zaman zaman yaptığım muhabbet, ateist olsa da geniş düşünebilen ve sadece iddiasını ispatlamaya çalışmayıp karşı tarafı da dinleyip ona göre cevaplar verebilen ve tezinin altını dolduran kişilerle yapılınca faydalı ve verimli bir muhabbet oluyor. sonuçta düşünceler değişiyor mu, değişmiyor çoğunlukla ama birbirinizin bakış açısını anlıyorsunuz hemen reddetmeden önce.
zaman zaman özellikle çok kalablaık pisuvarlarda, ya gelmezse de insanlar yanlış anlarsa tedirginliğiyle bir acaip olduğum durum, hayı çekindiğimden değil de, kaç kere hadi gel hadi gel demişliğim vardır, özellikle mola yeri tuvaletlerinde sıkça yaşanır. *
ılımlı tanımlamasına ek olarak zortlatılan zoraki, temelde sadece muhafazakar ama hani toplumda insanların bayıldığını bildiği için demokrasisi de eklenmiş uydurma kavram. allah muhafaza(kâr)!
bu kız ve erkek öğrenci meselesi gene gündem saptırma amaçlı yapılmış bir açıklama gibi geliyor. kesin bir şeyler çeviriyorlar ve üzerini örtmek/dikkatleri başka yöne çekmek için gene seksli bir şeyi gündeme getirmek üzere zortlattılar, o gizledikleri her neyse işleri bittikten sonra yaa ben öyle demek istemedim diye açıklama yapacaklar. bakalım kokusu çıkar yakında... bekleyip görücez acaba cennet vatanın bu defa hangi kaleleri işgal edilmiş olacak...
bir şarkı iyi dersem ikinci şarkısı b.ktan olan, arada kalmış popçu, ne çok fazla parlamış ne de isimsiz kalmıştır, ama bir şeyler eksik çocukta... belki tip. eskişehir konservatuarından mezun.
söyledikleri için saldırıldıkça haklılığı ve birilerinin tekerine çomak soktuğu her geçen gün daha da anlaşılan, devam etsin daha da devam etsin dediğim siyasetçi, aktivist...
seçimlerin yaklaşırken, hayat hikayesini anlatan kitabını çıkararak şimdiden halkı kalbinden vurmak için girişimlere başlamış, kampanyaları hızlandırmış siyasetçidir de aynı zamanda.
gelecek seçimler için kritik olarak görülen ve chp'lilerin "sarıgül gelirse istanbul'u kazanırız" düşüncesiyle zaman ihraç ettikleri partiye yeniden kattıkları siyasetçi. saçları boyalı ve sanırım biraz da estetik müdahale de var. kemmal kılıçdaroğlu'na ciddi tehdit aslında, zira chp'ye adımını atar atmaz ilk parti seçimlerinde parti başkanı olmasına kesin gözüyle bakılıyor. şişli için canını dişine takan, karizmatik ve güvenilir bir lider görünümü çizen ve insanların sevdiği bir lider görünümünde. ciddi bir oy potansiyeli olduğu için, bir gecede çıkarılan bir kararla şişliye bağlı semtlerden iki üç tanesi şişliden ayrılmış ve sarıgül'ün alanı daraltılmıştır. insanlar "o da çalıp çırpıyor ama en azından çalışıyor" düşüncesinde. *
bir eğitim kampı için gittiğim otelin havuzunu filan kullandıktan sonra, duşta bir erkek içeri girdiğinde perdeler açık halde yıkanıp ortam boşaldığında duştan çıkarken durumun biri tarafından çakılıp davet edilmemle * ilk kez bir erkek sikini ellediğim sıcak, çok sıcak ve kavurucu, boşalınca hele iyice cehennem kıvamı bi yer haline gelen, bulmacalarda fin hamamı olarak sorulan arınma yeri *
küçük kız ayça lead vokal, elma şekerlerinin de koro olarak görev yaptıkları, konseptini 70'lerin ünlü ikilisinden güzin ile baha'nın bahasının yaptığı, eurovizyona da katılmış küçük çocuklardan oluşan ve o zamanlar için epey de ilgi toplamış grup. 2 albümleri var.
