blackout

Durum: 153 - 0 - 0 - 0 - 03.11.2019 15:06

Puan: 2994 - Sözlük Kezbanı

7 yıl önce kayıt oldu. 7.Nesil Yazar.

Onca çatık kaşı aldırmayan binlerce tebessüm gördüm.
  • /
  • 8

let s have a kiki

scissors sisters adlı ingiliz gruba ait olan 2012'de yayınlanmış bir şarkı. şarkı kiki teması etrafinda dönüyor. kiki nedir diye soracak olanlara; kiki bir gay partisi. şarkı ise gayet müthiş. born this way, relax, vogue ve niceleri gibi bu şarkı da bir gay marşı olarak kendine yer bulmuştur. şarkı için;

blackout

sevgili futurelavirs'e de teşekkürlerimi sunarım. bu arada blackout gerçekten britney spears'ın bir başyapıt olarak görülmesi gereken bir albümü. gimme more ve piece of me dışında break the ice gibi kuul bir müziğe sahip bir şarkıyı da barındırıyor. hele o "i love this part" dediği bölüme geldi mi katliam için her seferinde hazır oluyorum. ayrıyeten gitarla kan kaynatan bir ezgiye sahip ooh ooh baby'e neden seksi bi klip çekmedin ki be kadın diyerek serzenişlerim albümün 10. yılında dahi sürmektedir. r&b tarzını fazlasıyla hissettiren toy soldier şarkısı değerlendirilmediği için tüm britney fanlarının kanayan yarası. yine "heaven on earth" gibi britneyin her türlü sesiyle duyduğumuz bir şarkı da o altın şarkılar albümünde yer alıyor. son olarak albümdeki favorim perfect lover. bir şarkı bu kadar mı baştan çıkarıcı olabilir. britney'in hot hot deyişleri ile şarkının altyapısı rakı balık, kebap ayran, kola çekirdek gibi o katledici uyumu yakalayıp bende çok ayrı bir parça haline gelmiştir.

blackout

hoş buldum sevgili dark bear. evet aynı zamanda bir britney spears albümüyüm.

deniz baykal

chp antalya milletvekili.

sırbistan

yugoslavya'nın dağılmasından sonra karadağ ile birleşimini sürdürüp en sonunda 2006 yılında karadağ ile bağlantısını kesip ayrı bir devlet olan ülke.

witness

tarkan'ın albümünü dinlemeyi bitirdikten sonra dinleyeceğim katy perry'nin yeni albümü.

tarkan tevetoğlu

"10" adlı yeni albümünü çıkaran megastar.

ilk dinleyişte beğenilmeyip müptelası olunan şarkılar

dua lipa - hotter than hell, selena gomez - good for you, the weeknd - starboy.

facebook'a lgbt ifadeli emoji gelmesi

günaydın demeyen insan modeli

eğer ki kendisine hitap edilen bir günaydına karşı bu şekilde bir insan modelini benimsiyorsa yaptığı şey büyük kabalıktır.

şahika koçarslanlı

avrupa yakası dizisinin binnur kaya tarafından hayat verilen efsane karakteri. böylesine orijinal karakterlerin yer aldığı komedi dizilerinin nesli maalesef tükenmek üzere.

okullarda lgbti hakları eğitimi

eşcinsel bireylerin olmasını hayal ettiğidir. maalesef ülkemiz böyle bir programa hazır değil. bunu da hepimiz biliyoruz. aslında bu eğitimi belli bir yaştan sonra, ergenlik çağındaki çocukların psikolojisini de göz önünde bulundurarak,
cinsellik eğitimi başlığı altında vermek gerektiği kanısındayım. bu şekilde hem çocukların kritik dönemlerindeki geçişleri kolaylaştırmak hem de onlara cinsel kimliklerin insanları ötekileştirme aracı olarak kullanılmasının yanlış bir şey olduğunu öğretmek mümkün olur. tabi ki bundan önce bu eğitimin kökü yine toplumda bitiyor. toplumumuzun bize karşı yaklaşımı yüzünden bu durumun oluşması zor olabilir.

ayı sözlük

uzun zamandır okur olarak takip ettiğim, birkaç dakika önce kayıt olduğum ve yazmak için sabırsızlandığım sözlük.
  • /
  • 8

hornet kezbanlarından inciler

"orospu gibi poz verip altına imam karısı gibi sözler yazmayın"
gördüğümde adam haklı, dedim.

eşcinselleri aşağılayan camiler kapatılacak

yahu sen müslümansın, karıya kıza bakmazsın. ülke refahı sikinde olmaz. dünya malında zerre gözün yok. fani dünya senin için hiçbir şey ifade etmiyor. senin için mühim olan öteki dünya. bura geçici ora kalıcı. ibadet edecek bi seccade, dört duvarın olsun rızkını zaten allah verir. eee ne işin var elin gavurunun ülkesinde! siktir git arabistana. ama yok tüm dünya nimetlerinden yararlanıp, bütün ahlaksizliklari yapıp, diğer insanların huzurunu bozup sonra da huzur ıslamda diyeceksin.

aynur aydın

ilk albümü "12 çeşit la la la / 12 ways of la la la" ile piyasaya müzikalite anlamında süratli ve dolu bir giriş yapan, sonrasında ise piyasaya yakın işlerle yoluna devam eden şarkıcı. sesi çok güzeldir. yaptığı şarkıların alt yapıları lezizdir.

dön bebeğim, bu gece son gibi lezzetli akustik coverları vardır.

erdem kınay'ın iki proje albümünde de yer almış düzenleme olarak uçuşta olan "işporta" ve "sınır" adlı iki şahane şarkı söylemiştir.

