antti

Durum: 796 - 0 - 0 - 0 - 01.03.2025 23:46

Puan: 13544 - Sözlük Kaşarı

11 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 40

sadece sarılarak uyumak isteyen partner

sadece bunu istediğini söyleyen, 39 yaşında birisiyle bir gece geçirmiştim. sanırım adam gerçekten bunu istiyordu, bana tek gecelik sekslerden bunaldığını ama yalnız yatmanın da ona bazen zor geldiğini söylemişti. istediği hakkaten birisinin sıcaklığını hissederek uyumaktı. böyle şeyler olabiliyor yani gördüğüm. ama tabii o dönem benim yayından fırlamış bir ok gibi olduğum dönemdi ve adamı da çok tatlı bulmuştum, rahat bırakmadım.

uzun süreli ilişkilerde ise bazen iki tarafın da seks istemediği, daha çok şefkat, ilgi ve sıcaklık istediği dönemler olabiliyor ve bu da gayet normal şeyler. her sevgili her gece seks yapmıyor sonuçta.

nikimsi ankara'da zirvesi

nikimsi bey o kadar yoldan ankara'ya geliyor, şerefine zirve düzenlememek olmazdı. hem uzun zamandır ankara'da zirve düzenlenmiyor, müsait olanları bekleriz.

tarih: 5 kasım 2016 cumartesi
saat: 19:00
yer: bahçeli 3.cadde starbucks

not: ankaray beşevler istasyonu yakınındaki starbucks.

gzone dergi

sevgili

birbirimize çeşitli hayvanların benzetmelerini yapıyoruz sürekli, böyle bir eğlencemiz var. bu hayvanlar genelde kedi ve köpek oluyor. birbirimize kedicik, mırnav falan deyip "n'apıyon, sepetine mi kıvrıldın?" falan gibi sorular sorup gülüyoruz. bazen bu hayvanlar fareden domuza, muhabbet kuşundan pandaya kadar değişiklik de gösteriyor. böyle garip ama çok eğlenceli bir kendi aramızda şakalaşmamız var.

en çok sevdiğim şeylerden biri, onla akşam koltukta o oturmuş ben de onun bacaklarının arasına yatıp bacaklarından birini başıma yastık yapmış şekilde, onun çok sevdiği saçma sapan ve genelde sonunu ilk yarım saat içinde tahmin edebildiğin ucuz amerikan korku filmlerini izlemek oluyor. o filmleri tek başıma veya başka biriyle siksen izlemem, korkmak bir yana, çok sıkıcı geliyor bana, ama sevgili kişisiyle o ortamda o çok zevk alıp korkarken ben de onun halleriyle ve filmle dalga geçerek izlediğimde, dünyanın en keyifli filmleri haline geliyor. bir de bacaklarına sarılmayı çok seviyorum, neden bilmiyorum.

onla elele tutuşup yürümeyi çok seviyorum. onun elini tutmayı çok seviyorum, çok güzel bir bağ hissi veriyor bana. ama bunu sokakta yapamıyoruz, anca böyle ıssız bir yerlerde yürürsek oluyor, o zaman hemen eline yapışıyorum. genelde tedirgin oluyor, çok rahat tutmuyor elimi gerçi ama olsun.

bana bir doğumgünüm hediyesi olarak bir a4 kağıdına elini koyup etrafını kurşun kalemle çizmiş, o kağıdı vermişti. aldığım en romantik hediyeydi sanırım, hala özel bir yerde özenle saklıyorum.

ilişkimiz boyunca sürekli beni arayıp sordu, sıkıntılarımla ilgilendi, yazdığım her mesaja cevap verdi. hep ilgilenildiğimi hissettim. "üşütme sakın, portakal suyu iç" falan gibi annesel laflar ediyor bazen, "annem misin ya, ne diyon?" diyorum o zaman ona ama o halleri de tatlı geliyor aslında.

pek öyle ayak fetişi olan biri değilimdir ama bu arkadaşımızın ayakları çok sevimli geliyor bana, ayaklarını öpüyorum, yoğuruyorum, arada ısırıyorum. kocaman adam ama küçücük ayakları var ve paytak yürüyor, çok sevimli geliyor.

her telefonda konuşmamızda nasıl beceriyorsa bana saçma sapan birşey anlatabilmeyi başarabiliyor. bir görüşmede balinaların birbirleriyle iletişimlerini anlatırken, bir başkasında uzaydaki bilmemne bakterisini anlatıyor, bir başkasında american horror story'de ne olduğunu anlatıyor, bir başkasında robot teknolojisindeki son gelişmeleri anlatıyor, ya da beyonce'nin kızkardeşi jay z'yi nasıl dövmüş vs. aslında hiç biri çok ilgimi çeken konular değil ama böyle garip şeyler bulup anlatması hoşuma gidiyor. çok fazla discovery channel izliyor evet.

beni herşeyimle çok sevmesi bana biraz garip geliyor. beni çok çekici bulduğunu söylüyor. onla tanışmadan önce bir insanın bir başkasını bu kadar çok sevebileceği ve herşeyiyle beğenebileceğini düşünmezdim, onla tanışınca da bu garip geldi ve uzunca bir süre pek inanamadım. ben kendimi çok sevmezken onun beni tüm eksik yanlarımla sevmesi garip geliyordu, aslına bakarsanız hala da geliyor ama tabii şikayetçi değilim :)

bu arada ben de onu çok yakışıklı ve çekici buluyorum. ona da söylüyorum çok yakışıklısın, çok çekicisin, taş gibisin diye. o benim kadar garip karşılamıyor sanırım, kendi görüntüsünü seven bir arkadaşımız. ben kendimle yatmazdım demiştim, o kendimi çatur çutur götürürdüm valla demişti :d

değişik entel zevkleri var, klasik müzik, fado, bossa nova falan dinliyor, güzel yemekler yapmayı, farklı lezzetler denemeyi seviyor. değişik kitaplar okuyor, felsefeyle ilgileniyor, iyi tasarımdan anlıyor, spor yapıyor, sürekli belgesel seyrediyor, iyi şaraptan, güzel parfümden anlıyor, değişik yerlere seyahatlerden hoşlanıyor falan. ben o kadar mimarlık okudum, yine de pek ince zevkim yok sayılır, o yüzden onun bu özellikleri hoşuma gidiyor.

kendisi biraz çekingen ve fazla da cesur olmayan biri. ben de biraz tam tersiyim, o nedenle çok da gönüllü olmadan benle pek çok abuk subuk şey yaptı. yaparken korkup şikayet etse de, sonra macera bitip eve dönünce aslında çok zevk aldığını söylemişliği var. bu arkadaşla bir kez ormanda kamp yapmıştık da, her bir şeyden korkunca beni az biraz sinir etmişti (kamp fikri de onundu bu arada). sonra eve dönünce "n'olur bir daha gidelim" dedi tabii, hala da diyor gerçi de ben bu konuda biraz şüpheliyim.

