tunatuan

Durum: 3780 - 5 - 0 - 0 - 30.04.2025 17:50

Puan: 57032 - Sözlük Kevaşesi

15 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

YAŞARkolik, CD arşivcisi, konsergezer/yazar, blog sahibi çevirmen.
  • /
  • 189

bu albüm içime sindi

öncekiler bir şeye benzemiyodu, bu da benzemiyor ama biraz daha idare eder, şimdilik mal bu demenin başka bir yolu. son derece güvenle söylenmiş bir söz gibi dursa da, "dur hemen müthiş, mükemmel gibi şeyler söylemiyim, sonra elimde patlıyor rezil oluyorum"un politikleştirilmiş ve biraz daha temkinli duruma getirilmiş hali * *

iki erkek arasında aşk olamaz

kedinin uzanamadığı ciğere mundar dediği durumdur. kendi yaşayamıyor diye partner bulmakta zorlanmak, herkesi öyle sanan, bu kompleks deryaları, sadece kendilerini huzursuz etmekle kalmaz, etrafa da olumsuz enerjilerini saçar, yanlarında durulmayasıdır, dinlemezseniz bir süre sonra konuşup konuşup susacaktır...

tuhaf alışkanlıklar

yitik ülke yayınlarının ilginç kitap başlıklarından biri daha. tümü sosyal ağlardan bulunan bazıları ünlü "yazarların" "aaa ben de böyle yapıyorum hakkaten yalnız değilmişim" dediğiniz, ya da "ohh benden beterleri varmış" diye sevineceğiniz bir dolu tuhaf alışkanlıklarını anlattığı, baya keyifli bir kitap.

80'lerde çocuk olmak

yitik ülke yayınlarından çıkan ve 90'lar kitabındakinin bu defa bir dönem büyüklerinin 80leri kendi ilgi alanları ve bakış açısıyla ve çocuk gözüyle anlattığı, sahici, samimi kitap.

90'lar kitabı

yitik ülke yayınlarından çıkan, tamamen sosyal ağdan bulunan yazarların 90lara dair anılarını, öykülerini, düşüncelerini derleyen ve sizi nerelere nerelere götürecek, belki de aaaa hakkaten ya dedirtecek şeyler içeren, 90ları her bir yazarın kendi bakış açısından anlattığı bu yüzden mesela bir yazarın 90ların siyasi yapısını anlatırken, başka bir yazarın müzikelrden bahsettiği, bir başkasının modadan bahsettiği 90ları her anlamda ele alan derleme bir kitap.

yitik ülke

32. uluslararası istanbul kitap fuarında kitap alana bir ağaç tohumu hediye eden, kitaplarımızı çıkarmak için kullandığımız ağacı böyle doğaya dönüştürelim, düşüncesiyle enfes bir işe imza atan yayınevi.

özellikle ilginizi çekebilecek bazı kitaplar:

90'lar kitabı
80'lerde çocuk olmak
tuhaf alışkanlıklar

ayı sözlük'te hep seksli başlıkların açılması

geyler -bence- seks mevzusunda biraz daha serbest ve istekli olmaları sonucu, olmasına şaşırmadığım durumdur. * *

eşcinsellere kariyer önerileri

sanatsal meslekler, çünkü geylerde çok yoğun bir artistik bakış olduğu bilinen bir gerçek ancak aslına bakarsanız geylerin yapamayacağı iş yok ve yaptıkları her şeyi de çiçek gibi güzel bir şeye döndürme yeteneği de var.

barbaros şansal

yıllardır bu adamın entellektüel birikimini hayranlıkla takip ederken ve aynı zaman terzi yamağıyım mütevaziliğine şapka çıakrırken, gezi olaylarıyla birlikte aktivist yanını da gözler önüne sermiş, güzel muhabbeti yanında çok da fazla bilgilerinden faydalanacağınız, ince laflarla çok da güzel lafı gediğine oturutup siz anlamadan sizi rezil edebilecek deha, terzi yamağı.

