sarosbalik

Durum: 1067 - 0 - 0 - 0 - 06.04.2016 02:23

Puan: 23394 - Sözlük Kaşarı

15 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 54

kaynak götüm medyası

rektörden bizzat alınan bilgiye göre hiç olmamış bir görüşmeyi zaman gazetesi "odtü rektörü acar’dan erdoğan’a sürpriz ziyaret" diye verebiliyor...

0a2f1

sözlük yazarlarının 2013 beklentileri

bingöl üniversitesi

akp'nin biz yaptık oldu üniversitelerinden biridir. şimdiye kadar kimsenin dikkatini çekmeden maaşlarıyla bingöl ilinin en zenginleri listesinde hayatlarını sürdüren bu arkadaşlar başbakanın odtü'yü kınayan bişi yayınlayın lan emriyle ilk kez kamuoyunda boy göstermişler. kınama metninde neyse ki kopi peyst yetenekleri sayesinde fazla falso vermeyen arkadaşların internet siteleri muhteşem. bir dost, üşenmemiş araştırmış ve üniversitenin trajikomik öyküsünü derlemiş. metin bire bir alıntılanmıştır, linklere girildikçe mizah dozajı katlanmaktadır, buyrun:

"ingilizce tanıtım sayfasında, logonun altındaki müthiş slogan şöyle; “science & culture of the sun”.
“güneşin bilim ve kültürü”, yani.
söylenmek istenen bu muymuş ?
değil.
ne söylenmek istendiğini türkçe tanıtım sayfasında bakınca anlıyoruz.
“bilim ve kültür güneşi” demek istemişler, bu kadar becermişler.
türkiye cumhuriyeti devletine ait koskoca üniversitenin becerebildiği bu.

http://www.bingol.edu.tr/ adresindeki türkçe ve ingilizce tanıtım adreslerini 'tıklayın ve görün.

bu kadar mı? değil.

şimdi sağ üst köşedeki türkçe ve ingilizce dil seçenekleri ile birlikte http://www.bingol.edu.tr/icerik_detay.as... adresini (ya da o adresteki metni kaldırmış olabilecekleri ihtimaline karşı arşivlenmiş ekteki görüntüyü) 'tıklayın ve yardımcı doçent dil sınavı duyurusuna bakın.
hepsi bir yana da, ne de güzel bitirmişler duyuruyu… “relevant advised”…
“ilgililere duyurulur” demekmiş niyetleri, böyle münasip görmüşler çeviriyi.
üstelik de dil sınavının duyurusu bu.
(ifadenin yarısı küçük harf, yarısı büyük harf, üzerinde hiç durmuyoruz bile).

hiç mi ingilizce bilen yokmuş bu üniversitede? olmaz olur mu ?
http://www.bingol.edu.tr/programlar.asp?... adresine girin ve görün; başında bir profesör ve iki yardımcı doçentin bulunduğu bir 'ingiliz dili ve edebiyatı’ bölümleri de varmış üstelik. anlayın artık bu " ünilise"deki öğretim elemanlarının ve de onların vereceği eğitimin düzeyini.

bu durum karşısında rektörü ne işe yarar, n’aparmış bu kurumun derseniz… http://www.bingol.edu.tr/rektor.asp adresindeki tanıtımında göreceğiniz üzere, rektör (hemi de prof., dr.) gıyasettin baydaş “iyi derece”de ingilizce bilmekteymiş. belli ne kadar iyi ingilizce bildiği. örneğin şu cümle özgeçmişinin ingilizce metninden;

“he was born in 1959 in bingöl. elazýð, malatya and completed his primary, secondary and high school education. firat university in 1981 as a result of the entry into ösys department of biology, faculty of arts and sciences won. he graduated in 1985 with a high degree sections. in 1985, firat university, faculty of medicine, began his career as a research assistant at the department of physiology. the same department in 1988 and completed his graduate education. in 1991, "hiperammonyemik rat brain gamma aminobutyric acid (gaba) amounts" successfully completed his doctorate with a dissertation on the "doctor" was the title.". bitti mi? hayır...

“sosyal bilimler enstitüsü, işletme bölümü” tanıtım sayfasına giriyorsunuz. ingilizce tanıtım sayfası bomboş. türkçe tanıtım sayfasında ise tek sözcük; “ işletmeeeeee…”.
( http://www.bingol.edu.tr/programlar.asp?... )
ne ola ki bu “…meee…” ?
“türk dili ve edebiyatı” bölümü olsa, kemalettin kamu’nun “ bingöl çobanları” adlı şiirine bir yollama diyeceğiz ama, o da değil.

