efemerid

Durum: 816 - 29 - 19 - 0 - 23.06.2024 19:08

Puan: 11716 - Sözlük Kaşarı

1 yıl önce kayıt oldu. 13.Nesil Yazar.

• kadın voleybolu, müzik, erkek vücuduna methiyeler ve bolca seks içerir. (he/him)
  • /
  • 41

intihar etmek

yapmayın arkadaşlar, aklınızın ucundan bile geçmesin bu. eğer intihar etmeyi kafana koyduysan durup şöyle düşün, "ulan ben hayatımı bitirmeyi göze alıyorum, her şeyi silmeyi göze alıyorum, neden bunu ölerek yapayım?" madem bu kadar vazgeçilebilir bir hayatınız var, o zaman her şeyi siktir edip başka bir şehirde belki başka bir ülkede yaşamayı her şeyi sıfırlamayı düşünmüyorsun? işini bırak, eşini bırak, aileni bırak... zaten vazgeçmişsin her şeyden, o zaman seni tutan ne? bence bu raddeye gelmiş her insan aslında hayatındaki en cesur anındadır, bu cesurlukla dünya üzerinde yapamayacağı şey de yok. lütfen kendinize yazık etmeyin, bir de daha iyi bir yere mi gidiyoruz ya da bir yere gidiyor muyuz bu bile meçhul, yapmayın.

selam vermek yerine dick pic atan orospu çocuğu

en azından niyeti belli ya, ben o kadar kızamıyorum, mesela "slm, mrb" tarzı mesajlar daha irrite edici geliyor bana, 24 yaşını geçtiğimden beri çat çat iletişim daha hoşuma gitmeye başladı, eleman sikini deliğini atıyo bazen tam da havamdaysam karşılıklı ben de atıyorum, eğer ezik büzük bir şeyse attığı body shaming yapıyorum, benim yaptığım daha büyük orospu çocukluğu bu arada katılıyorum ama napim?

alyosha

dünyaya tapılası müzikler yapması için peygamber olarak gönderildiğinde inandığım susanne sundførd tarafından icra edilen tatlı bir aşk şarkısı. akşam yemeği hazırlığında mutfakta bir yandan yeşil soğanı doğrarken uzanıp kocanızdan bir öpücük alıp rose şarabınızdan yudumladığınız bir sahneye götürüyor.

"dog eat dog, everything was dying, but that is not what i remember, no... it's you, alyosha."

kara çarşaf hisseleri tavan yapacak

erkeklerin erkek vücuduna olan ilgileri

erkek vücudu her şekliyle her haliyle enfestir. bıngıl bıngıl yağlı olanından tut da yunan heykeli gibi tasarlanmış olanına, hepsinin tadı farklı hepsinin tadı damağımda... sinir yumağı göğüs uçları, şekilsiz dağılan kıllar, göbek çukuru, bel gamzesi, yeni tıraşlı pürüzlü yüz, suratımı gömdüğüm gür sakallar, kulak arkasından hafif taşan saçlar, biraz sonra içini deşmeye başlayacak olan üzeri hafif tüylü parmaklar, elimde büyüdü kerata penis (uncutsa efsanedir, cutlısı daha da efsanedir), havada asılı kalan dolgun testosteron baharatlı testisler, güzel bir göt, her zaman aç bir delik ve prostat bezi... tapıyorum, her zerresine her santimine hem de... nasıl ve kim olduğundan da bağımsız, trans haline geçirtiyor beni.

14 mayıs 2023 cb ve genel seçimleri

an itibariyle oy verdim acil yoğun bakım nöbetimi devralmaya gidiyorum. kolay gelsin müşolar akşama kutlayalım! (umarım)

taylor swift'in joe alwyn'i aldattığı iddiası

amerikan erkeklerce yaralanıp hırpalanan ama ingiliz erkeklerini çatır çatır harcayan taylor'ın bugün çıkarmış olduğu midnights ( the til dawn edition) albümünü dinlerken eskiden dikkatimi çekmeyen bir şarkının sözlerine dikkat kesilince aklıma düşen iddia. (bkz:derdini sikeyim butonu)

şöyle ki, şarkımız high infidelity. yani "büyük sadakatsizlik"
taylor'ın midnights albümünü uyuyamadığı gecelerde yazdığı şarkılardan oluşturduğunu biliyoruz. peki bu şarkı 7 senelik ilişkide olduğu adamı aldattığı için uyuyamadığı bir gecede mi ortaya çıkmıştır, neden olmasın? sözlerine bakalım:

şarkımız büyük bir kavga sahnesinden bahsederek açılıyor. "bozuk kilit, hakaretvâri sözler, açılan yaralar, boş umutlar..." muhtemelen ilişkinin bitme noktasına yakın hatta belki uzatmalarda yaşadıkları bir kavga sonrası yazılmış. devam ediyoruz.

"do you really want to know where ı was april 29th?
do ı really have to chart the constellations in his eyes?"

ve taylor'ın joe'yu aldattığı gecenin nisanın 29'u olduğunu görüyoruz.
"gerçekten nisanın 29'unda nerede olduğumu bilmek istiyor musun?"
artık nasıl bir adamla yattıysa gözlerinde takım yıldızları falan gördüğünü söylüyor.

şarkının devamında ise joe'ya bir darbe daha geliyor.
"good husband, bad omen"
iyi kocasın ama bu kötüye işaret diyor. zaten taylor'ın, evinin erkeği adamlarla yapamayacağını onu tanıyan herkes biliyordur.