bu ilişkide en çok sevdiğim şey sevgi ve huzur. sevgilim yokken (ki bu çok uzun bir zaman dilimine denk geliyor) son derece özgüven sıkıntısı çeken birisiydim, özellikle yaz tatilleri benim için en sıkıcı, hatta işkence gibi dönemler olurdu. şimdi özellikle yaz tatilleri keyifli geçiyor, onla beraberken bütün özgüvensizliklerimi unutuyorum. bu bana çok olağanüstü geliyor çünkü yani, o yaz tatillerinde ne çektiğimi, ne hissettiğimi bir ben bilirim. o hallerime dönmeyi o kadar istemiyorum ki, o kadar tiksinmişim ki geçmişimden :(

hayatına biraz fazlaca müdahale ettim ben sanırım ama bir miktar kariyer bunalımları ve hayatta ne yapacağını bilememe sorunları yaşıyordu. şunu yap, sonra bunu yap diye yön verdim. aslında benim fikirlerime direndi biraz ama sonra sözümü dinledi, askere gitti, sınavlara girdi, iş buldu, para biriktirdi, ev aldı vs. annesi benle görüşmese de benim onu yönlendirmelerimi takdir ettiğini söylüyor, iyi ki benim gibi aklı başında bulduğunu söylüyormuş ona. arada bana kızdığında beni suçluyor gerçi ona çok karıştım diye, ben de üzülüyorum acaba kötü mü yaptım diye. ama ortalarda nereye sıçacağını bilmeyen tavuk gibi dolaşmasına sinir oluyordum o sıralar. hepimiz hayatta iyi olduğunu düşündüğümüz şeyleri yapıyor, sevdiklerimize de bu yönde tavsiyeler veriyoruz işte, ben de bu kadarını bildim de söyledim, yapmayabilirdi ama yaptı. keşke onun yaşlarında bana da yol gösteren birileri olsaydı, ben hep tek başımaydım.

o daha duygusal biri, ben daha akılcı, duygularını fazla önemsemeyen biriyim. sanırım böyle olması daha iyi. ben yanımda fazlaca baskın bir karakteri çekemezdim sanırım, benim karakterim biraz baskın karakter, iki horoz bir kümeste barınamazdı. o da ayrıca bu durumdan memnun sanırım. beni odun bulup arada şikayet etse de bir keresinde bana "aslında bu hallerini seviyorum, salya sümük romantik biri olsaydın herhalde çoktan kaçardım" demişliği var.

yine de "zıt kutuplar birbirini tamamlar" inancına katılmıyorum. farklılıklarımız olsa da aslında çoğu noktada birbirimize çok benziyoruz. benzer aile yapıları, benzer eğitim durumları, benzer sıkıntılı geçmiş ve korkular, benzer bir hayata bakış açımız var.

sevgililik, bir ilişki sürdürmek emek isteyen birşey ama uyumlu olursanız, güven dolu, fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarınızı karşılayan bir ilişkiniz olursa, çok güzel birşey. allah nazarlardan saklasın diyorum. amin.

taylor swift

şu anda bu ablanın shake it off şarkısıyla aptal aptal dansetmekteyim. bi şarkı anca bu kadar catchy olabilir. dinledikçe dinleyesi geliyor insanın. shake it off kısımlarında popoyu da salladık mı, değmeyin keyfe!

perdeleri kapattım allahtan, kimse görmüyor, şeyk it of!!

homojen dergi 6. sayı

"varolan düzenin devamı, aile yapısının güçlendirilmesi, sürdürülebilirliğini sağlaması, evlen-çocuk yap-tatile git-alışveriş yap-para harca-lüks tüket gibi üretmeye değil tüketmeye yönelik misyonları üstlenmesi gibi birçok içi boş şeye önderlik yapan kapitalizm, tüketim endüstrisi, moda endüstrisi kavramlarını bilinçli ya da bilinçsiz şekilde okuyucuya kod olarak gönderen bazı eşcinsel içerikli medya organlarının aksine üretmeye, bilgiye, sanata popüler sanat ile sanat arasındaki fark, eğitime, bilinçlendirmeye yönelik bir derginin olduğuna şahit olmak..."

ulan hayatımda bir kez şöyle karmaşık, kapitalizmli mapitalizmli, "kod olarak göndermek" gibi afili lafları içeren bir eleştiri cümlesi yazamadım ya, çok kıskanıyorum böyle yazarları. benimkiler anca şu güzel olmuş, bunu beğenmedim ekseninde gidiyor. 7. sayıda da bence bu arkadaş yazsın, zihnimiz açılır yemnediyorum. tebrik ederim.

ayı sözlük itiraf

erkek arkadaşımla yıllardır ayrı şehirlerde yaşıyoruz ve bu durum kabak tadı vermeye başladı. ikimiz de daha fazla ayrı kalmayalım diyoruz. o üstüne bir de işinden memnun değil ve benim bulunduğum şehrin sağladığı kariyer olanakları onun için çok daha uygun. işinden iyice baydığı için burada iş bakmaya başladı, ben de yardımcı oluyorum. bir iki tanesine de başvurdu. yakın bir zamanda bu şehre taşınma ihtimali belirdi yani. benim tek yaşadığım bir evim var ve evde onla yaşamayı isterim. zaten bu şehre taşınıp da kendi başına bir eve taşınmayı asla kabul edeceğini zannetmiyorum, bunu ben de istemem ayrıca tabii, öyle sevgililik mi olur.

öte yandan farklı şehirlerde yaşamanın da avantajı oluyordu. benim gibi eşcinselliğiyle çok da süper barışamamış, çevreden çekinen biri için, çevreme "sevgilim yok, tek başıma yaşıyorum işte" diyip, haftasonları sevgiliyle buluşmak gibi kaçak ve gizli bir hayatı sürdürebilme imkanı veriyordu. çok sağlıklı olduğunu söyleyemeyeceğim böyle bir durumun, zaten bir noktadan sonra bana iyice psikolojik olarak yük olmaya başladı bu gizlilik. şimdi sevgili kişisi benim eve taşınırsa, artık ayan beyan herşey ortaya dökülmüş olacak ve bu durumu nasıl idare edeceğimi bilmiyorum. çevremdeki bir miktar kişiye açıldım gerçi, biraz sıkıntılı geçiyor bu süreç ama bu açılma işini ilerletmeyi biraz da bunları düşünerek istiyorum.

bu amına koduğumun ülkesinde o kadar gey ortamlarına girmiş, lgbt örgütleriyle çalışmış biri olsam da bir tanecik aynı evde yaşayan eşcinsel çift görmediğim için, bu işler nasıl oluyor, onu da bilmiyorum. bu konuda bilgisi olanların görüş ve önerilerine ihtiyacım var. mesajla ulaşın lütfen.

geçen hafta gittiğim ilga konferansında aile grubu toplantılarına katıldım, ama onların aile grubundan anladığı lgbt çiftler ve onların çocukları. dernekler, birlikler, networkler oluşturmuşlar bile. onları görmek iyi geldi. böyle kafamın düşünmekten yorulduğu zamanlarda hakikaten başka bir ülkeye gitmeyi çok arzuluyorum.

edit: aklıma geldi, birlikte yaşayan bir lezbiyen çift tanıyorum, gey çift tanımıyorum.

açılma videoları

youtube'da ecnebilerin bir sürü kendi açılma süreçlerini anlattıkları video var ama türklerin hazırlayıp koydukları görmek beni çok mutlu etti. siz de bakın bence:

anıl absolution:


bennett andrews:

listag

2015 yılında dernekleşen, bugün itibariyle de derneği fesh edilmiş olan grup. bu kadar değerli bir oluşuma yazık oluyor.

