canım anadolu insanının bu sik tepesinden sela vermek diye tanımladığı durumdur. bireyin kendi sınırları dışında olan biten işler için atıp tutmasıdır. eğer bu şekilde atıp tutan gereksiz nefes tüketim organizması bir adım daha ileri gidip de insanların işine karışırsa " işgüzarlık" yapmış olur.
haberlerden takip edilen türkiye'ye şöyle genel bakılınca cevabı basit bir sorudur. hazret aslında tek çocuk yeterli diye düşünmektedir. çünkü yaratılan* kaos ortamında 3 çocuğun sağlıklı şekilde olgunlaşıp nüfusu devam ettirebilmesi imkansızdır. bu çocuklardan iki tanesi dağda, askerde, sigortasız çalıştırıldığı şantiyelerde, madenlerde, gözaltında, üniversitesinde, cinsel yöneliminden ötürü her an her yerde.. vs. ölür/öldürülür. ve bu durumda sonuncusu ülkenin ihtiyacı olan insan kaynağını ve nüfusun devamını sağlar.
recep tayyip erdoğan ve arkadaşlarının dünyayı, dini, laikliği, siyaseti, savaşı, barışı, kadını, erkeği, ekonomiyi, askerliği, hukuku, adaleti, üniversiteyi, özgür düşünceyi, avrupa'yı, iran'ı, amerika'yı... vs. nasıl algıladıklarını gösteren şimdiye kadar yaptıkları açıklamaların ya da haklarında çıkmış haberlerin kaydının tutulması ve üzerinde yorumların yapılabilineceği sözlüktür. bu tür bir bilgi bankası sürekli kendileriyle çelişen gürühun anlaşılması ve anlatılması için muhteşem bir kaynak olabilir.**
recep t. erdoğan'ın " cinayet" olarak tanımladığı tıbben çocuk aldırma müdahalesinin ismidir. kendisi her aileden en az üç çocuk yapmalarını beklemekte olduğunu bu açıklamasıyla yinelemiş ve kadınların sezaryenle doğum yapmalarına karşı olduğunu da belirtmiştir.
şakacı yapımcıların mı işidir, yoksa sırf daha ilgi çekici olsun diye süpriz final mi kasıyolar anlamadım ama bende sonu hazin biten yeşilçam filmlerini çağrıştırdığından olsa gerek çok üzülüyorum. hatta ağlayayazıyorum desem yeridir. sırf para uğruna da olsa çekilecek zülüm değildir bu.
kimin neden yaptığına bakılmaksızın sonucunda insanlar hayatlarını kaybettiklerinden ötürü kesinlikle lanetlenmesi gereken olaydır. ancak olaydan sorumlu olanların aymazlığı, özrü kabahatinden beter tavırları en az olay kadar inciticidir.
üstlendiği görevi yerine getirmek konusunda becerisi ve kapasitesi kesinlikle tartışılır olan içişleri bakanı idris naim şahin'in iki gün önce ulusal bir kanala verdiği "terör örgütü çılgınlaştığı için alışılmadık eylemler yapabileceğini de bekliyoruz. röportajından ötürü otomatik olarak pkk suçlanmıştır.* ancak istihbarata bu kadar güvenen bir içişleri bakanının roboski katliamı'nda 17'si çocuk toplam 35 insanın hayatlarının tsk savaş uçaklarınca alınması olayı için takındığı tavır düşünülünce,** bu açıklama da çok havada kalmıştır. lan terör örgütleri zaten "alışıldık eylem" yapmazlar. söz konusu açıklama zaten var olan kin-nefret ve savaş ortamını kızıştırmaktan başka sadece politikacıların yetersizliğini - becerisizliklerini örtbas etmeye yöneliktir.
genç türkcell zamazingosu sayesinde 20 küsür liralık menüsü 8,5 tl ye alınabilinen pizzacıdır.* ancak ankara'da yaşıyorsanız fiyatı kesinlikle daha düşük olan ve lezzetine değen yerel firma first pizza tavsiyemizdir.*
harika çizgi roman olan kaptan swing'n kızılderili kahramanıdır. kötümserliği ve şom ağızlılığından ötürü sürekli yerilen bu karakter cümlelerine hep "büyük büyük dedem şöyle derdi" diye başlardı. gamlı baykuş'un romandaki başının belası romanın hayvan kahramanı olan puik, her maceranın sonunda gamlının poposunu ısırır ve gamlı bu köpeğe hep "pire torbası" derdi.***
yazarların dertlendikleri her ne ise o konuda yazabildikleri; bunu yaparken de neredeyse istedikleri her formatta başlık açıp üzerinden muhabbet döndürebildikleri bir sözlük olmuştur. insanların çok ve çeşitli oldukları düşünülünce insan sayısı kadar entry yazım şekli ve içeriğinin olması düzeylilik-düzeysizlik tartışmasından çok daha öte bi yerde "zenginliktir". zaten burada söz konusu olan yaşanan cinsel deneyimleri ballandırarak anlatmaktan ziyade hayatın, bizim durduğumuz yerden nasıl göründüğünü kelimelere aktarmaktır.