“gerçekten n’apar bu müessesenin başındaki adam derseniz, daha ne yapsın, müessese yönetiyor işte. bir tür aile şirketi… sayalım;
1. rektör : prof. dr. gıyasettin baydaş
(http://www.bingol.edu.tr/rektor.asp)
2. rektör danışmanı : prof. dr. burhanettin baydaş
( http://www.bingol.edu.tr/rektor_danisman... )
3. öğretim üyesi : yrd. doç. dr. abdulvahap baydaş
( http://www.bingol.edu.tr/programlar.asp?... )
4. öğretim üyesi: yrd. doç. dr. zeynep baydaş (tuzcu)
( http://tavz.net/index.php?git=haberler&o... )
5. araştırma görevlisi : mahmut baydaş
( http://www.bingol.edu.tr/akademisyen.asp... )
6. araştırma görevlisi: fatma baydaş (caf)
( http://www.universitehaber.com/HOCA9094_... )

bear olmanın şartları

yılın son kampanyası, önümüzdeki 5 gün içinde ayı olmak çok kolay. şartsız şurtsuz herkes ayı olabilir. tek yapmanız gereken kendi kendinize " ben ayıyım" demek. bu ifadeyi başkasına tebliğ etmek zorunda değilsiniz. acele edin, 2012'nin bu son fırsatını kaçırmayın.******

lgbt örgütlerinden odtü ye ve öğrencilere destek

(bkz:#101136) nolu tanım girildiği sırada metin henüz hazırlık aşamasındaydı ve belirtilen örgüt ve öğrenci topluluklarının internet sayfasında yer almamıştı. son haline ise şu iki kurumda eklendi:

bahçeşehir gri - bahçeşehir üniversitesi
listag ( lgbtt aileleri istanbul grubu)

sebahattin zaim üniversitesi

rektörünün kısa hayat hikayesi: "üniversite rektörü adem esen, geçmişte akp konya selçuklu belediye başkanı olmuştu. belediye başkanlığı döneminde selçuklu belediyesi, durduğu yerde çöken zümrüt sitesi’nde 92 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından açılan davada mahkum olmuş, belediye cezayı ödemeyince belediyenin banka hesabı ve gayrimenkullerine haciz konulmuştu. adem esen, faciada ölenlerin arkasından menfaatperestlik yapıldığını ifade etmişti. içişleri bakanlığı ise adem esen’in hakkında soruşturma izni vermemişti."

üniversitelerden odtü'ye kınama

kınayan üniversitelerin tam listresi ve kınama metinleri: http://kontrasalvo.blogspot.com/2012/12/...

kınayan üniversitelerin rektörlerinin akp ile ilişkisi: http://onurerem.com/2012/12/25/iktidarin...

18 aralık 2012 odtü'de erdoğan'a protesto

lgbt örgütlerinden odtü ye ve öğrencilere destek

18 aralık 2012 tarihinde recep tayyip erdoğan’ın odtü kampüsüne iki yıl sonra tekrar teşrif edişi tüm türkiye’de günlerce tartışıldı. basında da bolca yer aldığı şekliyle, başbakan’ın sebebi ziyareti, göktürk2 uydusunun (çin’den) fırlatılışını gerçekleştirmek üzere (muhtemelen kırmızı ışıklarla süslü) sembolik bir düğmeye basmaktı. görev zordu ve sorumluluk istiyordu. bu sebeple başbakan, zorlu görevinin stresinden olmuş olacak, odtü’ye teşrifini 3600 polis, 20 zırhlı araç ve 8 toma ile gerçekleştirdi. peki bunca koruma ve silahlı desteğe rağmen öğrenciler “ne cürretle” başbakanı protesto etti ve polisin nefret ve kinine rağmen neden direnişlerini saatlerce sürdürdü?