ölüme terk edilen fayton atı

yasli atlari yatirdiklari bir huzurevi var da oraya mi yatirmamis acaba atin sahipleri, neye kiziliyor anlamadim.

homojen dergi 6. sayı

hande kader ile ilgili olan yazilari, sema yakar roportajini, hiv+ arkadasin yazisini, escinsel metalci abiyi anlatan yaziyi, turk edebiyatinda lgbt kitaplarini inceleyen yaziyi ve deniz beray roportajini cok sevdim. amsterdam dark roomlarini birinci elden anlatan yazi da ilginc bayagi. kaliteli icerik olmus.

ayı sözlük itiraf

sadece iki gün önce bir avrupa ülkesinde, etrafımda beş yüz tane gey lesbiyen trans interseks falan takılıp, havuz kenarında entellik seviyesi arşa çıkmış, bol fularlı konuşmalar yapıyorken, şu anda kendimi doğu anadolu'nun ücra bir köşesindeki bir otel odasında, az önce bir grup inşaatçının birbirlerine anlamadığım bir dilde (sanırım zazaca) küfrettiği hararetli bir toplantıdan beyin amcıklaması yaşayarak çıkmış dinlenmeye çalışırken buldum. yaşadığım kültür şoku öyle böyle değil. mimarlığı fularlı bir iş olur diye seçtiydik oysaki, peh...

murat güloğlu

ekranda her görüşümde gaydarlarımı alarm moduna geçiren, ayrıca seksi de gelen televizyon şeysi. bu adam bir, emin çapa iki, gaydarlarımı patlatıyorlar, o yüzden izleyemiyorum kendilerini.

ilga

ilga europe'un 2016'daki yıllık konferansına katıldım, lefkoşa'da düzenlendi, 4 gün sürdü. son derece iyi şekilde kurgulanmış, pek çok workshop'un bulunduğu, bilgi alışverişi, networking ve ufuk açmak için bulunmaz bir fırsat yaratmış adamlar. türkiye'nin durumunu da anlattık, pek parlak gelişmeler olmadığını söyledik, bizimle de ilgilenecekler ama ne yapacaklar bilmiyorum. bizden daha çok kişinin bu organizasyonlara katılması lazım, hem bilmediğimiz şeyleri öğrenebilmek hem de aynı alanlarda çalışan başka insanlarla iletişim kurabilmek, ortak birşeyler yapabilmek, tabii bir de onların deneyimlerinden faydalanmak için.

bu arada organizasyonu düzenleyen kıbrıs'ın çatı lgbt organizasyonu accept lgbt alt tarafı 2010 yılında kurulmuş bir örgüt. ona rağmen bu kadar kısa zamanda almış oldukları yol muhteşem. açılış galasını kıbrıs devlet başkanının sarayında yaptık, yani gerisini siz düşünün. tabii burada kıbrıs'ın ab üyesi olması da ciddi önemli bir faktör, ab perspektifi ve fonları ciddi anlamda bir politika değişikliğine yol açıyor. keşke bizim ülke de ab rotasından çıkmasaydı. bir aralar bizim durumumuz da iyi gidiyor gibiydi de son bir kaç yıldır fena cörtlemiş durumdayız. umarım toparlanabiliriz.

2017'de varşova'da yapılacakmış. buradaki deneyimden sonra ona da gitmek istedim. bakalım, kısmet.

ayı sözlük itiraf

güney lefkoşa'da türk sınırına yakın bir bardan bildiriyorum, burası bile lgbt hakları konusunda uçmuş gitmiş bir her, biz valla bokun içinde yaşıyoruz. dün akşam kıbrıs devlet başkanının sarayında resepsiyondaydık, kapıda güvenlik bile yok, çantamı bile aramadılar. davette yaşlı başlı bakan amcalar çıkıp kıbrıs cumhuriyeti olarak her yurttaşımızın farklılıklarına saygılıyız çünkü farklılıkların bizi zenginleştirdiğini biliyoruz. kıbrıs lgbt hakları konusunda son beş yılda çok yok katetti, biz cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği ne olursa olsun, herkese eşit ve özgür bir ülke yaratmaya çalışıyoruz. iyi kil buradasınız diye konuşmalar yaptılar. son bakan amcanın konuşmasında gözyaşlarımı tutamadım, bohur bohur ağladım. çok pis kıskandım, kendimi de tr vatandaşı olarak çok üçüncü dünya hissettim. biz bizim ülkede ne saçmalıklarla uğraşıyoruz, bunların geldikleri noktaya bak. çok kıskandım lan, bir de komşu ülke, hemen yanı başımız. erdoğan ın aksarayında böyle bir resepsyona katıldığımı hayal etmek bile ne saçma geliyor.

bunlar kuzeyle birleşirse, kuzey de otomatik olarak eşcinsel evliliğini kabul etmiş olacak. lgbt kazanımlarını artık kıbrıstaki türkler üzerinden ithal etmeye başlarız bence bundan sonra.

konferans da süper geçiyor. otelde de oda arkadasım rus bir trans erkek. bayağı da arkadaş olduk onla yalnız çok pis horluyor gece herifçioğlu. neyse valla dünyam değişti şurada, iyiki gelmişim.

