kardan adam

Durum: 731 - 0 - 0 - 0 - 31.03.2018 10:54

Puan: 15018 - Sözlük Kaşarı

15 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

izler gelecekten...
  • /
  • 37

özlenen ayı sözlük yazarları

kadının kadına uyguladığı şiddet

kadının, erkek hegemonyasına hizmet eder şekilde davranma şeklidir. kendilerini, kendilerine biçilen roller üzerinden tanımlamaktan kaynaklanır. kadınların hemcinslerine kadınlığı öğretme telaşı içerisine girmesi ayrı bir şiddet halini alır. "kadınlığını bil", "hiç bir kadına yakışıyor mu?" gibi söylevler, onla görüşme, bu saatte çıkma, öyle konuşma, şunu içme, şöyle giyinme, kocanı mutlu et vs vs...

(bkz: şiddeti meşru kılan hegemonya)

lgbti olmanın iyi yanları

en büyük avantajı iki tane cinsel organa sahip olmak ya da vücudundaki iki yeri cinsel organ olarak kullanmak demek daha doğru. (eşcinsel erkek bakış açısı)

(bkz: penis)
(bkz: anüs)
(bkz: hedonizm)

ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketler

ders notlarındaki tüm boş yerleri doldurmak, sanatsal aktivitelere girişmek.

kadına yönelik şiddet

asıl vahim olan kendilerine karşı uygulanan şiddetin farkında olmayan ya da şiddeti normalize etmiş kadınlardır. üzerlerine sinmiş adetlerin, gelenek ve göreneklerin arkasına gizlenmiş bir normalize etme durumu var. bu anlamda kadının kendisine karşı uyguladığı şiddet son bulmadıkça ilerlemenin zor olduğu ortada.

(bkz: toplumsal cinsiyet)
(bkz: kadın doğulmaz kadın olunur)
(bkz: simone de beauvoir)

sevgili arıyorum

sanki sevgili bir yerlerde kaybolmuş da, onu bulmaya çalışıyor. "teyzene söyle belki sana uygun bi kısmet bulur" ayarında.

(bkz: bırak bu ayakları)

sevgiliden ayrılmanın yolu yordamı

yüz yüze konuşarak yapılması gerekir, aksi halde aşağılanmış gibi hissedebilir karşınızdaki. ayrılma sebeplerinizi her hangi bir imaya yer vermeden direk ve açık bir şekilde dile gitrmelisiniz, öyle ki anllattıktan sonra karşı taraf ayrılmanızı mantıklı bulmalıdır. suçlar gibi konuşmak sakıncalıdır, karşı taraf bunu takıntı haline getirebilir. rahatsız edici yönlerini değiştirirse her zaman bir şensı olabileceğini düşünür.

açıklama ve yol her ne olursa olsun ilişkiye devam edebilecek yeterli yoğunluğa sahip olmadığınız ortadadır ayrılma isteği duyuyorsanız. gerisi insani bir davranış şeklinden öteye geçmez.

kısaca kibar olmak lazım, misal:

-seni aldattım!

maraş katliamı

bu zeminin oluşmasında farklı etkenlerin de rol oynadığını sırrı süreyya önder yazısında belirtmiş. tabi belli dürtülerle tetiklenen, sosyal psikoloji ile bilenen kitle psikolojisi bize vahşeti örnekliyor. yazı bana 6-7 eylül olaylarını anımsattı biraz.

"maraş biberi

denir ki hz. ibrahim, devrin kralı nemrut'un putlarını kırarak insanları allah'ın varlığına inanmaya davet edince, iktidarı sarsılan nemrut öfkelenir ve hz. ibrahim'in ateşe atılmasını emreder. bu zaman zarfında evlerde ateş yakılmayacaktır, yasaklanmıştır. bütün odunlar ibrahim'in ateşini harlamak üzere toplanır.