"life goes on" diye tamamen imkanları zorlayarak çıkardığı ingilizce bir teklisi daha vardır.

"emanet beden" albümü daha çok ses getirmiştir. "günah sevap, bi dakika, damla damla, anlatma bana" gibi şarkıları kliplenmiştir. bu şarkılar ilk albümden daha çok hite ulaşmıştır.

catwork ile çıkardığı "siz hepiniz ben tek"
tunç berkay ile çıkardığı "bana aşk ver tanrım" teklileri mevcuttur. dinlenesidir.

geçen kış "düşüne düşüne" isminde bir slow tekli çıkarmıştır.
yine geçen yıl "salla" isminde eğlenceli bir tekliyi piyasaya sunmuştur. bu şarkı da yüksek hit alanlardan.

son günlerde ise jale'nin "gel güzelim" şarkısını cover yapmıştır. aysel gürel şarkısı okuyarak ve hakkını vererek yeniden yükselişe geçmiştir.

tekrarlıyorum sesi çok güzeldir ve iyi aranjörler ile çalışmayı seviyor.

türkiye standardının oldukça üzerinde. hadise, demet akalın, aleyna tilki ile adı yan yana gelmemelidir. tamamından üstündür.

gay buluşma parkında gezen çaycılar

gizli gay olma ihtimali yüksek olan çaycılardır. "abi çay içer misin" diye sorduklarında "yok ben senin sahlebini içmek istiyorum" diye yanıt verilince işler değişebilir.

netflix blutv ve puhutv'nin rtük'e bağlanması

her kuşu s*ktiniz de, kalan leyleğe sırayı getirdiniz dedirten karardır.

uluslararası işleyişi geliştirilmiş ve oturmuş her uygulama ve sistem bizde hep yasaklanıyor, kısıtlanıyor. vikipedi, uber, booking.com vs. netflix türevi internet kanallarına da sansür getirdiler en nihayetinde.

sizin geri kalmış beyinlerinizde oluşmuş ahlak kalıplarınıza ve uygun gördüğünüz şeylere indirgenmiş içeriklere kanaat etmek zorunda mıyız?!

dengini veya daha iyisini üretemediğiniz gibi dünya geneli kabul gören ve çalışan sistemleri engelleyecek kadar da despot bir yapıya sahipsiniz.

neyin gerekli neyin gereksiz olduğuna herkes adına karar verme haddini kendinde gören baskıcı bir hükümet anlayışınızdan da gına geldi. insanlar sizin yüzünden ülkesine soğumuş halde kurtulma hayalleriyle yaşıyor. sizin de halk tarafından sansürlendiğiniz günleri bekliyoruz.

2018 trans güzeli didem akay'ın intiharı

ya maskeyle gezmek, ya gizlenmek, ya yok sayılmak, ya öldürülmek, ya intihara sürüklenmek, baskılar, hedef gösterilmeler, hasta olmakla itham edilmeler, erkek sandım kadın çıktılara yaslanmalarla örülü hayatımızda bir savaşın daha kaybedeni. gün ışığı görmeden halının altında kalsan bi dert, halının üstüne çıkıp gün ışığından mahrum edilsen ayrı; hangisi tercih, hangisi yönelim? kendimizle savaşmak, toplumla barışmak mı? kendimizle barışmak, toplumla savaşmak mı?

ayı sözlükteki ak parti düşmanlığı

cumhuriyet tarihi boyunca kör topal da olsa ilerleyen demokrasi anlayışını geçtiğimiz 17 yıl içerisinde neredeyse tamamen yok eden, kazanılmış haklarımızı bile elimizden alan bir anlayışa karşı ister istemez hissedilen duygudur. en azından kendi cinsel kimliğinden yola çıkarak düşünmeye ve sorgulamaya çalış. bu kadar mı zor? daha birkaç yıl öncesine kadar birkaç saatliğine de olsa insanların ötekileştirilmediği onur yürüyüşlerine neden artık gidemiyoruz? ben mi yasaklıyorum toplanıp yürüyüş yapmayı? bırak onur yürüyüşünü , anayasal hakkın olan toplanma ve örgütlenme özgürlüğün nerede senin? hadi bunları anlamadın diyelim. toplum ahlakına aykırı tipler imanlı gençlerimizin terbiyesini bozuyor diyerek eurovision’a bile katılmama kararı alan zihniyeti nasıl savunuyorsun? ahlaksız diye sana diyor! tehlikeli olarak seni görüyor! yoldan çıkmış diye sana diyor! işlenen yüzlerce nefret cinayeti karşısında sustukları ve hatta gizliden gizliye mutlu oldukları için, kadın mıdır kız mıdır bilemem dediği dilşat aktaş’tan, meydanlarda yuhalattığı gülsüm elvan’dan ve yüzlerce başka insandan özür dilemek bir yana, hala onlara nefret kustukları için bu zihniyetten iğreniyorum. bu zihniyetin varlığı dahi midemi bulandırıyor. bu zihniyet benim karşımda düşmanım olarak paye biçebileceğim bir değerde bile değil. sadece midemi bulandırıyor.

pis kokan erkekler

birde bunların (bkz:pis kokan kadınlar) versiyonu var düşmanına atom bombası diye atarsın

çokomel

hz. muhammed

arap paganizmini reformize edip, yahudilikle sentezleyen inanç kişisi, kendisini spitama zerdüşt ile aynı kefeye koymak en doğru olandır ki biri diğerinin yolunu izlemiş gibidir.
ikisinin de aralarında teolojik benzerlik olmamasına rağmen politeist toplumları tek tanrıcılığa yükseltmekte aynı prosesler uygulanmıştır.
muhammed'in oluşumununda ilk devindiricilik rolünü üstlendiği kültür ise bir hayli ilginçtir zira tasvir karşıtlığı konusundaki katılığı arap paganizminde tanrıların heykellerle tasvir edilmesinden ziyade geometrik şekillerle tanımlanmasından kaynak alıyor.

her ikisi de panteon'un en mistik tanrılarını alıp "tek gerçek tanrı" olarak revize ediyorlar.

bu konuda spitama zaratustra ve aradılları diğer diyetleri çok yıkamıyorlar bunun sonucunda zerdüştlükte kişileşmiş güneş imgesi olarak mithra önemli bir yer tutuyor. bunun sebebi ise kültür alışverişinde bulunulan komşu toplumların yapısında yatmakta.

