sevgili kaynım, bir korku var içimde; sanki fakir olarak ölecekmişiz gibi.
hazır rüşvet de tckdan suç olmaktan çıkacakken! ne diyorsun bi vurgun yapalım mı?
yapılacak onca işe rağmen internette gezinmek olarak literatüre geçebilir. örneğin bildirinin tam metninin yazılması, sınav kağıtlarının okunması, yazılacak raporlar, temizlik, bulaşık gibi işler kenarda bekler durur sen sözlükte sürtersin. *
minareyi çalan kılıfını mı hazırlıyor dedirten teklif.
fakat bildiğim kadarıyla bu sıra adli sisteme ilişkin yeni düzenlemeler getirileceği görüşülmektedir, bu suç türlerine de ceza konusunda bir düzenleme getirebilirler. **
bir bakıma tercihtir yalnızlık. dönem dönem bunu çok içten isteriz. kafa dinlemek, özlemek-özlenmek, farkındalık, kendine zaman ayırmak, yeni sanatçı-gruplar, geri kaldığın filmler-kitaplar, yenilenmek gibi getirileri vardır.
askerden döndüğümde anadolu yakasında okuldan arkadaşlarımla bunu kutlamış musmutlu alkolümü almıştım bir mart ayında, efendi efendi arabaya bindim döndüm geliyorum evime derken yolun dubalarla daraldığını düşündüm çok puslu bir havaydı seçemedim de, gecenin 5'inde ne çevirisi olacak derken mavi-kırmızı can alıcı renkleri gördüm.
yüreğime ateşler salındı!
yıllar önce arkadaşım zil zurna halde araba sürerken çeviriye takıldık ve ilahi çalan bir radyoyu açtı polisle konuşurken. polis elinde ağızlığını değiştirmiş cihazla bizi bekliyorken "hu allah hu allah" naralarını duyunca bize "devam et" demişti. aynen ben de hep kayıtlı olan ilahi çalan radyoyu açacaktım, o sıra cd çalıyor derken radyo ayarını bozdum. neyse! polis "üfle" komutunu verince, yeni gelin gibi üfler-üflemez bi kafada bişeyler yapmaya çalıştım. 2. gelen komut "araçtan iner misiniz" idi. efendiliğimi hiç bozmadan, buz gibi havada! tekrar üfledim. promil 52 çıkmıştı. 3. gelen komut "ehliyet-ruhsat verin, 6 ay araç kullanamazsınız" gibi birşeydi. kaynar sular damla damla düşerken söylediğine adapte olamamıştım.
aralıksız 30 dakika boyunca adamlara sadece yalvarmıştım. samimi söylüyorum polisler sırf benden sıkıldığı için bırakmışlardı. gerçekten 30 dk boyunca yalvarıp beyinlerini şişirmiştim. nihayetinde ehliyetimi öpe koklaya evime gelebilmiştim.
önce arabayı e5'e en yakın bağlanan yollara park ediyorsun. örneğin mecidiyeköy. sonra taksim'e gidiyorsun, güzeeeelce bi alkolünü alıyorsun. en maniğinden kahkahanı da atıyorsun. sabaha karşı tüm polis amcalar taksim'in 4 bir tarafını kuşatmış iken sen uslu uslu arabaya gidiyorsun hoooopp e5 derken otoban :)
yoğun duygu ve düşüncelerin kağıda kusulması halidir.
yazmazsan eksik kalır bir yanın, yazarsan baki kalacaktır, istemezsin kalmasını. böyle yaman bir çelişkisi de mevcuttur.
daha önceki olumsuz veya olumlu deneyimlere dayanarak oluşturulan bir bakış açısı veya yetiştiğimiz ortamda yıllarca egomuza doldurulan asıllı-asılsız düşünceler bütünüdür.
kendimizden "farklı" olarak algılayıp bir insanı veya bir topluluğu hakir görüp uzaklaşmak olarak tanımlanabilir. karşı tarafı potansiyel düşman veya risk grubu gibi düşünüp etiketlemek, örseleyip yok etmeye çalışmaktır. ötekileştirmenin birçok çeşidi de vardır; politik sebepler örneğin, köken farklılığından kaynaklı olabilir. doğarken sanki özellikle seçtiğimiz ve gurur duyduğumuz saçma zımbırtı, din, dil, cinsiyet, köken vb.
temelinde kesinlikle "önyargı" yatar. daha önce karşılaştığımız veya yaşadığımız olumsuz bir durum karşısında yaptığımız bir genellemedir.