kocaeli

hayatımın 6.5 güzel senesine ev sahipliği yapmış, ilk gençliğimin şehri, pek çok ilklerimi ve depremi yaşadığım, gittiğimde kaçmak, uzakta olduğumda gitmek istediğim karmaşık düşüncelerimin şehri...

yitik ülke

edebiyatın yitik ülke’si 2000 yılının mart ayından bugüne devam ediyor…

bir edebiyat yolculuğu yitik ülke. kurucusu kadir aydemir

internetten (sosyal medyadan) bir yayınevine dönüşen ilk yer olan yitik ülke (www.yitikulke.com), 2006′dan beri yazarların, edebiyatla ilgilenen herkesin şiir, öykü, roman, deneme, sinema, araştırma vb. dallardaki dosyalarını seçerek kitap haline getiriyor. öncelikle yitik ülke yayınları’nın kitaplarını alıp detaylı olarak inceleyin ve dosyanız/projeleriniz üzerine bizimle iletişime geçin. yitik ülke’de herkese yer var.

http://www.yitikulkeyayinlari.com

32. uluslararası istanbul kitap fuarı

az önce eve gelip poşetlerimi bir kenara atıp izlenimlerimi aktarmak istediğim fuar. efenim gidiş söğütlüçeşme metrobüsten tam 1 saat 40 dakika sürüyor ve tam önüne kadar gidiyor metrobüs, ortam iğne atsanız yere düşmez halde ve benim henüz maaşım yatmadığı için ancak iki üç kitapp aldım, ancak zaten gidiş amacım canım dostum kadri karahan'a akustik şiirler kitabını imzalatmaktı. muhabbeti de çok iyidir, ilgilenirseniz bir gün daha imza günü düzenleyecek. bu arada mutlaka ama yitik ülke yayınlarının standına uğrayıp bir kitap alın. geri dönüşümlü ve arkasında karaçam tohumu bulunan bir kaleminiz oluyor ve kalem bitince toprağa gömüyorsunuz, o tohumlar karaçam'a dönüyor. müthiş bir şey. ahmet ümit'ten imza alayım dedim ama ne mümkün izdiham izdiham 150 kişi vardı önümde bekleyemedim. *

akustik şiirler

derlemesini kadri karahan'ın yaptığı ve türkiye'nin en sevilen 46 sanatçısının şiir yeteneklerini sergilediği esenkitap'tan çıkmış şiir kitabı. bugün 32. uluslararası istanbul kitap fuarı'nda esen kitap standı 10. salon 203 a'da imza günü var.

kitap bilgileri: http://www.dr.com.tr/Kitap/Akustik-Siirl...

tivitır sayfası: akustiksiirler

şiirleri ile kitapta yer alan müzisyenler:

aydilge
barlas
birsen tezer
burhan şeşen
can bonomo
cem adrian
cenk taner
ceylan ertem
cüneyt ergün
çiğdem erken
demet sağıroğlu
deniz özbey akyüz
doğan canku
ece dorsay
ece ülker
edip emre
eflatun
erdal güney
erkan oğur
gülay sezer
gülcan altan
gürol ağırbaş
güvenç dağüstün
harun tekin
hüseyin badıllı
hüsnü arkan
ilhan irem
jehan barbur
jülide özçelik
mabel matiz
mehtap meral
mete özgencil
nazan öncel
neslihan ergin
özlem taner
serhad raşa
sevtap ünal
sezen aksu & meral okay
suavi
ulaş oral
vedat sakman
yaşar
yaşar kurt
yonca lodi
zafer cımbıl
züleyha

mayın tarlası

şu an şarkıda anlatılanı birebir yaşadığım sözlere sahip şebnem ferah şarkısı...

tunatuan

ahahah nerde o vitaminsiz ve cılız olduğum zamanlar diye iç geçiren yazar, böyle yemeye devam edersem, ayı sözlükte chaser olarak değil bizzat ayı olarak devam etme ihtimali olan yazar. * *

hollanda

alışveriş konusunda super de boer en iyi bizdeki migroslar kıvamında bir market, biraz pahalı ama, c1000 var tansaş kalibresinde o marketler ucuz ve ekonomik.