o günler, "urfa dağlarında gezer bir ceylan" günleridir. bir zalim avcı, avladığı ceylanı pişirmesi için karısına verdiğinde hiç odun kalmadığı cevabını alır. avcı çare bulmasını istediğinde, kadın ceylanın yağsız bir parça etini önce bir taşın üzerinde döver. sonra da kırmızı biber, bulgur ve tuzla yoğurur. bu gün etsiz olarak her köşe başında fast-food versiyonunu gördüğünüz çiğköftenin ortaya çıkışı böyle olmuştur.

urfa'nın çiğköftesine maraş'ın biberini karıştırmak urfalılar tarafından sarkozy muamelesi görmenize yol açabilir. onların 'isot'u varken maraş'ın biberini duymaya tahammül edemezler. üstelik haklıdırlar. arayı şöyle bulabiliriz: yine denir ki ilk tarım maraş'ın afşin ilçesinde yapılmıştır. kentin kadim ismi arabissos'tur ve roma imparatorluğu'nun, gordianus (234-238) devrinde urfa'dan göçen arap aşiretleri tarafından iskân edilmiştir. [irfan shahîd, byzantium and the arabs in the fifth century, dumbarton oaks 1989]

maraş'in köy isimleri
afşin, atalarımız orta asya'da at koştururken imparator justinianus tarafından oluşturulan üçüncü armenia eyaletinin de yönetim merkezlerinden biridir. hadi celadetli okurun kalbi kırılmasın "sözde" armenia eyaleti diyelim. milli tarih şuurumuza uygun davranmış olalım.
halkımız beraber ve solo olarak fransız parlamentosunu döverken araya gitmeyelim. milli birlik ve beraberlik ruhuna en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, meykir, hunu, norşun, arıstıl, maravuz gibi maraş'ın köy isimlerinin etimolojik kökenini siz de sormayın, ben de söylemeyeyim.
maraş'ın başta ticaret ve sanayi odası olmak üzere bütün "sivil" toplum örgütleri ezelden beri biberi maraş iline tescil ettirme mücadelesi verirlermiş. nihayet 2002 yılında başarmışlar. artık maraş biberi maraş iline tescilli. sanayi ve ticaret odası kriterlere uyan bibercilere sertifika ve logo kullanım hakkı veriyor.

deli paralar devri
maraş katliamını günlerdir her açıdan dinlediniz. katliamın ekonomik-sınıfsal arka planına değinen pek olmadı. 70'li yıllar, tarımda destekleme politikalarının uygulandığı yıllardı. misal demirel, buğday ya da pamuğa 10 lira taban fiyat verirdi, ecevit bunu 15 liraya çıkaracağını ilan ederdi. demirel, 20'den aşağısının yetmeyeceğini, mazotun litresi ile buğdayın kilosunu karşılaştırarak anlatırdı.
işte tarım üreticisinin eline "deli" paralar geçmesi biraz bu yüzdendi. anadolu'da alevi nüfus, tarih hafızasından dolayı kuş uçmaz kervan geçmez, yavuz uğramaz yerlere yerleşmiştir. gezin anadolu'yu, genellikle alevi dağda sünni ovada yerleşiktir. maraş bunun istisna olduğu birkaç yerden birisidir. alevi nüfus, ağırlıklı olarak bereketli ovalarda yaşar.
tarım destekleme politikası ile zenginleşen maraş ve civarındaki aleviler maraş merkeze göçerek "yüzük taşı" misali yerlere talip olmuşlar ve almışlardı. kent içi ekonomik etkinlik alevilere geçmiş, sünni halkın elindeki para da dönemin enflasyonist karakteri gereği süratle pul olmuştu.

abd görevlisi alexander peck de katliam öncesi kenti gezerken şu tezi işlemiştir: "yakında aleviler size yiyecek ekmek bile vermeyecekler!"