"bilirsin,sevdiğin insanı öldürmenin bir sürü yolu vardır, en sürüncemeli olanı onu asla yeteri kadar sevmemektir"

of... çok fena. acaba joe'dan mı kendinden mi bahsediyor? yani daha az seven joe mu oluyor bu durumda? ki devamında aslında bir erkeğin gururunu paramparça edecek cümleyi joe'nun alnına yapıştırıyor:

"cidden sana, onun beni nasıl hayata geri bağladığını anlatmam mı gerekiyor?"

cidden hetero bi erkek bu lafın altından nasıl kalkabilir bilmiyorum.

"kulaklığını tak, plaklarını çal ve benimle tanıştığına pişman ol"

aşkım emin ol pişman olmuştur, hetero erkekler ihanetin altından yıllarca kalkamaz, kalkmaz, sülük gibi sürünür ve erkeklik gururları tamamen yok olur.

"bahçe çitin bıçak gibi keskindi, etrafında dans ediyordum"

yani sen ne bok olursan ol ben kendimi kurtarırım beni sınırlayamazsın demeye getirmiş.

yani kısaca, ben bu şarkının bir itiraf olduğunu düşünüyorum. joe alwyn'le birlikte taylor'ın üst üste harcadığı ve aldatarak ilişkisini bitirdiği 4.ingiliz erkek oluyor... bakın üst üste 4.ingiliz erkek... kız ne var bu ingilizlerde bilen var mı, yeni enişte de ingiliz bu arada... ay ben bilemem artık, ağzına amına sağlık taylor'cım. sen yemeyeceksin de kim yiyecek o güzelim sikleri?

stranger in the alps

müzik piyasasının yeni gözdesi phoebe bridgers'ın 2017 çıkışlı debut albümü. bir debut'ya göre gayet iyi ve çok sağlam parçalar barındıran albüm. folk/country olarak kategorilendirilebilecek albümün en göze çarpan işi motion sickness.
ancak bu şarkı general public işi, asıl fanların ve bizzatihi benim favorim scott street ve bir ilahi niteliğinde başlayıp biten smoke signals. phoebe kalemini bu kadar genç yaşına rağmen çok iyi kullanan ve sanki yıllanmışçasına derin sözler yazan biri. mesela nice yıllanmış çınarlar phoebe'nin 22 yaşında çıkardığı funeral gibi bir şarkıyı (ki tam yaşı hatırlamasam da çok daha küçükken yazmış) kariyerlerinin zirve zamanlarında bile çıkaramıyorlar. albüm mark kozelek cover'ı enfes you missed my heart'la bitiyor ki albümün temasına bakarsak çok da güzel bir closer olmuş. dinleyiniz efenim.

buluşulan kişinin fotoğraflarından farklı görünmesi

bu yüzden dating app'lere puanlama özelliği gelmeli. tabii bunu bodyshaming'e varacak kadar ileri götürebilecek bir sistem değil de, mesela kategoriler altında insanlar oylanmalı. date'e zamanında geldi, fotoğraflarda göründüğü gibiydi, ilgi alanları fake değildi... gibi uzatılabilir. valla çok iyi hizmet olur, düşün bunu hornet.

otelde sevişmek

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

toksik ilişki

bugün 5.senesini deviren ilişkim(di). kendisinden mental olarak hala kurtulamadığım için her sene bu gün içime karabasan gibi çöker bir garip his. kendimi bir daha bulamamak üzere kaybettiğim, yıllar süren manipülasyonla özgürlüğümü kafese kapattığım, eve giderken ayaklarımın geri geri gittiği, erkek yeni biriyle arkadaş olurken acaba kıskanır mı korkusundan yakın olamadığım, bana "senden çok daha iyiyim" diyen ve öyle olmamasına rağmen beni buna inandıran, tokat atıp sürekli şiddet göstermesine rağmen bana "başkası olsa seni dövüp öldürmüştü ama ben iyi bir adamım, arada yediğin şeylerin adı şiddet değil seni sevdiğimden gitmenden korkuyorum seni sevmesem bu kadar sinirlenmem siktiri çekerdim" diyen, ben aileme açılmamışken anneme ulaşıp "ibne oğlunuz herkesle yatmaktan hastalık kapacaktı ben onu kurtardım" diyerek ailemle tüm ilişkimi kesen, kardeşimle aramızı bozan, gittiği her konferansta beni de yanında götürüp ikimiz de doktor olmamıza rağmen bana sekreteriymişim gibi davranan, ayrılmanın eşiğindeyken pahalı hediyelerle ağlama krizleriyle intihar ederim tehdidiyle beni yanında tutan, her kavgamızdan sonra eve elinde yeni bir eşyayla gelip "bak evimizi güzelleştireyim diye neler aldım" diyen, kaçmayayım diye bavuluma kilit vuran... tüm bunları çocukluğumu ve ilk ilişkim olduğu için tecrübesizliğimi kullanarak yapan bir adamdı. bana hep "erkek erkeğe ilişkinin en güzel yanı hem abinim hem babanım hem kocanım" diyerek aslında hiçbir şeyim olmasına rağmen kendi uydurduğu bu kimliklere borçlu hissetmemi sağladı. tüm bunların sözlükle, sizinle bir alakası yok ama yazmak istedim sadece çünkü yazmasaydım bugün içime oturan bu karabasını çıkaramazdım. oh...
şimdilerde, yine kendinin yaşının yarısı biriyle ilişki halinde. keşke o çocuğu da kurtarabilsem ama yaklaşamıyorum bile yanlarına, istemiyorum da.
mutlu olabilmek için, tekrar nefes alabilmek için ve birilerine güvenebilmek için çok bedel ödedim. vücudumda hala yaralarını taşıyorum, arada açıp yaralarımı öpüyorum, kabuğunu kaldırıyorum kanatıyorum ve iyileşiyorum. mutlu olabilmek ve yeni bir ilişkiye başlayabilmek istiyorum.

