ekmeğimi, sütümü, peynirimi, muzumu, domatesimi dolarla mı alıyorum canım ? banane artmışsa. hep 300 liralık dolduruyorum depomu. eskisinden daha az kilometre gidiyor arabam, 3 kilo yerine 1 kilo alıyorum pazarda ama olsun. çok iyiyiz çok. gelişiyor ekonomimiz. hem nükleer enerji de geldi. kimse tutamaz türkiye'yi bundan sonra. tutamazlar kafa üstü çakılıcaz çünkü. o muzlar götümüze girecek artık. gerçi alıştık ülkece sikilmeye. cehaletinizi sikeyim hepinizin. müstahak ya bize valla müstahak.
tanım: iliklerimize kadar hissettiren krizdir. bir zamamlar 'bokunuzda boğulun' dedi diye linç etmişlerdi adamı. ama haklı adam. işin kötü yanı biz de o bokta boğuluyoruz.
nedenini bilemediğimiz bir şekilde tam da unutuldu gitti derken son bir iki yıldır geri pörtleyen akımdır. sevenlere saygım sonsuz. ama en azından melankolik rapten daha iyidir. bir melodi nakarat var şarkılarda. ama 10 dk dan fazla maruz kalındığında geçici bilinç kaybı, dilde kuruluk ve gözlerde kararma yaratabilir.
kusucam artık dediğim dizidir. güzeldir bir lafım yok ama günde 97 saat maruz kalınca bunaltıyor yani. sevgili smellycat yatıp kalkıp izleyip beni şarkılarını dinlemek zorunda bırakıyor. gerçekten gidip gömücem kendimi çukura artık.
artık ulaşmak istediğim statüdür. kendi kazandığın paranın harcanması, kendi hesabını kendim yapıp yine kendine hesap vermek vs. inanılmaz özgür bir duygu olsa gerek. çok paralar kazansak keşke*
danla bilic'in videolarında 'sinaaanğ' diye tanıdığımız kamera arkasındaki isim. videolarda kamera arkasından sohbet ederek gizemli bir şekilde bir süre insanlara merak unsuru olmuştur. sonrasında danla ile araları bozulduğu için şirketten ayrılıp kendi youtube kanalını açtı. anadolu üniversitesi sinema tv mezunu olan bu arkadaş için cem adrian'ın eski sevgilisi olduğu dedikoduları var. ancak kendisi youtube kanalında 'eski kız arkadaşımı trolledim rörörörö' diye videolar ile hetero ayakları çekiyor. bilemeyiz tabiki. ama cem adrian bütün o şarkıları bu adam için yazdıysa bilemiyorum artık. helal olsun derim yani.
son günlerde youtube ve sosyal medyayı skandallara boğan fenomen. önce acun ılıcalı'nın eski eşi zeynep yılmaz ve yeni eşi şeyma subaşı'nın story krizini yorumladığı ve aşırı eğlenceli bir video paylaştı. sonrasında acun abimiz devreye girip danlaya ayar çekti ve her şeyi çatır çatır konuşan danla ablamızın videosunu telif sebebi ile kaldırttı. tabi bu güne kadar dobralığı ile tanınan danla ablamız bile bir sınırın olduğunu görmüş oldu.
sonrasında ise olaylar gelişti. tesadüf ki tam bu olaylarla aynı zamamda olaylı ayrıldıgı eski kameramanı sinan binay kendi youtube kanalından danla ile neden ayrıldığını ve eski şirketinde olan olayları açıklayan upuzun bol reklamlı bir video çekti. tabi akıllarda 'acun'dan ne kadar aldı bu karalama kampanyası için?' soruları ile beraber binlerce hayranı youtube ve diğer mecralardan unfollowu bastı danlaya.
aşırı takipçi kaybı yaşayan danla ablamız ise kendine yöneltilen bütün suçlamalara cevap veren bir video ile karşılık verdi eski kameramanına. tabi hala karşılıklı videolar paylaşmaya devam ediyorlar ama başka fenomenlerin de olaya dahil olması ile ortalık baya kızıştı. biz de çekirdeklerimizi aldık kucağımıza her gün bekliyoruz yeni video gelsin diye. tartışmalar nereye varacak önümüzdeki günlerde göreceğiz. merak eden arkadaşlar için linkler aşağıda.
cinsel açlığın afrikası olan güzide ülkemizdeki mevcut kafa yapısı bunu da yaparsa şaşırmam dediğim eylem. insanların uçkurlarına çok meraklılar ne de olsa. kimle sikişmiş, kime siktirmiş, hamile kalırsa biz bakarız sahipleniriz. bu cinsel açlık yüzünden zaten tecavüz ve tecavüze bağlı cinayetler bu safhada iken hiç iyiye de gitmiyor gün gün batıyoruz bu açlığa. olur yavrum o da olur bir gün.