"küçük kız küçük kız söyle bize neredeydin
dün sabah bekledik oynamaya gelmedin"
gibi sözleri olan hitleri, kırılarak küçük kızımızın dünyasını darmadağın etmiş bir oyuncak bebek üzerinedir.
ayça 18 yaşına geldiğinde şaşalı müzik dünyasının kendine uygun olmadığını anlayarak evlenmiş ve maneviyata yönelmiştir.
sosyalleşmek için ayı sözlüğü yeterli görmeyip daha da kaynaşalım, daha da yakınlaşalım, oradan da muhabbetin dibine vuralım demek için istenen sosyal ağ sayfasının adı.
ilk kez kendi berberim dışında mecburiyetten başka bir berbere gitmek zorunda kaldığımda, berberin "bak ne çıkarıcam senden" dedikten sonra benden çıkardığı durum! ben sadece altlardan biraz düzelt, kestirmiycem saçlarımı dememişim gibi, saçımın üstlerini tiftirip kabartıp, altları saldı aşağı, bu yüzden adana'daki bir kısım arkadaşlarım bana hala serpil çakmaklı der. *
puf yedin mi/dımdım/beğendin mi/dımdım/eti pufuuum, tatlı aşkım, benim yumuşak tatlııım, eti puf puf eti puf puf, yumuşak ve tatlı eti puuuf, şeklinde bir reklam şarkısı olan, renklisi, beyazı ve kakolusu olmak üzere üç çeşidi bulunan şekerleme, *
bu akşamki bölümde baya iyi geldi. şennur teyzenin sözlerine ve gizemin saçmalamasına çok gülüyorum. sanki gülse birsel de nasıl yazabileceğini biraz daha göstermiş oldu bu bölümle. severek izliyoruz.
hiç de içim almıyor ama..
ben öyle demiyom oğlum
araya gideceğine canıma gitsin
çiğ silikon mu bu?
fikri olmamak ama zikri olmak, elde tespih, ağızdan çer çöp kürdan sigara vb bir nesne düşürmemek, dilden erkeklik adamlık delikanlılık ve racon derslerini eksik etmemek, ahlak bekçiliği yapmak ama ahlaksızlığın müptelası olmak, cin olmadan adam çarpmak, medeniyet seviyesinin altında kalmak, kültür ve bilgi birikimi edinmemek, hayat üniversitesinden mezun olmak, yobazlık, kaba davranışlar sergilemek, hoşgörü ve nezaketten uzak olmak, kafasını kullanamadığı için yumruklarını kullanmaktır.
ayyhhhh dün gece son dakkalarda gerim gerim gerdiler. yani bir gerilim filmlerinde böyle gerildiğimi hatırlarım bir de bunun dünkü bölümünün son sahnesinde. allah sizi bildiği gibi yapsın e mi son anda dedim bunu göstermeyecekler, haftaya bırakacaklar ki öyle de oldu zaten. şu senarist arkadaşlar da oya karakterine daha anlamlı ve okkalı laf sokan replikler yazsalar da azıcık içimizin yağları erise ayol. o kadar sinirleniyor, atarlanıyor ama iş merve'nin karşısında konuşmaya gelince pıssssss balon gibi sönüyor. vallahi içim şişti yemin ederim yeter diye bağırasım geldi.
en sevdiğim hikayelerimden... bir gün kadıköy'den eminönü'ye geçmek üzere vapur beklerken, yanına oturup çaktırmadan seyrettiğim beyefendiyle bir hafta sonra halvet olmuştum. vizelerim vardı o hafta, yoksa daha erken olurdum. sene 2001 yaş 18. genelde toplu taşımalardan (otobüs, tramvay, metrobüs...) kaldırdım adamlarımı... hatta bi keresinde yanımdan yürüyüp giden bir adamla on beş dakka sonra apartman bodrumunda halvet...
1) sürekli bir yalan dünyasında yaşamak zorundasınızdır, gizliyseniz hele aileye, iş arkadaşlarına, normal arkadaşlara (tabi gey dostu olmadığını bildiklerinize) yalan söylersiniz
2) homofobik bir toplumda yaşamanın getirisi, aşağılanır, hakarete uğrar, dövülür, tecavüze uğrar hatta öldürülürsünüz, ve o homofobik toplumun homofobik polislerince insan yerine konmazsınız, hatta onlar da size aynı muameleyi yapar
3) çoğu zaman iç dünyanızla ilgili karmaşaları kendi başınıza çözmeniz gerekir, dışarı anlatamazsınız, diğer geylerin de kendi dertleri olur onlar da bi yere kadar dinler
4) aileniz ve toplum tarafından ağır ithamlarla cezalandırılırsınız
5) size herkese g.tveren potansiyel muamelesi yapılabilir, gece s.ken adam gündüz size bir paçavraymışsınız gibi davranabilir, veya sarhoş muhabbetlerine meze yapar.
