tüy dökücü kremlerin hesaba katılmadığı anket olmuş.
bu güne kadar en iyi sonuca veet'in köpük şeklindeki tüy dökücü kremi ile ulaştığımı belirterek dışarıdan katılmak isterim bu ankete :)
dolandırılmak ve tokatlanmak konusunda iflah olmaz bir millet olduğumuzun bir çok kanıtından bir tanesidir. eskiden üzülürdüm bu şekilde umut tacirlerine para kaptıranlara; ama artık zerre sızlamıyor yüreğim. tek bir kelime özetliyor tüm hislerimi: müstehak!
bu millet aptal oldukça tokatlayan çok olur. bazen düşünüyorum, neden biz de bir sille vurup köşeyi dönmüyoruz diye?
ladies & gentleman! var mı güzel fikirleri olan? :)
her bölümün başında anlatılan kısa hikayeler, mitolojik unsurlar, muazzam görsellik ve ian mcshane ile peter stormare'ın muazzam oyunculuklarını görmek...
bu kadar güzel sebep varken izlememek olur mu hiç?
ingilizce'de available kelimesi ile aynı anlama gelen phrasal sözcük.
aynı zamanda "herkese açığım / herkesle sevişebilirim" anlamında da kullanılmaktadır.
deepweb'in giriş kapısı niteliğindedir.
eğer deepweb hakkında pek bilginiz yoksa ve linkleri nereden bulabileceğinizi düşünüyorsanız ilk adres olarak the hidden wiki'ye uğramanız kaçınılmaz olur.
çok enteresan, hiç kimse keçiboynuzu dememiş.
efem, hem günlük enerji ihtiyacı olarak hem de yatak performansı olarak hem de sperm miktarı olarak güzel artışlar sağlamaktadır bu muhterem bitki.
"suç" unsuru olabilecek şeyleri göze almadıysa olmayan insandır..
insan, kendi sınırlarını, başkalarının özgürlüklerini ihlal etme noktasında bulacaktır. bu sebeple insanın "sınırlarının olmayışı" ancak kendi özgürlük alanı içerisinde mümkündür.
"bunu başarmak kolay olmadı clark; uzun yıllar sürdü ve bir servete mal oldu. şanslıyım ki ben ikisine de sahiptim (...) şimdi hissediyorsun öyle değil mi; geri kalanımızın her gün hissettiği şeyi? kendi ölümlülüğünü... merak etme yaşayacaksın. yakında kriptonit akciğerlerinden tamamen çıkmış olacak. (...) fakat seni alt etmek hiç kolay olmadı; farklı ve daha güçlü bir yöntem gerekti. bunu hatırlamanı istiyorum; yolumdan çekilmen gerektiğini sana hatırlatmam gerekti. gelecek yıllarının tüm özel anlarından seni yenen "tek adamı" hatırlamanı istiyorum."
özellikle o son cümleyi ilk duyduğumda tüylerim diken diken olmuştu.
isminin "islam kültürü ve islami ahlak bilgisi" olması gereken derstir; zira bizim ülkede islamiyet dışındaki dinlerden pek bahsetmezler, bahsedeni de sevmezler. derste de paso peygamber hayatı tekrar edilip bol bol sure dua vs. ezberletilir.
yaşadığım şehir.
son beş yılda çok yara aldı bu gri şehir.
peş peşe patlayan bombalardan yaka silkti. yüksel caddesinde, güvenpark'ta polisin saldırganlığından illallah etti. gezi parkı zamanında gaz bombaları ile darbe yedi, sisin pusun altına gömüldü.
yine de bozmadı düzenini.
trafik yine aynı saatlerde kilitlenmeye devam etti,
insanlar yine tandoğan'dan kızılay'a yürümeyi tercih etti.
ve ben, ne olursa olursun cuma akşamları kızılay'da bir kafede oturup kahve içmeyi ve ankara'nın kalbini izlemekten vazgeçmedim.
bir toplumda, "polis" adı verilen güvenlik birimi, esas görevi olan "toplumu korumak" ilkesinden uzaklaşır ve iktidarın "özel müdahale birliği" şeklinde hareket etmeye başlarsa, yaşanması kaçınılmaz olan durumdur.
