smellycat

Durum: 1215 - 0 - 0 - 0 - 27.12.2022 23:18

Puan: 24066 - Sözlük Kaşarı

13 yıl önce kayıt oldu. 4.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 61

zeytin dalı harekatı

4 örgüt tarafından baskın yapıldığı söyleniyor. resmi açıklamaya göre 8 şehit 13 yaralı varmış. daha fazla olduğunu söyleyenler de var. habertürk ise penguenleri gösterdi dalga geçer gibi yazık.

allahla konuşup depremi engelleyen hoca

kokain hakkında dünyanın en egoist kafasına gelindiğini duymuştum ama bu kadarını ben de beklemiyordum. bir manisalı olarak şaşırdım açıkçası. zira delilerimiz meşhurdur*. uyuşturucu bağımlılarımız değil. o da oldu çok şükür. neyse sonuç olarak bunların hep spil dağının manyetik etkilerinden kaynaklandığını düşünüyorum*.

edit: olayı ben çok yanlış anlamışım. bunu söyleyen hoca uyuşturucu kullanıp dememiş. deli teorisi tutuyor o zaman.

sözlükçülerin 15 yaşındaki haline vereceği öğüt

arkadaşlarına uyup da sakın sigara içme. çünkü iki sene sonra okuldaki tuvalette müdür yardımcısına yakalancaksın. disipline kadar gideceksin. içeceksen de bir zahmet okul dışında iç.

depreciation

dalgalı döviz kurlarında yani döviz kurunun arz ve talebe göre belirlendiği bir rejimde ulusal para biriminin değer kaybetmesi durumu. devalüasyonla karıştırılmaması gerekir. ayrıca amortisman anlamına da gelmektedir.

(bkz: devalüasyon)

devalüasyon

sabit kur rejiminde bir ülkenin kendi para biriminin diğer ülke para birimleri karşısındaki değerinin kaybettirilmesi. devlet tarafından yapılan bir çeşit müdahale. dış ticaret dengesinin açık vermesi yani ithalat giderlerinin ihracat gelirinden fazla olması durumunda bütçeyi dengeye getirmek için yapılmaktadır. paranın değer kaybıyla birlikte ithal malların fiyatları söz konusu ülke için artması ve ihraç edeceği malların fiyatları da diğer ülkeler için artmasıyla hedeflenen denge yakalanabilecektir. dalgalı döviz kurunda olmaz. örneğin günümüzde türk lirasının dolar karşısında değer kaybetmesine depreciation denir. devalüasyon olmasının ikinci bir koşulu da bizzat devlet tarafından yapılması mevzusu.

(bkz: depreciation)

the do

2015’te küçükçiftlik park’ta dinlemiştim bu grubu. o gün kadebostany’nin muhteşem danslarından sonra bu grubun sahne performansını zayıf bulmuştum. yersiz bir kıyaslamaya girmişim aslında. despair, hangover & ecstasy ve on my shoulders müzikal anlamda kaliteli bulduğum şarkıları. hele ki slippery slope benim gözümde asla modası geçmeyen klasik bir parça. dinlerken hunharca dans edip patlayasım geliyor*.

burt's bees

lip balmlarını başarılı bulduğum marka. fiyatının diğerlerine göre daha pahalı olması hayvanlar üzerinde deney yapmaması ve içeriğinde propolis bulunmasından kaynaklı olabilir. blistex medplus’a göre kesinlikle çok daha iyi bir nemlendirici. bunun yanında blistex’in vadettiği daha dolgun dudakları mentollü lip balmı ile sağlayabilirsiniz diye düşünüyorum. fiyatını sonuna kadar hak ediyor bence. müşterilerine doğal ürünler sunmaya çalışırken doğaya karşı duyarlı davranmaları hoşuma giden bir detay.

