pillimiyango43

Durum: 718 - 0 - 0 - 0 - 27.11.2020 02:52

Puan: 10348 - Sözlük Kaşarı

7 yıl önce kayıt oldu. 8.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 36

sansür

sarah conner'ın üstünü değiştirirken duvara yansıyan siluetinin sansürlenmesi, jupiter yükseliyor filmindeki öpüşme sahnesinde, dudakların sansürlenmesinin yanında sönük kalmıştır.

spotify

mp3 + lokal depolama candır, gerisi heyecan.
ücretli premium için hiçbir sözüm yok ama ücretsiz sürümünde neredeyse her parça başına çıkan sesli reklamlar sayesinde insanı müzik dinlemekten soğutur.

miso çorbası

belki de japon mutfağının en güzel yemeklerinden biri.
bildiğim kadarıyla ana malzemesi olan miso, soya fasulyesi ve farklı tahılların birlikte harmanlanıp, yaşlandırılmasıyla elde edilen bir tür kıvamlı macun.
yine soyadan yapılan bir tür peynir ve çeşitli sebzelerle beraber taneli pişiriliyor.

aktif eşcinsellerden soğuma sebebi

hangi birinden başlayayım bilemedim dediğim başlık.
adamın boyuna göre aktifliğine, pasifliğine pay biçmek, (1.70 altı pasif, 1.70 üstü aktif olsun mu?)
dinlediği müzik türüne, sanatçıya göre değerlendirmek, (pop dinleyenleri toptan pasif kabul edelim mi? aktifler ne dinlesin?)
kasıntı olmayı aktife mal etmek, (gelişmemiş kişilik, kendini bilmezlik, iyi olanı üstlenip diğerini yamamak, ben ulaşılmazımcı pasifleri napcaz? ayrımcılığın dibi?)
feminenlikten hoşlanmamak, (acaba karşındaki kişinin sözünün eri olmamasıyla alakası olmayıp sadece bahsi geçen davranış türünden hoşlanılmaması olabilir mi, her pasif feminen, her aktif maskülen zorunluluğu yürürlüğe mi girdi?)
arz talep sikerimciler, (sabaha kadar evirip çevirip sik beni, domaltıp kökle bana, uzun olsun, kalın olsun, büyük olsun, 5 katlı olsun deliğimi doldursuncu pasifler? yok mu sayıyoruz onları?)
icraat, bak bu iyiydi (ben şöyle yüzükoyun yatayım, 5 saat sonra iş bitince çevirirsin beni? oldu başka bir emriniz efenim?)

suriyelilerin korsan taksiciliğe başlaması

valla başlasınlar, uber muhabbetinden sonra gram umursamam.
şimdi görelim bakalım sağda solda kıstırıp üzerine çullanabilecekler mi, toplanıp eşkıyalık yapabilecekler mi?

suriye'den pasif ithal edilmesi

öyle demeyin yahu, bazıları var ki...
uyruk konusu bir yana, gelsinler, hiç değilse bitmez tükenmek bilmeyen istekler, ucu bucağı belli olmayan kontrol listelerinden sıkılanlara yeni bir soluk.

sezen aksu şarkılarında geçen muhteşem sözler

beni yak, kendini yak, her şeyi yak
bir kıvılcım yeter, ben hazırım bak
ister öp, okşa, istersen öldür
aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk

seni içime çektim bir nefeste
yüreğim tutuklu, göğsüm kafeste
yanacağız ikimiz de ateşte
bir kıvılcım yeter, hazırım bak
aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk

beni yor hasretinle, sevginle yor
sevgisizlik ayrılıktan daha zor
dilediğin kadar acıt canımı
yokluğun da, varlığın da yetmiyor

allah’ım, allah’ım
ateşlere yürüyorum
allah’ım acı ile
aşk ile büyüyorum

aktif olunca hetero kaldığını sanan gay

genel olarak coğrafyamızda yaşayan, yoğun olmamakla beraber benzer coğrafyalarda da tek tük rastlanabilen canlı türü.
kendini bildiği yaşlardan beri, sen erkeksin si.., so..., kaçarsın empozesiyle yetişen bu tür, kendini tanımaya ve içgüdülerine boyun eğmeye başladığında, yıkılan öz güvenini, yarattığı yeni bir güvenli bölgeyle korumak durumunda kalır.
dolayısıyla kendinin de farkında olmadığı yanılsamadadır, acilen
-dostum bir erkekle yataktasın, heteroluğun mu kalmış a.k..,
diye uyarılarak kendine getirilmelidir.

