ayı sözlük günlük
2 gün önce sevdiğimle kavga edip durduk. resmen geceleri uyuyamaz oldum. trip yapıp duruyor, ben alttan almazsam biraz yumuşuyor. "seni çok seviyorum. sen beni neden üzüyorsun?" diyemiyorum. çünkü ben de farkında olmadan onu incitiyorum. sevgili falan da değiliz. biz neyiz gerçekten ben de bilmiyorum ama bağlanmak fikri beni ürkütüyor.
insanların yolda yürümeyi bilmemesi
çok doğru bir tespit. hatta okullarda bunun eğitiminin verilmesi gerektiğini düşünüyorum. ne olursa olsun hep sağdan gidilmesi gerektiğini bilmeyen yüzde 80'lik kesim var. taksim, kızılay gibi merkezi yerlere gittiğinizde bunu daha iyi fark ediyorsunuz. insanların birbirine çarpma sebebi zaten sağdan gitmemeleri, yolu işgal etmeleri. aslında görgü kuralları adı altında bu okutulabilir, çocukluktan yetişseler rahat ederdik. bunun eğitimini biz almadık ama en azından farkındalık oluşturuyoruz. yürümeyi bari öğrenin kardeşim.
ahmet kural'ın sıla gençoğlu'na şiddet uygulaması
ahmet kural ile ilgili olarak alkolü fazla kaçırdığı yönünde bir şeyler duymuştum. tepkileri uç birine benziyor, genel olarak böyle izlenimi var. zaten kendisini savunurken bile beden dili bunu fazlasıyla ortaya çıkarıyor. alkolün verdiği etkiyle de sinir harbi yaşıyor olabilir. sıla'ya zamanında tokat attığı iddiası vardı mesela. sıla bunu inkar etmişti, o dahi doğru olabilir. işin bu raddeye geleceğini tahmin etmediğinden tokat meselesini kapatması ihtimalini yüksek buluyorum. demek ki neymiş, kimseye ikinci bir şans verilmemeliymiş.
sözlük yazarlarının favori mekanları
kesinlikle mado. benim bulunduğum memlekete mado yeni açıldı hatta. çocuklar gibi sevindim. profiterolü için gitmeye değer.
ayı sözlük itiraf
benim ilişkilerim çok tuhaf. 1 haftadır benimkiyle aram çok iyiydi mesela. şu an hiç sebep yokken 3 gündür tek kelime konuşmadık. sanırım ben yıllarca konuşmayabilirim öyle umursamaz hallerim var. elimde değil, hani çok sevsem de birinin üstüne titreme fikri içimden gelmiyor. ha ama çok da seviyorum onu ama bende devamı yok işte.
ikinci bir itirafım da bugün hava çok soğuktu. mesai bitiminde okul bahçesinin bir köşesine oturdum ve etrafı izledim. ortalık çok sessizdi, şükrettim yaratıcıya... emeklerimin karşılığını verdiği için... buralara, hiç bilmediğim bir kültüre geldiğim için bir kez daha şükrettim. tebessüm ederek eve geldim. kahvemi içiyorum sözlük.
en son ne zaman seviştin
mayıs ayında.
anket was were.
kullanıldığını anlamak
şu an ev sahibi tarafından kullanıldığımı düşünüyorum. kim bilir arkamdan "ulan bu da ne enayi, bu evi tuttu" diyordur. her yere de uzak ama el mahkum. şerefsizler, zaten kültürlerini de gram sevmedim. şuradan gittiğim gün parti vereceğim.
ayı sözlük itiraf
annemi, babamı, kardeşimi ve memleketimi çok özledim sözlük. kendimi çok çaresiz hissediyorum, şu an buz gibi bir odanın içinde yazıyorum bunları. arkadaş falan da çare olmuyor tüm bunlara. memleketimde kendi başıma deniz kenarında yürüyüş yapmayı özlemişim. oradaki arkadaşlarım öyle içtendi ki. kimseler buradakilerin yerini tutamıyor bende. bu esnada kalbim de boş olamadı. çok uzaklarda sevdiğim biri var, bazen aramız çok iyi bazen çalkantılı. sevgili de değiliz. hem zaten çok yorulmuşum. biriyle birlikte olmak bana yorucu gelirdi. ne bileyim sözlük, şükrediyorum ama dayanamıyorum da. sadece canım sıkkın. zaman geçsin ve ben buralardan gideyim istiyorum. sayılı gün geçer mi bilmem ama sayılacak kadar az günüm de olsaydı keşke.
üstteki yazar
aklıma duracell pil getiren yazar.
swh
doğu ekspresi
neredeyse doğu ekspresi hattı üzerinde yaşıyorum. geçen ay, otobüs yolculuğum sırasında ilk kez uzaktan görünce tebessüm ettirdi. acayip heyecanlandım, çok sevimli görünüyordu. yeni arkadaşlarımla bahar ayı müteakiben seyahat etmek istiyorum.
ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar
köy hayatı
gayet güzeldir. köy insanı daima masum ve içtendir, çok severim. hele ki doğu insanı ayrı güzelmiş. öyle yardımsever ve misafirperverler ki onlarla bütün oluyorsunuz. kendimi çok şanslı hissediyorum. değer görmek ve değer vermek bambaşka bir duygu.
dark bear'ın ayı sözlüğü despotca yönetmesi
her sözlükte olduğu gibi formatın gerekliliğini uygulamaktadır. gayet doğaldır, bunun despotluk olduğunu asla düşünmüyorum.
kars
türkiye'nin en soğuk şehirlerinden biri. şimdiden sanki kar havası varmış gibi. dağları hele... ıssız, kendine has bir ağırlığı var. genel olarak güzel, beğendim.
genç eşcinsellere tavsiyeler
eşcinsel değilim ama genel anlamda şöyle bir tavsiye vereyim: kendinize denk ya da sizden çok az düşük, çok az yüksek statüye sahip biriyle olun. maddi olanaklarınız da neredeyse denk olsun. aşk tek başına yeterli değildir.
otobüs yolculuğunu zehir eden şeyler
koltuğu kucağıma yatıranlar... geçenlerde tam 20 saatlik otobüs yolculuğum oldu, görevim için artık yaşayacağım şehri de merak ediyorum. neyse baktım uçak fiyatları bildiğiniz katlamış, henüz maaşım da bağlanmayınca otobüs kullanayım dedim. aklıma sıçayım inş. önümde bir hanzo, uyarmama rağmen koltuğu bana doğru yatırmaya devam etti. en sonunda muavini çağırdım, bu eyleminden öyle vazgeçti. hani 3 saatlik yol da değil, dümdüz 20 saat be ayı. o kadar geri kalmış bir toplumuz ki bu tarz olaylar yaşamın her yerine yansıyor.
düşün ki o bunu okuyor
sana kartlarımın açık olabilmesini çok isterdim. onca kez konuştuktan sonra hani bana birkaç ay önce "seni pek de tanımıyorum" demiştin ya acayip incittin beni. senin için neler düşünmüştüm, imkanımız da vardı. benimle kalabilmeni, içinden geçenleri bana belli etmeni çok isterdim. ikimizin de cesareti yoktu belki. bilmem ki. ben çok hassas biriyim, sen de öylesin. benziyoruz aslında. belki bu yüzden içimde kıpırtılar vardı. geceleri mesaj atmanı, ansızın beni aramalarını özledim. istediğim şey sadece senin varlığındı. beni sevmeni isterdim. belki sevmişsindir ama bunu hissettirmeni ayrı arzuladım. bir gün benimle sahiden geldiğini düşünerek geçiyor günlerim. çok kırıldık şu hayatta, seni kırmamaya çalışırdım. muhtemelen kırardın beni ama önemsemezdim. sen gerçekten kalbi güzel birisin. ve ben bunları sana asla söyleyemeyeceğim. cesur biri olmayı hiç beceremedim. mutlu kal, sevgiyle kal.
masterchef türkiye
bunun bir yabancı, bir de bizdeki versiyonunu ayrı ayrı izledim ve şu sonuçlara vardım:
- kaostan beslenmeyi tercih ediyoruz.
- kendine saygı duyulması için karşı tarafı itin götüne sokuyoruz.
yabancı versiyondaki şeflerden tutun, yemek yapan bireylere kadar herkes son derece nazik; gülümseyerek iletişim kuruyordu. onu izlerken fazlasıyla keyif aldım. fakat bizdeki versiyonuna bakınca yuh dedirtti. bildiğiniz sürekli birbirini yerme, bağırma, kavga ve kuyu kazma üzerine odaklı bir ortam var. sonra düşündüm, sahiden biz neden kaostan besleniyoruz? neden? gram anlamıyorum. başıma ağrılar girdi, televizyonu kapattım.
en yakın arkadaşın heteroseksüel olması
ben hemcinsimle ilişkiye tamamen uzak biriyim. şu an ciddi düşündüğüm ilişkim de yok. çok yakın kız arkadaşım heteroseksüel. sevgilisi de yok. hemen hemen her gün kendisiyle konuşuruz. ağlar zırlar, tüm derdini bana anlatır. geçen aklından şunun geçtiğini söyledi: "senle ben ne kadar iyi anlaşıyoruz. bazen keşke erkek olsaydın diye düşünüyorum biliyor musun?" dedi bir an afalladım kaldım. "ehehe canım" diye geçiştirdim. üstüne bir de "seni istiyorum, keşke buraya gelsen ya" falan deyince garipsedim. sevdiğimden bile bunları duymamıştım. yani heteroseksüeller de bazı durumların bilincinde ama ön yargılılar. ben de arkadaşıma yan gözle bakacak biri değilim tabii. swh bizde öyle şeyler yoktur.
uyuyamamak
normalde erkenden uyuyabilen bünyeleri bir süre sonra sarsan eylem. ben de son bir haftadır heyecandan yarım yamalak uyuyorum. hatta bazen uyuyamıyorum. yarın nereye atanacağımı öğreneceğim. stres de yok değil, bu son artık. gideceğime inanamıyorum bazen... çok çok heyecanlıyım.