eğil iyice

küçük sikli aktivlerin sık kurduğu cümledir, o bamyanın girmesi için pasive büyük iş düşüyor gerçekten.
ayrıca:
(bkz:yine mi bamya)
(bkz:sözlükte yine seksli başlıkların matlup olması)

ayır kalçaları

candaş tolga ışık

ümit özdağ

oğan'a oy veren 18-25 yaş arası tohumunda ermeni rum kürd dölü olduğunu bilmeden karma ırk olmasına rağmen ben en üstün saf ırkım kabulüyle delüzyon halinde yaşamına devam eden sürüden gelecek oy takribi %2,5-3'tür. kalan kısmı daha yaşlı ve yakın arkadaşının bira içmesinden ve açık karısından rahatsız olup kendi sikilmiş hayatına ve sıkma şulebaş türbanlı karısına bakıp haset çeken kesim erdoğan'a gider, muhtemelen %1,5'luk kısım. şu an bu özdağ desteğinin muhalefete tek katkısı ölü toprağı atılmış haline bir su dökmesi ve psikolojik üstünlüğü ele geçirtmesi oldu, kazanabiliriz bu yüzden oy vermeliyim fikri seçmende olmalıydı, bunu sağlar diye düşünüyorum. ben yine erdonun alacağını düşünüyorum ama en önemli kısım oy farkı yemeden kaybetmekti, bu da olacak gibi, hayırlı forumlar.

alttaki yazara soracaklarım var

hayatını tek bir seçenek üzerine kurmamasını ve olmuyorsa deli gibi zorlamamasını söylerdim. daha önce bunu yaşamış ve tek seçenek uğruna kendini, fiziksel mental sağlığını kaybetmiş biri olarak söylüyorum, o hayatımın her şeyimin bağlı olduğunu sandığım seçeneğe ulaştım, çok mu yer yandı, hayır. boyum mu uzadı, hayır uzamadı bak söylüyorum uzamadı. şu an mesela o seçeneğin dışında bir hayattayım, daha mutluyum ve en önemlisi ölüm kalım meselesi değilmiş, bu kadar önemli değilmiş. hayata biraz daha geniş bakmasını, mutlaka başka yolların seçeneklerin olduğunu söylerdim.

altıma gelecek yazara:

ikili ilişkilerinde aradaki dengeyi koruyamadığında, senden hep fazlasını vermen istendiğinde ne yapıyorsun? ilişkiyi hemen kesiyor musun yoksa kendinden fedakarlık yapıp karşındakini hoş mu tutmaya çalışıyorsun?

amber heard

dişini fırçalamaktan aciz bir aktörümsünün eril gücü ve medyanın cadı avı yüzünden ortada kalmış ancak asla yıkılmamış kadın gibi kadındır, idoldür. tek başına dünyanın en sevilen erkeklerinden biriyle ve hatta tüm dünyayla savaşıyor, canım amber'ım, tarihin doğru tarafında olmak böyle bir şey işte. ileride, daha ideal bir dünyada, herkes amber'a yapılanları kınayacak.

prostat orgazmı

bir erkeğin ya da prostatı olan bir bireyin hayatı boyunca alacağı en maksimal zevktir, heteroseksüel erkeklerin bile rektal tuşe muayenesinde prostatlarını muayene ederken birkaç saniye süren muayenede sertleştiklerini gördüm. tr'de evli çiftler openminded olabilse hetero erkekler lavaj nedir bilse ve kadınlar haftada bir gün erkeklerini oyuncakla ya da parmakla sikse çok ciddi söylüyorum mutluluk kat sayısı arşa çıkar ülkede. zaten yattığım tüm evli erkeklerin aktif bile olsa o prostatlarını parmağımla mıncıklarım, bezlerini parmağımla sikerken hepsinin yüzünde salak bi "lan noluyoo oha" ifadesi oluyor, kilitleniyorlar, bunu izlemeye bayılıyorum ve zaten seks bir anda altıma geçmeleriyle devam ediyor, bir de bu evli erkeklerin bazısı sikilmeye "prostat masajı" adını takıp iç rahatlatıyor buna aşırı gülüyorum, tabii ben işime bakıyorum. avrupalı hetero erkekler buna daha çok açık ama maalesef pisler, ben her ne kadar ortadoğu insanını sevmesem de en azından temizlik konusunda daha öndeyiz, çoğu yatmadan önce benim karıları gibi olmadığımı biliyor ve özen göstermek zorunda olduklarından karılarına vermedikleri titizliği bana veriyorlar, vermek zorundalar. her neyse hayırlı forumlar, "prostat masajı" isteyen karısından gizli yorgan altında misafir odası koltuğunda el sikte sözlük gezen evli erkekler varsa yazın canlarım, tabii gayler de aynı şekilde, öpüldünüzzz.

