drmurti

Durum: 234 - 0 - 0 - 0 - 03.03.2022 01:38

Puan: 4048 - Sözlük Kezbanı

7 yıl önce kayıt oldu. 8.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 12

devamke

ilk duyduğumda irite eden fakat sonrasında duya duya kendini sevdirten internet jargonu.

özlem gürses

bayıldığım gazetecidir. bazı temel kelimeleri vardır ve bunları sık sık tekrar eder, ben de enfes bulurum şöyle ki : kadın, gençler, z kuşağı, yaşamın kutsallığı, liyakat ve adalet gibi... eğer hem gündemdeki olayları takip edeyim hem bir gazetecinin yorumlarını duyayım hem de bunların hepsi objektif olsun diyorsanız youtube kanalını takip etmenizi öneririm.

kırmızı oda

yeni ekranlara düşen, dün youtube aracılığı ile görüp izlediğim dizdir. başrolü binnur kaya oynuyor. gerçek hayat hikayelerini ele alan bir psikiyatrın etrafında dönüyor olaylar. bu hikayelerin sahibi ise dr. gülseren buğdayıcıoğlu. bana kalırsa alışılmışın dışında bir türk dizisi, hoşuma gitti. bu kalitede giderse izleyeceğim gibi gözüküyor.

koronavirüs bittiğinde yapılacaklar

sevdiğim bi mekanda bi sigara yakıp yanına da sadece çay istemek. ulan en basit aktivitelerin bile kıymetini bilememişiz.

yazarların favori mevsimleri

ayı sözlük yazarlarının sahip olmak istedikleri olağanüstü güçler

şu günlerde verebileceğim en net cevap hiçbir şeyi unutmamak olur.

kusura bakma ortalık biraz dağınık

sana geleyim diyenleri reddediş biçimim olan kelime öbeği.

elizabeth

1533 yılında doğmuş, ingilizlerin altın çağının kraliçesi ve hayatını merak ettiğim kadınlardan biridir. hayatını zor ve nispeten yalnız inşa etmiş insanlar hep ilgimi çeker. bugün bu hatun hakkında bi belgesel izledim ve dönemin papası, ispanya kralı, ablası, öz babası, sevdiği adam, kuzeni ve nice insanın ona düşmanlık ettiğini gördüm. galiba birilerinin düşmanı olmak kolay kabulleneceğim bi durum olmadığı için bu şekilde birçok düşmana karşı ayakta durmaya çalışmak bana epey ilgi çekici geliyor.

sözlükçülerin favori yemeği

sevdiğim çok yemek vardır ama enlerde içli köfteye yer açmak lazım.

hazzı ertelemek

görünce bi anlık şaşkınlığa düşütüğüm başlık. zira bir gün önce arkadaşlarımla tartıştığım ve bir tanesinin "hazzı ertelemek olgunlaşmak değil midir" şeklinde açıkladığı konudur.

neisseria gonorrhoeae

hastadan örneği alındı ise asla buzdolabı koşullarında saklanılmaması gereken gram negatif diplokok. (bkz:gonokok)

yazarların şu an ihtiyacı olan şeyler

tüm sorumluklardan azade, bomboş birkaç hafta.

ömer seyfettin

kaşağı adlı eseri olan yazardır. bu kitabı çocukluğumda okumuştum ve anımsadığım bi kısmı vardı, "çocuğun ateşler içinde yatması" . halbu ki çocuk halk arasında "kuş palazı" olarak adlandırılan cornynebacterium diphtheriae adlı bakterinin neden olduğu difteri hastalığından müzdarip ve gelin görün ki bu hastalığın en önemli klinik tablolarından biri hastada ateş görülmemesi veya çok hafif şekilde ilerlemesi... ömer seyfettin bey acaba biraz üfürüyor musunuz ki?

yalnızlığın anlaşıldığı anlar

özellikle havanın güzel olduğu mevsimlerde, akşam 7, 8den sonra işin yoktur ve biriyle çıkıp bir şeyler içmek istersin veya yürümek istersin veya en olmadı bi bank kenarına kurulup muhabbet etmek...

yağmurdan sonra gelen toprak kokusu

üzerimde sedatif bir etki bırakan ve gördüğüm an müzik, çay, sigara üçlüsünü de olaya dahil ettiğim mevzudur.

sarmısaklı yoğurtlu makarna

üstüne de zeytinyağında kavrulmuş salça, köri ve pul biberden oluşan bir sos dökerseniz sizi zevkin doruklarına çıkaracak lezzettir.

sigara yakma isteği yaratan anlar

telefonla konuşurken bi ayrı güzel gidiyor meret.

sabah yapılınca ekstra zevk veren şeyler

mükemmel bir kahvaltıdır o.

tunceli

güzel bir ayrıntıdır. zorunlu hizmet için 31 mart seçimlerinden sonra gitmeyi planladığım ildir.

