nstrgt

Durum: 806 - 0 - 0 - 0 - 26.01.2024 12:57

Puan: 14568 - Sözlük Kaşarı

8 yıl önce kayıt oldu. 7.Nesil Yazar.

Instagram : cubby_boi
  • /
  • 41

seri eksi oy veren ezik

olumsuz eleştirilere kapalı olan, pohpohlamak dışında kendisine yaranılmayan yazarı beğenilme duygusundan yoksun bırakan, dolayısıyla verdiği eksi oyla onu sinirlendirip çirkinleşmesine sebep olan yazardır. adam bazılarınızın dayanağınız olmadan sadece gıcıklığına da olsa eksi oy verdiğinizi bilmesine rağmen, fikrinin desteklenmemesine tahammül edemiyor , niye böyle yapıyorsun annecim?

başlıklara ben benimdir o ben oluyorum diye yazıp duran yazar

bir özellik belirten her başlığa, kendi cümlelerini kullanarak özgün anlatımıyla tanım girmek veya konuyu yorumlamak yerine kendini dünyaya tanıtmaya ant içmişçesine o başlıkta bahsi geçen özelliğin onda da olduğunu herkes bilsin isteyen yazardır. üç girdisinden birisi içinde "ben de bu kişilerden biriyim, biliyor muydunuz?" anlamı taşıyan"ben","bkz:ben","ben oluyorum", "bu benim" benzeri bilumum örneklere denk geleceğiniz, dolayısıyla ben merkezli, muhtemelen de ilgi orospusu olan yazardır.

saçını boyatmak

kişinin estetiğe verdiği önem sebebiyle saçlarına yaptığı dokunuştur. ayrıca gri/gümüş saça bayılıyor ve oldukça özeniyor olduğum için kendimi dizginlemeyip iki defa yaptığım eylemdir. evde kendi başıma iki üç renk karıştırarak yaptığımdan ötürü başlarda rengi tutturamadığım için mavi, mor, yeşile dönük bazı korkunç duran renklere maruz kalsam da hemen saçlarımı tekrar açarak daha düzgün işlem yapıp gri rengi tutturarak inanılmaz mutlu ve hoş hissettiğim eylemdir. ki kendime de ( yazar burda gri renkten bahsediyor) çok yakıştırmışımdır. ohtur, iyikidir, yapmışımdır.

meme ucu diken misali dışarıya doğru dik erkek

bir şey demeden yaklaşıp, işaret ve baş parmaklarımın uçlarını yalayıp ıslataraktan arasında kıstırarak mıncıklayısımın geldiği erkektir.

yurtdışında türk sevgili yapmak

zenginleşsen de alıştığın için ekmeksiz doymamak gibidir.

bakir olduğunu belirtme ihtiyacı duyan gay

bakir olması ya da olmaması bir şey değiştirmediği halde pazarlama taktiği gibi ürününe ilgiyi arttırmak adına gereksiz yere reklam yapar havasındaki kişidir. ne yapalım yani bakirsen? aklıma telefoncuların söylediği " valla sıfır cihaz abi,açılmamış kutu baksana " söylemi geliyor. bakir olan sıfır olmayan ikinci el mi oluyor? belirttin de ne oldu?

bir bear'la sevişirken altında kalarak can vermek

döl-le-ri-nin akışına ööööölürüm bearım, öööölürüm bearım, öööölürüm bearım oyh.

zevk alınan ufak sapıklıklar

birilerini baştan çıkarabilmek adına ufak teşhir performansında bulunmak. ilgi duydugunda zevk ile duymadığında kızgınlık ile yüzünün aldığı şekli görmek zevk veriyor.

türklere özgü davranışlar

hiç yorum kasmayacağım ve bazı özellikleri birebir doğru saydığım şekilde sıralayan bir yazarın yazısını aşağıya bırakacağım davranışlardır.
link için http://www.corumhaber.net/m/turk-toplumu...

onlar” şiirinde “korkak, cesur, cahil, hakim ve çocukturlar…” diye tanımlamıştı nazım. biz de nazım’dan hareketle türk toplumuna bir bakalım dedik.

asla köle olmamış bir halktır. özgürlük, adeta onun karakteri olmuştur. işte bu karakter, bu toplumun en onurlu yanıdır.

içinde kabadayılık ruhu vardır. haksız da olsa dik duranı sever.