2=1

matematikte mantık aramıyorum ben ya, zaten matematik bilim bile değil benim gözümde, matematik bilimin dilidir, kağıttaki tezahürüdür. o yüzden hiç mantık girmemeli işin içine, motamot neyse o olmalıdır. genelde matematikçiler duygudur yok efenim mantıktır katmayı severler, ben tıp doktoruyum matematikle işim kilo-ilaç dozu-idame sıvı hesabından öteye gitmiyor, belki o yüzden daha katı bakıyorum.
  • /
  • 41

lost soul

bakıyoruz; neler yazabiliriz diye...

ilk girimi 2011 yılında ağustos ayının 14'ünde akşam 5'te yazmışım ayı sözlük'e.
o günün üzerinden 5 yıldan fazla vakit geçmiş.

zaman, pekâlâ, hiç de acımadan patır patır ilerliyor işte.

ben, yeri geldiğinde, gayet duygusal bir insan olabiliyorum sanırım.
gerçi, bazı zamanlar oluyor, dünyanın bütün dertleri omuzlarıma birikmiş gibi hissediyorum
sonra
bazı zamanlar oluyor, dünyanın en huzurlu insanı benmişim gibi hissediyorum.

biz insanlar, bu girift ruh hâllerinden uzaklaşamıyoruz içinde yaşıyor olduğumuz dünya, dünyaya geldiğimiz zaman, zamanı harcadığımız olaylar hasebiyle.

son dönemde hem sözlük içre, hem de içinde yaşıyor olduğumuz ülke içinde olan bitenler beni ziyadesiyle etkilemiş durumda. bu yüzdendir ki uzunca bir süre kendimi soyutlamak niyetindeyim bazı mecralardan.
sözlük de bu mecralardan bir tanesi.

ülkenin içinde bulunduğu ahval dahilinde akıl sağlığımı korumanın en iyi yolu olarak bunu görüyorum:
kendimi müziklere, kitaplara ve filmlere hibe edeceğim.
"insanlardan buz gibi soğudum." diyor cahit külebi,
vardır bi' bildiği.

şu 5 yıl boyunca güzel insanlarla konuştum, güzel insanlarla tanıştım, çirkin insanların yazdıklarını okudum, çirkin insanlardan uzak durdum.
hali hazırda peyderpey konuşuyor/mesajlaşıyor olduğum iki-üç kişi var.

hayatım boyunca, franz kafka ile akıl ve ağız birliği etmişçesine, çevremde hep birkaç insan oldu zaten.
ne demiş: "huzur mu istiyorsun? az eşya, az insan."
şu iki-üç kişi benim için 5 yıl 3 ayın getirisidir; yüreğime basmış, özümsemişim.
kâfidir benim için.

"insan ne için yaşar?"
peki,
"insan ne için yazar?"

ilk sorunun cevabı nezdimde değişmekle beraber,
ikinci sorunun cevabı benim için bellidir:
hayat gailelerimden bir tanesi dünyaya bir iz bırakabilmektir.

o yüzden girilerimi silmiyorum.
burada kalsınlar, okunsunlar.

ingeborg bachmann şöyle yazar pek güzel bir şiirinde*:
"hiçbir şey gelmeyecek bundan böyle."

kapanışı güzel bir müzikle yapayım.

"like little puffs of smoke
we're here and then we're gone"



ayı sözlük'e yolunda başarılar dilerim.
güzel günler görmek dileğiyle.


*bu arada,
olur a iletişime geçmek isteyen yazar ya da okurlar olabilir.
mail adresi şudur:
_________________
[email protected]
_________________
istediğiniz herhangi bir şey hakkında yazabilirsiniz.
okumaktan keyif alırım.

güzel günlere...

misery

vnl 2024

italya 3-1 kazanıyor ve vnl 2024 şampiyonu oluyor. japonya'yı kocaman tebrik ediyorum, inanılmaz mücadele ettiler, dublajlar, savunma konsantrasyonu, kısa boylarına rağmen blokları. helal olsun. egonu üzerine düşeni fazlasıyla yaptı, smaçları ile japonya'yı oldukça oyundan düşürdü, ki egonu olmasaydı antrapova ile şampiyon olamazdı italya. tebrikler her iki takıma da. polonya'nın da bronz almasına çok sevindim. brezilya namağlup olarak geldiği yarı final sonrasında iki mağlubiyet ile madalyasız evine dönüyor.

durduk yere ayı sözlük yazarlarına koyan şarkılar


nedir ne derler bilmem, sabahtan beri kitledi beni.

vnl 2024

japonlar bu kez 3-2 kazanmayı başardılar. japonya ve kanada bu yılın sürpriz takımları demiştim, kanada ilk haftalardaki oyununu devam ettiremedi ama japonya'nın konsantrasyonu, savunma azmi tüm vnl boyunca bozulmadan devam etti. kısa boylarına rağmen inanılmaz işler yapıyorlar. bakalım yarın italyanlara karşı neler yapabilecekler. final maçı yarın saat 16.30 da...

vnl 2024

japonya brezilya karşısında vnl de hiç galibiyet görmedi fakat son iki maçı 3-2 kaybetti. bugünkü maçta japonya çok iyi oynuyor ve brezilyalı oyuncular çok fazla hata yapıyorlar. maçı hangi takım kazanır bilinmez ama bugünkü italya'ya karşı kim çıkarsa çıksın pek şansları yok gibi. italya finalde kazanıp şampiyon olur. üstelik bu takımlar tüm vnl de as kadro ile yer alırken italya ilk haftada egonu, sylla, orro, danesi gibi as oyuncularını dinlendirmişti ve buna rağmen ligi iklinci sırada bitirdiler. egonu, sylla ve anna danesi yarın yine gününde olursa ne brezilya'nın ne de japonya'nın pek şansları yok.

ask that god

8 yıllık uzun aradan sonra empire of the sun'ın bu temmuzda yayınlanacak olan yeni albümü.

adam akıllı electro disco ve hard core psychedelia nasıl yapılmalı ders vermişler resmen.



yalnızlık

alışamıyor insan, kendi başına kalabilmek ile çok çok uzak olan bir hissiyat bu yalnızlık.

flört, sevgili, hoşlaşma gibi bir durumdan bağımsız bir durumda, iki kelam edecek kimsenin olmamasıdır aslında.

