ya sen islamiyetle ne ara tanıştın da üşenmeyip işide katılmaya geldin demek istediğim japondur, bir de başka buralara gelmek isteyen varsa mübadele yapmak isterim açıkçası.
istanbul, ankara nasıl içselleştirildiyse mersin de benim için öyledir. 19 senedir yazlarımı geçirdiğimden mi yoksa tonla anı biriktirdiğimden mi bilmem kışları meltemi efil efil özletiyor.
bakanının evde kuma bekleyen kadınlara iş imkanı kampanyasıyla seçildiğini düşündüğüm bakanlıktır. kuma beklemeye devam etmesi taraftarıyım bir kumadan bir şey olmaz.
kürtçe newroz manasındadır. bu sene kutlanmasını saygısızlık olarak gördüğüm bayram, cenaze evinde göbek atmaktan farkı yok ayrıca. hergün birilerini toprağa veriyoruz, bunun türkü kürdü yok. ama ve lakin daha dün iki şehit verdik. bugün abdullah öcalan bayraklarıyla ve bir coşkuyla nevruz kutlamak saygısızlıktır. hadi şehide saygınız yok, e sizin kendi ölünüze de mi saygınız yok ben anlam veremiyorum. bu neyin halayı?
bugün diyarbakır da yaptığı konuşmada " imralı'nın yolunu açın bir haftada ülkenin çehresini değiştirelim" sözleriyle açık açık ölüm tehditi savuran siyasetçi. ayrıca "kürtler evinde durmuyor, türkler sokağa çıkamıyor" sözlerinden sonra biz barışçıyız, t.c ırkçılık yapmaya ve saldırılara son vermeli mesajı verdi. bu ne lahana bu ne turşu?
hayallerimde sen yoksun düşlere gücüm yetmiyor
bir gece yok ki sevgilim seni görmeden bitmiyor
her şeye alıştım ben uyanmaya sensizken
geceler bitmiyor sen yanımda değilken (bkz: bunalıyorum ) (youtube:http://www.youtube.com/results?search_query=zerrin+%c3%b6zer+bunal%c4%b1yorum)
istiklal marşında özetlenen savaştır "süheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda".. içimi ürperten bir savaş tarihi olmuştur hep, bahsedilen "onurlu" bağımsızlık mücadelesidir ayrıca. orda burda insan patlatarak değil. çarıksız,kıyafetsiz, bulgur aşıyla ve tüm yokluklara rağmen inancıyla siper olan bir halkın hikayesi. boyundan büyük tüfeklerle öleceğini bile bile savaşa giden çocuklarımızın hikayesi. mermilerin havada çarpıştığı ama kimsenin geri dönmediği bir savaş.. mustafa kemal'i ve bunca yıl bu topraklarda rahat nefes almamız için gözünü kırpmadan canını veren tüm askerleri saygıyla anıyorum.
bu sene yasaklanmasını mantıksız bulmadığım bahar bayramı. tehlike arz etmesini bi kenara bıraktım, şu günlerimizde neyi kutlayıp neyin halayını çekeceksiniz? insanların yasına saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum.
şaka maka ankarada hayat bitti. dün patlamadan sonra ilk kez kızılay meydana indim, artık ara sokakları kullanıyoruz zira. o dakıkada 100lerce kisinin karsıdan karsıya gectigi meydanda suan sayılı insanlar var. dısarıdayken babam aradı ve eve dönme sürecim olan "yarım" saatlik sürede 4 kere daha aradı. herkesin suratındaki tedirginlik farkedilmeyecek cinsten değil, herkes acele edip kızılaydan çıkmaya uğraşıyor. oturacak yer bulamadığımız cafeler boş. artık evlerde buluşmayı tercih ediyoruz. ankaray'a bindim herkes birbirini süzüyor "lan acaba" diye. herkes diken üstünde oturuyor koltuklarda. açıkçası ben de " hımm 5-6 kişi var bu kadar kişi için bomba patlatmazlar heralde" diye içimden geçirmedim değil. migrosa geldiğimde aldıklarımı poşetlerken kasiyer ve görevli arasındaki konuşmaya şahit oldum. adam evine gitmeye korkuyormuş kasiyer kadına anlatıyor, kasiyer de rahatlamaya çalışıyor adamı. sonra adam " gerçi kötülere bir şey olmaz hehe" diye işi şakaya vurmaya çalıştı ama tedirgin. kısacası dışarı çıkmaya mecbur olmayan herkes evinde, çıkanlarda bomba tedirginliğinle yaşıyor ankarada artık.
