kayıp şehir
cesur ve mualif olmanın bedelini yayından kaldırılarak ödeyecek olan dizi. ırkçılık, yoksulluk, yargısız infaz, hayat kadınlarının dışlanması, homofobi, ihanet... hayatın, türkiye'nin ne kadar acı yüzü varsa böyle kör gözüm parmağına sokunca ömrü uzun olmadı tabi. yazık oldu! güzel diziydi.
işler güçler
şu anda tekrarı yayımlanan dizi. homofobiklerle ince ince kafa buluyorlar!
fesleğen
budadıkça daha gür çıkan bitkidir. sık olmasa da arada bir dallarından bir iki kırparsanız daha güzel, taze, gür dallar çıkarır.
benim heteroseksüel arkadaşlarım var
benim de heteroseksüel arkadaşlarım var, lezbiyen arkadaşlarım da var. hiç gay arkadaşım olmadı ya da oldu ama ben bilmiyorum. alevi arkadaşım da var, ülkücü arkadaşım da, solcu arkadaşım da! öyle vizyon genişliği falan da değil bunun nedeni. yaşadım biliyorum! solcuyum, en büyük kazıkları solculardan yedim. aleviyim, inancıyla kafayı bozmuş, alevi- sünni ayrımını sonuna kadar yaşayan, yaşatan insanlarla hayata aynı pencereden bakmıyoruz. heteroseksüelim ama tanıdığım heteroseksüel bazı insanların hastalıklı cinsel davranışları beni dehşete düşürdü. 19 yıllık öğretmenim, elimden 5000'in üstünde öğrenci geçmiştir. her birinin insanlığını, adamlığını ayrı ayrı görüp yaşamaya özen gösterdim. anladım, öğrendim, biliyorum! insanı her türlü sınıflandırmadan arındırarak tanımaya, benimsemeye çalışmazsam aptal durumuna düşerim, şahsım adına bunu ilkellik sayarım. kimseye şirin görünmek değil derdim, yalnızca homojen bir mecrada azınlık olarak var olmaya çalışıyorum.
çocuk yaşta anne olmak
çocuk için de anne içinde yığınla sıkıntıya neden olacak durumdur. şöyle ki anne kendisi çocuk olduğu için çocuğuyla birlikte büyümek durumunda kalır. hatta bazen çocuk büyür, olgunlaşır, yaşlanmaya yüz tutar ama anne atlamak zorunda kaldığı süreçleri geriden geriden yaşadığı için çocuğundan daha genç, daha toy kalır. sonra zamanla sen anne olursun anne de çocuğun!
(bkz:
annem ve ben)
ayı sözlük'te bir garip heteroseksüel olmak
kafası kesilmiş tavuk gibi ne tarafa gideceğini bilememek, bazen kendi kendine konuşuyor gibi hissetmek, bazen kenarda durup oynayanları uzaktan izleyen pısırık bir çocuk gibi oyuna girmeye cesaret edememek, bazen de "bu kadar hesapsız insanı nerede bulacaksın, güzel güzel takıl işte!" biçiminde kendi kendine gaz vermektir.
serdar ortaç şarkılarındaki mükemmel sözler
"bu devirde kimse sultan değil, bezirgan değil
bu kadar güvenme hiç kendine, kimse şah değil, padişah değil"
tam olarak böyle miydi neydi bilmiyorum, ama bu şarkının geyik tarafı büyük türk sanatçısı serdar ortaç şarkının sosyal mesaj taşıdığını düşünerek ahmet kaya'nın okumasını tasarlamış! sibel can'a kısmet oldu ne yazık ki!