erasmus öğrenci değişim programı

dünya üzerinde birbirleriyle anlaşmalı üniversitelerin kendi aralarında belli bölümlerde öğrenci değişimi gerçekleştirdikleri ve finansmanını devletin verdiği (hibe), yarım dönemlik ya da bir senelik eğitim-öğretim programı. üniversitelerin programlarına göre, öğrencinin aldığı dersler akademik yılına denk sayılıyor. 2009-2010 döneminde beş aylığına hollanda'da yaşama şansına eriştiğim programdır.

hollanda

işte bu da benim hollanda ile ilgili erasmus programi izlenim raporu'm:


31.08.2009 – 09.02.2010 tarihleri arasında hollanda’da devam ettiğim erasmus programı benim için hayatımın en verimli ve en mutlu dönemlerinden biri oldu. her şeyden önce ilk yurtdışı deneyimini böyle bir fırsatla yakalayabildiğim çok şanslı hissediyorum kendimi.

okuldan bahsedecek olursak, şunu diyebilirim ki, erasmus programı’nın ve hogeschool utrecht’in bana katkılarını şu anda çalıştığım işte görüyorum. şu anda bir prodüksiyon şirketinde çalışmaya başladım ve hogeschool utrecht’ten, özellikle de “copywriting” dersinin hocası alexander mitchell’dan öğrendiğim bilgileri şu an pratikte kullanıyorum. işim gereği şirketlere mektup atıyorum ve bu mektupların yazımında derste öğrendiğim yazma tekniklerini kullanmak ve sonucun hakikaten iyi olması beni mutlu ediyor.

esasında tez araştırmasına gittiğimiz için, derslerin tümünü alıp almama konusunda kararsız gitmiştim. ancak gerek sınıf arkadaşlarımın ve hocaların tutumları, gerekse derslerin içeriği ve işlenişi o kadar hoşuma gitti ki, derslerin tümünü aldığım gibi, hepsini başarıyla tamamlayarak iaa (international advertising association) sertifikası aldım. bu sertifika uluslararası geçerliliğe sahip bir sertifika olarak çok önemliydi benim için.

derslerin %20’si teori, %80’i pratik uygulama olduğu için, bu alanla bilgileri birebir uygulama şeklinde öğrendim. bir şeyi öğrenmenin en iyi yolu uygulama olduğuna inanıyorum. bu bakımdan derslerde özellikle grup çalışmalarında gerçeğin kopyası çalışmalar yapmak, bana bu işin nasıl yapılacağını öğrenmem ve gelecekteki kariyer planlarımı çizmemde çok yardımcı oldu. olaylara bakış açımı değiştirdi. tabii ki, derslere devam etmenin yanı sıra, tez araştırmam için faydalı kaynaklara ulaştım ve tez konum olan mtv ile ilgili birincil kaynaklardan gözlemler edindim. konum mtv avrupa olduğu için avrupalı gençlere birebir konuşarak fikirlerini öğrenme imkanım oldu.

kaldığım yer, ormanlar içinde okula otobüsle 9 dakika, bisikletle 20 dakika mesafede ve her gün ormanların çiftliklerin içinden geçerek gidilebilen bir yerdeydi. her gün bisikletle ormanların içinde okula ulaşmak kadar insanı rahatlatan bir şey yok. herkes o kadar güler yüzlü, o kadar yardımseverdi ki, insanın ruhsal rahatlama için tibete gitmesine gerek bile yok diyebilirim. ev olarak rüya öğrenci evi diyebilirim. zeist-warande’de on odalık bir koridorda her odada bir kişi kalacak şekilde bir düzene sahip bir evde kaldım. mutfak ve oturma salonu ortaktı. orada her şeyi birlikte yapıp sonra odanıza çekilebiliyorsunuz. zamanla aile gibi oluyorsunuz zaten. benim için mükemmel bir deneyimdi. yemek yapmayı bile öğrendim.

