öğrendikçe her şeyin anlam kazandığı dil. türkçe'nin yarısı fransızca kelimelerden oluşmakta. insan şaşırıp kalıyor. kanımca osmanlı zamanında fransa ile olan iyi ilişkiler sebebi ile fransa'ya gönderilen bir çok aydının daha sonra modern türk edebiyatına yaptıkları katkılar sonucu böyle bir paylaşımın olmuş olması.

elbette ki kulağa hoş geldiği kadar hoş değil öğrenmesi. çok sancılı bir süreç. özellikle telaffuz ve kelimelerin nereden itibaren biteceğini anlamanız zaman alıyor.bir sürü örnek verilmiş ama meşhur 'mademoiselle' mesela. 'monsieur' bildiğiniz mösyö. garip yani. genel olarak giysi, kıyafet, moda, evlerin bölümleri ile ilgili kelimeler fransızca kelimelerdir.

kökeni fransızca olan bir kelime daha. asıl hali 'tournesol' dür. fransızca anlamı günebakan çiçeği demektir. birleşik kelimenin ilk kökü 'tourner' yani dönmek demektir. 'sol' ise güneş demek. yani güneşe dönen.

bu bitkilerden elde edilen sıvının asitlerle tepkime verip renk değiştirmesi sebebi ile kimyasal deneylerde kullanılır.

fransızcadan dilimize geçmiş bir kelimedir. aslen 'ascenseur' olarak yazılıp bildiğimiz asansör diye okunur. fransızca ascendre yani yükselmek fiilinin +or eki ile türetilmişidir. tam olarak tanımı dikey ulaşım aracıdır.

halatlar sayesinde yukarı aşağı hareket sağlayan bu aracın max kg kapasitesi kapasite faktörüne göre normal taşıyacağı kg dan daha az olarak belirtilir. o yüzden kişi sayısını geçtiğinizde düşmezsiniz. old school asansörlerde ağırlık yapıcı olarak tuğlaların kullanıldığı çeşitleri mevcuttur.

ahh o işleri olmayan konulara burunlarını sokup her boku konuşan insanlar. ah o ağzı torba olsa da keşke büzüversek dediğimiz insanlar. biliyorum elbet bir gün biz de böyle baskılarla karşılaşacağız. belki de pes etme noktasına geliyor insanlar böyle durumlar yüzünden. ancak yine de düşündüğün yol çok büyük kararlar alıp hayatını değiştirecek bir olay. iyi düşünüp taşınmakta fayda var.

su
kahve
süt
soda
her türlü narenciye suyu****
şarap ve şarapla yapılan kokteyller
(bkz: rose)
(bkz: sangria)
(bkz: spritz)
yeni favorim cin+sprite

yorum yapmaya karar verdim. büyük konuşmak istemiyorum. o yaşlara gelince nasıl bir psikoloji içinde olup, çevremden ne kadar baskı göreceğimi bilmiyorum. hayatımdaki adam umarım o gün de hala yanımda olmaya devam eder. ancak bu hayat senin hayatın. aileni ya da çevrendeki insanları tatmin edeceğim diye hayatını zora sokmanın hiçbir anlamı yok. her şeyden herkesten önce senin mutluluğun önemli. bu yüzden ailem bile olsa herkesi karşıma alırdım büyük ihtimalle. kimseyi ilgilendirmez. benim hayatım benim kararlarım diyebilmelisin.

evlilik konusu hakkında yorum yapamayacağım. ancak başlık aratma sorununu ben de yaşıyorum. önceden tam yazamasak da kelime de aratsak 'şunu mu demek istedin?' diye birkaç başlık sıralıyordu. şuan yeni sürümde bu özellik yok. çok can sıkıcı o yüzden.

