antti

Durum: 796 - 0 - 0 - 0 - 01.03.2025 23:46

Puan: 13544 - Sözlük Kaşarı

11 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 40

ayı sözlük itiraf

geçen haftasonu spod'un açılma toplantısı moderatörlüğü eğitimi için istanbul'daydım. harika geçti eğitim, türkiye'nin değişik illerindeki lgbt örgütlerinden gelen 20 kişi kadardık, pek çok şeyden konuştuk, açılma süreçleri, yas süreci, açılmada aile perspektifi, grup dinamikleri, toplantılarda karşılaşılabilecek nefret söylemleri durumları, insanları konuşmaya motive etmek vs. pek çok şey. benim açımdan bu eğitimin bir başka önemi de oldu, zaten eğitime çok aktif olarak, sorular sorup yorumlar yapıp görüş bildirerek katıldım, bunun yanında konuşulan konularla ilgili olarak kendi deneyimlerimden pek çok örnek verebildim. bu örnekleri verirken de çok rahattım. bunun benim için önemi, hayatımda ilk defa, bir grup içinde (her ne kadar lgbt grubu olsa da) kendi durumlarım ve deneyimlerim hakkında ilk defa konuşabilmiş olmam oldu. eğitim sonunda pazar günkü spod'un olağan açılma toplantısına da katıldık, orada da kendi açılma sürecimi güle eğlene anlattım, ki bu da benim için ilk oldu. daha önceden o kadar açılma toplantısı moderatörlüğü yaptım, hiç birinde kendi hikayemi anlatacak kadar cesaretim olmamıştı, bu sefer nasıl oldu bilmiyorum, bıraksalar bütün hayat hikayemi anlatacak kadar rahattım.

zihnimde ne gibi birşey değişti bilmiyorum. bu tür konuları konuşmak, kendi hikayemi bir topluluk önünde anlatmak imkansızdı benim için. daha 6 ay önce gittiğim psikologa bile anlatmaya utanıyordum, anlatıcam diye soğuk soğuk terler boşanmıştı, 6 ayda resmen evrim geçirdim. bu benim için şaşırtıcı oldu. hala über süper rahat bir insan değilim bu konuda, ama ciddi bir aşama kaydettiğim kesin. kendimle gurur duyuyor muyum, yok hissettiğim gurur gibi değil, ama bolca hayret hissediyorum, bir de iyileşiyormuşum gibi geliyor. hala korkularım ve çekincelerim var elbette, hala en yakın arkadaşıma açılamadım mesela ama sürekli bu konuda bir adım atabiliyorum.

duygular ve sıkıntılar konuşuldukça hafifliyormuş, derdini anlatmayan derman bulamıyormuş, kanlı canlı yaşamış durumdayım. benden havadisler böyle.

bigudi club

benim gibi nerede bura diyorsanız: istiklal caddesi mis sokak no:5

istiklal'in taksim tarafından girince sağdan 4. sokak oluyor.

homojen party vol.2

şansa bak ki spod'un eğitimi için istanbul'a gelmiş bulunmaktayım. cumartesi akşamı da program var ama uygun bir vakitte biterse ve ulaşım şartları elverirse ucundan accık katılabilme, ilk defa bir istanbul zirvesi görme ihtimalim var. buraya yazayım da, gelebilirsem sürpriz olmasın kimseye. sevgiler saygılar.

en yakın arkadaşına eşcinsel olduğunu açıklamak

benim bu aralar yapmayı kafaya koyduğum ama bir türlü harekete geçemediğim bir eylem. 16 yıllık, aşırı yakın olduğum bir erkek arkadaşım var ve aslında benim eşcinsel olduğumu türlü sebeplerden dolayı aslında seziyor durumda, hatta biliyor bile diyebilirim. adam bilgisayarımda gey pornosu gördü artık daha ne görsün ama yine de ağzımdan şu kelimeler çıkmıyor. sanırım yine whatsapp mesajı ile açılacağım zira yüzyüze veya telefonda söyleyemiyorum. en kolayı whatsapp'tan basit bir mesaj yazmak, sonra işlerin nasıl gelişeceğine bakmak. öte yandan ne yazacağımı bilemedim hala. en kolayı sanırım yine "ben eşcinselim" yazmak yerine, "ahmetcim, benim mehmetle ilişkim var" yazmak. bu da fazla muğlak kaçacak diye düşünüyorum. "ahmetcim, benim bir erkek arkadaşım var" yazsam daha kesin olur herhalde. yalnız kızlara açılmaktan farklı olarak, bu arkadaşımın bu konu hakkında dalga geçmesi ihtimali var, "oha top musun olm sen" falan yazma ihtimali var, o kadar ince ruhlu bir arkadaşımız değil bu kişi. böyle bir laf yemek de istemiyorum, o nedenle mesajın ikinci kısmı olarak "bu konuda şaka kaldırabileceğimi zannetmiyorum" falan gibi birşey mi yazsam diyorum. bu da çok çıtkırıldım mı durur acaba diyorum sonra. duygularımı mesajla daha detaylı açıklamaya girişmek de istemiyorum, bu tür şeyleri detaylı konuşacaksak yüzyüze konuşmak daha iyi olur. ama işte kafam karışık yani.

eşcinsel olup hetero pornosu izlemek

adam çok yakışıklı veya seksi olsa da yine de izlemesi bana hiç zevk vermiyor. sanırım porno izlerken pasif olana odaklanmaktan ve onun vücudu ve yüz ifadeleri beni daha çok tahrik ettiğinden. gey pornosu izlerken aktif tarafa hiç bakmıyorum bile sanırım.

açılmak

açılmadan önce bilseydim denilen 6 şey:

1. eşcinsel olmak sizi siz yapan özelliklerden sadece biri
2. kimsenin tepkisinin ne olacağını kestiremezsiniz
3. ilişki kurma konusu hakkındaki herşeyi yeni baştan öğreneceksiniz
4. herşey açıldıktan sonra anında harika olmuyor
5. açılma bitmeyen bir süreç
6. keşke daha önceden açılsaymışım diyeceksiniz

http://lifehacker.com/five-things-i-wish-i-knew-before-coming-out-1479386952

sevgiliyle birlikte yaşamak

şu sıralar yapmayı planladığımız eylem. sevgili kişisiyle ayrı şehirlerdeyiz uzun süredir. öncesinde bir ilk tanıştığımızda 5 ay kadar, bir de daha sonra istanbul'da 8 ay kadar beraber yaşadık, sonra iş nedeniyle şehirler değişince ayrı düştük, dile kolay 4 sene geçti. bu şekilde yaşamanın bir anlamı yok, madem bunca senedir bir ilişki götürüyoruz, beraber yaşamalıyız kafasına ulaştık sanırım ikimiz de. daha doğrusu o hep o kafadaydı da, benim kafam geç geliyor.

şimdi o işinden pek memnun değil, benim yaşadığım şehirde onun alanındaki iş olanakları ve kariyer fırsatları daha fazla. ayrıca ben burada ayrı bir eve çıktım. işim de stabil sayılır, bir süre daha buralardayım gözüküyor (belki de emekli olana kadar). bu nedenle aslında taşlar yerine oturmuş gözüküyor, bu adımı atmak için mantıklı bir zaman. ayrıca psikolojik olarak da oldukça yardım aldım, bir süredir eşcinselliğimi hayatımın geri kalanı ile nasıl bağdaştıracağım konusunda çaba gösteriyorum.

aynı evde yaşamayı istiyorum evet. zaten bu şehre gelip de kendine ayrı bir ev tutması hiç bir şekilde uygun olmaz. zaten bunu bana açık bir dille de söyledi, ben oraya gelirsem öncelikle senle yaşamak için geleceğim, tersi birşey düşünme diye. zaten böyle bir durumu benim de kabul etmem mümkün değil, olmaz öyle birşey.

aynı evde yaşayınca hayatı paylaşacağız, sorumlulukları paylaşacağız, birbirimize destek olacağız, hastalıkta birbirimize bakacağız, beraber ortak planlar yapacağız diye düşünüyorum. ayrıca yemek yapmayı, sağlıklı yaşamayı, spor yapmayı önemseyen biri, bunlar da benim eksik olduğum konular, bu konularda bana yardım etmesini çok isterim. ayrıca her geceyi sevgilinin sıcaklığının yanında geçirmek de harika. sevgiliyle uyum konusunda da neredeyse hiç endişe etmiyorum zira zaten kendisi dünyanın en uyumlu, en uysal insanlarından biri. ayrıca aramızdaki sevgi bağı da bayağı güçlü, pek çok şeye şunca yıldır tolere ettik. ayrıca önceden beraber yaşadığımız evlerden farklı olarak, şu anki ev 1+1 değil 2+1, dolayısıyla kafan atarsa kaçacak, kapını kapatıp yalnız kalabileceğin bir odası da var, ve bu cidden önemli bir ihtiyaç oluyor beraberliklerde.