simsiyah gecenin koynundayım yapayalnız
uzaklarda bir yerlerde güneşler doğuyor
dönence
kupkuru bir ağacın dalıyım yapayalnız
uzaklarda bir yerlerde bir şeyler kök salıyor
dönence
çatlamış dudağımda ne bir ses ne bir nefes
uzaklarda bir yerlerde türküler söyleniyor
dönence
duyuyorum biliyorum görüyorum dönence
dönence gün dönende dönence
bir gün gelecek dönence biliyorum
vücut için faydaları saymakla bitmeyen kırmızı meyvelerdendir, özellikle kurusunun diyetisyenlerce önerildiğini biliyorum. çok büyük bir antioksidan ve gençlik iksiri olduğu söyleniyor. tadı/yemesi ağır ve kokusu kınayı andırıyor.
türkiyede "göt kurtarma çabası" ile karıştırılan kavram. saldırma/savunma ahlakından yoksun insanların dilinde kirlenmiştir ayrıca, doğunun sivil halkını için t.c nasıl bir kabusa dönüştüyse, bugün batı için de pkk ve kolları da aynı kabustur. hükümeti eleştirdiği kadar pkk'yı, pkk'yı eleştirdiği kadar hükümeti eleştiremeyenlerin "barış" diye diline doladıkları asla samimi gelmiyor. insan katlederek barış olmaz efendim, "siz bize kıydınız biz de sizi kanatacağız" diyerek hiç olmaz. barışınız sizin olsun
kızılayda yaşayan biri olarak olabileceğim tüm objektifliğimle söz etmek istiyorum bu patlamadan. ankara'da herkesin bir durup da nefes aldığı yerde yapılıyor patlama, güvenparkta. adı güven-park, neyse. haberlerde sakin bir gün olduğu söyleniyor, oysa dakikalar önce ne kadar kalabalık adım atacak yer yok diye geçirdim birkaç dakika önce. zaten kızılayın sakin bir günü yoktur, hele ki pazar günü. 27 ölü olduğu söyleniyor, inanmak istiyorum ama buna inanacak kadar kör değilim. yanan otobüsler,araçlar, insan bedenleri.. ankarada yaşayan kimse 27 ölü olduğuna ihtimal vermez zaten. iç işleri bakanlığının önünde yapılıyor patlama. ne demek bu senin iç işlerin götümde değil ? kızılay avmnin yanında, iş yerlerinin, büroların, cafelerin, parkların, bankaların, metronun, ankaranın merkez otobüs duraklarının bulunduğu yerden ''uzak durmamız'' isteniyor. duramıyoruz efendim, bunu bildikleri için her seferinde patlama noktası kızılay. bahsedilen kusursuz güvenlikten söz etmek istiyorum. ankaranın girişlerinde kimlikler toplanıp tc kontolü yapılıyor. ama ben suriyeliyim kimliğim yok diyen bireyler es geçiliyor. metro girişlerinde tek tek kontrol ediliyor, ama güvenlik göbeğini kaşıyıp herkese müsamma gösteriyor. soruyorum ne malum bomba olmadığı? kimliğimi çıkarıp eline veren ben, kimliksiz ve hatta belki suriyeli bile olmayan insandan daha terör gözüyle bakılıyorum ülkemde. köpekleriniz yanlış insanların çantalarını kokluyor. ve siz biz önlemimizi alıyoruz diye göz boyuyorsunuz. şans eseri hayatta kalıyorum evet, bu artık sinirlerimi bozuyor. siren sesleri, çocuklarına ulaşamayan anneler, bok yoluna sönen hayatlar sinirimi bozuyor. ben artık son bulacağına inanmak istiyorum. aksi takdir de asla iyi olmayacağım, aksi takdir de asla iyi olmayalım.
