilirim resmen!

biseksüelleri eleştirmenin bifobi sayılması

eleştirdiğim tek noktası biseksüelliğini kabul etmeyenler için, heteroseksizmin o güvenli kıyılarında görünmeye çalışmaları. yok kız arkadaşım var da falan da filan da... kaç senedir yarrak yalıyorsun sonra efenim ben bütün cinsel yönelimleri reddediyorum. yok ya?! senin bu yarrak kürek tutumun sebebiyle o kadar lgbt bireyi işkenceye uğruyor her gün.. ha icraate bakarsan gelsin herifler, gitsin herifler. insanın kendine saygısı olacak abi. hayatta ne olursan ol, önce kendinin arkasında durabileceksin.

biseksüellik herhangi bir geçiş dönemi olmamasına karşın, homofobik gayler tarafından marş haline getirildiğinden bu tarz sorunlar çıkmakta.
ne acayip değil mi homofobik gay kavramı??! tıpkı bifobik biseksüeller gibi.

nasıl ki homofobi yapan gayler çoğunluktaysa, bifobiyi oluşturan biseksüeller de çoğunlukta, herkes kendi kapısının önünü süpürsün dicem de, 2 tarafta da bu pislik aynı kökenden geliyor, erkeklik kavramı üzerinden. nasıl ve niye böyle anlasılıyorsa artık bilemiyorum. ha bilmek istiyor muyum ondan da emin değilim artık. amma velakin seviştiğim adam çıkıp da agızlara sakız kıvamında kız arkadaslarını anlatıyorsa kimse kusura insan bir sabrediyor, iki sabrediyor daha sonra bir daha aynı tongaya düşmüyor. olayın kimin kimi siktiğiyle de alakası olmadıgını her aklı başında lgbt bireyi zaten çözecektir.

dediğim gibi bu fobilerin kaynagı yönelimler değil. bir çeşit "erkeklik" kavramı kavgası ki, walla gay olsun biseksüel olsun lütfen almayayım.

xalo

biricik sohbet arkadaşım sırdaşım. bir sürelerdir girmiyor sanırım. tatlı adam.

kısa boylulardaki uzun boy kompleksi

katılamadıgım başlık. evet gayet de kısa boyluyum, uzun olsaydım der miydim: evet diyebilirdim ama her tarafım brad pitt bir boyum kaldı sanki mına koyim, dahası ben bir insanım, benim gülümseyişim var, konusmam var, karakterim var, telaşlı halim, aşık halim var... yani iyi ya da kötü bunlarım var. ve 2-3 şey bile bir insanı etkilemek için gayet yeterliyken neden sadece boyum problem olsun ki??! hem bu güne kadar nice yarrak kürek adama aşık olduk çok müthişlerdi??! bu nedenle olay çok çok başka, ne uzun ne de kısa olmak insanı komplekse sokamaz. bence.

kürt böreği

üstü pudralanıyordu* yamulmuyorsam. pek tabii isteğe bağlı.

ayı sözlük birinci yazarlar zirvesi

abi unuttuğum hadise bu benim. dün gece sakal bıyık ne varsa ne yoksa traş ettim, sünnetli penis gibi kaldım ya. gelsem mi gelmesem mi bilemedim.

müslüm gürses

80 lerde lubunya olmak

annemin anlattığına göre küpe takıp, ankarada olanları tunalı da takılırlarmış.

nil erkoçlar

daha rahatça gay olduğumu insanlara söylemediğim dönemdi neyse, istiklaldeki mc donalds ta oturuyorum kezban kezban yanımda da nil erkoçlar var, daha 18 yaşındayım sene 2004*yanında da bir arkadaşı var, 2-3 saat öyle takıldık filan en son mor kedi kafenin yerini soruyorlardı birilerine ben de bilmiyorum gaylere hizmet veren bir kafe olduğunu o dönem. sonunda 3ümüz bulduk ama ben çıkmamıştım yukarı. o günden sonra hep tatlı bir bitirim lezbiyen olduğunu düşünmüştüm.* * doğru bedeni bulduğunu öğrendim bu gün, adına çok sevindim, hatta baya gülümsedim, ana akım medya onun biyolojik olarak kadın olduğu dönem için "ay cok güzeldi neden böyle oldu ki" yarak kürek yorumlar yapacak olsa da, asıl şimdi en güzel, aynaya baktığında, alışveriş yaparken, sokakta yürüken istediği bedende yaşamanın güzelliğini yaşayacak. hoşgeldin tatlı adam.