çok güzelmiş la bura. çok kıskandım.

ayı sözlük itiraf

yarın ankara gökkuşağı aile grubunu temsilen " ilga-europe"un (international lesbian gay association) 20. uluslararası yıllık konferansına katılmak üzere kıbrıs'a gidiyorum. türkiye'den giden sanırım 7 kişi olacağız, ki onların da çoğunu tanımıyorum. aslına bakarsanız tüm organizasyondan tanıdığım kişi sayısı sadece 1 kişi, onla da çok saçma sapan bir etkinlikte beraber olmak dışında bir olayımız olmamıştı. böyle biraz fazla garip bir şekilde katılacağım. orada mal gibi kalır mıyım yoksa iyi geçer de herkesle kaynaşır mıyım bilmiyorum. yalnız muhtemelen böyle bir endişe yersiz, bu tür organizasyonlarda herkes birbirine aşırı derecede yardımcı olan, halden anlayan, dayanışma için bir araya gelmiş bir dünya lgbt kişi olacak, ayrıca türkiye'den olunca insanlara muhtemelen çok egzotik geliyor olacağız, "ay nası yaneeee, müslüman ülkeden geyler lezbiyenleeer, aaaaa" modunda bizi sahneye bile çıkarabilirler, ehehehe...

yalnız o değil de, allahın kıçı kırık güney kıbrıs'ının ana lgbt örgütünün şemsiyesinde gerçekleşen bu konferansı açacak olan kişi kıbrısın devlet başkanı ile başbakanı olacak. oha ki ne oha. yau bunlar ortodokslukla kafayı bozmuş tipler değil miydi yauw? gerçi çipras abi geçenlerde yunanistan'da eşcinsel birlikteliği yasallaştırdıydı, bu rumlar da o yoldan gidiyorlar anlaşılan. çok pis kıskanıyorum ülen. allahın rumlarının bile yaşadıkları özgürlüklere bak, pöfff....

işte böyle. benim bütün vize işlerimle falan bile bissürü uğraştılar, yardım ettiler ya sağolsunlar. orada da iyi geçecek diye umuyorum. gelişmeleri de yazarım artık. oralara buralardan bir mesaj iletmek isteyen olursa yazabilirler. ayı sözlük'ün selamı var derim isterseniz, smiley...

eşcinsellerin babayla diyaloglarının kötü olması

eşcinsel biri olarak bildiriyorum, babamla ilişkilerimiz hep çok iyi oldu, hala da iyi şükür. adama eşcinsel olduğumu söylemedim ama söylesem de birşey değişmez muhtemelen. annem de hiç sahiplenici biri olmadı, hatta hiç evde bile göremedik abimle. böyle eşcinsellere yapılan saçma genellemelere fazla itibar etmeyin bence, hepimiz madonna da sevmiyoruz, kırıtarak da yürümüyoruz, babamızla da ilişkilerimiz kötü değil, odepius komplekslerimiz de yok. eşcinselliğin yetiştirme şartlarıyla alakası yok.

eşcinsel çiftlerin garip davranışları

buzzfeed videosu. güzel noktalar yakalamışlar gerçekten, çok eğlenceli.

http://ayisozluk.com/lnk/garip

edit: link çalışmıyor galiba

sevgiliyi evlat edinmek

amerikalı bir eşcinsel çiftin, eşcinsel evlilik yasallaşmadan önce, birbirlerinin kanuni haklarından yararlanabilmek için kullandıkları süper yöntem. eşcinsel evlilik yasallaşınca da evlatlıktan reddedip sonra da evlenmişler. bana mantıklı geldi. türkiye'de de yapılabilir mi acaba?

http://gmag.com.tr/50-yildir-birlikte-olan-escinsel-ciftin-hikayesi/

ak parti lgbti bireyleri

bence ülkenin lgbt hak ve özgürlükleri hareketi için sağlıklı çalışması son derece elzem olan, görünürlüklerinin artmasını ve daha çok ortalarda seslerini çıkarmalarını can-ı gönülden dileyeceğim bir oluşum bu ak lgbt grubu. açıklamalarını okudum, hem bu ülkenin muhafazakarı hem de lgbt kişiler olarak tam da söylenmeleri beklenecek herşeyi söylemişler adamlar. eşcinselliklerini kabul ederek muhafazakar kimlik ile bağdaştırabilmeleri bile bence başlıbaşına çok olumlu bir gelişme. eminim ki bu ülkenin eşcinsellerinin ezici çoğunluğu, kendilerini anlamlandırma evresinde bu gurubun retoriğini görerek inanılmaz rahatlayacaklardır.

söylemlerinde çok da rahatsız edici birşey göremedim ben. en kötü tarafları, kendilerinin bu şekilde bir "ak lgbt" hareketi yapabilecek kadar cesaretlenebilecekleri bir ortamı hazırlayan bu ülkede 20 küsür senedir fena halde zor bir mücadele veren halihazırdaki anaakım lgbt hareketini "onlar terbiyesizler, onlar ahlaksızlar" şeklinde dışlamaları. ama bu tarzın da, destekleyicisi oldukları sağ hareketin sürekli yaptığı atatürk saldırıları ve "cehape zihniyeti" ötekileştirmelerinden temel olarak bir farkı olmadığı için, savundukları politik görüşle gayet tutarlı.

öte yandan şöyle bir paragraf açıklamaları da aslında bu ülkenin lgbt hareketi için hiç de fena gelmedi bana:

“bizler; cumhurbaşkanımız recep tayyip erdoğan’ı ve ak parti’yi, ülkemiz ve geleceğimiz bakımından daima destekleyeceğiz. bundan kimsenin şüphesi olmasın. ülkemiz açısından yapılan onca yatırımı görmezden gelecek kadar nankör değiliz. lgbti hak ve özgürlükleri’nin, ak parti hükümeti tarafından mutlaka anayasada olacağından eminiz. gerekiyorsa hükümet ile anayasal hak ve özgürlükleri düzenleyen maddeler için çalışmaya da hazırız. eşcinselliğin, ülkemizde yeteri kadar anlatılmadığının ya da yanlış anlatıldığının farkındayız. insan olduğumuzun unutulup, özellikle tv kanallarında, eşcinsellerin bir komedi unsuru olarak işlenmesi, hakarete varan söylemlerin, onur kırıcı davranışların, ayrımcılığın, bir son bulması ve cinsel kimliğe bakılmaksızın kişisel hakların korunması, eşcinsellikten çok, insani bir hak olduğunu vurgulamak gerekir. 80 milyon insanın arasında lgbti bireyleride vardır. dışlamak, ötekileştirmek, hiç bir insani duygu ile bağdaşmamaktadır. lgbti bireyleri hak ve özgürlükleri bir lütuf değil. bir hak olduğunu bilmek gereklidir. bu sadece ülkemizde değil, dünyanın birçok yerinde bu tür olaylara rastlamak mümkün. ben bunların, 2023 hedeflerine emin adımlarla ilerleyen türkiyemiz de çözüleceğinden eminim."

