panda

Durum: 715 - 5 - 0 - 0 - 10.04.2024 01:13

Puan: 10086 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazılımcı.

deneme
  • /
  • 36

siktir git artık

bazen öylesine solar ki insan, hayat memat meselesi olsa dahi, hiç bir şeyi duymaz, tüm algıları her şeye kapanır, ve o anda ; siktir git artık ifadesi açıkça belirir, ondan sonra zaten daha özgür olduğunu anlar, biraz olsun yük hafiflemiştir, fakat yine de güneş doğacak, yine başka bir gün başlayacak, işte bu sözün ana iç güdüsünün bir kaç unsuru, siktir git artık demek ne kadar rahatlattı belki, düşünsel olarak özgürce düşünmenin verdiği bir rahatlık, işte artık lütfen siktir git artık! (1.gün) düşünsel savaşın 1.günü!

tüsiad

bunlar sadece göz boyama, inanın ki benim de yaram sizin ki kadar kanıyor, ne eksik ne fazla, ama bunlar hazırlık, bunlar prova, nasıl adlandırmak isterseniz öyle, şu an tüm yapılanlar 2019 için, şunu aklımızdan çıkarmamamız gerekir, her şey yoluna konulmuş gibi gösterilme çabasından başka bir şey değil, zaten de artık o kadar sağlıklı düşünemiyoruz, öyle bir pozisyona getirildik ki ne düşünebiliyoruz, ne de düşündüklerimizi aktarabiliyoruz, düşünmeden olmaz , olamaz, bir daha düşünelim o zaman yarınlar nasıl olacak?

kosta rika

ben de tebriklerimi bildirmek isterim kostarika'ya , gerçekten artık bizim için çok uzak konular, şöyle örnek vereyim, biz nelerle uğraşıyoruz, başkaları nelerle, biz dediğime de bakmayın, ben o bizin içinde değilim, siyasileri kast ettim, işte siyasiler ne konuşuyor, dünya ne konuşuyor, lütfen aklımızın başına almamızın gerektiği en kritik dönemlerden geçmekteyiz, dünyada bilim konuşulurken, biz derken tırnak içinde siyasiler "sadece kavga içindeyiz, ben sana nasıl çamur atarım düşüncesi" işte bu durumlar türkiyenin kaderi olmuş, olmuş değil hatta olmaya devam etmektedir..

pembe metrobüs

pembe otobüs, kimin rüyası, pembe tacizcilerin rüyası, işte bunu nükse ettirdiler, ve on sonunda bunu kabul ettirdiler, aslında başta söylediklerimin, gerçekten işin özü olan söylemek istediğimle ilgisi yok, tabi ki kabul ettirilen şeyler var, ve gün geçtikçe daha da ağırlaşacak bu durumlar, yıl 2019 u çaldığında, bir bakmışız iran modeli bir ülke, herkez çarşaflı, alkol yasağı var, ve herkeste silah var , isteyen herkes silahını kullanabilir, acayip bir durum değil mi? işte bu günkü hazırlıklar bunlar , bugünden hazırlık yapılmakta , alt yapı sağlanıyor ve daha sonrasında bize geri dönüşü maalesef hüsran olabilir, ama araştırmak derim her şey araştırmaktan geçer okumaktan geçer, çünkü hiç birimiz doğru şekilde okuyamıyor, yorumlayamıyor, ve yazamıyoruz, maalesef durum bu, türkiyenin de durumu bu.

ohal'in 3 ay uzatılması

bokunu çıkarmak diye bir durum yok sanırım, işin doğası gereği, hatırlayalım, balık hafızalıyız belki de, önce başımızdan ne neler geçti diye şöyle bir hafızamızı zorlayalım, ondan sonra aklımıza gelenleri sorgulayalım, daha sonrasında kendimizi iyi hissetimiğimizde ve daha doğrusu herşeyi hatırladığımızda, biraz daha gerçekçi olabilir ve artık her şeyin cevabını verir durumuna gelir ve bundan sonra bilmediğimiz soruları vazgeçerek, bildiğimiz gerçeklere yöneliriz..

biliyorum az sonra aşağıda vereceğim link girilen entri ile ilgisi olmadığı için tuhaf bir durum olarak algılanabilir, ama inanın hiç alakasız değil sadece biraz da olsa hissetmek ve anlamakla ilgili diyebilrim..

cennetin düşüşü

bu belgesel ile yaşıyorum ve yaşatmak iterim, hiç bir şey eskisi gibi olmayacak sözünü hatırlar gibisiniz, işte artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak, tekrar anısına paylaşıyorum lütfen izleyin..