ne zorlar? başta aile konusunun çözülmesi lazım elbette. aileme zaten açılmış durumdayım, öyle güllük gülistanlık bir ilişkimiz yok annemle bu nedenle ama yani daha ne yapabilirim bilmiyorum. kadını aile grubu ile bile tanıştırdım. babam munis biri, ona açılmadım ama açılsam anlayış gösterip destek olur gibi geliyor. abim de dünya sikime minare biri, annem ona da söylemiş, pek de takmamış. kuzenime açıldım, halama açılasım var falan. onlar da gerçi ne kadar etki edecekler.

komşular diyeceğim ama, kaç komşumu tanıyorum ki şu apartmanda. kaç komşumla doğru dürüst bir ilişkim var. ankara'nın en süper elit semtinde oturmuyorum belki ama gene de liberal sayılabilecek bir semtteyim, oturan kişiler kibar insanlara benziyor, daha sorun yaşamadım.

kendi sosyal ilişkilerimde etkisi olur mu diye düşünüyorum? zaten yakın üç beş arkadaşıma açılma sürecindeyim, bunlardan hiçbirinin de beni dışlayacağını zannetmiyorum, zaten dışlasalar ben de onları dışlardım. ama mesela pek yakın olmadığım başka arkadaş gruplarım beni bir yere davet etseler, sevgili kişisini cumartesi akşamı evde bırakıp gitmek olur mu diye düşündüm dün. aslında olur, olmaz diye birşey yok, çok müthiş bir sorun değil. bilmeyen arkadaşlarımı evime davet edemem herhalde, öyle bir durumu olur. ama zaten evimde habire birini ağırladığım da yok, kırk yılın başı oluyor, o da olmayıversin. gerçi düşünüyorum, bir süre geçtikten sonra ben de sevgilim de durumlara alıştıktan sonra bir şekilde ayarlarız bu tür şeyleri.

aslında düşününce çok da sorun olmayacakmış gibi geldi. düşüncelerimi böyle yazmak iyi geliyor, kafamı toparlıyorum. okuyan herkesin görüş ve önerilerine açığım bu arada.

saygılar, sevgiler.

lgbt aktivizmi

ilk açıldığım zaman girdiğim bir profil sitesinde, türkiye'den yüzlerce, belki binlerce profilin olduğunu gördüğümde şok geçirmiştim. "ulan madem bu kadar fazlaydınız, niye ortaya çıkmıyorsunuz amklarım???" ortada bu denli müthiş bir hak gasbı, bu denli yaygın bir sindirilmişlik, görünmezlik varsa, neden çıkıp da buna isyan etmiyor, hakkınızı aramıyordu bu insanlar, acaip garipsemiştim. tabii sonra alışıyor insan duruma, kanıksıyor.

ben açıkcası hem bireysel ve toplumsal bir hak gasbına uğradığımızı düşündüğümden, hem de başka aklı başında lgbt bireyler ile tanışmanın ve dayanışmanın en mantıklı yolu olarak gördüğümden, ilk açıldığımdan beri lgbt aktivizminin içinde olmaya çalıştım. ki ben öyle politik, ideolojik bir insan da değilimdir, hatta ülkedeki her bir politik oluşumdan ziyadesiyle hoşlanmayan biriyim, şu lgbt aktivizmi olmasa gayet apolitik sayılacak birisi olduğum halde.

bir yerlerde birisinin ağzından aktivizmin tanımını duymuştum, "hiç bir zaman bir sonuca ulaşacağına emin olamadığın halde, inandığın doğrular için emek harcamaktır" demişti. ne güzel bir tanım. hakkaten de böyle birşey.

çok müthiş bir aktivist de sayılmam, herhangi bir lgbt örgütüne dahil de değilim ama gerekli gördüğüm konular hakkında, işin bir ucundan tutuyor olmak bana inanılmaz iyi geliyor, iyi hissettiriyor. açık olmak gerekirse de, bu ülkede en aklı başında lgbt bireyleri hep aktivizmin içinden tanıdım, bu nedenle de içinde olmak, o aklı başında insanlarla aynı safta olmak iyi hissettiriyor.

zor mu bu iş, evet zor, bu ülkede hele çok zor. ama zor diye de hiç birşey yapmamak olmuyor. minnacık bir faydası da olacak olsa, yaptığınız işin sonucunun tek bir lgbt bireyin bile kendini biraz daha iyi hissedecek olması bile olsa, valla o çabaya değiyor. çok çok garip bir his bu. içinde bu hissi taşıyanlar olmasa, süper olmasa da yine de bu ülkede sağlanmış iyi kötü lgbt görünürlüğü bu noktalara gelemezdi, o da var.

türkiye'de lgbti olmak

ayşe arman'ın şöyle bir yazısı varmış bu konuyla ilgili, ona gelen mektupta biri bu konuyu madde madde sıralamış, okuyalım:

1- öncelikle şu konuda uzlaşalım. eşcinsellik bir seçim ya da tercih değil. tıpkı göz renginiz gibi, doğuştan gelir.
2- 5-6 yaşınızda bunu fark edersiniz ama kimseyle paylaşamaz, hatta kendinize bile itiraf edemezsiniz.
3- daha o yaşlarda, büyük bir suç işlemişçesine utanç ve korku duyarsınız.
4- feminen hareketleriniz varsa, okul hayatı sizin için tam bir işkence olacaktır. yaşınız ilerledikçe, bu eziyetin sizin yüzünüze karşı yapılan dozu azalacak ancak arkanızdan yine dedikodunuzu yapmaya devam edecekler. siz de üzülmeye...
5- ama an gelip alışacaksınız, kimseyi takmamaya başlayacaksınız.
6- aileniz de bu arada sizi sürekli deneyecek, sorgulayacak ve dikizleyecek! ortalıkta bırakılan rujlara, topuklu ayakkabılara ilgi gösterip göstermeyeceğiniz, gizli bir göz tarafından sürekli izlenecek. sürekli utanç dolu sorulara cevap vermek zorunda kalacaksınız.
7- topluluk içinde televizyon seyrederken, ekrana bir eşcinsel çıktığında, etraftan gelen tepkiler, sanki size söyleniyormuşçasına yüzünüzü kızartacak. bir an önce o ortamdan kaçmak isteyeceksiniz.
8- okul ve mahalle arkadaşlarınız size lakaplar takacak. “kız, kırık, top, yuvarlak, tekerlek” gibi. onlar sizi dışlayacak, siz de defalarca ağlayacaksınız.
9- herkes sizi, “içine kapanık, sessiz, uslu” olarak nitelendirecek, oysa sizin bir şeyleri gizleme çabasında olduğunuzu kimse fark etmeyecek.
10- ergenlikle birlikte, sorunlarınız daha da büyüyecek. her genç gibi. artık önünüzde keşfedilecek bambaşka dünyalar olacak. yalnız olmadığınızı, sizin gibilerin de varlığını ve kendilerini gizlediklerini fark edeceksiniz. “demek ki, yalnız değilmişim!” diyerek, bir süreliğine rahatlayacaksınız.
11- amaaaa zaman gelecek, gizlenebilmek çok daha zor olacak. zorluktan da öte, artık ağır gelmeye başlayacak. önce, kendinizi kendinize karşı aklamakla uğraşacak sonra kendinizi kabullenme sürecine gireceksiniz. kabullenebilirseniz şanslısınız, artık gizli bile olsa bir kimliğiniz var demektir.
12- ne kadar baskılamaya çalışsanız da, cinsel dürtüleriniz ortaya çıkmaya başlayacak. rüyanızda öpüştüğünüz bir kadın değil, bir erkek olacak mesela.
13- içinizde birtakım şeyler çığ gibi büyümeye başlayacak, artık paylaşıp rahatlamak isteyeceksiniz. internetiniz varsa ve şanslıysanız, kimliğinizi gizleyerek, birileriyle yazışacaksınız. onlar sizi bir miktar rahatlatacak ancak bu defa da korkularınızı artmaya başlayacak.
14- ne var ki gerçek hayatta size, komedi dizilerindeki gay karakterlere davranıldığı gibi davranılmayacak! taciz edilecek, dışlanacak, tehdit edilecek, hatta dayak bile yiyeceksiniz.
15- ergenlik bitimiyle birlikte ilk cinsel deneyiminizi yaşayacaksınız. belki daha erken belki daha geç. Âşık olduğunuzu sanacaksınız. hayatınız “o” olacak birden. fakat o günün birinde, sizi hiç hesaba bile katmadan çekip gidecek. mahvolacaksınız. çok geçmeden hayatınıza başka biri girecek, tekrar tekrar kalbiniz kırılacak. o kadar ki, artık kırılabilecek kadar büyük parça dahi kalmayacak. taş kalpli olup siz de başkalarını kırmaya başlayacaksınız.
16- eşcinsel mekânları keşfedecek, yeni arkadaşlar edineceksiniz. o kadar çok arkadaşınız olacak ki, kendinizi ünlü zannedeceksiniz. bir nevi geçmiş yılların hıncını alacaksınız bu dönemde. herkes peşinizden koşacak. sonra çoğunun boş olduğunu fark edip, daha çok acı çekeceksiniz.
17- hayatın hiçbir şeyi karşılıksız vermediğini, tattığınız mutluluk kadar acı çektiğinizi bilecek, mutlu olduğunuz anlarda bile korkup üzüleceksiniz.
18- artık arkadaşlarınıza gay olduğunuzu söylemekte bir mahzur görmeyeceksiniz. şaşıranlar olsa dahi, genelde olumlu tepkiler alacaksanız. destekleyecekler sizi.
19- artık insanlara kendinizi kabul ettirmeye çalışmayacaksınız, sizi kabul eden insanları hayatınıza alacaksınız.
20- hayata farklı bir pencereden bakacaksınız. cinsiyetsiz, kimliksiz tamamen özgürce.
21- derken, önünüze evlilik ve askerlik gibi iki önemli kâbus çıkacak.
22- askerlik yapmayı tercih ederseniz, taaa en başa dönüp, okul çağlarındaki gibi dışlanmaları, baskıları göze alacaksınız demektir. ya da eşcinsel olduğunuzu açıklayacak, bunu kanıtlayacak ve duvarınıza asabileceğiniz pembe bir tezkereye sahip olacaksınız. bu süreçte tahmin edemeyeceğiniz kadar aşağılanacaksınız. eşcinselliğiniz, geri dönülmez bir şekilde belgelenmiş olacak artık. kendinizi küçük düşmüş, fişlenmiş ve sanki ikinci sınıfmışsınız gibi hissedeceksiniz.
23- diyelim askerliğinizi yaptınız, bu defa da ailenizin “hadi artık evlen!” baskıları artacak. önünüzde üç seçenek olacak: a-) evlenmeyi reddedip, ailenize gay olduğunuzu açıklayacaksınız. b-) evlenmeyip durumu idare edeceksiniz. yani gay olduğunuzu gizleyeceksiniz. ama bu sefer de, “neden evlenmiyorsun?” baskılarıyla baş etmeyi göze alacaksınız. c-) hem kendinizi hem karşınızdakini mahvedecek, evleneceksiniz. ailenizi mutlu edeceksiniz ama boynunuza bir ip takıp, kendinizi asmış olacaksınız.
24- bunca şeye rağmen eşcinsel olmak, gerçekten bambaşka bir bakış açısı kazandırır size. ne erkek ne kadın gibi bakarsınız hayata. kadınların şefkatini, duygusallığını, mantığını, anaçlığını, erkeklerin gücünü, özgürlüğünü alır, farklı bir karışım olursunuz. özendirmiyorum, sadece kendi fikrimi, yaşadığımı söylüyorum. lütfen kimse bu yazıyı okuyarak eşcinsel olmasın!
25- ve unutmayın herkesin, hepimizin çevresinde eşcinseller var. çocuklarınızın da eşcinsel doğmayacağını garanti edemezsiniz. sevmeseniz de yargılamayın...

http://www.hurriyet.com.tr/bakin-bir-esc...

çocukluk, ergenlik ve kendini keşfediş konularına birşey demiyorum da, sonrasında iyice negativiteye bağlamış bu arkadaş. özellikle 24. maddeyi komik olsun diye mi yazdı anlamadım. yalnız hayata karşı tutumunuz, aslında sizin elinizde, kontrolünüzde olan birşey, hayatta ne olursa olsun bunu negatif veya pozitif olarak algılamak yine sizin elinizde olan birşey. bu durum herşeyi güllük gülistanlık yapmıyor belki ama eşcinselsiniz diye hayata bu denli negatif bir bakış açısı ile yaklaşmak biraz kolaycılık sanki. tamam eşcinsel olmanın, hele bu ülkede eşcinsel olmanın pek çok dezavantajı var ama kendiniz güçlü durabilirseniz, kendinize destek sağlayabilecek bir ortam kurabilirseniz, o kadar da negatif olacak bir durum yok bence.

bence eşcinsellerin medyaya yansıyan yüzü de ya "bizim halimiz çok kötü" diye ağlamak ve sempati toplamak için negatif olanlar oluyor ya da özellikle negatiflerini mi seçiyorlar bilmiyorum ama, bu ülkede medyaya bir şekilde yansıması gereken ve diğer lgbt bireylere iyi rol model olabilecek, pozitif mesajlar verebilen eşcinsellere de ihtiyacımız var, hem de çok var.

not: pozitif rol model olarak da kerimcan durmaz kişisini göremiyorum ben, kusura bakmayın.

ayı sözlük itiraf

çarşamba akşamı aile grubunun en tatlı annesi ile buluştuk, ilk defa başbaşa bir yere oturduk ve bayağı bir dert paylaştık. tabii en çok ben konuştum, bütün durumlarımı, geçmişimi, ilişkilerimi, ailemi herşeyi anlattım. kaç saat oturduk bilmiyorum ama bayağı bir uzun oldu. anlattığım herşeyi ilgi ile dinledi, kendinden örnekler verdi, benim durumlarımla inanılmaz empati yaptı, beni çok iyi anladığını hissettim. anlatırken bazı noktalarda gözyaşlarımı tutamadığım oldu, ama sağlam içimi döktüm. bana "bu anlattıkların beni çok şaşırttı, sen çok bu konuları aşmış bitirmiş gibi duruyordun oysaki" dedi. kendi yaşadıklarını, kendi oğlu ile olan ilişkisinden örnekler verdi, o da bana sorular sordu, beraber çözümleri konuştuk, valla tam terapi gibiydi. bana pek çok güzel şey söyledi bu güzel kadın. sevgilimin fotosunu gösterdim, çok tatlı buldu, en kısa zamanda tanışmak istiyorum dedi. tüm bu konuşmalar bana o kadar iyi geldi ki. ilk defa benden büyük ve anne olan birine bu kadar detaylı, bu kadar dostane bir şekilde hayatımı açık açık anlatabildim, ne nimetmiş anlatamam. iyi ki bu aile grubunu bulmuşum, iyi ki bu güzel insanları tanımışım, çok şanslıyım, ama şansımı da kendim yarattım tabii, o da var.

sanırım gittikçe eşcinselliğimle ilgili korkularımı yeniyorum, rahatlıyorum bu konularda. iyice bu konunun kafamda bir korku unsuru olma özelliğini yitirmeye başladığını farketmeye başladım. bir sonraki aşama olarak en yakın arkadaşıma açılmak kaldı, onu da bugün yarın gerçekleştirebilicem gibi geliyor. yavaş yavaş gelişiyor valla ama azıcık azıcık da olsa yapabiliyorum sanırım. psikiyatrist hanım da bu haftaki görüşmemde mizacım gereği çok kontrollü biri olmamdan dolayı açılma işinin bu kadar zaman aldığını söyledi. benimki de böyle oldu n'apim, doğuştan sülalesi rahat insanlara çok gıpta ettiğimi söylemiştim.

bu arada psikiyatriste de gitmeye devam ediyorum ama o ilk gitmeye başladığım dönemdeki depresif halim, kaygı nöbetlerim, dibe vurmalarım falan tümden geçti sayılır. uzun süredir, haftalardır kendimi gayet iyi hissediyorum. mutluluktan havalara da uçmuyorum belki ama yani stabilim, normallerime döndüm yani. üstelik ilaç falan da kullanmıyorum. psikiyatriste de artık bir kaygı silsilesi soru listesi ile de gitmiyorum, daha rahatım oraya giderken de. ama kaygı durumlarım düşmüş olduğu halde gitmeye ve erişebildiğim tüm psikolojik ve sosyal desteği almaya devam edeceğim, ta ki bu konular hakkında süper rahat bir insana dönüşene dek.