the portrait of steven meisel

zorlu bir ayrılık süreci geçirmiş yazar, mühendislik mezunu fotografcıdır. zihinsel tatmin daha önemlidir görüşündedir. her türlü hazzı sever, içtiği kahve ve sigarada da, yaptıgı sevişmede de, ürettiği görselde de, uyudugu uykuda da hazzı sonuna kadar yasamaya meraklıdır. haz manyağıdır kısacası, egosu tavan insanlardan nefret eder, egosu yerlerde olan insanları da anlamaz cunku her insanın süper bir yanı bulunur. mert and marcus ve guy bourdin e tapar, steven meisel yol göstericisidir, deli gibi bir dergi ve porno arşivi, ara sıra nükseden egzemaları vardır. yay burcudur, hafifmeşrep havaları sever, elde edilemeyecek karakterlerin ucuzlukla ortamın amına koymasını daha cok sever. 80ler yapımı kadın konulu atıf yılmaz filmlerini ve 90lar yapımı haneke filmleri kutsal basucu kitapları gibi arada sırada kurcalar. ha bir de evde yaz kıs iç çamasırı ile dolasmayı sever. eee yay burcu.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

ayı sözlük zirvesi

walla ne zaman olursa merakla beklediğim zirve.
  • /
  • 13
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 251

at avrat silah

ayı sözlük yazarlarının gün ışığına çıkmayı bekleyen fantezileri

biseksüelleri eleştirmenin bifobi sayılması

eleştirdiğim tek noktası biseksüelliğini kabul etmeyenler için, heteroseksizmin o güvenli kıyılarında görünmeye çalışmaları. yok kız arkadaşım var da falan da filan da... kaç senedir yarrak yalıyorsun sonra efenim ben bütün cinsel yönelimleri reddediyorum. yok ya?! senin bu yarrak kürek tutumun sebebiyle o kadar lgbt bireyi işkenceye uğruyor her gün.. ha icraate bakarsan gelsin herifler, gitsin herifler. insanın kendine saygısı olacak abi. hayatta ne olursan ol, önce kendinin arkasında durabileceksin.

biseksüellik herhangi bir geçiş dönemi olmamasına karşın, homofobik gayler tarafından marş haline getirildiğinden bu tarz sorunlar çıkmakta.
ne acayip değil mi homofobik gay kavramı??! tıpkı bifobik biseksüeller gibi.

nasıl ki homofobi yapan gayler çoğunluktaysa, bifobiyi oluşturan biseksüeller de çoğunlukta, herkes kendi kapısının önünü süpürsün dicem de, 2 tarafta da bu pislik aynı kökenden geliyor, erkeklik kavramı üzerinden. nasıl ve niye böyle anlasılıyorsa artık bilemiyorum. ha bilmek istiyor muyum ondan da emin değilim artık. amma velakin seviştiğim adam çıkıp da agızlara sakız kıvamında kız arkadaslarını anlatıyorsa kimse kusura insan bir sabrediyor, iki sabrediyor daha sonra bir daha aynı tongaya düşmüyor. olayın kimin kimi siktiğiyle de alakası olmadıgını her aklı başında lgbt bireyi zaten çözecektir.

dediğim gibi bu fobilerin kaynagı yönelimler değil. bir çeşit "erkeklik" kavramı kavgası ki, walla gay olsun biseksüel olsun lütfen almayayım.

biseksüelleri eleştirmenin bifobi sayılması

eleştirdiğim tek noktası biseksüelliğini kabul etmeyenler için, heteroseksizmin o güvenli kıyılarında görünmeye çalışmaları. yok kız arkadaşım var da falan da filan da... kaç senedir yarrak yalıyorsun sonra efenim ben bütün cinsel yönelimleri reddediyorum. yok ya?! senin bu yarrak kürek tutumun sebebiyle o kadar lgbt bireyi işkenceye uğruyor her gün.. ha icraate bakarsan gelsin herifler, gitsin herifler. insanın kendine saygısı olacak abi. hayatta ne olursan ol, önce kendinin arkasında durabileceksin.

biseksüellik herhangi bir geçiş dönemi olmamasına karşın, homofobik gayler tarafından marş haline getirildiğinden bu tarz sorunlar çıkmakta.
ne acayip değil mi homofobik gay kavramı??! tıpkı bifobik biseksüeller gibi.