blistex medplus

blistex markasının dudakları dolgunlaştırdığı iddia edilen lip balmı. içeriğindeki mentol sebebiyle sürdükten sonra dudaklarınızda tatlı bir yanma hissedebilirsiniz. dudaklarınızın daha dolgun görünmesine neden olan şey de bu. ama gözlemlerime dayanarak ben bunun kalıcı bir etki olduğunu düşünmüyorum. öyle olsaydı zaten büyük olan dudaklarım bülent ersoy’un dudaklarına dönerdi. deneyenler genelde kavanoz formundan memnun kalmışlar. ben lipstick olanını da sevdim ama sanki nemlendirme bakımından burt’s bees daha başarılı. yok ben burt’s bees’e o kadar para vermem derseniz blistex de kesinlikle işinizi görecek bir ürün.

(bkz: blistex)

börü

bu akşam saat 8'de star tv'de izleyicisiyle buluşacak dizi. diğer asker dizileri gibi yalaka, taraflı bir dizi olmayacağı belli. 1 saat sürecek olması ve 6 bölüm sürecek olması çok cezbetti. ayrıca bir mini dizinin türk televizyonlarında yer bulmuş olması da mutlu etti. jenerikte adamlar'a yer vermesi* bile yeter.
tanım: eski türkçede kurt.

türk dizileri vs amerikan dizileri

yabancı dizilerde genel olarak bölüm sonunda bir sonuca ulaşılır. türk dizilerinde ise sırf merak edilsin diye sonucu bir sonraki bölüme aktarırlar. aynı şeyi sezon finalinde de yapıyorlar. çok eski bir dizi olan baba evi mesela. sezon finalinde bütün sülale düğün dönüşünde trafik kazası geçirmişti*. tam bir katliamdı. hala da aynı şeyler. öldü mü ölmedi mi diye merak edeceğiz, heyecanlanacağız sanıyorlar. genelde de kimse ölmüyor. sonuç olarak türk dizileri böyle ucuz numaralarla ayakta kalmaya çalışıyor.

iki erkeğin dans etmesi

tango iki erkeğin dans etmesiyle başlayan queer bir dans. tangoda dansı erkek yönlendirir. iki erkek tango yapınca ortaya çok daha güzel şeyler çıkıyor. sanki dans etmiyorlar da savaşıyorlar gibi.

pahalı kıyafetler şart değil 3-5 bin tl'ye de şıklık mümkün

ahahah olur mu yasemin? varoşluk senin bu yaptığın. 3000 liraya ben çanta bulamıyorum.

en çok söylenen yalanlar

sana yemin ederim akbilime yükleyecek param yok.

seri eksi oy veren ezik

#347930 şu entrymden ne istedin? gayet görüş bildirdiğim basit bir entry. ayrıca dünya sağlık örgütü bile hastalık olarak kabul etmiş bunu. yanlış bir şey de söylemedim. cidden çok merak ettim. açıklama yaparsan çok sevinirim. istediğiniz gibi oy verebilirsiniz saygım sonsuz. sadece bir şey soracağım.

yoğun bakımdaki kadın ve erkekler neden aynı odada

çok afedersiniz ama yoğun bakımdaki hastalar kalkıp birbirlerini mi sikecekler? hayatında hiç yoğun bakımdaki hastaları görecek bir ortamda bulundu mu acaba? insan sağlığı ile ilgili bir konuda bir ilahiyatçının fikir belirtmesi laikliğin ne kadar önemli olduğunun bir kanıtı. sanane lan sanane. sen niye bu işlerle uğraşıyorsun? sen git hacca. ne bileyim zekat ver. namazını kıl. camileri, cami tuvaletlerini nasıl temiz tutabiliriz diye düşün mesela. biz bu ülkedeki insanlara dinimizin bir şartı olan temizliği nasıl aşılayabiliriz diye düşün. madem bu kadar müslümansın faizin de günah olduğunu bilirsin. yiyorsa bununla mücadele et. sağlık bakanlığı yerine ekonomi bakanlığına bir öneri götür bakalım. ama lütfen sağlıkla ilgili bir konuya karışma. senin işin bu değil.

zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü

olmadık zamanlarda olmadık şeyler yapmak anlamında kullanılan atasözü. zarifliğine düşkün olanlar hava soğuk olsa da zarifliğinden ödün vermez.

zemheri zürefası

karakışta ince giyinen insanlar için kullanılan bir deyim. zürefa zürafa ile sık sık karıştırılır. zarifliği ifade eder.

