antti

Durum: 796 - 0 - 0 - 0 - 01.03.2025 23:46

Puan: 13544 - Sözlük Kaşarı

11 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 40

seks bağımlılığı

eşcinsel bireylerin bir kısmının içselleştirilmiş homofobilerinden kaynaklı olarak kendinden nefret etmek sorunları nedeniyle, kendi benliklerinin başkaları tarafından olumlanması, "bir çok insan tarafından tercih edilen biriyim" hissiyatını yaşamak için çok fazla kişiyle seks yapmaları sonucu içine düştükleri psikopatolojik bir durummuş.

çok fazla insanla, duygusal bağlantı olmadan seks yapmak hakikaten bir noktadan sonra insanın içini kemiren berbat bir boşluğa yol açıyor. tecrübe konuştu.

uzun süreli ilişki

düşünüyorum da sanırım uzun süreli bir ilişkinin türkiye'deki eşcinsel dünyasında çok az görülmesinin (ya da görülmemesi mi deseydim) önemli bir nedeni de etraftaki rol model eksikliği. uzun süreli eşcinsel bir ilişkiyi çevresinde hiç görmeyen biri, bu nedenle bunun olabilirliğine de ihtimal veremiyor. zaten kendi tecrübeleri de bunun zorluğunu çeşitli nedenlerden dolayı gösterdiği için, bir noktadan sonra eğer gerçek istediği bu olsa bile imkansızlığına inanıp kendisi de bu konuda çaba göstermiyor. çaba gösterilmeden uzun süreli bir ilişkiyi sürdürmek de mümkün olmadığı için, bir kısır döngü ortaya çıkıyor.

lambda'ya aktif olarak sık sık gittiğim zamanlarda, uzun süreli bir ilişki götüren, kendime rol model olarak alabileceğim bir çiftle tanışmayı çok arzu etmiştim ama lgbt camiasından bir sürü insanla tanışıyor olmama rağmen bu tanıma uyacak kimseyi bulamamıştım. günlerden bir gün, bir etkinliğe iki sakallı bıyıklı, hoş tipli adam beraber geldiler, elele tutuştular, gayet samimi bir profil çizdiler. hemen kanım kaynadı bunlara. bunlar kim diye arkadaşlarıma sordum, uzun süredir birlikte olan güzel bir çiftmiş. aha buldum, gidip konuşurum sonrasında diye sevinmiştim.

etkinlikten sonra istiklal'de bir yerlere gittik oturmaya cümbür cemaat. oturduk, konuşuyoruz ama benim gözüm bunlarda. ama ben daha konuşamadan, bu elemanlardan birisi kalkıp bizim masaya geldi ve benim karşımda, benim karşımda oturan arkadaşa açık şekilde asılmaya başladı. ben çok şaşırdım önce, hani bunlar sevgiliydi diye yanımdaki elemana sormuştum, o da "sevgililer ama açık takılıyorlar, bu senin karşındaki çok çapkındır" demişti. çapkın tamam da, oha, sevgilisi eleman yan masada otururken bu arkadaşın bizim masadaki elemana sulanması biraz fazla abartı olmuyor mu? canım sıkıldı, bunlarla da konuşmadım, kalktım gittim. bu da böyle bir anımdır.

hala daha böyle bir ilişki yürüten birileriyle tanışmadım. kısfmet.

anne

annem aile grubu toplantısına katıldı. bir sürü lgbt bireyin ailesiyle beraber 2 saat geçirdi orada. genelde ilk gelen aileler konuşamaz, sadece dinlemekle yetinirken, annem bir de söz alıp çatır çatır konuşmuş, ki kendisi über homofobik bir kişi(ydi galiba). "ben oğlumu çok seviyorum, onunla gurur duyuyorum" falan demiş. bana da oradan artık kanka olduğumuz diğer anneler anlattılar. ben tabii şok üstüne şok.

annem toplantıdan çıktıktan sonra yüzü böyle sersemlemiş, dayak yemiş gibiydi. kadına birşey olacak diye korktum. "teşekkür ederim beni buraya getirdiğin için" dedi bana yalnız. ne diyeceğimi bilemedim. iyi mi yaptım kötü mü yaptım hiç bilemedim zaten ama ben sadece öyle bir yerin olduğunu söylemiş, gelsin diye ısrar, ikna çabam olmamıştı, hemen "olur gelirim" diyen kendiydi.

benim kafam karışık, duygularım karma karışık şekilde oradan ayrıldım. annem taksiyle evine gitti. ben arkadaşlarımla yürüdüm, sonra deniz anneye telefon ettim, onla konuştum, nasıl geçtiğini, annemin nasıl davrandığını, ne konuştuğunu falan sordum, sonra da kadına telefonda böhür böhür ağladım bir de.

çok siktiriboktan işler valla. deniz anne "valla burası en kral psikiyatristten bile insana daha iyi gelen birşey, insanın yalnız olmadığını görmesi, kendisiyle benzer şeyleri yaşayan pek çok başka insanın olduğunu görmesi bambaşka birşey, sen çok iyi birşey yaptın annen için, annen iyi olacak" dedi bana. iyi bakalım, inşallah öyle olur dedim ben de.

ertesi gün öğleden sonra annem beni aradı. kendisini oraya götürdüğüm için teşekkür etti. sesi iyi geliyordu. "ne kadar zor durumda olan anne babalar varmış, çocuklarını ameliyat ettireceklermiş, onunla uğraşıyorlarmış" falan dedi. "ben senle ne kadar gurur duyduğumu orada herkese söyledim" de dedi. çok garip birşey anne olmak. madem o kadar gurur duyuyordun, bi zahmet bu işler bu noktalara gelmeden, ben iyice kafayı yemeden birşeyler yapaydın demedim tabii.

bir sonraki ayki toplantının ne zaman olduğunu sordu. böyle bir yerin varlığını hiç bilmediğini söyledi. bir de "kaos diye birşey varmış, neymiş o, kaos mu yaratıyormuş gerçekten, kaos maos birşeyler dediler anlamadım" dedi. şimdi annemin ağzından kaos lafının çıkması çok komik geliyor. kim inanırdı annem gibi birinin kaos maos diyebilen biri haline gelebileceğini...

neyse işte böyle saçma sapan işler. onlar içeride toplantıdalarken ben de arka odada bir trans arkadaşımın omzunda iç çekiyordum. allahım sahnelere gel, aslında şu yaşadıklarımız tam filmlik. o da beni eğlendirmek için kalça estetiği için yapılması gereken squat hareketlerinden falan bahsediyordu, öyle de abuk subuk muhabbetler var, ama eğlendim mi eğlendim o sırada allah için.

neyse bakalım daha neler neler yaşayacağız. allah sonumuzu hayretsin.

ayı sözlük

içinde "eşcinsel" kelimesi geçen her başlığın "lgbt" diye değişmesinin gerekli olmadığı sözlük. adam belki sadece eşcinsel olmanın avantajları, güzel yanları üzerine yazmak istiyor. bu şekilde başlıklarla oynanınca, içindeki entryler başlıkla uyumsuz oluyor, bilmem farkediliyor mu?