başrol oyuncusu yeteneksiz olan dizi

gotham - ben mckenzie / james gordon (https://www.imdb.com/title/tt3749900/)
başarılı yan karakterler sayesinde 5 sezon yapan dizi.

hiç kimsenin aşık olmayacağı bir tip olduğunu kabul etmek

o sokaktaki dokuz buçuk adama gidecek adam bana gelmesin, net.
o sokaktaki dokuz buçuk adamdan biri olsam sırf bu yüzden bana gelecek adam da yine bana gelmesin zaten, bu da net.
dayatılmış güzellik normlarında, kıstas alınan nedir bilmiyorum ama bir insanı sırf güzelliği, yakışıklılığı vb sebeplerle sevipte mutlu olana rastladın mı, ya da daha doğrusu mutlu olmaya devam edebilene rastladın mı?
ne zaman ki biri, yanında olmandan duyduğu huzurla, nefesini hissettiği için, seninle uyanacağının heyecanıyla, izlerse seni sen uyurken... farkedersin; umut edilensin ve bulunmuşsun.
not : topkapı-ulubatlı'ya binen değilim.

eski sevgiliyi özlemek

eski sevgiliyi özlemek mi yoksa özlenip, özlenmediğinin düşüncesi mı? hep merak ederim, hangisi daha ağır gelir diye.

ben senin hayatından gittim oğlum
hadi yerime koy birini koyabilirsen
ben senin hayatından gittim oğlum
hadi dur o sarı odalarda durabilirsen

ben sen,sen diye bittim oğlum
hadi bakalim unut unutabilirsen
ben seni yudum yudum içtim oğlum
hadi ol eskisi gibi olabilirsen

uzak benden aşk uzak artık
kanun mudur bu yasaklık

inan içimde yok fesatlık
alırım başımı giderim efeler gibi hey
efeler gibi hey

söz - beste: sezen aksu

eşcinselliği hobi olarak yaşadığını iddia eden eşcinseller

pipilerinden sallandırılmaları gereken insan grubu.
bir de bunların çeşit olsun mantığında olanları vardır ki kavun, karpuz, at, eşek, köpek vs hep ne çekerse bunlardan çeker.

halle berry

özellikle gothika https://www.imdb.com/title/tt0348836/?re... ve extant (https://www.imdb.com/title/tt3155320/?re... dzisinde keyifle izlediğim, güzel mi güzel aktrist.

sarılma yöntemine göre cinsel yönelim belirleme

ulen, hep kandırılmışım ya ben? diyorum bir oramdan, bir buramdan sarılıp duruyor...
en kısa zamanda sözlük ahalisi tarafından şematik bir el kitabı oluşturulmasını talep ediyorum, oturmamıza, yatmamıza, kalkmamıza, sarılmamıza göre ne olduğumuzu bilelim artık.

kargo'dan salatalık çıkması

eğer verilen sipariş salatalık değilse, son yıllarda yaygınca görülen dolandırıcılık yöntemi, salatalık sayısı sipariş verilen ürünün tahmini ağırlığına göre azalıp çoğalabiliyor.
yok, sipariş salatalıksa iki tarafın da karşılıklı memnuniyetten kaynaklı yıldızlaşabileceği, mutlu sonlanmış alışveriş.

26 haziran 2018 istanbul hava durumu

sokaklar üstü battaniye, yorgan, kilim ile örtülü arabalarla doluyken, oldu mu bu şimdi?
şaka bir yana, eğer tahmin tutarsa herkes zararsız, ziyansız atlatsın ya, zaten milletin canı burnunda.

türk halkının sikilmeyi sevmesi

ver mehteri, değil 7tl'lik, 17tl'lik bile sorun değil.

bir kadının sözünün geçtiği yerde devlet helak olur

oy kullanacak kişilere cezai ehliyet şartı gerekliliği için en güzel örneklerden.

tek yön

devamlı ismini duyup hep merak ederdim, hafta sonu için bahsedilen kalabalığını görmedim ancak yabancılardan oluşan bir grupla bir kere hafta içi gittim. mekan boş sayılırdı, içeri girerken herhangi bir ücret alınmadı ama uyanmak isteyipte uyanamadığınız kabus gibi tüm gece arkanızda dolaşan bir garson vardı, o güne has mı bilmiyorum ama genç, feminen arkadaşların yoğunlukta olduğu müşteri çoğunluğu kendi aralarında gayette güzel eğleniyorlardı. açık alan tarafında tanıştığımız bir başka grupla çok keyifli sohbet ve eğlence olmuştu. sonuçta merak kediyi öldürmeden, herhangi bir taşkınlık yaşanmadan, sağ salim atlattık.

