bu aralar popüler bilim kitaplarını okuyorum. daha doğrusu okumaya çalışıyorum diyeyim.
genelde yine psikoloji,sosyoloji alanıyla dogrudan ilgili kitaplar tercihim.
john katzenbach: psiko analist tavsiyemdir.

bütün evrenin hakimi olsan değiştireceğin tek şey ne olurdu? (evreni yok etmek yok)

olmazsa olmazlarım
-otrivine çünkü hava değişimlerinde ilk 2 gün burnum kesinlikle tıkanır.
-bira açacağı olmazsa çantada ona tatil demem.
-gopro. dağda, bayırda, denizde, havada çekim yapmazsam durumam.
-sivrisinek koruyucu sprey. sivrisinek camiasinda epey popüler olduğumdan takip ediyorlar. duydum ki masalarina meze oluyormuşum..
akla gelenler bunlar.

özünde sevmediğim argüman.
sıfatları oldum olası sevmem. insanın hayatında kendisine dair ne kadar sıfat olursa o kadar kısıtlanıyor.
toplumda idealize edilen erkek modeli nasıl kendisini ifade ederken ben heteroseksuelim demiyorsa, deme ihtiyaci hissetmiyorsa bu ve bunlar gibi sıfatları kullananlar keşke kullanmak zorunda kalmasa.

şöyle bir zirveye kim hayır diyebilir ki..

anı yaşamayı ve anın getirdiği sonuçları seviyor ve kabulleniyorum. sanıyorum ki bundan dolayı pişmanlıklarım yok. ve yine bundandır ki hayır 2. bir şans istemiyorum.

nefret ettiğin, iğrendiğin bir insanın yüzüne gülüp onunla arkadaşlığını devam ettiriyor musun?

50 kişilik sınıfa amfide sunum yaparken yere düştüm. düşünce istemsizce kahkaha atmaya başladım. benimle birlikte sınıf ve hocada.

peki kalbinin en derinliklerinde arzuladığın şey ne?

-ondan öğrenebileceğim bir şeyler olmalı. konu ne olursa olsun kendisini bir alanda yetiştirmeli.
-açık sözlü, sorgulayıcı hatta biraz sarkostik tavıları olabilmeli. zıtlık ilişkileri diri tutar.
-sinemaya, müziğe ya da herhangi bir sanat dalına ilgili olmalı, en azından fikir yürütebilecek kadar.
-az konuşmamalı. konuşmamak için kendisini kasan, moda sokan protipleri çok sevmem.
-şahsına münhasır zevkleri ve tercihleri olmalı. kendince hayata dair ufak zevkleri yakalayabilmeli.
-yönlendirici olmamalı, olacaksa şayet kendisine güveniyorsa deneyebilmeli.
- en önemlisi şayet kendisini bir durumdan ötürü altta konumlandırıyorsa üste çıkmak için uğraşmamalı. olan her durumu kabul edebilmeli.
- biraz psikoloji, felsefe ve sosyoloji ile ilgilenirse eğer kıbleyi göstersin ben taparım ona.

güzel bir günün berbat akşamını anlatıyorum, toplanın!!

bir arkadaşım aradı bugün yorgocum misafirim geldi eğlenmeye gidicez sende gelsene diye. şahsımın da ihtiyacı olduğundan düştüm yola.
neyse buluşuldu, alexandraya gidildi. 2 kadın ve bir adet yorgo ile terasa oturuldu. şansımıza gittiğimiz mekanda bir dans kursunun eğlence programı varmış, salsalar, çaçalar havalarda uçuyor bildiğiniz.

alkollerimizi yudumlarken arkadaşımın misafirine bir alıcı gözüyle baktım. dedim yorgo bu kadın güzel kapatsın mı falan diye düşüncelere dalıp gittim. neyse ki bu düşünceden hızlıca uzaklaşıp ortamın akışına bıraktılar kendilerini, bıraktılar diyorum ben dağıtınca kimse tutamıyor beni (evet).

eğlencenin kırıntılarını toplarken misafir olan arkadaş yanıma geldi. ''aşık oldum ulan yorgo'' dedi. aha bana yürüyor diye tam düşünecekken, kulağıma eğilip birilerini tarif etmeye başladı. tarifi tam duyamadım ama kafamı çevirdiğimde anlattığı kişiyi anladım. sayın misafire, çok istiyorsan konuş diye telkinde bulunurken yapamam, edemem diyince dedim ki gir belime.

efenim tarif ettiği kişi güzel bir kadınla dans ediyordu. ulaşıp yanlarına 1-2 dk john travolta dans figürlerimi gerçekleştirip kadehimi kaldırıp çocuğa doğrulttum. yuvarlak masa şövalyelerin ant töreni gibi 4 kişi aynı anda kadehleri tokuşturup, dans etmeye başladık.

asıl nihai planım anlayacağınız üzere (kim okudu buraya kadar yeşillendirin) benim karşısında ki kadını kapatıp, arkadaşımla çocuğu shiplemek. ortamları kaşarı olan ben- bu planı eksiksiz yerine getirdim ki diğer kadını da ben kapattım. neyse efenim ben biraz gaza gelip epey unuttum herkesi ve epey bir aramızda çekim oldu kızla. tabii dans ederken çocuğun sadece arkadaşı olduğunu öğrendim.