depresyonda olanlara tavsiyeler

1. yapmak zorunda olmadığınız, size yük getiren ekstra işlerin hepsini bırakın. daha az sorumluluğunuz kalsın.
2. bunun yanında günlük rutinden de hiç bir şekilde kopmamaya gayret gösterin. ders çalışacak mecaliniz yoksa bile okula gidin, çok iyi performansınız olmasa bile işinize gitmeyi ihmal etmeyin, kendinizi evin içine hapsetmeyin.
3. fiziksel sağlığınıza bu dönemde dikkat edin, sağlıklı gıdalarla beslenin, uykunuzu alın, düzenli egzersiz yapmaya çalışın, en kötü evde yarım saat meditasyon/yoga bile kendinize vakit ayırdığınız için iyi hissettirecektir.
4. içkiye abanmayın, sorunlardan kurtulmak için genelde çok kötü bir yöntemdir.
5. sizi yormayacak kadar sosyalleşin, hiç birşey konuşmak istemeseniz bile arkadaşlarınız buluşuyorsa gidin, orada mal mal oturun, konuşmasanız bile iyi gelecektir.
6. sorunlarınızı yakın bulduğunuz birileriyle paylaşın, içinize atmayın. becerebilirseniz bir ruh sağlığı çalışanına danışın.
7. hayatınızı derinden değiştirecek kararları bu dönemde almayın, daha çok rutini korumaya çalışın. ama almanız gereken karar depresyonunuza neden olan sorunla ilgiliyse, o zaman sorunun nedeni konusunda adım atmak gereklidir.
8. aklınıza sürekli olarak gelen depresif düşüncelerden rahatsız oluyorsanız, zihninizi veya bedeninizi sürekli olarak meşgul etmeye çalışın. ister işinize/dersinize odaklanın, ister sürekli spor yapın, ister sürekli kitap okuyun, film seyredin, arkadaşlarınızla takılın, bir hobi edinin, birşey yapın. olumsuz düşüncelerin girdabına kendinizi kaptırıp daha da içine çekmesine izin vermemeye çalışın.
9. sarılma, sevgini verme, sevilme gibi ihtiyaçlarınızı gidermek için, eğer sevgiliniz yoksa, bir evcil hayvan edinebilirsiniz. kedi köpek bu tarz bir konuda en iyi çözümler olsa da, akvaryumuyla yemiyle taşıyla ilacıyla 50 tl bile gelmeyen ufak bir balık beslemek bile uzun süreli bir rahatlama sağlayabilir.

açılmak

eşcinsellikle ilgili herşey benim için çok korkutucuydu. ama sanırım insan öyle durumlara geliyor, bazı ihtiyaçlar o kadar insanın boğazına bıçak gibi dayanıyor ki, onların karşılanmaması korkunuzdan daha vahim bir duruma geliyor ve korkunuzun getirdiği set yıkılıveriyor.

şimdi düşünüyorum da, benim sevme ve sevilme ihtiyacım o denli korkunç bir boyuta ulaşmıştı, o denli artık hiç bir şekilde katlanılamaz, dayanılamaz bir noktaya gelmişti ki, deliler gibi korkmama rağmen, tüm o korkuları aşıp kendine açılmak denen eşcinselliğini kabul edip yaşamaya başlamak için adım atmıştım. hatırlıyorum da, o dönemde gerçekten içimde birşeyler kopuyor, sanki parçalarıma ayrılıyormuş gibi hissediyordum ve o noktada artık canıma tak demişti, ya yapacaktım ya ölecektim. aynen bu şekilde hissediyordum.

şu anda yaşadığım durumdaysa, artık içimde yaşadığım ve kimseyle konuşamadığım şeyleri konuşma ihtiyacım o denli korkunç boyutlara ulaştı ki, birilerine bu durumdan bahsetmeyi ölümden beter bulan, deliler gibi korkan, ağzından laf çıkmayan ben, kendimi inanılmaz zorlayarak, oldukça zahmetli, çileli bir süreç ile etrafıma açılmaya başladım. yoksa konuşmasam delirecektim zira, hatta az buçuk da delirdim.

bir noktaya gelip canınıza tak ettiğinde açılıyorsunuz, daha doğrusu açılmak zorunda kalıyorsunuz. herkes böyle değil elbette, kimileri çok rahatlar, ne mutlu onlara, benim her olayım kanırta kanırta gerçekleşiyor.

natrans

cinsel azınlık

karşıcinsel veya natrans olmayan herkese verilen ad, nam-ı diğer lgbtiqwyzcxlkdsjgfasidlkjg.

vivienne cass

cass modelini geliştirmiş lgbt teoristi. açılmak başlığında modelinin özetini bulabilirsiniz.

eşcinsel olmaktan gurur duymak

gay pride dedikleri şey. gay pride başlığı altında sözlükte konuşulan şey aslında gay pride parade. eşcinselliğimden gurur duyuyorum, bunu da cümle aleme göstermek için şehrin ortasında yürüyüş yapıyorum anlamına geliyor.

eşcinselliğinden gurur duyabilmek için, şu vivienne cass gibi teoristlerin bahsettiği coming out aşamalarından geçip en sonuna ulaşmak, yani eşcinsel evrimini tamamlamak gerekiyor. gurur duyma aşamasına gelince de birşeyden gurur duyan biri ne yaparsa onu yapıyorsun: cümle aleme ben ibneyim diye bağırıyor, bütün facebook profilini gökkuşaklarıyla donatıyorsun.

türkiye'de eşcinselliğiyle gayet barışık, gurur duyan, kimseye duyurmaktan da çekinmeyen, ailesine arkadaşlarına herşeye de gayet açık ve güzel güzel yaşayan arkadaşlarım var. hepsi de harika insanlar bence. negzel.

kendinden nefret etmek

içselleştirilmiş homofobinin yol açtığı psikolojik sorunlardan biridir, lgbt bireylerde sıklıkla görülür. kişiyi depresyona sürükler, lgbt kişilerde yaygınlıkla görülen kendine zarar verme eğilimleri (uyuşturucu bağımlılığı, korunmasız seks, kendini çeşitli tehlikeli durumlara sokma vs) görülür, intihara kadar götürebilir. kişinin bunu yenmesi her zaman tek başına mümkün olmayabilir, fakat sorununun temeli olan farklı cinsel kimliğinden başka birilerine bahsetmekten de korkabilir, bu nedenle depresyondaki pek çok başka kişinin rahatlıkla alabildiği sosyal desteğe erişimini kendi kendine engellemiş olur, kişi duygularıyla daha izole kalabilir. bu durumdan kurtulmak için kişi pozitif eşcinsel kimliği için gerekli maddelere ulaşmaya çalışabilir.

ayrı eve çıkmak

o kadar sene evden ayrı, yurtdışlarında şurada burada yaşadıktan sonra ailemin evine dönüp 3 sene yaşadım, işim gücüm de varken. başta geçici bir süreliğine, yeniden bu şehre alışana kadar falan derken mıymıntılıktan, cesaret edememekten, uğraşmak istememekten ve bir takım başka saçma sapan nedenlerle çıkamadım. üstelik aile ilişkileri bu süre zarfında gerildi de gerildi, evde yaşamaktan çok rahatsız oluyordum, eve sadece yatmadan yatmaya geliyordum, sürekli dışarılarda sürtüyordum falan. ilişkim de bu durumdan kötü etkileniyordu elbette. en sonunda akil bir gey annesinin ağzıma sıçması sonrasında, hayatımdaki her türlü şeyin üstüne koyarak ayrı eve çıkma işini en öncelikli işim haline getirdim ve bayağı bir ev arayıp, ankara'nın pek çok semtini karış karış dolaşıp en sonunda babamın da yardımıyla bir eve çıkabildim.