arada bikaç ayının sik boyunu; göt deliği çapını öğrenmenin ve bunların toplamda kaç farklı kişininkiyle ilişkilenmiş olduğunu bilmenin zararı yoktur. kaldı ki her birimizin bir cinsel birleşme sonucu burada olduğumuzu düşününce, bizi var eden "sikişmek" eyleminin sokakta neredeyse hiç kullanılmayan kullanılsa da kötü bir anlamı varmış gibi kullanılan bir ifade olmasının önüne geçip bu eylemi yemek yemek, uyumak...vs diğer insani eylemler şeklinde insanlara düşündürtmek bu sözlüğün asli görevlerindendir. sikişmek eylemi insanların kafasında normalleşmezse eşcinsel ilişkiler sapıklık olarak değerlendirilecek; kadının bedensel özgürlüğü hiç bir zaman var olamayacaktır.
uzun zamandır mesajlarını görmezden geliyordum tatlım. ama buna*** cevap vereceğim. anlamayacağını düşünerek buraya yazıyorum. okuyup anlayan birinden sana yardımcı olmasını isteyebilirsin. keşke bırakmasaydın boşlamayı. düşüncelerinde daha samimi ve irade gösteren biri olduğunu düşünür ve belki biraz saygı gösterirdim.* sen ne kadar bu kelimeleri marjinalleştirip kötülemeye çalışsanda bu kelimelerin ifade ettiği sorunlar türkiye'nin en yakıcı sorunlarıdır. çözülmediği - çözülmeye çalışılmadığı sürecede öyle kalacaklar. çözümüne kadar da bu sorunları o ya da bu şekilde "görünür kılmak" benim vicdani görevim. ve inan bana boş oylarından çok daha fazlasını yapman gerek; zira geçmişimde ödediğim bedeller yanında senin boş oyların ve sağ menüde kendinden ve ilişkisel skandal haberlerinle ilgili entryler yazmaya ara verip yazdığın "din-devlet-namus elden gidiyor ahali" yaygaralı entrylerin solda sıfır kalır.*
öte yandan umrumda olmasa da ilk kez beni atatürk düşmanı ilan etmeye çalıştığından şunu söyleme gereksinimi hissettim. chp'yi sevmemek ve desteklememek atatürk'ü sevmemek anlamına gelmez. itinayla atatürk'ün tarihi kişiliği ile ilgili bişiler yazmıyorum. gördüğüm sorunlarda ve eleştirdiğim konularda atatürkle ilgili bişi göremiyorum. dar kafası 80 yıldır gelişmeyen chp zihniyeti benim karşı olduğum şey ki görünüşe göre türkiye'nin %75'i de benim gibi düşünüyor...*
harvardlı emily'ylele giriştiği rekabette kendisine ailecek destek olduğumuz mağara* kızıdır.* onca eşitsizliğe, şansızlığa rağmen azmini yitirmeyip internet hızında emily'i bir reklamlık da olsa geçen bu kızımızı takdir ediyoruz. kendisine harvardlı emily'nin ceo olarak bile sikleyip girmeyeceği türksel firmasında call agent olarak sürdüreceği kariyerinde* mutlu, sağlıklı ve başarılar dolu bir ömür dileriz.
yaşananların paralelliğinden olsa gerek, dış dünyadan gelen uyarıcılardan bazılarının eşcinseller tarafından birbirlerinden habersiz şekilde daha fazla dikkate alınmasıdır. bu dıştan gelen uyarıcılar bazen şiir sözleri, bazen müzik, bazen toplum tarafından çok dikkat çekmeyen bir olay olabilir. bu ortak algının bir diğer veçhesi ise uyarıcılara verilen eşcinsel tepkinin de paralellik göstermesidir.
bu terim gay life ya da eşcinsel yaşam tarzı diye addedilen hayatla çok karıştırılmaktadır. birbirlerini etkileseler de hatta bazı durumlarda nedensellik bağları bulunsa da çok farklılardır. nihayetinde eşcinsel yaşam tarzı denilen şey eşcinseller için yaşadıkları yerde dış dünyanın ya da ataerkil sistemin izin verdiği kadarını modifiye ederek yaşamaktır ve içinde gay bar, internet siteleri, grindr ya da msn. gaylar nihayetinde cinsel kimliklerini gizleme dürtüsüne dış baskılardan ötürü sahiplerdir mesela. ancak ortak gay algısı bu dürtüyle saklanmış bir gayı kolaylıkla deşifre edebilir. örneğin müzik kanalında yeni bir sima görüp de hiç teklifsiz "kim bu gay" denilebilinir ki çoğu zaman bu tespit yanlış çıkmaz...