ohal'in 3 ay uzatılması

hatta can sıkıcı olmak istemem ama artık bir iran ülkesi olma yolundayız hayırlı olsun ne diyeyim, ben zamanında o kadar çırpındım ki bu yüzden ama herkez haklı hiç kimseyi suçlayamam, artık herkez yorulmuştu gezide, ben de elimden geleni yapmak istedim, ama o da değil şu an bile hal gezide geçen olaylar terör nedeni, bu nedir ya, yeter ya , belik de yarın tutuklanacağız, bilemeyiz, ama elbet bir gün bir ışık doğacak, ümidinizi kesmeyiniz,

ohal'in 3 ay uzatılması

uzatılmak diye bir şey yok sanırım, artık ohal kanunlarıyla yönetmek daha kolay ve yönetilmek de daha acı oluyor bunu paylaşmak istedim canlarım, bundan sonra uzatlıma falan yok zaten uzatılacağı kesin, yani artık ohalciyiz .. işte biz de kendi mantığımızla acaba bir şeyler yapabilir miyiz , ama ne hacet tabi ki olmaz, biz kim, ohal uygulayanlar kim? anlayana :) zor günler bunlar geçecek...

desert rose

bu da farklı bir klip, aynı şarkı olsa da farklı bir bakış açısı getirebilir, umarım sözlerim yanlış anlaşılmamıştır, gerçekten çok üzüldüm, sadece böyle bir şarkının, düğün şarkısı olmadığını vurgulamak istemiştim, sözlerim yanlış anlaşıldıysa gerçekten özür dilerim, fakat bu tarz şarkıları her yerde duyamayız doğal olarak, ünlülerin bir gecesinde duyduğumuz şarkılardan değil, belki de zaten bunlara çok zamanımız yok, bunlara çok da ayıracak vaktimiz yok belki, ama şunu bilin ki ben sadece savunduğum şey şarkının kendisiydi, yoksa haklısınız sonuna kadar, bize ne değil mi merve bologur, önemli değil, hiç biri, önemli olan aramızdaki muhabbet, aramızdaki muhabbet keyifli olsun, sadece bu kadar.. keyifle izleyin ;)

desert rose

bence öyle değildi, desert rose bu kadar mı hafife alınıyor, yani anlamakta güçlük çekiyorum, bu nedir yani yakıştırma bu mu?, biraz kültür, ve araştırma gerekir tabi ki,

the final countdown

countdown en çok düşünülecek parçalardan biri, düşünürken yaratacak, ve yaratırken büyüyecek, büyürken anlayacak, anlarken yaşatabilecek, bir yapı...

the cranberries

evet beni üniversite yıllarına götürüp orada güzel yaşanılan şeyleri hatırlatan bir şeyler var, gerçekten efsane demek gerekir, çünkü gerçekten efsane artık efsane olmuş demektir, günümzde artık maalesef böyle yetenekler görmemiz biraz daha zor,

işte 90 ların hatrına ve üniversite yıllarının hatrına bir daha..

losing my religion

çok değerli olmakla beraber artık hiç bir şekilde dünyaya gelemeyecek olan sanatçılardan biri, aynı zamanda dünyada artık duyamayacağımız şarkılardandır, çok klişe olabilir belki ama ben de aynı şekilde paylaşmak isterim lütfen kimse kızmasın,

isteğim my religion..

bendeniz

bendeniz deyince sadece bir kaç şarkıdan ibaret değil, örnek vermek istediğim şarkılardan sadece biri, dahası da var sadece hatırlamak adına, özlem var, yine de daha da güçlü olmak, yine de daha da korkmadan konuşmak, özgürce davranmak, işte 90 lar bunları hatırlartır...

taksim

taksim eskiden taksimdi, olmayan bir yer artık benim için, tüketilip içine edilen yerler arasındadır, önceden olsa modern ve örnek gösterilen bir yer olmakla beraber, daha da fazlası var taksim deyince istanbulun kalbi hatta ve hatta türkiyenin kalbi olarak görürdük, bir zamanlar öyleydi, maalesef şu an artık bitmiş vaziyette, bitirdiler daha doğrusu, daha fazla konuşmaya gerek yok, ne de olsa alışa gelmiş bir olay, nedir ki taksim yaw? nedir sizce, sizin için ne ifade ediyor ?

işte bir caz havası

https://www.youtube.com/watch?v=OhnQ8yrk... buradan esinlenerek yazma mecbureyetinde bulunudum, işte her her zaman aynı olmuyoruz, ama bu ilk devamı gelecek, hatta yaılar düzenliyorum, devamı güzel arkadaşlar bence korkmadan devam edilmesi gereken şeylerden biridir, ne kadar zor anlar geçirsek de hep biliriz, biz hepimiz biriz, bundan ödün vermediğimiz sürece, her şey sağlıklı işlemeye devam edebilir, ama buna yetişemiyorsanız da hiç sorun değil ...