ancak biraz komplekslidir. büyük imparatorluklar, büyük devletler kurmuştur; ama doğulu kimliği ile batılı kimlik karşısında hep eziklik duymuştur.

siz bakmayın hurafelere inanmaz göründüğüne, hepsi inanır. kişilerden keramet, türbelerden medet bekler. ama mezarlıktan korkar.

en yakınına bile sağlığında vermediği değeri ölünce verir. adeta ölü seven bir toplumdur.

yaya iken sürücülere, sürücü iken yayalara çok kızar. direksiyona oturunca yolların kendine ait olduğunu sanır. ve de çok çalışkanmış gibi hep acele eder.

kaldırımda yürürken de saygılı değildir. üç kişi kaldırımı kapatır. tam ortada sohbet eder. geçene yol vermez. çünkü raconu sarsılır!

sonradan görme bir toplum gibidir. yol ortasında telefonla geyik muhabbeti yapar. özellikle de çok aranan kişi imajı vermeye bayılır. konferanslarda, panellerde cep telefonu hep açıktır. parti başkanlarının, daire müdürlerinin elinden telefon hiç düşmez. zaten alexander graham bell “eğer telefonu türklerin kullanacağını bilseydim icat etmezdim” demiş!

özellikle iş adamları, değerli insanlarla değil önemli insanlarla dostluk kurar. tapu müdürüyle, emniyet müdürüyle, vergi dairesi müdürüyle, savcıyla…

tarihte, hep zayıfın yanındayız denilmiştir. ama bildik bileli abd yanında yer alınmıştır. afganistan’ın, ırak’ın, libya’nın işgalinde olduğu gibi… hamaset yanı biraz yüksektir. çünkü ona göre; neredeyse bütün ırkların kaynağı türk, bütün dillerin kaynağı türkçedir!

devletini çok sever ama devlet malını asla korumaz.

siyaset konuşmanın söylemleri küfür ağırlıklıdır. siyasi tartışmayı, kavga yapmak sanır. kendini mutlak doğru, karşıyı mutlak yanlış kabul eder. tv tartışmaları da böyledir. herkes konuşur, kimse dinlemez. eğer okursa gazetelerin başlığını okur. sosyal ve siyasal olayları hiç sorgulamaz. hiçbir toplumsal olayı analiz etmez. ama her konuda uzmandır!!!

genelde kutsanmış değerlerin gölgesine sığınır. ya dinin ya bayrağın ya da atatürk’ün… galiba bilgi ve özgüven yoksunluğu, bu değerlere sığınmaya yöneltir.

askerin anayasal sisteme müdahalesi, siyasal bakışa göre değişir. sağa göre darbe, sola göre değil; sola göre darbe, sağa göre değildir.

ne batılı olabilmiştir ne doğulu kalabilmiştir. aydınında bile, karışık bir kültür yapısı vardır.

öyle ki; ilericilik rakı içmeye, gericilik namaz kılmaya indirgenmiştir.

ve de işsizlikten neredeyse çocuk yaptığına pişman olan bu toplumdan, en az üç çocuk isteyen bir başbakan vardır.

bu toplumun burjuvası da ilginçtir; caz dinler, operaya gider, sonra arabesk dinler, ardından çiftetelli oynar. yani “eğreti burjuva”dır. kültürü bile batıdan taklittir. hiçbir zaman demokrat olamamıştır. böyle giderse olacağı da yoktur. zaten olanın da demokratlığı tartışılır durumdadır. okumayan bir toplumdur. 76 milyonluk türkiye’de gazete tirajı 4,5 milyon, 5 milyonluk isveç’te de 4,5 milyondur. fransa’da bir kitap en az 100 bin basar, türkiye’de 3 bin basar. onun da yarısı kitapçı raflarında kalır. zaten “kitapsız bilendir” demiş nazım. uğur mumcu da “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar” demişti.

seçilen kişiyi acımasızca eleştirir; atanmış kişiye bir laf söyleyemez. belediye başkanı karşısında “bülbül” gibidir; vali karşısında “dut yemiş bülbül” olur. toplumdaki bu kişilik özellikleri öğrencilere de yansımıştır. iyi notu öğrenci almıştır, kötü notu öğretmen vermiştir!

köyüne göre sağcıdır! köyüne göre solcudur! siyasal kimliğin, ya genetik ya verasetle geçtiği bir toplumdur!!!

