bugün smellycat ve kuasar ile urf modunda oynadığımız oyun. urf geldiği için çok heyecanlıydım ama bugün oynayabildim ancak.
ayrıca smelly gittikten sonra bir iki el daha girdik. ve daha önce hiç başıma gelmemiş bir şey geldi. rurf'de sona çıktı. ben şok. baya keyifli geldi uzun zaman sonra oynamak.
bomboş kıro bir adam. bir içerik de üretebildiği yok. iki gözü renkli diye ergenleri düşürüyor işte. "yeteneksizlik is the new trend" akımının öncüsü olabilir bu şahıs o derece boş.
(bkz: years and years) grubunun solisti. sarı güzel seksi çocuk. sesi de güzel keratanın. kendisini baya beğeniyordum. şarkılarda ve kliplerde aşırı seksi olan ve açık seçik giyinmekten hiç çekinmeyen arkadaş "openly gay" ve 1990 doğumlu ve 28 yaşında.
başıma bir şey gelmeyecekse baya bir çekici bulduğum sevdiğim çocuk. şarkılarını pek bilmem ama instagramda tarzını ve paylaşımlarını severek takip ediyorum. lgbt dünyası için baya asi atılımları var.
ayrıca vogue'un " makeup challenge" larında gördüğüm tek erkek olabilir. ve yaptığı makyajı da cok begendim.
epic no makeup-makeup routine
en son entryimde çok özledim lan demişim. gerçekten özlemişim. hava da o kadar güzel ki. güneş içinizi ısıtıyor bol bol. umarım ben gidene kadar da hava böyle olur hep.
ne olursa olsun ne kadar zaman geçerse geçsin huzurdur benim için. sokakları denize çıkan şehir, memleketim.
her seferinde bana daha sempatik gelen şehir. asla öyle denizi yok, gri, sıkıcı diye yaklaşmadım kendisine. türkiye'de çok güzel şehirler var evet ama ankara sosyal ve kültürel imkanlar bakımından istanbul'dan sonra başı çeken şehir.
her ziyaretimde güzel yerlerde, güzel insanlarla güzel anılar biriktirdim. elbette ki yaşaması çok farklıdır ama yine de içinde güzellikler barındıran bir şehir. bilmem belki bir gün...
yalnız yaşayan herhangi bir insanla bir gayin hiçbir farkı yoktur. o yüzden yalnız yaşayan gay başlığını protesto ederek buraya yazıyorum.
şuan ki şartlarımla yapamadığım ama bir gün yapacağıma inandığım eylem. kendi başına yaşamak. sadece sana ait bir yer. çok güzel olsa gerek. yalnızlık çoğu zaman sevdiğim bir şey değil ama bir evi paylaşması da çoğu zaman zor.
kendi evimin içinde kendi mutluluklarımı yaratacağım günler umarım bir an önce gelir. şuraya yalnız yaşamakla ilgili şu güzel illüstrasyonları bırakıyorum
dark pop, melodik pop vokal ve karanlık doğaya ait lirik temalar içeren bir alt müzik türüdür. genellikle müzikal parçalar ağır synthesizer'ler ile tamamlanır. hiphop tekno davullar ve sub bass sesleri ile mix yapılır. bu terim sosyal medya üzerinde ortaya çıkmıştır ve 2015'ten itibaren bilinmektedir.
baya zamandır bir pop dinleyicisi olarak aslında farkında olmadan hep dinlediğim ama yeni yeni dillendirilmeye başlanan tarzdır. sonradan yavaş yavaş araştırınca bazı parçaları bu kategoriye sokmaya başladım. araştırmaya da devam ediyorum çünkü şuan ki ruh halimi en güzel tatmin eden soundlar burdan cıkıyor.
geçen sene içinden geçmek suretiyle gördüğüm ülke. ancak sunu söyleyebilirim gerek eurozone'a dahil olmaları gerek siyasi atılımları ile balkanlarda yeni bir ülke olmasına rağmen çok modern. hala saçma sapan bir arnavutluk ve sırbistan tartışması arasında da olsa çok güzel bir şekilde kendi devletlerini kurdular helal valla.
priştine balkanlarda saraybosna'dan sonra gördüğüm en modern şehirdi aynı zamanda. priştine'ye ucuz uçuşlar bulmak da mümkün. bir daha balkanlara gidersem zaman geçirmeyi çok isteyeceğim bir ülkedir.
yeni takıntımdır kendisi. saçları uzunken çok daha güzeldi bence. ama kısa saç da ayrı bir hava kattı. omuzlarının genişliği ile sürekli capslere düşse de 173 boyunda heybetli biriymiş. sert ve kalın sesiyle "no lieeee" diyişi kalp kalp ben.
arnavut asıllı, kosovalı olması da ayrı bir sempatiklik sebebi. müzik ve ses konusunda çok underrated kalan balkanlardan son yıllarda yavaş yavaş ortaya çıkan cevherlerden. kendi vatanını da gidip ziyaret etmiş. konser vermiş helal kız.