leoparsiz burjuva

öncelikle zirvedeki tek kadın (ve de güzel bir kadın) yazar olarak fena halde görüntümüzü kurtarmış kişi oldu, kendisine teşekkür borçluyuz bence bu konuda. bunun yanında hoşsohbetiyle de gecemize güzellik katmıştır. aslında kendisiyle daha fazla konuşmak, daha fazla tanımak isterdim ama sürekli başka konular açıldı, pek konuşamadık. bundan sonra daha sık düzenlenmesini umduğum ankara'da zirvelerinin bir sonrakinde daha çok görüşmeyi umarım kendisiyle. saygılar sevgiler kendisine.

eythymos

valla bu sözlük vasıtasıyla tanıştığım ilk kişidir kendisi, çok iyi, hoşsohbet ve kendiyle barışık biridir. ilk görüşmemizde de güzel zaman geçirdik kendisiyle, daha sonra da kendisini ankara'nın zirve organizatörü olarak tanıdım, çok güzel buluşmalara vesile olmuşluğu vardı, yalnız bir seneye yakındır ortalarda gözükmüyordu, hayatında önemli bir adım atmak için uğraştığını biliyordum, ses etmedik, başka kimse de etmeyince, ankaralı yazarlar olarak birbirimize hasret kalmışız bu arada. şimdi hayatında işleri yoluna koyduğuna göre, bundan sonra kendisinden yeni organizasyonlar beklemekteyiz. saygılar sevgiler kendisine.

nikimsi

kendisi ile geçen seneki izmir zirvesinde tanışmıştık, o zirve de pek güzel geçmişti. aradan geçen onca zamandan sonra, sözlüğe yazıp başkalarından tavsiye istediğim bir soru konusunda, ta ülkenin öteki ucundan bana yardım etti kendisi sağolsun, bu kadar da nazik, düşünceli ve iyi bir insan kendisi. ben de adına zirve açtım teşekkür olarak, zirve de harika geçti, kendisi güzel birşeye vesile olmuş oldu. pozitif enerjili güzel insan, iyi ki varsın.

nikimsi ankara'da zirvesi

düzenlediğim ilk zirve oldu, gerçi düzenlemek için de çok birşey yapmış değilim, ancak başlık açtım ama güzel bir katılım sağlandı, ankara'daki yazarlar olarak özlemişiz birbirimizi, uzun zamandır görmediğim güzel insanları gördüm, yeni birkaç kişiyle tanıştım, gayet de keyifli geçti. mekan seçimi konusunda çok başarısız davranmışım, onu da yakın bir başka yere geçerek çözebildik allahtan. bu zirveye katılan herkese ama özellikle bu zirvenin düzenlenmesine vesile olan nikimsi beye teşekkürlerimi ve sevgilerimi sunarım.

ayı sözlük itiraf

geçen sene bu zamanlar çok istediğim ve birileriyle tanışmaya çok ihtiyacım olduğu halde, yapılan zirvenin kapısının önüne kadar gidip içeri girememişliğim vardı. kafamda çılgınca korkular yüzünden. tam psikolojik vakaydım. bir sene sonra sözlük zirvesi düzenleyen kişi oldum, taş gibi de zirve yaptık, bir sürü güzel insan geldi, çok da eğlendik. eh bayağı bir gelişme var bende sayılır herhalde. mutluyum. bu sözlük bana çok güzel şeyler kattı.

nikimsi ankara'da zirvesi

3.cadre leman kultur'e gectik, starbucks'a cok yakin.

nikimsi ankara'da zirvesi

buraya gelecegim diye yazmayip, bana ozelden gelecegini soyleyen uc dort kisi daha oldu, ankarada olup da musait olanlar kacirmasin bence, zira eythymos zirve duzenlemeyi birakali beri ankarada zirve olmuyor neredeyse.

lgbt bireylerin açılma öyküleri

bu tür öykülerden bir derleme zamanında kitap olarak yayınlanmış (bkz: canım ailem)

canım ailem

kaos gl'nin lgbt bireylerin ailelerine açılma öykülerini toparladığı, 2010 tarihli kitabı.

şu adresten pdf hali indirilebilir: http://aciktoplumvakfi.org.tr/pdf/canimailem.pdf

ankara

ankara'daysanız ve başka lgbt kişiler ile hornet dışı bir yerde tanışmak, kaynaşmak isterseniz, kaos'un etkinliklerine bakabilir, size uyan birine katılabilirsiniz:

kaos kültür merkezi yeni döneme başlıyor: kkm'nin kasım programı, sonbaharın döktüğü yapraklar kadar renkli!
1 kasım salı, 18.00
gökkuşağı aile grubu aylık toplantısı
ankara’ da lgbt’ lerin aileleri, her ayın ilk salı günü buluşup kendi yaşadıkları süreçleri paylaşıyor. kasım ayı toplantısına katılmak için 0 537 461 8808 numaralı gökkuşağı aile hattı’nı arayabilirsiniz.

3 kasım perşembe, 11.00 -13.00
lgbti hakları atölyesi
kaos gl, pembe hayat derneği gönüllülerine, danışma hizmeti veren uzman ve stajyerlerine dönük gerçekleştirilen insan hakları atölyelerinde bu ay cinsel yönelim, cinsiyet kimliği kavramları, lgbti hakları ve sosyal hizmet ile ilişkisi konuşulacak.

4 kasım cuma, 14:00 – 17:00
heteroseksim eleştirisi ve altarnatif politikalar dersi
ankara üniversitesi, cebeci kampüsü, sbf
toplumsal cinsiyet çalışmalarında cinsel yönelm ve cinsiyet kimliği ayrımcılığının topumsal cinsiyet ile ilişkisinin tartışıldığı heteroseksizm eleştirisi ve altarnatif politikalar dersleri başladı. kasım ayının ilk ders konusu 'heteroseksizmin kurumlari: sosyal politikalar’ olacak.

4 kasım cuma, 18.30
film gösterimi: astrıd
ankara üniversitesi, cebeci kampüsü, ahmet taner kışlalı sanatevi
ankara üniversitesi iletişim fakültesi, isveç büyükelçiliği, kaos gl ve pembe hayat dernekleri ortaklığında gerçekleşen film gösterimlerinde yeni dönemin ilk filmi astrıd’ in nin konusu: pippi uzunçoraplı korsan gibi çocuk kitaplarıyla dünyada 150 milyon satış rakamına ulaşan astrid lindgren kimdir, anlattığı hikayeler nereden gelir ? nesiller boyu türkiye dahil pek çok ülkede çok sevilen, kitapları filmlere, televizyon dizilerine kaynaklık eden yazarı genç nesillere de tanıtmak için hazırlanmış renkli ve kapsamlı bir belgesel.

yönetmen kristina lindström hakkında: isveç devlet televizyonu svt için çektiği belgesellerle pek çok ödül kazanan gazeteci kristina lindström, 10 yıldır svt televizyonu kültür bölüm başkanıdır. 2012 yılında çektiği ilk filmi palme ile sinema dünyasına da atılan yönetmenin bu ikinci uzun metraj belgesel filmi.

film gösterimi ücretsiz ve katılıma açıktır.

5 kasım cumartesi, 11.00-12.15
yoga atölyesi; içsel denge
lgbti’lerin kendi bedeni üzerine düşünmesine, bedenini keşfetmesine, güçlendirmesine, kişinin sınırlarını tanımasına ve iyi hissetme yollarını bulmasına odaklanan 'beden ve farkındalık’ temalı yoga atölyeleri kaos gl derneği ve atölye yoga ortaklığında yapılmaktadır. atölyenin ilk dersinde yoga eğitmeni anıl seren ile 'içsel denge’ çalışılacak.

6 kasım pazar, 14.00 – 17.00
gökkuşağı bahçe atölyesi
vegan ekolojik buluşmalar yeni dönemde de devam ediyor. yeni döneminin ilk buluşmasında damla koç ile 'teraryum yapımını’ öğreniyoruz. hep birlikte atmaya kıyamadığımız ne varsa süslüyor, boyuyor, çiçekler dikiyoruz.

11 kasım cuma, 14:00 – 17:00
heteroseksim eleştirisi ve altarnatif politikalar dersi
ankara üniversitesi, cebeci kampüsü, sbf
toplumsal cinsiyet çalışmalarında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığının toplumsal cinsiyet ile ilişkisinin tartışıldığı derslerin kasım ayı ikinci konusu 'heteroseksizmin kurumları: tıp’ olacak.