sevinmek

basit ama o kadar da zor bir konu başlığını seçtim bu akşam, sevinmek dediğinde neyi ifade eder, daha doğrusu uyandırdığı hissiyat nedir, neye seviniriz, gerçekten sevinmek diye bir duygu var mıdır, seviniriz bazı zamanlar bazı şeylerden dolayı, içimiz kıpır kıpır olur, o yaşanılan şey sevinç midir, yoksa başka bir şey mi, sadece iç dünyada olup biten bir olgu mu, yaşanılan her şeyin daha önce yaşanıldığını kanıtlar nitelikte mi, buraya nasıl vardık gibi sorular geliyor sanki kulağıma, sevinmek herkesin hakkı, mümkünse hiç kimse üzülmesin demek isterdim, ama ara sıra üzülmek de gerek, yoksa üzülmeseydik sevinemezdik...

yakın tarihimiz

bir şeyler iyi giderken 28 şubat süreci

yakın tarihimiz

sene 1997 ,

ne kadar önemsenmese de, çok önemli ve değerli konuşmalar,

videoyu paylaşıyorum, post modern darbe öncesi gerçekleşen durumdur, sonuna kadar izlenmesini tavsiye ederim..

yakın tarihimiz

yakın tarihimzden notlar yayınlayabileceğimiz bir konu başlığıdır..

ben 91 lerden başlayablirim belki,

bu günlerde aynı koşullar altında mümkün olmayan bir açık oturumdur, bu aynı zamanda demokrasi örneğidir, bu günlerde yoksun olduğumuz demokrasi, fakat vermek istediğim ilk örnek ne kadar demokratik açıdan güzel bir örnek olsa dahi geçmişe dönük tartışılacak çok önemli konular olmasına da neden olmaktadır, keşke tarih dersleri yakın tarihimize yer verilseydi, gerçekten eğitim sistemimiz tam bir hüsran neyse konu farklı bir yere gitmeden ben paylaşıyorum videoyu..

  • /
  • 36

her şey çok güzel olacak

"ne zaman" sorusunu akla getiren başlık. her şey ne zaman çok güzel olacak? artık bazı şeyler olsun..

her şey çok güzel olacak

her sex çok güzel olacak gibi bir yanılgı

her şey çok güzel olacak

1998 türkiye yapımı komedi filmi. yönetmeni ömer vargı'dır, cem yılmaz ve mazhar alanson filmin başrollerini oynamıştır. istanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin iptali sonrasında ekrem imamoğlu'na bir çocuğun "ekrem abi her şey çok güzel olacak" şeklinde seslenişiyle son dönemde slogan haline gelmiş, sosyal medyada #herşeyçokgüzelolacak etiketiyle milyonlarca kişinin kullanmasına sebep olmuştur.

murat kurum

günümüz akp hükümetinin klasik emir erlerinden biri. inanılmaz itici geliyor bana. seçim çalışmalarında bol bol gaf yapıyor, hiçbir konuya hakim olmayışı ve bilgi yoksunluğu tüm konuşmalarında hissediliyor.

8 mart dünya emekçi kadınlar günü

reis avrupa ve amerika'ya seslenmişti, 8 martı kutlamak için önce şiddeti bitirin demişti. kendi polisi meydanlarda bakın kadınlara neler yapıyor. avrupayı iki yüzlülükle suçlayanlar acaba sizin kaç tane yüzünüz var?!

hortum süleyman

gençliğini 90larda istanbul'da geçirmiş caddeye çıkan lgbti seks işçileri ile sohbet ettiğimde, ölmesini istedikleri kişi.

2000 yılında lgbti bireylerine uyguladığı şiddet nedeniyle yargılanmış, çıkan bir af nedeniyle ceza almaktan kurtulmuştur.

akp ve mhp gibi partilerden siyaset yapmak için aday adayı olmuştur.

hortum süleyman

polis in vurarak sakat bıraktığı yasin kırbaş ın açıklamaları.

hortum süleyman

2000 li yılların başlarında eski beyoğlu emniyet amiri. gerçek adı süleyman ulusoy olsa da herkes onu hormunuyla bilir. suçlu olduğu tahmin edilen ve özellikle travestilere çok sağlam hortum dayağı atarmış bu amca. çeşit çeşit hortumları varmış ve "hangisiyle döveyim" diye seçenek sunarmış. sonrasında saçlarını kazıtır ve namaz kıldırırmış travestilere. yıllarca çok çektirmiş bulunduğu ve görev yaptığı yerlerde. sonrasında erzurum'a gitmiştir rivayetlere göre farklı dedikodular var hakkında ama bunları burada yazıya dökmeyeceğim. erzurumda belediye başkalığına adaylığını koymuştur. akp ile arası iyidir son dönemde, bayrampaşa'da yaşamaktadır. 2002 yılında ona çok benzeyen kardeşi polis vedat ulusoy bir silahlı saldırıda görevi başındayken öldürülmüştür. yaptığı işkenceleri kardeşini kaybederek ödemiş olsa da o işkencelerine durmaksızın devam etmiştir. hakkında internet üzerinde bir çok bilgi ve röportajı bulunur. hortum amcayla gülden aydın'ın yaptığı röportaj okunmaya değerdir;