"ne o öyle zemheri zürefası gibi dolaşıyorsun" şeklinde kullanılır.

zemheri zürafası

doğrusu zemheri zürefasıdır. zürafa bir hayvandır. zürefa ise zarif kimseler için kullanılır.

(bkz: zemheri zürefası)
(bkz: zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü)

game of thrones

türkiye'deki akgezenlerle olan röportaja bayıldım*.

--- spoiler ---

jon snow ulan ibne. elinden geleni ardına koyma*.

--- spoiler ---

3 kasım 2019 genel seçim anketi

oyum sarıgül'e veriyorum.
  • /
  • 61

genç eşcinsellere tavsiyeler

bu sene 40 yasini dolduracak geckin bir kardesiniz olarak, sizden farkli bir jenarasyondan geliyorum, maalesef trendlerinizi, hayata bakis acinizi anlamakta zorluk cekiyorum. muhtemelen sizler de beni anlamakta zorluk ceersiniz. size tavsiyede bulunmam gerekirse:

turkiye'yi terketmektek icin son derece saglam bir plan yapin. bakin ben liseyi 90'larin sonlarinda, universityi 2000'lerin basinda okudum. turkiye ben gencken de homofobikti, yobazdi ama kisitli da olsa size oranla daha ozgurduk. birkac basit ornek vermek gerekirse, universitede cok az negatif tepki gorerek out yasadim, yeri geldi okulun koridorlarinda erkek arkadasimi optum, sarildik, yeri geldi farkindalik yaratmak icin masalar actik. hepsini gec, huysuz virjin turkiye genelinde yayin yapan bir kanalda drag sov yapiyordu. neyse.

buna ragmen, turkiye'de gelecegimin olmadiginin bilincindeydim. yurt disina, daha medini bir ulkeye goc etmeye lise yillarinda karar verdim.

karar vermesine verdin de be salak, ne plan yaptin?

sanirim turkiye'den bir bok olmayacagi konusunda hem fikiriz. ancak ben yurt disina goc etmek istiyorum dediginiz anda elinizde yasamak istediginiz ulkenin gocmenlik karti belirmiyor.

plan yapin gencler. nereye gitmek istioyrsaniz arastirin. elinizin altinda internet vat, ben 17 yasinda tanistim kendisiyle. arastirin. gitmek istediginiz ulke beklentilerinizi karsilayacak mi, oraya uyum saglayacak misniz?

1. gitmek istediginiz ulkeyi belirleyin.
2. gitmek istediginiz ulkeye uygun, avantajli bir kariyer planlayin.
3. gitmek istediginiz ulkenin talep ettigi tum sartlari saglayabileceginizden emin olun.
4. bunlara baslamak icin universote yillari cok gec, lise siralarinda baslayin.
5. kolay degil.
6. yilmayin.

bu satirlari toronto'dan yaziyorum. hayir, hic ama hic kolay olmadi. cok badire atlattim. yaptigim planlama, tabii planlama denilebilirse cok zayifti.
20'li yaslarimin ortasinda goc edecegimi zannederken aptalca kararlar, yanlis planlama, duygusal sebepler derken buraya gelmem 30'lu yaslarimin osunun buldu. inanin yaslandikca gocmenlik kavrami zorlasan bir olgu. gelismis ulkeler beyin gocune acik, ancak genc beyinler tercih siralamasinda geckin beyinlerin onunde yer aliyor.