dönemin sağcı işadamlarının ve parti başkanlarının yaptıkları toplantılarda neler konuşulduğunu anlatacak bir vicdan ortaya çıkarsa bu bilgiler kapı arkası fısıltılar olmaktan çıkıp aleniyet kazanacaktır.
aleviler kent içinde görünür ve etkin olunca sosyal hayata da dahil olmuşlardı. mesela içkili lokantalara aileleri ile birlikte gitmeye başlamışlardı. eh bu kadar bileşen bir araya gelince geriye bir tek şey kalıyordu; birinin çıkıp "kalkın ey
ehl-i islam, din elden gidiyor!" diye bağırması... bu işlevi, sosyalist sistemde "allahsızlığı yayma kürsüsü" olduğunu savlayan ve kadınların bütün parti üyeleri ile sevişip gayriresmi evlilikten çocuk doğurmaları halinde daha fazla ikramiye alacaklarını müjdeleyen "güneş ne zaman doğacak" gibi "muhteşem" bir film de görebilirdi pekâlâ.

ecevit'in direncinin kirilmasi için katliam şartti
katliam, abd'nin o günkü nizamat politikasını ancak askeri diktatörlükler eliyle uygulatabilmesi gerçeğine giden yolda ecevit'in gösterdiği direncin kırılması ve ülkede sıkıyönetim-darbe döngüsünü hazırlaması için şarttı.
bu plan "gümüş ya da altın hilal" olarak adlandırılan bütün kentlerde değişik versiyonlarla uygulamaya konuldu. maraş, sivas, çorum ve malatya'da tuttu. maraş bunların içerisinde en vahşi kontr-gerilla operasyonlarından birisidir.
dünya tarihinde, hangi figür damgasını vurursa vursun, bütün katliamların, soykırımların arkasında, mutlaka bir "servet transferi" olgusu vardır. dolayısıyla işin içinde bir "tapu davası" araştırmayan bütün bakışlar eksik kalmaya mahkûmdur. bu ülkede bir tarihçi, işgal ve kurtuluş savaşı arasında geçen sürenin uzunluğunu ve ne hikmetse tehcirden dönen ermenilerin gelmesiyle hızlanan, neredeyse patlayan kurtuluş hikayelerimizi bir de bu gözle anlatsa da dinlesek...
maraş'ın filmini çekmek için binlerce sayfa belge, bilgi, tanıklık okudum, dinledim.
beni en çok etkileyenlerden birini paylaşmak isterim.

komşular, biz şimdi perdeleri kapatacağiz
serin ailesi, katliam sırasında maraş tren garından güçlükle bulunan bir trenle şehir dışındaki alevi köylerine gidip canlarını kurtarır. katliam sonrası evlerine döndüklerinde bütün eşyalarının yağmalandığını görürler. sünni bir komşuları, yağmalamayı, komşuların yaptığını fısıldar.
serin ailesinin annesi sokağın ortasına çıkar ve onlarla bugüne kadar sürdürdükleri komşuluğu anlatarak şöyle seslenir.
"komşular! biz şimdi bütün aile evimize girip perdelerimizi kapatacağız. bizden yağmaladığınız eşyalarımızı bahçemize bırakın."
sabah evin avlusu yağmalanmış mallarla doludur. aile kendilerine ait olanları alır. bir traktöre yükler. kenti terk edeceklerdir. bırakılan eşyalarda kendilerine ait olmayanlar da vardır. aile o eşyaları sokağa çıkarıp üzerine şöyle bir not bırakır.
"bu eşyalar yağmaladığınız diğer ailelere aittir. imanınız ve vicdanınız varsa bunları da gerçek sahiplerine verin."
ve doğdukları yerden, bizzat komşuları tarafından öldürülmeyecekleri, talana uğramayacakları bir başka diyara doğru giderler. geride bıraktıkları evlerini yok pahasına sattıklarını da bir çocuk bile tahmin edebilir.
kahramanmaraş sanayi ve ticaret odası geçen muharrem ayında bir kardeşlik iftarı verdi. şu linkteki videoda http://www.kmtso.org.tr/video_galeri.php?menuid=108 trt iftarı naklen veriyor. muharrem orucunun böyle bir iftar açma geleneği olmadığı saçmalığını bir yana bırakarak spikere kulak verebiliriz.