6) başınıza bir şey geldiğinizde, tecavüze uğradığınızda polise gidemezsiniz, zira polisin aklında sizin bu halinizle zaten davetiye çıkarmış olduğuna dair bir önyargısı vardır
offf bu kadar yazdım içim şişti, gerisini siz tamamlayın.
eve gidip duş almak, sonra gerizekalıya bağlamak, "aneeeymm hasta oldum ben aids oldum" diye kendini kahretmek, adama mesajlar atmak, "bir daha sikilmek için yalvarsam da gebersem de bana yazma, mesaj atsam da cevaplama" gibi saçma sapan mesajlar atmak, sonra adam gerçekten mesaj atmadığında neden mesaj atmıyorsun diye evine gitmek ve bir daha kendini siktirmek. sonra alışıyorsun tabi.
seni özlüyorum deli kadın, bütün bu dünyanın kiri pası içinde ekranlardan yansıyan ve bize her şeye rağmen umut var dedirten temiz sevincini, neşeni ve kaleminden akan yüreğini özlüyorum, senin en ince espri yaparken bile gözlerindeki derin bakışı, en ciddi konuda bile muzip yorumlarını, kısaca seni özlüyorum deli kadın. bir resmine bakarken bile binlerce kare geçiyor gözümden, seni hiç tanımadım, tanıma imkanı bulamadım, ancak ben seni hep sevdim, senin bu dünyaya kattığın güzelliği sevdim, tüm dünyanın akılları bir araya gelse senin tek bir yorumla herkesi susturabilme becerini sevdim.
ama neyi sevmedim biliyo musun? daha seninle tanışmadan çekip gitmeni, daha şarkılar şiirler tamamlanmamışken çekip gitmeni, tabiri caizse daha karpuz kesecekken zengin kalkışı yapar gibi 80 +/- 60 yaşın baharında çekip gitmeni... yarım kaldı şarkılar, şiirler, daha çok şarkı var yazacak... daha fazla söz söyleyemem, söz söylemede senin eline su dökemem, senin sözünün üstüne söz söyleyemem, sadece diyebilirim ki, ulaşıyosa bu yazılar bir yerden sana, bir el salla oralardan bana. deli kızım uyan, bir tek sensin duyan!!! bu dünyada bize bir bakış borcun kaldı, acelen ne, bekle aysel!
müslümanlık ve islam özünde -aslında her dinde olduğu gibi- kardeşlik, hoşgörü, barış gibi güzel mesajlar içeren bir din. insanoğlunun elinde oyuncağa çevrildiği için sürekli kötü ve berbat bir din izlenimi yaratılan ancak insanların amellerinden dolayı bütün bir dinin alaşağı edilmesini doğru bulmuyorum, sonuçta ortada ortak ve güzel bir mesaj var ve sorun bu mesajı insanların kendilerine yonta yonta saçma sapan ve müslümanlıkla bağdaşmayan uygulamalara giderek yanlış bir müslümanlık izlenimi oluşturmasıdır. kulaktan dolma bilgilere pabuç bırakmamak için herkesin bir kere okuması gerektiğini düşünüyorum.
gerizekalıdır, komplekslidir, derdi varsa yüzleşmek yerine bu şekilde derdini anlatabileceğini sanandır, siktir olup gitsindir, sözlükten uzaklaşma nedenidir. böyle şeyler yapmamalıdır!!! hadi bunu da eksile gerzek dingil!
erkek dölünü içmek. meninin tadı insanın yediklerinden etkilenirmiş; hakkaten doğru, kocamınki zaman zaman çok tatlı zaman zaman baharatlı oluyor. menilerini yutmam erkeklerimin de hoşuna giderdi. ilk kez moda kayalıklarında ilk sevgiliminkini yutmuştum.