"koruma" görevini ilk adımda yerine getirmesi gereken birim, bu görevi yerine getirmekten ziyade, toplum üzerinde bir "korku" ve "güvensizlik" hissi uyandırıyorsa, zamanla sinirleri gerilen, güvensizlik hissi sebebiyle paranoyanın esiri olmuş, kendi adaletini sağlamaya çalışan, siyasi kurumlara ve hukuka karşı güvenin kaybetmiş bir toplumum ortaya çıkması çok uzun sürmez.
malesef türkiye, bu durumu 1938'den sonra bir çok kez yaşamıştır ve yaşamaya devam etmektedir.
panseksüellerle birlikte en renkli insanlar topluluğu. bunları buldun mu muhabbetini kaçırmayacaksın. o anlatacak sen dinleyeceksin.
keşke herkes biseksüel - hatta panseksüel - olsa.
lgbti komünitesince bile ön yargıyla karşılanan cinsel yönelim.
"kafa karışıklığı"ymış... cinsel yönelimin insanın doğası olduğunu unutup bir ideoloji sanmaya başlarsanız, biseksüellik de size çelişki gibi gelir.
"kapitalist komünist"le biseksüelin arasında bir ton fark vardır halbuki.
hem erkeklerden, hem de kadınlardan hoşlandığınızda vücudunuz buga girip kendini imha etmez.
her biseksüel, kadın bulamayınca erkeğe meyleden hetero abaza değildir.
mesela ben biseksüelim. kadına aktif, erkeğe pasif. ilginç değil mi? ufkumuzun yetmediği yerde "yok öyle bir şey; mümkün değil!" demek yerine, bir düşünsek, çok daha kolay olacak her şey.
o kadar uzun yazılar içinde o kadar saçmalıklar var ki.
her biseksüeli aynı sanıp kesin yargıyla konuşmak aymazlıktan öte değil. nefretinizde boğulmanız dileğiyle.
toplumsal değerler veya ahlaki kurallar bu adamlara "haa canım madem eşcinselsin, büyür! kendi duygularını yaşa, kimseden çekinme. hayat senin hayatın" diyecek kadar cesur değilse, kusura bakmasın ama onu hapsettiği ve yaşamak zorunda bıraktığı hayatı sorgulamaya da hakkı yok.
hangi ahlak pardon?
hayatının baharında katledilen transların, ahmet yıldız'ların kanına gömülen ahlak mı?
gündüz dalga geçip, gece koynuna girdiği travestiyi katleden adamın ahlakı mı?
benim kişisel alanıma girmediği sürece, canıma, malıma kendi bireysel değerlerime burnunu sokmadığı sürece kimseyi sorgulamaya hakkım yok. herkes hayatını yaşasın.
sizin tabirinizle -aldatılan- kadına gelince; hayattaki tek başarısı "evlenmek - koca bulmak/ çocuk doğurmak" olan bir kadının ödediği bedel olarak bakmak lazım belkide.
temmuz ayı çalışmalarımıza ek olarak sözlük röportajları sayfamızda iki yeni bölüm sizleri beklemekte. interaktif sözlükler sıralaması kapsamında devam ettiğimiz sözlük röportajları çalışmamızın temmuz ayı konukları bol sözlük ve ayı sözlük oldu. her iki sözlüğün yöneticilerine de röportaj teklifimizi yanıtsız bırakmadıkları için teşekkür ediyoruz.
sözlük röportajlarını okumak için buradan devam edebilirsiniz.
bir sorun olarak gormedigim duruma sahip bireyler. olay 'evli biseksueller ile iliski yasamak' olarak degerlendiriliyor sanirim. biseksuel bir birey pek dogal olarak sevdigi insan ile evlenebilir, bunda bir sorun yok. illa biseksuel diye de kisinin habire farkli partnerler edinmesi de gerekmiyor.
