dünya üzerindeki en ıssız nokta. en yakınındaki kara parçasına 2700 km uzaklıkta olan bu nokta pasifik okyanusunda bulunuyormuş. yani tam olarak allahın siktir ettiği yer.
ismini ise jules vernenin "denizler altında 20000 fersah" romanındaki "kaptan nemo"dan alıyormuş.
bilmece gibi başlık. şimdi cinsel ilişkide pasifim ama gay değilim diyen biri ancak kadın olabilir. acaba dogru bir önerme mi yaptım ? yorumlara açığım.
allahım kendimi kaç gündür durduramıyorum. oyun oynamaktan değil. riotun yeni k/da için çıkardığı pop-star şarkısı yüzünden. k-pop severdim falan ama bu nasıl bir olay. bir oyun şirketi müzik sektöründeki herkesten daha iyi bir şarkı çıkarıp 100 milyon izlenme nasıl alabilir ? yolda, otobüste özellikle metroda kendimi akali gibi hissederek dinliyorum sürekli sözlük.
dün gece mükemmel klibi çıkan ariana grande şarkısıdır. şarkı çıkar çıkmaz timelinelarıma falan düştü ama diyorum ki bu ne. hani böyle eski filmlerden kesitler paylaşan sayfalar falan mı derken. ben şok.
şaşkınlıklar içinde izledim. (bkz: mean girls) (bkz: bring it on), (bkz: 13 going to 30) ve (bkz: legally blonde) dan bir çok kesitler bire bir her şeyiyle aynı olmuş. o kadar güzel olmuş ki tekrar tekrar izledim. hayran kaldım ben. son zamanlarda beni en mutlu eden şey bu klip oldu kesinlikle.
kesinlikle k-pop gruplarından önce akla kek olanı getiren başlıktır. bana göre dünyanın en güzel keklerinden birisidir. kadıköy'de yapan bir iki yer bulmuş olup, fırsat buldukça gidip yemek istemekteyim.
gerçek slender man efsanesinin ortaya çıkışı eric knudsen isimli bir çocuğun photoshopla yarattığı bu yaratığı bir korku blogunda paylaşmasıyla başlıyor. tamamen milenyum çağı bir paranormal yaratık.
hiçbir olaya, inanışa dayanmıyor. hiçbir backgroundu yok. insanlar tamamen kendi tasvirleriyle karakteri günümüz haline getirmişler. sürekli takım elbise giyiyor. isminden de anlaşıldığı gibi uzun ince, kolları ve boynu uzayabiliyor. yüzü yok. ve kurbanlarını ormana çekip öldürüyor.
oyununu oynadığınızda size yaklaştığında teknolojik aletleriniz ve feneriniz bozuluyordu. size bırakılan 8 notu bulup çıkamazsanız, slender man sizi bulursa oyun bitiyordu.
benim de uzun süredir beklediğim heyecanlandığım bir filmdi. ama sonuç vasatoğlu vasat bir yapım. bırakın korkmayı bitse de uyusam hadi ya modunda izledim.
slender man gibi bir efsaneleşmiş yaratığı, mükemmel bir milenyum çağı korku ögesini ancak bu kadar harcayabilirlerdi. yazık olmuş resmen.
küp şeker gibi pixel pixel oynadığımız sikko oyununda bile filmdekinden 100 kat daha tırsmışımdır. hatta bu uzun metrajlı filmden önce çekilen kısa filmler bile çok daha başarılıydı.
ayrıca canım video film lanetini (bkz: the ring)'den gördük bitti o devran yani. sonuç asla tatmin olmadı. nah.
yakın arkadaşsanız ve konu çok önemliyse ayrıntı vererek ilerlemek çok önemli. aralardaki boşlukları doldurarak ilerlemelisiniz ki en sonunda tekrardan dönmek ayrıntıları hatırlamak zorunda kalmayasınız.
bişeyler anlatılan veya dinlenen insan yakın değilse, gerek yok. bırak ayrıntıyı özetin özetini falan isterim. hatta direk dinlemem.
uyuma aktivitesinden sonra en sevdiğim aktivitelerden biridir. hani bakkala bile gitmeden evde takılmak gibisi yok. bütün ihtiyaçlarınızı depo edeceksiniz ki asla evden çıkmayasınız.
uzun zamandır izlemek istediğiniz birkaç filmi izlemek ya da oyun oynamak, sınırsızca fütursuzca uyumak. gerçekten hayattan uzaklaşmak her zaman tatille vs yapılan bir eylem değil. bazen kendi "territory" nizde kendinizi izole etmek çok güzeldir.
not: akbilinizde ne kadar bakiye kaldığını unuttuğunuz zaman zaman dolmuş demektir. artık evden çıkabilirsiniz.