mesele kimi yayın organlarında “uyduya karşı öğrenciler” diye anlatıladursun, öğrencilerin derdi ne uzaya fırlatılan göktürk2 uydusu ne yerçekimi kanunu ne de suyun kaldırma kuvveti idi. o gün odtü’de öğrenciler, yeni yök yasa tasarısı ile üniversitelerin sermaye ve siyasal iktidar tarafından işgalini, akp hükümetinin azimle uyguladığı militarist, savaş yanlısı, neoliberal politikalarını protesto etmek, yaşam alanlarının tayyip erdoğan’ın polis ordusu ile kuşatılmasına karşı durmak ve eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitimi savunmak üzere yürüyüşe geçtiler. fakat öğrenciler -görüntülerde de oldukça açık olduğu üzere- henüz polis barikatına 100 metre bile yaklaşmadan ve hiçbir uyarı yapılmaksızın bir anda polisin biber gazı, ses bombası ve tazyikli su saldırısı ile karşılaştılar. saat 14.00 sularında başlayan polis işgali, başbakan odtü’yü terk ettikten sonra da geç saatlere kadar devam etti. bu süre zarfında dersliklerin, laboratuvarların içine, kütüphane önüne ve hatta odtü kreşi’ne kadar gaz bombası atıldı; odtü çalışanları, çocuklar ve öğrenciler biber gazından olumsuz etkilendi, üniversitede hayat durdu. bir grup öğrenci saat 21.00 sularında protesto sona erdikten sonra, odtü ormanında çok sayıda polis tarafından sıkıştırılıp öldüresiye dövüldü! bu öğrencilerin ifadesine göre polisler “kendi başımıza dert mi açacağız” diyerek dövdükleri öğrencileri gözaltına almadı.

polis saldırısının hemen ardından odtü’ye ve eylemci öğrencilere karşı medya saldırısı başladı. başbakanın öncülüğünde olmak üzere öğrencilerin terörist ilan edilmesi, hocaların değersizleştirilmesi, üniversite idaresinin “ikiyüzlülükle” suçlanması ve bir bütün olarak odtü’nün kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırılması için akp hükümeti ve medyası harekete geçti. öğrencilerine yapılan saldırılara karşı ders bırakan üniversite hocalarına başbakan, “siz derse girseniz ne olur girmeseniz ne olur” derken o çok övündüğü ve övünmemizi beklediği göktürk2 uydusunun odtü’lüler tarafından tasarlandığını unuttu; bedenleri hedef alınarak atılan yanar dönerli gaz bombalarını polise geri atan öğrencileri “molotof” atmakla, terörist gruplara üye olmakla suçladı. iktidarın taarruzu bununla sınırlı kalmadı. polisin “odtü saldırısı”ndan 2 gün sonra 10 öğrenci apar topar ev baskınları ile gözaltına alındı. operasyon ankara cumhuriyet başsavcıvekilliği'nin talimatı üzerine terörle mücadele şubesi tarafından yapılmıştı ve öğrencilerin evlerinde bulundurdukları yasal yayınlar, daha önceden katıldıkları basın açıklamaları ve hatta 2 sene önce odtü’de polis barikatı önünde oynadıkları uzun eşek dahi aleyhlerinde kullanılmak üzere dosyalarına eklenmişti. 2 öğrenci savcılık soruşturması sonucunda serbest kalırken, diğer 8 öğrencinin tutuksuz yargılaması önümüzdeki günlerde devam edecek.

bizler aşağıda imzası bulunan homofobi ve transfobi karşıtı lgbt örgütleri ve üniversite toplulukları olarak akp hükümeti, polisi ve medyasının yukarıda tarif edilen tüm saldırıları karşısında odtü’nün ve üniversite öğrencilerin yanında olduğumuzu ve ileriki sürecin takipçisi olacağımızı duyuruyoruz.

bilgi gökkuşağı
bilkent renkli düşün
bogazici universitesi anti homofobi ve transfobi toplulugu lubunya
cins kulüp - sabancı üniversitesi
dtcf toplumsal cinsiyet topluluğu
flu baykuş mimar sinan üniversitesi
galatasaray üniversitesi nden lgbt öğrenciler
gökkuşağının kızılı
hacettepe üniversitesi homofobi ve transfobi karşıtı öğrenci topluluğu
hebûn lgbt derneği diyarbakır
itü cins arı
i ü radar homofobi transfobi karşıtı öğrenci topluluğu
kadir has üniversitesi lgbt lere özgürlük cephesi
kaos gey lezbiyen kültürel araştırmalar ve dayanışma derneği ( kaos gl)
koç üniversitesi lgbt topluluğu kuir
lambdaistanbul
legebit ege üniversitesi
marmara üniversitesi madimar
morel eskişehir lgbt
odtü lgbt dayanışması
pembe hayat lgbtt dayanışma derneği
siyah pembe üçgen
spod sosyal politikalar cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim çalışmaları derneği

hayatı sadece iş olan insanlar

şerafettin elçi

kürt siyasetinin barışçıl dile sahip olan isimlerinden biridir ve 25 aralık tarihinde kanser'den vefat etmiştir.*