----------------------

beyoğlu emniyet müdürlüğü ekipler amiri hortum süleyman ulusoy’u kim tanımazki! o bir 'travesti avcısı’, o bir 'fenomen’; devlete ve polisliğe 'iman’ etmiş, toplumun ahlakını bozacak her türlü 'sapık eğilimle’ yılmadan, yorulmadan savaşmış...

eşcinsellere, travestilere karşı acımasız politikanın akla gelen ilk ismi olmuş. bir o kadar da nefret kazanmış. 1990’ların beyoğlu’su, pürtelaş ve ülker sokak dendiği zaman anlatmıyor, sanki o günleri yeniden yaşıyor. akp’den horasan belediye başkan adayı olmak için emekliye ayrıldı. seçimi başka akp adayı kazandı. şimdi 'başbakan erdoğan’ın attan düştüğü yer’ olarak ünlenen bayrampaşa belediyesi’ne ait parkada’nın yöneticisi. bugüne kadar kendisi hakkında çıkan bütün haberleri altı klasörde toplamış. şikayet ve tehdit mektupları da ayrı bir klasörde. önce biraz sohbet ediyoruz. erzurum’un horasan ilçesi’nin azap köyü’nden. erzurum’da dört yıl yatılı okumuştum. o canım kete il sınırlarının dışına ne zaman çıkacak, diye soruyorum. hançer barını, kargapazarı dağları’ndan inip erzurum’u sesleriyle de istila eden on binlerce kargayı soruyorum. süleyman bey, eşine telefon ediyor, derhal kete yollamasını istiyor. evden keteler geliyor, ben de ortak ağız tadımız keteye sığınıp, her şeyi soruyorum.

1991’de ekipler amiri olduğunuzda sizin gözünüzde beyoğlu nasıl bir yerdi?

- şanlıurfa’dan istanbul’a tayinim çıkınca pürtelaş’tan akyol caddesi’ne gittim. sutyen takmış, 45 numara topuklu ayakkabı giymiş, vücudunun beşte biri bile kapalı olmayan makyajlı erkekler vardı. ilk defa bir travesti gördüm, hayretler içinde kaldım. kültürümüze, örf ve adetlerimize aykırı, acayip bir görüntü vardı. rabbim beni buraya ekipler amiri yaparsa ben de burayı temizleyeceğim, dedim.

ne yaptınız?

- sabah evinden işe giden aile babalarını 'hişt hişt’ diye çağıranlara, 10-15 dakikada bir, müşteri erkeklerle apartmana girip çıkanlara, buradan çıkacaksınız, dedik. etrafını rahatsız etmeyen travestilere karışmadım. barda mı çalışacaksınız; çalışın, dedim. ben disiplini seven insanım. görev yaptığım yerde herkes benim kurallarıma uymak zorunda.

zaman zaman dövmüş olabiliriz

istiklal caddesi’ndeki eşcinselleri hortumla dövdünüz, nezarethanede işkence yaptınız.

- bakın, biz işkence yapmadık. bunu bağıra bağıra, rahat rahat söylüyorum. bunu herkes böyle bilsin. işkence, bir insanı götürüp işlediği ya da işlemediği suçu itiraf ettirmek için fiziki şiddet uygulayarak sorgulamaktır. benim görevim, sokaktaki asayişi sağlamak. baba oğlunu döver, anne de kızını. dövmedi diyenlere inanmıyorum. bizde de zaman zaman olmuş olabilir. olmadı demiyorum. yedi yıl fatih asayiş büro amirliği yaptım. hırsızı, uğursuzu, katili, eroinciyi sorguladım. hiçbirinden de işkence sabıkam yok allah’a şükür.

kafalarını kazıttınız, kısasa kısas bir savaşa giriştiniz travestilerle.

- şahsen hiç kimsenin kafasını kazımadım, saçını kesmedim.

emir de mi vermediniz?

- yok, hayır. ama inkar etmiyorum. kadın satanların saçlarını berberde üç numara kestirdim. çok bakımsızdılar zaten. polisler uzaktan onları tanısın diye. bir de iso adında deli bir adam vardı, sokakta yaşıyordu. herkes kaçardı kokusundan. onu tuttuğum gibi berbere, hamama götürdüm. tırnaklarını, koltukaltı kıllarını bile kestim.

o ilişkiye giren erkek ondan 20 misli aşağilik

travesti nedir, nasıl bir insandır sizin gözünüzde?

- nihayet insan. onlarla asla bir sorunum yok. ama sokaktaki insana nasıl kapkaç, uyuşturucu rahatsızlık veriyorsa travestiler de aynı şekilde rahatsızlık veriyor. ben travestilerden nefret ediyorum demiyorum ama tiksiniyorum. iki metre boyunda bir insanın bayan elbisesi giyip bıyıklı bir adamla cinsel ilişki kurması ne kadar tiksindirici, ürpertici bir olay.

travestilerle birlikte olanlara ne diyorsunuz?