alevi ise % 80’i solcudur. sünni ise % 80’i sağcıdır. bu toplumun sağcılığı-solculuğu siyaset bilimiyle, sosyolojik değerlerle asla uyuşmaz.

alevi’si ramazan’ı tutmuş gibi bayram yapar. sünni’si muharrem’i tutmuş gibi aşure dağıtır.

namus için ölüme gider. ama onun için namus “kadın”dır. ve de kadının kadınlık özelliklerine hapsedilmiş değerleridir.

yoksulu vatan için, varsılı servet için canını verir.

kredi kartıyla yapılan tüm alışverişleri bedava sanır.

işte böyledir bu ülkenin insanı. özellikleri saymakla bitmez. sosyologlar için botanik bahçesi gibi doğal zenginlik kaynağıdır bu toplum.

öyle ki, aziz nesin anlata anlata bitirememişti bu toplumu.

çünkü:

yerine göre karacaoğlan’dır. köroğlu’dur. yerine göre pir sultan’dır, yunus’tur bu toplum.

göte giren şemsiye açılmaz

fisting fantezisinin yaygınlaşmasından sonra yavaş yavaş tarih olan derdimizdir.

gece kulübüne gitmeyi adam düşürmek amaçlı algılayan insan

ilgi ve sevgi yetersizliğinin hayatını ele geçirmesi sebebiyle kendini tatmin etme peşinde eğlencenin dibine vurmak yerine birinin dibine vurmak ya da kendi dibine vurdurmayı esas alan insandır.

serseri tiplerden tokat yeyip hala vazgeçmeyen kadın

şaplak arsızıdır. mütemadiyen yanak, göğüs, kalça ve bilumum bölgelerine şaplak yemeden duramıyordur. keyfi bilirdir.

şiir okuyan erkeklerin sekste kötü olması

duygulara cinsellikten daha çok önem veren bir insanın sekste daha düşük bir performans sergilemesi çok da şaşırmalık bir durum değildir.

uzayda bu kadar kaos varken nasıl oluyor da dünya yok olmuyor

çünkü cehennem kaostan beslenir.

aynı dili konuşmadığın biriyle sevişmek

seks yaparken konuşmayı seven birisiyle olmadığınız sürece sizi etkilemeyecek zımbırtıdır. hem konuşup ne yapacaksınız yahu? iki işi aynı anda yapmayın. hele bi sevişin de sonra soluklanır konuşursunuz.

gay hikaye okurken boşalmak

kitap okurken yaratılan dünyayı zihnimizle kendi istediğimiz gibi şekillendirerek her şeyi bize göre en güzeliyle canlandırabilmemizin bize yaşattığı hazzın cinsel boyutta bize orgazmı yaşattığı versiyonudur. seks hikayelerinde karakterleri tam tipimiz olacak şekilde hayal eder kendimizi de bu maceralara ekler, fantezilerin kapılarını açık tutar, sınırsız oluruz ve en özgür biçimde cinselligimizi yaşayarak hem beyin orgazmını hem de fiziksel orgazmı tadarız.

ayı sözlük zirvelerinin yapılma sebebinin koli bulmak olması

birisine yamanmak adına, ancak çaresiz kalınarak girilebilecek bir niyetle düzenlenebilecek zirvedir ki ancak bu kadar vizyon fakiri olunabilirdi.

çok fav alacağını düşündüğünüz entryinin hiç fav almaması

muhtemelen samimi düşüncelerinizi paylaşmaktan ziyade girdileriniz favoriye alınsın da beğenilme arzunuz karşılık bulsun niyetiyle girdiğiniz için zoraki bir kategoriye düşmüş içerikler olduğunu düşündüğüm durumdur.

aksiyon filmlerinde durduk yere havaya uçan araç

boşalırken böğüren partnerin sinematik versiyonudur.

gece crusing yapmaya uygun parklar

birini baştan çıkarmanın egonuza yaşayacağı haz ile ilgilenmiyorsanız, uygulamalar ile oturduğunuz yerden sonuca ulasabildiginiz için bilmenizin gerekmedigi parklardir.
  • /
  • 41

cenazemde çalınmasını istediğim şarkılar

alizade - estafurla

"estağfirullah ne anlama gelir?
bu kelime, bağışlanma dilerim ve allah'ın merhametine sığınırım manasına gelir."

tam bir cenaze marşı.

amına koyayım

cinsiyetçi bir küfürdür.

illa küfretmek istiyorsanız götüne koyayım deyin bari.

kitap okumayan biriyle sevgili olmak

kitap okumak eyleminin sembolik bir şey olduğunu düşünecek olursak, kendisine hiç bir şey katmayacak birisiyle hayatını paylaşma çabası genelde büyük hüsran ile sonuçlanıyor.

biseksüel erkeklerin gayleri seks aracı olarak görüp kadınlara aşık olması

yalnız burda kendi aramızda bile birilerini genelliyor olmak ne kadar üzücü. lezbiyenler maskülen, gayler feminendir stereotypeından farksız bu genelleme.

