ünlü din bilgisizi, ağlatırken düşündüren ve her ne hikmetse her konuda fikrine başvurulan, yalısından fakirlik vaazları veren nihat hatipoğlu'nun "banyoda çıplak yıkanılır mı?" sorusuna verdiği akıl almaz yanıt. buna göre banyoda çırılçıplak yıkanmak harammış, hatta çiftlerin çırılçıplak sevişmesi de günahmış. banyo yaparken çıplak olmak doğru değilmiş, zaten çıplak olmak hiç doğru değilmiş... allah akıl fikir versin diyorum, tam duşa girecektim, paltomu giyip öyle girmek zorundayım şimdi! çırılçıplak yıkanan sözlük yazarları düşünsün şimdi!
yediğin haltlar ve kırdığın cevizler gün gelir karşına çıkıp seni sıçırtır demenin bir yolu. gizli kapaklı işlerin sonucunun kötü olacağına yönelik önermedir.
iki hafta önce traş olmak üzere aynaya baktığımda aynada parıl parıl parlayan tek bir beyaz tel fark ettim, yanlış gördüm sandım, yaklaştım evet orada bir tane tek bir tane beyaz tel parlıyordu, dedim ki işte o an geldi... sen de orta yaşa yol alıyorsun. yaşım bu sene 33 olacak ve o beyaz teli görmek hem hoşuma gitti, hem üzdü, hem de içimi bir tuhaf etti. *
eminem'in annesine olan nefretini kustuğu, annesi onu sevmediği, önemsemediği, umursamadığı için, bir çocuk olarak içinde biriktirdiği ne kadar gücenmişlik varsa dışa vurduğu, ona yaşattığı cehennem hayatı için annesine dan dan dan içinden geçenleri ağzından gelircesine söylediği, dolabımı temizliyorum (içimi döküyorum/hesaplaşıyorum) temalı şarkısı.
albüm: the eminem show
çıkış tarihi: 2002
adaylıklar: sanatçı dalında en iyi uluslararası müzik klibi muchmusic video ödülü
olmuyor, akarsuda iki kere yıkanılmıyor, ayrılığa neden olan hurmalar gene gelip götü tırmalıyor, gene mutlu olunamıyor üstelik bu defa araya nefret de giriyor, ama bitmiş bir ilişki koli olarak başlarsa olur bak o.
bebeklerin beşinci aydan itibaren ağlayarak her şeyi elde edeceklerini öğrendikten sonra anne babaların hayatlarını cehenneme çevirmelerinden hareketle, o ruh halinden çıkamamış, zihniyetini geliştirememiş, i q'su bebek i qsunda kaldığı için, ilişkiyi sürdürmenin pedofili suçuna karşılık gelme ihtimali olan sevgilidir, arkasına bakmadan kaçılasıdır.
şarkıcı irem derici'nin seksi kocası, radyo programcısı, yazarların sevişmek istedikleri ünlülerden. 1997 yılında best fm'de a-rıza show adlı programı sunmaya başladı. ayrıca kaynana semra'nın yarışmada sarf ettiği sözleri müzik alt yapısıyla birleştirerek "semra yücel megamix" (daldan dala) adıyla şarkı haline getiren de odur. şu aralar alem fm'de. irem derici ile boşanıyorlarmış, ayı sözlük olarak bir rıza esendemir zirvesi yapıp, bu tatlı adamı avutalım önerisini getirip, huzurunuzdan çekiliyorum.
gitmesi ayrı dert, girmesi ayrı dert, gezmesi ayrı dert, geri dönmesi ayrı dert olan kitap fuarı. eskiden taksim tepebaşındayken haftada dört kere gittiğim ama beylikdüzü'ne taşındığından beri, çok çok çok çok önemli bir şey olmadıkça (bir arkadaşın imza günü vs.) gitmeyi zul gördüğüm, imza günü ya da indirim konusunda bir numarası kalmadığı için (çünkü zaten her dakka bi yerlerde sevdiğiniz yazarın imza günü oluyor, indirim desen eskisi kadar çok yapmıyorlar ve o indirim zaten yol parası oluyor, yani temelde cebinizden aynı para çıkıyor, bu yüzden indirim yapılıyor gerekçesiyle gitmek de mantıksız, üstelik internetten çok daha fazla indirim imkanları varken, hem de evinize teslim imkanı varken, konferans desen zaten zaten ben gitmem çok konferansa filan, o gerekçeyi de geç) gitme nedeni olmayan, bir numarası ve özelliği kalmamış, yorgunluktan ve sinir harbinden başka bir şey elde etmediğiniz kültür etkinliği.