- onların çoğu homoseksüel. aksaray’da bir işletmede normal kıyafetli, babayiğit, bıyıklı ve çoluk çocuklu homoseksüel erkekler var. travestiyle ilişkiye giren erkek onun yirmi misli aşağılıktır. ondan sonra gidip bir de karısının koynuna giriyor.

siz çok savaştınız ama engel olamadınız.

- albenisi var. bu işin alıcısı oldukça o ürün artacaktır.

ama kariyeri olan, fuhuş yapmayanlar da var.

- profesör olan da var. ruhunda gizli dürtüler olanlar için aile eğitimi önemli. çocuğumuzu özgür yetiştirirsek her şey bekleyebiliriz. homoseksüelliğe karşı insanlarımızın topyekun seferber olması lazım.

yakaladıklarınızı tuttuğu takımın rengindeki hortumla dövdüğünüzü, galatasaraylı olduğunuz için kırmızı hortumu kullandığınızı duydum. nedir bu unvanınız haline gelen hortumla ilişkiniz?

- işimiz gücümüz mü yok. nereden alıyorduk bu hortumları? bu arada hortum fabrikalarının da büyük reklamını yaptık. yüzde bir yapmışsak, yüzde 99’u da şişirme.

copum yanimda değildir hortum denk gelmiştir

o dönem çalıştığım dergide hortumlu fotoğraflarınız yayımlandı. daha sonra kamerayla tespit edildi hortum kullandığınız.

- o televizyon görüntüsü montaj. bir olay olmuştur, copum yanımda değildir. mesela bir otoparktaki hortum denk gelmiştir. renk renk hortum olur mu? ama beyoğlu’ndaki travestilerin elinde falçata var, bıçak var. bu insana gel, yüzümü gözümü darmadağın et mi diyeceğim? bunlar hap alıyorlar, acı kuvvetleri var. devletin polisi homoseksüelden dayak yiyor mu dedirteceğim? devleti zaafa mı uğratalım?

sabaha karşı istiklal caddesi’nin tarlabaşı’na açılan sokaklarında travesti gruplarıyla karşılaşıyorsunuz. emrinizdeki polislerle birlikte hortum elde hücuma geçiyorsunuz.

- gazetecilerin hayal gücü çok geniş olduğundan olayları istedikleri gibi şekillendirirler. bakın, gemi batarsa hep birlikte batacağız. zenginlerin kaçacağı ülkeler var. biz bu ülkede kalıp yaşayacağımıza göre bayrağımıza, ezanımıza, ahlakımıza, kültürümüze sahip çıkacağız.

türkiye’deki gay ve lezbiyen girişimi lambda, 1996’da sizi yılın en kötü adamı seçmişti.

- n’apayım yani? sanki dünyayı homoseksüeller yönetiyor! insanların kültür ve inançları farklı olabilir ama doğru bir tanedir.

evde hiddetinizden ortalığı titretir misiniz?

- dayak atmam. kızarım, bağırırım. salata da yaparım. hanım olmadığı zaman bulaşığı da yıkıyorum. çocukların kahvaltısını hazırlıyorum. emniyette de yemekleri ben yapardım.

cihangirli kadınlar "hortum kulunu beyoğlu’na tekrar getir yarabbi", diye dua ediyormuş!

sokaklar güvensizleşti. türkiye genelinde şiddet yüzde 34 arttı. neden?

- uyum yasaları’nın yürürlüğe gireceği 1 nisan’dan itibaren suçlar aşırı derecede artacak. piyasa suçlularla avukatlarına kalacak. yeni yasalar yüzünden polisin eli kolu bağlandı. artık gözaltına alacağım her insanı savcıya hakime soracağım. yasalarımızda cezanın karşılığı az. mağdurun değil, sanığın haklarını koruyan yasalar çıkardık hep. avrupa’da cezalar daha ağır. cavit çağlar’ın, alaattin çakıcı’nın yurtdışından geldikleri sıradaki hallerine bakın, bir de buradaki cezaevlerinden çıktıklarındaki hallerine. oralardan perişan, buradan gürbüz çıkıyorlar. bir insan otuz kere polise düşmüşse, iflah olmamışsa niye salıveriyorsunuz? avrupalı’dan daha mı avrupalıyız?

beyoğlu’nda yeniden işbaşı yapsam şu kadar sürede güvenliği sağlarım, der misiniz?