klasik bir instagram postu olarak " kosova is kosova"
kendall jenner'in dünyada adam kalmamış gibi öpüştüğü tipsiz. abla kontenjanı olmasa sokakta yüzüne bile dönüp bakmaz kimse. ama işte "being ugly is the new trend"
zaten kendall ailenin en sevimsiz, en antipatik, en ukala kendini beğenmiş bireyi olduğu için sevmezdim. bu yaptığını da yadırgamadım o yüzden.
sinirlerim çok bozuk. anlamsız bir boşluğun içinde öylece elimdeki ekrana bakıyorum. baş ağrılarıyla boğuşuyorum. bir de üzerine insanlar canımı sıkıyor. çok fazla sıkıyorlar hem de. alakasız insanlardan bile trip yiyorum. yoruldum artık herkesten. her şey üst üste gelir ya aynen öyle bu aralar.
bazı şeylerin özel ve güzel olduğuna inanmıştım. her şeyin düzelebileceğine inancım tamken, elimden gelen her şeyi yapmama rağmen olmadı. o kadar kırgınım ki. hayatımda hep yalnız olduğumu düşünmüştüm, uzun bir süre karşı çıktım, direndim ama zamanla o kadar bağlanmışım ki bu düşünceye, kötü günlerimi yalnız geçireceğimi hiç düşünmüyordum. artık çabalayamıyorum bile. kendimi böyle savunmasız bıraktığım için o kadar kızgınım ki.
ben artık bir köşede gizli gizli gözyaşı döküp mutsuz olmak istemiyorum sözlük.
yalnız isek kendimiz seçmişizdir. yalnız olmamız ve kendi yolumuzu yürümemiz, yolun sonunda da kendimizi tamamlamamız gerektiği için yalnızız. su akar yolunu bulur. tek başına tamamlanamayan diğer yarısını tamamlayacak olanları bulur.
vücut tarafından yoğun strese karşı verilen bir savaş olan bu sendrom, kalp krizine benzer bulgulara sahiptir. 1990 yılında japon hiraru sato tarafından keşfedilmiştir. tıptaki diğer adı (bkz:apikal balon sendromu) dur.
kişinin sürekli olarak kendini bitkin ve mutsuz hissetmesi, dinlenmekle bile kendini iyi hissedememesi gibi sorunlarla ortaya çıkan bir durumdur. (bkz: bağışıklık sistemi) önemlidir.
sözlükteki naftalin beyinli yazarlarımızın artık yazmamaları gerekiyor. sözlüğün eski zamanların beri yazan bu yapışkan insanlar bir sülük gibi sözlüğün kanını emiyor. yeni olan her yazara düşmanlık besleyip sözlükte gergin bir hava yaratıyorlar.
lütfen bi salın artık. gençlerin önünü açın. sizin vaktiniz geçti.
akıllara özlem tekin ablamızın "aşk her şeyi affeder mi?" şarkısını getiren başlık olmuştur. aldatmanın altında yatan sebepler de gözden geçirilmeli misal bağlanmaktan kaçmak gibi skdkdh. neyse şarkı sözümüzü iliştirelim.
çok üzgünüm istemeden
seni dün gece aldattım
kim olduğu mühim değil
sana bağlanmaktan kaçtım
çok üzgünüm istemeden
bir bakışa aldandım
inan bana bütün sabah
pişmanlıktan ağladım
aşk herşeyi affeder mi
dersin zamanla geçer mi
güzel günlerin hatrına
aşk herseyi affeder mi.
ilk olarak boşluk bırakmadan, gözü yoran uzun destanlar yazarsanız kimsenin okuyası gelmez zaten. bunun kitap okumakla alakası yok bence.
herkesin kitap okuma şekli farklı olabilir. evet bir kitabı eline alıp sayfaları çevirerek okuması hoş bir duygu ancak artık teknolojinin pik yaptıgı bir çağdayız. kindle veya tablet gibi cihazlarda milyonlarca e-booka ulaşılabiliyor.
son zamanlarda çıkan "dostoyevski okumayan insanla konuşmak" yok "hegel'i bilmeyen insanla sevgili olmak" gibi türeyen başlıklardan gına geldi. belki o adam senin hakkında bir kelime edemeyeceğin bir konu üzerinde master yapacak kadar bilgili. belki her gün atom fiziğiyle ilgili makaleler okuyor.
kendi standartlarına uymayan insanlara "cahil" demek de yeni moda oldu sanırım. genelleme yapıp insanları bu genelleme havuzunda yargılamadan önce çok kitap okuyarak geliştirdiğiniz beyninizi kullanıp bir düşünün bence.
an itibari ile ysk denen sözde kurumun kararı ile gerçekleşen olaydır. millet iradesinin ve demokrasinin yok sayıldığı, onlarca insanın aptal yerine konulduğu korkunç bir olay.