herkesin bi teori ortaya attığı olay. ama ülkede olan her şeye karşı inancımı yitirdiğimden kesinlikle tskyı bize trolleyeceklerini düşünüyorum. "yoldaşlarım, bakın bizi yolumuzdan çevirmeye, devirmeye çalıştılar. gücümüzden korkuyorlar, başkanlık sistemiyle tek yürek oluyor muyuz?" söylemlerini duymamız yakındır. evet ülkenin bana kazandırdığı tek şey ileri görüşlülük, hadi hayırlısı.
ağzınızı geve geve erkek dediğin maço olacak, kodum mu otutturcak,sahiplenecek bilmem ne demeyin. siz çok güçlüsünüz tüm bunlara ihtiyacınız yok, toplumun olmanızı istediği kadın tipi olmayın.
elektirik yok tesisat erkek işi diye evde kocanızı beklemeyin. öğrenin.
dövüşmeyi de öğrenin size kalkan o eli kırın ve erkeklerin götüne sokun artık.
orospu olun ev hanımı olmayın.
erkek çocuklarınıza bir kadını nasıl seveceğini öğretin, sikiyle dünyaya sahip olabileceğini değil.
unutmayın we can do it.
ve jin jiyan azadi artık lütfen ya
resmen bi herifi yanlışlıkla ankaraya davet ettim ve kalkıp azerbaycandan gelecek . aslında azerbaycanda ne işin var yahu demek istemiştim ama hemen seve seve gelirim felan diye atladı ve bele vaziyete soxam aybalam.
kadın cinayeti. ama trans bir kadın olduğu için kadın derneklerinde ne de sosyal medyada kimsenin yeterince ilgisini çekmeyen cinayet. üstü kapatılıp gidecek, bir "insan" ın ölmesi değil bir "trans"ın ölümü olarak bakılacak davalara. haklı sebepler bulacaklar, iyi haller, azmettirme belki birkaç yıl yatıp çıkacak her kimse. kahverengi gözlü olduğu için yakılarak öldürülen birini duydunuz mu hiç? hayır çünkü bu bir benlik özelliği. peki transeksüellik. neden olduğumuz gibi yaşamamıza izin vermiyorsunuz? neden her seferinde yanınıza kâr kalıyor ölümlerimiz. sizi kim ideal insan profili ilan etti? kimse öldürülmek için doğmadı, herkes dünyada geçirebileceği birkaç güzel günün peşinde. hande'ninkini yaktınız. yakmadıklarınızı da ahlağınıza törenize kurban ediyorsunuz. ölüp gideceksiniz birgün, belki az sonra bilinmez. sizde mutlu olacağınız güzel dakikalarınızın peşinden koşun insanların bacaklarının arasında ne olduğuyla ve kimi siktiğiyle uğraşacağınıza. valla bakın, daha huzurlu yaşayacaksınız.
insanın hayatında asla unutmayacağı anlar olur ya, bir tanesine ve en güzellerinden birinde başroller.
kendimi kötü hissettiğim bir gün kızılaya inmiştim. bir ara sokakta oturuyordum öyle sigara içiyordum yalnız. sonra bir suriyeli çocuk geldi yanıma oturdu. kendi dilinde bir şeyler söyledi gülümsedi ama ben dokunsalar ağlayacak durumda olduğumdan çocuğun ilgisi çok duygulandırdı beni. sonra benle birlikte oturdu yarım saat.ellerinde sattığı güller vardı. elleriyle ellerimi açtı ve güllerden koydu bi tane. cüzdanımı çıkarırken kaçtı ben de seslendim yemek ısmarlıycaktım arkasından da koştum ama durmadı. hayatımda aldığım en anlamlı hediye ve kurusunu hala saklıyorum. gözüm de hala o çocuğu arıyor sokaklarda. öğreneceğimiz çok şey var.