12 kasım cumartesi, 11.00-12.15
yoga atölyesi; ana odaklanma
lgbti’lerin kendi bedeni üzerine düşünmesine, bedenini keşfetmesine, güçlendirmesine, kişinin sınırlarını tanımasına ve iyi hissetme yollarını bulmasına odaklanan 'beden ve farkındalık’ temalı yoga atölyeleri kaos gl derneği ve atölye yoga ortaklığında yapılmaktadır. bu haftanın atölyesinde yoga eğitmeni gülen toker ile 'ana odaklanma’ çalışılacak.

13 kasım pazar, 11.00 – 18.00
lgbti aktivistler için motivasyon atölyesi
kaos kültür merkezinin yeni dönem etkinliklerinden olan lgbti aktivistler için motivasyon atölyeleri başlıyor. ayda bir kez gerçekleşecek atölyelerinin ilk buluşmasında aykut atasay ile 'toplumsal barış için içsel barış’ çalışılacak.

18 kasım cuma, 14:00 – 17:00
heteroseksim eleştirisi ve altarnatif politikalar dersi
ankara üniversitesi, cebeci kampüsü, sbf
toplumsal cinsiyet çalışmalarında cinsel yönelm ve cinsiyet kimliği ayrımcılığının toplumsal cinsiyet ile ilişkisinin tartışıldığı derslerin bu hafta ki konusu 'heteroseksizmin kurumları: hukuk’.

19 kasım cumartesi, 11.00-12.15
yoga atölyesi; köklenme
lgbti’lerin kendi bedeni üzerine düşünmesine, bedenini keşfetmesine, güçlendirmesine, kişinin sınırlarını tanımasına ve iyi hissetme yollarını bulmasına odaklanan 'beden ve farkındalık’ temalı yoga atölyeleri kaos gl derneği ve atölye yoga ortaklığında yapılmaktadır. bu haftanın atölyesinde yoga eğitmeni ekin arıkan ile 'köklenme’ çalışılacak.

25 kasım cuma, 14:00 – 17:00
heteroseksim eleştirisi ve altarnatif politikalar dersi
ankara üniversitesi, cebeci kampüsü, sbf
toplumsal cinsiyet çalışmalarında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığının toplumsal cinsiyet ile ilişkisinin tartışıldığı derslerin kasım ayı son konusu 'heteroseksizmin kurumları: eğitim’.

26 kasım cumartesi, 11.00-12.15
yoga atölyesi; geçicilik
lgbti’lerin kendi bedeni üzerine düşünmesine, bedenini keşfetmesine, güçlendirmesine, kişinin sınırlarını tanımasına ve iyi hissetme yollarını bulmasına odaklanan 'beden ve farkındalık’ temalı yoga atölyeleri kaos gl derneği ve atölye yoga ortaklığında yapılmaktadır. bu haftanın atölyesinde yoga eğitmeni gülen toker ile 'geçicilik’ çalışılacak.

26 kasım cumartesi, 14.00 – 17.00
ankara gökkuşağı aile grubu ile açılma toplantısı
gökkuşağı aile grubundan ailelerle, lgbti’lerin buluşacağı açılma toplantısında ailelerle ailelerin açılma süreçleri ve lgbti’lerin ailelere açılma süreçleri, deneyimleri konuşulacak.

27 kasım pazar, 11.00 – 14.00
homofobi transfobi karşıtı öğrenci kahvaltısı
homofobi ve transfobi karşıtı öğrencilerin ayda bir kez bir araya geldiği kahvaltılı buluşmalar yeni dönemde de devam ediyor. kasım ayı buluşmasında bir araya gelecek öğrenciler kampüsler arası dayanışma yollarını konuşacaklar.

etkinliklere katılmak için ve bilgi almak için [email protected] adresine mail atabilirsiniz.
etkinlik mekânları yalnızca etkinlik katılımcılarına bildirilecektir. (güvenlik açısından maalesef)
  • /
  • 40

evdeki bütün dolapların ağzına kadar dolu olması

kendi odam harici bizim evdede bu durum söz konusu. ayrica buna ek olarak birnirinden bağimsiz esya kombinasyonlarida söz konusu. bunun sosyoekonomik durumla alakasi olduğu kadar bence kişisel seçimler dogrultusunda da geliştiğini düşünüyorum. birsuru farkli bardak, tabak takımı, bircok farkli nevresim, ivir zivir hiç bilmiyorum... zaten anneannem gecekondu ile başlamiş hayatinda, annemde gece konduda büyümüş. toplayicilik ve serbest birakamama hali soz konusu. ben çok sıkılıyorum bu düzensizlil ve karmasadan mesela. ablam evden tasindi ve ben onun odasina geçtim. annem benim odamı da doldurdu uç ay icerisinde. saka gibi. tabii ki çöp ev değil ama çok fazla esyada yok değil.
benim bazamin altini bosalttiğim için ve hicbir sey istemediğim için odamda, yatagimin altinda da icten içe arzusu var ama caktirmiyor. ben de annemin aksine çok minimalist oldum. bir bavula sigacak kadar esyam var. baska da bir seyim yok. tabii kitaplarim hariç... çok sey attim, yok ettim, hediye ettim. hayatimda da hicbir sey degismedi. esyalarla iliskimize goz atmamiz gerekiyor.

one child nation

çin’in 1979’dan 2015’e kadar uyguladığı tek çocuk politikasının toplumda yarattığı etkileri ele alan 2019 yapımı bir belgesel. bu kadar uzun bir süre bu politikanın uygulanmış olması, toplumun sessiz kalarak boyun eğmesi gerçekten üzücü.

la serenissima

bir dönem sanırım tvlerde sinyal müziği, jenerik müziği o bu müziği için çokça kullanılmış parça. ben aşağıdaki rondo veneziano halinden bahsediyorum.

şarjlı dikey süpürge

böyle başlıklar subliminal mesaj içeriyor genelde. yoksa kim ne yapsın ayı sözlükte elektrikli süpürge entrisini. cihat deyince nasıl aklımıza erotik geliyorsa dik duran sert bişeyden bahsediyor yazar kör göze parmak sokar gibi. şarjlı diye belirtiyor yani tekrar tekrar yapabilirim diyor. vakumlu bir cihaz seçilmesi de tesadüf değil tabi ki!!

geylerin şehir merkezinde yaşamayı tercih etmesi

çocuk olunca arabasız olmuyor. araba olunca da şehir merkezi tam bir işkence. evimin önünde otopark olmasına rağmen arabamı çıkarmaktan, trafiğe girmekten gittiğim yerde park yeri atamaktan nefret ediyorum. o yüzden heteroseksüeller bir süre sonra şehrin çeperlerine sürüklenirken gayler dayanabiliyor merkezde olmanın bu negatif taraflarına.

Toplam entry sayısı: 796

hayırlı evlat

ana babasına ileri yaşlarında destek olan kişi sanırım. babamın son ameliyatinda yanında oldum, iki hafta yanlarında kaldım. babamı sağ salim çıkardık hastaneden. yaşlanınca insanlar bir gariban kalıyorlar. anne babamın bankacılık ve edevlet işlemleriyle, cep telefonu problemleriyle, vergi fatura ödemeleriyle falan ben uğraşıyorum uzunca bir süredir. son bir kaç yıldır yurtdisina tatillere götürüyorum. bu son yanlarında bulunusumda da babamın eskiyen cep telefonunu yeniledim, evin de temizliği kolaylaşsın diye şarjlı dikey süpürge aldım, sonra da evi bütün dolapları sifonyerleri çeke çeke bir güzel temizledim. evleri çöp evden hallice, annem herseyi biriktiriyor. evde geçirdiğim süre boyunca gizli gizli torba torba eşya da attım, eski gazeteler, kağıtlar, torbalar, plastik kutular, kavanozlar, tarihi geçmiş ilaçlar, neler neler. bozulmuş bir iki eşyayı tamir ettim, kaplaması kalkmış mobilyaları yapıştırdım, böyle ot bok bir dünya iş yaptım. ayrılırken pek çok dualarını aldım. kendi yaşamımı pek amaçsız buluyorum ama en azından anne babama sahip çıkıyorum, bu biraz kendimi iyi hissettiriyor.