çirkin gaylere tavsiyeler

çirkin erkek yoktur az efekt vardır.

homojen dergi 14. sayı

yazıları tamamiyle okudum. herkesin eline sağlık.

homojen dergi 14. sayı

iyi oldu okuyacak bir şey arıyordum artık var kaliteli bir. dergi.

homojen dergi 14. sayı

homojen dergi'nin 14. sayısı ile yeniden karşınızdayız. emeği geçen tüm yazar arkadaşlara teşekkür ederim. homojen dergi ekibine katılmak isteyen yeni arkadaşları da bekliyoruz. bir mesaj kadar uzağınızdayız.

14. sayının tüm yazılarını bulabileceğiniz link aşağıda;

https://homojendergi.com/14-sayi/

tek tek yazılara bakacak olursak;

öteki mültecilerin haber yansımaları - lgbti mülteciler ve medya - pufidik
bora öztoprak röportajı - tunca tutkun
klasik arap edebiyatı'nda erkek erkek aşkı - muhammed furkan şahin
ayı sözlük itiraflar 10. bölüm - dark bear
bu hikaye kalbimin tek sahibine - vaveyla93
buzul çağı yeniden geliyor - panda
barış kömürcüoğlu röportajı - tunca tutkun
aslında anal seks gayler arasında sandığımız kadar yaygın değil .-. ürkek
cal ve thom'a karşı bir rüzgar var, ama onlara aşktan esiyorlar - eastsiders - hazineci
erkekler erkeklerden erkekliği öğreniyor - hazineci
fahişeliğin öbür yüzü ve iki film birden - hazineci
ütopyaların homojenliğine karşı foucault’nun heterotopyası .-. çıldırdım
bir zamanlar anadolu'da - imightbewrong
efza röportajı - hprs
küresel ısınma mı? dünyalıların atlattığı çok badireler var - yumuklusucurta
broadway’in dahi çocuğu harvey fierstein - merve gezen
çavdar tarlasında çocuklar ya da sahtekârlar - vaveyla93
son akşam yemeği - hprs
yapraklı deniz ejderi 2. bölüm sevgiliyle aynı evde yaşamak - nstrgt
tunca'nın müzik kutusu - 2019 yılının en'leri - tunca tutkun
alışveriş kültürü edinirken kazanılması gereken hassasiyetler - nstrgt
akne nedir "gençlerin korkulu rüyası acne vulgaris" - drmurti
sedef hastalığı nedir, ne değildir? (psoriasis) - drmurti

mutluluğun çaresinin okul bitirmemek ve evlilik olması

bilgili ve farkındalık sahibi biri olmazsan sorunların da olamaz hayattan isteyeceğin şey sınırlıdır ve bunu bilerek yaşarsın.elindekiyle yetinirsin.aç kalmadığında bile mutlusundur.düşününce gayet mantıklı.belkide olay sadece mutlu olmak değildir.hayata anlam katan tek kriter mutlulukmu.kesinlikle değil.bir tarafta halinden mutlu olmak zorunda olan elindekiyle yetinmek zorunda olan bir insan var bu sadece bir savunma mekanizması bile olabilir.öbür tarafta ise kendisini yetiştirmiş ,geliştirmiş daha fazlasını elde edebileceğini bilen seçenekleri olduğu için mutlu görünmek zorunda hissetmeyen ve bunu özgüvenli bir şekilde söyleyen bir insan var.fark burada bence.