kırıp geçirir içindekileri.

zalımınoğlu

eczacıbaşı dynavit vs fenerbahçe opet 2024 sultanlar ligi final serisi

go hande fuckin baladin go!!! o kupayı almadan milliye gitmek yok!!!

soft mu hard mı

eğer mikrobiyolji çalışıyor ve numunelerinizn bozulmadan analizlerini gerçekleştirmek istiyorsanız soft
yok kristal yapıları inceleyecekseniz hard olabilir

(bkz: soft x-ray spectroscopy) , (bkz: hard x-ray spectroscopy)

(bkz:konuyu salt sekse indirgemeden de fikir beyan edebilmek)

Toplam entry sayısı: 816

detrans pişmanlıkları

nefret suçuyla ifade özgürlüğünün ayrımını 2024 yılında yapamamak... bu neyin ahrazlığı böyle ya, yani orangutan bile öğrenirdi şimdiye kadar herhalde.
zaten sana laf anlatmaya çalışmak beyhude bir çaba, "homofobik eşcinselim" ne demek ya ahahah
sen homofobik değilsin, sen eşcinsellerden değil bizzat kendinden nefret ediyorsun. çünkü zihninin nasıl bir lağım çukuru olduğunu biliyorsun. kendine olan nefretin o kadar boğmuş ki seni başkasına yansıtarak nefes almaya çalışıyorsun. üstüne insanları idraksızlıkla suçluyorsun. o beğenmediğin lgbt dernekleri sayesinde kaç trans intihardan vazgeçti, kaç ailesinden ölümden kaçan lgbt çocuk yuva bulabildi, kaç öğrenci burs bulup dezavantajlı olduğu illerde okullarda okuyabiliyor farkında mısın? lgbt ortamından dışlanmış olmanı garip karşılaman asıl garip olan şey. çünkü sen içgörüsü sıfır olan bir herifsin. senin birini sevebilme ihtimalin yok, birinin seni sevebilme ihtimali yok, bir ortama dahil olabilme bir çarklının dişlisi olabilme ihtimalin yok. ve bu senin karakterinle, yalnızlığı sevmenle ya da seçmenle değil, bizzat karaktersizliğinle alakalı. insanlardan saygı görememiş olman senin zaten zerre saygı hak etmemendendir.
"heteroseksüeller bas bas bağırıyor mu" demen bile seni ele veriveriyor hemen. bugüne kadar saklanarak, kendini sevmeyerek ve hatta nefret ederek yaşamış olabilirsin. ama sana kötü bi haber, herkes senin gibi ezik ve sinmiş halde yaşamayı seçmiyor artık. insanlar kendilerini sevebiliyor ve kendilerini affedip tanıyabiliyorlar. umarım bu seviyeye ulaşırsın bir gün diyeceğim ama dediğim gibi içgörüsü sıfır bir herifsin, bir şempanzeye emek vermek daha net sonuçlar verir sendense.
ama işte senin gibiler için de mücadele edeceğiz. allah kahretsin ki sen ve senin gibileri de kapsamak zorundayız. ama birilerinin artık sizin yüzünüze yüzünüze çarpması gerekiyor gerçekleri. ve bunu yapmaktan hicap duymuyorum hiç. öğreneceksiniz, sike sike öğreneceksiniz.

ibb kitapçılarında lgbti nefreti

bir de oy bölüyorsunuz diye zırlayan ibneler vardı. chp'liler sever zaten islamcılarla el ele vermeyi. hala islamcı önüne domalıp "bakın biz de sizdeniz" ayağı çekiyorlar, hem de bizim üzerimizden. benim varlığıma alenen savaş açan bir zihniyet batarsa batsın. bu ülkenin düzelebilmesi için önce bu chp tarzı oluşumların yıkılması gerekiyor. bu yüzden iyi ki dem parti var, iyi ki başak demirtaş var! ekrem'den de sokak köpeklerinin katli için islamcılarla kol kola giren mansur'dan da kurtuluyoruz bu seçimde. artık kendinize çekidüzeni de siz veriverin. hadi bir daha zırlayın akp kazanacak diye.

akp'nin iyice homofobik bir çizgiye gelmiş olması

sağcılarla ortak noktada buluşulabileceğine inanan daha göçmenle mültecinin farkını bile bilmeyen kafatasçı faşist bir yazar daha, şaşırdık mı? siz nasıl yüzsüz, nasıl korkunç insanlarsınız ya, oğlum siz kimsiniz ya? hangi sağcıyla yan yana duracaksın sen, sen toplumun bir parçasısın da evinin damında o yalandığın sağcıların füzeler patlattığı insanlar değil mi? sen daha iyi bir hayat hak ediyorsun da onlar hak etmiyor mu, sen kimsin ki bu insanlardan farkın olduğuna inanıyorsun?