yokmuş böyle bir huzur. ailenle aranda ne olursa olsun, onları sürekli görmek zorunda olmamanın, ilişkiler üzerinde de çok onarıcı bir etkisi varmış. ütü hariç her türlü işimi de çok şükür kendim yapabiliyorum, zaten yurtdışında yaşarken de yapabiliyordum, öyle çok hanım evladı değilim. ütüyü de nefret ettiğimden yapmıyorum gerçi. temizlik, süpürge falan gayet rahat. bulaşık çamaşır makinesi falan zaten hayatı kolaylaştırıyor.

kendi evinde oturmak herşeyden önce ruhsal huzurmuş, bunu çok iyi tecrübe etmiş oldum bir daha.

anne

geçen hafta psikiyatristime gitti görüştü. bugün telefonla görüştüğümüzde ben sormadan anlattı. psikiyatrist beni çok seviyormuş, benim için çok dengeli biri demiş. oysa ben hayatımın en dengesiz zamanlarını yaşıyorum sanırım şu sıralar. artık gerçekten düşündüklerini mi söyledi yoksa anneme mi gaz vermeye çalıştı, bilemedim.

görüşmesi hakkında pek detaylı birşey konuşmadık. ilaçlar uyku yapıyor, uykumda dengesizlik yaratıyor, onun testi için seni uyku laboratuarına götüreyim dedi. böyle hani asıl mevzu dışında şeylerden konuştuk.

ben de onu bugün akşam olacak lgbt aileleri gurubu toplantısına davet ettim. onu da kabul etti. telefonu kapattığımda ağlamaklı olmuştum.

olan bitenlere inanamıyorum sadece.

bu akşam ne olacak onu da bilmiyorum. umarım herşey iyi gider. aile grubundaki anne babalar çok tatlı, şeker insanlar, beni de seviyorlar, ben de onları seviyorum. benim annemle ilişkileri nasıl olacak acaba? annem orada konuşabilecek mi? gerçi benim annem öyle çekingen biri değildir topluluk içinde, ama yani çok sıradışı durumlar hepimiz için. puff.

bol şans dileyin bana.

kaos gl

lambda istanbul'da uzun süre bulunduktan sonra ankara'ya taşındığımda kapılarını çaldığımda, bu şekilde ruhsuz bir yer bulacağımı hiç beklemezdim. bu başlığın ilk entrysi "devlet dairesi" olmuş, aynen katılıyorum, lambda'nın o güzel havası, katılımcılığı destekleyen, cıvıl cıvıl, etkinliklerle dolu hali yerine tam bir duvar ile karşılaşmıştım ve açıkcası çok canımı sıkmıştı. sonra da bir daha uğramadım. ama çıkardıkları dergiler, yayınlar, konferans tarzı etkinlikler ve türkiye'nin en iyi içerikli haber portalı olarak gayet başarılıdır, ona birşey diyemeyeceğim. keşke bir araya gelmesi, birbirini bulması hala bile zor olan lgbt kişilerin etkinliklerde kendilerini ifade edebilecekleri lambda gibi rahat kullanımlı bir ortam da sunsaydı.

geçenlerde gördüğüm kadarıyla gmk bulvarındaki ofislerini de boşaltmışlar. ofissiz devam edeceklermiş. sanırım herkes home office mi çalışacak, tam anlamadım. geçen mayıs ayında bomba tehtidi almışlardı, o günden beri zaten tedirginlik duyuyorlardı. valla üzüldüm ofislerini boşaltmış olmalarına, ankara'da böyle bir yerin olması, türkiye lgbt hareketi için yine de çok önemli birşeydi, yazık olmuş. hakikaten türkiye'de lgbt hareketi son bir iki yıldır kan kaybediyor. 2014'te pik yaptı ve o pik hükümet tarafından hiç beğenilmedi.

umarım toparlarlar.

lgbt sözlükleri

en bilineni ve sanırım aralarında hala yaşayan tek kalmış olanı ayı sözlük.

bunun dışında tespit edebildiklerim madi sözlük, kuir sözlük, homoloji(yayında değil) bir de kırmızı elma sözlük diye tam hedef kitlesi daha çok kadınlar olan bir sözlük.

kuir sözlük

böyle bir lgbt sözlüğü varmış, şu an ölü vaziyette.

http://kuir.sozlukspot.com/

homoseksüel

annemin eşcinsel kavramı için bildiği tek kelime. onu da çok nadiren ama öyle bir tonlama ile söylüyor ki, bu konuya karşı içindeki tüm tiksintiyi gayet net hissedebiliyorsunuz.

- "homoseksüeller!" (bu sırada yüz ekşitilmiş, dudaklar gerilmiş, gözler kısılmış ve söyleniş oldukça yavaşlatılmıştır).

pkklı teröristler konusu falan bile açıldığında daha az nefret çıkıyor kadından.

bir de bu kadın doktor. ve ben buna açıldım kaç yıl önce, bana göya yardım etsin, en azından halimden anlasın, bana şefkat göstersin diye. cidden psikolojik olarak rezil durumdaydım ve ihtiyacım vardı.

gram ilerleme olmadı o günden bugüne kadında. çok interesting.

onla ilişkim birkaç yıldır maslahatgüzar seviyesine inmiş durumda bu nedenle maalesef.

pişman mıyım? hayır. o benim annem ve ondan ihtiyaç duyduğumda şefkat istemek hakkım diye düşünüyorum.
üzgün müyüm? evet. keşke bu kadar peşin hükümlü, dar görüşlü ve homofobik olmasaydı.

ailelerin çocuklarının arkasında durması gerektiğini ve bunu istemenin bencillik olmadığını düşünüyorum. hele ortada bir suç yoksa, bir varoluş varsa. doğuştan sakat çocuğundan utanç duymaktan farkı yok bu yapılanın.

gaylerden gaylere tavsiyeler

- ekmekarasi yazmış ama ben de bir kez daha vurgulayayım, ekonomik özgürlük, maddi bağımsızlık, herkes ama özellikle eşcinsel kişiler için hayati derecede önemlidir. mutlaka kendi paranızı kazanın, aileniz dahil kimseye eyvallahınız olmasın. gerektiğinde kafanızın tasını attıracak herhangi bir kimseye siktiri çekebilecek maddi gücünüz olsun. bunun için meslek seçiminizi de dikkatli yapın.

- becerebiliyorsanız üniversiteyi ailenizin olduğu şehirde okumayın. üniversite sonrasında para kazandığınız herhangi bir zamanda asla ailenizin yanına dönmeyin, aynı evde kalmayın. asla asla asla. en tatlış aile bile hayatınızın sorumluluklarını öğrenmenizi ertelemenize neden olur (kendimden biliyorum).

- hiç kimseye açılamadığınız, gizli saklı yaşanılan bir eşcinsel hayat ancak psikolojik sorun getirir. bir miktar kişiye açık olmak artı bir miktar da eşcinsel çevreden arkadaşınızın olması psikolojik sağlığınız için son derece önemli (gene kendimden biliyorum).