ayı sözlük yazarlarının profilleri

Toplam entry sayısı: 806

pasif bir direnis

yukarıdakilerin tamamına ters düşecek ama ben yazar arkadaşımıza nedense kayıt olduğum günden beri en çok önyargı topladığım kişi diyerek başlayacağım. altını çiziyorum kendisini tanımadan bende oluşan önyargılar yığını var bunlar sadece teorik iddialar olarak sıralanacak. dolu dolu yazdığını düşünmüyorum bu yüzden fırtına öncesi sessizlik savının üzerini çizdim, çok aktif olduğu doğru ama sürekli kendi açtığı başlıklarda yazıyor gibi geliyor, başlıklara bakıyorum devamını getiren kimse yine çoğu zaman yok, getiren üç beş kişi de yine karşılıklı pohpohlaştığına inandığım sabit yazarlar. alternatif yazdığı çok şey göremedim çünkü yazdıkları hep aynı tonda ilerliyor ve çizgi olarak çoktan tekrara düşmüş gibi geliyor. girdisini görünce kesin yine okunacak bir şey yazdı demeyi çok istiyorum ama şimdilik bu sefer önyargılarım yıkılacak mi acaba diye okuyorum ki bu negatif bir yaklaşım dahi olsa sonuç olarak merakla takip ediyorum. bu kesinlikle karalama kampanyası değil dediğim gibi kim olduğuna dair hiçbir fikrim yok. iletişim dahi kurmadık, bu yazdıklarım belki çok eksi tepki alacak bilemiyorum ama dediğim gibi bende istemsiz oluşan önyargıları belirtmek istedim ki içimde kalmasın. nefret etmediğim ama sevmeyi çok istediğim bri yazar. başarılar diler saygılar sunarım.

aşık olmak

adam game of thrones dizisindeki night king gibi ölüyü diriltti be daha ne yapsın!

sevgi neydi? sevgi emmekti. aman emekti. bütün emeklerim feda olsun sana.

18 mayıs 2019 ayı sözlük eurovision zirvesi

kızlaaaar yeni bir zirve ile yine karşınızdayım. kesin katılacağını bildirenlerin sayısına göre olur diyorum. kalabalık bir sayıya ulaşırsak bir mekan belirlenir şuan için neresi bilemiyorum ama halledilir. üç beş kişiyle kalırsak da birimizin evinde falan olur en kötü ihtimal. benim kapılar sonuna kadar açık. evin kapıları yani. bence bi düşünün ona göre hareket edelim derim.

(bkz:eurovision 2019)

kesinleşmiş mekan: rosso cafe ve karaoke bar
katip mustafa çelebi mahallesi, ayhan ışık sk. no:8, 34435 beyoğlu/istanbul

saat :19:00'da orada olalım, 20:00 da başlıyor diye biliyorum. netlesince yine guncellerim bakarak olun.

9 şubat istanbul ayı sözlük zirvesi

bir kaç fire dışında herkes geldi hatta yazmayıp gelenler ayrıca sevindirdi. kalp kalp kalp. gelmeyenler kudursun.

nefret kusulan ayısözlük yazarları

sevgi kalpten gelir, nefret ise tercihtir.

18 mayıs 2019 ayı sözlük eurovision zirvesi

kızlaaaar yeni bir zirve ile yine karşınızdayım. kesin katılacağını bildirenlerin sayısına göre olur diyorum. kalabalık bir sayıya ulaşırsak bir mekan belirlenir şuan için neresi bilemiyorum ama halledilir. üç beş kişiyle kalırsak da birimizin evinde falan olur en kötü ihtimal. benim kapılar sonuna kadar açık. evin kapıları yani. bence bi düşünün ona göre hareket edelim derim.

(bkz:eurovision 2019)

kesinleşmiş mekan: rosso cafe ve karaoke bar
katip mustafa çelebi mahallesi, ayhan ışık sk. no:8, 34435 beyoğlu/istanbul

saat :19:00'da orada olalım, 20:00 da başlıyor diye biliyorum. netlesince yine guncellerim bakarak olun.