bilin ki diş mihraklardir
spiker bütün erkâna aynı gayretkeşlikle şu tespiti yapıyor:
"bütün maraş burada.. eğer maraş'la ilgili bundan sonra olumsuz bir haber kamuya yansırsa, bilinsin ki bu dış mihrakların işidir öyle değil mi?"
bu saçma tespite oda başkanı dahil olmak üzere herkes katılıyor. spiker aynı tespiti alevi federasyonu başkanı selahattin özen'e de yaptığında "gurk" ettirten bir cevap alıyor. özen: "iç mihrak, dış mihrak her neyse bunlardan bir kez bile aleviler galeyana gelmiyor. sünnilerin buna engel olması lazım." spikerin tespiti kendisiyle sınırlı değil. aynı ilin valisi de anma törenlerini hukuksuz olarak engellemesini "geçmişi hatırlamak istemiyoruz" gerekçesiyle açıklıyor.
ah birisi çıkıp unutmanın yolunun ancak yüzleşmekle mümkün olduğunu bunlara tane tane anlatsa...
ah birisi, hem de alevi olmayan bir kent sakini çıksa, bu kentte 36 saat içinde yarısından fazlası 13 yaşın altında yüzlerce insan öldürüldü. gelin toplu olarak gidenlere bir dua, yapanlara bir ah edelim diye haykırsa.
ticaret odası, maraş'ın biberine gösterdiği vefanın birazını da karnında bebeği ile öldürüldükten sonra eti bir çiğköfte misali ezilen gelini, iftarla değil, mahcup ve sessiz bir yasla hatırlamak ve unutturmamak gerektiğini kavrasa. o vali ve benzerleri bir yas evine müstahdem yapılsa.
odanın iftarında sofraya bıçak konulmamış. muharrem orucunu açarken zorunlu bir ritüeldir bu. su da konulmaz. sebebi kerbela masumlarının bedenlerine muaviye zihniyetinin açtığı yaraları hatırlamaktır. sofraya konulmayan bıçak 33 yıldır alevilerin böğründe saplı durmaktadır. 33 yıldır bu yaradan kan akıp durmaktadır. "hatırlamak istemiyoruz" zevzekliği bu hançeri kanırtıp durmaktadır.
utanmak yalnız kendi yaptıklarımızla ilgili bir eylem değildir. bazen yapmadıklarımız da utandırır bizi.
bütün maraş bu hançerden utanmadıkça, bu yara şifa bulmayacaktır."

oral seks yaparken kusmak

alkollü seksin sonuçlarından biri. travmalara sebep olabilir. sarhoş biri ile seks yapmaya çekinecek hale geliyorsunuz. tabi sonrasında şunu sarhoş edeyim de ayartayım gibi planlara bulaşmamayı da öğreniyorsunuz.

(bkz: alkollü seks)

alkollü seks

tehlikeli hareketlerdir. kendinize güvenmiyorsanız bulaşmayın, toparlaması zor oluyor.

(bkz: oral yaparken kusmak)

ben senin bildiğin erkeklerden değilim

vintage

ing. klasik, son zamanlarda dikkat çeken retro trendini tanımlamak için de kullanılıyor. daha havalı bir şey söylüyormuş gibi görünürsünüz.

(bkz: çöpe attığın şeyin altın muamelesi görmesi)

türkiye'de evrim tartışmak

yazarların bu konudaki rahatsızlığını duyunca çok üzüldüm. tartışamayanlarla tartışmak isterim.*

din adamları evrimi kabul eder, kaldı ki evrimin tartışılacak bi tarafı yoktur. evrim tartışmasını hayvanlar üzerinden götürdüğünüzde pek bi sıkıntı ile karşılaşmazsınız. lisede her biyoloji hocası, her üniversiteye giren genç evrimle ilgili bir şeyler bilmek zorunda. insanların kuyruklarının zaman içerisinde kaybolması geri evrim örneği olarak ders kitaplarında örnek olarak verilir. tabi ders kitaplarının soyut bir dünyaya ait olduğu ve üniversiteye gitmek için bir araçtan öte bişi olmadığı inancı o kadar işlemiş ki bu kısım pek sallanmıyor.

dananın kuyruğunun koptuğu yer ilk insanın adem olmadığına dair imalara tahammül edilememesi. savunulacak pek bi tarafı yok ondan çirkefleşiyorlar. tabi bir de kaburga güzeli havva. ilk insan diye bir şey yoktur.