hollanda’da kaldığım süre boyunca, tek başıma ve tek tek gitmeye kalksam çok pahalıya mal olacak diğer ülkeleri de görme imkanım oldu. almanya (dusseldorf ve münih), fransa (paris), belçika (brüksel ve antwerpen), ispanya (barcelona) gitme fırsatı bulduğum ülkelerdi. benim için inanılmaz deneyimler oldu. münih’te oktoberfest’e gittim mesela, bildiğim ama hep gerçeğini görmeyi istediğim bir yerdi benim için. hollanda içinde amsterdam’ı artık çok iyi biliyorum. bunun dışında rotterdam, haarlem, eindhoven ve tabii ki utrecht şehirlerini gezdim.

yollarda bisiklet sayısı araba sayısından çok ve bisikletliler her daim öncelikli, sonra yayalar sonra arabalar geçebiliyor. bu düzen öyle oturmuş ki, bir yaya olarak daha ayağınızı yola çıkardığınızda arabalar bekliyor sizin geçmeniz için. her taraf bisiklet ve bisiklet parkı bizdeki otoparklar gibi hollandada bisikletparklar var bisikletinizi park edebileceğiniz.

hollanda’da ilginç gelen şeylerin biri de, kafelerdeki sandalyelerin masa etrafında değil de yan yana dizili olması oldu. bunun nedenini sonradan öğrendim. buna göre hollanda halkı çok fazla güneş görmediği için, güneş çıktığında günebakanlar gibi güneşe dönüp oturuyorlar. ilginç bir manzaraydı.

hollanda’nın alışamadığım tek yönü, on dakika içinde değişen havasıydı. öyle ki güneş çıktığında hava inanılmaz sıcak olurken, on dakika sonra güneş kapandığında inanılmaz soğuk oluyor. ilk gittiğim günlerde bu yüzden altımda tişört üstümde yün kazak şeklinde geziyordum.

hollanda’nın benim için dezavantajlı bir yönü de, toplu taşımanın çok pahalı olmasıydı. öyle ki, yeryüzünde biranın otobüs biletinden ucuz olduğu tek yer hollanda olmalı diye düşünüyorum. trenle seyahat ederken ekonomik bir yol bulduk. hollandalı öğrencilerin yanlarında üç kişiyi taşıma hakkı var. biz de indirimli bilet alarak istasyonda bekleyen hollandalı öğrencilere yaklaşıp onlarla seyahat edip edemeyeceğimizi soruyoruz, şu ana kadar hayır diyen çıkmadı. bunu da hollanda’ya gelecek yeni öğrencilere tüyo olarak söylüyoruz.

hollanda’nın peynirlerine bayıldım ancak benim için yemek konusu sıkıntılı oldu biraz. özellikle et ürünlerinin alıştığım lezzette olmaması nedeniyle normalde her şeyi rahatça yiyebilen bir yapıya sahip olsam da yenecek et konusunda sıkıntı yaşadım.

kısacası bu program, gerek eğlenme ve sosyal yönüyle gerekse eğitim yönüyle kendimi kişisel olarak geliştirebildiğim, yeni kültürler tanıyabildiğim, “dünyanın her tarafında artık kalacak bir yerim var” diyecek kadar yakınlaştığım arkadaşlar edinebildiğim, tek başına gitmeye kalksam bana çok pahalıya mal olacak pek çok ülkeye kolayca gidip görebildiğim bir deneyim yaşattı. orada yaşadıklarım, edindiğim arkadaşlıklar, gezdiğim gördüğüm yerler, aklıma geldikçe “iyi ki gitmişim” diyorum.

hollanda

ah benim hollandam * kitapçıda çekinmeden gey dergilerini karıştırabildiğim, penis şeklinde makarna satılan hollandam * düz ayak erotik şopları olan ve o erotik şopun yüzde sekseni geylere yönelik olan hollandam * coffee shoplarda her türlü otunu tüttürdüğüm *, her türlü nanesini yediğim, hatta eindhoven'da illegal underground partilere katıldığım hollandam...