- uzun süreli ve sevgi dolu ilişkiler kurabilmek bir mucize değil ama karşılıklı istek, emek ve zorlukları göğüslemeyi gerektirir. eşcinsel dünyada olmaz böyle şeyler diye peşin hükümlü olarak "nasıl olsa ayrılacağız" diye ilişkilere başlamayın. baştan yenilgiyi kabul etmek demek olur.

gaylerden gaylere tavsiyeler

ne yapıp edin, mutlaka ingilizce öğrenin. sonra da bir zahmet o ingilizcenizi kullanın, kaynakları okuyun, yabancılarla tanışın, sohbet edin, başka ülkeleri gezin, oranın insanlarını tanımaya çalışın, bu ülkeye ve bu ülkenin tek taraflı doğrularına mahkum etmeyin kendinizi. bir eşcinseli daha özgürleştirecek birşey bilmiyorum ben.

pozitif eşcinsel kimliği

böyle bir kimlik için gereksinimler:

- kendi cinsel kimliği, duyguları, hisleri ile barışık olmak, çatışma yaşamamak. hislerinden dolayı üzüntü, acı, pişmanlık, öfke duymamak, olduğu gibi kabul etmek. eşcinselliği karşıcinsellik ile eşit görmek.
- en az yakın çevresine, samimi olduğu kişilere cinsel kimliği konusunda açık olmak. yaşantısına tehdit yaratmayacak her ortamda açık olmaktan çekinmemek.
- uzun süreli ve bağlılık taşıyan bir eşcinsel ilişkiye sahip olmak.
- lgbt camiası ile ilişkide olmak, başka lgbt kişiler ile arkadaşlık ve benzeri sosyal ilişkiler içerisinde olmak. lgbt etkinliklerine katılmak.
- lgbt konuları hakkında öğrenmeye açık ve istekli olmak.

kaynak: kevin alderson doktora tezi - http://www.collectionscanada.gc.ca/obj/s4/f2/dsk2/ftp03/NQ34722.pdf (nq büyük harflerle)

http://www.collectionscanada.gc.ca/obj/s...

ayrıca (bkz: pozitif eşcinsel rol model)
  • /
  • 40

evdeki bütün dolapların ağzına kadar dolu olması

kendi odam harici bizim evdede bu durum söz konusu. ayrica buna ek olarak birnirinden bağimsiz esya kombinasyonlarida söz konusu. bunun sosyoekonomik durumla alakasi olduğu kadar bence kişisel seçimler dogrultusunda da geliştiğini düşünüyorum. birsuru farkli bardak, tabak takımı, bircok farkli nevresim, ivir zivir hiç bilmiyorum... zaten anneannem gecekondu ile başlamiş hayatinda, annemde gece konduda büyümüş. toplayicilik ve serbest birakamama hali soz konusu. ben çok sıkılıyorum bu düzensizlil ve karmasadan mesela. ablam evden tasindi ve ben onun odasina geçtim. annem benim odamı da doldurdu uç ay icerisinde. saka gibi. tabii ki çöp ev değil ama çok fazla esyada yok değil.
benim bazamin altini bosalttiğim için ve hicbir sey istemediğim için odamda, yatagimin altinda da icten içe arzusu var ama caktirmiyor. ben de annemin aksine çok minimalist oldum. bir bavula sigacak kadar esyam var. baska da bir seyim yok. tabii kitaplarim hariç... çok sey attim, yok ettim, hediye ettim. hayatimda da hicbir sey degismedi. esyalarla iliskimize goz atmamiz gerekiyor.

one child nation

çin’in 1979’dan 2015’e kadar uyguladığı tek çocuk politikasının toplumda yarattığı etkileri ele alan 2019 yapımı bir belgesel. bu kadar uzun bir süre bu politikanın uygulanmış olması, toplumun sessiz kalarak boyun eğmesi gerçekten üzücü.

la serenissima

bir dönem sanırım tvlerde sinyal müziği, jenerik müziği o bu müziği için çokça kullanılmış parça. ben aşağıdaki rondo veneziano halinden bahsediyorum.

şarjlı dikey süpürge

böyle başlıklar subliminal mesaj içeriyor genelde. yoksa kim ne yapsın ayı sözlükte elektrikli süpürge entrisini. cihat deyince nasıl aklımıza erotik geliyorsa dik duran sert bişeyden bahsediyor yazar kör göze parmak sokar gibi. şarjlı diye belirtiyor yani tekrar tekrar yapabilirim diyor. vakumlu bir cihaz seçilmesi de tesadüf değil tabi ki!!

geylerin şehir merkezinde yaşamayı tercih etmesi

çocuk olunca arabasız olmuyor. araba olunca da şehir merkezi tam bir işkence. evimin önünde otopark olmasına rağmen arabamı çıkarmaktan, trafiğe girmekten gittiğim yerde park yeri atamaktan nefret ediyorum. o yüzden heteroseksüeller bir süre sonra şehrin çeperlerine sürüklenirken gayler dayanabiliyor merkezde olmanın bu negatif taraflarına.

Toplam entry sayısı: 796

ayı sözlük günlük

geçen cumartesi günü bir çift olarak bir akşam yemeğine çağırıldık. erkek arkadaşım iki şişe şarap almış, ben de güzel bir çiçek yaptırdım, onu götürdük. çağıran kişi erkek arkadaşımın italyan yoga hocası. yemekte bir çift daha vardı, bir karı-koca daha. böylece biri eşcinsel 3 çift olarak akşam yemeği yedik. son derece de normal geçti. ama tabii benim için bir başka ilk oldu.

dün akşam da ev partisine çağırdı beni erkek arkadaşım, oraya gittim, orada da 8-9 kişi kadardık. yemek sofrasında erkek arkadaşım "aşkım kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim" dedi, sonra da herkese "antti benim hayatımdaki en güzel şey" diye beni takdim etti. herkes gülümsedi falan. o sofradaki tek eşcinsel çift de bizdik bu arada. vallaha rüya gibi geliyor bu olan bitenler. nazar değdirmeyin ha, umarım hepiniz bu şekilde olan ortamları yaşarsınız. erkek arkadaşım benim hayatımda en önemli rol modelim oldu. aslında açıldıktan sonra türkiye'deki kendi arkadaş çevremde de bu şekilde erkek arkadaşımı tanıştırabilirim gibi geldi. yalnız yurtdışında bu işler daha kolay evet.

hayırlı evlat

ana babasına ileri yaşlarında destek olan kişi sanırım. babamın son ameliyatinda yanında oldum, iki hafta yanlarında kaldım. babamı sağ salim çıkardık hastaneden. yaşlanınca insanlar bir gariban kalıyorlar. anne babamın bankacılık ve edevlet işlemleriyle, cep telefonu problemleriyle, vergi fatura ödemeleriyle falan ben uğraşıyorum uzunca bir süredir. son bir kaç yıldır yurtdisina tatillere götürüyorum. bu son yanlarında bulunusumda da babamın eskiyen cep telefonunu yeniledim, evin de temizliği kolaylaşsın diye şarjlı dikey süpürge aldım, sonra da evi bütün dolapları sifonyerleri çeke çeke bir güzel temizledim. evleri çöp evden hallice, annem herseyi biriktiriyor. evde geçirdiğim süre boyunca gizli gizli torba torba eşya da attım, eski gazeteler, kağıtlar, torbalar, plastik kutular, kavanozlar, tarihi geçmiş ilaçlar, neler neler. bozulmuş bir iki eşyayı tamir ettim, kaplaması kalkmış mobilyaları yapıştırdım, böyle ot bok bir dünya iş yaptım. ayrılırken pek çok dualarını aldım. kendi yaşamımı pek amaçsız buluyorum ama en azından anne babama sahip çıkıyorum, bu biraz kendimi iyi hissettiriyor.