şerafettin elçi, 14 mart 1938 tarihinde şırnak'ın cizre ilçesinde doğdu. ilk ve ortaokulu cizre'de, liseyi mardin'de okuyan elçi, yüksek öğrenimini ankara üniversitesi hukuk fakültesi'nde tamamladıktan sonra diyarbakır'da avukatlık stajı yaptı. cizre'de bir süre avukatlık yapan elçi, 12 mart döneminde türkiye kürdistan demokrat partisi sanıkları arasında diyarbakır askeri mahkemesi'nde yargılandı ve 8 ay kadar askeri cezaevinde tutuklu kaldı. elçi, 1977 milletvekili genel seçimleri'nde mardin milletvekili olarak parlamentoya girdi. şerafettin elçi, 1978–1979 yılları arasında bayındırlık bakanı olarak görev yaptı. 12 eylül darbesinden sonra tutuklanan elçi, ankara sıkıyönetim mahkemesi ve yüce divan'da yargılanarak çeşitli cezalara çarptırıldı. 1992'de kürt hak ve özgürlükler vakfı'nın kurulmasına öncülük eden elçi, vakfın kurucu başkanlığını yürüttü. vakıf, 1995'te kürt kültür ve araştırma vakfı olarak tescil edildi. elçi, 1994'te de bir grup arkadaşıyla kürt demokratik platformu'nun kuruluşunda rol oynadı, bu platformun sözcülüğünü yaptı. kürt demokratik platformu, 3 ocak 1997'de kurulan demokratik kitle partisi'nin oluşum faaliyetlerini yürüttü. şerafettin elçi, daha sonra demokratik kitle partisi'nin genel başkanlığı'na getirildi. demokratik kitle partisi, 26 şubat 1999'da anayasa mahkemesi tarafından kapatıldı. elçi, daha sonra 19 aralık 2006'da kurulan katılımcı demokrasi partisi'nin genel başkanı oldu. 12 haziran 2011 seçimlerinde diyarbakır'dan bağımsız milletvekili seçilen şerafettin elçi, evli ve 7 çocuk babasıydı.

cocuklugumun soguk geceleri

hay allah, meğer eski eniştemmiş. bacım kadar severim ama. ha enişteci değilim. o kadar da değil... hayatına yepisyeni bi şekil vermiş. eminim yeni yerleştiği şehirdeki kediler* çok memnun olmuşlardır onun yakınlarında gördükleri için. leyleği havada gördüğüm anda damlayacağım ege'de kocaman açık bir kucak daha olacağını bilmek güzel...****

arkadaşa eşcinsel olduğunu söylemek

birçok arkadaşım bu durumu gayet "umursamazlıkla" karşıladı. zaten ben de gayet "umursamaz" şekilde beyan etmiş oldum çoğuna...

x: canım h.sonu ankara'ya geliyorum, müsait misin?
sb: he müsaitim, y'yle oturuyoz,* onun ve benim yapmamız gerekenler var ama misafir edebiliriz tabi ki de seni..
x: y kim? ev arkadaşın mı?
sb: evet, aynı zamanda da sevgilim...
x: ha tamam... rahatsız olmazsınız di mi?
sb: yok yok olmayız gel.. iyi olur hem değişik bikaç muhabbet ederiz.. o da benim geçmişimi öğrenmiş olur biraz daha...
x: tamam o zaman, bileti mi alınca geleceğim saati söylerim...

bir diğer arkadaşımda ise farklı bi sorun yaşamıştık.* benim eşcinsel olduğumu bilmesine rağmen pratikte yanımda hiç kimseyi görmediği için bu konunun esamesi okunmuyordu muhabbetlerimizde. hoş o da kadın arkadaşlarından bahsetmezdi. istanbul'da olduğumu feysbuk marifetiyle öğrenen arkadaşım beni aradı ve

d: lan, istanbuldaymışın... ne aramıyon götoş!
sb: he istanbuldayım. sevgilimleyiz. o yüzden aramadım. yanımda o varken seninle görüşmek istemedim. kusura bakma, şimdiye kadarki hal ve tavrından senin bu konuyu kaldıramayacağını düşünmüşüm demek ki...!
d: o nerden çıktı lan:s benim senin yöneliminle sorunum yok ki. bu konuda sana bişi de demedim..!
sb: haklısın ama zaten sıkıntı da bu. başka eşcinseller hakkınca konuşurken baya homofobik olabiliyorsun. farkında olmadan da. hatta yakın arkadaşım olmana rağmen benim duygusal hayatımı merak etmemen bile bence homofobik bi yaklaşım. kusura bakma d kafamda kurduğun imajın bu...
d: haklısın, gerçekten özür dilerim. istemeden de olsa seni üzmüşüm. gelsenize yemek yiyelim - içelim..
sb: olur, konuşayım elemanla, sana haber vereceğim..