bazı şeylerin özel ve güzel olduğuna inanmıştım. her şeyin düzelebileceğine inancım tamken, elimden gelen her şeyi yapmama rağmen olmadı. o kadar kırgınım ki. hayatımda hep yalnız olduğumu düşünmüştüm, uzun bir süre karşı çıktım, direndim ama zamanla o kadar bağlanmışım ki bu düşünceye, kötü günlerimi yalnız geçireceğimi hiç düşünmüyordum. artık çabalayamıyorum bile. kendimi böyle savunmasız bıraktığım için o kadar kızgınım ki.
ben artık bir köşede gizli gizli gözyaşı döküp mutsuz olmak istemiyorum sözlük.
yalnız isek kendimiz seçmişizdir. yalnız olmamız ve kendi yolumuzu yürümemiz, yolun sonunda da kendimizi tamamlamamız gerektiği için yalnızız. su akar yolunu bulur. tek başına tamamlanamayan diğer yarısını tamamlayacak olanları bulur.
vücut tarafından yoğun strese karşı verilen bir savaş olan bu sendrom, kalp krizine benzer bulgulara sahiptir. 1990 yılında japon hiraru sato tarafından keşfedilmiştir. tıptaki diğer adı (bkz:apikal balon sendromu) dur.
kişinin sürekli olarak kendini bitkin ve mutsuz hissetmesi, dinlenmekle bile kendini iyi hissedememesi gibi sorunlarla ortaya çıkan bir durumdur. (bkz: bağışıklık sistemi) önemlidir.
sözlükteki naftalin beyinli yazarlarımızın artık yazmamaları gerekiyor. sözlüğün eski zamanların beri yazan bu yapışkan insanlar bir sülük gibi sözlüğün kanını emiyor. yeni olan her yazara düşmanlık besleyip sözlükte gergin bir hava yaratıyorlar.
lütfen bi salın artık. gençlerin önünü açın. sizin vaktiniz geçti.
akıllara özlem tekin ablamızın "aşk her şeyi affeder mi?" şarkısını getiren başlık olmuştur. aldatmanın altında yatan sebepler de gözden geçirilmeli misal bağlanmaktan kaçmak gibi skdkdh. neyse şarkı sözümüzü iliştirelim.
çok üzgünüm istemeden
seni dün gece aldattım
kim olduğu mühim değil
sana bağlanmaktan kaçtım
çok üzgünüm istemeden
bir bakışa aldandım
inan bana bütün sabah
pişmanlıktan ağladım
aşk herşeyi affeder mi
dersin zamanla geçer mi
güzel günlerin hatrına
aşk herseyi affeder mi.
ilk olarak boşluk bırakmadan, gözü yoran uzun destanlar yazarsanız kimsenin okuyası gelmez zaten. bunun kitap okumakla alakası yok bence.
herkesin kitap okuma şekli farklı olabilir. evet bir kitabı eline alıp sayfaları çevirerek okuması hoş bir duygu ancak artık teknolojinin pik yaptıgı bir çağdayız. kindle veya tablet gibi cihazlarda milyonlarca e-booka ulaşılabiliyor.
son zamanlarda çıkan "dostoyevski okumayan insanla konuşmak" yok "hegel'i bilmeyen insanla sevgili olmak" gibi türeyen başlıklardan gına geldi. belki o adam senin hakkında bir kelime edemeyeceğin bir konu üzerinde master yapacak kadar bilgili. belki her gün atom fiziğiyle ilgili makaleler okuyor.
kendi standartlarına uymayan insanlara "cahil" demek de yeni moda oldu sanırım. genelleme yapıp insanları bu genelleme havuzunda yargılamadan önce çok kitap okuyarak geliştirdiğiniz beyninizi kullanıp bir düşünün bence.
an itibari ile ysk denen sözde kurumun kararı ile gerçekleşen olaydır. millet iradesinin ve demokrasinin yok sayıldığı, onlarca insanın aptal yerine konulduğu korkunç bir olay.
gelecekte utançla hatırlanacak bu karar için, cb ve akp sokakta mız mızlanan bir çocuk gibi yenilgiyi kabul etmemiş, "tek adam rejimi" nin gücünü kullanarak seçimleri iptal ettirmiştir.
artık gerçekten hiçbir şeye inancım kalmadı. lanet olsun böyle işe ya. günlerce ysk merkezlerinde çuvalların üzerinde oylar çalınmasın, bir şey olmasın diye uyuyan insanların emekleri her şey bir anda yok oldu. sırf hırs için. hırsınızda boğulursunuz inşallah.