öte yandan haşimoğullarından muhammed'in toplumu tek tanrılı semitik dinlerin bulunduğu coğrafyalarda güçlü ticari ve kültürel bağlara sahipler.

özellikle islam'ın erken safhalarında bölgede etkin olan habeşistan ve aden-şam ticaret yolunu yöneten hristiyan bizans'ın mevcudiyeti yatsınamaz. bununla birlikte mısır; iskenderiye başta olmak üzere gelişmiş bir hristiyan ekolüne sahip ki bunlar da teolojik tartışmalarla istanbul'a (günümüzün fener patrikhanesi) kafa tutuyorlar.

spitama'nın ise çevresinde tek tanrılı unsurlar olmadığı gibi ülke hindistan alt kıtasından gelen felsefi akımlardan etkileniyor. hindu çok tanrıcılığından her dem etkilenildiği gibi (ki mithra esasen bir hindu tanrısıdır ve agni'nin bir tezahürü olarak yorumlanabilir) iran sahasının doğu sınırında budizm'in izleri mevcut bulunuyor. (taliban'ın ,doksanlarda olması lazım, havaya uçurduğu buddha heykellerini araştırabilirsiniz.)

tüm bu şartlar birini mutlak tek tanrılı ve katı kurallı reforma yöneltirken bir diğerini daha zayıf bir geçişte bırakıyor.

her ikisi de kendinden önceki inanışlarda bulunan tanrıları şeytani güçler olarak yorumluyor, zerdüştlükte bu tanrılan daeva şeytanlarıyken( daeva ismen hindu-sanskrit dilinde tanrı manasındaki deva veya devi kelimesinden gelir), islam'da eski tanrılar ya da arap inançlarındaki hürmet edilen doğa ruhları cinler olarak şekilleniyor ve uluhiyetleri ellerinden alınıp tanrıya hesap verecek olan mükellef bir ırk olarak düşünülüyor. (şuan günümüz halk söylencelerinde korku nesneleri olmaları onların bir zamanlar ilahi varlıklar olarak görülmesinden temel aldığı gibi eski türk inançlarındaki "iyeler" inancıyla özdeşleşmeleriyle de alakalıdır.)

buna rağmen muhammed, eski pagan kültlerinden en güçlüsü olan karataş kültünü yıkmak yerine inancın merkezine oturtuyor. günümüzde bile esasen kabe'yi kabe yapan şey küp şeklinde olan o siyah örtülü yapı değil. hacerül esved taşıdır. bu taş mescidi haram'ın köşelerinden birinin duvarının içine oturtulmuş metal bir kaideye gömülü durumdadır, esasen çatlak olup bu metal kaide onu bütün tutmaktadır.

küpik yapı ise islam sonrası da dahil olmak üzere farklı zamanlarda yıkılmıştır, hacerül esved'in hasarlı olmasının sebebi de haccac döneminde mancınık darbesi yemesinden kaynaklıdır.

bazı uç görüşlü (ve muhtemelen yanlış) araştırmacılara göre ise muhammed; esasen mekke'de yaşamamıştır ve misyonuna petra antik kentinde yani nebati ülkesinde başlamıştır ama bir takım siyasi entrikalar sonucu emevi devletinin çöküşüyle daha güvenli bir ortam olan mekke'ye yeni kabe'nin kurulduğu söyleniyor. hacerrül esved de bu olaylar sırasında zarar görmüştür. lakin bulunduğu yeri kabe haline getirdiği tüm bu şaibeli yorumun ötesinde tartışılmaz bir gerçektir ki bu karataş paganizm döneminde arapların tanrılarını geometrik şekiller ile tasvir etmesinden köken alıyor olabilir ama yine de peşin konuşmamak sahayı uzmanlara bırakmak gerek.

zerdüşt ise dualist bir tahayyül sahip bir inanç üzerinden şekillendirdiği teolojisinin merkezine ışık inancını ve onun manifestosu olan güneşi ve ateşi yerleştiriyor.
spitama'nın izlediği yol yine de muğlak, çünkü çok eski ve islam'dan daha fazla değiştirilmiş bir teolojidir. sonuçta iskender öncesinden köken almış bir inançtan söz ediyoruz. sasani iranına gelene kadar zerdüştilikten gayrı ne inançlar doğup battığı o coğrafyada. iran pek bir ortodoks şii olmasına rağmen bahailik gibi akımları başlattı yakın geçmişte.

eklemeliyim ki aynı zamanda islam ve yahudilik birbirinin o kadar aynısıdır ki, beslenme adetlerinden, kişisel hijyen kurallarına ve hatta ibadet üslübuna kadar yüksek benzerlik gösteriyor. kısacası islam, yahudiliğin ekümenik versiyonu olarak adlandırılsa hatalı olunmaz.

peygamberlik iddiasında olan bu iki şahıs da bize kutsal metinler bıraktılar yahut bu iki inancın takipçileri bu metinleri oluşturdular (bilemeyiz), ki bunlar "avesta" ve "kur'an -ı kerim"dir.