kolay olmayacak, ancak akillica planlarsaniz, 20'li yaslarinizin ortasinda basarirsiniz, benim dustugum hataya lutfen dusmeyin.

son olarak, lise yillarinda intihara megilliydim. cok yaklastigim, umutsuzluga dustugum anlar oldu. keske 40 yasindaki aigai, 16 yasindaki aigai'a bugun yasadigi fazlasiyla basit, ancak mutlu hayati gosterebilseydi, o depresif ergenin icine biraz umut serpseydi. kisacasi guzel bir gelecek sizi bekliyor, ancak hepsinden once, ne istediginizi bilin, istediginize ulasmak icin kendinize duzgun bir yol haritasi cizin.

linkedin

değerli bir üyemiz olduğunuz için teşekkür ederiz şeklinde mesajlar atıyorlar sürekli. ne yalan söyleyeyim hoşuma gidiyor. üyelerini önemsiyorlar. mesela bir süredir bu sözlükte yazıyorum hiç bu tarz bir mesaj almadım. ayda bir otomatik de olsa iyi ki aramızdasın değerli bir üyesin tarzı mesajlar gelse ifitihar ederim.

tek eşlilik

dışarıda farklı lezzetler olduğu aşikardır fakat evde bir mutfağınızın olduğu ve gerekli malzemeleri kullanırsanız her lezzeti evdeki o mutfakta hazırlayabilirsiniz. birbirine mutfak olma durumudur tek eşlilik.

malzemeler:
✓ inanmak
✓ ne istediğini bilmek
✓ gayret etmek /çabalamak
✓ iki ayrı insan olduğunu unutmamak
✓ sorunları konuşmak
✓ kendine has bir dil geliştirmek
✓ ben buyum tuzağına düşmemek. gibi.

ayı sözlük yazarlarının favori dolmaları

xalo

kendisiyle konuşmaktan, dertleşmekten, goy goy yapmaktan çok keyif aldığım, sözlüğün bana kazandırdığı büyük insanlardan. tanıdığım ve belkide tanıyacağım en iyi insanlardan olabilir kendileri.
bir kere tanıştık artık yakasınıda bırakmam, benden kurtulamazsın efenim. iyi ki varsın xalocum

xalo

insan kurduğu ilişkilerde zaman geçtikçe “keşke daha önce tanısaydım” cümlesini çok nadir kurmaya başlıyor. belki de değerli hissettiği çok az insan için.
uzun zamandır bu cümleyi kurmamıştım birisini tanıdıktan sonra.
xalo bana bu cümleyi kurduran değerli bir insan oldu benim hayatımda.
fikirlerine, amacına, hayattaki duruşuna saygı duyduğum ve önemsediğim bir insan.
gitmesine çok çok üzüldüm.
neyse ki sözlük dışında da birbirimizin hayatında olacağımız gerçeği var.
yine de yazılarını çokça özleyeceğiz xalocuk.
seni iyi ki tanıdım*

ayı sözlük itiraf

ruh halim: herkes birbiriyle yiyişirken atölyeye gidip tahta çakan adnan ziyagil.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

ayı sözlük yazarlarının en sevdiği filmler

röntgencilik

inek şaban şöyle tanımlıyor:

röntgen böyle insanın içini gösteren bi cihazdır. bir de röntgencilik vardır tabi, bu röntgencilik çok ayıp olmakla beraber bol miktarda röntgenci vardır.

teşekkürler inek şaban.

Toplam entry sayısı: 1215

feminenlere ilgi duymayan gay

ilgi duymamakta özgür olan gaydir. feminen gaylerin bunu anlayışla karşılaması gerekir ki zaten durum bu. bunu büyütmeye gerek yok. saygısızlık yapmanın hiç lüzumu yok. feminen gayler ve transeksüeller sayesinde bugün dünyada görünürüz, gay olduğumuzun bilincindeyiz. bu insanları yüceltmem gerekir ama günümüzde ayrımcılık yapmış olacağım için yüceltemem. kendi içimizde birbirimizi ötekileştirdiğimiz için bunları söylemek istedim sadece. belki düşünceniz biraz olsun değişir diye.