gecenin olayı kesinlikle madonna'nın sahne alması vs değildi. izlanda'lı anti-kapitalist, distopik-tekno, bdsm grubu hatari'nin televote oylarını aldıktan sonra filistin atkıları açmalarıydı. ekrandan o kadar hızlı gitti ki görüntüleri ne olduğunu şaşırdık. kesinlikle gecenin önüne geçen bir olaydı.
onun dışında yarışmaya gelirsek italya'ya baya üzüldüm. ama işte anadilde katılan şarkılarda hep böyle oluyor. ki italyanca olmasına rağmen akılda kalan bir nakaratı ve alkışlı ritmi vardı. mahmood kalp kalp
gelelim isviçre'ye. aslında birincilik beklemedim ama çok keyifliydi şarkı. bence hak ettiği sırayı kazandı. ne fazlası ne azı. ayrıca luca hanni oldukça sempatik ve tatlı bir adamdı.
bir diğer güzel adam da azerbaycan'ı temsil eden chingiz. şarkı kesinlikle çok iyiydi. ayrıca robotik kollarla yapılan showa bayıldım. şarkısı da sesi de çok güzeldi. dinlerken seneye azerbaycan'da mı yoksa demedim değil. ama yine hak ettiği puanı alamayan bir şarkı oldu.
bana göre en en güzel şarkıya sahip olan ülke kıbrıs'tı. geçen sene eleni foureira ile 2. olan kıbrıs bu sene çok benzer bir şarkıyla katılmıştı. geçen sene de favorim kıbrıs'tı bu sene de öyle oldu. aslında tam kıbrıs da denemez çünkü hepsi yunan şarkıcı ama yine de en başarılı şarkılar hep onlardan çıkıyor. bu şarkı sanki şey gibydi kanka ödevini alabilir miyim? al ama biraz değiştir belli olmasın
genel olarak organizasyon çok başarılıydı. çok güzel ev sahipliği yaptılar bence. şarkılardan önce şarkıcıların da dahil olduğu küçük tanıtım videoları çok güzeldi. şarkılardan çok "acaba ne çıkacak sırada?" diye merakla onları bekledim. birinci olan hollanda'nın şarkısına vasat diyebiliriz. ama belki dinledikçe güzelleşir bilemiyorum.
yazmaya değer görmediğim ama yine de beğendiğim ülkeler ise; malta, rusya, estonya, belarus,fransa, ispanya.
an itibari ile ysk denen sözde kurumun kararı ile gerçekleşen olaydır. millet iradesinin ve demokrasinin yok sayıldığı, onlarca insanın aptal yerine konulduğu korkunç bir olay.
gelecekte utançla hatırlanacak bu karar için, cb ve akp sokakta mız mızlanan bir çocuk gibi yenilgiyi kabul etmemiş, "tek adam rejimi" nin gücünü kullanarak seçimleri iptal ettirmiştir.
artık gerçekten hiçbir şeye inancım kalmadı. lanet olsun böyle işe ya. günlerce ysk merkezlerinde çuvalların üzerinde oylar çalınmasın, bir şey olmasın diye uyuyan insanların emekleri her şey bir anda yok oldu. sırf hırs için. hırsınızda boğulursunuz inşallah.
yalnız yaşayan herhangi bir insanla bir gayin hiçbir farkı yoktur. o yüzden yalnız yaşayan gay başlığını protesto ederek buraya yazıyorum.
şuan ki şartlarımla yapamadığım ama bir gün yapacağıma inandığım eylem. kendi başına yaşamak. sadece sana ait bir yer. çok güzel olsa gerek. yalnızlık çoğu zaman sevdiğim bir şey değil ama bir evi paylaşması da çoğu zaman zor.
kendi evimin içinde kendi mutluluklarımı yaratacağım günler umarım bir an önce gelir. şuraya yalnız yaşamakla ilgili şu güzel illüstrasyonları bırakıyorum
bomboş kıro bir adam. bir içerik de üretebildiği yok. iki gözü renkli diye ergenleri düşürüyor işte. "yeteneksizlik is the new trend" akımının öncüsü olabilir bu şahıs o derece boş.
allah kimseyi aç gezerken, evine et süt alamazken suriyelileri savunacak kadar rezil bir konuma düşürmesin. yazık.
edit: hiç bir zaman giremeyeceğimiz ab'ye yaranmak için suriyelileri kendi ülkemizde tutmak da ayrı bir rezillik. "omo poroyo ab veroyo" amk babasının hayrına vermiyor heralde. suriyelilerin pislikleri kendilerine bulaşmasın diye veriyor.
edit 2: bazı yazarlarımızın (bkz: pollyannacılık) oynamayı çok sevdiğini gösteren başlık.