bir de hıncahınç doluyor ya, sanırsın okuma düzeyi yüzde bin beş yüz olan bir ülkeyiz. aman kalsın...
babası rahmetli yusuf elver ve annesi nurcan elver'le birlikte yıllarca olacak o kadar'da rol aldı, daha o zamandan içimin yağlarını eriten bir adam. bir kere yakından gördüm, gerçekten boylu poslu, tatlı, yakışıklı bir adam. müzisyen yönü de var. ayrıca yazarların sevişmek istedikleri ünlülerdendir **
yeni sezon ilk bölümü, durdur turnayı gözünden vurdu, hop oturup hop kaldırttı, bu kızlar ne zaman rahat bir oh diyecek diye sordurttu. 5 sene sonra geldikleri yerler, tam ahayl ettiğim gibi. seviyorum bu kızları. çok sahici geliyorlar bana.
hep önce bunlar, sonra bunların çocukları birbirleriyle çiftleşerek insan nesli türediyse, büyük bir ensest vakası olduğunu düşündüğüm, mitolojik ya da dini figürler...
reklama göre türkan şoray'la özdeşleştirilen saç rengi, ama türkan şoray ne zamandan beri kahverengi saçın simgesi oldu, ben bildim bileli siyah saçlıdır türkan sultan?
el birliğiyle, göz göre, devlet cinayeti ile öldürülen barış güvercini, ermeni yazar... sekiz sene olmuş bugün... onu öldürerek adını unutturacağını sansa da katil sürüsü, adını büyütmekten başka bir işe yaramamıştır yaptıkları katliam...
genetik şans, bakım, zararlı alışkanlıklardan uzak durma, neşeli olma, mutlu eden şeyleri yapma, hiçbir şeyi kafaya takmama * gibi tedbirlerle başarılabilecek, bilhassa minyon insanlarda daha belirgin olan, nüfus kağıdında yazan doğum yılını salt bir sayı haline getiren, zamanı dondurma * durumu.
bu akşamki bölümde baya iyi geldi. şennur teyzenin sözlerine ve gizemin saçmalamasına çok gülüyorum. sanki gülse birsel de nasıl yazabileceğini biraz daha göstermiş oldu bu bölümle. severek izliyoruz.
hiç de içim almıyor ama..
ben öyle demiyom oğlum
araya gideceğine canıma gitsin
çiğ silikon mu bu?
fikri olmamak ama zikri olmak, elde tespih, ağızdan çer çöp kürdan sigara vb bir nesne düşürmemek, dilden erkeklik adamlık delikanlılık ve racon derslerini eksik etmemek, ahlak bekçiliği yapmak ama ahlaksızlığın müptelası olmak, cin olmadan adam çarpmak, medeniyet seviyesinin altında kalmak, kültür ve bilgi birikimi edinmemek, hayat üniversitesinden mezun olmak, yobazlık, kaba davranışlar sergilemek, hoşgörü ve nezaketten uzak olmak, kafasını kullanamadığı için yumruklarını kullanmaktır.
ayyhhhh dün gece son dakkalarda gerim gerim gerdiler. yani bir gerilim filmlerinde böyle gerildiğimi hatırlarım bir de bunun dünkü bölümünün son sahnesinde. allah sizi bildiği gibi yapsın e mi son anda dedim bunu göstermeyecekler, haftaya bırakacaklar ki öyle de oldu zaten. şu senarist arkadaşlar da oya karakterine daha anlamlı ve okkalı laf sokan replikler yazsalar da azıcık içimizin yağları erise ayol. o kadar sinirleniyor, atarlanıyor ama iş merve'nin karşısında konuşmaya gelince pıssssss balon gibi sönüyor. vallahi içim şişti yemin ederim yeter diye bağırasım geldi.
en sevdiğim hikayelerimden... bir gün kadıköy'den eminönü'ye geçmek üzere vapur beklerken, yanına oturup çaktırmadan seyrettiğim beyefendiyle bir hafta sonra halvet olmuştum. vizelerim vardı o hafta, yoksa daha erken olurdum. sene 2001 yaş 18. genelde toplu taşımalardan (otobüs, tramvay, metrobüs...) kaldırdım adamlarımı... hatta bi keresinde yanımdan yürüyüp giden bir adamla on beş dakka sonra apartman bodrumunda halvet...
tuna kiremitçi ile şapşahane bir düete imza atarak müzikal yönüyle de kalbimin kıvrımlarında taht kurmuş, ne yapsa izlerim oyunculardan... bu sıralar izlediğim tek dizi olan (bkz:ufak tefek cinayetler) 'de tersi pis doktor oya'yı oynuyor.