avesta yapısı itibariyle çok fazla kelime tekrarlarıyla dolu bir metindir ve zerdüştün ardılları zamanla bu metne dua ve ayin metinlerini de eklemişlerdir. en göze çarpan özelliği zerdüşti şeriatının kurallarının ve cezai yaptırımlarının doğrudan kutsal kitap içinde yazmasıdır çoğu da kırbaçlanma içermektedir. bununla birlikte arınma kuralları da sözlü anlatımdan ziyade yazılı olarak metne girmiştir.

kur'an ı kerim ise kelime anlamı olarak erdemlerin derlemesi demektir. avesta kadar kelime tekrarları olmasa da rahman suresi gibi yoğun tekrarlamalara rastlanır. kitabın büyük çoğunluğunu oluşturan bakara suresi, yahudi inançındaki peygamber hikayelerinin en yoğun derlendiği ve arabize edildiği bölümdür. ayrıca avesta gibi toplumsal düzenlemeleri içerir (miras hukuku; kâfir mürted ve münafıklarla ilişkiler; evlilik ve boşanma; seksin nasıl yapılması gerektiği). bunun yanında şiirsel bir dil kullanılmıştır ve bazen uyak kuralları bozulmasın diye bilinçli telaffuz hataları vardır. yüksek sesle bir ritim eşliğinde halka olunmak amacıyla yazıldığı metinlerin yapısından anlaşılabilir.

ama kur'an'ın avesta'dan en büyük farkı şudur; avesta'dan kitabın anlatıcısı olan spitama tanrıyla olan konuşmalarını sonradan kaleme almış gibi bir üslup benimsenmişken ki soru-cevap metoduyla ilerler, kur'an tamamen tanrı'nın muhammed'in önünde yaptığı bir monolog gibidir. bu radikal farklılık döneminin dini metinlerinde rastlanmayan bir durumdur. zira kur'an'ın anlatıcısı allah'ın bizzat kendisidir. bu da bu kitabı dış gözler karşısında ilgi çekici yapar.

velhasıl muhammed gerçekten de safra kabartan bir şahsiyettir. anlatım hatalarımı bağışlayınız.

haaa bir de şu kız çocuğu kurbanı olayı da şöyledir ki bu kızların sevilmemesinden ileri gelmez aksine bu dini bir ritüeldir ve bebek kurban etmek orta doğu din geleneğinde büyük yer tutar. özellikle evli çiftin ilk doğan bebeği kurban edilmelidir. israiloğulları da hayvan kurban etmeden önce bunu yaparlardı.

esasen bebek kurbanı dünya nimetlerinin kefareti olarak orta doğu paganizminde yer buluyordu, ibraniler ise bu kefaret geleneğini çocuklardan alıp hayvanlara vermişlerdir. gelenek ilk başta doğan bebeğin yerine geçen hayvan ile evrilirken islam ile birlikte sistematize edilmiştir, böylece kurban geleneği ikinci evrilmeyle genel olarak toplumsal şükran belirtisine dönüştü. muhammed'in ise karşı çıktığı kız çocuğu gömme geleneği bunun uzantısıdır.

buna paralel olarak spitama ise kurban geleneğini tamamen yıkmıştır, zira zerdüştlükte köpekler dahil tüm çiftlik hayvanları kutsal kabul edilmiş, kanlı kurban ayinlerinin yerini buğday gibi tahıl ürünlerinin ilk hasatlarından bir parçanın tanrıya sunulması yahut alkollü bir sıvının bu vazifeyi yapması buyurulur. buna karşın hayvan kurbanı geleneği sonradan devam etti.

Toplam entry sayısı: 153

askerlik

her erkek türk vatandaşından zorunlu yapılması istenen hede.

ben geçtiğimiz pazar günü tezkereyi aldım henüz. zaten giderken de bununla ilgili bir entry yazmıştım. daha dün gibi hissettiriyor.

uzun bir entry olacak. bir yazar askerlik tecrübelerimi aktarmak için rica etti ve ben de entry olarak gireyim istedim.

neyse, giderken alınması gerekenler ve askeriye tarafından istenen şeyler neler, onlara değineceğim. ilk olarak iletişim için tuşlu telefon şart. zaten acemi birliğine akıllı telefon götüremezsiniz. benim birliğimde çocuğun teki sokmuştu ama o gün ana baba günüydü diye gözden kaçmış sanırım. o da sivil valizinden hiç çıkarmamış. yemin töreni sonrasında gördük. ama yine de risk almaya değmez. tabi bağlı olacağınız usta birliğine göre ilk iki haftadan sonra ortamı süzüp akıllı telefon kullanılabilirliğini ölçtükten sonra akıllı telefon sokabilirisiniz. ama acemide böyle bir atraksiyona gerek yok. sivil hattı mutlaka sokmaya çalışın. normalde yasak ama size askercell diye bir zırvayı diretecekler alın diye. bir şekilde almayın bence. kendileri 85 liraydı yaz ayında. şu an kaç para bilmem ama sadece seçeceğiniz 5 kişiyle konuşma fırsatı veriyor. o da saat 6dan sonra. almak zorunda kalırsanız da sonradan normal turkcell hattına çevirebilirsiniz. ama yine de kendi hattınızı bir şekilde sokun. ben ayakkabı keçesinin içine atmıştım. zaten üstümü de aramadılar.