"gay değilim full aktifim" diyip erkeklerle birlikte olan, lgbti'ye asla katkısı olmayan insanlarla birlikte olabilirsiniz. ama saygı duyduğunuzu söyleyip genelleme yaparak feminen gaylere saygı duymuş olmuyorsunuz. lubunca konuşup gay olduğunu itiraf etmeyen kerimcan durmaz ve makyaj kanalında lgbti ile ilgili içerikler de üreten arda bektaş'ı* referans göstererek genelleme yapacaksanız sohbet kurmaya çalışmayın zaten kimseyle. kimse sizin sohbetinize muhtaç değil. ötekinin ötekisi yapmaya çalışsanız da kendini lgbti içinde gören hiçbir birey aciz değil.

ölmeden önce izlenmesi gereken filmler

(bkz:night on earth)

beş şehir, beş farklı hikaye ve hepsi aynı gecede. samimi ve değişik duygular hissettiren hikayeleri, anlatımın sadeliği ve yormayışı bu filmin artılarından. winona ryder ablamızı saymıyorum bile. daha önce jim jarmusch izlemediyseniz bu filmle başlamanızı şiddetle tavsiye ederim.

(bkz:fried green tomatoes)

sıcacık hissettiren bir dram filmi. farklı dönemlerde yaşayan dört kadını anlatan bu film gerçekten çok etkileyici. üstü kapalı bir şekilde anlatılsa da idgie ile ruth arasındaki aşk ve evelyn ile ninny'nin dostluğu başarılı bir şekilde izleyiciye geçiyor bence.

(bkz:beetlejuice)

aslında birçok insan tarafından bilinen, eğlenceli müzikleri ve benzersiz karakterleriyle akıllarda kalan bir tim burton filmi olsa da çevremde hala izlememiş insanlara rastladığım için açıkçası bu listeye eklemek istedim. bu filmi izlememek çok büyük kayıp ve ayıptır. performansından ötürü michael keaton'ı ve winona ablamızı da unutmamak lazım.

(bkz:suspiria)

kullanılan renkler sebebiyle sanat filmi kabul edilen bu korku filmi kanın bu denli fazla gösterilmesiyle döneminin öncü filmlerinden biri olmuş. dario argento imzalı bu filmin 2018 versiyonu call me by your name'den tanınan luca guadagnino tarafından "saygı duruşu" niteliğinde çekilmiş. yani anlayacağınız hala ilgi görmekte. müzikler, dekor ve renkler açısından bu film mutlaka izlenmeli.

(bkz:three billboards outside ebbing, missouri)

neden oscar alamaz böyle güzel bir film anlamak güç. müzikleri, oyunculukları, görselliği ve özgün hikayesiyle çok etkileyici bir filmdi benim için. "öfke, daha fazla öfke peydah eder" detayı için bile izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

(bkz:incendies)

ben ömrümde böyle vurucu bir film izlememiştim. olağanüstü hikayesi, mükemmel kurgusu ve nefis sinematografisi için izlenmesi gereken filmlerden. bu filmi izledikten sonra insanın ben niye insanım diye bas bas bağırası geliyor.

(bkz:nunta muta)*

kara mizahın en güzel örneklerinden biri. bu kadar sert bir hikayeyi bu kadar komik anlatmak bence bir başarı. izlemiş olmaktan pişmanlık duymayacağınız, diyalogların düşündürdüğü, sessizliğin güldürdüğü bir film.