(bkz: her evrimden konuşanı ateist sanmak)

erkeksi

sadece bir gayin kendini tanımlarken bu sıfatı kullanma ihtiyacı hissetmesi manidar. kadınsı deilim demeye çalışırken sıçıp batırıyor. kadınlar için kullanılması bana daha mantıklı geliyor; toplumsal cinsiyet kafasıyla bakınca bazı kadınlar için "erkek gibi" lafını kullanmak yerine "erkeksi" demek.

(bkz: çok erkeksi)
(bkz: erkekliğin derecelendirilmesi)

eşcinseller genelde solak

karındaş

kardeşin bir diğer ifade şekli. fatih kanunnamesi ile dile çok dolanan bişi haline gelmiş. karındaş kelimesinde çocuğun babasının kim olduğuna dair bir bilinmezliğe gönderme olduğunu düşünmüşümdür hep.

(bkz: spermdaş)

kardeş katli

her şey vatan için sloganının tarihsel yorumu. devlet bekası adına vacip görülmüş. fatih kanunnamesi olarak da bilinir. tabi kanunname oldukça geniş, kanunnameyi meşhur eden söz ise:

"ve her kimesneye evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşlarını nizam-ı âlem için katletmek münasipdir. ekser ulema tecviz etmişdir. anınla amel olalar."

yaklaşım anlamında modernizm in ilkel bir örneğidir. rasyonelliğin sonucu olarak ahlaki ya da dini kriterler dikkate alınmadan, mantıken daha faydalı seçenek meşruluk kazanır.

liv tyler

bana anne hathawayi anımsatır. kendisinin makyajsız hali deniz akkayanın makyajlı haline yakındır. asil bir hali olsa da anna hathaway in sempatisi bambaşka.

ayı sözlük yazarlarının kitaplıkları

abartılı bi kitaplığım olmamasına rağmen zaman zaman bi kitabın bende olduğunu unutuyorum ve aynısını tekrar alıyorum. kendimi garipsemeye başladım artık. aldığım kitabı arkadaşa hediye ediyorum, alıştı o da arada soruyo fazla kitabın yok mu diye.*

neden eksilendiği anlaşılamayan entryler

  • /
  • 37
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 731

gay ilişkide partnerine kocacım diyen erkek

kocacım kelimesini kullanan kişiye kadın yaftası yapıştırmak alışılagelmiş, binary sistem işlemiş içimize tabi; kocayı direk karı ile eşleştiriyoruz. ikisi de bir birine kocacım deseydi ne olurdu acep(?)

açık ilişki

iki kişinin aralarındaki bağı ilişki olarak tanımlaması ve bu ilişkide cinsel anlamda-kendilerinin belirledikleri kurallar çerçevesinde-hayatlarına üçüncü bir şahsı konuk etmeleri sonucunda ortaya çıkan durum. kendilerini bu şekilde daha mutlu hissedecekleri düşüncesiyle yola çıkarlar.

muhataplar durumdan memnun olduğu halde, dışında kalanların kendi ahlaksal pencerelerinden bakıp taşa tutmaları haksızlıktır! genel yaklaşımın aksine; sadık olmadıkları halde sadık gibi davranıp, içinden geldiği için değil değer yargılarının baskısıyla dayatılan kuralları, koşulsuz, doğru kabul ettiği için kendini sınırlandıran ilişkilerden daha samimi ve gerçekçidir denebilir.

duygular kirlenir mi? ayrılık öncesi son çırpınışlar mıdır? yetersizlik belirtisi midir? yoksa bir yanılsama mıdır? bunları anlamak güç, özellikle de yaşamadan. ben gerçekten aşık olup da başkalarıyla sex yapmaktan kendini alıkoyamayan insanların varlığına inanıyorum, bu da ayrı bir psikolojik problemden mi kaynaklanıyordur? başka bir sorunsal. konu "normal" kavramına kadar uzar; ki pek tekin sular değildir..