8 ay önce tesadüfi bir şekilde haberdar olduğum, devamında kayıt olup kimi girdileri zevkle, kimi girdileri surat buruşturarak okuduğum; buna rağmen ilk gördüğüm andan bu yana belirli hamleleri yapması gerektiğine inandığım sözlük.
ayı sözlük'ün 2011 yılında bu yana faal olduğunu öğrenmek için herhangi bir arama motoruna "ayı sözlük" yazmak yeterli; kuruluş aşamaları, fikirleri vb. bir çok bilgiye sahip link pat diye çıkmakta önümüze. interaktif sözlükler sıralamalarında yer alan bir çok sözlüğe nazaran köklü, tematik görünse de aslında öyle olmayan, açık fikirli ve zengin içerikli bir sözlük burası. belirli bir yazar kitlesi var (ki eskiden bu kitle daha genişmiş) ve şu ana kadar hiçbir sözlükte görmediğim kadar geniş bir sosyal medya ağına sahip. sadece facebook, twitter, instagram değil google+, pinterest ve tumblr gibi interaktif sözlük platformlarının ikinci hatta üçüncü plana attığı alanlarda da ayı sözlük'ü görmek mümkün.
sosyal medyanın yanı sıra ayılarock ve homojen dergi gibi dirsek temasındaki alanlar ve çalışmalar ayı sözlük'ün değerini yükseltmekte
ancak
ayı sözlük, bir sözlük olarak yenilenmeli ve alt yapısını güçlendirmelidir. özellikle arayüz ve script konusunda ciddi bir yenilenmeye ihtiyacı olduğunu söyleyebilirim. ayı sözlükle aynı scripti kullanan şu anda birçok sözlük bulunmakta ve hepsi aynı tornadan çıkmış gibi birbirine benzemekte. bu scriptin (bildiğim kadarıyla) işlenmesi kolay. iyi bir arayüz tasarımı ve php kodlaması ise ayı sözlük, görsel ve erişim kolaylıkları bakımından da yazarların --tekrardan- dikkatini çekecek bir platfrom olacaktır.
bu sayede sol frame'in daha da harektlenmesini sağlayacak farklı fikirlerden yazarları görmeye başlayabilir; dahası sadece ayı'ların değil, ayı sözlük'ün tanımında da geçtiği gibi "lgbti içerikli katılımcı sözlük" ifadesinin tam karşılığı olduğunu hissedebiliriz. (farkındayım buradaki ifade biraz tartışmaya açık; ama bunu iyi niyetli olduğumu bilerek değerlendirirseniz sevinirim)
son 6-8 aylık süre içerisinde ayı sözlük, ortalama 1600-2300 aylık girdi arasında gidip gelmekte. bu sayının daha da yukarıya çıkması ve ayı sözlük'ün daha geniş kitlelere ulaşmasının; ayı sözlük'ten haberdar olmayan lgbti+ kişilerin dikkatini çekmesi ve onları kendi bünyesinde düşüncelerini paylaşmaları için davet etmesin, ayı sözlük'ün kendisini yenilemesi ile mümkün olacağına inanıyorum.
arayüzde yapılacak güzelleştirmeler ve geliştirmeler; php altyapısında yapılacak ufak dokunuşlar ve tanım yazılması sırasında işlemleri kolaylaştırıp yazılan girdiyi daha okunaklı ve güzel bir kompozisyonda gösterecek minik ayarlar ayı sözlük'ün üzerindeki toprağı silkeleyip ayağa kalkmasında önemli noktalar olacaktır.
şimdi ben neden ayı sözlük hakkında böyle eleştiri yüklü bir girdi yazdım?
cevabı basit aslında; bu kadar geniş bir sosyal ağa yayılmış durumda olan ayı sözlük'ün, bu kadar sönük kalması içime sinmiyor.
ayı sözlük bir katılımcı / interaktif sözlük müdür? yoksa aynı düşünce etrafındaki 3-5 insanın bir araya gelip yazıp çizdiği bir forum sayfası mıdır? önce bunu soruyu tekrardan bir ele almak gerekli sanırım; zira ayı sözlük, gerek lgbti+ temalı sanat dallarının tasniflenmesi ve okuyucuya ulaştırılması gerekse asdi gibi önemli bir platformun bilinmesi bakımından ilk basamak olma özelliği taşıyor.
yahu benim kullandığım temada, homojen logosunun içinde kalan dekupe edilmemiş beyaz parça ve homojen yazsının kenarlarındaki hatalı dekupe izleri siteye her girdiğimde sinirimi bozuyor :) bunu yenilemek bile bir başlangıç olacaktır illaki...
kızmaca darılmaca yok, ayı sözlük'ün iyi bir noktada olması gerektiğini düşünmesem bu satırları yazmazdım :)
"üniversiteden oda arkadaşı" sıfatıyla evine kalmaya gittiğiniz buddy'nizle porno eşliğinde birbirinize masturbasyon yaparken ablasının odaya dalması...