(bkz:howl's moving castle)**

pamuk prenses veya uyuyan güzel'deki gerçek aşkın öpücüğünün iyileştirici etkisinin farklı ve daha etkileyici bir versiyonunun yer aldığı film. bana kalırsa yönetmen'in bütün filmleri veya animeleri izlenmeli ama zaten bu filmi seçmemdeki en büyük neden miyazaki'nin en çıtır çerez animesi olması. yönetmen genelde çok gönderme yaptığı için disney animasyonları kadar kolay izlenilmiyor maalesef.

(bkz:battle royale)*

playerunknown's battlegrounds, fortnite gibi hayatta kalan son kişinin kazandığı oyunlara ilham kaynağı olan film. öyle ki bu oyun türüne adını vermiştir. hatta hunger games bile bu filmden sonra kaleme alınmıştır.

(bkz:pretty woman)

arada sırada hepimizin canı romantik komedi izlemek istiyor. böyle zamanlarda da maalesef karşımıza hep klişe senaryolara sahip filmler çıkıyor ve 2 saatimiz resmen çöpe gidiyor. bu film kesinlikle öyle filmlerden değil. hepimizin bildiği müziği, oyuncuları, dönemine göre cesur sayılabilecek konusu sebebiyle mutlaka izlenmesi gereken bir romantik komedi filmi. julia roberts'ı julia roberts yapmış olmasına girmeme gerek bile yok.

suriyeli mülteciler hakkında doğru bilinen yanlışlar

üstteki entrynin sahibi temsili*.


dün seda sayan'a bağlamamak için sustum. bölüneceğiz diyen yazara da katılmıyorum fakat "burası senin ülken ha?" lafı gerçekten canımı yaktı. en basitinden dilek tutarken, dua ederken es geçmediğim bir yer türkiye. kimi zaman yaşanılmaz olsa da benim ülkem. insan üzerinde yaşadığı topraklarda neler oluyor diye sorgulamaz mı? niye bunu sorgulayan insanlara ırkçı damgasını yapıştırıyorsunuz? toprağını sevmek ne zaman ırkçılık olmuş? sen evini sevmez misin? sen evinde huzurlu yaşamak istemez misin? neyse bunu geçmek istiyorum. anlamanızı beklemiyorum.

türkiye'ye kimler kimler gelmiş. kim bu kadar yaygara koparmış bu zamana kadar? kimse. çünkü adamlar adapte olmaya çalışmışlar. mülteci olarak geliyorsan uyum sağlamak zorundasın. tepemize çıkman kabul edilebilir bir şey değil. sen misafirliğe gittiğinde böyle mi davranıyorsun ev sahibine? ev sahibine tecavüz mü ediyorsun? ev sahibinin çocuğunu mu öldürüyorsun? kedisini mi boğazlıyorsun? ev sahibini huzursuz edersen o da seni istemez. bir şekilde seni göndermek ister.

kaç senedir bu ülkedeler ve memnun bile edememişiz. bırak adapte olmayı hepsi avrupa'ya kaçma niyetinde. ama avrupa'da onları alacak bir ülke yok. senin özendiğin hümanizmin fikir babaları manyak çünkü değil mi? ırkçılar, faşistler. vah vah. sorun hümanizmde değil ama. sorun hümanizmi bilmeyip hümanizm kasanlarda. kendiyle aynı fikirde olmadığı için çatır çutur insan öldüren yaratıklara hoşgörü göstermek hümanizm değildir. bunun uzun vadede ne gibi sonuçlara yol açacağını sorgulamak ırkçılık değildir.

kötü günlerden geçiyoruz. kendi kendimizi düzeltebilmiş değiliz. nasıl depresyondayken arkadaşımızın dertlerine yardımcı olamıyorsak aynı o şekilde suriyelilere de yardımcı olabileceğimizi düşünmüyorum.