1971'de doğup iyi bir lisans öncesi eğitim aldıktan sonra akademik başarılarını mimar sinan üniversitesi* sosyoloji bölümünde devam ettiren ve şu sıralar yurt dışında olan sosyolog, feminist ve yazardır. 1998de yedi kişinin hayatını kaybettiği mısır çarşısı patlaması davasından o günden beri yargılanan ve hakkında bir türlü nihayi karara varılamayan insandır. iki kez bu davadan beraat etmesine rağmen yargıtayda sürekli kararların bozulması süreci bugün itibariyle türkiye cumhuriyeti hukuk tarihine geçicek saçmasapan bir kararla tekrar bozulmuştur. kendi kararını bozan yargıtaya karşı kararında direnme kararı veren yerel mahkeme "ay biz vazgeçtik" demek suretiyle yargılama sürecini sil baştan ele almaya karar vermiştir. işin ilginç tarafı bu duruma eski kararda direnme fikrindeki savcı bile şaşırmış ve mütaalasını "iyi madem, suçlu, hadi yargılayak bari" şeklinde vermiştir...
kanıtsız, tanıksız şekilde yargılanıp hakkında müebbet hapis istenen selek'in davasından bir gün önce bir ülkeyi 30 yıl geriye götüren darbeyi yapan bir çok insanın ölümünden, kaybolmasından, sakatlanmasından sorumlu olan insanların ellerinde kahveyle talk show'a çıkarılmışçasına ifadesini alan mahkemeyle selek'in durumunu bu şekilde yargılamayı uygun bulan mahkemenin aynı anayasa ve yasalarla işlediğine inanmak güçleşmiştir.
son karar haricindeki yargılama süreci için bakınız: http://www.pinarselek.com/
yakın gelecekte biyoloji ve fiziksel antroploji bölümlerinde; uzak gelecekte ise paleantropoloji bölümlerinde homo kemalismus vajinismus ismiyle anılacak olan primat türüdür.
konuşmalarıyla, yaptıklarıyla, duruşuyla ve güzelliğiyle mecliste bulunmasından ötürü çok memnun olduğum insandır. şu sıralar kişisel web sitesinin kapağında cihan kırmızıgül'e destek için onunla, boynunda puşi ile çekilmiş bir fotografı bulunmaktadır. http://www.safakpavey.com/
coqueteria nickli has hanım ablanın "emekli cami hocaları yardımlaşma derneği" olarak nitelendirdiği bir grup insanın türkiye'de olan bitene kafa yormaya başlaması; dahası kafalarını yoran meseleler için sokaklara dökülmesidir.** öncelikle söz konusu gürühun eşcinsel evliliği ile ilgili yasanın geçmesi için bdp ve chp'nin kıçlarını yırtmalarının bile işe yaramayacağını düşününce dertlendikleri şeyin müslüman kürt camia'nın bdp ile ilgili bağlatılarını zayıflatmak olduğu düşünülebilir. dahası bu video bir kez daha göstermiştir ki eşcinselliğin ismi türkiye'de hala "ibnelik"tir.** vidyonun devamında başka konulara da değilinilmiş olunmasına karşılık değinilmeyen konular kendilerine "insan hakları savunucusu" diyen bu taşakları topuklarına değen elemanların aslında ne kadar samimiyetsiz olduğunu göstermektedir. samimiyetsizliğin ölçüsü için elemanların "insan" kategorisine neyi alıp neyi almadıklarını bir kez daha düşünmek gerekir.
son olarak da bu vidyonun ve bu tür amcaların ellerinde bu pankartlarla sokaklarda bulunmalarının, türkiye'deki eşcinsel hareketin artık ne kadar kuvvetli olduğunu gösteren bir geribesleme olduğunu düşünüyorum. normal şartlarda "yok saydıkları bir kesimin" varlığını kabul etmiş olmaları üzerinde de bu kesim için canlarının bu denli sıkılması eşcinsel görünürlük için - eşcinselliğin bir mücadele alanı yarattığını göstermesi açısından gayet kıymetlidir.