hayırlı evlat kategorisine giriyorum sanırım. babam diyor kaç kişinin evladı ana babasıyla bu kadar ilgileniyor diye. öte yandan bu hayırlı evlatlık işi de şans işi anne baba için. abim kendisine faydası olmayan hiç bir işe karışmaz mesela. ayrıca ben de evli çocuklu biri olsaydım veya ne bileyim zamanında yurt dışına falan taşınmış olsaydım tüm bunları nasıl yapacaktım. bu son olayda bunları düşündüm. hayat olasiliklara atılan zarlar gerçekten.

bu arada garip olan şu ki, babamı gayet sevsem de anneme beni her zaman ihmal ettiğinden, hiç zaman ayirmadigindan, sıkıntım olduğunu söylediğimde hep başından attığından (kendisi de bitmeyen depresyonda olduğundan duygusal sorun duymaya katlanamıyor) dolayı hala çılgın öfke duymaktayim, o öfke hiç geçmedi. hala anneme sarılamıyorum yıllardır. buna rağmen gene de her işlerine de koşuyorum. böyle de oluyormuş demek.

tek eşlilik

hayatım boyunca, oldum bittim tekeşli yaşadım, sanırım benim cinsel karakterim bu şekilde. bunun nedeni olarak geç açılmam, ondan önce kızlarla ilişki yaşamış olmam mı nedendir bilmiyorum, kızlarla da tekeşliydim, kimseyi aldatmadım, açıldıktan kısa bir süre sonra da sevgilim oldu ve hala devam ediyoruz. açılma süreci çalkantılarımda bir ara çokeşli diyemeyeceğim ama, tek gecelik yaşadığım bir çok kişinin girip çıktığı çalkantılı, sıkıntılı ama bence yaşanması gereken bir dönem de yaşadım, o kısımdan da aslında pişman değilim, ama öyle o kucaktan bu kucağa bir hayat nasıl geçer bilmiyorum zira benim hissettiğim, bir noktadan sonra, kalktığım her yataktan içimde derin bir duygusal boşluk, bir tükenmişlik hissiyle kalktığımdı. bir noktadan sonra bu duygu benim içimi yemeye başladığında durup "ne yapıyorum ben amk?" demiştim kendime. burada tekeşli yaşamı övüp orta sınıf ahlakı dayatmacılığı yapmak da istemiyorum, sonuçta herkes nasıl rahat ediyorsa öyle yaşasın derim, yalnız bir ilişkide güzel bir cinsel uyum, güzel bir arkadaşlık, güven, sevgi ve şefkat olması beni daha çok mutlu ettiriyor, onu biliyorum. bir de belki de öyle dramatik ayrılıklar, aldatmalar falan da yaşamadım ben, o nedenle ruhum da fazla örselenmedi o konuda, bu nedenle de böyle rahat konuşabiliyorum, bilmiyorum. açık ilişki yaşayanlar da öyle mutluysa sorun yok bence, hatta romantik ilişki yaşamayıp farklı kişilerle sadece seks ilişkisi yaşayanlar da ok, ama "etrafta bir sürü bal toplayacak çiçek varken neden sadece tek bir çiçekle yetineyim" veya "zaten bi yaştan sonra seçeneklerim azalacak, o zaman durulmak zorunda kalacağım, hazır gençken seksin dibine vurayım" şeklinde artık bir cinsel gözü doymama mı denir ne denir, bana pek uymuyor. bir de ben biraz da mr. play it safe, yani fazla riske atılmayı, maceradan maceraya koşmayı falan seven biri değilim, nedeni o da olabilir, kafamın rahat olması, huzurlu olmak daha önemli benim için, maceraları başka konularda yaşamayı tercih ediyorum. bunun dışında tekeşli bir eşcinsel yaşam da bu ülkede çok süper kolay birşey değil, yine de her sıkıntınızı paylaşabileceğiniz, derdinizi dinleyip ortak olan, size yardım eden, iş yerindeyken size komikli resimler gönderen, tatillerde beraber dünyayı gezdiğiniz bir eşinizin olması dünyanın en güzel zenginliklerinden biri bence. kendimi kısıtlanmış hissediyor muyum? pek değil aslında. elbette orada burada görüp çok beğendiğim, cinsel çekim hissetiğim başka erkekler oluyor, ama zaten her cinsel çekim duyduğunuz insanla yatıyor değilsiniz zaten, hatta çok az bir yüzdesiyle yatabilirsiniz (çoğu karşıcinsel zaten muhtemelen), bir de yatsanız nolcak zaten, yatmak için bir sürü emek, diyelim işler yolunda gitti yattınız, sonrasında gene aynı boşluk, anlamsız geliyor. bir de yani sevgiliyle abazan muhabbeti yapmak konusunda bir sıkıntım yok, bu da aklıma gelenleri paylaşma konusunda da beni kısıtlamıyor, o yüzden genel olarak kısıtlanmış hissetmiyorum diyebilirim.

eşcinsellerin danışabileceği psikologlar

sözlük dışı kimseler de kolay bulabilsin diye jenerik bir başlık açmaya gayret ettim fakat asıl konu lgbti+ bireylerin danışabileceği ve psikolojik yardım alabileceği psikolog ve psikiyatristler veri tabanı gibi birşey. ben bu bilgileri elde etmekte çok zorlandım zira önceden rastgele sayılabilecek bir şekilde gittiğim bir psikolog hanım bana saçma sapan şeyler söyleyip gittiğime gideceğime pişman etmişti ve kafanız buhranlıyken bir de böyle bir deneyim yaşamak hiç hoş birşey değil. lgbt durumlarından haberi olmayan hatta daha kötüsü son derece yanlış şekilde haberdar olan ruh sağlığı çalışanları bulunmaktayken, psikolojik yardım ihtiyacınız olursa böyle birine çatmamak için tavsiye ihtiyacı oluyor. ben o tavsiyeleri çok zor buldum, buradan paylaşmak istedim, belki başka birilerinin işine yarar.

ankara
ceren göker
gökçe silsüpür
irem yıldız (madalyon psikiyatri merkezi)
harika özel (madalyon psikiyatri merkezi)
selçuk candansayar
koray başar (özellikle trans konularında)

istanbul
şahika yüksel (özellikle trans konularında)
seven kaptan
ardıl bayram şahin

izmir
ışıl vahip
nezaket kaya
nur engindeniz

cetad eğitimini tamamlamış terapistlerin türkiye genelindeki listesinden de faydalanılabilir. http://www.cetad.org.tr/listtherapists.aspx?menu=19

fiyatları ucuz değil, özeller seans başına 200-300 tl, devlet hastanesinde 110 tl muayene parası var. bulunduğunuz şehirdeki lgbt derneğiyle iletişime geçerek, müşkül durumdaki lgbt bireylere daha uygun fiyatlı hizmet veren psikolog tavsiyesi de isteyebilirsiniz.