mutlaka el kremi, güneş kremi, şampuan, yara bandı, pudra, merhem, iğne iplik, çorap, ayakkabı keçesi, ıslak mendil ve peçete götürün. yara bandı ve merhem bot ayağa vurduğunda elinizin altında olsun diye, güneş kremi güneş altında çok vakit geçireceksiniz diye, pudra o güzel taşaklarınız pişik olduğu takdirde, ıslak mendil ve peçete banyo yapmaya fırsat bulamadığınızda ve tuvaletlerde de sağolsunlar hiç peçete bulundurmadıklarından, ayakkabı keçesi de bot vurmalarını engellediğinden almanız gerekenler özetle. deodorant konusunda çanta aranırken benimkisini alıp bir kenara atmışlardı. herkesinkine öyle yapıyorlardı. artık neden bilmem ama. zaten gideceğiniz yerde kantin var. deodorantı da oradan alabilirsiniz.

mutlaka bot kilidi alın; şu ucuzluk pazarlarında bolca var. genelde eğitim alayında asker olan usta erler acemilerin botlarını çalıyorlar. bu olaya da yer değiştirme derler askeri dilde. dolaplar kilitlenmmesi yasak olduğu için ona özel bir kilit almayın. eğer ben çok hassas ve titizim derseniz; yastık kılıfı götürebilirsiniz. çünkü benim yattığım acemi birliğindeki yataklar leş gibiydi. tabi ertesi güne o yastık kılıfını oradan çıkartıp eskisi duracak şekilde bırakmak gerekiyor yatağı. sonuçta kontrol ediliyor. bu arada bir tane kitap da götürebilirsiniz. tabi okuyacak vaktiniz olur mu onu bilemem.

temiz banyo havlusu, yüz ve el havlusu, 2-3 atlet, 2-3 don, spor ayakkabı, kirli ve temiz çamaşır torbası ve filesi, kamuflajlar, eşofman üstü ve altı, 2-3 çorap, 3 askı, onlar tarafından sizlere veriliyor. atlet don çorap rengi haki rengi olarak veriliyor. bunların yanında kendiniz don, atlet vs de alabilirsiniz. alacağınız renk herhangi bir yeşil tonu olsa farketmez. ama yine de haki rengi bulursanız ondan alın. tabi sivil boxer atlet vs de getirebilirsiniz. o kadar kişinin donuna bakacak halleri yoktu benim yaptığım yerde. çoğu kişinin boxerları sivildi.(güzel bacakları ve götleri çok kestim evet) bir de yıkamak gibi bir seçeneğiniz olmayacak acemi birliği boyunca. ben elde yıkıyordum her şeyimi kamuflajlar dahil. aslında büyük çamaşır makineleri vardı ama oraya herkes atmaya kalksa senin çamaşırlar kim bilir kiminkiyle akraba olur.

alışveriş kartla yapılır bu arada. nakite çok ihtiyacınız olmayacak. bu su için bile geçerli. 500 ml su 30 kuruş falansa onu bile kart ile ödüyorsun. bu da kantin kuyruklarını lady gaga'yı görmek isteyen little monsterların kuyruğuna çeviriyor.

acemide zaten 200 300 kişilik bir grup olacaksınız. o yüzden hiç ön planda olmaya gerek yok. gruba yöneltilen sorulara cevap vermeye çok da istekli olmayın. başınıza ne geleceği belli olmaz.

her şeyin paylaşıldığı, muhabbetlerin çok samimi olduğu bir ortam acemilik. sonuçta herkes aynı şekilde ve amaçta orada ve kimsenin birbirinden farkı, üstünlüğü yok. çok eğleneceksiniz arkadaşlarınızla, tabi bunun yanında askeriye de sizi bir o kadar da yoracak yürüyüşler, eğitimler vs derken. tavsiyem dış dünyayı dışarda bırakmanız olacak. ne kadar düşünmezseniz ve askeriyeye dalarsanız o kadar zaman çabuk geçer sizin için. her hazırlık yemin töreni içindir orada. illaki yürüyüş provalarında bazı beynamazlar üst üste hatalar yaparak komutanlardan azar yemenize sebep olacak ama o yemin töreni sonrasında da değişik bir duygu seline kapılacaksınız. bir de aileniz sizi izliyorsa. o andan sonra işler daha kolay olacak. usta birliğinize gittiğinizde daha rahat bir askerlik yapacak duruma gelirsiniz. tabi birliğinize ve yapacağınız işlere de bağlı bu.

velhasıl bu biz erkeklere dayatılan bir zorunluluk ve bunu bedelli, kısa veya uzun bir şekilde yapmak zorundayız. bizden çaldığı zamanda en yararlı ne yaparım diye düşünen insanlar daha çok kitap okuyordu ve çok da güzel zaman geçiriyorlardı. ben de bayağı kitap okudum ve kendimle çok zaman geçirdim. isyan modunda takılan bazı arkadaşlara hiç vakit geçmedi. ben genelde şarkı söyler, millete ilginç ilginç sorular sorar, enteresan muhabbetler açar, taklit yapar, ve oyunlar oynamak(tabu, sessiz sinema, tavla vs) için milleti ikna etmeye çalışırdım. böylece su gibi geçti gitti askerlik.

yazıma katlandığınız için teşekkür ederim, bütün sözlük ahalisine günaydınlarımı sunarım.

aşık olmak

herkesin karşılıklı olarak yaşamak istediğidir fakat ne hikmetse genelde sadece bir tarafın yapıyor olduğudur. bu sebepledir ki ızdırap çektirir, mide bulandırır. özellikle de gay olmanın her türlü suçtan daha suç görüldüğü ülkemizde hemcinsine aşık olmak. ne kadar yürek parçalayıcı bir durum olduğunu, o yüreğini ağzında hissettiren heyecanlanmalarının boşuna olduğunu farkedince anlıyorsun; bir düzcinsele aşık olmaman gerektiğini. bu yüzdendir ki aşkı, aşık olmayı en çok yaşamak isteyen biz eşcinselleriz. ama karşılığını alamadığımız, bizi tüketen o aşkların cenaze törenini eninde sonunda yaptığımız için bu duygudan yoksun kalıyoruz. sadece birbirimizin tenlerinde gezintilerle yetiniyoruz. o yüzden de artık ne olduğunu bilmiyoruz.