örneğin bugün, işyerinde hiç ummadığım anda 2 adet üniformalı polis görmem üzerine horoz gibi kabarıp dik dik bakmam. **
üniversitede 2.sınıfta "insan davranışı ve sosyal çevre" dersi adı altında izlediğimiz belgesellerin birkaç sahnesinde böyle şeyler vardı. ergenlik dönemini bu kadar detaylandırmaları belgesel bitiminde konferans salonundan çıkarken 40 kişinin birbirinden utanmasına sebep olmuştu.
hem türk müziği, hem türk sineması için dönüm noktaları yaratmış, yeni başlangıçlara vesile olmuş türkiye'nin en önemli değerlerinden biridir. kızı müjde ar'ın annesini anlattığı ntv yapımı belgeseli mutlaka izlemelisiniz.
bu klişeyi yapmak istiyorum, belki bir gram farkındalık oluşur. eskiden çok güzel yazan insanlar vardı burda yazdıklarını okurken keyif aldığım okudukça öğrendiğim epey değerli insanlar.. eskiden dediğim 2-3 yıl öncesine kadar belki, daha sonra genç yazar arkadaşlar geldi kendi heyecanlarını acemiliklerini buraya yansıttılar(insan özenmiyor değil)
fakat yine de hiçbir şekilde eskilerin yerini tutmadı. birileri sinirlenecek belki beğenmiyorsan siktir git de diyebilirler yine de eski bir alışkanlık var. ara sıra bakmaktan hep keyif alıyorum buraya..
nevizadede bira içilebilir diye düşündük aslanım’ın üst katı, saat olarak da 19:00 şeklinde belirledik. daha şiddetli bir önerisi olan varsa belirleyebilir mekan ve saat önemli değil
bursalı bir grup sanırım en bilinen şarkısı kasvetli kutlama, şarkıyı dinlerken bana enjoy the silence’ı hatırlatıyor. buram buram kalite grup, gothic tarzları the cure tadında, gerçekten zamanın ötesinde şarkılar yapıyorlar.
son zamanlarda jakuzi ile beraber yükselişe geçen iki gruptan biri kanımca
gayet de güzel olmuş. arabada köşede sokak ortasında bir kadını para verip sikerken iyi, eylemde çıplak görmek kötü. hayırlı işler türkiye!
femen neden feministlerin marjinal insanların eşcinsellerin hoşuna gidiyor da türkiye vatandaşı insanların aynısını yapması hoşunuza kaçmıyor? neyini beğenmedin canım? gelinlik giymiş gay, maskülen kıyafetli lezbiyen, makyajlı insanlar güzel duruyor da çıplak olan hayat kadınları veya lezbiyen her ne ise bu mu çirkin durdu.
herşey el altından yürüsün gitsin nasılsa bilinmiyorum mantığı midemi bulandırdı nasıl bir ikiyüzlülükse bu.
beynimde saatlerdir filler skşyor.. dün tam olarak 1 saatliğine derse ara vereyim taksimde arkadaşlarla kahve içeyim diye evden çıktım fakat eve dönüşüm bi hayli geç oldu sabah 6ydı yanlış hatırlamıyorsan... kahve diye çıkıp 1.5 litre rakı ne ara içildi nasıl o masaya oturdum hatırlamıyorum tek hatırladığım dansözün beceriksiz bel kıvırmasıydı.. masada ağır abiler vardı kalkamadım, yoksa o dansöze ağzının payını verirdim. verirdim inanıyorum kendime.
xalo ahretliğim de beylikdüzünde yeni saç tasarımları derdindeydi, mavi onda huymuş bilen bilir. ben bilmiyordum bunca yıldır öğrenmiş oldum.
farklı nokta atışları, net oluşu, çeşitli betimlemeleri ile hep dikkatimi çekmiştir.
hepsinin dışında on numara beş yıldız yüreği olan sevdiğim bir yazardır.