çarşamba

haftanın tam ortası olup, ne pazartesi gibi sevimsizdir, ne de cuma kadar sevilen, arada kalmış olup tüm haftanın performansının doruğa ulaştığı gündür.
  • /
  • 189

jet sosyete

senaryosunu gülse birselin yazdığı oyuncuları arasında çağlar çorumlu, cengiz bozkurt, hasibe eren, derya karadaş, sarp apak, deniz cengiz, ecem uzun ve bartu küçükçağlayan gibi isimlerin yer alacağı konuşulan yeni komedi dizisi.ocak sonunda star ekranlarında yayına başlayacakmış.

jet sosyete

ilayda, tony, gizem ve pelin karakterlerine haykırarak gülüyorum.

jet sosyete

bu akşamki bölümde baya iyi geldi. şennur teyzenin sözlerine ve gizemin saçmalamasına çok gülüyorum. sanki gülse birsel de nasıl yazabileceğini biraz daha göstermiş oldu bu bölümle. severek izliyoruz.
hiç de içim almıyor ama..
ben öyle demiyom oğlum
araya gideceğine canıma gitsin
çiğ silikon mu bu?

kolinin oğluyla arkadaş olmak

bazı arkadaşlarımın yaşadığı bir durumdur. yaşamayı hayal bile edemiyorum.

kolinin oğluyla arkadaş olmak

daha dramatik versiyonu için (bkz: oğlunun kolisiyle arkadaş olmak)

yaşasın hoşgörülü aileler..

ayrıca (bkz: geçen yine başımdan geçen olayda)

tunatuan

hafta içi olmayaydı iyiydi. iyi eğlenceler.

acıyor ama devam et

zevkle acının kesiştiği o eşsiz anda seçimini zevkten yana kullanan sosyal alıcı repliği. iyi bilir ki; acısa da öldürmez.

acıyor ama devam et

doyumsuz dar kıçlı ayıların mottosu.

kanırtmaya başladıysa da devam edilir.

kıro erkeklerin ortak özellikleri

fikri olmamak ama zikri olmak, elde tespih, ağızdan çer çöp kürdan sigara vb bir nesne düşürmemek, dilden erkeklik adamlık delikanlılık ve racon derslerini eksik etmemek, ahlak bekçiliği yapmak ama ahlaksızlığın müptelası olmak, cin olmadan adam çarpmak, medeniyet seviyesinin altında kalmak, kültür ve bilgi birikimi edinmemek, hayat üniversitesinden mezun olmak, yobazlık, kaba davranışlar sergilemek, hoşgörü ve nezaketten uzak olmak, kafasını kullanamadığı için yumruklarını kullanmaktır.

ufak tefek cinayetler

ayyhhhh dün gece son dakkalarda gerim gerim gerdiler. yani bir gerilim filmlerinde böyle gerildiğimi hatırlarım bir de bunun dünkü bölümünün son sahnesinde. allah sizi bildiği gibi yapsın e mi son anda dedim bunu göstermeyecekler, haftaya bırakacaklar ki öyle de oldu zaten. şu senarist arkadaşlar da oya karakterine daha anlamlı ve okkalı laf sokan replikler yazsalar da azıcık içimizin yağları erise ayol. o kadar sinirleniyor, atarlanıyor ama iş merve'nin karşısında konuşmaya gelince pıssssss balon gibi sönüyor. vallahi içim şişti yemin ederim yeter diye bağırasım geldi.