serdar yabancı değilim

pornhubda aransa bu cezbedicilikte doğal olan video bulunmaz gerçekten.

ilk eşcinsel deneyim

geç kabullenmenin verdiği saflık, daha öncesinde herhangi bir kadınla flört dışında bir şey yaşanmamışlık, ve bunun getirdiği tecrübesizlik ile hornette henüz bir haftadır ara ara konuştuğum bir insan. ve umumi bir tuvalet. aslında bu duruma sürüklendiğimin farkında bile değildim. çay içeceğiz diyerek buluşmuştuk. akşam iş çıkışıydı. çay içecek bir yerler ararken tuvaleti geldiğini söyledi ve umumi bir tuvaletin dışında bulduk kendimizi. ben onu dışarıda bekleme planları yaparken o 2 kişilik para ödemiş ve beni de içeriye çağırıyordu. neyse hala saf saf az sonra olacak şey aklımın ucundan bile geçmiyordu. tuvaletim de yoktu zaten. para verdi çocuk o kadar bari bir elimi yüzümü yıkayayım dedim. işimi bitirdim tam dışarı çıkacaktım ki baktım bu en köşedeki kabinden bana gel dercesine elini sallıyor. işte ancak o anda anlayabildim az sonra olacakları. o anda hazır hissetmedim kendimi açıkçası yalnız bunun eninde sonunda olacağını biliyorum, o halde kaçmamı gerektirecek bir şey kalmamıştı geriye, hala o saflıkla ve içimdeki özgüvenle kabine girdim. birden dudaklarıma yapıştı. öylesine kötü öpüşüyordu ki sanki beni yemeye çalışıyordu. pasif bir arkadaştı. orada bana ilk oral seks deneyimimi de yaşattı. o kısım öpüşmeden daha zevk verse de ilk olduğu için tuhaf hissettim. ardından ben boşalmaya yakınken yaptığı şeyi ondan sonra takıldığım hiç kimse yapmadı bana; spermlemi lıkır lıkır midesine indirdi. o anda bir şok yaşadım. ondan sonra da beni öpmeye kalktı. tabi ilk deneyim için bunu yapabilecek bir insan değildim ve onu bir daha öpmedim. çıktıktan sonra hadi görüşürüz deyip kendimi metroya attım. o an kendimi o kadar kirli hissettim ki; sürekli dalıp dalıp durdum. kabinden çıktıktan sonra ne kadar da sıvı sabunla dudaklarımı, bıyığımı ve sakallarımı yıkadıysam da o kirlilik hissi üstümden gitmemişti. eve gider gitmez ilk işim bol keseli bir duş almak oldu. ondan sonra rahatlayabildim. olayın sonrasında o kişi ile cinsel kimyamızın uymadığına kanaat getirdim. yoksa bu tiksinti başka bir şeyle açıklanamazdı. bunu da ona kibar bir dille söyledim zaten. biraz kem küm etti ama sonunda irtibatı kestik. sonrasında tam anlamıyla seksi bundan 2 ay sonrasında yaşadım. o ise "işte bahsettiğim şey budur be!, var ya tam anlamıyla bu lan!" idi. onu da sonra anlatırım çok yazmışım lan vay anasını.

ilk görüşme sonrası atılan ilk mesaj

sevişmeden sonra "bunu bir daha yapalım en kısa zamanda, çok zevk aldım, harikaydı, müthişti bla bla..." demiş hatta ayrılacağım zamanda en az 2-3 dakika boyunca sarılıp, bırakmak istememişti. 2 gün sonra ben yazdım; öyle havadan sudan sohbet, sonraki gün o yazdı sohbet yine tıkandı, sonra ben yazdım ama bu sefer cevapları kaçamaklı, en son yazdığımda her mesaja 3-4 saat sonra cevap vermeye başlamış en son mesajı görüldü bile yapmamıştı. bu kadar memnun olup da sonra siklememesi şey sanki biraz şey ne bileyim... o tarihten sonra(yaklaşık iki hafta önce) insan davranışları üzerine sorgulamalar yapmayı da bırakma kararı aldım.

ayı sözlükteki ak parti düşmanlığı

bu gözler de oy verdiğin partinin oslo görüşmelerinde ne boklar yediğini, şivan perver'le, barzani'yle güya tanımadığımız o bölgenin bayrağı ile kameralara pozlar verdiğini, partinin milletvekillerinin karaman'da 45 erkek çocuğuna yapılan iğrenç istismarı kahkaharla nasıl akladığını, şehitlere kelle dediğini, fetö ile sarmaş dolaşken devletin içine kendi elleriyle onları soktuğunu, üniversite diploması olmadan neyi sunup da cumhurbaşkanı adayı olduğunu, göz göre göre seçildiğini, bu milletin amına koyacağız diyen adamın şirketinin 422 milyon tl'lik borcunu sıfırlayıp bana verdiği geri ödemeli 15 bin tl'lik krediyi bir gün geçtiği zaman faiziyle söke söke aldığını, soma'daki 300 vatandaşımızın hayatını kaybettiği faciadan sonra maden kazaları araştırılsın önergesini nasıl reddettiğini, en çok kendilerinin zarar gördüklerini iddia ettikleri 15 temmuz olayında fetö'nün siyasi ayağı araştırılsın önergesini nasıl reddettiğini, atatürk havaalanı patlamasının, çiftlik bank hortumlamasının, çocuk istismarının, uyuşturucunun, işid'in türkiye'deki faaliyetlerinin, ege'deki 16 türkiye adasının yunan işgali altında olabileceğinin araştırılması önergelerinin savunduğun parti tarafından arsızca reddedildiğini ve daha nicelerini gördü. bir gay olarak haklarının hiç bir şekilde onlar tarafından savunulmadığını da bu gözler gördü. neresinden bakarsan bak bok bir oluşum. başka da bir şey söylemeyeceğim.