- işgüzarlığa lüzum yok. kraldan çok kralcı olanların kellesini keserler. biz hukuk devletiyiz. kantarın topuzunu kaçırmadan, ülkenin imajını bozmadan görev yapmak zorundayız. sadece polisiye tedbirlerle suçun önü alınmaz. yasal ve siyasal ayağı da var. çok beddua alsam da öyle çok dua da alıyorum. duyuyorum, cihangirli kadınlar dua ederken 'hortum kulunu beyoğlu’na tekrar getir yarabbi’ diyorlarmış. travestiler bile suç işleseler, mağdur da olsalar adaletimin tek olduğunu bilirler. fatih’in 69 mahallesinin muhtarı asayiş toplantısında bugün bile adımı zikrediyorsa, diyeceğim bir şey yok.

maaş yetmeyince korsan taksi çaliştirdim

biz devlet memuru olduğumuz için kendimize özel iş kuramıyoruz. ama maaşım da beni 15 gün idare ediyor. zaten polis maaşıyla kim geçinecekse, getirsinler bunun ilmini biz de öğrenelim. neyse geçinemiyorum ama yasaların bize öğrettiği bazı sahtekárlıklar var. istanbul’a geldiğimde baktım, papuç pahalı. polisin bizzat uğraştığı yasak olan korsan taksiciliği öğrendim. arabamı verdim, korsan taksi çalıştırdım. ne yapayım, açım. sonra bir ara gittim sultanhamam’dan kumaş aldım, evimizi mağazaya dönüştürdük. eşim, komşulara satıyordu. böyle böyle idare ettik. çoluğumu çocuğumu okutmak zorundaydım. yoksa kapkaççı, hırsız olurlardı.

hortumcu süleyman değil hortum süleyman’im

benim hortumumdan pis değil temiz sular aktı. adımın böyle anılmasından rahatsız değilim. ama hortumcu süleyman değilim onu söyleyeyim, hortum süleyman’ım. ben sıcak, sevecen insanım. uzaktan böyle olduğumu bilmezler. beyoğlu’nda yürüyordum. uki mağazasının müdürü dışarı fırlayıp boynuma sarıldı. meğer ilk defa güldüğümü görmüş. aşırı duygusalım. bir türküyle ağlarım. alkol, sigara kullanmadım. bar, diskotekle işim olmadı. ot gibi yaşıyor, diyenlere aldırmadım. görev aşığıyım.

belçika'da ingilizce konuşulmuyor

antwerpen bölgesinde fransızca ve hollanda dili dışında başka dil duymadım. brüksel'de çok az ingilizce duydum onu da konuşan zaten turist tayfa. boğucu, resmi, sıkıcı bir ülke. ingiltere ve hollanda'yı tek geçerim.

türkiye cumhuriyeti'nde yetişen son sanatçı

eskilere gidersek uçsuz bucaksız bir konu. o kadar çok var ki sanatçı, lakin günümüzde sanat ve sanatçı anlayışı o kadar yanlış benimsenmiş ki porno starlarına bile sanatçı gözü ile bakanlar var. sanat ve sanatçı son 10 yılda tamamen kayboldu, zanaatçileri sanatçı olarak görmeye devam ettikçe, bu toplumda varsa bile var olacaksa bile sanatçılar biz göremeden silinip gidiyorlar.

Toplam entry sayısı: 715

2018 ekonomik krizi

hiç inanmayacağım bir olay olmasını isterdim, hatta öyleydi belki, fakat artık inanmak istemesem de herkes gibi çok acı bir gerçek olduğunu söylemek isterim.bunu anlamak için ekonomist olmaya gerek yok tabi, ben de ekonomist değilim yine de bazı veriler üzerinde yorum yaparak belki durumun ciddiyetini anlatabilirim diye bu sayfada bir yer işgal ediyorum, dolardan başlanır hep dolar yukarı dolar aşağı nedir yani bizi nasıl etkiler, çok etkiler hatırlayalım 2000 öncesini nasıldı hatta 2001 krizini hatırlayalım nasıl oldu? siyasi malzemeler bahane onlar sadece araç, yani krizin başlangıcı doların verdiği sinyaller ama etkisi siyasi, ben de az çok takip eden biri olarak ekonomistler kadar olmasa da bilgi sahibiyim, dolarla tl karşılaştırması yapılmak istendiğinde şu şekilde karşılaştırma yapılır genelde, dolar indexi ile tl ve dolar artışı karşılaştırması yapılır! burada vurgulanması gereken şey dolar indexi nedir? ama bu kadar da detaya girmek mümkün olmadığından yani daha geniş bir konu olması sebebiyle , dolar indexinin artışından daha fazla ülke para birimi devüle oluyorsa negatif ayrışma olur. işte yaşadığımız durum şu an itibariyle aynen budur. negatif ayrışma ve pozitif ayrışma nedir ? bunlar teknik terimler olduğu için hiç kimseyi bunaltmak istemem, ama basitçe negatif ayrışma dolar indexiyle dolar tl kuru arasındaki ters orantıdır. sanırım bu konu daha ileri seviye olabilir ama bu kadarını anlatabildim.

kriz denince sadece dolardaki artışın olduğunu sanan vatandaşımız, yanılıyor, keşke yanılmasaydı, uyarmak istediğim nokta 2018 de gerçekten ciddi işçi çıkarımları, ve çok ciddi sosyal patlamalar! maalesef diyerek anlatmak istedim..

türkiye maalesef 10 yıl karanlığa bürünecek, kusura bakmayın açık konuştuğum için, gerçekten durum vahim arkadaşlar, ister inanın ister inanmayın maalesef işte durum bu!