yine de gerçek ilerlemeyi bugüne kadar yaptığı gibi, bunların ahlaksızlar diye suçladığı halihazırdaki lgbt hareketi yapmaya devam edecektir. bu arkadaşlar onların açtığı yolu genişletirler ancak. ama halktaki geniş kitleler lgbtleri kabul edecekse de bu ak lgbtciler sayesinde olacak o da.
  • /
  • 40

evdeki bütün dolapların ağzına kadar dolu olması

kendi odam harici bizim evdede bu durum söz konusu. ayrica buna ek olarak birnirinden bağimsiz esya kombinasyonlarida söz konusu. bunun sosyoekonomik durumla alakasi olduğu kadar bence kişisel seçimler dogrultusunda da geliştiğini düşünüyorum. birsuru farkli bardak, tabak takımı, bircok farkli nevresim, ivir zivir hiç bilmiyorum... zaten anneannem gecekondu ile başlamiş hayatinda, annemde gece konduda büyümüş. toplayicilik ve serbest birakamama hali soz konusu. ben çok sıkılıyorum bu düzensizlil ve karmasadan mesela. ablam evden tasindi ve ben onun odasina geçtim. annem benim odamı da doldurdu uç ay icerisinde. saka gibi. tabii ki çöp ev değil ama çok fazla esyada yok değil.
benim bazamin altini bosalttiğim için ve hicbir sey istemediğim için odamda, yatagimin altinda da icten içe arzusu var ama caktirmiyor. ben de annemin aksine çok minimalist oldum. bir bavula sigacak kadar esyam var. baska da bir seyim yok. tabii kitaplarim hariç... çok sey attim, yok ettim, hediye ettim. hayatimda da hicbir sey degismedi. esyalarla iliskimize goz atmamiz gerekiyor.

one child nation

çin’in 1979’dan 2015’e kadar uyguladığı tek çocuk politikasının toplumda yarattığı etkileri ele alan 2019 yapımı bir belgesel. bu kadar uzun bir süre bu politikanın uygulanmış olması, toplumun sessiz kalarak boyun eğmesi gerçekten üzücü.

la serenissima

bir dönem sanırım tvlerde sinyal müziği, jenerik müziği o bu müziği için çokça kullanılmış parça. ben aşağıdaki rondo veneziano halinden bahsediyorum.

şarjlı dikey süpürge

böyle başlıklar subliminal mesaj içeriyor genelde. yoksa kim ne yapsın ayı sözlükte elektrikli süpürge entrisini. cihat deyince nasıl aklımıza erotik geliyorsa dik duran sert bişeyden bahsediyor yazar kör göze parmak sokar gibi. şarjlı diye belirtiyor yani tekrar tekrar yapabilirim diyor. vakumlu bir cihaz seçilmesi de tesadüf değil tabi ki!!

geylerin şehir merkezinde yaşamayı tercih etmesi

çocuk olunca arabasız olmuyor. araba olunca da şehir merkezi tam bir işkence. evimin önünde otopark olmasına rağmen arabamı çıkarmaktan, trafiğe girmekten gittiğim yerde park yeri atamaktan nefret ediyorum. o yüzden heteroseksüeller bir süre sonra şehrin çeperlerine sürüklenirken gayler dayanabiliyor merkezde olmanın bu negatif taraflarına.

Toplam entry sayısı: 796

hayırlı evlat

ana babasına ileri yaşlarında destek olan kişi sanırım. babamın son ameliyatinda yanında oldum, iki hafta yanlarında kaldım. babamı sağ salim çıkardık hastaneden. yaşlanınca insanlar bir gariban kalıyorlar. anne babamın bankacılık ve edevlet işlemleriyle, cep telefonu problemleriyle, vergi fatura ödemeleriyle falan ben uğraşıyorum uzunca bir süredir. son bir kaç yıldır yurtdisina tatillere götürüyorum. bu son yanlarında bulunusumda da babamın eskiyen cep telefonunu yeniledim, evin de temizliği kolaylaşsın diye şarjlı dikey süpürge aldım, sonra da evi bütün dolapları sifonyerleri çeke çeke bir güzel temizledim. evleri çöp evden hallice, annem herseyi biriktiriyor. evde geçirdiğim süre boyunca gizli gizli torba torba eşya da attım, eski gazeteler, kağıtlar, torbalar, plastik kutular, kavanozlar, tarihi geçmiş ilaçlar, neler neler. bozulmuş bir iki eşyayı tamir ettim, kaplaması kalkmış mobilyaları yapıştırdım, böyle ot bok bir dünya iş yaptım. ayrılırken pek çok dualarını aldım. kendi yaşamımı pek amaçsız buluyorum ama en azından anne babama sahip çıkıyorum, bu biraz kendimi iyi hissettiriyor.

hayırlı evlat kategorisine giriyorum sanırım. babam diyor kaç kişinin evladı ana babasıyla bu kadar ilgileniyor diye. öte yandan bu hayırlı evlatlık işi de şans işi anne baba için. abim kendisine faydası olmayan hiç bir işe karışmaz mesela. ayrıca ben de evli çocuklu biri olsaydım veya ne bileyim zamanında yurt dışına falan taşınmış olsaydım tüm bunları nasıl yapacaktım. bu son olayda bunları düşündüm. hayat olasiliklara atılan zarlar gerçekten.

bu arada garip olan şu ki, babamı gayet sevsem de anneme beni her zaman ihmal ettiğinden, hiç zaman ayirmadigindan, sıkıntım olduğunu söylediğimde hep başından attığından (kendisi de bitmeyen depresyonda olduğundan duygusal sorun duymaya katlanamıyor) dolayı hala çılgın öfke duymaktayim, o öfke hiç geçmedi. hala anneme sarılamıyorum yıllardır. buna rağmen gene de her işlerine de koşuyorum. böyle de oluyormuş demek.

ayı sözlük günlük

geçen cumartesi günü bir çift olarak bir akşam yemeğine çağırıldık. erkek arkadaşım iki şişe şarap almış, ben de güzel bir çiçek yaptırdım, onu götürdük. çağıran kişi erkek arkadaşımın italyan yoga hocası. yemekte bir çift daha vardı, bir karı-koca daha. böylece biri eşcinsel 3 çift olarak akşam yemeği yedik. son derece de normal geçti. ama tabii benim için bir başka ilk oldu.

dün akşam da ev partisine çağırdı beni erkek arkadaşım, oraya gittim, orada da 8-9 kişi kadardık. yemek sofrasında erkek arkadaşım "aşkım kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim" dedi, sonra da herkese "antti benim hayatımdaki en güzel şey" diye beni takdim etti. herkes gülümsedi falan. o sofradaki tek eşcinsel çift de bizdik bu arada. vallaha rüya gibi geliyor bu olan bitenler. nazar değdirmeyin ha, umarım hepiniz bu şekilde olan ortamları yaşarsınız. erkek arkadaşım benim hayatımda en önemli rol modelim oldu. aslında açıldıktan sonra türkiye'deki kendi arkadaş çevremde de bu şekilde erkek arkadaşımı tanıştırabilirim gibi geldi. yalnız yurtdışında bu işler daha kolay evet.