iki durak arasında yaşanan aşklar

arkasında otururken ilgini çektiyse sağa sola baksın da hiç değilse yandan bir göreyim diye gözünü ayırmazsın.
  • /
  • 36

her güzel şeyin bir sonu vardır

her çirkin şeyinde sonu olduğunun net ispatıdır. kendini güzel sanana ceza niteliğindedir. karbonfiber misin pzvnk.

sevgili tarafından tecavüze uğramak

ilişkilerin çoğunda yaşanan yaygın bir şey aslında bu ama çoğu zaman dile gelmez veya inkar edilir. ama bunun çizgisinin nerede çekileceği konusunda emin değilim.
mesela ben dün sevgilimle buluştum. seks yaparken ona çok acıyor çıkar dedim. o "dur geliyorum zaten" diyerek 3-5 saniye daha ilişkiye devam etti. bu durumda bana tecavüz etmiş olduğunu söyledim ona ama kabul etmedi kesinlikle.
tecavüz illa ilişkinin başından itibaren olacak bir şey değil bence. dur dendiği zaman durulmalı diye düşünüyorum.

aşık olduğundan emin olamamak

filmler, kitaplar ve efsaneler biz insanlara hep karnında hissedilen kelebeklerden, beyin aktivitesinin düzgün çalışmamasından, beyaz ata binmiş kısmetlerden bahsededursun gerçek aslında biraz farklıdır.

aşk ve sevgi öğrenilebilir kavramlardır. değer veriliyor, görülüyor, birlikte geçirilen zamanda vücut mutluluk hormonlarını bolca salgılıyorsa yani mutlu hissediyorsanız ve birlikte uyuyor ve dinlenmiş hafif uyanıyorsanız emin olabilirsiniz.

ölmesi gereken ünlüler

yarım aklımla ve yanlış algılarımla isim veremeyeceğim başlıktır. yine de kimsenin ölmesini istemem gibi ahlaki doğruculuk da yapamıyorum. aklıma deadpool 2'deki deadpool'ün hitler'i öldürmek için geçmişe gittiği sahne geliyor. bebek hitler'e bir şey yapamıyor ama adamın ileride yapacaklarını biliyordu. o aşamaya gelince muhtemelen ölmesini istediğim kişiye karşı vicdani bir tutum geliştireceğim. ama ölmesini istediğimiz ünlünün ölümüne biz sebep olmayacaksak bu kararı daha rahat verebiliyoruz değil mi! ben toplumda bölücü, insanlara zararı dokunan, kötü örneklerin (ama en uç olanlarının) ölmesini isteyebilirim ama işin derinine inince orada karar mekanizması düzgün bir ritmle çalışmıyor. böyle düşününce de ölüm denen şeyin insan eline bırakılmaması gerektiğini düşünüyorum. karmakarışık...

deeper and deeper

içinde yer alan pek çok gizli hit gibi harcanan bir erotica parçası. şarkı 90ların başında dünyaya yayılan dans müziğinin tanımı gibidir.



hoşlanılan erkekle duş almak

komik diyaloglarında geçtiği duş.

--hey nereye?
-ee işim bitti hayatım.
-- . gusül abdestialmadın ama.
-off yaaa.
(abdest alınmaya başlanır)
--öyle değil öyle olmaz!!
-ama benim mezhebime göre böyle alınıyo.
--hayır benim dediğim gibi alacaksın.
-öff ya öliym ben öliym iyi ki duş alalım dedik hacca yolluyacaksın adamı.
--züküşürken böyle konuşmuyordun ama !!
-assdfsdfg