3 ay sonra panda haklıymış diyeceksiniz ama bana yararı yok , benden demesi...

yorgun toplum

bilmem siz kendinizi nasıl hissediyorsunuz ama ben aynen öyle, aynen öyle dediğim yorgun, ama beni yıldırdığı için değil, sadece sizinle paylaşmak istediğim için, herkes yorgun, toplum yorgun, çok acı söyleyeceğim, son 15 yılda ağzına sıçtılar, ağzına sıçmakla bırakmadılar, her şeyin içine tecavüz ettiler, sonra daha da hayatımıza müdahale ettiler, sonrasında , daha kötüsü, eğer ki hiyle ile gelirlerse, ysk başkanını arayıp bizim için ayarla demesi yeter, başka bir şeye ihtiyacı yok, çünkü o bir ilah, diyelim öyle oldu, sonrası, türkiye islam cumhuriyeti, masum 10 , 12 yaşındaki çocuklar, ne olduğunu anlamadan , türban giydirildiğinde , ne olacak, o zaman merak ediyorum, ne olacak, diyorum ya , merak ediyorum diye, ama bilincindeyim, onun için, ondan sonra sosyal patlamalar başlayacak, herkes içindekilerini kusacak, sonra tekrar kusacak, sonra yine kusacak, hep kusacak, artık kusacak yerimiz kalmayacak, her yeri bok götürecek!

hindistan'ın gay prensinin lgbt'liler için saray yaptırması

insanlık adına önemli bir davranıştır, insanlığın gerçek anlamda insan olma, sadece fiziken değil zihin olarak da insan olma gereğinin hakkıdır. insanlara o hakkın verilmesidir.

frederic chopin

polonyalı piyanist, döneme damgasını vurmuş, şu an çok bilinmese de, hiç dinlenmese de, şu andan itibaren dinlenmeye başlanılacaktır, iki saatlik bir eser, aslında dinleyebildiğin kadardır, zaman sınırlaması olamaz, işte o güzel piyano, tabi ki piyano severseniz, işte o usta dokunuşlar...

polisin üzerinizi araması

başımdan geçen bir olay, polis benden kimlik istedi ilk önce, bende ilk başta hiç bir şekilde tepki vermedim öylece polise baktım, sonra polis kimliğini gösterdi en sonunda, ben de polisin bu nezaketinden dolayı kimliğimi çıkardım ve biraz sonra üzerimi aramaya başladılar, normal bir arama değildi! sonra aramaya devam ettiler, normalde rutin bir kontrolde bu kadar da taciz edilmez ki bir vatandaş, resmen taciz ettiler, bir penisime dokunmadığı kaldı polisin! belki de eşcinseldi, bilemeyiz.. ne olursa olsun bu olay benim beynime kazındı ve bunun gibi bir çok olay gerçekleşmekte, herkesin özeline dokunulmakta ve tecavüz edilmekte, bunu kim yapıyor? sormak isterim kim yapıyor, bu bize niye yapılıyor öğrenmek isterim? devlet vatandaşlarına neden bu şekilde davranıyor? ben o zaman neden vergi ödüyorum, beni iki polis arasın ve beni taciz etsin diye mi vergi ödüyorum? yıl 2019 olduğunda bu olaylar daha da derinleşecek, her şey şekillenecek, hiç kimsenin önemsemediği demokrasi ve özgürlükler yavaş yavaş sona erecek, iyice sokulacaklar tecavüz edecekler, bitecek eninde sonunda tabi ki bitecek!

2018 ekonomik krizi

hiç inanmayacağım bir olay olmasını isterdim, hatta öyleydi belki, fakat artık inanmak istemesem de herkes gibi çok acı bir gerçek olduğunu söylemek isterim.bunu anlamak için ekonomist olmaya gerek yok tabi, ben de ekonomist değilim yine de bazı veriler üzerinde yorum yaparak belki durumun ciddiyetini anlatabilirim diye bu sayfada bir yer işgal ediyorum, dolardan başlanır hep dolar yukarı dolar aşağı nedir yani bizi nasıl etkiler, çok etkiler hatırlayalım 2000 öncesini nasıldı hatta 2001 krizini hatırlayalım nasıl oldu? siyasi malzemeler bahane onlar sadece araç, yani krizin başlangıcı doların verdiği sinyaller ama etkisi siyasi, ben de az çok takip eden biri olarak ekonomistler kadar olmasa da bilgi sahibiyim, dolarla tl karşılaştırması yapılmak istendiğinde şu şekilde karşılaştırma yapılır genelde, dolar indexi ile tl ve dolar artışı karşılaştırması yapılır! burada vurgulanması gereken şey dolar indexi nedir? ama bu kadar da detaya girmek mümkün olmadığından yani daha geniş bir konu olması sebebiyle , dolar indexinin artışından daha fazla ülke para birimi devüle oluyorsa negatif ayrışma olur. işte yaşadığımız durum şu an itibariyle aynen budur. negatif ayrışma ve pozitif ayrışma nedir ? bunlar teknik terimler olduğu için hiç kimseyi bunaltmak istemem, ama basitçe negatif ayrışma dolar indexiyle dolar tl kuru arasındaki ters orantıdır. sanırım bu konu daha ileri seviye olabilir ama bu kadarını anlatabildim.