yazarların karantinadayken yüzleştiği sıkıntılar

iş görüşmem olumlu sonuçlanmıştı. virüs sebebiyle kaynadı gitti. ayrıca son üç aydır evdeydim. askerden yeni gelmiştim. 80 kişilik koğuşlarda yattıktan ve o 80 kişinin problemleriyle komutanım diğer komutanlarla çay içip, muhabbet edebilsin diye ben bizzat kendim ilgilendiğim için* pek insanlarla görüşmek istemedim. erkek görmek hiç istemedim. sadece iş arıyor, iş görüşmelerine gidiyordum. zaten karantinada gibiydim. insanların daha 1 haftada benim yaşam stilime karantina demesi bana koymuyor değil*. eminim benden daha kötü durumda olan insanlar vardır. o yüzden bunları kafamda büyütüp de şımarıkça davranmak istemiyorum. sağlık çalışanlarının hala bizim için kendilerini tehlike atıyor olmaları bile bunu yapmamak için yeterli bir sebep. herkes için zor bir süreç bunu anlıyorum ama yine de bir şekilde kendimizi motive etmek zorundayız.

ayşen gruda

sanatçı gibi sanatçıdır. elini vicdanına koymaktan çekinmemiştir. diğerleri gibi düşüncelerini dile getirmekten korkmamıştır. sanatçı dediğin de ülke kötüye giderken susmamalıdır zaten. biz onun oyunculuğunu da güçlü kişiliğini de unutmayacağız.

feminenlere ilgi duymayan gay

ilgi duymamakta özgür olan gaydir. feminen gaylerin bunu anlayışla karşılaması gerekir ki zaten durum bu. bunu büyütmeye gerek yok. saygısızlık yapmanın hiç lüzumu yok. feminen gayler ve transeksüeller sayesinde bugün dünyada görünürüz, gay olduğumuzun bilincindeyiz. bu insanları yüceltmem gerekir ama günümüzde ayrımcılık yapmış olacağım için yüceltemem. kendi içimizde birbirimizi ötekileştirdiğimiz için bunları söylemek istedim sadece. belki düşünceniz biraz olsun değişir diye.

"gay değilim full aktifim" diyip erkeklerle birlikte olan, lgbti'ye asla katkısı olmayan insanlarla birlikte olabilirsiniz. ama saygı duyduğunuzu söyleyip genelleme yaparak feminen gaylere saygı duymuş olmuyorsunuz. lubunca konuşup gay olduğunu itiraf etmeyen kerimcan durmaz ve makyaj kanalında lgbti ile ilgili içerikler de üreten arda bektaş'ı* referans göstererek genelleme yapacaksanız sohbet kurmaya çalışmayın zaten kimseyle. kimse sizin sohbetinize muhtaç değil. ötekinin ötekisi yapmaya çalışsanız da kendini lgbti içinde gören hiçbir birey aciz değil.

ayı sözlük itiraf

bence kudurmuş alışmıştan beterdir. çünkü alışmış insan görgüsüzlük yapmaz, daha cool davranır. ne yaptığını bilir. ama kudurmuş insanın ne yapacağı belli olmaz ki. ben böyle düşünüyorum yani.

hastane mescidinde oral seks yaparken yakalanan eşcinseller

pek duyulmayan bir haber. ya gerçek değil ya da duyulmasını istemiyorlar. açıkçası ikinci düşünceye daha yakınım. öyle böyle bir yerde yakalanmamışlar çünkü. adamlar resmen sevişerek mevcut düzene isyan etmiş*.

onaylamasam da yaşanan şey eşcinsellerin ötekileştirilmesinin, aile ve toplum baskısının bir yansıması bence. sen insanların kimseye zarar vermeyen cinsel hayatlarına, yönelimine saygı duyma sonra kendi değerlerine saygı duyulmasını bekle. insanlara karışma ki evlerinde veya bir otel odasında rahat rahat sevişsinler.