yılmaz morgül'ün özel mesajlarını ifşa eden milli sporcu

yılmaz morgül yerine, ünlü güzel bir kadın mesaj atsaydı sikini sıvazlamaktan kendini alamazdı sik kafalı.

askerlik

her erkek türk vatandaşından zorunlu yapılması istenen hede.

ben geçtiğimiz pazar günü tezkereyi aldım henüz. zaten giderken de bununla ilgili bir entry yazmıştım. daha dün gibi hissettiriyor.

uzun bir entry olacak. bir yazar askerlik tecrübelerimi aktarmak için rica etti ve ben de entry olarak gireyim istedim.

neyse, giderken alınması gerekenler ve askeriye tarafından istenen şeyler neler, onlara değineceğim. ilk olarak iletişim için tuşlu telefon şart. zaten acemi birliğine akıllı telefon götüremezsiniz. benim birliğimde çocuğun teki sokmuştu ama o gün ana baba günüydü diye gözden kaçmış sanırım. o da sivil valizinden hiç çıkarmamış. yemin töreni sonrasında gördük. ama yine de risk almaya değmez. tabi bağlı olacağınız usta birliğine göre ilk iki haftadan sonra ortamı süzüp akıllı telefon kullanılabilirliğini ölçtükten sonra akıllı telefon sokabilirisiniz. ama acemide böyle bir atraksiyona gerek yok. sivil hattı mutlaka sokmaya çalışın. normalde yasak ama size askercell diye bir zırvayı diretecekler alın diye. bir şekilde almayın bence. kendileri 85 liraydı yaz ayında. şu an kaç para bilmem ama sadece seçeceğiniz 5 kişiyle konuşma fırsatı veriyor. o da saat 6dan sonra. almak zorunda kalırsanız da sonradan normal turkcell hattına çevirebilirsiniz. ama yine de kendi hattınızı bir şekilde sokun. ben ayakkabı keçesinin içine atmıştım. zaten üstümü de aramadılar.

mutlaka el kremi, güneş kremi, şampuan, yara bandı, pudra, merhem, iğne iplik, çorap, ayakkabı keçesi, ıslak mendil ve peçete götürün. yara bandı ve merhem bot ayağa vurduğunda elinizin altında olsun diye, güneş kremi güneş altında çok vakit geçireceksiniz diye, pudra o güzel taşaklarınız pişik olduğu takdirde, ıslak mendil ve peçete banyo yapmaya fırsat bulamadığınızda ve tuvaletlerde de sağolsunlar hiç peçete bulundurmadıklarından, ayakkabı keçesi de bot vurmalarını engellediğinden almanız gerekenler özetle. deodorant konusunda çanta aranırken benimkisini alıp bir kenara atmışlardı. herkesinkine öyle yapıyorlardı. artık neden bilmem ama. zaten gideceğiniz yerde kantin var. deodorantı da oradan alabilirsiniz.

mutlaka bot kilidi alın; şu ucuzluk pazarlarında bolca var. genelde eğitim alayında asker olan usta erler acemilerin botlarını çalıyorlar. bu olaya da yer değiştirme derler askeri dilde. dolaplar kilitlenmmesi yasak olduğu için ona özel bir kilit almayın. eğer ben çok hassas ve titizim derseniz; yastık kılıfı götürebilirsiniz. çünkü benim yattığım acemi birliğindeki yataklar leş gibiydi. tabi ertesi güne o yastık kılıfını oradan çıkartıp eskisi duracak şekilde bırakmak gerekiyor yatağı. sonuçta kontrol ediliyor. bu arada bir tane kitap da götürebilirsiniz. tabi okuyacak vaktiniz olur mu onu bilemem.

temiz banyo havlusu, yüz ve el havlusu, 2-3 atlet, 2-3 don, spor ayakkabı, kirli ve temiz çamaşır torbası ve filesi, kamuflajlar, eşofman üstü ve altı, 2-3 çorap, 3 askı, onlar tarafından sizlere veriliyor. atlet don çorap rengi haki rengi olarak veriliyor. bunların yanında kendiniz don, atlet vs de alabilirsiniz. alacağınız renk herhangi bir yeşil tonu olsa farketmez. ama yine de haki rengi bulursanız ondan alın. tabi sivil boxer atlet vs de getirebilirsiniz. o kadar kişinin donuna bakacak halleri yoktu benim yaptığım yerde. çoğu kişinin boxerları sivildi.(güzel bacakları ve götleri çok kestim evet) bir de yıkamak gibi bir seçeneğiniz olmayacak acemi birliği boyunca. ben elde yıkıyordum her şeyimi kamuflajlar dahil. aslında büyük çamaşır makineleri vardı ama oraya herkes atmaya kalksa senin çamaşırlar kim bilir kiminkiyle akraba olur.

alışveriş kartla yapılır bu arada. nakite çok ihtiyacınız olmayacak. bu su için bile geçerli. 500 ml su 30 kuruş falansa onu bile kart ile ödüyorsun. bu da kantin kuyruklarını lady gaga'yı görmek isteyen little monsterların kuyruğuna çeviriyor.

acemide zaten 200 300 kişilik bir grup olacaksınız. o yüzden hiç ön planda olmaya gerek yok. gruba yöneltilen sorulara cevap vermeye çok da istekli olmayın. başınıza ne geleceği belli olmaz.