31 mart 2019 yerel seçimleri

şahsıma ilk kez heyecan vererek takip ettiren seçim olmuşmuştur.
  • /
  • 12

covid günlükleri

iki hafta önce bir şirketin çalışanlarına covid ile ilgili eğitim verdikten sonra soru cevap kısmında biri alkol içsek iyi gelir mi, bir diğeri sarımsak yesek iyi gelir mi dedi.

dünya şu pandeminin pençesine düşeli olmuş bir yıl hala bu tür sorular soruluyor. korkunç.

yumuklusucurta



daha önce de söylediğim gibi meslektaşlarımda çıkınca tarama amaçlı oldum. hiç bir belirtim yoktu. maskesiz hiç bir yerde bulunmadım. bundan sonra da hayatıma önlemlerle devam edeceğim. soran tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim, hasta arkadaşlarıma acil şifalar dilerim.

iş yerinde başıma gelen kötü olay

her iş yerinde vardır böyle tipler. odadan çıktığı anda dedikodusunu başlatabilme kapasitesi de vardır. ortak özellikleri ise dedikoduları sevmemeleridir. *

başkasının hayatından 3. tekil kişiler neden kendilerini sorumlu hissederler acaba? karısını aldatıyorsa bile bunu karısının çözümlemesi ve yüzleşmesi gerekir.

yazara ek bilgi vereyim. kendisi çok seviliyor demek ki işyerinde. söyledikleri ağızlarda sakız olmuş. ifşa olması yakındır. karısına bu durumu yetiştiren kız arkadaşları emin olun yazarı da gammazlayacaklardır.

dayak is coming. inevitable.

yalnız yaşayan gay

4 yıldır deneyimlediğim durumdur.
avantajları kadar dezavantajları da vardır.

mesela bu kişilerin seks hayatı tahmin edildiği kadar renkli değildir. tanımadığın birini evine davet etmek hiç de kolay değildir.
hasta olduklarında bir tas çorbaya muhtaç olurlar.
temizlik, yemek, çamaşır gibi durumlara iş hayatı da eklenince illallah dedirtir.


güzel yanları da vardır tabi.
ayda, yılda bir hoşlarına giden bi adam olduğunda eve davet edebilirler.
kimseye hesap verme zorunda değillerdir. istedikleri gibi girip çıkabilirler.
uygulamalarda #yervar etiketiyle bulundukları bölgede popüler olurlar ve yazanları çok olur.
değişik fanteziler deneyebilirler (grup vs).

ileride editlerim.

marcinal.com

erişim engeli yaşayan gabile'nin yayın hayatına devam ettiği platformdur.

bugün gabile kapanır marcinal olur, yarın marcinal kapanır başka bir şey olur. bunun önüne geçemeyeceksiniz.

mail arkadaşlığı

benim hali hazırda 12 yıllık e-mail arkadaşım var. kendisi italya'da yaşamakta ve türkiye'ye geldiğinde beni ziyaret etmekte. tavsiye ederim, hoş anısı var. ciao matteo!

homojen dergi 14. sayı

yazıları tamamiyle okudum. herkesin eline sağlık.

eşcinsel olunduğunun ilk fark edildiği an

eşcinsel olduğumu hep biliyor ve farkındaydım ama bunu kabullenene ve ben buyum diyene kadar hep kötü bir şey hatta yanlış bir şey olarak görüyordum orta okul yıllarımda ilk olarak fark etmiştim erkeklere hemcinslerime karşı bazı duygusal ve cinsel ilgilerim olduğunu o zamanlar kendimden utandım ve eşcinsel olduğumu kabullenmek istemedim bu biraz da dindar bir aileye sahip olmamdan kaynaklanıyordu kendi kendimi kandırdım ergenliğe giriyorsun normaldir fazla abazasın gibisinden ilerki yıllarda kendime biseksüel kalıbı uydurdum kadınlara ilgim yoktu ama eşcinsel olduğumu hâlâ kabullenmeye hazır değildim eşcinsellik konusunda araştırmalar yapmaya başlamış kendimu kabullenmeye hazırlamaya başlamıştım ve birkaç psikolog insanla forum/chat tarzı sitede konuşup sohbet edince aslında eşcinsel olmamdan utanmamam gerektiğini bunun doğal olduğununu anlayıp kabullendim lise 2 yıllarımda 17 yaşında istemsizce başka bir eşcinsele aşık oldum ama ne aşk o sürekli aklımda fikrimda hayatım olmuş fiziğine görünüşüne dikkat etmeyen ben onun için günde 4 saat spor yaparken onun dikkatini çekmek için kendime bakım yaparken buldum kendimi o güne kadar hiç birine özel ve güzel gözükmek istememiştim onu istiyordum hemcinsimi oldukça kibar nazik hoş biriydi ve bu his içimi dolduruyordu kalbimi ve bir gece ayna karşısına geçtim ve dedim ki sen eşcinselsin oğlum bu senin gerçeğin bunu kabullen işte o kabullenme anı benim için hayatın değiştiği andı o an üzerimden ağır bir yük kalkmış rahatlamıştım değişik duygulardaydım. dünyanın en mutlu insanı gibi hissediyordum kendimi ve o zamandan sonra benim için hayat olumlu yönde gelişti keşke bunu daha önceden kabullenseydim