3 gün önce mezuniyetim vardı, ve kepimi havaya değil birinin kafasına fırlatma kararı aldım törende. sonra kime atsam kime atsam diye düşünürken kafama iki tane kep yedim bu arada. sonra bir baktım önümde hiç sevmediğim mutlu bir çift, kız kepini fırlatmış yehuu coşuyor. iyice gerinip kepi kızın kafasına geçirdim. kız ''ağğğh salakmısınız yaa'' dedi arkasına bakıp , tabi benim attığımı bilmiyor benle gözgöze gelince gülümsedi, bende güldüm. sonra bu çok eğlenceli geldi. yanımda da arvellian vardı onun da kepini istedim. ön sırada boş boş duran bir kız vardı zaten 4 sene boş boş durdu bari bi anısı olsun diye arvellian 'ın kepini de onun kafasına fırlattım. kız çığlık attı ve yanındaki kankası da çığlık attı - niye bilmiyorum- işte aldı beni bir gülme buna güldüm 10 dakika işte bu da böyle bir şeyimdi.
karl marx'ın manifestosunda unutmadığım bir cümle vardı '' modern devlet iktidarı , tüm burjuva sınıfının ortak işlerini yürüten bir komiteden başka bir şey değildir . ''. iki üç insanın zevki sefasının bozulması yüzünden acısını halktan çıkaran bir iktidar var şimdi karşımızda, nereye kadar ama. dünya üzerinde zulümle zorbalıkla ayakta kalabilmiş kaç komite vardır, elde var sıfır. zamanında çok sevilen anavatan partisi de tek başına iktidarlıktan koalisyona koalisyondan da barajaltı kalmaya maruz kaldı, değil ki artık herkesi canından bezdirmiş ak parti kalabilsin. böyle gelmiş, böyle gitmez.
kürtçe newroz manasındadır. bu sene kutlanmasını saygısızlık olarak gördüğüm bayram, cenaze evinde göbek atmaktan farkı yok ayrıca. hergün birilerini toprağa veriyoruz, bunun türkü kürdü yok. ama ve lakin daha dün iki şehit verdik. bugün abdullah öcalan bayraklarıyla ve bir coşkuyla nevruz kutlamak saygısızlıktır. hadi şehide saygınız yok, e sizin kendi ölünüze de mi saygınız yok ben anlam veremiyorum. bu neyin halayı?
insanlar neye göre "kezban" diye adlandırılıyor, hatta ve hatta niye kezban diye adlandırılıyor bilmiyorum ama, kariyer yapınca insan saygın biri olmuyor . insan sınıflandırmanın her türlüsünü cahilce buluyorum. bize takınılan "ibne" " yumuşak, ılık" etiketinin bizim tanımadan etmeden yaptığımız sınıflandırmalardan, ya da yapıştırdığımız etiketlerden saygı açısından bir farkı yok. üstelik "kezban" kelimesinin bir kadın adı olmasına değinicem, bu kezban adı da köylü kızı kezban vs kullanımlardan ötürü yine kadınları, fiziksel,kişisel açıdan insanları hem de kır insanını aşağılamaya yönelik cahil cüheyla insanların popüler ettiği bir şey. eleştirdiğimiz topluma dönüşmeyin. ya da dönüşün örnek oluyorsunuz.
zorla ve istismar durumunda olduğunda istenmeyen seks işçiliğininde temelinde yatan sebeplerdendir. birkaç ropörtaj ve tanıklıkla emin oldum ki '' babam amcam yapacağına elin adamı yapsın '' mantığıyla birçok kadının kaçıp yanlış hayatlara sürüklenmesine sebep olmaktadır. ha tabi her iki tarafın rızasıyla bizde bir sigara yakar mutluluklar dileriz.