ayrıca (bkz: lgbt psikolojik yardım)

uzun süreli ilişki

"ilişki emek istemez" diyebilen kişilerin cidden kaç düzgün ilişki yaşayabildiklerini, bu ilişki dediklerini kaç zaman kazasız belasız, saygı sevgi sınırları içerisinde götürebildiklerini merak ettim. varsa öyle kolay ilişki, açıklasınlar sırrını da bizler de faydalanalım.

benim tecrübem şu ki, ilişki gayet karşılıklı emek, fedakarlık, anlayış, özveri, gerektiğinde geri adım atmak, gerektiğinde suyuna gitmek vs. tarzı davranışlar gerektiriyor. öte yandan bunu sevdiğinizden, güvendiğinizden ve içinizden öyle geldiğinden yapmanız gerekiyor. eğer ilişki için gerekli o emeği kasarak, istemeyerek, zorla, lanet ede ede yapacaksanız, işte o ilişki gitmez. emek vermek ile zorlamak arasında bir fark var, o karıştırılmış sanırım.

eşcinsel ilişkilerin yarınsızlığı

valla bu algı tamamen ilişkiden ne beklediğiniz ile alakalı. evlenemiyor olmak, çocuk sahibi olamıyor olmak, toplumun onaylamıyor olması ilişkinin kısa ömürlü olmasını gerektiren şeyler değil. ha siz bu nedenlerden ötürü gidip eninde sonunda karşı cinsten biriyle evleneceğim kabullenmesiyle işe giriyorsanız, işte o zaman bu ifade anlam kazanıyor. gerçekten böyle düşünen ama bunu açıkca ifade etmeyen kişilerle beraber olan ve ilişkisinin devamlı olacağını uman eşcinsel kardeşlerimize buradan allahtan sabır diliyorum.

benim durumum tam böyle gelişmedi, kafayı sıyırmaya başlayıp ya delirmek ya açılmak ikileminde kalıp açıldıktan (ve ferahladıktan) sonra aradan bir zaman geçti, bir boşluğa düştüm, sonra paniğe kapılıp tekrar bir kızla beraber olmaya çalıştım, onda da elime yüzüme bulaştırdım, gerçekten hatırlamak istemediğim şeyler yaşadım. o dönemde kafaya dank etti ki, ben bir kızla birşey götürebilecek durumda değilim. işte tam o noktada, uzun yıllar boyunca hayatımın içine sıçan kafa karışıklığından artık tam o noktada vazgeçmem ve bir karara varmam gerektiğini anladım. arada kalmak, o mu bu mu ikilemleri yaşamak ne bana iyi geliyordu, ne ilişki kurmaya çalıştığım insanlara. tam o noktada kesin kabule geçtim, bir daha geri bakmayacağım dedim.

o noktadan sonra da önümde duran seçenek ya o daldan o dala konan kuş, ya da düzenli, mantıklı, güvenli, huzurlu bir ilişkiydi. ben ilk seçenekteki gibi birisi zaten hayatım boyunca olamadım, bir kere ciddi denedim, işleri oyun oynar gibi ele aldım ama bir noktadan sonra yarattığı duygusal boşluğun yarattığı girdap beni çok fena içine çekmeye başladı. feci bir his. o noktada o saçma hayatımdan da vazgeçtim. bilmemkaç yaşıma gelip de hala elinde hornet dolanan biri olmak istemediğimi anladım. ondan sonra da hayat benzer düşünen birini çıkardı karşıma allaha şükür.

eşcinsel ilişkilerin karşıcinsel ilişkilerden farkı ne bilmiyorum, erkek doğası mı, toplumsal ötekileştirme mi, nedir yani? ilk defa bu dünyaya girdiğimde, bu farkın nedenini anlamaya çalışıyordum, çok garip geliyordu. şimdi hala anlayabilmiş değilim de artık kabullendim ve üstünde düşünmüyorum. toplumsal kabulün yüksek olduğu liberal batı ülkelerinde durum nasıl, daha mı yarınlı ilişkiler, bilmiyorum. ama bu saçmalığın nedeninin toplumsal koşullardan da kaynaklandığına kesinlikle eminim, bu ülkede eşcinsel bir ilişki yürütmek zor, ama imkansız değil, ayrıca başka ilişkilerin de başka sıkıntıları oluyor, eşcinseliz diye karalar bağlamak zorunda olduğumuzu da düşünmüyorum. ne kendine acımak ne öğrenilmiş çaresizlik hoş şeyler değil.

herkese kendi düşündükleriyle uyumlu insanların nasip olmasını dilerim. ya da en azından dürüst insanların.

eşcinsellerin danışabileceği psikologlar

sözlük dışı kimseler de kolay bulabilsin diye jenerik bir başlık açmaya gayret ettim fakat asıl konu lgbti+ bireylerin danışabileceği ve psikolojik yardım alabileceği psikolog ve psikiyatristler veri tabanı gibi birşey. ben bu bilgileri elde etmekte çok zorlandım zira önceden rastgele sayılabilecek bir şekilde gittiğim bir psikolog hanım bana saçma sapan şeyler söyleyip gittiğime gideceğime pişman etmişti ve kafanız buhranlıyken bir de böyle bir deneyim yaşamak hiç hoş birşey değil. lgbt durumlarından haberi olmayan hatta daha kötüsü son derece yanlış şekilde haberdar olan ruh sağlığı çalışanları bulunmaktayken, psikolojik yardım ihtiyacınız olursa böyle birine çatmamak için tavsiye ihtiyacı oluyor. ben o tavsiyeleri çok zor buldum, buradan paylaşmak istedim, belki başka birilerinin işine yarar.

ankara
ceren göker
gökçe silsüpür
irem yıldız (madalyon psikiyatri merkezi)
harika özel (madalyon psikiyatri merkezi)
selçuk candansayar
koray başar (özellikle trans konularında)

istanbul
şahika yüksel (özellikle trans konularında)
seven kaptan
ardıl bayram şahin

izmir
ışıl vahip
nezaket kaya
nur engindeniz

cetad eğitimini tamamlamış terapistlerin türkiye genelindeki listesinden de faydalanılabilir. http://www.cetad.org.tr/listtherapists.aspx?menu=19

fiyatları ucuz değil, özeller seans başına 200-300 tl, devlet hastanesinde 110 tl muayene parası var. bulunduğunuz şehirdeki lgbt derneğiyle iletişime geçerek, müşkül durumdaki lgbt bireylere daha uygun fiyatlı hizmet veren psikolog tavsiyesi de isteyebilirsiniz.

ayrıca (bkz: lgbt psikolojik yardım)

ayı sözlük itiraf

bugün geyler lezbiyenler konferansı gala gecesindeydim. avrupanin her köşesinden queer kişilerle tanıştım. bulunduğumuz ülkenin başbakan yardımcısı çıktı konuşma yaptı, daha lgbt kişilere ne hakları vermeyi planladiklarindan bahsetti. maşallah, lezbiyen çiftlere ücretsiz ivf hizmeti bile veriliyor bu ülkede, biz türkiye'de bir yürüyüş bile yapamazken elalemin konuştuğu konulara bak. neyse iyi yedirip icirdiler. yarın sabahın köründen öğleden sonraya kadar da resepsiyonda durup gelene geçene yardım edicem. gönüllüluk güzel bir şey, ayrıca öğretici. şimdi de tramvaydayim, erkek arkadaşıma gidiyorum. bu geceyi onda geciricem, yarın türkiyeye ailesini ziyarete gidiyor, gitmeden birlikte olalım dedim. neyse onun yokluğunda bu konferansla şunla bunla oyalanacagim, gene iyi denk geldi. erkek arkadaşım dünya iyisi bir insan, onu bulmuş olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. allah herkese gönlüne göre birini versin inşallah. iyi geceler herkese.