pasif bir direnis

yukarıdakilerin tamamına ters düşecek ama ben yazar arkadaşımıza nedense kayıt olduğum günden beri en çok önyargı topladığım kişi diyerek başlayacağım. altını çiziyorum kendisini tanımadan bende oluşan önyargılar yığını var bunlar sadece teorik iddialar olarak sıralanacak. dolu dolu yazdığını düşünmüyorum bu yüzden fırtına öncesi sessizlik savının üzerini çizdim, çok aktif olduğu doğru ama sürekli kendi açtığı başlıklarda yazıyor gibi geliyor, başlıklara bakıyorum devamını getiren kimse yine çoğu zaman yok, getiren üç beş kişi de yine karşılıklı pohpohlaştığına inandığım sabit yazarlar. alternatif yazdığı çok şey göremedim çünkü yazdıkları hep aynı tonda ilerliyor ve çizgi olarak çoktan tekrara düşmüş gibi geliyor. girdisini görünce kesin yine okunacak bir şey yazdı demeyi çok istiyorum ama şimdilik bu sefer önyargılarım yıkılacak mi acaba diye okuyorum ki bu negatif bir yaklaşım dahi olsa sonuç olarak merakla takip ediyorum. bu kesinlikle karalama kampanyası değil dediğim gibi kim olduğuna dair hiçbir fikrim yok. iletişim dahi kurmadık, bu yazdıklarım belki çok eksi tepki alacak bilemiyorum ama dediğim gibi bende istemsiz oluşan önyargıları belirtmek istedim ki içimde kalmasın. nefret etmediğim ama sevmeyi çok istediğim bri yazar. başarılar diler saygılar sunarım.

ürkek

ay korkarım ben diye iki adımı gelmeye erinen yazarlara rağmen, urkmezsem gelicem dedi ve taaaa zonguldaklardan kalkıp geldi sağolsun zirveye. başta biraz ürkütüydü ama sohbetimizle biz oksaya oksaya sakinlestirdik. sempatik sessiz sakin yazar.

edit : sabaha karşı dönerken usudum diye verdiği boyunluk bende kaldı. emanetin ben de ürkek, bir sonraki görüşmede teslim edeceğim.

13 nisan 2019 ayı sözlük ankara zirvesi

-keşke istanbul'da da yapılsa dediğim zirvedir.
-istanbulda olduğumdan katılamayacağım zirvedir.
-neden hiç istanbul'da zirve düzenlenmiyor?
-ankara'da olsam kesin katılırdım dediğim zirvedir.

(bkz: kullanmak için can atılan replikler)

hep ankaralılar istanbul zirve başlıklarına yazıyordu, özeniyordum. oohhh, rahatladım.

sözlük yazarlarının çocuklukları

sürekli uğradığı zorbalıklardan dolayı yalnız kalmak için çok çabalayan bir çocuktum. içine kapanık ama yakın çevresine de bir o kadar da neşeli ve sevgi saçan, kibar, efendi, uysal ve azıcık çok bilmiş bir çocuktum. burnumun üzerinde belli olan bir damar vardı(sonrasında kayboldu), ve kaküllü saç kesimim olurdu hep. bu ikisinin birleşimiyle efemine bir görüntüm olmuş olmalı ki bazı oğlanlar sen kız mısın erkek mi diye sorardı. kırılırdım. o yüzden çocuklarla çok konuşmak istemezdim. kızlar böyle şeyleri umursamıyordu. bu yüzden onların yanında daha rahat hissediyor olduğum için daha önce de #398412 nolu entry'mde bahsettiğim sebeplerle belirttiğim gibi kızlarla oynardım. o aileleri tarafından kibarlık ve nezaket öğretilmemiş geleceğin budalalarının itiş kakışları da hiç bitmiyordu ve ben gücümün onlara yetmeyeceğini biliyordum.bir de şimdiki gibi 80 85 kiloluk bir ekmek hamuru değilim o zamanlar. cılız mı cılız bir çocuk. üflesen devrilecek yani. kaba kuvveti sıfırın altında bilmem kaç. bu yüzden daima sevilen kişi olmayı bir şekilde becerdim ve herkesi döven çocuklar bazen bana kızsa bile dokunmazlardı. ben yumruğumu değil aklımı kullanıyordum. bu da beni daha güçlü kılıyordu aslında. neyse onlardan uzak durup kızlarla oynuyorum diye oğlanlar burada da rahat vermeyip bu defa da "kız enes" ,"top enes" diyerek dalga geçip zorbalık ederlerdi. hal böyle olunca kızlarla da oynamayı bırakıp dışarı çıkmamaya başladım. neyse ki küçük olmama rağmen eve bilgisayar almıştık da ben evde sıkılmamı engelleyecek bilgisayar oyunları oynuyor ve dışarı çıkma ihtiyacı hissetmiyordum. en azından bu şekilde kimse benimle hiçbir şekilde dalga geçip canımı sıkamıyordu hiç kimse. canımı sıkan o zevzek ve gerzek çocuklarla okul dışında bir arada olmak ve onları görmek zorunda değildim artık. sonunda istediğim yalnız kalmaya sahiptim. ama içimde birikmiş bir sürü kırgınlık ve üzüntü vardı. bu kadar duyguyla ne yapacağımı bilemediğim için yazarak içimi dökmeye başladım ve yazılar yazma serüvenim. ayrıca iyi kötü bir şeyler de çizmeyi seviyordum. kompozisyonlar, hikayeler yazıyor, resim yapıyordum. yazdıkça, çizdikçe rahatlıyordum. bu konuda kendimi geliştirdim ve yarışmalara katılmaya başladım. katıldığım yarışmalarda hep birinci oldum ve ne ihtiyacım varsa ya da ne istiyorsam kazandığım ödül paralarıyla, altınlarla almaya başladım veyahut istediğim şeyi ödül olarak veren yarışmaları bulup onlara katılmaya başladım. kalemim hem öğretmenlerim hem müdürüm hem de arkadaşlarım tarafından çok beğeniliyordu ve bu başarıların verdiği gazla sinema yazarlığı okumak istiyordum ama ailemin memur kafasıyla düşünen zihniyetleri buna müsaade etmedi. yeteneğimi rafa kaldırmak zorunda kaldım. sonrası ise klasik şekilde gelişen türk gencinin hayat mücadelesi. ama öyle de ya da böyle, ben hep kendimce bazı şeyleri başarırken onlar erkek olmaya devam ettiler. şimdi onların bazısı uyuşturucu bataklığında kendini heba ediyor, bazıları ipsiz sapsız, bazıları hala işe yaramaz. erkeklikleri bir işe yaramadı yani. ben ise onların inandıklarının ve onların aksine erkek olarak gördükleri kişilerin sahip olduğu tüm sorumluluklara sahip mutlu bir hayata sahibim çok şükür. bu yüzden insanlar çocuklarına cinsiyet dayatmalarını erkek dediğin şöyledir kadın dediğin böyledir diye öncelikli göstermek yerine insan olmayı ve iyi kötü insan ayrımına dikkat etmeyi öğütlererse belki daha huzurlu bir geleceğin zemini atılmış olur. saygılar.