(bkz: hakimiyet kayıtsız şartsız allahındır irade milletindir)

jet sosyete dizisini izlemedim. zaten yayınlanmaya başlayalı 1 bölüm oldu. ancak videolardan ve reklamlarından gördüğüm kadarıyla baya bir olaylı geldi dizi. iyi kötü bir sürü yorum aldı ve bu gay karakterle ilgili haber de bunlardan biri.

kendi fikrime göre feminen karakterlere dizilerde yer verilmesi toplumda lgbti bireyler açısından negatif bir etki antipati uyandırıyor. evet çıkan haberler ve bütün yorumlar doğru. toplumdaki bütün gayler feminen değil ve böyle bir imaj çizilmemeli. ancak halihazırda başımızda netflix ve youtube gibi internet ortamlarına bile müdehale etmeye kalkan rtük gibi bir kurum varken buna bile şükretmemiz lazım. en azından bu kadarcık da olsa topluma kendimizi kabullendirebilmemiz için bir çaba var ortada.

gülse birsel'i severim. görüşünü yazılarını da beğenirim. ki son filmi aile arasında da ayta sözeri 'ye bana göre filmdeki en eğlenceli karakter olarak rol verip trans bireylere dikkat çekmişken daha da takdir etmiştim. yine ediyorum.

ancak günümüz toplum yapısını, kadın ve trans cinayetlerini, pedofiliyi her gün yaşadığımız şu ülkede buna da şükür diyorum. yoksa zamanında huysuz virjinlerle gülüp eğlenen bir nesil olarak yetiştik. umarım bir gün gay karakter yerine, kendinden yaşça büyük kadınlarla ilişkisi olan karakterlerin doğru kabul edildiği kafa yapısından kurtuluruz. (bkz: bizim hikaye)

fischerspooner - top brazil

(bkz: sikimden aşağı kasımpaşa)

zamanında kanal d de geceleri çıkan filmlerden birini izlemiştim. hiç unutmam ama bir türlü de arayıp bulamam o filmi. böyle sanki bulgar ya da roman göçmenlerinin yaşantısını konu ediniyordu. genç bir çocuk vardı baş rolde. böyle bi nehrin kenarında yaşıyorlardı. düğünleri vs gösteriyordu. her yerde tavuklar dolaşıyordu. bunu da buraya bırakayım böyle belki yeşillendiren olur tanıyıp da.

aklıma yıkaya yıkaya kar gibi bembeyaz hale gelen işkembeyi getiren başlık. öyle bişey olsa gerek.

gelin tabi canım. cidden herkes gelmiş kaldırmış da siz gelince mi kaldırmayacak bu şehir. her şeyin merkezi burası. az daha sıkışır arkaya ilerler size de yer açarız elbet.

benim de glee sayesinde tanıdığım gruptur. bir dönem her yerde "lets have a kiki" diye gezmeme sebep olan şarkılarının glee versiyonu daha hareketli ve eğlenceli bence.

burnumu delidrmeme sebep olan şarkıcıdır. tarzını çok beğendiğirim. biraz fazla ütopik giyinebiliyor bazen. o da markaların reklamları ve çekimleri için ama genel olarak çok iyi. ayrıca kimse gigi hadidle çıktığını yazmamış.

her boyband gibi dağılmaya mahkum olan eski one direction üyesi. aralarında en tiz notalara çıkabilen oydu ki hala kendi şarkılarında o notalarda geziniyor.

bende çok yüksek seviyelerde olduğunu bildiğim fobi. tansiyonum falan düşüyor direkt olarak gözüm kararıyor. hani normal insanlar da rahatsız oluyor kaşınıyor falan evet ama ben fotoğrafın olduğu telefona bile dokunamıyorum mesela. çok kötü etkisinden uzun süre çıkamıyorum.

tanım: delikli yüzeylerden rahatsız olma ve korkma hastalığıdır. bir çok görsel shopla falan yapılmış olsa da ileri versiyonlarında ponza taşı, sünger, süzgeç gibi nesneler, kaynayan suyun üstündeki kabarcıklar hatta derideki gözenekler bile sizi çıldırtma noktasına getirebilir.

yapılanlara değişiklik değil resmen devrim denmesi gereken oyundur. hala alışamadık. ayrıca rün olayından daha kötü bir şey varsa o da mavi öz değişikliğidir. ha urf falan gelirse oynarım yine. ama şimdilik cıks canım.

memleketimin uzak bir ilçesi. mutlu musun? espirisi mersinde çok demodedir ayrıca. mutlu insanlar baya ayar olabilirler.

okulun en kolay hocasının verdiğini duyunca yükseltmeye aldığım derstir. umarım bir yerlerimde patlamaz.