kriz denince sadece dolardaki artışın olduğunu sanan vatandaşımız, yanılıyor, keşke yanılmasaydı, uyarmak istediğim nokta 2018 de gerçekten ciddi işçi çıkarımları, ve çok ciddi sosyal patlamalar! maalesef diyerek anlatmak istedim..

türkiye maalesef 10 yıl karanlığa bürünecek, kusura bakmayın açık konuştuğum için, gerçekten durum vahim arkadaşlar, ister inanın ister inanmayın maalesef işte durum bu!

3 ay sonra panda haklıymış diyeceksiniz ama bana yararı yok , benden demesi...

kıyamet

kıyamet kavramı arapça kökenli olup, kıyam ve et sözcüklerinin birleşiminden oluşur.bunun anlamı kıyam+et=ayağa kalk anlamına gelmektedir.aslında bir nevi diriliş demek.yeniden dirilmek, varolmak anlamına gelmektedir.kıyamet koptuğu an tüm insanoğlunun dirilmesi bu kavramı çağrıştırır.kıyamet ,diriliş ve yeniden var olma anlamını ihtiva ettiğinden dolayı bir yok oluş değildir.bilindiği üzere kıyamet dünyanın sonudur ,ancak yineleme felsefesinin var olduğu bu kavram dünyadaki pek çok değişimin bir yenilemeyi getirdiğini unutulmamalı.felaketler , olağanüstü olaylar, ve benzeri bunları çağrıştırır.bu olayların doğanın kendini yenilemesiyle ilgili olduğunu ve kıyametin gizemliliğinin devam ettiğini bilmekte fayda var.ne olursa olsun sonu bekleyen bir yapıda olduğumuzu kabullenmekteyiz.kıyamet denince yok oluş gibi gelir kulağa.gerçek anlamıyla düşünmeyi tercih etmeden ,kabulettiğimiz değerlerimizle anlarız herşeyi.kıyamet nedir diye dediklerinde gerçek anlamı ayağa kalk , mecazi anlamda diriliş, genelde anladığımız yok oluştur..

10 kasım 1938

büyük önder ulu atatürkün vefatı, zekasının üstünlüğü tartışalamaz, öyle şeyler yapmış ki hiç kimse bu gün o zamanın imkanlarıyla yapılabilecekleri çözemez.keşke ömrü biraz daha yetseydi de şimdi çok daha farklı olabilirdi.saygıyla anıyoruz atam..

idealist olmak

bir hedef doğrultusunda azimle ilerleyerek farklı olanı ortaya çıkarma çabasıdır.düşünsel bir davranış olma sebebi ulaşılması ve anlaşılması güç bir niteliğe sahip olmasından gelir.aynı zamanda ayrılmaz bir parçadır idealiniz, beraber yaşarsınız problemleri.her an her yerde o vardır çünkü onun için varsınızdır, o da sizin için!bir başkadır idealist olmak herşeyi unutmak , gelişi güzel yaşamak , çevreden ve herşeyden uzaklaşmak.idealist olmak kendine güvenmek, her türlü problemin üzerine korkusuzca yaklaşmaktır.

iq'nun düşük olduğunu gösteren detaylar

iq'nun düşük olduğunu gösteren detaylar

grup sekste rüya kadro

çok şık ve çok marjinal, daha fazla söylenecek bir söz olamaz, bir imza niteliğinde, biraz nefes almak istiyorum diyenleri duyar gibiyim, işte özgürlük, özgürlüğün kavramı başkasının özgürlüğü kısıtlandığı an orada özgürlük biter, o zaman bunlar kimin özgürlüğünü kısıtlıyor..

sen kaç yaşındasın abi 35 40 sene evvel seni kim tanıyordu

reenkarnasyona farklı bir bir bakış açısı getirmiş olan bir deyimdir..

deyimin orjinali aşağıdaki gibi;

sen kaç yaşındasın abi 35, 40 sene evvel seni kim tanıyordu?

genel yorum;

35 yaşında olduğunu bilip bir kişiye 40 yıl önce kimlerin tanıdığını sormak çok garip gelen bir durum değil mi?

(bkz:m. fatih çıtlak ile huzur vakti)

sen kaç yaşındasın abi 35 40 sene evvel seni kim tanıyordu

mustafa kemal atatürk