bu güzel ortam çok sürmeden ensemde soğuk bir el hissettim. bizim misafir arkadaş çekti beni kenara diyalog şu (x:arkadaş)

x: yorgo amk senin!!
yorgo: ne oluyor kızım ben ne yaptım?
x: ulan gittin çocuğu bana saldın, kızı sen kaptın!
yorgo: sen istemedin mi?
x: ulan ben dans ettiğin kızı kast ediyordum amk!!

ufak bi fatal error hatası verip, kısa süreli lal taklidi yaptım. hemen özür diledim arkadaştan. tutup kolundan ayrıldık onların yanından diğer arkadaşım zaten herkese salça oluyor onu alma bahanesiyle yanına gidip '' ulan arkadaşının lezbiyen olduğunu söyelesene'' dedim.. demez olaydım ''oha lezbiyen mi o'' tepkisi alınca aha yorgo sıçıp, anka kuşunun bulunmaz tüyünü de muntazam bir şekilde diktin dedim kendime.

ya bilmediğini bilmiyordum, sakın söyleme falan dedim, tamam dedi ve 5 dk sonra söyledi bir de neden bana söylemedin tribine girdi. bildiğiniz ortama demet akalın zehri saldım istemeden. neyse efenim biraz konuşup, durulduk derken dans ettiğim kadın gideceklerini belirtmeye geldi yanıma. yani gidiyorum numaramı al dedi, isteyemedim..
istesem hande ataizi ye ne dedin sen tokatı minvalinde bir tokat yemekten korktum..

velhasıl kelam dostlarım kızı istemeden ifşa ettim, beğendiği hatunu istemeden kapadım ve gününü zehir ettim. güne puanım 1...

tüm bunlarla birlikte bu entry votka yudumlarken girildi.

hemen hemen hergün değistiriyorum.
yeni yıkanmış mis kokulu nevresimin içinde uyumak gibi bir fetiş geliştirdim kendime.
hele uyumadan duş alıp o koku armonisinde uyumak.. hmmm

naruto animesinin en cool abisidir.
hatta anime tarihinin en cool abilerindendir. amv de gördüm yine.
özledik abi geri dön..

yine aynı şeyler olacak.
dayak yiyecekler, biraz daha yiyecekler sonra birileri ölecek amma illa ki bir şekilce dirilecek.
velhasil kelam yine vasat bir film olacak. marvel in artık paralel evren olaylarıni işleyip biraz daha farklılık yaratması gerekiyor bence.

yaklaşık 2 gündür yataklara mahkum eden, iş güç yaptırmayan bu illet ve zillet hastalığın tedavi yöntemlerini arıyorum efenim.

-hastahaneye gidildi serum tedavisi yapıldı.
- en son şaman ayın törenlerinde kullanılan otlar kaynatıldı tüketildi.
- çorbalar kase kase içildi.
- doktorların verdiği ilaçlar kullanılmaya devam edilmekte

çok süpersonik tavsiyesi olan yazarlar var mıdır? help!

dünyanın en salak çocukluğana sahip kişi olabilirim.

-allah a dua ederdim kısır olayım diye. böylece her seviştiğimde çocuklarım olmayacak ve ben her zaman sevişebilecektim .
-allah ı evimizde bulunan bir tablodaki kadın sanardım. ona bakarak dua ederdim.
-bütün yaşlı insanları öz dedem sanırdım. (annem yüzünden her yaşlıya dedem, annem diye seslenirdi)
-rüzgarı gerçekten kontrol edebildiğimi düşünürdüm.

daha bu liste o kadar çok uzar ki... kim ne yaptı benim hayal dünyama..

bir gün dans edeceğim bununla..

trabzon
tranzon
trabzon
bana her yer trabzon.

neye göre değerli bilmiyorum.
eski sevgilimle birlikte duş alırken duşakabınin kapısindaki cam patlamıştı (ciddem bomba gibi patladı) oradan bi camı alıp daha sonrasında o camla özel bi kolye yaptırıp hediye etmiştim.

ha benim için en değerlisi simyaci adlı kitabin 25. yıl özel baskısını bulmuştum ona hediye etmiştim.

altaki yazar eski sevgilin seninle (duygusal bir bağ olmadan) seks yapmak isteseydi ne yapardın?

tarlabaşında mesai yapan birisi değilim sayın baykuş amma kesinlikle geç değildir. her değişim bir başlangıçtır, son olarak gördüğümüz ölüm bile inançlı birisi için başlangıç sayılıyorsa şayet yap gitsin kim tutar seni!

hadi bize yaptığın en büyük kahpeliği anlat.

konu iltica ise dersim e sığınırdım.
anadolu elbet bağırına basacaktır beni :)

sevgilinle battaniye altında film izlemek mi? yoksa deli gibi mekanda eğlenmek mi?

gün içinde 2. aynı soru :)
çok ötekileşmiş, uç noktalarda olamıyorum. hatta bugün bi arkadaş misyoner yorgo diye bir lakap taktı :)

kendini en aciz hissettiğin anı anlatır mısın?

temeli zaten baştan yanlış olan politikanın yanlış getirisidir.
mültecilerin eksilerini herkes gibi biliyor ve kabul ediyorum. fakat empati yapılmasi gerektiğini düşünüyorum. yapılan yardımları kesmek yerine "gerçekten yardıma muhtaç insanlardan" bu eli çekmek doğru değil. o zaman gurbet ellerde çalışan türk işçilerine yapılan muammeleyede en milliyetçi duygularımızla hak verelim.
bunlar dışında özellikle arsa, ev alımı ve iş yeri açma ile ilgili biraz daha kısıtlayıcı uygulamalara gidilmeli.
adı üstünde mülteci.