1) sürekli bir yalan dünyasında yaşamak zorundasınızdır, gizliyseniz hele aileye, iş arkadaşlarına, normal arkadaşlara (tabi gey dostu olmadığını bildiklerinize) yalan söylersiniz
2) homofobik bir toplumda yaşamanın getirisi, aşağılanır, hakarete uğrar, dövülür, tecavüze uğrar hatta öldürülürsünüz, ve o homofobik toplumun homofobik polislerince insan yerine konmazsınız, hatta onlar da size aynı muameleyi yapar
3) çoğu zaman iç dünyanızla ilgili karmaşaları kendi başınıza çözmeniz gerekir, dışarı anlatamazsınız, diğer geylerin de kendi dertleri olur onlar da bi yere kadar dinler
4) aileniz ve toplum tarafından ağır ithamlarla cezalandırılırsınız
5) size herkese g.tveren potansiyel muamelesi yapılabilir, gece s.ken adam gündüz size bir paçavraymışsınız gibi davranabilir, veya sarhoş muhabbetlerine meze yapar.
6) başınıza bir şey geldiğinizde, tecavüze uğradığınızda polise gidemezsiniz, zira polisin aklında sizin bu halinizle zaten davetiye çıkarmış olduğuna dair bir önyargısı vardır
offf bu kadar yazdım içim şişti, gerisini siz tamamlayın.
eve gidip duş almak, sonra gerizekalıya bağlamak, "aneeeymm hasta oldum ben aids oldum" diye kendini kahretmek, adama mesajlar atmak, "bir daha sikilmek için yalvarsam da gebersem de bana yazma, mesaj atsam da cevaplama" gibi saçma sapan mesajlar atmak, sonra adam gerçekten mesaj atmadığında neden mesaj atmıyorsun diye evine gitmek ve bir daha kendini siktirmek. sonra alışıyorsun tabi.
seni özlüyorum deli kadın, bütün bu dünyanın kiri pası içinde ekranlardan yansıyan ve bize her şeye rağmen umut var dedirten temiz sevincini, neşeni ve kaleminden akan yüreğini özlüyorum, senin en ince espri yaparken bile gözlerindeki derin bakışı, en ciddi konuda bile muzip yorumlarını, kısaca seni özlüyorum deli kadın. bir resmine bakarken bile binlerce kare geçiyor gözümden, seni hiç tanımadım, tanıma imkanı bulamadım, ancak ben seni hep sevdim, senin bu dünyaya kattığın güzelliği sevdim, tüm dünyanın akılları bir araya gelse senin tek bir yorumla herkesi susturabilme becerini sevdim.
ama neyi sevmedim biliyo musun? daha seninle tanışmadan çekip gitmeni, daha şarkılar şiirler tamamlanmamışken çekip gitmeni, tabiri caizse daha karpuz kesecekken zengin kalkışı yapar gibi 80 +/- 60 yaşın baharında çekip gitmeni... yarım kaldı şarkılar, şiirler, daha çok şarkı var yazacak... daha fazla söz söyleyemem, söz söylemede senin eline su dökemem, senin sözünün üstüne söz söyleyemem, sadece diyebilirim ki, ulaşıyosa bu yazılar bir yerden sana, bir el salla oralardan bana. deli kızım uyan, bir tek sensin duyan!!! bu dünyada bize bir bakış borcun kaldı, acelen ne, bekle aysel!
müslümanlık ve islam özünde -aslında her dinde olduğu gibi- kardeşlik, hoşgörü, barış gibi güzel mesajlar içeren bir din. insanoğlunun elinde oyuncağa çevrildiği için sürekli kötü ve berbat bir din izlenimi yaratılan ancak insanların amellerinden dolayı bütün bir dinin alaşağı edilmesini doğru bulmuyorum, sonuçta ortada ortak ve güzel bir mesaj var ve sorun bu mesajı insanların kendilerine yonta yonta saçma sapan ve müslümanlıkla bağdaşmayan uygulamalara giderek yanlış bir müslümanlık izlenimi oluşturmasıdır. kulaktan dolma bilgilere pabuç bırakmamak için herkesin bir kere okuması gerektiğini düşünüyorum.
gerizekalıdır, komplekslidir, derdi varsa yüzleşmek yerine bu şekilde derdini anlatabileceğini sanandır, siktir olup gitsindir, sözlükten uzaklaşma nedenidir. böyle şeyler yapmamalıdır!!! hadi bunu da eksile gerzek dingil!
sanırım bazı yabancı nickli yazarların adlarını okumakta güçlük çeken yabancı dili iyi olmayan yazarcanlar için açılmış başlık. yoksa adı atıyorum karpuzsever olan bir yazarın nicki başka nasıl okunabilir ki?