kadıköy'de gitmeye tenezzül bile etmediğim bar. bir de bunun diskolu olanı var sahilde ki aynı derecede reziller. isminin gay ayı komünüyle alakası da yoktur.
en çok süt ve süt ürünlerine yapılan zamlar koymuştur. her gün 1 kiloya yakın yogurt tüketen biri olarak 1 kilo yogurt 7 tl falan olunca yeter artık dedim. bu yaştan sonra evde yoğurt yapmayı falan öğrencem. peynir alamıyoruz bile. peynir diye kakaladıkları süzme peynirimsiler de sıkıyor bir yerden sonra. süt olayına hiç girmiyorum. süt ürünlerinden ve etten alamadığımız proteini baklagillerden vs alalım desek onlar da pahalı. her şey pahalı yani anlayacağınız.
bazı şeylerin özel ve güzel olduğuna inanmıştım. her şeyin düzelebileceğine inancım tamken, elimden gelen her şeyi yapmama rağmen olmadı. o kadar kırgınım ki. hayatımda hep yalnız olduğumu düşünmüştüm, uzun bir süre karşı çıktım, direndim ama zamanla o kadar bağlanmışım ki bu düşünceye, kötü günlerimi yalnız geçireceğimi hiç düşünmüyordum. artık çabalayamıyorum bile. kendimi böyle savunmasız bıraktığım için o kadar kızgınım ki.
ben artık bir köşede gizli gizli gözyaşı döküp mutsuz olmak istemiyorum sözlük.
yalnız isek kendimiz seçmişizdir. yalnız olmamız ve kendi yolumuzu yürümemiz, yolun sonunda da kendimizi tamamlamamız gerektiği için yalnızız. su akar yolunu bulur. tek başına tamamlanamayan diğer yarısını tamamlayacak olanları bulur.
vücut tarafından yoğun strese karşı verilen bir savaş olan bu sendrom, kalp krizine benzer bulgulara sahiptir. 1990 yılında japon hiraru sato tarafından keşfedilmiştir. tıptaki diğer adı (bkz:apikal balon sendromu) dur.
kişinin sürekli olarak kendini bitkin ve mutsuz hissetmesi, dinlenmekle bile kendini iyi hissedememesi gibi sorunlarla ortaya çıkan bir durumdur. (bkz: bağışıklık sistemi) önemlidir.
sözlükteki naftalin beyinli yazarlarımızın artık yazmamaları gerekiyor. sözlüğün eski zamanların beri yazan bu yapışkan insanlar bir sülük gibi sözlüğün kanını emiyor. yeni olan her yazara düşmanlık besleyip sözlükte gergin bir hava yaratıyorlar.
lütfen bi salın artık. gençlerin önünü açın. sizin vaktiniz geçti.
akıllara özlem tekin ablamızın "aşk her şeyi affeder mi?" şarkısını getiren başlık olmuştur. aldatmanın altında yatan sebepler de gözden geçirilmeli misal bağlanmaktan kaçmak gibi skdkdh. neyse şarkı sözümüzü iliştirelim.
çok üzgünüm istemeden
seni dün gece aldattım
kim olduğu mühim değil
sana bağlanmaktan kaçtım
çok üzgünüm istemeden
bir bakışa aldandım
inan bana bütün sabah
pişmanlıktan ağladım
aşk herşeyi affeder mi
dersin zamanla geçer mi
güzel günlerin hatrına
aşk herseyi affeder mi.
ilk olarak boşluk bırakmadan, gözü yoran uzun destanlar yazarsanız kimsenin okuyası gelmez zaten. bunun kitap okumakla alakası yok bence.
herkesin kitap okuma şekli farklı olabilir. evet bir kitabı eline alıp sayfaları çevirerek okuması hoş bir duygu ancak artık teknolojinin pik yaptıgı bir çağdayız. kindle veya tablet gibi cihazlarda milyonlarca e-booka ulaşılabiliyor.
son zamanlarda çıkan "dostoyevski okumayan insanla konuşmak" yok "hegel'i bilmeyen insanla sevgili olmak" gibi türeyen başlıklardan gına geldi. belki o adam senin hakkında bir kelime edemeyeceğin bir konu üzerinde master yapacak kadar bilgili. belki her gün atom fiziğiyle ilgili makaleler okuyor.
kendi standartlarına uymayan insanlara "cahil" demek de yeni moda oldu sanırım. genelleme yapıp insanları bu genelleme havuzunda yargılamadan önce çok kitap okuyarak geliştirdiğiniz beyninizi kullanıp bir düşünün bence.
an itibari ile ysk denen sözde kurumun kararı ile gerçekleşen olaydır. millet iradesinin ve demokrasinin yok sayıldığı, onlarca insanın aptal yerine konulduğu korkunç bir olay.