ayı sözlük itiraf

insanlar ne kadar mantıklı, sağduyulu, tutarlı düşünse de bazı konularda olaylar düşüncelerini desteklediğinde çok salakça fikirlere kapılabiliyor. lise dönemi ergenliğiyle platonik bağlandığım okulumuzun müdür yardımcısı vardı. neredeyse aradan on sene geçmiştir. platoniklerin arasindan en tutkuyla bağlandığım adamdı. hayatta bana bir fırsat sunulsaydi, her türlü onunla değerlendirmeyi seçerdim. o kadar olağanüstü bir şey gibi geliyordu ki tenimin tenine değmesi; aşkı sevgiyi geçtim, sırf nasıl bir histir bu merağından belki de en çok istediğim şeydi. bilen bilir platonikler durup dururken birine bağlanma olayı değildir. dogru ya da yanlış karşı tarafın da tavırları seni buna sürükler. etkisini yitirdiğinde karşılık konusunda en iyimser düşündüğüm adamdı kendisi. yeni yaslarimin getirdiği tecrübe ve olaya birkac sene uzaktan bakınca en ufak bir alaka görmüyordum bile. hatta yakın zamanda onu gördüğümde karşılaşmamak için elimden geleni yaptım. ama dün telefona dalmışken iş yerinin oradan birinin geçtiğini farkederken kafamı kaldırır kaldirmaz birinin gözleriyle içeriye göz gezdirdigini gördüm. aynı zamanda yürüdüğü için tam gözler bana kayınca işyerini de geçmiş oldu. bir anlık noluyor lan dedim kendi kendime. anlam vermeye çalışıyorum. oldukça düşündüklerimden uzak ihtimallerden yana kullanıyorum mantığımı ama hafiften de aklım başka yana kaymiyor da değil. hani bir şey olacağından değil. biliyorum kırk yıl böyle sürse hiçbir şey olmaz ama içinin bi yerlerinde bir şeyler cız ediyor yine. gecem onu düşünerek geçti. hala karşıma çıkınca ayaklarım titriyor.

nefesin ile dertleşmek

o bile beni anlamıyor artık, vazgeçti dinlemekten

ayı sözlük günlük

yalnızlıktan geberiyorum artık günlük.
virüs yüzünden tüm sosyal aktivitelerim iptal oldu -iyice de başarıyordum sosyalleşmeyi- bir haftadır evdeyim.

evdeyken yalnızlığım daha çok canımı acıtmaya başladı. okul , iş yoğunluğundan dolayı çok hissettirmiyormuş meğersem.

yeni anladım

mesajını beklediğim kişi bana dönmedi (yine)
ah korona ah onu bu pazartesi buluşmak için ikna edicektim oysaki. bu muhabbet geçsin diye 3-4 gün bekledim fakat o bana , sana sonra yazıcağım dediği şeyi bile yazmadı yedi günde.
üzdü..
daha yazmayacam ona.

kısmet açma büyüsü bilen var mı ? büyü filan yaptırmayı düşünüyorum artık. kafayı yemeye başladım. kendimi yine instagramda çiftlere bakarken yakaladım. ulan biz bir tanesini bulamıyoruz millet polyamory ilişki yaşıyor. hemde kütahyada.

birazdan ağlayarak uyumaya çalışacağım (yine). iyi uykular günlük.

ayı sözlük günlük

merhaba günlük iki gündür bekliyorum. bekliyorum fakat yazmayacağını da biliyorum.
hep mesajları ben attım ama sıkıldım ya birazda ben ilgi göreyim. sürekli kovalayan taraf ben olmak istemiyorum hep seven hep seven ben , sevilen onlar. sıkıldım.

ne de zor sevecek sevilecek biriyle tanışmak.

neden kimseyi bulamıyorum ki günlük. sanki bedenimi saran anti-gay enerjisi var.

çok kıskanıyorum sahilde oturup birbirlerinin gözlerinin içine bakan insanları. dudağım ne zaman bir dudağa değecek ?
içimdeki boşluk ne zaman kapanacak ?
ne zaman teninin kokusunu içime çekeceğim onun ?
ne zaman keşke zamanı durdurabilseydim diyeceğim ?

her an ölecekmişim gibi.
sevilmeden , sevişmeden , sevmeden ölmek istemiyorum.