tek eşlilik

hayatım boyunca, oldum bittim tekeşli yaşadım, sanırım benim cinsel karakterim bu şekilde. bunun nedeni olarak geç açılmam, ondan önce kızlarla ilişki yaşamış olmam mı nedendir bilmiyorum, kızlarla da tekeşliydim, kimseyi aldatmadım, açıldıktan kısa bir süre sonra da sevgilim oldu ve hala devam ediyoruz. açılma süreci çalkantılarımda bir ara çokeşli diyemeyeceğim ama, tek gecelik yaşadığım bir çok kişinin girip çıktığı çalkantılı, sıkıntılı ama bence yaşanması gereken bir dönem de yaşadım, o kısımdan da aslında pişman değilim, ama öyle o kucaktan bu kucağa bir hayat nasıl geçer bilmiyorum zira benim hissettiğim, bir noktadan sonra, kalktığım her yataktan içimde derin bir duygusal boşluk, bir tükenmişlik hissiyle kalktığımdı. bir noktadan sonra bu duygu benim içimi yemeye başladığında durup "ne yapıyorum ben amk?" demiştim kendime. burada tekeşli yaşamı övüp orta sınıf ahlakı dayatmacılığı yapmak da istemiyorum, sonuçta herkes nasıl rahat ediyorsa öyle yaşasın derim, yalnız bir ilişkide güzel bir cinsel uyum, güzel bir arkadaşlık, güven, sevgi ve şefkat olması beni daha çok mutlu ettiriyor, onu biliyorum. bir de belki de öyle dramatik ayrılıklar, aldatmalar falan da yaşamadım ben, o nedenle ruhum da fazla örselenmedi o konuda, bu nedenle de böyle rahat konuşabiliyorum, bilmiyorum. açık ilişki yaşayanlar da öyle mutluysa sorun yok bence, hatta romantik ilişki yaşamayıp farklı kişilerle sadece seks ilişkisi yaşayanlar da ok, ama "etrafta bir sürü bal toplayacak çiçek varken neden sadece tek bir çiçekle yetineyim" veya "zaten bi yaştan sonra seçeneklerim azalacak, o zaman durulmak zorunda kalacağım, hazır gençken seksin dibine vurayım" şeklinde artık bir cinsel gözü doymama mı denir ne denir, bana pek uymuyor. bir de ben biraz da mr. play it safe, yani fazla riske atılmayı, maceradan maceraya koşmayı falan seven biri değilim, nedeni o da olabilir, kafamın rahat olması, huzurlu olmak daha önemli benim için, maceraları başka konularda yaşamayı tercih ediyorum. bunun dışında tekeşli bir eşcinsel yaşam da bu ülkede çok süper kolay birşey değil, yine de her sıkıntınızı paylaşabileceğiniz, derdinizi dinleyip ortak olan, size yardım eden, iş yerindeyken size komikli resimler gönderen, tatillerde beraber dünyayı gezdiğiniz bir eşinizin olması dünyanın en güzel zenginliklerinden biri bence. kendimi kısıtlanmış hissediyor muyum? pek değil aslında. elbette orada burada görüp çok beğendiğim, cinsel çekim hissetiğim başka erkekler oluyor, ama zaten her cinsel çekim duyduğunuz insanla yatıyor değilsiniz zaten, hatta çok az bir yüzdesiyle yatabilirsiniz (çoğu karşıcinsel zaten muhtemelen), bir de yatsanız nolcak zaten, yatmak için bir sürü emek, diyelim işler yolunda gitti yattınız, sonrasında gene aynı boşluk, anlamsız geliyor. bir de yani sevgiliyle abazan muhabbeti yapmak konusunda bir sıkıntım yok, bu da aklıma gelenleri paylaşma konusunda da beni kısıtlamıyor, o yüzden genel olarak kısıtlanmış hissetmiyorum diyebilirim.

eşcinsellerin danışabileceği psikologlar

sözlük dışı kimseler de kolay bulabilsin diye jenerik bir başlık açmaya gayret ettim fakat asıl konu lgbti+ bireylerin danışabileceği ve psikolojik yardım alabileceği psikolog ve psikiyatristler veri tabanı gibi birşey. ben bu bilgileri elde etmekte çok zorlandım zira önceden rastgele sayılabilecek bir şekilde gittiğim bir psikolog hanım bana saçma sapan şeyler söyleyip gittiğime gideceğime pişman etmişti ve kafanız buhranlıyken bir de böyle bir deneyim yaşamak hiç hoş birşey değil. lgbt durumlarından haberi olmayan hatta daha kötüsü son derece yanlış şekilde haberdar olan ruh sağlığı çalışanları bulunmaktayken, psikolojik yardım ihtiyacınız olursa böyle birine çatmamak için tavsiye ihtiyacı oluyor. ben o tavsiyeleri çok zor buldum, buradan paylaşmak istedim, belki başka birilerinin işine yarar.

ankara
ceren göker
gökçe silsüpür
irem yıldız (madalyon psikiyatri merkezi)
harika özel (madalyon psikiyatri merkezi)
selçuk candansayar
koray başar (özellikle trans konularında)

istanbul
şahika yüksel (özellikle trans konularında)
seven kaptan
ardıl bayram şahin

izmir
ışıl vahip
nezaket kaya
nur engindeniz

cetad eğitimini tamamlamış terapistlerin türkiye genelindeki listesinden de faydalanılabilir. http://www.cetad.org.tr/listtherapists.aspx?menu=19

fiyatları ucuz değil, özeller seans başına 200-300 tl, devlet hastanesinde 110 tl muayene parası var. bulunduğunuz şehirdeki lgbt derneğiyle iletişime geçerek, müşkül durumdaki lgbt bireylere daha uygun fiyatlı hizmet veren psikolog tavsiyesi de isteyebilirsiniz.

ayrıca (bkz: lgbt psikolojik yardım)

uzun süreli ilişki

"ilişki emek istemez" diyebilen kişilerin cidden kaç düzgün ilişki yaşayabildiklerini, bu ilişki dediklerini kaç zaman kazasız belasız, saygı sevgi sınırları içerisinde götürebildiklerini merak ettim. varsa öyle kolay ilişki, açıklasınlar sırrını da bizler de faydalanalım.

benim tecrübem şu ki, ilişki gayet karşılıklı emek, fedakarlık, anlayış, özveri, gerektiğinde geri adım atmak, gerektiğinde suyuna gitmek vs. tarzı davranışlar gerektiriyor. öte yandan bunu sevdiğinizden, güvendiğinizden ve içinizden öyle geldiğinden yapmanız gerekiyor. eğer ilişki için gerekli o emeği kasarak, istemeyerek, zorla, lanet ede ede yapacaksanız, işte o ilişki gitmez. emek vermek ile zorlamak arasında bir fark var, o karıştırılmış sanırım.

eşcinsel ilişkilerin yarınsızlığı

valla bu algı tamamen ilişkiden ne beklediğiniz ile alakalı. evlenemiyor olmak, çocuk sahibi olamıyor olmak, toplumun onaylamıyor olması ilişkinin kısa ömürlü olmasını gerektiren şeyler değil. ha siz bu nedenlerden ötürü gidip eninde sonunda karşı cinsten biriyle evleneceğim kabullenmesiyle işe giriyorsanız, işte o zaman bu ifade anlam kazanıyor. gerçekten böyle düşünen ama bunu açıkca ifade etmeyen kişilerle beraber olan ve ilişkisinin devamlı olacağını uman eşcinsel kardeşlerimize buradan allahtan sabır diliyorum.