edit: cinsel kimliğim ile alakalı olarak her zaman kendimin farkında idim. ilkokulda bile biliyordum. kızlarla iyi anlaşsam da onlardan hoşlanmıyordum. ama etrafımda hiç erkeklerden hoşlanan erkek yoktu bu yüzden söyleyemiyordum kimseye. sonrasında uğradığım hakaretler sebebiyle bu şekilde kimsenin beni sevmeyeceğini, nefret edeceğini ve dışlayacağını anladığım için erkeklerden uzak durdum biraz da aslına bakarsanız. ama hiç itiraz etmedim kendime. kızlardan hoşlanmak için zorlamadım kendimi. hep barışıktım kendimle. sadece dışlanmak kırıcıydı.

başlıklara ben benimdir o ben oluyorum diye yazıp duran yazar

bir özellik belirten her başlığa, kendi cümlelerini kullanarak özgün anlatımıyla tanım girmek veya konuyu yorumlamak yerine kendini dünyaya tanıtmaya ant içmişçesine o başlıkta bahsi geçen özelliğin onda da olduğunu herkes bilsin isteyen yazardır. üç girdisinden birisi içinde "ben de bu kişilerden biriyim, biliyor muydunuz?" anlamı taşıyan"ben","bkz:ben","ben oluyorum", "bu benim" benzeri bilumum örneklere denk geleceğiniz, dolayısıyla ben merkezli, muhtemelen de ilgi orospusu olan yazardır.

berber dayaması

oldukca hoş olan berberimin, traşı gereğinden fazla uzatarak elimin olduğu yeri hizalayarak alenen bastırarak yaptığı eylemdir. elim koltukla berberin bastırdığı yerinin arasında baya baya sıkıştığı için çekemediğim ama çekmeyi de beğenim doğrultusunda istemediğim için hoşuma giden küçük aksiyondur.

bir bear'la sevişirken altında kalarak can vermek

döl-le-ri-nin akışına ööööölürüm bearım, öööölürüm bearım, öööölürüm bearım oyh.

salaş meyhanedeki yorgo

açtığı başlıkların aşırı spesifik konular olmasının inanilmaz hoşuma gittiği yazardir. her gün yeni bir bilgi sayfaları gibidir adeta. yazdıkları da fena değil. okunur bu okunur.

evli bir erkekle ilişki yaşamak

kalede kaleci var diye gol atmayacak mıyız?