herkesin kısa bir süre donup kalmasından sonra ablanın gitmesi, bizim ise g.t korkusu ile birbirimize dahi bakmadan uyumamız.
yaşadığım şehir.
son beş yılda çok yara aldı bu gri şehir.
peş peşe patlayan bombalardan yaka silkti. yüksel caddesinde, güvenpark'ta polisin saldırganlığından illallah etti. gezi parkı zamanında gaz bombaları ile darbe yedi, sisin pusun altına gömüldü.
yine de bozmadı düzenini.
trafik yine aynı saatlerde kilitlenmeye devam etti,
insanlar yine tandoğan'dan kızılay'a yürümeyi tercih etti.
ve ben, ne olursa olursun cuma akşamları kızılay'da bir kafede oturup kahve içmeyi ve ankara'nın kalbini izlemekten vazgeçmedim.
8 ay önce tesadüfi bir şekilde haberdar olduğum, devamında kayıt olup kimi girdileri zevkle, kimi girdileri surat buruşturarak okuduğum; buna rağmen ilk gördüğüm andan bu yana belirli hamleleri yapması gerektiğine inandığım sözlük.
ayı sözlük'ün 2011 yılında bu yana faal olduğunu öğrenmek için herhangi bir arama motoruna "ayı sözlük" yazmak yeterli; kuruluş aşamaları, fikirleri vb. bir çok bilgiye sahip link pat diye çıkmakta önümüze. interaktif sözlükler sıralamalarında yer alan bir çok sözlüğe nazaran köklü, tematik görünse de aslında öyle olmayan, açık fikirli ve zengin içerikli bir sözlük burası. belirli bir yazar kitlesi var (ki eskiden bu kitle daha genişmiş) ve şu ana kadar hiçbir sözlükte görmediğim kadar geniş bir sosyal medya ağına sahip. sadece facebook, twitter, instagram değil google+, pinterest ve tumblr gibi interaktif sözlük platformlarının ikinci hatta üçüncü plana attığı alanlarda da ayı sözlük'ü görmek mümkün.
sosyal medyanın yanı sıra ayılarock ve homojen dergi gibi dirsek temasındaki alanlar ve çalışmalar ayı sözlük'ün değerini yükseltmekte
ancak
ayı sözlük, bir sözlük olarak yenilenmeli ve alt yapısını güçlendirmelidir. özellikle arayüz ve script konusunda ciddi bir yenilenmeye ihtiyacı olduğunu söyleyebilirim. ayı sözlükle aynı scripti kullanan şu anda birçok sözlük bulunmakta ve hepsi aynı tornadan çıkmış gibi birbirine benzemekte. bu scriptin (bildiğim kadarıyla) işlenmesi kolay. iyi bir arayüz tasarımı ve php kodlaması ise ayı sözlük, görsel ve erişim kolaylıkları bakımından da yazarların --tekrardan- dikkatini çekecek bir platfrom olacaktır.
bu sayede sol frame'in daha da harektlenmesini sağlayacak farklı fikirlerden yazarları görmeye başlayabilir; dahası sadece ayı'ların değil, ayı sözlük'ün tanımında da geçtiği gibi "lgbti içerikli katılımcı sözlük" ifadesinin tam karşılığı olduğunu hissedebiliriz. (farkındayım buradaki ifade biraz tartışmaya açık; ama bunu iyi niyetli olduğumu bilerek değerlendirirseniz sevinirim)
son 6-8 aylık süre içerisinde ayı sözlük, ortalama 1600-2300 aylık girdi arasında gidip gelmekte. bu sayının daha da yukarıya çıkması ve ayı sözlük'ün daha geniş kitlelere ulaşmasının; ayı sözlük'ten haberdar olmayan lgbti+ kişilerin dikkatini çekmesi ve onları kendi bünyesinde düşüncelerini paylaşmaları için davet etmesin, ayı sözlük'ün kendisini yenilemesi ile mümkün olacağına inanıyorum.
arayüzde yapılacak güzelleştirmeler ve geliştirmeler; php altyapısında yapılacak ufak dokunuşlar ve tanım yazılması sırasında işlemleri kolaylaştırıp yazılan girdiyi daha okunaklı ve güzel bir kompozisyonda gösterecek minik ayarlar ayı sözlük'ün üzerindeki toprağı silkeleyip ayağa kalkmasında önemli noktalar olacaktır.