hayata dair iç burkan detaylar

yine bir bayramda dedemlere gitmiştik her zamanki gibi. neredeyse bütün kuzenlerim, dayılarım, teyzelerim oradaydı. genelde pek görüşmediğimizden öpüşüp hasret giderme kısmı bi ayrı oluyor. tabii küçük çocuklar daha çok ilgi görüyor.

aralarında 2-3 yaş farkı olan iki kuzenim * de en küçük dayımdan ilgi bekliyorlardı. dayım içlerinden en küçük olanı kucağına alıp taşıyor, telefonundan bir şeyler gösteriyor ve şakalaşıp güldürüyor onu. büyük olan ise aynı şeylerin ona da yapılmasını isteyip bir adım atıyor dayıma. ama dayım ise onun ilgisini fark etmiyor herhalde ve geri çeviriyor tersleyerek. başından savıyor. kuzenim de yüzü düşmüş bir şekilde oturduğum kanepeye yanıma gelip kuruluyor sessizce.

bundan sonra sanırım benim için cidden yaşayabileceğim en çaresiz anlardan biri meydana geliyor. kuzenimin gözleri dolu dolu dayımları izlediğini görüyorum. konuşamıyor, ağlayamıyor, sadece gözlerinden neredeyse düşmekte olan o göz yaşları ve isteyip de alamadığı sevgi kırıntılarının kocaman yıkıntılarıyla savaştığını belli eden bakışlarla oturuyor. ben ise çaresizce ona bakıyorum. ve elimi omzuna atıp kendime yaslıyorum onu. o an ikimizin de gözlerinden yaşlar süzülüyor ama kimse fark etmiyor.

kimse küçücük bir çocuğun sevgiye aç kalbini fark etmiyor.

eşcinsel ilişkinin avantajları

kendini yalnız ve öteki olarak hissettiğin anlarda, hayatta en çok önem verdiğin kişinin seninle aynı durumda olması sana güç verir ve yalnız olmadığını hatırlatır. iyi ki eşcinsel olmayıp zevkine escinsellerle uzun süreli duygusal olarak takılma diye bir durum söz konusu değil, olsa da duygusal değil. sevgilinin biseksüel olması bile insanı o kadar yalnizlastiriyor ki. gerçi eşcinsel olmasak böyle bir avantaja da ihtiyaç duymazdik zaten.


kolayca aldatma olabilir ama o bir taraf için avantajken diğerinde dezavantaj.

bir de sex ihtiyacını gidermek için heterolar gibi en çirkin kıza * bile paspas olmaya gerek olmuyor. çok kolay bir şekilde bir gün içinde tanışıp sex yapılabiliniyor.

benim en sevdiğim ise ilişkinin gizemli olması. gizemli olan hep heyecan uyandırır. su an bile içim kıpır kıpır oldu.

Toplam entry sayısı: 234

sizinle tanışacaklara tavsiyeler

tanrı erkekte delik yarattıysa eşcinsellik normal demektir

mevzuyu bir delik ve bir penis kadar sığ görenlerin cahiliyet kokan açıklamasıdır. bu düşünceyi dillendiren sanatçı eserinde "embriyojenez, insan gelişimi ve evrimsel süreç, insan anatomisine fizyolojik yaklaşım, proktoloji" gibi konulara ziyadesiyle hakim olduğunu sürrealist bir dışavurumla bizlere haykırmaktadır.

yeni bir ayı sözlük yazarı

verilen tepkilere nasıl yanıt vereceğini bilemeyendir. mekanın raconunu tam bilmediği icin kafasına estiği gibi davranandır. ulan şimdi bu iyi bir şey mi dedi yoksa sövdü mü diye düşünendir. kendisinin izlenildiğinin farkında olmadan yazıp durandır.

ayı sözlük yazarlarının profilleri

sözlüğün ciddi bi kısmının profil algısı beden kitle indekslerini hesap etmemize yönelik. kardeşim bu kadar mısın cidden?