her şeyin paylaşıldığı, muhabbetlerin çok samimi olduğu bir ortam acemilik. sonuçta herkes aynı şekilde ve amaçta orada ve kimsenin birbirinden farkı, üstünlüğü yok. çok eğleneceksiniz arkadaşlarınızla, tabi bunun yanında askeriye de sizi bir o kadar da yoracak yürüyüşler, eğitimler vs derken. tavsiyem dış dünyayı dışarda bırakmanız olacak. ne kadar düşünmezseniz ve askeriyeye dalarsanız o kadar zaman çabuk geçer sizin için. her hazırlık yemin töreni içindir orada. illaki yürüyüş provalarında bazı beynamazlar üst üste hatalar yaparak komutanlardan azar yemenize sebep olacak ama o yemin töreni sonrasında da değişik bir duygu seline kapılacaksınız. bir de aileniz sizi izliyorsa. o andan sonra işler daha kolay olacak. usta birliğinize gittiğinizde daha rahat bir askerlik yapacak duruma gelirsiniz. tabi birliğinize ve yapacağınız işlere de bağlı bu.

velhasıl bu biz erkeklere dayatılan bir zorunluluk ve bunu bedelli, kısa veya uzun bir şekilde yapmak zorundayız. bizden çaldığı zamanda en yararlı ne yaparım diye düşünen insanlar daha çok kitap okuyordu ve çok da güzel zaman geçiriyorlardı. ben de bayağı kitap okudum ve kendimle çok zaman geçirdim. isyan modunda takılan bazı arkadaşlara hiç vakit geçmedi. ben genelde şarkı söyler, millete ilginç ilginç sorular sorar, enteresan muhabbetler açar, taklit yapar, ve oyunlar oynamak(tabu, sessiz sinema, tavla vs) için milleti ikna etmeye çalışırdım. böylece su gibi geçti gitti askerlik.

yazıma katlandığınız için teşekkür ederim, bütün sözlük ahalisine günaydınlarımı sunarım.

hornet

"seks için yazmayın" diyen ve sohbet muhabbet amacında olduğu yazan profillerin bilgilerinde rol bilgilerinin yazması bana tuhaf geliyor. yani madem amacın sohbet etmek, neden oraya aktif diye yazar ki insan? hmm sanırım sohbette aktif olan taraf o. tabi ya sürekli kendi konuşsun istiyor. tamamdır çaktım mevzuyu.

reynmen

boş ve kalitesiz olanı yüceltme furyasında kendisi de ekmek bulan ne idüğü belirsiz birisi.

benimle söyle

kanal d'nin ilk bölümü dün yayınlanan, çoğu hornet'ten seçilen 100 jüri artı 1 sunucu ile, gay partisi adı altında yapılan yeni ses yarışması.

format hoş olsa da, oldukça gereksiz juri üyesi var ciddi manada sesten anlamayan. biraz daha bilindik ve kaliteli şarkıcıları bünyesine katarsa devamlılığını sürdürebilir. aksi takdirde tutacak bir program niteliğinde değil.

ayı sözlükteki ak parti düşmanlığı

bu gözler de oy verdiğin partinin oslo görüşmelerinde ne boklar yediğini, şivan perver'le, barzani'yle güya tanımadığımız o bölgenin bayrağı ile kameralara pozlar verdiğini, partinin milletvekillerinin karaman'da 45 erkek çocuğuna yapılan iğrenç istismarı kahkaharla nasıl akladığını, şehitlere kelle dediğini, fetö ile sarmaş dolaşken devletin içine kendi elleriyle onları soktuğunu, üniversite diploması olmadan neyi sunup da cumhurbaşkanı adayı olduğunu, göz göre göre seçildiğini, bu milletin amına koyacağız diyen adamın şirketinin 422 milyon tl'lik borcunu sıfırlayıp bana verdiği geri ödemeli 15 bin tl'lik krediyi bir gün geçtiği zaman faiziyle söke söke aldığını, soma'daki 300 vatandaşımızın hayatını kaybettiği faciadan sonra maden kazaları araştırılsın önergesini nasıl reddettiğini, en çok kendilerinin zarar gördüklerini iddia ettikleri 15 temmuz olayında fetö'nün siyasi ayağı araştırılsın önergesini nasıl reddettiğini, atatürk havaalanı patlamasının, çiftlik bank hortumlamasının, çocuk istismarının, uyuşturucunun, işid'in türkiye'deki faaliyetlerinin, ege'deki 16 türkiye adasının yunan işgali altında olabileceğinin araştırılması önergelerinin savunduğun parti tarafından arsızca reddedildiğini ve daha nicelerini gördü. bir gay olarak haklarının hiç bir şekilde onlar tarafından savunulmadığını da bu gözler gördü. neresinden bakarsan bak bok bir oluşum. başka da bir şey söylemeyeceğim.

tanrıya sorulacak ilk soru

kulak içini yalamak

böyle itici bir şey var ve de gayet kendini kaybedercesine yalayanlar var. bir keresinde kolinin tekiyle takılırken bu birden kulağıma abanmasın mı?! hemen üzerinden itip "bunu bir daha yaparsan seni sikerim bak" dedim. gerçi zaten onu sikmek için oradaydım. o da işin ironisi. neyse, vücudun o kadar seksi uzvu varken kulak içi yalamak bana tuhaf geliyor ve de negatif etkide huylandırıcı... tabi yalanmasından hoşlanan da vardır elbet, ona da iyi keyifler de derim tabi ki.

ayı sözlük yazarlarının burçları

akrep yükseleninden yay. hoaahh. evet, seks.