( uydurmuyorum, yıllar önce verdiği bir ropörtajda kendisi söylemişti.)
sait faik abasıyanık
kuşluk vaktidir sait faik, sokaktaki adamdır, istanbul'un ara sokaklarının insanıdır, balıkçıdır, balıktır, martıdır, istanbul'da yaşayan azınlıktan biridir, denizdir, aşktır, hüzündür... türk edebiyatının devrimcisidir, yüz akıdır. durum hikayeciliğinin bir numaralı ismidir tartışmasız. herkesin kendini bulabileceği aydınlık bir dünyadır hikayeleri. havuz başında kendisini terk ettiğini düşündüğü sevgilisini beklerken hissettikleri sözcük sözcük akar yüreğinize. küsmeyiniz, okuyunuz, okutunuz!
ermeni soykırımı
soykırım suçunun önlenmesi ve cezalandırılması sözleşmesinin tanımlamasına göre: öldürmese bile bir millete veya ırka yöneltilen saldırılar soykırım sayılır ve katliam olsa bile bir millete veya ırka yöneltilmediği takdirde soykırım sayılmaz. bu tanımdan yola çıkarak ermenilere uygulanan tehcirin bir soykırım olup olmadığı daha bir netlik kazanabilir sanırım. tehcir sırasında ölenlerin sayıları bile farklı kaynaklarda büyük farklılık gösteriyor. her iki tarafın tarihçileri kendini haklı çıkaracak argümanlar üretmiş. türkiye'nin bu konuda resmi bir tezi yok. inkar politikasıyla geçiştiriyor. ittihat ve terakki partisinin milliyetçi dahası pantürkist bir parti olduğu ve ermenilerin ittihat ve terakki hükümetiyle arasının iyi olmadığı herkesçe bilinen bir gerçek. ermenilerin ruslarla işbirliği yapacakları şüphesi varken, 1. dünya savaşı sonunda anadolu'da türk ulusal devleti kurulabileceği olasılığı doğrultusunda anadolu'nun gayr-i müslimlerden arındırılması gerektiği düşüncesi de ortaya atılmışken tehcir kararı kimse için sürpriz olmamıştır sanırım. sayısı kaç olursa olsun, nedeni ne olursa olsun bir devletin halkıyla başa çıkamayıp çözümü kovmakta bulması başlı başına skandal. tehcir sırasında-sayısı kaç olursa olsun- insanların ölmesi, öldürülmesi bir ırka yönelik olduğu için benim vicdanıma ve aklıma göre buz gibi soykırım. ermeni çetelerin öc almak için yaptığı katliamlar elbette mazur görülemez. tarihin karanlık bir döneminde yok etmeyi marifet bilmiş iki halkın yaşadığı bir trajedidir bu! hala arşivler açılmadı, masaya oturup makul bir zeminde konu konuşulmadı. hayır "yaran mı var da gocunuyorsun, madem bu kadar masumsun, otur konuşalım." derler adama. bu kafayla bir sonuca ulaşılamayacağı kesin. herkes kendi vicdanında varacak bir sonuca. ben kendi adıma osmanlıyı "ecdad"ım kabul etmem. ittihat ve terakki partisi gibi milliyetçi bir partinin icraatlarının sonuçlarından sorumlu tutulmak da istemem. o gün ölen, öldürülen her türk her ermeni hala kanayan bir yaradır benim için. topraklarından sürülmüş, çoğu yollarda ölmüş, öldürülmüş insanların acılarını hiç değilse insanca paylaşmak da bir insanlık görevidir benim için.
anadolu efes
çalıntıdan çok uyarlamayla süper bir reklama konu olmuş basketbol takımı. taraftarın takımına bundan daha şık bir jesti olamazdı sanırım.
ayı sözlük itiraf
sözlüğe dahil olduğumdan beri uyku haram oldu. sabah altıda kalkıp yedi olmadan evden çıkmam lazım. gözümden uyku akıyor ama "şunu da okuyayım, bunu da okuyayım" derken uyku kaçıyor. yarın yine zombi gibi gezerim ortalıkta. bir hafta rapor alıp bütün başlıkları okuyup öyle mi devam etsem hayata?
yazarların bugün nasılsın sorusuna verdikleri cevaplar
üstümden tren geçmiş gibiyim!
dark bear
sözlüğün bel kemiğidir kendisi. yeni yaşının şans ve mutluluk getirmesini dilerim.
gelmiş geçmiş en iyi türkçe dizeler
gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız
göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır
(bkz:
haydar ergülen)
ayı sözlük yazarlarının şu an yedikleri şeyler
en beğenilen film replikleri
...eksikliğini duyduğum ve asla bana ait olmayacak yanın için... "mümkün değil" dediğin her sefer için... ama aynı zamanda "yine geleceğim" dediğin her sefer için... sürekli bekliyorum. sabrımın adına "aşk" diyebilir miyim?"