Toplam entry sayısı: 3780

ilk eşcinsel deneyim

en sevdiğim hikayelerimden... bir gün kadıköy'den eminönü'ye geçmek üzere vapur beklerken, yanına oturup çaktırmadan seyrettiğim beyefendiyle bir hafta sonra halvet olmuştum. vizelerim vardı o hafta, yoksa daha erken olurdum. sene 2001 yaş 18. genelde toplu taşımalardan (otobüs, tramvay, metrobüs...) kaldırdım adamlarımı... hatta bi keresinde yanımdan yürüyüp giden bir adamla on beş dakka sonra apartman bodrumunda halvet...

biseksüel

zeki müren "ruh zenginliği" olarak tanımlamıştı bir keresinde.

ayı sözlük ilişki danışmanlığı

birinden maddi bir şey beklemek için çok erken 2 3 buluşma, şahsen ben de bana daha dakka bir gol bir bana borç verir misin derse altında artniyet ararım, tedirgin olurum yani. tabi beklenen maddi büyüklüğe de bağlı, geldi ya da ben gittim güzel vakit geçirdik, bi şeyler de olucak gibi, ama gidicekken yanında yol parası yok mesela, ya da benim yok, o tip durumlarda sıkıntı olmaz. ama büyük meblağlar, 100 liralar filan olmaz ilişkinin ilk zamanlarında.

gerçek gay’lerin ap’ler olması

gene kalıplardan kendini kurtaramamış gey önermesi, şu işin duygularla hislerle bağlantılı olduğunu bir anlatamadık. gerçek gey sahte gey ayrımının komikliğine değinmiyorum bile. aynı cinsle yatıyorsan veya aynı cinse duygular besliyorsan geysindir, yatmıyorsan gey değilsindir. bu kadar basit. gerçek gey sahte gey gibi bir saçma ayrım olabilir mi?

yürüyen seks

yürüyüşüyle, bakışıyla, gülüşüyle, seksapeliyle, elinizi sıkışıyla, konuşmasıyla, konuşmamasıyla, selam verişiyle, kendi seksapelinin farkında olmanın getirdiği özgüveniyle, aurasıyla, varlığıyla, cinsel cazibesiyle, mesajıyla ya da hiçbir şey yapmadan insanın içinde ılık erotik rüzgarlar estiren, hayaller kurdurtan, insanı kudurtan, ben de böyle sevgili/koli istiyorum dedirten, yanınızdan geçip giderken başınızı çevirip defalarca bakma isteği yaratan, bakarken vaauuuuv olduğunuz, içinizin gittiği, eriyip bittiğiniz, ölüp gittiğiniz, alıp vitrine konulup seyredilesi ya da çerçeveletip duvara asılası erkeklere ilişkin bir arkadaşımın bulduğu tanımlama. tuna kiremitçi ve yaşar için kullanıyorum ben de bunu.

eşcinsel olmanın kötü yanları

1) sürekli bir yalan dünyasında yaşamak zorundasınızdır, gizliyseniz hele aileye, iş arkadaşlarına, normal arkadaşlara (tabi gey dostu olmadığını bildiklerinize) yalan söylersiniz
2) homofobik bir toplumda yaşamanın getirisi, aşağılanır, hakarete uğrar, dövülür, tecavüze uğrar hatta öldürülürsünüz, ve o homofobik toplumun homofobik polislerince insan yerine konmazsınız, hatta onlar da size aynı muameleyi yapar
3) çoğu zaman iç dünyanızla ilgili karmaşaları kendi başınıza çözmeniz gerekir, dışarı anlatamazsınız, diğer geylerin de kendi dertleri olur onlar da bi yere kadar dinler
4) aileniz ve toplum tarafından ağır ithamlarla cezalandırılırsınız
5) size herkese g.tveren potansiyel muamelesi yapılabilir, gece s.ken adam gündüz size bir paçavraymışsınız gibi davranabilir, veya sarhoş muhabbetlerine meze yapar.
6) başınıza bir şey geldiğinizde, tecavüze uğradığınızda polise gidemezsiniz, zira polisin aklında sizin bu halinizle zaten davetiye çıkarmış olduğuna dair bir önyargısı vardır


offf bu kadar yazdım içim şişti, gerisini siz tamamlayın.

ilk eşcinsel ilişkiden sonra yapılanlar

eve gidip duş almak, sonra gerizekalıya bağlamak, "aneeeymm hasta oldum ben aids oldum" diye kendini kahretmek, adama mesajlar atmak, "bir daha sikilmek için yalvarsam da gebersem de bana yazma, mesaj atsam da cevaplama" gibi saçma sapan mesajlar atmak, sonra adam gerçekten mesaj atmadığında neden mesaj atmıyorsun diye evine gitmek ve bir daha kendini siktirmek. sonra alışıyorsun tabi.