(bkz: valla ben yapmadım)

hoşlanılan erkeğin kadınsı çıkması

" kadınsı olmak" kötüdür algısı uyandıran bir durum, belki kadınsı olduğu için hoşlanılmıştır bu doğrultuda kadınsı çıktığı için beklentileri karşıladığı söylenebilir. lakin asıl sorun kadınsı olup olmaması değil kişinin karşı tarafın kadınsı yahut maskülen olduğunu anlayamayacak kadar fikir sahibi iken hoşlanmış olmasıdır kanımca.*

ontos

intikam

dersim

devletin özel olarak ilgilendiği, göz bebeği gibi baktığı, alakasını hiç eksik etmediği, hiç bir masraftan kaçınmadığı, doğanın tüm endamıyla boy gösterdiği virane memleketim. devletin bunca çabasına rağmen; hep muhalif yönü ile, zaman zaman "nankör"lüğü ile, "isyanları" ile anılmış olması devletin harcadığı emeğin niteliğini izhar etmektedir. devletin ilgisi alakası, hala diğer illerin üstünde olsa da, zamanla azalmıştır; azalmasından da halkı memnuniyetsizlik duymamaktadır. yıllar önce korkulu gözlerle bakınca çocuk suratımda yankılanan askerin; "biz sizin için burdayız!" sözü, haftada bir evi dağıtılan bütün sevdiklerine hakaret edilen bir çocukta -kelimeleri sorgulama anlamında- derin bir etki yaratmıştır. her paylaşılan anının ardı sıra gelen; "eskidendi o canım" cevabı insanların yaralarına tuz olur, toplumsal hafızadan bihaber iyi niyetli akıllı arkadaşlarımızın tarihin mirası olan harabeler üzerine yeni bir sayfa açma teklifleri acı bir gülümsemeye sebep olur.

evet, bizim için oradaydılar; adım başı arabaları durdurup hal hatır sorarlar hatta çoğu zaman sormakla yormazlar direk sizin ağzınızdan cevaplarlar kimliklerden, kayıtlardan bakarlar, "bilinçli tüketici" yaratma çabasıyla aldığınız her boku tartarlar ölçerler, "haftada bir", evi ziyaret ederler etraflıca hayatımıza renk katma amaçlı bütün eşyaların yeri değiştirilir, bizi anlamak için o kadar çaba harcarlardı ki bazen dil problemi yüzünden duygularımızı anlayamadıklarında çok üzülürlerdi bunu telafi etmek adına misafirperverliklerinden hiç imtina etmeyip özel odalarda ağırlarlardı, hatta hatırlarım bu misafirperverlikten faydalanmış olanlar evlerine döndüklerinde, bu yoğun ilgiye özlemlerinden olsa gerek, yatak döşek yatarlardı. bize ilginç oyunlar öğretmişlerdi saklambaçın tersiydi saklanmıyorduk, yasal elbise görünce köy meydanına çıkıyor sıraya diziliyorduk ve o gün kimin şefkat göreceğini tahmin etmeye çalışıyorduk.

kim demiş devlet oraya yatırım yapmıyor diye, sırf 10-15 dakikada bir havalanan helikopterlerin yakıt parasını saysan öyle bir şey söylediği için utanır insan. dağlara gardiyan karakollar, 3 haneli köylere dahi okullar(okuma yazma oranında nasıl birinci oldu sanıyorsun) , adam başı özel korumalar, halkın arasına sızacam diye makyaj hayatlar, munzura onlarca baraj projesi, arazi koşullarını daha elverişli hale getirmek adına atılan bombalar yakılan ormanlar..

mayın tarlaları, girilmesi yasak bölgeler, tel örgülerle çevrilmiş alanları, yıkılmış köyleri onlarca kesilmiş asma köprüsü, toprağa kök salmış hüznü olsa da inadına güzeldir.

adı resmiyette tunceli olarak değişse de halkının dilinde değişmemiştir ve halkın dili tekrar resmiyet kazanacaktır.