nasıl ki homofobi yapan gayler çoğunluktaysa, bifobiyi oluşturan biseksüeller de çoğunlukta, herkes kendi kapısının önünü süpürsün dicem de, 2 tarafta da bu pislik aynı kökenden geliyor, erkeklik kavramı üzerinden. nasıl ve niye böyle anlasılıyorsa artık bilemiyorum. ha bilmek istiyor muyum ondan da emin değilim artık. amma velakin seviştiğim adam çıkıp da agızlara sakız kıvamında kız arkadaslarını anlatıyorsa kimse kusura insan bir sabrediyor, iki sabrediyor daha sonra bir daha aynı tongaya düşmüyor. olayın kimin kimi siktiğiyle de alakası olmadıgını her aklı başında lgbt bireyi zaten çözecektir.

dediğim gibi bu fobilerin kaynagı yönelimler değil. bir çeşit "erkeklik" kavramı kavgası ki, walla gay olsun biseksüel olsun lütfen almayayım.

gelmiş geçmiş en iyi türkçe dizeler

"ona kötü bir şey olsun istedim.
bana aşık olsun istedim."

(bkz: lale müldür)

nil erkoçlar

daha rahatça gay olduğumu insanlara söylemediğim dönemdi neyse, istiklaldeki mc donalds ta oturuyorum kezban kezban yanımda da nil erkoçlar var, daha 18 yaşındayım sene 2004*yanında da bir arkadaşı var, 2-3 saat öyle takıldık filan en son mor kedi kafenin yerini soruyorlardı birilerine ben de bilmiyorum gaylere hizmet veren bir kafe olduğunu o dönem. sonunda 3ümüz bulduk ama ben çıkmamıştım yukarı. o günden sonra hep tatlı bir bitirim lezbiyen olduğunu düşünmüştüm.* * doğru bedeni bulduğunu öğrendim bu gün, adına çok sevindim, hatta baya gülümsedim, ana akım medya onun biyolojik olarak kadın olduğu dönem için "ay cok güzeldi neden böyle oldu ki" yarak kürek yorumlar yapacak olsa da, asıl şimdi en güzel, aynaya baktığında, alışveriş yaparken, sokakta yürüken istediği bedende yaşamanın güzelliğini yaşayacak. hoşgeldin tatlı adam.

tek yön

en sevdiğim özelliği avamlıgı. paçozluk önemli bir şeydir, armani çantasıyla heykel misali bebek sokaklarında coolluktan ölen gay camiasının bir türlü kabul etmek istemediği, bastırdıgı aşagılık kompleksini dile getirir, içlerinde patlatır tekyön. her sosyal statüden, eğitimden, ekonomik sınıf, ot boktan olan o kıcından kıl aldırmayan bazı gayler condom şarkısında çılgınlarcasına dansetmemek için kendilerini zor tutarlar. onların sırf bu halini görmek için bile gidilmesi sarttır. en sevdiğim özelliği ise 2. yerinden hatırladıgım kadarıyla üst katta uzun bir koltuk vardı ve o 4 metrelik koltukta; bir yaslı amca bir acayip saçlı cocuk bir indie cocuk bir o cocuk bir bu cocuk olmak üzere kabaca tarif edersek toplumun her kesiminden 4 çift deliler gibi öpüşüyordu. zaten o görüntüyü gördükten sonra daha da baska bir bara gitmeme gerek kalmadı. rahatım ulan bir defa, öyle kasılmalar yukardan bakıslar filan da yok, yerse yap bakalım, komik duruma düşersin.**

beyrut

bazı şehirler ötekilerden farklıdır bildiğin, hani sokaklarının ruhu vardır. onlardan biri. aşık olunan hüzünlü bir şehir, ne kadar aşmış gece hayatı barındırsa da. sinmiş o melankoli sokaklara.

haftada bir fisting yaptıran adamla seks yapmak

aslında güzel olabilir. önemli olan penisle veya yumrukla tatmin etmenin farksızlığıdır, karşındakinin zevk aldığını görüp memnun olmaktır.

sperm tadı

kim ne derse desin tadı güzel. o tadı agızda dilde damakta hissetmek varoluşu hissetmek gibi.

ha ilk sevgiliminki leş gibiydi orası ayrı. gerçi onun vücut kokusu da banyo yapmasına rağmen kötüydü, teri de..her bir şeyi de. allahtan kokuyu/tadı unutacak kadar uzun yıllar geçti.