ayı sözlük itiraf

kuzenimle buluştuk, bir sürü konuştuk, direkt balıklamasına o konulara atlamadık, her zaman yaptığımız muhabbetten başladık, şöyle oldu böyle oldu, falan filan. son derece rahat, her zamanki gibi, sıfır gerginlikle, kakara kikiri konuştum, sorun olmadı. ilerleyen zamanlarda konu bu noktaya da geldi elbette, kız herşeyi sordu, annene niye söylüyorsun bana söylesene dedi, gülüştük, o sordu ben anlattım, ama öyle polis sorgulaması gibi sormadı, gene normal muhabbet düzeyinde, araya başka şeyler de sokarak, fena halde relax bir şekilde konuştuk. hatta kendisinin de biseksüel eğilimlerinin olduğunu ama hiç aksiyon yaşamadığını anlattı. ben de bütün ilişkimi, olan biteni, çocukluğumda eşcinsellik konusunda yaşadığım bir iki komik olayı anlattım. erkek arkadaşımın yaptığı bazı salaklıkları anlattım, güldük. bütün konuşma boyunca hiç yaşadığım travmatik olaylara, eşcinsellik mevzusunun benim için açıklaması, başetmesinin aslında ne kadar problemli olduğuna ve buna benzer hiçbir şeye girmedim, aksine hep komik taraflarından ya da çok da trajik olmayan taraflarından bahsettim. güle oynaya, dünyanın en doğal olaylarından bahsediyor havasında konuştuk yani (ki aslında çok doğal da, travmatik yapan bizleriz).

yani ilk defa yaptığım bir açılma muhabbeti için aşırı derecede olumlu geçti ve aslında buna hala inanamıyorum. yokmuş böyle bir hafiflik, böyle bir özgürlük. o kadar rahatlamış durumdayım ki anlatamam. bütün kafamda kurduğum sorunlarım, hava kaçıran bir balon gibi sönüverdi gibi geliyor. pozitif duygularla doluyum. 30 yılın doldurduğu saklanmışlıklar, utanmalar, korkularım çözülüyor. şu anda bütün dünyaya eşcinselliğimi ilan edebilirmişim gibi gelmeye başladı. facebook'ta gökkuşağı bayrağı paylaşasım var. tabii şaka, bu noktaya gelmeye hala biraz daha var, ama yani çok uzak bir gelecek gibi görünmemeye başladı bana.

kuzenime buradan kocaman sevgiler gönderiyorum. aslında çok anlamadı herhalde benim rahat tavırlarımdan aslında bu konuşmanın benim için ne kadar büyük bir aşama olduğunu, çünkü çok rahat görünmek için biraz çaba sarfetmedim değil. ama ne demişler fake it until you make it. mış gibi yaptım ama sonra güzel götürdüm olayı. birilerine açılmayı düşünen ama kafasında tereddütleri olan arkadaşlara tavsiye ediyorum. güvenli bölgelerdeyseniz, karşı taraf tarafından kötü yargılanmayacağınızı düşünüyorsanız, samimi olduğunuz kişilere açılmanın çok olumlu bir rahatlatıcı etkisi oluyor. erkek arkadaşınla tanışmayı çok isterim, çok merak ettim dedi, ben de en yakın tarihte ayarlayıp tanıştırmayı planlıyorum. muhteşem ki ne muhteşem, resmen hayatımda yeni bir devir başladı. allah nazardan saklasın, tü tü tü.

ayı sözlük itiraf

sadece iki gün önce bir avrupa ülkesinde, etrafımda beş yüz tane gey lesbiyen trans interseks falan takılıp, havuz kenarında entellik seviyesi arşa çıkmış, bol fularlı konuşmalar yapıyorken, şu anda kendimi doğu anadolu'nun ücra bir köşesindeki bir otel odasında, az önce bir grup inşaatçının birbirlerine anlamadığım bir dilde (sanırım zazaca) küfrettiği hararetli bir toplantıdan beyin amcıklaması yaşayarak çıkmış dinlenmeye çalışırken buldum. yaşadığım kültür şoku öyle böyle değil. mimarlığı fularlı bir iş olur diye seçtiydik oysaki, peh...

aileye ve yakın çevreye eşcinsel olduğunu açıklayamama nedenleri

içselleştirilmiş homofobinin insanlara neler yazdırabildiğini gösteren nedenler. eşcinsel kişilerin öncelikle kendi kafalarındaki önyargıları yıkabilmeleri gerekiyor ve bu bile oldukça sancılı ve emek isteyen bir süreç. okumak öğrenmek lazım, yoksa toplumun bizlere zerk ettiği homofobiyle kendimizi ve çevremizi algılıyor, sonra böyle yazılar yazıyoruz.

hoşlanılan erkeğe açılamamak

valla gey milletinde böyle şeylerin olmaması gerekir zira bu tür başlıklardaki durumlar, daha çok orada burada gördüğünüz, size çekici gelen insanlara nasıl yaklaşacağınızı bilememeyi anlatır ama türkiye'de bir eşcinselseniz, orada burada gördüğünüz adamlara uluorta, eşcinsel olduğundan emin olmadan hiç açılmayın bence. karşınızdakinin eşcinsel olma olasılığı (ve bunu kabullenmiş olma olasılığı, ve birileriyle ilişkiye açık olma olasılığı vs) %2'den daha düşükken, bu kadar düşük bir yüzdeyle kocaman bir riske girmenin hiç bir mantığı yok. yok eşcinselliğinden emin gibisiniz ama eleman gene de açık etmiyor bu durumu, bu gibi tiplerle de uğraşmaya gerek yok, büyük ihtimal açıldığınızda "ne münasebet, sen beni ne zannettin vs" tarzı savunmaya geçecek, hiiiiiç ama hiç gereği yok böyle durumların. ulan sonuçta internet çağında yaşıyoruz, elinizin altında böyle bir nimet varken buradaki yüzlerce olasılığı değerlendirmeyip, bunun yerine böyle süper riskli işlere girmenin ne anlamı var? vay efendim ben aşık oldum galiba, vay efendim çok tatlı çocuk ama, vay efendim onun da benim gibi zedelenmiş duyguları var beni bir tek o anlarlar falan feşmekan... geçecen bunları, fasa fiso. gey dediğin adam akıllı olur, bu özellikle tehditlerle dolu cangıl dünyada geyler daha çocukluklarından başlayarak nasıl hayatta kalacaklarını sürekli hesaplayarak belli bir yaşa gelirler. böyle naif duygusallıkların hiç bir mantığı yok. elemana açılacan da seni bütün dünyaya ifşa etmeyecek, ba ba ba ba... sikerler öyle işi. böyle saçmalıklara girmek yerine alırsın eline interneti, tanışma sitelerinden sana mantıklı, aklı başında gelen profillerle şansını denersin, ki orada bile kendini kabullenememiş, aklı mantığı olmayan mal tiplerden bir sürü var, ama sonuçta senin kafana uyacak, cinselliğiyle belli bir noktaya kadar barışmış (en azından bir profil açabilecek kadar) tiplerle karşılaşma olasılığın daha yüksek. üstüne doğru dürüst bir profili de varsa, kendini düzgün cümlelerle ifade edebilmişse, eli yüzü düzgünse, zamanını ve duygularını böyle tiplerle iletişim kurmak için kullan. mal mısınız kardeşim sokakta, okulda, otobüste bilmemnerede gördüğünüz tatlı çocuğa, elinizde hiç bir başka veri yokken açılmaya? atatürk ne demiş, benim geyim akıllıdır, zekidir, çeviktir, aynı zamanda o aklını kullanmasını bilir. ne güzel demiş atamız. siz de atanızdan feyz alın ulan biraz. kıps, hadi yallah.