benim durumum tam böyle gelişmedi, kafayı sıyırmaya başlayıp ya delirmek ya açılmak ikileminde kalıp açıldıktan (ve ferahladıktan) sonra aradan bir zaman geçti, bir boşluğa düştüm, sonra paniğe kapılıp tekrar bir kızla beraber olmaya çalıştım, onda da elime yüzüme bulaştırdım, gerçekten hatırlamak istemediğim şeyler yaşadım. o dönemde kafaya dank etti ki, ben bir kızla birşey götürebilecek durumda değilim. işte tam o noktada, uzun yıllar boyunca hayatımın içine sıçan kafa karışıklığından artık tam o noktada vazgeçmem ve bir karara varmam gerektiğini anladım. arada kalmak, o mu bu mu ikilemleri yaşamak ne bana iyi geliyordu, ne ilişki kurmaya çalıştığım insanlara. tam o noktada kesin kabule geçtim, bir daha geri bakmayacağım dedim.

o noktadan sonra da önümde duran seçenek ya o daldan o dala konan kuş, ya da düzenli, mantıklı, güvenli, huzurlu bir ilişkiydi. ben ilk seçenekteki gibi birisi zaten hayatım boyunca olamadım, bir kere ciddi denedim, işleri oyun oynar gibi ele aldım ama bir noktadan sonra yarattığı duygusal boşluğun yarattığı girdap beni çok fena içine çekmeye başladı. feci bir his. o noktada o saçma hayatımdan da vazgeçtim. bilmemkaç yaşıma gelip de hala elinde hornet dolanan biri olmak istemediğimi anladım. ondan sonra da hayat benzer düşünen birini çıkardı karşıma allaha şükür.

eşcinsel ilişkilerin karşıcinsel ilişkilerden farkı ne bilmiyorum, erkek doğası mı, toplumsal ötekileştirme mi, nedir yani? ilk defa bu dünyaya girdiğimde, bu farkın nedenini anlamaya çalışıyordum, çok garip geliyordu. şimdi hala anlayabilmiş değilim de artık kabullendim ve üstünde düşünmüyorum. toplumsal kabulün yüksek olduğu liberal batı ülkelerinde durum nasıl, daha mı yarınlı ilişkiler, bilmiyorum. ama bu saçmalığın nedeninin toplumsal koşullardan da kaynaklandığına kesinlikle eminim, bu ülkede eşcinsel bir ilişki yürütmek zor, ama imkansız değil, ayrıca başka ilişkilerin de başka sıkıntıları oluyor, eşcinseliz diye karalar bağlamak zorunda olduğumuzu da düşünmüyorum. ne kendine acımak ne öğrenilmiş çaresizlik hoş şeyler değil.

herkese kendi düşündükleriyle uyumlu insanların nasip olmasını dilerim. ya da en azından dürüst insanların.

eşcinsellerin danışabileceği psikologlar

sözlük dışı kimseler de kolay bulabilsin diye jenerik bir başlık açmaya gayret ettim fakat asıl konu lgbti+ bireylerin danışabileceği ve psikolojik yardım alabileceği psikolog ve psikiyatristler veri tabanı gibi birşey. ben bu bilgileri elde etmekte çok zorlandım zira önceden rastgele sayılabilecek bir şekilde gittiğim bir psikolog hanım bana saçma sapan şeyler söyleyip gittiğime gideceğime pişman etmişti ve kafanız buhranlıyken bir de böyle bir deneyim yaşamak hiç hoş birşey değil. lgbt durumlarından haberi olmayan hatta daha kötüsü son derece yanlış şekilde haberdar olan ruh sağlığı çalışanları bulunmaktayken, psikolojik yardım ihtiyacınız olursa böyle birine çatmamak için tavsiye ihtiyacı oluyor. ben o tavsiyeleri çok zor buldum, buradan paylaşmak istedim, belki başka birilerinin işine yarar.

ankara
ceren göker
gökçe silsüpür
irem yıldız (madalyon psikiyatri merkezi)
harika özel (madalyon psikiyatri merkezi)
selçuk candansayar
koray başar (özellikle trans konularında)

istanbul
şahika yüksel (özellikle trans konularında)
seven kaptan
ardıl bayram şahin

izmir
ışıl vahip
nezaket kaya
nur engindeniz

cetad eğitimini tamamlamış terapistlerin türkiye genelindeki listesinden de faydalanılabilir. http://www.cetad.org.tr/listtherapists.aspx?menu=19

fiyatları ucuz değil, özeller seans başına 200-300 tl, devlet hastanesinde 110 tl muayene parası var. bulunduğunuz şehirdeki lgbt derneğiyle iletişime geçerek, müşkül durumdaki lgbt bireylere daha uygun fiyatlı hizmet veren psikolog tavsiyesi de isteyebilirsiniz.

ayrıca (bkz: lgbt psikolojik yardım)

ayı sözlük itiraf

bugün geyler lezbiyenler konferansı gala gecesindeydim. avrupanin her köşesinden queer kişilerle tanıştım. bulunduğumuz ülkenin başbakan yardımcısı çıktı konuşma yaptı, daha lgbt kişilere ne hakları vermeyi planladiklarindan bahsetti. maşallah, lezbiyen çiftlere ücretsiz ivf hizmeti bile veriliyor bu ülkede, biz türkiye'de bir yürüyüş bile yapamazken elalemin konuştuğu konulara bak. neyse iyi yedirip icirdiler. yarın sabahın köründen öğleden sonraya kadar da resepsiyonda durup gelene geçene yardım edicem. gönüllüluk güzel bir şey, ayrıca öğretici. şimdi de tramvaydayim, erkek arkadaşıma gidiyorum. bu geceyi onda geciricem, yarın türkiyeye ailesini ziyarete gidiyor, gitmeden birlikte olalım dedim. neyse onun yokluğunda bu konferansla şunla bunla oyalanacagim, gene iyi denk geldi. erkek arkadaşım dünya iyisi bir insan, onu bulmuş olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. allah herkese gönlüne göre birini versin inşallah. iyi geceler herkese.