yalnız yaşamak

aşırı sevdiğim ve gittikçe daha da çok alıştığım eylemdir. derler ya insana bir başkasının gölgesi bile ağır gelebilir diye; tam olarak öyle olmaya başladı. belki bazı obsesyonlarım belki de aşırı bireyselleşmemin bi nedenidir, bazen 3, 4 saati geçen misafirliklere bile katlanamıyorum.

tanrı erkekte delik yarattıysa eşcinsellik normal demektir

mevzuyu bir delik ve bir penis kadar sığ görenlerin cahiliyet kokan açıklamasıdır. bu düşünceyi dillendiren sanatçı eserinde "embriyojenez, insan gelişimi ve evrimsel süreç, insan anatomisine fizyolojik yaklaşım, proktoloji" gibi konulara ziyadesiyle hakim olduğunu sürrealist bir dışavurumla bizlere haykırmaktadır.

fotoğraf istediğinde güneş gözlüklü fotoğraf atan ibne

çok çorak bulduğum bir muhabbettir. tanımadığın bir insandan fotoğraf istemek bana bi nebze hadbilmezlik gibi geliyor. belki benim tanışmak olayına bakış açım farklıdır; birini tanımak onun nelerle uğraştını bilmek, neleri düşündüğünü öğrenmek, hayat felsefesini sorgulamak, entellektüel birikiminden bahsetmekle başlamalı. bunları dinlemeden bırak sevgili olmak, arkadaş olmak bile bi ilginç geliyor bana. insanların nelerden etkilendiğiyle alakalı bi konu galiba çok da dil uzatmamak lazım fakat bu kadar primitif düşünmek de bana epey yoz geliyor.

sarmısaklı yoğurtlu makarna

üstüne de zeytinyağında kavrulmuş salça, köri ve pul biberden oluşan bir sos dökerseniz sizi zevkin doruklarına çıkaracak lezzettir.

tokatlanınca sallanan kalça

biri şu yazarın üstüne su atsın dediğim alev almış içeriktir.
sevgili sözlük, aslında her daim özgürlükten yana tutum sergileyen bi adamım fakat her yeri de yatak odanıza çevirmeyin be kardeşim. toplumda yemez, içmez, sevişir diye bi eşcinsel algısı var bildiniz mi onu. işte sayenizde...

yeni bir ayı sözlük yazarı

verilen tepkilere nasıl yanıt vereceğini bilemeyendir. mekanın raconunu tam bilmediği icin kafasına estiği gibi davranandır. ulan şimdi bu iyi bir şey mi dedi yoksa sövdü mü diye düşünendir. kendisinin izlenildiğinin farkında olmadan yazıp durandır.

ayı sözlük yazarlarının kullandıkları parfümler

size küçük 1 fakir itemi: çakma parfümler satan parfümeriye girip, kilo ile parfüm alabiliyorsun.

fotoğraf istediğinde güneş gözlüklü fotoğraf atan ibne

çok çorak bulduğum bir muhabbettir. tanımadığın bir insandan fotoğraf istemek bana bi nebze hadbilmezlik gibi geliyor. belki benim tanışmak olayına bakış açım farklıdır; birini tanımak onun nelerle uğraştını bilmek, neleri düşündüğünü öğrenmek, hayat felsefesini sorgulamak, entellektüel birikiminden bahsetmekle başlamalı. bunları dinlemeden bırak sevgili olmak, arkadaş olmak bile bi ilginç geliyor bana. insanların nelerden etkilendiğiyle alakalı bi konu galiba çok da dil uzatmamak lazım fakat bu kadar primitif düşünmek de bana epey yoz geliyor.

ayı sözlük yazarlarının en sevdiği youtuber'lar

barış özcan diyip son noktayi koyalım mı güzellik. şu sıralar dizi takip eder gibi adamin videolarını takip ediyorum. zorla adamı sapyoseksüel yapacaksin birader ama.

ırkçılık

son dönem bana mı çok denk geliyor anlamadım, habire türk ırkı guzellemesi duyuyorum. hatta bu güzelleme öyle boyutlara varıyor ki; türk olmayan ölsün diyenler bile var. anlarım türk külturünü sever, sahip çıkarsın ama fazlası seni de beni de yorar baboş yapma.

demet altınyeleklioğlu

kimsenin sevmediği kitabı mı desem hatta dikkat çekememiş olanı mı desem bilmiyorum, "cariyenin gelini nurbanu" adlı kitabı, osmanlı serisi içinde en çok hoşuma gidendir. yazarın, dönemin venedik cumhuriyetinden, venedik kültüründen bahsetmesi güzeldi.