Toplam entry sayısı: 718

feminenlere ilgi duymayan gay

biri de benim. ama o çok bilmiş yargıların aksine sebep ne dışarıdan fark edilme kaygısı ne de cinsiyetçilik safsatası. sadece cinsel anlamda ilgimi uyandırmıyor, bu kadar basit.
bir de bunun üzerinden maruz kalınan ayrımcılık suçlamaları var ki o daha da vahim.
yani anlamıyorum, sen kıllı/kılsız, kaslı/kassız, uzun/kısa, büyük/küçük, genç/yaşlı olsun diye bir bir sıralarken ayrımcılık yapmıyorsun da ben feminen olmasın diyince mi ayrımcılık yapıyorum?

albertcamus

bak bu da ilginç oldu; açtığı başlıkların yüzde doksan dokuzunda keskin ifadeler, genellemeler ve sıfatlandırmalar bulunan birinin, ön yargıdan şikayet ediyor oluşu biraz garip değil mi?
sanmıyorum ki burada bulunan herhangi biri, yazdıklarını okuyarak seni tanıdığına kanaat getirsin, ama bir yandan da kabul etmek gerekir ki, yazdıklarımızı okuyan kişilerin hakkımızda fikir sahibi olmaları için ellerindeki tek veri ne yazık ki yine bizzat yazdıklarımız.
gelelim esas en üzücü olan, kurgu bir karakter olduğun ve üzerine alınmadığın kısma; yani yazdıklarının asında senin düşüncelerin olmadığını, yarattığın kurgu karakterle rahatça itham ederken, kurgu karakterini itham edenleri tuhaf olarak görüyorsun, o zaman şimdiye kadar yazdıklarını okuyan bir yazarın şunu sormaya hakkı yok mu, sen bizle kafa mı buluyorsun?

yalnızlığın anlaşıldığı anlar

içerken yanında, -nabersin, keyifler iyi mi, diye sorabileceğin birinin olmadığını,
sinemada, yanındaki koltuğa kaykılmak yerine koltuğu ortaladığını,
kahve, sohbet isterken, kahve içip telefona gömülmüş olduğunu,
eve dönüşte, arayıp -bir şey lazım mı, diye sorabileceğin birinin olmadığını,
libidon tavanken, kendini bilgisayar, telefon vb başında porno izlerken bulduğunu fark ettiğin tüm o anlar.

covid-19

kronoloji müthiş;
sabah saatlerinde, dünya bankası corona virüsüyle mücadele eden ülkelere 12 milyar dolar ayırdığını açıklıyor,
sonrasında imf aynı amaçla 50 milyar dolar bütçe ayırdığını açıklıyor,
öğle saatlerinde sağlık bakanlığı'ndan "bu virüsün şu anda türkiye'de olma ihtimali çok yüksek" açıklaması geliyor,
geceyarısı da ilk vaka duyuruluyor.

miso çorbası

belki de japon mutfağının en güzel yemeklerinden biri.
bildiğim kadarıyla ana malzemesi olan miso, soya fasulyesi ve farklı tahılların birlikte harmanlanıp, yaşlandırılmasıyla elde edilen bir tür kıvamlı macun.
yine soyadan yapılan bir tür peynir ve çeşitli sebzelerle beraber taneli pişiriliyor.

albertcamus

bak bu da ilginç oldu; açtığı başlıkların yüzde doksan dokuzunda keskin ifadeler, genellemeler ve sıfatlandırmalar bulunan birinin, ön yargıdan şikayet ediyor oluşu biraz garip değil mi?
sanmıyorum ki burada bulunan herhangi biri, yazdıklarını okuyarak seni tanıdığına kanaat getirsin, ama bir yandan da kabul etmek gerekir ki, yazdıklarımızı okuyan kişilerin hakkımızda fikir sahibi olmaları için ellerindeki tek veri ne yazık ki yine bizzat yazdıklarımız.
gelelim esas en üzücü olan, kurgu bir karakter olduğun ve üzerine alınmadığın kısma; yani yazdıklarının asında senin düşüncelerin olmadığını, yarattığın kurgu karakterle rahatça itham ederken, kurgu karakterini itham edenleri tuhaf olarak görüyorsun, o zaman şimdiye kadar yazdıklarını okuyan bir yazarın şunu sormaya hakkı yok mu, sen bizle kafa mı buluyorsun?

ayı sözlük itiraf

bugün akşam üzeri, asla yapmayacağım bir şey yaptım, hayatımda ilk defa sadece fotosunu gördüğüm ve toplamda dört cümle yazıştığım biriyle tanıştım. -selamlar, -avm'nin üst katında x yerde yemek yiyorum, -yalnız? -evet, gelsene... bu kadar. ne olacak ki, diyip bindim asansöre, çıktım yemek katına.
plansız bir durum ve önceden verilmiş başka bir sözüm olmasından dolayı kısa bir sohbet oldu ama nasıl güzel, nasıl tatlı adamın teki namussuz. şu kadarını söyleyeyim, elimden tutup -hadi deseydi, gitmiştim adamla. o an bu hissettiğimi ne belli ettim, ne de söyledim. eğer iletişim sürerse bir gün zaten anlatırım ona da, benim pek içimde kalmaz. ama o güne kadar ne siz okudunuz ne de ben anlattım ona göre...
şimdi düşündüm de, ister misin adam sözlük yazarlarından biri olsun, rezilliğe gel

aktif olduğunu her fırsatta dile getiren yazar

napsın adamlar? elbette her fırsatta dile getirecek yoksa adamları eşcinsel zannediyorsunuz.