(bkz:
cahil periler)
eski sevgiliyi tanımlayan kelime
annesi iffetli bir kadın olmasına rağmen "orospu çocuğu"
not: pardon bu tamlama oldu! ama en iyi tanımlayan da buydu!
türkiye'de kadın özgürdür
başı zorla kapatılmış bir kadın için yadırganmayacak açıklama. özgürlükten anladığınız şey okula gitmekse doğu'da okula gönderilmeyen kızlar bu özgürlükten yararlanmıyor sayın emine hanım. ayrıca eşinizin iktidarı süresinde kadın cinayetleri % 1400 arttı. birçok genç kız hatta çocuk namus cinayetine kurban gitti. adıyaman'da çarşıda adres soran bir adamla konuştuğu için bir kız çocuğu dedesi ve babası tarafından diri diri toprağa gömüldü. çocuk gelinler babası, dedesi yaşındaki insanlarla zorla evlendiriliyor. rızasının olup olmaması sorgulanamaz bile çünkü çocuk! biliyorsunuz ülkemizde kadına tecavüz etmek neredeyse suç olmaktan çıktı. bir çocuğa defalarca tecavüz eden bazıları kamu görevlisi "adam"lar- bu sıfatı hak etmiyorlar ya neyse- en az cezayla paçayı kurtardı. yine eşinizin iktidarı sırasında bir hırsız girdiği evde bir kadına tecavüz etti ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. yasaların bizleri korumaktaki gönülsüzlüğünü bırakın bir kenara toplumun yazılı olmayan yasaları da bizi ipsiz bağlıyor ve sözünü ettiğiniz özgürlüğü nedense biz hiç hissedemiyoruz. eğitimli, kendi ayakları üzerinde duran, düşünen, üreten bir kadın olarak ben, ayrı evde yaşamak istediğim için- bakın yalnızca kendime ait bir ev istediğim için- ailem tarafından cezalandırıldım ve iki yıl boyunca yüzüme bakılmadı! alın size özgürlüğün bedeli!
şu bir gerçek ki bu ülkede türk, müslüman, sünni, erkek ve heteroseksüel değilseniz ne özgür ne mutlu ne de güvende olabilirsiniz. bizzat eşiniz bu anlayışın en güçlü bayraktarıdır. boş laflarla komik duruma düşmeyin lütfen.
ekvador
iran'da eşcinsel yok
arkadaşlarla üstüne epey geyik yaptığımız bir mahmud ahmedinejad zırvalaması! malum dinin amaçlarından biri de toplumsal ahlak oluşturmaktır. ortaya koyduğu yargılar dogmatik olduğu için de tartışmaksızın kabul edilmek zorundadır. eşcinselliğin yanlış ve yasak olması da bu toplumsal ahlakın gereği olarak görülmüş. gel gör ki bu "tartışmaksızın" koşulu insanı aptala dönüştürdüğü gibi koskoca bir cumhurbaşkanını da komik duruma düşürür. doğanın kendi dengeleri ve prensipleri olduğunu, hiçbir yasanın, toplumsal yaptırımın, dinin doğanın üstünde olamayacağını düşünmez, tartışmazsan aha da böyle dile düşersin. gözünü yum, kafayı kuma göm, burnunun dikine git! insanları zorla hizaya getirmeye çalış... su akar yatağını bulur! bunun önüne geçebilecek babayiğit yok!