25.12.1935 tarihinde adı değişmiştir, aynı tarihte dönemin içişleri bakanı şükrü kayanın genel kuruldaki konuşmasındaki; "asıl hastalığı tedavi eylemek için burada medeni usullerle bir tedbir" sözü manidardır.

"dahili işlerimizden en mühim bir safha varsa o da dersim meselesidir. dahilde bulunan işbu yarayı, bu korkunç çıbanı, ortadan temizleyip koparmak ve kökünden kesmek işi her ne pahasına olursa olsun yapılmalı ve bu hususta en acil kararların alınması için, hükümete tam ve geniş selahiyetler verilmelidir."

mustafa kemal atatürk(tbmm açılış konuşması)

tarih: 1 kasım 1936

(bkz: munzur vadisi milli parkı)
(bkz: dersim katliamı)
(bkz: dersimin kayıp kızları)

anal seks

yaşamamış ve yaşayanları anlayamamış ya da anlamak istemeyen zihniyetin "hak deliği dururken bok deliği niye!" şeklinde feryat figan ettikleri ilişki türü.. sonradan icat olmuş gibi onu haktan saymamak bir yana iki taraf halinden memnunken gerisine o delikten çıkan şey haktır.

sivas katliamı

93 temmuzunu donduran naralar esiyordu madımak otelinin çevresinde, standartlaştırılmış "resmi" bir dinin standartlar dışında kalana tahammülsüzlüğün doruklarda gezdiği bir dönemde. yükselen alevler kin bürümüş gözlerde parlıyordu, tekbirle karşılanıyordu can veren insanlar. " allahuekber" sesleri alevleri körüklüyordu. devletin seyirci kaldığı 37 canın ölümü ile sivas insanlığa mezar oldu.

(bkz: madımak oteli)
(bkz: katliam)

bugün davanın insanlık suçu olarak kabul edilmemesi ve zaman aşımına uğraması, katliamdan sorumlu tutulan kişilerin avukatlarına bakıldığında pek de şaşırtıcı bir durum değil aslında; sizce bu bir rastlantı mı?

av. şevket kazan - eski rp milletvekili ve eski adalet bakanı;
av. celal mümtaz akıncı - afyon barosu başkanı ve akp oylarıyla anayasa mahkemesi üyesi;
av. hayati yazıcı akp’nin devlet bakanı;
av. haydar kemal kurt - akp ısparta milletvekili;
av. zeyid aslan - akp tokat milletvekili, başbakan erdoğan’ın eski avukatı;
av. hüsnü tuna - akp konya milletvekili;
av. burhanettin çoban - afyonkarahisar akp’li belediye başkanı;
av. faik ışık - başbakan erdoğan’ın ve süleyman mercümek’in avukatı;
av. ibrahim hakkı aşkar - 22. dönem akp afyon milletvekili;
av. m. ali bulut - akp maraş milletvekili ve anayasa komisyonu üyesi;
av. bülent tüfekçi - akp malatya il başkanı;
av. halil ürün - rp kayıp trilyon davası sanığı, akp afyon belediye başkan adayı;
av. mevlüt uysal - akp istanbul başakşehir belediye başkanı;
av. nevzat er - eski akp eminönü belediye başkanı;
av. suat altınsoy - akp konya il başkanı yardımcısı;
av. tayfun karali - istanbul büyükşehir belediyesi darülaceze müdürü;
av. ferruh aslan - istanbul büyükşehir belediyesi basın yayın müdürü;
av. ibrahim kök - akp elazığ milletvekili aday adayı;
av. ali aşlık - eski akp izmir il başkanı;
av. bedrettin iskender - akp ümraniye belediye başkan adayı;
av. ekrem bedir - sakarya akp hendek belediye meclis üyesi;
av. eyüb karagülle - eski saadet partisi ilçe başkanı;
av. faruk gökkuş - akp kâğıthane belediye başkanlığı aday adayı;
av. hasan hüseyin pulan - akp istanbul il disiplin kurulu üyesi;
av. hurşit bıyık - akp trabzon il başkan yardımcısı;
av. reşat yazak - anadolu ajansı yönetim kurulu üyesi