şimdi ben neden ayı sözlük hakkında böyle eleştiri yüklü bir girdi yazdım?
cevabı basit aslında; bu kadar geniş bir sosyal ağa yayılmış durumda olan ayı sözlük'ün, bu kadar sönük kalması içime sinmiyor.
ayı sözlük bir katılımcı / interaktif sözlük müdür? yoksa aynı düşünce etrafındaki 3-5 insanın bir araya gelip yazıp çizdiği bir forum sayfası mıdır? önce bunu soruyu tekrardan bir ele almak gerekli sanırım; zira ayı sözlük, gerek lgbti+ temalı sanat dallarının tasniflenmesi ve okuyucuya ulaştırılması gerekse asdi gibi önemli bir platformun bilinmesi bakımından ilk basamak olma özelliği taşıyor.
yahu benim kullandığım temada, homojen logosunun içinde kalan dekupe edilmemiş beyaz parça ve homojen yazsının kenarlarındaki hatalı dekupe izleri siteye her girdiğimde sinirimi bozuyor :) bunu yenilemek bile bir başlangıç olacaktır illaki...
kızmaca darılmaca yok, ayı sözlük'ün iyi bir noktada olması gerektiğini düşünmesem bu satırları yazmazdım :)
grup seks ve seks partileri, insanoğlunun en ilkel çağlarına kadar uzanan bir aktivite olmakla birlikte antik sümer, babil, maya imparatorlukları; yunan ve helen kültürü, roma inanışları ve yaşantısı içerisinde ibadet ile özdeşleştirilen bir yapıya sahiptir. tek tanrılı dinlerin yaygınlaşması ve baskın hale gelmesi sırasında cinselliğin "günah" ile ilişkilendirilmesi ve uzak durulması gerektiği düşüncesinin baskın gelmesi ile gizli kapaklı devam etmiş; ikinci dünya savaşı sonrasında amerika başta olmak üzere bir çok toplumda cinsel tabuların yıkılması, cinsel devrimlerin yaşanması, erotizm ve pornografinin hayatın bir parçası haline gelmesi gibi durumların da yardımıyla tekrardan gün yüzüne çıkarak "normalleşme" sürecine girmiştir.
"üniversiteden oda arkadaşı" sıfatıyla evine kalmaya gittiğiniz buddy'nizle porno eşliğinde birbirinize masturbasyon yaparken ablasının odaya dalması...
herkesin kısa bir süre donup kalmasından sonra ablanın gitmesi, bizim ise g.t korkusu ile birbirimize dahi bakmadan uyumamız.
türk kahvesi içip tavla oynamak?
joystickleri kapıp tekken, mortal kombat, street fighter, marvel vs capcom 3 gibi bilimum video oyunlarında kapışmak?
balkon demirine yaslanıp batan güneşi izlemek?
satranç oynamak?
...
şaka maka bizim elemanlarla oturup oyun oynadığımız günleri özlemişim. :(
tek başıma oyun oynamaktan sıkıldım.
ankara'da bir semt olarak bilinse de aslında devasa bir karadeliktir.
madeni bir paranın iki yüzü gibi legal ve illegal olan her şey ulus'ta bir aradadır.
ankara'yı yöneten valilik de ulus'tadır, pavyonları yöneten mafyalar da;
çanta üretip satan emekçiler de oradadır, sentetik uyuşturucu satan torbacılar da;
harçlık çıkartmak için kalem satan çocuklar da oradadır, arabalara yaklaşıp pazarlık yapmaya çalışan pezevenkler de;
yasal vergi daireleri de oradadır, illegal vergi daireleri de;
öğrenci yurtları da oradadır, genelevler de...
ve bu sırt sırta yapışmış karmaşa, ulus'un gündüzüne hasret gecesi gibi makus kaderidir.
millet ufak ufak istanbul'dan kaçmaya başlamışken, her şeyi bırakıp istanbul'a gitmek için ya çok büyük sebepleri olmalı insanın ya da aklını kaybetmiş olması gerekli... ben şehrin ismini duyunca irkiliyorum, siz gitmeyi, yerleşmeyi nasıl göze alabiliyorsunuz yahu?