sizi suçtan uzak tutan iç müessese. seri katillerde , sapıklarda bunun çok az gelişmiş olduğu saptanmıştır. bu az gelişince acaba terazide hangi diğeri ağır basar ki ?
çok güzel kılıfa uydurulup mono görünebilen durum. bkz : hülle , imam nikahı vb.
problem zaten hangi kılıfları kullandığınız , eğer onların kılıflarını kullanırsanız hiç bir problem yoktur ama o kılıfları değil de başka kılıfları tercih ederseniz yandınız , onların ki helalken sizin ki haram olur , onlarınki helallikleriyken sizinki orospu olur , onlar dest-i izdivaç ediyorlardır sizse zinaaaaaa.
yani mesele akıllı olun kafaya göre takılın ohhh mis.
son filmde bu yüzsüz sparrowu ingiltere kralının karşısına oturtuyolar. bu salak krala " sen kimdin ki ? " diyor. kralın yalağı anlatıyor " george augustusun huzurundasın ; brunswick lumberk dükü , kustal roma imparatorluğunun seçkin temsilcisi , büyük britanya ve irlandanın kralı ve tabii senin de "
ve bu yavşak sparrow : " valla hiç çağrışım yapmadı " diyor.
allah belanı versin jack sparrow derim başka şey demem .
anlamlandırmak ya da tam tersi , kabullenmek ya da değil. şu toplumdaki en büyük nevrozlardan biri. anlamıyorsundur ve sallamıyorsundur ya da anlamıyor ve anlamadığını karşındakine anlatmak için çırpınıyorsundur. ha bi de tam tersi var ; sen anlıyorsundur kabulleniyorsundur ve karşındakine de bunu anlaması için bişeyler göstermeye çalışıyorsundur.
öyle ya da böyle anlamayan anlayanın anlattıklarından sonra anlamaya başlamaz ; anlamayanda anlayanla olan didaktik sohbetten sonra "oye oyeeee yaşasın açık ilişki hadi gönlümüze göre kucaktan kucağaa" demez.
eee ??? nedir o zaman bu anlama çabası ? bazısının mayasında yok bazısının var işte. gerisi magazin artıkın.
bu kitap, 1996 tarihinde istanbul'da düzenlenen habitat ii.'nin hemen öncesindeki günlerde, cihangir'deki ülker sokak'ta travestilere ve transseksüellere karşı uygulanan şiddetin öyküsünü anlatıyor. cihangir'in bu sokağından atılarak başka semtlere taşınmak zorunda bırakılan travesti ve transseksüeller daha sonra sadece ölümlerle gündeme geldiler. bir yılı aşan bir sürede 13 kişi hayatını kaybetti.
aradan geçen zamana karşın, nisan 2006'da ankara'da eryaman'daki olayların da gösterdiği gibi, travestilere ve transseksüellere karşı şiddetin, genel olarak toplumdaki şiddetin son bulmadığı ve ülker sokağın öyküsünün bugün de anlamını koruduğu görülüyor. ülkes sokağın öyküsü bizde çok şey anlatıyor. yeni dünya düzenini ve kentlerin yeni inşasını, dışlama ve kapatılma mekanizmalarını, demokrasi seçeneğini, altkültürlerin yaşadığı sıkışmayı ve popüler kültür toprağına kazılan patikalarındaki direnme çabalarını... ülker sokak'ta olup bitenleri anlamak, bu ülkede olanları anlamak için iyi bir anahtar, çözüme atılmış bir adımdır.