aysel gürel

seni özlüyorum deli kadın, bütün bu dünyanın kiri pası içinde ekranlardan yansıyan ve bize her şeye rağmen umut var dedirten temiz sevincini, neşeni ve kaleminden akan yüreğini özlüyorum, senin en ince espri yaparken bile gözlerindeki derin bakışı, en ciddi konuda bile muzip yorumlarını, kısaca seni özlüyorum deli kadın. bir resmine bakarken bile binlerce kare geçiyor gözümden, seni hiç tanımadım, tanıma imkanı bulamadım, ancak ben seni hep sevdim, senin bu dünyaya kattığın güzelliği sevdim, tüm dünyanın akılları bir araya gelse senin tek bir yorumla herkesi susturabilme becerini sevdim.

ama neyi sevmedim biliyo musun? daha seninle tanışmadan çekip gitmeni, daha şarkılar şiirler tamamlanmamışken çekip gitmeni, tabiri caizse daha karpuz kesecekken zengin kalkışı yapar gibi 80 +/- 60 yaşın baharında çekip gitmeni... yarım kaldı şarkılar, şiirler, daha çok şarkı var yazacak... daha fazla söz söyleyemem, söz söylemede senin eline su dökemem, senin sözünün üstüne söz söyleyemem, sadece diyebilirim ki, ulaşıyosa bu yazılar bir yerden sana, bir el salla oralardan bana. deli kızım uyan, bir tek sensin duyan!!! bu dünyada bize bir bakış borcun kaldı, acelen ne, bekle aysel!

artik yok!! diyemiyorum; iyi ki vardi! diyorum...

sikmek kelimesi iyi mi yoksa kötü anlamlı mı

bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım yakışıklı mı diye.

müslümanlığı güzel bir din sanmak

müslümanlık ve islam özünde -aslında her dinde olduğu gibi- kardeşlik, hoşgörü, barış gibi güzel mesajlar içeren bir din. insanoğlunun elinde oyuncağa çevrildiği için sürekli kötü ve berbat bir din izlenimi yaratılan ancak insanların amellerinden dolayı bütün bir dinin alaşağı edilmesini doğru bulmuyorum, sonuçta ortada ortak ve güzel bir mesaj var ve sorun bu mesajı insanların kendilerine yonta yonta saçma sapan ve müslümanlıkla bağdaşmayan uygulamalara giderek yanlış bir müslümanlık izlenimi oluşturmasıdır. kulaktan dolma bilgilere pabuç bırakmamak için herkesin bir kere okuması gerektiğini düşünüyorum.

seri eksi oy veren ezik

gerizekalıdır, komplekslidir, derdi varsa yüzleşmek yerine bu şekilde derdini anlatabileceğini sanandır, siktir olup gitsindir, sözlükten uzaklaşma nedenidir. böyle şeyler yapmamalıdır!!! hadi bunu da eksile gerzek dingil!

göt deliği

sermayem, erkekleri tavlama aracım, erkeğimin fişini takacağı priz...

evlilik eşitliği

heterosu bile gereksiz gelirken, eşcinselinin gerenksiz olduğunu düşündüğüm eylem, birlikte yaşa, ne var yani, çocuk yapmayacaksın ki?

beyaz slip

kocamın sevmediği benim de rahat bulduğum iç çamaşırı. yazın hiçbi şey giymiyorum o ayrı. saranı güzel hissediyor, sanki kalçalarımda kocamın elleri varmış gibi.

meni yutmak

erkek dölünü içmek. meninin tadı insanın yediklerinden etkilenirmiş; hakkaten doğru, kocamınki zaman zaman çok tatlı zaman zaman baharatlı oluyor. menilerini yutmam erkeklerimin de hoşuna giderdi. ilk kez moda kayalıklarında ilk sevgiliminkini yutmuştum.