gelecekte utançla hatırlanacak bu karar için, cb ve akp sokakta mız mızlanan bir çocuk gibi yenilgiyi kabul etmemiş, "tek adam rejimi" nin gücünü kullanarak seçimleri iptal ettirmiştir.
artık gerçekten hiçbir şeye inancım kalmadı. lanet olsun böyle işe ya. günlerce ysk merkezlerinde çuvalların üzerinde oylar çalınmasın, bir şey olmasın diye uyuyan insanların emekleri her şey bir anda yok oldu. sırf hırs için. hırsınızda boğulursunuz inşallah.
herkes hayal kurar, kurduğu hayallerde yaşar ama bazılarımız bunun ayarını fazla kaçırıyoruz. "her şey güzel olacak, mutlu olacağız" falan diye kendimizi kandırıyoruz.
kirlenmiş insanların, duygusuz ve kalpsiz silüetlerinden kaçıp kendi kabuklarımıza sıkışıyoruz. kabuğun içinde işliyoruz kendimizi ilmek ilmek. bir gün o kabuğu kırıp, kanatlarımızı açıp özgürlüğe ve mutluluğa uçacağımıza inanıyoruz. ama bilmiyoruz ki o kabuk çok kalın, kırılması çok zor.
bugün de güzel hayaller kurduk. kendimize sözler verdik "onlar gibi olmayacağız!" diye. gerçek olur olmaz bilemeyiz ama ümidimizi kaybetmeyelim yeter.
yeni tanışılan entelektüel kişi ile popüler kültür üzerine başlayan hararetli bir konuşma esnasında üzerine tartışılabilecek bir konudur. sonuçta bu dünyada oscillation hareketini yapan tek şey foucault sarkacı değildir. başka pendulumlar da vardır.
anoreksik vücudu ve küçük memeleri ile 2013 yılına damga vuran miley cyrus 24 saatte 19 milyon izlenme ile göğüslediği youtube rekorunu sonrasında 19.6 milyonla nicki minaj anaconda'ya kaptırmıştır. çıplak bir şekilde sallandığı yıkım topu şarkısını şimdilerde tekrar barıştığı eski nişanlısı chris hemsworth için yazmıştı.
sohbet iki tarafında inşaat alanında balyozları yalaması ile son bulur.
an itibari ile ysk denen sözde kurumun kararı ile gerçekleşen olaydır. millet iradesinin ve demokrasinin yok sayıldığı, onlarca insanın aptal yerine konulduğu korkunç bir olay.
gelecekte utançla hatırlanacak bu karar için, cb ve akp sokakta mız mızlanan bir çocuk gibi yenilgiyi kabul etmemiş, "tek adam rejimi" nin gücünü kullanarak seçimleri iptal ettirmiştir.
artık gerçekten hiçbir şeye inancım kalmadı. lanet olsun böyle işe ya. günlerce ysk merkezlerinde çuvalların üzerinde oylar çalınmasın, bir şey olmasın diye uyuyan insanların emekleri her şey bir anda yok oldu. sırf hırs için. hırsınızda boğulursunuz inşallah.
bomboş kıro bir adam. bir içerik de üretebildiği yok. iki gözü renkli diye ergenleri düşürüyor işte. "yeteneksizlik is the new trend" akımının öncüsü olabilir bu şahıs o derece boş.
yalnız yaşayan herhangi bir insanla bir gayin hiçbir farkı yoktur. o yüzden yalnız yaşayan gay başlığını protesto ederek buraya yazıyorum.
şuan ki şartlarımla yapamadığım ama bir gün yapacağıma inandığım eylem. kendi başına yaşamak. sadece sana ait bir yer. çok güzel olsa gerek. yalnızlık çoğu zaman sevdiğim bir şey değil ama bir evi paylaşması da çoğu zaman zor.
kendi evimin içinde kendi mutluluklarımı yaratacağım günler umarım bir an önce gelir. şuraya yalnız yaşamakla ilgili şu güzel illüstrasyonları bırakıyorum
allah kimseyi aç gezerken, evine et süt alamazken suriyelileri savunacak kadar rezil bir konuma düşürmesin. yazık.
edit: hiç bir zaman giremeyeceğimiz ab'ye yaranmak için suriyelileri kendi ülkemizde tutmak da ayrı bir rezillik. "omo poroyo ab veroyo" amk babasının hayrına vermiyor heralde. suriyelilerin pislikleri kendilerine bulaşmasın diye veriyor.
edit 2: bazı yazarlarımızın (bkz: pollyannacılık) oynamayı çok sevdiğini gösteren başlık.
allahım nolur en çok artılanan entrymin "reynmen" ait olmasını istemiyorum. lütfen artılarınızı geri alın arkadaşlar. rezillik yani daha güzel girdilerim var. yapmayın bunu bana nolursunuz*