hayırlı evlat kategorisine giriyorum sanırım. babam diyor kaç kişinin evladı ana babasıyla bu kadar ilgileniyor diye. öte yandan bu hayırlı evlatlık işi de şans işi anne baba için. abim kendisine faydası olmayan hiç bir işe karışmaz mesela. ayrıca ben de evli çocuklu biri olsaydım veya ne bileyim zamanında yurt dışına falan taşınmış olsaydım tüm bunları nasıl yapacaktım. bu son olayda bunları düşündüm. hayat olasiliklara atılan zarlar gerçekten.

bu arada garip olan şu ki, babamı gayet sevsem de anneme beni her zaman ihmal ettiğinden, hiç zaman ayirmadigindan, sıkıntım olduğunu söylediğimde hep başından attığından (kendisi de bitmeyen depresyonda olduğundan duygusal sorun duymaya katlanamıyor) dolayı hala çılgın öfke duymaktayim, o öfke hiç geçmedi. hala anneme sarılamıyorum yıllardır. buna rağmen gene de her işlerine de koşuyorum. böyle de oluyormuş demek.

ayı sözlük günlük

geçen cumartesi günü bir çift olarak bir akşam yemeğine çağırıldık. erkek arkadaşım iki şişe şarap almış, ben de güzel bir çiçek yaptırdım, onu götürdük. çağıran kişi erkek arkadaşımın italyan yoga hocası. yemekte bir çift daha vardı, bir karı-koca daha. böylece biri eşcinsel 3 çift olarak akşam yemeği yedik. son derece de normal geçti. ama tabii benim için bir başka ilk oldu.

dün akşam da ev partisine çağırdı beni erkek arkadaşım, oraya gittim, orada da 8-9 kişi kadardık. yemek sofrasında erkek arkadaşım "aşkım kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim" dedi, sonra da herkese "antti benim hayatımdaki en güzel şey" diye beni takdim etti. herkes gülümsedi falan. o sofradaki tek eşcinsel çift de bizdik bu arada. vallaha rüya gibi geliyor bu olan bitenler. nazar değdirmeyin ha, umarım hepiniz bu şekilde olan ortamları yaşarsınız. erkek arkadaşım benim hayatımda en önemli rol modelim oldu. aslında açıldıktan sonra türkiye'deki kendi arkadaş çevremde de bu şekilde erkek arkadaşımı tanıştırabilirim gibi geldi. yalnız yurtdışında bu işler daha kolay evet.

tek eşlilik

hayatım boyunca, oldum bittim tekeşli yaşadım, sanırım benim cinsel karakterim bu şekilde. bunun nedeni olarak geç açılmam, ondan önce kızlarla ilişki yaşamış olmam mı nedendir bilmiyorum, kızlarla da tekeşliydim, kimseyi aldatmadım, açıldıktan kısa bir süre sonra da sevgilim oldu ve hala devam ediyoruz. açılma süreci çalkantılarımda bir ara çokeşli diyemeyeceğim ama, tek gecelik yaşadığım bir çok kişinin girip çıktığı çalkantılı, sıkıntılı ama bence yaşanması gereken bir dönem de yaşadım, o kısımdan da aslında pişman değilim, ama öyle o kucaktan bu kucağa bir hayat nasıl geçer bilmiyorum zira benim hissettiğim, bir noktadan sonra, kalktığım her yataktan içimde derin bir duygusal boşluk, bir tükenmişlik hissiyle kalktığımdı. bir noktadan sonra bu duygu benim içimi yemeye başladığında durup "ne yapıyorum ben amk?" demiştim kendime. burada tekeşli yaşamı övüp orta sınıf ahlakı dayatmacılığı yapmak da istemiyorum, sonuçta herkes nasıl rahat ediyorsa öyle yaşasın derim, yalnız bir ilişkide güzel bir cinsel uyum, güzel bir arkadaşlık, güven, sevgi ve şefkat olması beni daha çok mutlu ettiriyor, onu biliyorum. bir de belki de öyle dramatik ayrılıklar, aldatmalar falan da yaşamadım ben, o nedenle ruhum da fazla örselenmedi o konuda, bu nedenle de böyle rahat konuşabiliyorum, bilmiyorum. açık ilişki yaşayanlar da öyle mutluysa sorun yok bence, hatta romantik ilişki yaşamayıp farklı kişilerle sadece seks ilişkisi yaşayanlar da ok, ama "etrafta bir sürü bal toplayacak çiçek varken neden sadece tek bir çiçekle yetineyim" veya "zaten bi yaştan sonra seçeneklerim azalacak, o zaman durulmak zorunda kalacağım, hazır gençken seksin dibine vurayım" şeklinde artık bir cinsel gözü doymama mı denir ne denir, bana pek uymuyor. bir de ben biraz da mr. play it safe, yani fazla riske atılmayı, maceradan maceraya koşmayı falan seven biri değilim, nedeni o da olabilir, kafamın rahat olması, huzurlu olmak daha önemli benim için, maceraları başka konularda yaşamayı tercih ediyorum. bunun dışında tekeşli bir eşcinsel yaşam da bu ülkede çok süper kolay birşey değil, yine de her sıkıntınızı paylaşabileceğiniz, derdinizi dinleyip ortak olan, size yardım eden, iş yerindeyken size komikli resimler gönderen, tatillerde beraber dünyayı gezdiğiniz bir eşinizin olması dünyanın en güzel zenginliklerinden biri bence. kendimi kısıtlanmış hissediyor muyum? pek değil aslında. elbette orada burada görüp çok beğendiğim, cinsel çekim hissetiğim başka erkekler oluyor, ama zaten her cinsel çekim duyduğunuz insanla yatıyor değilsiniz zaten, hatta çok az bir yüzdesiyle yatabilirsiniz (çoğu karşıcinsel zaten muhtemelen), bir de yatsanız nolcak zaten, yatmak için bir sürü emek, diyelim işler yolunda gitti yattınız, sonrasında gene aynı boşluk, anlamsız geliyor. bir de yani sevgiliyle abazan muhabbeti yapmak konusunda bir sıkıntım yok, bu da aklıma gelenleri paylaşma konusunda da beni kısıtlamıyor, o yüzden genel olarak kısıtlanmış hissetmiyorum diyebilirim.

eşcinsellerin danışabileceği psikologlar

sözlük dışı kimseler de kolay bulabilsin diye jenerik bir başlık açmaya gayret ettim fakat asıl konu lgbti+ bireylerin danışabileceği ve psikolojik yardım alabileceği psikolog ve psikiyatristler veri tabanı gibi birşey. ben bu bilgileri elde etmekte çok zorlandım zira önceden rastgele sayılabilecek bir şekilde gittiğim bir psikolog hanım bana saçma sapan şeyler söyleyip gittiğime gideceğime pişman etmişti ve kafanız buhranlıyken bir de böyle bir deneyim yaşamak hiç hoş birşey değil. lgbt durumlarından haberi olmayan hatta daha kötüsü son derece yanlış şekilde haberdar olan ruh sağlığı çalışanları bulunmaktayken, psikolojik yardım ihtiyacınız olursa böyle birine çatmamak için tavsiye ihtiyacı oluyor. ben o tavsiyeleri çok zor buldum, buradan paylaşmak istedim, belki başka birilerinin işine yarar.

ankara
ceren göker
gökçe silsüpür
irem yıldız (madalyon psikiyatri merkezi)
harika özel (madalyon psikiyatri merkezi)
selçuk candansayar
koray başar (özellikle trans konularında)

istanbul
şahika yüksel (özellikle trans konularında)
seven kaptan
ardıl bayram şahin

izmir
ışıl vahip
nezaket kaya
nur engindeniz

cetad eğitimini tamamlamış terapistlerin türkiye genelindeki listesinden de faydalanılabilir. http://www.cetad.org.tr/listtherapists.aspx?menu=19

fiyatları ucuz değil, özeller seans başına 200-300 tl, devlet hastanesinde 110 tl muayene parası var. bulunduğunuz şehirdeki lgbt derneğiyle iletişime geçerek, müşkül durumdaki lgbt bireylere daha uygun fiyatlı hizmet veren psikolog tavsiyesi de isteyebilirsiniz.

ayrıca (bkz: lgbt psikolojik yardım)

uzun süreli ilişki

"ilişki emek istemez" diyebilen kişilerin cidden kaç düzgün ilişki yaşayabildiklerini, bu ilişki dediklerini kaç zaman kazasız belasız, saygı sevgi sınırları içerisinde götürebildiklerini merak ettim. varsa öyle kolay ilişki, açıklasınlar sırrını da bizler de faydalanalım.