ümit özdağ yeşil ışık yakmışmış, ulan özdağ tabanında sen ibne halinle nasıl bir karşılık bulacaksın? birlik olacakmışız da mülteci karşıtlığı yapacakmışız. özdağ'ın tohumlarının türk aile yapımızı bozamazlar diye açtığı pankartları da mı görmedi faşist gözlerin. toplum mülteciler ve lgbt arasında bir seçim yapacakmış, peki şeyin bundan haberin var mi mesela toplumun? oğlum toplum zaten o seçimi yaptı geçen seçimde, sen teröristsin toplumun gözünde, seçmedi yani seni hani bunun cevabını merak ediyorsan. çık bakalım pride bayrağı baskılı tshirtle fatih'e. sevgilinle el ele gez bakalım memuriyetin nasıl düşürülüyor sağcılar tarafından. akp iyice homofobik hale geldi kurtuluş özdağ'da öyle mi? şu sıçtığımın hayatını satranç oynar gibi yaşayıp piyon olmaya bu kadar hevesli olmayın.

edit: ırkçı yazar türkmenbeyi girdisini silince havaya yazmışım gibi oldu. eğer kendisini açıklasaydı veya özür girdisi yazsaydı kendi görece agresif girdimi de silerdim ancak kendisi silip kaçmayı seçti. bakan görsün bunu, kendisi hazır "fırsat" yakalamışken özdağcılarla beraber olup mülteci karşıtlığı yapmamız gerektiğini böylece toplum tarafından sevileceğimizi söylüyordu girdisinde. faşist.

edit: şimdi de seri eksilemeye başlamış, zavallı faşist herif, senin gibilerin yüzüne yüzüne faşist diye bağıracağım sizden korkan çekinen umursamayan sizin gibi olsun

onlyfans

eylülün sonlarına doğru rus orta yaşlarda gayet hoş bir adam gelmişti istanbul'a. instagramda bir süredir like'laşıyorduk. açıkçası ilgimi de epey çekmişti. istanbul'a geldiğini haber verdiğinde çok heyecanlanmıştım, bildiğin rus ayısı bi tip, sarı uzun sakalları, kırışık göz çevresi ve kıllı bir vücut...
tabii hemen bilet bakıyorum hızlıca yanına uçabilmek için. kendisi otel tutmuş.
istanbul'a indi, otelde dinlenecek ben de sözde ankaradan yanına geleceğim. telefonda konuşuyoruz, bir anda benimle seksini kaydetmek istediğini ve ileride izlemek için bunu yapmak istediğini söyledi. ben tabii has anadolu çocuğu, yer mi bunları. biraz ağzını aradım ve onlyfans'e başladığını öğrendim. daha öncesinde de lafı geçmiş ve benim onlyfans'la hiç ilgilenmediğimi takip etmediğimi öğrenmişti. yani hiç haberim olmadan pornom yayılabilirdi. tabii ağzına sıçtım bunun, biletimi de yaktım. yalvardı, yüzünü buzlayacaktım dedi ama nafile. en son para teklifi yapınca iyice uyuz oldum. içimde ne varsa ingilizce bildiğim ne kadar küfür varsa ettim herife.
o defter kapanmıştı. dün twitter'da dolaşırken bir türk porno hesabı gördüm, bir onlyfans içerik üreticisi. biraz bakayım diye tıklar tıklamaz kabak gibi bizimkiyle olan pornosunun trailer'ını gördüm.
o reddettiğim sarışın rus ayısı bizim onlyfans'çıyı delmiş resmen. gerçekten güzel bir seksi kaçırmış oldum. tabii buzlanmış bile olsa seksimin bir yerlere yayılmasını istemem ama adamın penisi o kadar güzel ki... uncut, damarlı ve gayet kalın. dişimi doldururdu yani.
işte o an onlyfans'tan etimle kemiğimle nefret ettim. tek içimi ferahlatan şey bizim türkün de gayet iyi hakkını verniş olmasıydı, o yarrak öyle sürülmeliydi, gerekeni yapmış. ama
o rus ayısı benimdi, benim olabilirdi.
orada, bi rus ayısı var uzakta, o rus ayısı bizim ayımızdır diyemedim. neyse sağlık olsun, allah belanı versin onlyfans.

erkeklerin bakılası yerleri

ilk defa veya uzun aradan sonra pasif oluyorsa eğer penetrasyon anındaki yüzleri... aşırı tatlı bir ifade oluyor izlemeye bayılıyorum. gerçi penetrasyona kadar çoktan parmaklamış oluyorum ben tabii ama penisin giriyor olması daha farklı hissettiriyor olmalı.
prostatına ilk değdiğimde zevkten dönen yalvarırmış gibi bakan gözleri, ben üstünde acımasızca devinirken onun aldığı tüm hazzı yüz hatlarında izleyebilmem, bir yandan altımda kıvranıp kaçmak isterken bir yandan da daha fazlası için sürtünmesi... erkeklerin her duygusunu vücudunun her santimiyle yaşamasına ve bu duygu selinin yüzde zuhur etmesine bayılıyorum, çok seviyorum, canım erkekler!

detrans pişmanlıkları

nefret suçuyla ifade özgürlüğünün ayrımını 2024 yılında yapamamak... bu neyin ahrazlığı böyle ya, yani orangutan bile öğrenirdi şimdiye kadar herhalde.
zaten sana laf anlatmaya çalışmak beyhude bir çaba, "homofobik eşcinselim" ne demek ya ahahah
sen homofobik değilsin, sen eşcinsellerden değil bizzat kendinden nefret ediyorsun. çünkü zihninin nasıl bir lağım çukuru olduğunu biliyorsun. kendine olan nefretin o kadar boğmuş ki seni başkasına yansıtarak nefes almaya çalışıyorsun. üstüne insanları idraksızlıkla suçluyorsun. o beğenmediğin lgbt dernekleri sayesinde kaç trans intihardan vazgeçti, kaç ailesinden ölümden kaçan lgbt çocuk yuva bulabildi, kaç öğrenci burs bulup dezavantajlı olduğu illerde okullarda okuyabiliyor farkında mısın? lgbt ortamından dışlanmış olmanı garip karşılaman asıl garip olan şey. çünkü sen içgörüsü sıfır olan bir herifsin. senin birini sevebilme ihtimalin yok, birinin seni sevebilme ihtimali yok, bir ortama dahil olabilme bir çarklının dişlisi olabilme ihtimalin yok. ve bu senin karakterinle, yalnızlığı sevmenle ya da seçmenle değil, bizzat karaktersizliğinle alakalı. insanlardan saygı görememiş olman senin zaten zerre saygı hak etmemendendir.
"heteroseksüeller bas bas bağırıyor mu" demen bile seni ele veriveriyor hemen. bugüne kadar saklanarak, kendini sevmeyerek ve hatta nefret ederek yaşamış olabilirsin. ama sana kötü bi haber, herkes senin gibi ezik ve sinmiş halde yaşamayı seçmiyor artık. insanlar kendilerini sevebiliyor ve kendilerini affedip tanıyabiliyorlar. umarım bu seviyeye ulaşırsın bir gün diyeceğim ama dediğim gibi içgörüsü sıfır bir herifsin, bir şempanzeye emek vermek daha net sonuçlar verir sendense.
ama işte senin gibiler için de mücadele edeceğiz. allah kahretsin ki sen ve senin gibileri de kapsamak zorundayız. ama birilerinin artık sizin yüzünüze yüzünüze çarpması gerekiyor gerçekleri. ve bunu yapmaktan hicap duymuyorum hiç. öğreneceksiniz, sike sike öğreneceksiniz.