bir koli mekanı olarak ayı sözlük

burada bulunmanın yegane amacı başlıktaki düşünce değilse, hiçbir sorun göremiyorum.
bir insanın kendisini anlayan, söylediğini anlayabildiği, paralel hayat görüşüne sahip, düşüncelerine önem verebileceği birisiyle tanışması kadar güzel bir şey var mı?
sözlükte, kafede, metroda, mahallede olması neyi değiştirir...

instagram kullanmayan erkeğin zeki ve kültürlü olduğu gerçeği

son zamanda duyduğum en saçma genellemelerden birisi, genelleyenin düşüncesine saygı duymak! (nasıl olacaksa?) bir yana, instagram kullanan tüm erkekleri geri zeka/aptal ya da kültürsüz olarak nitelemek bir anlamda genelleyenin de zeka skalasında nereye denk geldiğini düşündürdü.

ölümden sonra hayat varsa neden müminler hemen ölmüyorlar

başlığın sahibi için, öncelikle ahirete inanmaman kendi açından iyi olmuş çünkü bir adım öne yürüyüp, kendini bir yerlerden atmakla allah'a ulaşma fikrin tümüyle yanlış. boşu boşuna kendine yazık edermişsin.
her ne kadar senelerimi işin ilmine vermemiş olsam da basit bir şekilde; dine göre ahiret, hak etmeden önce uğruna çaba gerektirir. yani daha basitçe; bir ödüldür. ödülün iyi veya kötü olacağını senin dünyevi yaşamındaki kararların belirler. sana verilen ödev o yaşamı layıkıyla, gösterilen doğrularla yaşamandır. içinde doğmuş olduğun, yaşadığın toplum seni yargılarken bile değiştirmen için bir seçim hakkın var, en basiti müslümanların aldığı kararların yaşam haklarını, sosyal haklarını tehlikeye sokmadığı bir toplumda yaşamayı değerlendirebilirsin? bu hakkı kullanmak yine senin hür iradenle sınırlı.
ikincisi, biraz daha kafa yorup düşünürsen, hayat tarzını, gay olmanı eleştiren kişilerin dininin ne olduğu (burada müslümanlıkla eşleştirmişsin) çok önemsiz bir nokta, zannediyor musun ki o kişi başka bir dine inansaydı senin gay olmanı ya da yaşam tarzını hazımsayacaktı? hiçbir din eşcinsel ilişkiyi onaylamaz dolayısıyla konu dini inanış ya da inançsızlık değil kişinin kendisinden mütevellittir.
çıkış noktan doğru olsaydı bütün dinsizler, inançsızlar ya da müslüman olmayanlar gay olmanı normal karşılardı ama ne yazık ki yok öyle bir dünya.
ayrıca kur'an-ı kerim'de iman edilmesi için zulmetmek diye bir şey yoktur, yine eleştirdiğin din değil kişiler olmalı.

adamı göt gibi ortada bırakan sorular

yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan?

eşcinsellik hastalıktır diyen doktorun görevinden alınması.

darısı türkiye'de görev yapan, aynı görüşteki türk doktorların başına.

feminenlere ilgi duymayan gay

feminenlere ilgi duymayanları homofobik olarak damgalayan feminenlerin kaç tane feminen adamla birlikte olduğunu sorsak?
tanıdığım hiçbir feminen arkadaşımın şimdiye kadar feminen birine ilgi gösterdiğini görmedim.
atmaya gelince mangalda kül bırakmıyorsunuz da, var mı aranızda bir cengaver, ben feminenim ve feminenlerden hoşlanıyorum diyebilecek?

köftehor

kesinlikle katılıyorum monattan. olumsuzluğu anlatmak için kullanılsa bile garip bir şekilde sıcaklığı, sevecenliği var kelimenin.
Henüz takip ettiği biri yok.