benim tecrübem şu ki, ilişki gayet karşılıklı emek, fedakarlık, anlayış, özveri, gerektiğinde geri adım atmak, gerektiğinde suyuna gitmek vs. tarzı davranışlar gerektiriyor. öte yandan bunu sevdiğinizden, güvendiğinizden ve içinizden öyle geldiğinden yapmanız gerekiyor. eğer ilişki için gerekli o emeği kasarak, istemeyerek, zorla, lanet ede ede yapacaksanız, işte o ilişki gitmez. emek vermek ile zorlamak arasında bir fark var, o karıştırılmış sanırım.

eşcinsel ilişkilerin yarınsızlığı

valla bu algı tamamen ilişkiden ne beklediğiniz ile alakalı. evlenemiyor olmak, çocuk sahibi olamıyor olmak, toplumun onaylamıyor olması ilişkinin kısa ömürlü olmasını gerektiren şeyler değil. ha siz bu nedenlerden ötürü gidip eninde sonunda karşı cinsten biriyle evleneceğim kabullenmesiyle işe giriyorsanız, işte o zaman bu ifade anlam kazanıyor. gerçekten böyle düşünen ama bunu açıkca ifade etmeyen kişilerle beraber olan ve ilişkisinin devamlı olacağını uman eşcinsel kardeşlerimize buradan allahtan sabır diliyorum.

benim durumum tam böyle gelişmedi, kafayı sıyırmaya başlayıp ya delirmek ya açılmak ikileminde kalıp açıldıktan (ve ferahladıktan) sonra aradan bir zaman geçti, bir boşluğa düştüm, sonra paniğe kapılıp tekrar bir kızla beraber olmaya çalıştım, onda da elime yüzüme bulaştırdım, gerçekten hatırlamak istemediğim şeyler yaşadım. o dönemde kafaya dank etti ki, ben bir kızla birşey götürebilecek durumda değilim. işte tam o noktada, uzun yıllar boyunca hayatımın içine sıçan kafa karışıklığından artık tam o noktada vazgeçmem ve bir karara varmam gerektiğini anladım. arada kalmak, o mu bu mu ikilemleri yaşamak ne bana iyi geliyordu, ne ilişki kurmaya çalıştığım insanlara. tam o noktada kesin kabule geçtim, bir daha geri bakmayacağım dedim.

o noktadan sonra da önümde duran seçenek ya o daldan o dala konan kuş, ya da düzenli, mantıklı, güvenli, huzurlu bir ilişkiydi. ben ilk seçenekteki gibi birisi zaten hayatım boyunca olamadım, bir kere ciddi denedim, işleri oyun oynar gibi ele aldım ama bir noktadan sonra yarattığı duygusal boşluğun yarattığı girdap beni çok fena içine çekmeye başladı. feci bir his. o noktada o saçma hayatımdan da vazgeçtim. bilmemkaç yaşıma gelip de hala elinde hornet dolanan biri olmak istemediğimi anladım. ondan sonra da hayat benzer düşünen birini çıkardı karşıma allaha şükür.

eşcinsel ilişkilerin karşıcinsel ilişkilerden farkı ne bilmiyorum, erkek doğası mı, toplumsal ötekileştirme mi, nedir yani? ilk defa bu dünyaya girdiğimde, bu farkın nedenini anlamaya çalışıyordum, çok garip geliyordu. şimdi hala anlayabilmiş değilim de artık kabullendim ve üstünde düşünmüyorum. toplumsal kabulün yüksek olduğu liberal batı ülkelerinde durum nasıl, daha mı yarınlı ilişkiler, bilmiyorum. ama bu saçmalığın nedeninin toplumsal koşullardan da kaynaklandığına kesinlikle eminim, bu ülkede eşcinsel bir ilişki yürütmek zor, ama imkansız değil, ayrıca başka ilişkilerin de başka sıkıntıları oluyor, eşcinseliz diye karalar bağlamak zorunda olduğumuzu da düşünmüyorum. ne kendine acımak ne öğrenilmiş çaresizlik hoş şeyler değil.

herkese kendi düşündükleriyle uyumlu insanların nasip olmasını dilerim. ya da en azından dürüst insanların.

eşcinsellerin danışabileceği psikologlar

sözlük dışı kimseler de kolay bulabilsin diye jenerik bir başlık açmaya gayret ettim fakat asıl konu lgbti+ bireylerin danışabileceği ve psikolojik yardım alabileceği psikolog ve psikiyatristler veri tabanı gibi birşey. ben bu bilgileri elde etmekte çok zorlandım zira önceden rastgele sayılabilecek bir şekilde gittiğim bir psikolog hanım bana saçma sapan şeyler söyleyip gittiğime gideceğime pişman etmişti ve kafanız buhranlıyken bir de böyle bir deneyim yaşamak hiç hoş birşey değil. lgbt durumlarından haberi olmayan hatta daha kötüsü son derece yanlış şekilde haberdar olan ruh sağlığı çalışanları bulunmaktayken, psikolojik yardım ihtiyacınız olursa böyle birine çatmamak için tavsiye ihtiyacı oluyor. ben o tavsiyeleri çok zor buldum, buradan paylaşmak istedim, belki başka birilerinin işine yarar.

ankara
ceren göker
gökçe silsüpür
irem yıldız (madalyon psikiyatri merkezi)
harika özel (madalyon psikiyatri merkezi)
selçuk candansayar
koray başar (özellikle trans konularında)

istanbul
şahika yüksel (özellikle trans konularında)
seven kaptan
ardıl bayram şahin

izmir
ışıl vahip
nezaket kaya
nur engindeniz

cetad eğitimini tamamlamış terapistlerin türkiye genelindeki listesinden de faydalanılabilir. http://www.cetad.org.tr/listtherapists.aspx?menu=19

fiyatları ucuz değil, özeller seans başına 200-300 tl, devlet hastanesinde 110 tl muayene parası var. bulunduğunuz şehirdeki lgbt derneğiyle iletişime geçerek, müşkül durumdaki lgbt bireylere daha uygun fiyatlı hizmet veren psikolog tavsiyesi de isteyebilirsiniz.

ayrıca (bkz: lgbt psikolojik yardım)

ayı sözlük itiraf

bugün geyler lezbiyenler konferansı gala gecesindeydim. avrupanin her köşesinden queer kişilerle tanıştım. bulunduğumuz ülkenin başbakan yardımcısı çıktı konuşma yaptı, daha lgbt kişilere ne hakları vermeyi planladiklarindan bahsetti. maşallah, lezbiyen çiftlere ücretsiz ivf hizmeti bile veriliyor bu ülkede, biz türkiye'de bir yürüyüş bile yapamazken elalemin konuştuğu konulara bak. neyse iyi yedirip icirdiler. yarın sabahın köründen öğleden sonraya kadar da resepsiyonda durup gelene geçene yardım edicem. gönüllüluk güzel bir şey, ayrıca öğretici. şimdi de tramvaydayim, erkek arkadaşıma gidiyorum. bu geceyi onda geciricem, yarın türkiyeye ailesini ziyarete gidiyor, gitmeden birlikte olalım dedim. neyse onun yokluğunda bu konferansla şunla bunla oyalanacagim, gene iyi denk geldi. erkek arkadaşım dünya iyisi bir insan, onu bulmuş olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. allah herkese gönlüne göre birini versin inşallah. iyi geceler herkese.

ayı sözlük itiraf

kuzenimle buluştuk, bir sürü konuştuk, direkt balıklamasına o konulara atlamadık, her zaman yaptığımız muhabbetten başladık, şöyle oldu böyle oldu, falan filan. son derece rahat, her zamanki gibi, sıfır gerginlikle, kakara kikiri konuştum, sorun olmadı. ilerleyen zamanlarda konu bu noktaya da geldi elbette, kız herşeyi sordu, annene niye söylüyorsun bana söylesene dedi, gülüştük, o sordu ben anlattım, ama öyle polis sorgulaması gibi sormadı, gene normal muhabbet düzeyinde, araya başka şeyler de sokarak, fena halde relax bir şekilde konuştuk. hatta kendisinin de biseksüel eğilimlerinin olduğunu ama hiç aksiyon yaşamadığını anlattı. ben de bütün ilişkimi, olan biteni, çocukluğumda eşcinsellik konusunda yaşadığım bir iki komik olayı anlattım. erkek arkadaşımın yaptığı bazı salaklıkları anlattım, güldük. bütün konuşma boyunca hiç yaşadığım travmatik olaylara, eşcinsellik mevzusunun benim için açıklaması, başetmesinin aslında ne kadar problemli olduğuna ve buna benzer hiçbir şeye girmedim, aksine hep komik taraflarından ya da çok da trajik olmayan taraflarından bahsettim. güle oynaya, dünyanın en doğal olaylarından bahsediyor havasında konuştuk yani (ki aslında çok doğal da, travmatik yapan bizleriz).