uzak mesafe ilişkisi

valla yıllardır yürüttüğüm ilişki türü. ilk başta aynı şehirdeydik, o nedenle temelimiz sağlam. sonra ayrı şehirlere düştük iş nedeniyle. istenirse her haftasonu gidilebilecek bir mesafede ama her haftasonu gitmek gelmek de yorucu olabiliyor. bir de ikimizin de bazı haftasonları yapacak başka bir işi oluyor. gene de ayda minimum bir-iki haftasonu görüşüyoruz. onun dışında her gün mutlaka telefon görüşmesi. bu herhalde ilişkiyi sürdürebilmek için en önemli şey. 7 yıldır babamın hastalığı nedeniyle iki-üç ay fiziksel olarak görüşemediğimiz oldu ama telefonla hiç görüşmediğimiz bir gün bile olmadı. tabii bu ilişkinin temelinde ciddi bir güven ve sevginin bulunması lazım. bu şekilde gidiyor valla, yakın zamanda bir araya gelebilecek gibi de gözükmüyoruz. belki böyle olması da iyi, arada sürekli bir özlem de oluyor, ilişki hızlı tüketilmiyor. bilmiyorum, her ilişki çok biricik dinamiklerle şekilleniyor. sana uyan başkasına uymaz. iki tarafın da ekonomik ve sosyal olarak belli bir rahatlık düzeyinde olması elzem bence. ayrıca ikimiz de tek yaşıyoruz, birimizden biri ailesi yanında olsa gene zor olurdu herhalde. ikimiz de bu ilişkinin ikimize çok iyi geldiğinin bilincindeyiz, o yüzden de koruyoruz. bir de ikimiz de öyle gözü dışarıda, seks yapmazsa ölecek tipler değiliz, işinde gücünde, belli bir yaşa gelmiş, hayatta ne istediğini iyi kötü çözmüş, evcimen tipleriz. bu nedenle zaten aramızda bir güven ortamı var. gelecekten ne beklemeliyim pek bilmiyorum ama şu zamana kadar götürdük işte, halimden memnunum. ideal dünyalarda yaşamıyoruz, herşey mükemmel olmazsa olmaz diyen biri de değilim. iyi ki böyle sevgi dolu bir ilişkim var diye yatıp kalkıp dua ediyorum aslına bakarsanız. düzgün, kafanın anlaştığı, seni seven, güvendiğin bir insan bulmak kolay değil, hatta bayağı şans. bunun çok bilincindeyim, o nedenle çok özen gösteriyorum bu ilişkiye. allah nazarlardan saklasın bizi.

ak parti lgbti bireyleri

bence ülkenin lgbt hak ve özgürlükleri hareketi için sağlıklı çalışması son derece elzem olan, görünürlüklerinin artmasını ve daha çok ortalarda seslerini çıkarmalarını can-ı gönülden dileyeceğim bir oluşum bu ak lgbt grubu. açıklamalarını okudum, hem bu ülkenin muhafazakarı hem de lgbt kişiler olarak tam da söylenmeleri beklenecek herşeyi söylemişler adamlar. eşcinselliklerini kabul ederek muhafazakar kimlik ile bağdaştırabilmeleri bile bence başlıbaşına çok olumlu bir gelişme. eminim ki bu ülkenin eşcinsellerinin ezici çoğunluğu, kendilerini anlamlandırma evresinde bu gurubun retoriğini görerek inanılmaz rahatlayacaklardır.

söylemlerinde çok da rahatsız edici birşey göremedim ben. en kötü tarafları, kendilerinin bu şekilde bir "ak lgbt" hareketi yapabilecek kadar cesaretlenebilecekleri bir ortamı hazırlayan bu ülkede 20 küsür senedir fena halde zor bir mücadele veren halihazırdaki anaakım lgbt hareketini "onlar terbiyesizler, onlar ahlaksızlar" şeklinde dışlamaları. ama bu tarzın da, destekleyicisi oldukları sağ hareketin sürekli yaptığı atatürk saldırıları ve "cehape zihniyeti" ötekileştirmelerinden temel olarak bir farkı olmadığı için, savundukları politik görüşle gayet tutarlı.

öte yandan şöyle bir paragraf açıklamaları da aslında bu ülkenin lgbt hareketi için hiç de fena gelmedi bana:

“bizler; cumhurbaşkanımız recep tayyip erdoğan’ı ve ak parti’yi, ülkemiz ve geleceğimiz bakımından daima destekleyeceğiz. bundan kimsenin şüphesi olmasın. ülkemiz açısından yapılan onca yatırımı görmezden gelecek kadar nankör değiliz. lgbti hak ve özgürlükleri’nin, ak parti hükümeti tarafından mutlaka anayasada olacağından eminiz. gerekiyorsa hükümet ile anayasal hak ve özgürlükleri düzenleyen maddeler için çalışmaya da hazırız. eşcinselliğin, ülkemizde yeteri kadar anlatılmadığının ya da yanlış anlatıldığının farkındayız. insan olduğumuzun unutulup, özellikle tv kanallarında, eşcinsellerin bir komedi unsuru olarak işlenmesi, hakarete varan söylemlerin, onur kırıcı davranışların, ayrımcılığın, bir son bulması ve cinsel kimliğe bakılmaksızın kişisel hakların korunması, eşcinsellikten çok, insani bir hak olduğunu vurgulamak gerekir. 80 milyon insanın arasında lgbti bireyleride vardır. dışlamak, ötekileştirmek, hiç bir insani duygu ile bağdaşmamaktadır. lgbti bireyleri hak ve özgürlükleri bir lütuf değil. bir hak olduğunu bilmek gereklidir. bu sadece ülkemizde değil, dünyanın birçok yerinde bu tür olaylara rastlamak mümkün. ben bunların, 2023 hedeflerine emin adımlarla ilerleyen türkiyemiz de çözüleceğinden eminim."

yine de gerçek ilerlemeyi bugüne kadar yaptığı gibi, bunların ahlaksızlar diye suçladığı halihazırdaki lgbt hareketi yapmaya devam edecektir. bu arkadaşlar onların açtığı yolu genişletirler ancak. ama halktaki geniş kitleler lgbtleri kabul edecekse de bu ak lgbtciler sayesinde olacak o da.

salatalık