akp'nin iyice homofobik bir çizgiye gelmiş olması

sağcılarla ortak noktada buluşulabileceğine inanan daha göçmenle mültecinin farkını bile bilmeyen kafatasçı faşist bir yazar daha, şaşırdık mı? siz nasıl yüzsüz, nasıl korkunç insanlarsınız ya, oğlum siz kimsiniz ya? hangi sağcıyla yan yana duracaksın sen, sen toplumun bir parçasısın da evinin damında o yalandığın sağcıların füzeler patlattığı insanlar değil mi? sen daha iyi bir hayat hak ediyorsun da onlar hak etmiyor mu, sen kimsin ki bu insanlardan farkın olduğuna inanıyorsun?

ümit özdağ yeşil ışık yakmışmış, ulan özdağ tabanında sen ibne halinle nasıl bir karşılık bulacaksın? birlik olacakmışız da mülteci karşıtlığı yapacakmışız. özdağ'ın tohumlarının türk aile yapımızı bozamazlar diye açtığı pankartları da mı görmedi faşist gözlerin. toplum mülteciler ve lgbt arasında bir seçim yapacakmış, peki şeyin bundan haberin var mi mesela toplumun? oğlum toplum zaten o seçimi yaptı geçen seçimde, sen teröristsin toplumun gözünde, seçmedi yani seni hani bunun cevabını merak ediyorsan. çık bakalım pride bayrağı baskılı tshirtle fatih'e. sevgilinle el ele gez bakalım memuriyetin nasıl düşürülüyor sağcılar tarafından. akp iyice homofobik hale geldi kurtuluş özdağ'da öyle mi? şu sıçtığımın hayatını satranç oynar gibi yaşayıp piyon olmaya bu kadar hevesli olmayın.

edit: ırkçı yazar türkmenbeyi girdisini silince havaya yazmışım gibi oldu. eğer kendisini açıklasaydı veya özür girdisi yazsaydı kendi görece agresif girdimi de silerdim ancak kendisi silip kaçmayı seçti. bakan görsün bunu, kendisi hazır "fırsat" yakalamışken özdağcılarla beraber olup mülteci karşıtlığı yapmamız gerektiğini böylece toplum tarafından sevileceğimizi söylüyordu girdisinde. faşist.

edit: şimdi de seri eksilemeye başlamış, zavallı faşist herif, senin gibilerin yüzüne yüzüne faşist diye bağıracağım sizden korkan çekinen umursamayan sizin gibi olsun

prostat orgazmı

bir erkeğin ya da prostatı olan bir bireyin hayatı boyunca alacağı en maksimal zevktir, heteroseksüel erkeklerin bile rektal tuşe muayenesinde prostatlarını muayene ederken birkaç saniye süren muayenede sertleştiklerini gördüm. tr'de evli çiftler openminded olabilse hetero erkekler lavaj nedir bilse ve kadınlar haftada bir gün erkeklerini oyuncakla ya da parmakla sikse çok ciddi söylüyorum mutluluk kat sayısı arşa çıkar ülkede. zaten yattığım tüm evli erkeklerin aktif bile olsa o prostatlarını parmağımla mıncıklarım, bezlerini parmağımla sikerken hepsinin yüzünde salak bi "lan noluyoo oha" ifadesi oluyor, kilitleniyorlar, bunu izlemeye bayılıyorum ve zaten seks bir anda altıma geçmeleriyle devam ediyor, bir de bu evli erkeklerin bazısı sikilmeye "prostat masajı" adını takıp iç rahatlatıyor buna aşırı gülüyorum, tabii ben işime bakıyorum. avrupalı hetero erkekler buna daha çok açık ama maalesef pisler, ben her ne kadar ortadoğu insanını sevmesem de en azından temizlik konusunda daha öndeyiz, çoğu yatmadan önce benim karıları gibi olmadığımı biliyor ve özen göstermek zorunda olduklarından karılarına vermedikleri titizliği bana veriyorlar, vermek zorundalar. her neyse hayırlı forumlar, "prostat masajı" isteyen karısından gizli yorgan altında misafir odası koltuğunda el sikte sözlük gezen evli erkekler varsa yazın canlarım, tabii gayler de aynı şekilde, öpüldünüzzz.