konuştum, gittik ve mükellef bi kebap sofrasına oturduk. yedik içtik...

nagehan alçı

şu dakikalarda cnn de boy gösteren hilkat garibesi... odtü lü öğrencilerin nasıl da piyon gibi kullanıldığını anlatıyor. eski bir odtü lü ve satranççı olarak çift taraflı yanlışlıyorum bu kadını!! piyon sensin, odtü lü gençler de seninle uzun eşek oynasın!*

bekir coşkun

cumhuriyete mi yazıyor yoksa benim feysbuk feed ime mi bilemedim. kendisiyle yaklaşık üç yıldır tanışığız. elemanın yazdıklarını her sabah muntazam şekilde paylaşan bi kitle var arkadaş listemde.*** neyse efenim arkadaşın hayatından tayyibi bi çıkarsan alimallah ölür. vallahi de billahi de ölür. yok adamın başka bir dünyası. en son odtü'deki protestoları konu edeyim demiş yazık; baya da zorlamış ifadelerinde odtü kullanmaya ama 10 paragraflık yazının ikinci paragrafına gelmeden odtü kelimesi, öğrencileri ve protestosu kaybolmuş yazıda... iki gün üst üste köşesini doldurup parasını kazanan bu köşeci arkadaşa şu soruyu şimdi sorsam cevabını alamayacağıma çok çok eminim: " odtü lüler o gün neyi protesto ediyorlardı?

eşcinselliğin beş şartı

1) adonise iman*

2) necasetten teharet*

3) hadesten teharet*

4) na-setrül avret**

5) istikbali orgazm*

üniversitelerden odtü'ye kınama

mimar sinan gsü'lü öğrenciler rektörlerini ziyarete gidip kulağını çekmişler ve adama ne olup bittiğini anlattırmışlar. molotof kokteyli atma-tekerlek yakma olaylarının doğru olup olmadığını bilmediği anlaşılan rektörcük "görüntüleri izlemedim; o metni de ben yazmadım... önümde buldum, imzalamak zorunda kaldım" dedikten sonra ağlayarak uzaklaşmış. metni gönderenlerin allahlarından kendisine biraz haysiyet ve gurur vermesini temenni ediyoruz. yazıklar olsun sizi akademisyen yapana- yazıklar olsun sizi rektör yapana diyoruz.

olayın haberi için: http://ayisozluk.com/lnk/a6870d

bu durumda yanıt bekleyen bazı sorular:

soru 1: akademisyenlerin reddettiği rektörlerin imzaladığı metni kim yazdı? msgsü rektörü “bana hazır geldi” diyor. diğerlerine de hazır mı geldi?
soru 2: odtü'ye saldıran metne senato kararları olmadan nasıl üniversitelerin imzası atıldı?
soru 3: “orijinal metni ben yazdım ve diğerlerine gönderdim” diyecek bir rektör çıkacak mı? kara murat kim?
soru 4: yoksa odtü'yü hedef alan metin yukarıdan hazır mı geldi, örneğin başbakanlıktan?

(sorular için bkz: http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=... )

roboski için adalet platformu

hak par dışındaki kürtleri temsil eden ve rengini yansıtan siyasal yapılar, sendikalar, sivil toplum örgütlerinden oluşan 850 kurumun oluşturduğu platformdur. aralarındaki siyasi çekişmeleri bir kenara bırakılarak roboski'de ortaklaşmaları "aptal solcular yüz parçaya bölününce başımıza gelenlere bakınca" gayet manidar ve yerinde olmuş: http://www.ozgur-gundem.com//index.php?h...

roboski katliamı

ateist sözlük yazarları

pratikte ateist olmayanlardan bi farkları yoktur. yerler, içerler, okurlar, düşünürler, ötekileştirilirler, kanunen yok sayılırlar, tanışma siteleri kullanırlar, hemcinslerine aşık olup hemcinsleriyle sevişirler. dahası ateist olmaları öldüklerinde üstleri başkarı soyulup alakasız biri tarafından hortumla yıkanıp kıçlarına pamuk tıkılmasına ve kefenle gömülmelerine engel bile teşkil etmez. bu yüzden kim oldukları çok da önemli değildir.