(bkz: bırakınız öpüşsünler)
(bkz: bırakınız sevişsinler)

suriyeli mülteciler hakkında doğru bilinen yanlışlar

üstteki entrynin sahibi temsili*.


dün seda sayan'a bağlamamak için sustum. bölüneceğiz diyen yazara da katılmıyorum fakat "burası senin ülken ha?" lafı gerçekten canımı yaktı. en basitinden dilek tutarken, dua ederken es geçmediğim bir yer türkiye. kimi zaman yaşanılmaz olsa da benim ülkem. insan üzerinde yaşadığı topraklarda neler oluyor diye sorgulamaz mı? niye bunu sorgulayan insanlara ırkçı damgasını yapıştırıyorsunuz? toprağını sevmek ne zaman ırkçılık olmuş? sen evini sevmez misin? sen evinde huzurlu yaşamak istemez misin? neyse bunu geçmek istiyorum. anlamanızı beklemiyorum.

türkiye'ye kimler kimler gelmiş. kim bu kadar yaygara koparmış bu zamana kadar? kimse. çünkü adamlar adapte olmaya çalışmışlar. mülteci olarak geliyorsan uyum sağlamak zorundasın. tepemize çıkman kabul edilebilir bir şey değil. sen misafirliğe gittiğinde böyle mi davranıyorsun ev sahibine? ev sahibine tecavüz mü ediyorsun? ev sahibinin çocuğunu mu öldürüyorsun? kedisini mi boğazlıyorsun? ev sahibini huzursuz edersen o da seni istemez. bir şekilde seni göndermek ister.

kaç senedir bu ülkedeler ve memnun bile edememişiz. bırak adapte olmayı hepsi avrupa'ya kaçma niyetinde. ama avrupa'da onları alacak bir ülke yok. senin özendiğin hümanizmin fikir babaları manyak çünkü değil mi? ırkçılar, faşistler. vah vah. sorun hümanizmde değil ama. sorun hümanizmi bilmeyip hümanizm kasanlarda. kendiyle aynı fikirde olmadığı için çatır çutur insan öldüren yaratıklara hoşgörü göstermek hümanizm değildir. bunun uzun vadede ne gibi sonuçlara yol açacağını sorgulamak ırkçılık değildir.

kötü günlerden geçiyoruz. kendi kendimizi düzeltebilmiş değiliz. nasıl depresyondayken arkadaşımızın dertlerine yardımcı olamıyorsak aynı o şekilde suriyelilere de yardımcı olabileceğimizi düşünmüyorum.

ayı sözlük itiraf

hiç realist bir ibne değilim. hayallerde yaşıyorum.

onur yürüyüşünde iki kadının çırılçıplak soyunması

son derece şık bir eylem. toplum biz ne yaparsak yapalım bize hazır değil. biz zaten onlara göre ahlaksızız.

ayı sözlük itiraf

herkesten iğreniyorum. hepiniz yeterince iğrenç ve iticisiniz. teşekkürler.

ayı sözlük itiraf

victor hugo sizi görse sefilleri en baştan yazardı.

ahlakınız batsın

evrensel ahlak kurallarını bulmuş yazarlarımıza söylemek istediğim cümle. iki kadını yargılamak size düştü çünkü. süpersiniz ibneler.

(bkz: onur yürüyüşünde iki kadının çırılçıplak soyunması)

suriyeli mülteciler hakkında doğru bilinen yanlışlar

tartıştığınız insanlara hakaret etmeden tartışmayı öğrenin de yazılarınız okunsun.

tanım: şiddete şiddetle çözüm arayanların fikir beyan ettiği başlık. doğu perinçekmiş, demet akalınmış. hayatımda tanımadığım bir insana küfür etmedim ama hassiktir ordan. bu ülkenin tarihini senin saldırgan yorumlarını okuyarak öğrenecek değilim. ayrıca senin okumada bir problemin mi var acaba? kim demiş "bugün yaşadığımız yoksulluk suriyeli göçmenler yüzündendir" diye? manipüle ediyorsunuz diyorsunuz da bu manipülasyon değil mi? saldırganın, faşistin dik alasısın.