gelecekte utançla hatırlanacak bu karar için, cb ve akp sokakta mız mızlanan bir çocuk gibi yenilgiyi kabul etmemiş, "tek adam rejimi" nin gücünü kullanarak seçimleri iptal ettirmiştir.
artık gerçekten hiçbir şeye inancım kalmadı. lanet olsun böyle işe ya. günlerce ysk merkezlerinde çuvalların üzerinde oylar çalınmasın, bir şey olmasın diye uyuyan insanların emekleri her şey bir anda yok oldu. sırf hırs için. hırsınızda boğulursunuz inşallah.
herkes hayal kurar, kurduğu hayallerde yaşar ama bazılarımız bunun ayarını fazla kaçırıyoruz. "her şey güzel olacak, mutlu olacağız" falan diye kendimizi kandırıyoruz.
kirlenmiş insanların, duygusuz ve kalpsiz silüetlerinden kaçıp kendi kabuklarımıza sıkışıyoruz. kabuğun içinde işliyoruz kendimizi ilmek ilmek. bir gün o kabuğu kırıp, kanatlarımızı açıp özgürlüğe ve mutluluğa uçacağımıza inanıyoruz. ama bilmiyoruz ki o kabuk çok kalın, kırılması çok zor.
bugün de güzel hayaller kurduk. kendimize sözler verdik "onlar gibi olmayacağız!" diye. gerçek olur olmaz bilemeyiz ama ümidimizi kaybetmeyelim yeter.
yeni tanışılan entelektüel kişi ile popüler kültür üzerine başlayan hararetli bir konuşma esnasında üzerine tartışılabilecek bir konudur. sonuçta bu dünyada oscillation hareketini yapan tek şey foucault sarkacı değildir. başka pendulumlar da vardır.
anoreksik vücudu ve küçük memeleri ile 2013 yılına damga vuran miley cyrus 24 saatte 19 milyon izlenme ile göğüslediği youtube rekorunu sonrasında 19.6 milyonla nicki minaj anaconda'ya kaptırmıştır. çıplak bir şekilde sallandığı yıkım topu şarkısını şimdilerde tekrar barıştığı eski nişanlısı chris hemsworth için yazmıştı.
sohbet iki tarafında inşaat alanında balyozları yalaması ile son bulur.
an itibari ile ysk denen sözde kurumun kararı ile gerçekleşen olaydır. millet iradesinin ve demokrasinin yok sayıldığı, onlarca insanın aptal yerine konulduğu korkunç bir olay.
gelecekte utançla hatırlanacak bu karar için, cb ve akp sokakta mız mızlanan bir çocuk gibi yenilgiyi kabul etmemiş, "tek adam rejimi" nin gücünü kullanarak seçimleri iptal ettirmiştir.
artık gerçekten hiçbir şeye inancım kalmadı. lanet olsun böyle işe ya. günlerce ysk merkezlerinde çuvalların üzerinde oylar çalınmasın, bir şey olmasın diye uyuyan insanların emekleri her şey bir anda yok oldu. sırf hırs için. hırsınızda boğulursunuz inşallah.
bomboş kıro bir adam. bir içerik de üretebildiği yok. iki gözü renkli diye ergenleri düşürüyor işte. "yeteneksizlik is the new trend" akımının öncüsü olabilir bu şahıs o derece boş.
yalnız yaşayan herhangi bir insanla bir gayin hiçbir farkı yoktur. o yüzden yalnız yaşayan gay başlığını protesto ederek buraya yazıyorum.
şuan ki şartlarımla yapamadığım ama bir gün yapacağıma inandığım eylem. kendi başına yaşamak. sadece sana ait bir yer. çok güzel olsa gerek. yalnızlık çoğu zaman sevdiğim bir şey değil ama bir evi paylaşması da çoğu zaman zor.
kendi evimin içinde kendi mutluluklarımı yaratacağım günler umarım bir an önce gelir. şuraya yalnız yaşamakla ilgili şu güzel illüstrasyonları bırakıyorum
allah kimseyi aç gezerken, evine et süt alamazken suriyelileri savunacak kadar rezil bir konuma düşürmesin. yazık.
edit: hiç bir zaman giremeyeceğimiz ab'ye yaranmak için suriyelileri kendi ülkemizde tutmak da ayrı bir rezillik. "omo poroyo ab veroyo" amk babasının hayrına vermiyor heralde. suriyelilerin pislikleri kendilerine bulaşmasın diye veriyor.
edit 2: bazı yazarlarımızın (bkz: pollyannacılık) oynamayı çok sevdiğini gösteren başlık.
allahım nolur en çok artılanan entrymin "reynmen" ait olmasını istemiyorum. lütfen artılarınızı geri alın arkadaşlar. rezillik yani daha güzel girdilerim var. yapmayın bunu bana nolursunuz*