(bkz: türkiye de herkesin sünni heteroseksüel ve türk varsayılması)
  • /
  • 54
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 1067

kekin içinden çıkan allah yazısı

akıl akıl gel kıçıma takıl vol.302043204320 şeklindeki haberdir. elin öldükten sonra karını 8 saat daha sikebilirsin yasalarıyla hristiyan domatesleriyle taşak geçerken yerli saçmalıkları övme durumudur... her neyse efenim, haberde ailenin verdiği aşırı keyifli pozun sinir bozuculuğuna rağmen yine de paylaşayım dedim.

ha, haberin sonundaki "kekin allah yazan kısmını ayıran çalık ailesi geriye kalan diğer kısımları çayla birlikte yedi" kısmında sandalyeden düşüyodum şerefsizim...*

http://www.ilgazetesi.com.tr/kekin-icind...


benzer durum için (bkz: koli göbeğine attırırken oluşan arapça allah yazısı)*

mashrou' leila

herşey youtube'ta free surfing yaparken
şarkısına rastlamamla başladı...* ardından başka ne söylemişlerki derken altında aşağıdaki açıklamanın olduğu ımm el jacket isimli şarkılarını dinledim... onun da linki şu:


"it's about an female that defies the gender norm and wears her hair short and wears a jacket and pants all the time, hamed (the writer/singer) here is supposed to be a traditional arab person/the arab society in general which is very hetero-normative, he sees her standing on her balcony and he/they assume she is in fact male, because she also goes out all the time even at night when arab girls aren't expected to be outside their house. the whole song is an apology to her."

merakım daha da arttı kendileri için ve siz ayılar için* araştırmalarıma devam ettim. kendileri hakkında başına hasır antropolog şapkası geçirmiş avrupalı röportaj teyzesinin iyi bi müzik kanalında çıkan röportajlarını ve geri kalan müziklerini seyrettim. ermeni ve araplardan oluşan grup hem müzik hem de kliplerinde oynayan oyunculardan ötürü son derece geniş ve heterojen yapısı kesinlikle "ebru" imajında. grup elemanlarının seksilliklerinden ölüyor olmalarının dışında her biri en az iki yabancı dil bilen, yurt dışında da okullara gitmiş ve kendi toplumsal gerçekliklerinin farkında olan insanlar olması hasebiyle kendilerine hayran oldum. ve artık ölmeden yapılması gereken şeyler listemde kendilerini beyrut konserlerinden birinde dinlemek var.***

(bkz: you held my hand and you promised me a revolution)

why do turkish people add me on facebook

google'a "why do turk" yazınca gelen 3. ve 4. öneri için:

(bkz: why do turks hate kurds)***
(bkz: why do turkish people hate kurds)

gece okunan şiirler

"em rojên nexweş ên dawî dijin belkî
belkî em rojên pêşî yên xweş jî bijin
tiştekî tehlok heye di vî hewayî de
di navbera dahatû û rabirdûyê de
di navbera êş û dilşahiyê de
di navbera hêrs û bexşînê de
dm şikestin hê jî em ê bên şikestin
ji rojhilat ber bi rojava di hemû cîhanê de"

kürtçe bilmeyenler için:

"son kötü günleri yaşıyoruz belki
ilk güzel günleri de yaşarız belki
kekre bir şey var bu havada
geçmişle gelecek arasında
acıyla sevinç arasında
öfkeyle bağış arasında
biz kırıldık daha da kırılırız
doğudan batıya bütün dünyada"

(bkz: cemal süreya)

edit: pisinge zaten paylaşmış... ne güzel bir başkasının da gecenin köründe cemal süreya'nın bu şiiriyle umut biledeğini öğrenmek.

tuna kiremitçi

yok arkadaş... herife baktıkça içimde minik minik danalar hoplayıp kalbimi sıkıştırmaya başlıyor... twitter'da sinir harbi yaşadığım şu son bi ayda durup durup gündemden öyle kopuk saçma sapan şeyler yazıp - çiziyor ve normalde buna "şapşal, memleket ne durumda senin kafa ne nerde" şeklinde çemkiresim gelse de unutuyorum derdi tasayı... sonrasında öyle malak malak resimlerine bakınıyorum google imagesten...*

yani velhasıl kelam abdest bozan - uğruna koca boşatmayı göze aldıran cinsten herif...