yani ilk defa yaptığım bir açılma muhabbeti için aşırı derecede olumlu geçti ve aslında buna hala inanamıyorum. yokmuş böyle bir hafiflik, böyle bir özgürlük. o kadar rahatlamış durumdayım ki anlatamam. bütün kafamda kurduğum sorunlarım, hava kaçıran bir balon gibi sönüverdi gibi geliyor. pozitif duygularla doluyum. 30 yılın doldurduğu saklanmışlıklar, utanmalar, korkularım çözülüyor. şu anda bütün dünyaya eşcinselliğimi ilan edebilirmişim gibi gelmeye başladı. facebook'ta gökkuşağı bayrağı paylaşasım var. tabii şaka, bu noktaya gelmeye hala biraz daha var, ama yani çok uzak bir gelecek gibi görünmemeye başladı bana.

kuzenime buradan kocaman sevgiler gönderiyorum. aslında çok anlamadı herhalde benim rahat tavırlarımdan aslında bu konuşmanın benim için ne kadar büyük bir aşama olduğunu, çünkü çok rahat görünmek için biraz çaba sarfetmedim değil. ama ne demişler fake it until you make it. mış gibi yaptım ama sonra güzel götürdüm olayı. birilerine açılmayı düşünen ama kafasında tereddütleri olan arkadaşlara tavsiye ediyorum. güvenli bölgelerdeyseniz, karşı taraf tarafından kötü yargılanmayacağınızı düşünüyorsanız, samimi olduğunuz kişilere açılmanın çok olumlu bir rahatlatıcı etkisi oluyor. erkek arkadaşınla tanışmayı çok isterim, çok merak ettim dedi, ben de en yakın tarihte ayarlayıp tanıştırmayı planlıyorum. muhteşem ki ne muhteşem, resmen hayatımda yeni bir devir başladı. allah nazardan saklasın, tü tü tü.

heteroseksüel erkeklerin gaylerden çok daha yakışıklı ve cezbedici olması

hoşlanılan erkeğe açılamamak

valla gey milletinde böyle şeylerin olmaması gerekir zira bu tür başlıklardaki durumlar, daha çok orada burada gördüğünüz, size çekici gelen insanlara nasıl yaklaşacağınızı bilememeyi anlatır ama türkiye'de bir eşcinselseniz, orada burada gördüğünüz adamlara uluorta, eşcinsel olduğundan emin olmadan hiç açılmayın bence. karşınızdakinin eşcinsel olma olasılığı (ve bunu kabullenmiş olma olasılığı, ve birileriyle ilişkiye açık olma olasılığı vs) %2'den daha düşükken, bu kadar düşük bir yüzdeyle kocaman bir riske girmenin hiç bir mantığı yok. yok eşcinselliğinden emin gibisiniz ama eleman gene de açık etmiyor bu durumu, bu gibi tiplerle de uğraşmaya gerek yok, büyük ihtimal açıldığınızda "ne münasebet, sen beni ne zannettin vs" tarzı savunmaya geçecek, hiiiiiç ama hiç gereği yok böyle durumların. ulan sonuçta internet çağında yaşıyoruz, elinizin altında böyle bir nimet varken buradaki yüzlerce olasılığı değerlendirmeyip, bunun yerine böyle süper riskli işlere girmenin ne anlamı var? vay efendim ben aşık oldum galiba, vay efendim çok tatlı çocuk ama, vay efendim onun da benim gibi zedelenmiş duyguları var beni bir tek o anlarlar falan feşmekan... geçecen bunları, fasa fiso. gey dediğin adam akıllı olur, bu özellikle tehditlerle dolu cangıl dünyada geyler daha çocukluklarından başlayarak nasıl hayatta kalacaklarını sürekli hesaplayarak belli bir yaşa gelirler. böyle naif duygusallıkların hiç bir mantığı yok. elemana açılacan da seni bütün dünyaya ifşa etmeyecek, ba ba ba ba... sikerler öyle işi. böyle saçmalıklara girmek yerine alırsın eline interneti, tanışma sitelerinden sana mantıklı, aklı başında gelen profillerle şansını denersin, ki orada bile kendini kabullenememiş, aklı mantığı olmayan mal tiplerden bir sürü var, ama sonuçta senin kafana uyacak, cinselliğiyle belli bir noktaya kadar barışmış (en azından bir profil açabilecek kadar) tiplerle karşılaşma olasılığın daha yüksek. üstüne doğru dürüst bir profili de varsa, kendini düzgün cümlelerle ifade edebilmişse, eli yüzü düzgünse, zamanını ve duygularını böyle tiplerle iletişim kurmak için kullan. mal mısınız kardeşim sokakta, okulda, otobüste bilmemnerede gördüğünüz tatlı çocuğa, elinizde hiç bir başka veri yokken açılmaya? atatürk ne demiş, benim geyim akıllıdır, zekidir, çeviktir, aynı zamanda o aklını kullanmasını bilir. ne güzel demiş atamız. siz de atanızdan feyz alın ulan biraz. kıps, hadi yallah.

aileye ve yakın çevreye eşcinsel olduğunu açıklayamama nedenleri

içselleştirilmiş homofobinin insanlara neler yazdırabildiğini gösteren nedenler. eşcinsel kişilerin öncelikle kendi kafalarındaki önyargıları yıkabilmeleri gerekiyor ve bu bile oldukça sancılı ve emek isteyen bir süreç. okumak öğrenmek lazım, yoksa toplumun bizlere zerk ettiği homofobiyle kendimizi ve çevremizi algılıyor, sonra böyle yazılar yazıyoruz.

uzak mesafe ilişkisi

valla yıllardır yürüttüğüm ilişki türü. ilk başta aynı şehirdeydik, o nedenle temelimiz sağlam. sonra ayrı şehirlere düştük iş nedeniyle. istenirse her haftasonu gidilebilecek bir mesafede ama her haftasonu gitmek gelmek de yorucu olabiliyor. bir de ikimizin de bazı haftasonları yapacak başka bir işi oluyor. gene de ayda minimum bir-iki haftasonu görüşüyoruz. onun dışında her gün mutlaka telefon görüşmesi. bu herhalde ilişkiyi sürdürebilmek için en önemli şey. 7 yıldır babamın hastalığı nedeniyle iki-üç ay fiziksel olarak görüşemediğimiz oldu ama telefonla hiç görüşmediğimiz bir gün bile olmadı. tabii bu ilişkinin temelinde ciddi bir güven ve sevginin bulunması lazım. bu şekilde gidiyor valla, yakın zamanda bir araya gelebilecek gibi de gözükmüyoruz. belki böyle olması da iyi, arada sürekli bir özlem de oluyor, ilişki hızlı tüketilmiyor. bilmiyorum, her ilişki çok biricik dinamiklerle şekilleniyor. sana uyan başkasına uymaz. iki tarafın da ekonomik ve sosyal olarak belli bir rahatlık düzeyinde olması elzem bence. ayrıca ikimiz de tek yaşıyoruz, birimizden biri ailesi yanında olsa gene zor olurdu herhalde. ikimiz de bu ilişkinin ikimize çok iyi geldiğinin bilincindeyiz, o yüzden de koruyoruz. bir de ikimiz de öyle gözü dışarıda, seks yapmazsa ölecek tipler değiliz, işinde gücünde, belli bir yaşa gelmiş, hayatta ne istediğini iyi kötü çözmüş, evcimen tipleriz. bu nedenle zaten aramızda bir güven ortamı var. gelecekten ne beklemeliyim pek bilmiyorum ama şu zamana kadar götürdük işte, halimden memnunum. ideal dünyalarda yaşamıyoruz, herşey mükemmel olmazsa olmaz diyen biri de değilim. iyi ki böyle sevgi dolu bir ilişkim var diye yatıp kalkıp dua ediyorum aslına bakarsanız. düzgün, kafanın anlaştığı, seni seven, güvendiğin bir insan bulmak kolay değil, hatta bayağı şans. bunun çok bilincindeyim, o nedenle çok özen gösteriyorum bu ilişkiye. allah nazarlardan saklasın bizi.

salatalık

aileye ve yakın çevreye eşcinsel olduğunu açıklayamama nedenleri