evrensel iletişim ve bilim dili olan ingilizce'nin hakkının teslim edilmesidir. toplasan 70 milyon tarafından konuşulan bir dilin yerine 4 milyar insanın bildiği ve konuştuğu dille iletişim kurulması gerekliliği kuşku götürmez bir gerçektir. orta okuldayken tarih kitabında gördüm. bir dağın içine sıkışmış bir grup insanın köpekgillerden bir hayvanın lütfuyla o dağdan kurtulmaları*** sonra da üreyerek koskocaman orta asya'ya sığmayıp dünyanın dört bir yanına barbar olarak gitmesi, gittikleri yerlerde taş üstünde taş bırakmayan ve varolan kültürleri yok eden torunlarının biraz medenileşmesi için şarttır. devletin kurucu milletler arasında ingilizce konuşanların olmaması önemli değildir. ne de olsa devlet ne derse o olur. ingilizce konuşmayanlar hastanede tedavi edilmezlerse; askerde, okulda, karakolda...vs. aşağılanırsa seve seve ingilizce öğrenip medenileşirler zamanla ne de olsa...
ana dil başlığına yazmış olduğum "the language that a person can have; but not a state" girdisini 5 kere silen ve 4. kez bu işlemi yaparken bana nedenini "aynı entryi tekrar tekrar yollamana gerek yok aslında. türkçe meailini ilave etmen gerekecek, herkesin anlayabilmesi için" şeklinde bir açıklamayı nihayetinde lütfeden ayı sözlük yöneticisidir. kendisine "böyle bir kural olmadığını" belirtmiş olmama rağmen "böyle bir kurala gerek yok, herkesin ruhen ve beyinen bilmesi gereken birşey." diyerek beni dumura sürüklemiştir.
kurallarda herhangi bir ifadenin olmadığı sözlükte alıp başını giden seri eksileme olayına ruhunun ve beyninin ne dediğini çok merak etmekteyim.
türkiye usulu neo-nazilerdir. nasyonel sosyalizmi savunan ne isa'ya ne musa'ya yaranamayan doğu perinçek taifesinin marifetir. chp ye kabul edilmeyen doğu perinçek'in partisinin isminden de vazgeçmeyerek kurdurduğu bu oluşum özellikle türk bayrağı ve atatürk posterlerini kullanması samimi chp'lileri etkilemiştir. kemalizm'in altı okundan "devrimcilik" okunun ve atatürk'ün söyleyip söylemediği tarihçilerce tartışmalı olan " bursa nutku"nun gazıyla toplumsal olaylar çıkarmaya pek meyillidirler. ha sözü açılmışken chp devrimcilik okunu ülkenin eğitim, bilim, teknoloji, ekonomik refahgibi etmenlerin ışığında muasır medeniyetler seviyesine çıkarılıp arkaik anadolu toplumunu dönüştürmek olarak tasavvur ediyorken işçi partisi ve tgb için bu ülkedeki azınlıkları ve kürtleri yok etmek anlamına gelmektedir.
sözlük formatından habersiz yazardır. sözlüklerin belirtilen kuralları içerisinde istenilenin istenildiği şekilde yazıldığı yer olduğu fikrini daracık ufkuyla değerlendiren ayı insanıdır. sözlükler de insanların kendilerini ifade etmeleri için çok sayıda satır bulunan yerlerken sözlüğü ağlamak; şikayet etmek; kendini paralamak için kullanandığı gözlemlemektedir. kendisine adresini göndermesi durumunda "democracy for dummies" isimli kitabı hediye etmek istemekteyim.
1 mayıs 2011 tarihinde gündoğdu meydanında toplu halde rastladığım teyzeler gürühudur. sayıca hayli kalabalık olmalarına rağmen birbirlerine tıpatıp benzemeriyle akılda kalmışlardır.* neyse chp deki değişim dalgalarının sonucu olarak 1 mayıs meydanlarına doluşturulan bu hanım teyzelerin ortamı pek garipsemiş olmaları gözden kaçmamıştır. bu teyzelerden birinin polis arama noktasında "evladım bizi neden arıyorsunuz, biz chp'li kadınlarız" cümlesi ve polisin bu cümleyi sikine takmadan işine devam etmesi üzerine ahretliğine destekte bulunmak isteyen sarı-kısa-fönlü saçları ve kırmızı şapkası olan bir başka teyzenin "akp'nin polisleri bunlar zaten" cümlesi bu gürühu anlamak için yetmiştir.