(bkz: ayi sözlük itiraf)

sevgilisinden yeni ayrılanlara tavsiyeler

dul kadınsın, bir ihtiyacın olursa çekinme.*

pınar selek

1971'de doğup iyi bir lisans öncesi eğitim aldıktan sonra akademik başarılarını mimar sinan üniversitesi* sosyoloji bölümünde devam ettiren ve şu sıralar yurt dışında olan sosyolog, feminist ve yazardır. 1998’de yedi kişinin hayatını kaybettiği mısır çarşısı patlaması davasından o günden beri yargılanan ve hakkında bir türlü nihayi karara varılamayan insandır. iki kez bu davadan beraat etmesine rağmen yargıtayda sürekli kararların bozulması süreci bugün itibariyle türkiye cumhuriyeti hukuk tarihine geçicek saçmasapan bir kararla tekrar bozulmuştur. kendi kararını bozan yargıtaya karşı kararında direnme kararı veren yerel mahkeme "ay biz vazgeçtik" demek suretiyle yargılama sürecini sil baştan ele almaya karar vermiştir. işin ilginç tarafı bu duruma eski kararda direnme fikrindeki savcı bile şaşırmış ve mütaalasını "iyi madem, suçlu, hadi yargılayak bari" şeklinde vermiştir...

kanıtsız, tanıksız şekilde yargılanıp hakkında müebbet hapis istenen selek'in davasından bir gün önce bir ülkeyi 30 yıl geriye götüren darbeyi yapan bir çok insanın ölümünden, kaybolmasından, sakatlanmasından sorumlu olan insanların ellerinde kahveyle talk show'a çıkarılmışçasına ifadesini alan mahkemeyle selek'in durumunu bu şekilde yargılamayı uygun bulan mahkemenin aynı anayasa ve yasalarla işlediğine inanmak güçleşmiştir.

son karar haricindeki yargılama süreci için bakınız: http://www.pinarselek.com/

pınar selek'in hepimizce okunması gereken kitabı için (bkz: sürüne sürüne erkek olmak)

(bkz: adaletin batsın türkiye)

chp teyzesi

yakın gelecekte biyoloji ve fiziksel antroploji bölümlerinde; uzak gelecekte ise paleantropoloji bölümlerinde homo kemalismus vajinismus ismiyle anılacak olan primat türüdür.

şafak pavey

konuşmalarıyla, yaptıklarıyla, duruşuyla ve güzelliğiyle mecliste bulunmasından ötürü çok memnun olduğum insandır. şu sıralar kişisel web sitesinin kapağında cihan kırmızıgül'e destek için onunla, boynunda puşi ile çekilmiş bir fotografı bulunmaktadır. http://www.safakpavey.com/

(bkz: hayranı olunacak kadınlar)

eşcinsel evlilikleri protesto gösterisi

coqueteria nickli has hanım ablanın "emekli cami hocaları yardımlaşma derneği" olarak nitelendirdiği bir grup insanın türkiye'de olan bitene kafa yormaya başlaması; dahası kafalarını yoran meseleler için sokaklara dökülmesidir.** öncelikle söz konusu gürühun eşcinsel evliliği ile ilgili yasanın geçmesi için bdp ve chp'nin kıçlarını yırtmalarının bile işe yaramayacağını düşününce dertlendikleri şeyin müslüman kürt camia'nın bdp ile ilgili bağlatılarını zayıflatmak olduğu düşünülebilir. dahası bu video bir kez daha göstermiştir ki eşcinselliğin ismi türkiye'de hala "ibnelik"tir.** vidyonun devamında başka konulara da değilinilmiş olunmasına karşılık değinilmeyen konular kendilerine "insan hakları savunucusu" diyen bu taşakları topuklarına değen elemanların aslında ne kadar samimiyetsiz olduğunu göstermektedir. samimiyetsizliğin ölçüsü için elemanların "insan" kategorisine neyi alıp neyi almadıklarını bir kez daha düşünmek gerekir.

son olarak da bu vidyonun ve bu tür amcaların ellerinde bu pankartlarla sokaklarda bulunmalarının, türkiye'deki eşcinsel hareketin artık ne kadar kuvvetli olduğunu gösteren bir geribesleme olduğunu düşünüyorum. normal şartlarda "yok saydıkları bir kesimin" varlığını kabul etmiş olmaları üzerinde de bu kesim için canlarının bu denli sıkılması eşcinsel görünürlük için - eşcinselliğin bir mücadele alanı yarattığını göstermesi açısından gayet kıymetlidir.