ilk anal seks

anal seks abartılıyor.
iki erkeğin birbirine en yakın olduğu, türlü duyguların eşlik etmesi gereken seksin aşamalarından biridir.
heteronormatif dayatmanın getirdiği anlayış üzerine yanlış yorumlanıp yanlış beklentilere sokabilir insanı. ilk seksinize gerdekmiş gibi davranmayın.
biri sizin içinize girecek, derinlerinizde bir parçasını gezdirecek. size zevk verecek, onun beyninin kimyasal dengesiyle oynuyor olacaksınız. siz de ona zevk vereceksiniz.
bu sevdiğiniz bir erkekle oluyorsa cennetvari bir deneyim olacak. aksiyonlarla değil duygularla düşüncelerle ilgilenmeye bakın.
sevgilinizi içinize alıyorsunuz, vücutlarınız birleşiyor, ayaklarınızı vücuduna sarıyorsunuz. gözleriniz birbirine kenetlenmiş. tüm bunlar olurken tabii ki acı da olacak, zorlanacaksınız da. ama tüm bunlar seksin bir parçası zaten. kimi günler penetrasyona bile gerek duymadan birbirinizi boşaltıyor olacaksınız.
her şeyin ilki zordur, bunu bu kadar önemseyip bundan korkup yıllarca kendini seksten uzak tutan insanlar var.
arkadaşlar seks penetrasyonun çok ötesinde beyninizin içinde olan bir şey. öyle olmasaydı mastürbasyon da yapamazdık. mastürbasyondan farklı olarak, artık yanınızda biri daha var. ve artık bu zevki iki kişi yaşıyorsunuz, bunu yaşarken de birbirinize yardımcı oluyorsunuz. bu kadar basit...
kendinizi germenize korkmanıza gerek yok. iyi temizlenin, iyi yağlanın yeter. gerisi beyninizde ve beyinizde.
bir de şu "sevdiğiniz insanla olmalı" kafasından çıkın, sevdiğiniz değil istediğiniz insanla olmalı.

disney+

kemalist hükümet akp tarafından çarmıha gerilen platform, tüm muhalifler nasıl oluyor da chp'nin susup akp'nin bu kadar ses çıkardığını soruyor hatta içten içe akp'yi tebrik ediyor. yerel seçimlerde büyük hezimetin ayak sesleri şimdiden duyuluyor, tece'nin yeni yüzyılının ilk çeyreği biterken akp'nin elini güçlendiren şey mustafa kemal mi olacaktı, oldu valla.

senelik üyeliğimi yeniledim, neredeyse hiçbir şey izlemiyorum, helal-i hoş olsun. zengin bir içeriği var ve arşivinin orada bir yerde duruyor olması içimi rahatlatıyor. umarım akp'lilerin ve kemalistlerin elinde lağvedilmez.

islamcılar ve kemalistler en son lgbt konuşulurken el ele vermişti, şimdi de kemal için aynı saftalar, yürrüyün be bozkurtlar kim tutar sizi

taylor swift

kimi yazarlarca overrated bulunan dönemin en büyük sanatçısı. ne overrated ama senelerdir bitiremedik abarta abarta...
taylor'a olan sevgi değil de belki de ingilizce seviyeniz incelenmeli. zira "lordeyi" yazan birinin fikri ne kadar değerli olabilir? ne yaptın yazıldığı gibi mi okudun, klasik taylor hater'ı ahahaha

yeni müzik radarı

spotify'ın daily mix'lerinden sonra en sevdiğim seçkisi. bir zamanlar bir iki şarkı da olsa dinlediğin sanatçılar yeni şarkı çıkardığında önüme düşmüş oluyor ve "aa evet böyle bir grup vardı" diyorsun. kişiye özel olması çok iyi olay.
bu haftaki listemden sevdiklerim:







ingiliz aksanının çok seksi olması

eargasm dedikleri şey, bayılıyorum.
örneğin;

ayta sözeri

2 hafta önce çıktığı harbiye konserine sözel olarak arayarak davet ettiği ve sözümona yer ayırdığı lubunyaları en arka sıralara atmaktan, kendini medyaya "makul" gösterecek ünlü arkadaşlarını ise en önde konumlandırmaktan gocunmamış vasat sesli sanatçı.
eğer arayıp davet ediyorsan bu insanları, en azından önlerde olmayı hak ederler diye düşünüyorum. davet ettiğin kişiler "herhangi biri" olmamalı zannımca. boş koltukları doldursunlar diyerek çağırdıysan o başka tabii. zira ayıp olmasın diye davete icabet eden insanlar o ses renginde birini arka sıralardan da olsa duyalım diye gelmemişlerdir eminim.
tabii ki kendisi bu kültürden uzak biri olduğunu her seferinde belli ediyordu, bu yaptığı terbiyesizlikle de iyice ayyuka çıkarmış oldu karakterini.

allah kitap muhabbeti yapan gay

"kim ne yaparsa yapsın bana ne" diyerek savunulmaması gereken kişidir, çünkü yanlamaya çalıştığı insanlar sana böyle yaklaşmazlar. aksine, "sen ne yapıyorsan benim haberim olacak ve istediğim şekilde yapacaksın" derler. ha bunun pratikte bir karşılığı yok, biz gayler -o müslüman gay de dahil- çoktan kaybettik. pek yakında yerel seçimler de kazanılır kazanılmaz bizim için gelecekler. bunun için düğmeye basıldı, çalışmalar dahi yapılıyor, doktorlara "lgbt hastalıktır" makaleleri yazdırılıyor, yakın bir zamanda başımıza çökülecek, cinsiyet değiştirme ameliyatının yasaklanmasıyla başlayıp yaşadığımız ilişkilere evlere dahi girilecek. bunun müsebbibi de o ılımlı müslüman gay olacak, bakalım uyduruk allahı onu koruyabilecek mi?