lut kavmi

müslümanlar arasında konu eşcinsellik olunca değinilmeden geçilmeyen, üzerimize musallat olduğunu düşündüğüm yanlış örnek. halbuki toplumun yok edilme gerekçeleri arasında öne çıkan; tecavüz, yol kesme gibi durumların meşru hale gelmesidir. eşcinselliğe atıfta bulunulan durum aslında " fuhuş"tur. tabi bütün "kötü" sıfatları eşcinseller üzerine atmaya meyilli olan toplum bu konuda da eşcinselleri günah keçisi yapmıştır. peygamberin ölümünden 200 yıl sonra düzenlenen hadislerde ise çok sert yaklaşılmıştır. cezalandırılan diğer toplumların hakkında eşcinselliğin "e"si bile geçmez.

(bkz: görmezden gelmek)

adamı göt gibi ortada bırakan sorular

daha kibar haliyle cevapsız sorular denilebilirdi; ama bu ifade cevapsız bırakılan soruların en ağır olanlarını ifade eder. düzenin çarpıklığını dışa vurmak isteyen belediye çukuruna düşmeye benzer, hayat yolunda ilerlerken.
bilgisizlikten de kaynaklanmaz her zaman. ihtimal cevaplar, öğretilmişliklerle örülü hayatımızın temellerine konulmuş dinamitler gibidir. dünya dev bir dekor halini alır. daha patlamadan, korku bulutları gökyüzünü kaplar, tehlikenin sularında çözünmüşsünüzdür artık.

çoğunlukla bu soruların derdi cevaplar değildir. istediğini kulağa ulaştığı anda almıştır, su birikintisine atılmış tas misali kendisi ruhun derinliklerine doğru süzülürken etkisi dalga dalga yayılmaya başlamıştır. boşluğu seyreden donuk gözlerde renkler silinmiştir.

"eğer evren cevapsa soru nedir?"
(bkz: leon m. lederman)

bankacibear

gideri olmayan gay

yeni yaklaşımlar ışığında tanımı yenilemek lazım sanırım; çirkin gay yoktur, evi ya da parası olmayan gay vardır. *

edie sedgwick

1960 lı yıllarda oldukça popüler olan aktris. bob dylan ile adı geçen biri, adına şarkılar yazılmıştır. ondan çocuğu olduğuna dair söylentiler de var. factory girl adlı filmde hayat hikayesi konu edilmiş. oldukça dikkat çeken bi tarzı var. bu üne baba parasıyla kavuştuğu da söyleniyor. bence ünü daha çok erkekleri kolayca elde etmesiyle ve sonrasında göt gibi ortada bırakmasıyla oluşmuş. taşşaklı karı dediklerinden.

uzun bir entry yazıp kaydete bastıktan sonra sözlük bağlantısının kopması

kaydete tıklamadan önce yazılan entryi kopyalama alışkanlığı kazandıran durum.

(bkz: ayı sözlüğün yazarlar üzerinde bıraktığı psikolojik etki)

rum pontus imparatorluğu

milattan önce 290 lı yıllarda kurulan ve daha sonra milattan sonra 60 lı yıllarda roma imparatorluğuna bağlı olarak varlığını sürdüren imparatorluğa, bizanstan sonra 1460 larda fatih sultan mehmet tarafından son verildi. bugünkü trabzon ve rize civarında yaşamış bir imparatorluktur. 1900 lü yıllarda osmanlının zayıflamasıyla, tekrar kurulması amacıyla adına cemiyetler kurulmuştur. bu sebeple karadenizde hala yunanca konuşşulan köyler mevcuttur.

(bkz: pontus)
(bkz: pontos)