(bkz: ibnenin fendi hacıyı yendi )

http://www.sansursuzhaber.com/izmitte-es...

vatandaş ingilizce konuş daha çok konuş

evrensel iletişim ve bilim dili olan ingilizce'nin hakkının teslim edilmesidir. toplasan 70 milyon tarafından konuşulan bir dilin yerine 4 milyar insanın bildiği ve konuştuğu dille iletişim kurulması gerekliliği kuşku götürmez bir gerçektir. orta okuldayken tarih kitabında gördüm. bir dağın içine sıkışmış bir grup insanın köpekgillerden bir hayvanın lütfuyla o dağdan kurtulmaları*** sonra da üreyerek koskocaman orta asya'ya sığmayıp dünyanın dört bir yanına barbar olarak gitmesi, gittikleri yerlerde taş üstünde taş bırakmayan ve varolan kültürleri yok eden torunlarının biraz medenileşmesi için şarttır. devletin kurucu milletler arasında ingilizce konuşanların olmaması önemli değildir. ne de olsa devlet ne derse o olur. ingilizce konuşmayanlar hastanede tedavi edilmezlerse; askerde, okulda, karakolda...vs. aşağılanırsa seve seve ingilizce öğrenip medenileşirler zamanla ne de olsa...

(bkz: milliyetçilik karşıtı olayım derken millet karşıtlığı yapmak)

dark bear

ana dil başlığına yazmış olduğum "the language that a person can have; but not a state" girdisini 5 kere silen ve 4. kez bu işlemi yaparken bana nedenini "aynı entryi tekrar tekrar yollamana gerek yok aslında. türkçe meailini ilave etmen gerekecek, herkesin anlayabilmesi için" şeklinde bir açıklamayı nihayetinde lütfeden ayı sözlük yöneticisidir. kendisine "böyle bir kural olmadığını" belirtmiş olmama rağmen "böyle bir kurala gerek yok, herkesin ruhen ve beyinen bilmesi gereken birşey." diyerek beni dumura sürüklemiştir.

kurallarda herhangi bir ifadenin olmadığı sözlükte alıp başını giden seri eksileme olayına ruhunun ve beyninin ne dediğini çok merak etmekteyim.

(bkz: zeki müren ruhuna ve beynine göre versin)

türkiye gençlik birliği

türkiye usulu neo-nazilerdir. nasyonel sosyalizmi savunan ne isa'ya ne musa'ya yaranamayan doğu perinçek taifesinin marifetir. chp ye kabul edilmeyen doğu perinçek'in partisinin isminden de vazgeçmeyerek kurdurduğu bu oluşum özellikle türk bayrağı ve atatürk posterlerini kullanması samimi chp'lileri etkilemiştir. kemalizm'in altı okundan "devrimcilik" okunun ve atatürk'ün söyleyip söylemediği tarihçilerce tartışmalı olan " bursa nutku"nun gazıyla toplumsal olaylar çıkarmaya pek meyillidirler. ha sözü açılmışken chp devrimcilik okunu ülkenin eğitim, bilim, teknoloji, ekonomik refahgibi etmenlerin ışığında muasır medeniyetler seviyesine çıkarılıp arkaik anadolu toplumunu dönüştürmek olarak tasavvur ediyorken işçi partisi ve tgb için bu ülkedeki azınlıkları ve kürtleri yok etmek anlamına gelmektedir.

(bkz: tgb'nin 24 nisanda odtü öğrencilerine saldırısı)

bankacibear

sözlük formatından habersiz yazardır. sözlüklerin belirtilen kuralları içerisinde istenilenin istenildiği şekilde yazıldığı yer olduğu fikrini daracık ufkuyla değerlendiren ayı insanıdır. sözlükler de insanların kendilerini ifade etmeleri için çok sayıda satır bulunan yerlerken sözlüğü ağlamak; şikayet etmek; kendini paralamak için kullanandığı gözlemlemektedir. kendisine adresini göndermesi durumunda "democracy for dummies" isimli kitabı hediye etmek istemekteyim.

ayrıca kendisi bana attığı mesajla beni seri eksici ilan etmiştir.* bu konuda kendisine: sorry mario princess is in another castle demek istiyorum. *

chp izmir kadın kolları

1 mayıs 2011 tarihinde gündoğdu meydanında toplu halde rastladığım teyzeler gürühudur. sayıca hayli kalabalık olmalarına rağmen birbirlerine tıpatıp benzemeriyle akılda kalmışlardır.* neyse chp deki değişim dalgalarının sonucu olarak 1 mayıs meydanlarına doluşturulan bu hanım teyzelerin ortamı pek garipsemiş olmaları gözden kaçmamıştır. bu teyzelerden birinin polis arama noktasında "evladım bizi neden arıyorsunuz, biz chp'li kadınlarız" cümlesi ve polisin bu cümleyi sikine takmadan işine devam etmesi üzerine ahretliğine destekte bulunmak isteyen sarı-kısa-fönlü saçları ve kırmızı şapkası olan bir başka teyzenin "akp'nin polisleri bunlar zaten" cümlesi bu gürühu anlamak için yetmiştir.
Henüz takip ettiği biri yok.