"maskeler, süvariler, gacılar gerçek tarihin, ortak belleğin isyanı. şiddeti uygulayanın tuttuğu kayıtlarakarşı gerçeğin başkaldırısı. unutmamak ve anlamak için bir başkaldırı..." - yasemin öz (arkakapak)
1973 izmit doğumlu senaryo yzarı ve yönetmen başlıca işleri bana göre polis ; güneşin oğlu ve celal tan ve ailesinin aşırı acıklı hikayesi ben dışında kime sorsan tek işi leyla ve mecnun.
absürd türk sineması dendiğinde aklıma bu adamın adı geliyor cahilim ben allah bilir daha kimler vardır kimler hadi biri çıkıp bilgilendirsin beni.
bu arada celal tan ve ailesinin aşırı acıklı hikayesindeki sedyede yatan babaannenin canın cennette sikin amcıkta dediği an " o an"dır hayatımda.
atasözü sayılır mı bilemem ama nasılsınız diye sorulduğunda verdiğim cevaptır ; şöyle ki
rawşa mın weke rixa çeleka. anlam : halim keyfim baharda altına sıçan inekler gibi.
sanıyorum bilinçli olarak itibarsızlaştırma , değersizleştirme amaçlı yapılan girişim , özellikle takip ediyorum belli isimler mütemadiyen bu odaklı girişleriyle gözüme takılıyor , eşcinsellerin ne terbiyesizliği kaldı , ne adiliği , değersizliği , aşağılıkları vesair , yaptıkları şeyin adı trollük müdür nedir bilemiyorum ama sözlükten soğuma nedenleri başlığı altına hiç düşmemiş bir sorundur.
eşcinsellik ve eşcinsel odaklı bir oluşum olan şu sözlükte konuya dair hiç kimsenin bir rahatsızlık içinde olmaması da başka bir muammadır ( malum yazarlarla konuya dair özelde görüşülmüşse bundan haberimizin olmaması gayet normaldir ancak yapılmış olabilirliği varsayılan görüşmelerin de bir işe yaramadığı ortadadır )
bir eşcinsel olarak bu yönlü giydirmelerin ısrarla ve ilginç biçimde hiç eleştirilmiyor olması beni rahatsız etmektedir. ayı sözlükte ısrarla translara , lezbiyenlere , lubunyalara , heterolara mesnetli mesnetsiz geçirilmesinden rahatsızım herkesin ilgisine.
kim olduğunu ne yaptığını ne için hayatından vazgeçtiğini bilmeden , sadece orda burda adını duyup onun gibi olmak istemediğim , hatta kendisinden hoşlanmadığım , nerede oturduğunu bilsem üç beş arkadaşımı alıp gidip linç edebileceğim adam. ( kadın da olabilir gerçi deniz unisex bir isim )
her neyse işte tanımıyorum ama hakkında hiç hayırlı şeyler duymadım söyleyin karşıma çıkmasın " öldürtürüm "
lezbiyen sözlük yazarlarının encüklerinin yarıçapı vs türünde ne naneye yaradığı belirsiz anketler
sol framede sürekli birbirlerine yağcılık yalakalık
lezbiyenlerin ne kadar aşağılık oldukları
lezbiyenlerin 30 yaştan sonra ne kadar sündüğü sarktığı
kim lezbiyen olmak ister ki ?
dünyanın en dejenere yaratıklarının lezbiyenler olması gerçeği
seri eksi oy veren lezzo
2 tane karşıt görüş hakkında entrysi görünce bunu propagandacılık sayıp yaygaranın feriştahının çıkması
içi dolu olması gereken ama her tıklayışında içi boş olan bkz.
dünyaya bi daha gelsem hayatta lezbiyen olmak istemem türünde son derece dişe dokunur yazılar çiziler
kendin gibi olmayan her insana çemkirip küstürüp kaçırıp ondan sonra da millet niye yazmıyo içerikli entryler
bir gün yolda yürüyorum kafamda eşcinsellerin ne kadar dejenere oldukları fikri var sonra bi baktım karşımda koca bir kalabalık hepsi böyle dejenere dejenere geliyorlar biranda homofob oldum öyle bir his kapladı içimi birden .bunların aynı anda tesadüf etmeside çok kafamı karıştırdı hemen yazayım dedim sol framede görünce çok dolu bir paylaşım olsun diye.