ayı sözlük itiraf

kuzenimle buluştuk, bir sürü konuştuk, direkt balıklamasına o konulara atlamadık, her zaman yaptığımız muhabbetten başladık, şöyle oldu böyle oldu, falan filan. son derece rahat, her zamanki gibi, sıfır gerginlikle, kakara kikiri konuştum, sorun olmadı. ilerleyen zamanlarda konu bu noktaya da geldi elbette, kız herşeyi sordu, annene niye söylüyorsun bana söylesene dedi, gülüştük, o sordu ben anlattım, ama öyle polis sorgulaması gibi sormadı, gene normal muhabbet düzeyinde, araya başka şeyler de sokarak, fena halde relax bir şekilde konuştuk. hatta kendisinin de biseksüel eğilimlerinin olduğunu ama hiç aksiyon yaşamadığını anlattı. ben de bütün ilişkimi, olan biteni, çocukluğumda eşcinsellik konusunda yaşadığım bir iki komik olayı anlattım. erkek arkadaşımın yaptığı bazı salaklıkları anlattım, güldük. bütün konuşma boyunca hiç yaşadığım travmatik olaylara, eşcinsellik mevzusunun benim için açıklaması, başetmesinin aslında ne kadar problemli olduğuna ve buna benzer hiçbir şeye girmedim, aksine hep komik taraflarından ya da çok da trajik olmayan taraflarından bahsettim. güle oynaya, dünyanın en doğal olaylarından bahsediyor havasında konuştuk yani (ki aslında çok doğal da, travmatik yapan bizleriz).

yani ilk defa yaptığım bir açılma muhabbeti için aşırı derecede olumlu geçti ve aslında buna hala inanamıyorum. yokmuş böyle bir hafiflik, böyle bir özgürlük. o kadar rahatlamış durumdayım ki anlatamam. bütün kafamda kurduğum sorunlarım, hava kaçıran bir balon gibi sönüverdi gibi geliyor. pozitif duygularla doluyum. 30 yılın doldurduğu saklanmışlıklar, utanmalar, korkularım çözülüyor. şu anda bütün dünyaya eşcinselliğimi ilan edebilirmişim gibi gelmeye başladı. facebook'ta gökkuşağı bayrağı paylaşasım var. tabii şaka, bu noktaya gelmeye hala biraz daha var, ama yani çok uzak bir gelecek gibi görünmemeye başladı bana.

kuzenime buradan kocaman sevgiler gönderiyorum. aslında çok anlamadı herhalde benim rahat tavırlarımdan aslında bu konuşmanın benim için ne kadar büyük bir aşama olduğunu, çünkü çok rahat görünmek için biraz çaba sarfetmedim değil. ama ne demişler fake it until you make it. mış gibi yaptım ama sonra güzel götürdüm olayı. birilerine açılmayı düşünen ama kafasında tereddütleri olan arkadaşlara tavsiye ediyorum. güvenli bölgelerdeyseniz, karşı taraf tarafından kötü yargılanmayacağınızı düşünüyorsanız, samimi olduğunuz kişilere açılmanın çok olumlu bir rahatlatıcı etkisi oluyor. erkek arkadaşınla tanışmayı çok isterim, çok merak ettim dedi, ben de en yakın tarihte ayarlayıp tanıştırmayı planlıyorum. muhteşem ki ne muhteşem, resmen hayatımda yeni bir devir başladı. allah nazardan saklasın, tü tü tü.

heteroseksüel erkeklerin gaylerden çok daha yakışıklı ve cezbedici olması

hoşlanılan erkeğe açılamamak

valla gey milletinde böyle şeylerin olmaması gerekir zira bu tür başlıklardaki durumlar, daha çok orada burada gördüğünüz, size çekici gelen insanlara nasıl yaklaşacağınızı bilememeyi anlatır ama türkiye'de bir eşcinselseniz, orada burada gördüğünüz adamlara uluorta, eşcinsel olduğundan emin olmadan hiç açılmayın bence. karşınızdakinin eşcinsel olma olasılığı (ve bunu kabullenmiş olma olasılığı, ve birileriyle ilişkiye açık olma olasılığı vs) %2'den daha düşükken, bu kadar düşük bir yüzdeyle kocaman bir riske girmenin hiç bir mantığı yok. yok eşcinselliğinden emin gibisiniz ama eleman gene de açık etmiyor bu durumu, bu gibi tiplerle de uğraşmaya gerek yok, büyük ihtimal açıldığınızda "ne münasebet, sen beni ne zannettin vs" tarzı savunmaya geçecek, hiiiiiç ama hiç gereği yok böyle durumların. ulan sonuçta internet çağında yaşıyoruz, elinizin altında böyle bir nimet varken buradaki yüzlerce olasılığı değerlendirmeyip, bunun yerine böyle süper riskli işlere girmenin ne anlamı var? vay efendim ben aşık oldum galiba, vay efendim çok tatlı çocuk ama, vay efendim onun da benim gibi zedelenmiş duyguları var beni bir tek o anlarlar falan feşmekan... geçecen bunları, fasa fiso. gey dediğin adam akıllı olur, bu özellikle tehditlerle dolu cangıl dünyada geyler daha çocukluklarından başlayarak nasıl hayatta kalacaklarını sürekli hesaplayarak belli bir yaşa gelirler. böyle naif duygusallıkların hiç bir mantığı yok. elemana açılacan da seni bütün dünyaya ifşa etmeyecek, ba ba ba ba... sikerler öyle işi. böyle saçmalıklara girmek yerine alırsın eline interneti, tanışma sitelerinden sana mantıklı, aklı başında gelen profillerle şansını denersin, ki orada bile kendini kabullenememiş, aklı mantığı olmayan mal tiplerden bir sürü var, ama sonuçta senin kafana uyacak, cinselliğiyle belli bir noktaya kadar barışmış (en azından bir profil açabilecek kadar) tiplerle karşılaşma olasılığın daha yüksek. üstüne doğru dürüst bir profili de varsa, kendini düzgün cümlelerle ifade edebilmişse, eli yüzü düzgünse, zamanını ve duygularını böyle tiplerle iletişim kurmak için kullan. mal mısınız kardeşim sokakta, okulda, otobüste bilmemnerede gördüğünüz tatlı çocuğa, elinizde hiç bir başka veri yokken açılmaya? atatürk ne demiş, benim geyim akıllıdır, zekidir, çeviktir, aynı zamanda o aklını kullanmasını bilir. ne güzel demiş atamız. siz de atanızdan feyz alın ulan biraz. kıps, hadi yallah.

aileye ve yakın çevreye eşcinsel olduğunu açıklayamama nedenleri

içselleştirilmiş homofobinin insanlara neler yazdırabildiğini gösteren nedenler. eşcinsel kişilerin öncelikle kendi kafalarındaki önyargıları yıkabilmeleri gerekiyor ve bu bile oldukça sancılı ve emek isteyen bir süreç. okumak öğrenmek lazım, yoksa toplumun bizlere zerk ettiği homofobiyle kendimizi ve çevremizi algılıyor, sonra böyle yazılar yazıyoruz.

kılsız erkek

bal döküp yalamak gibi fantazileriniz varsa tercih edilesi erkek türü. ağza kıl gelince hoş olmuyor bence.

salatalık

aileye ve yakın çevreye eşcinsel olduğunu açıklayamama nedenleri