şarkıları kadar video klipleriyle farklılık yaratan, kah insanlar arasında dolanırken doğaçlama çekilen, kah animasyonlarla ağzı açık bırakan video klip şaheserlerine sahip ingiliz rock grubu, pek çok gruba ilham kaynağı olmuşlardır, solist chris martin oyuncu gwyneth paltrow'un ex-beyidir. apple (elma) adlı bir çocukları vardır.
müziğiyle, konusuyla, oyuncularıyla hayatımın başköşe müzikallerinden biri. 1978 yılında premieri yapılan, bu sene 33. yılına girerken tazeliğinden bir şey kaybetmeyen sandy'li, danny zuko'lu müzikal film.
1) sevdiğim erkek tipi, böyle yapılı ama çok kaslı değil, göbekli sert bakışlı, dominant vs.
2) whitney houston-kevin costner filmi, 1990 yapımı aynı zamanda benim hayatımda gittiğim ilk sinema.
3) filmin aynı adı taşıyan soundtrack'i
4) koruma/güvenlik görevlisi.
1990'da bir yalnızlık ezgisi adlı ilk solo albümü, sonra 2011'de yalnız değiliz, 2013'te solo ve 2015'te kırık hava adlı albümleri çıkaran, 2. ezginin günlüğü döneminin eski solisti. 1. ezginin günlüğü dönemi emin igüs'ün solist olduğu dönemdir ve ezginin günlüğü severleri emin igüscüler ve hüsnü arkancılar olmak üzere ikiye ayrılmıştır. emin igüscüler hüsnü arkanlı ezginin günlüğünü popüler ve öze aykırı bulurlar ve pek sevmezler. bu da ekstra bilgi.
bilhassa sanatsal üretimlerde yapılan başlıca eleştiri. özgün olmakla arasında nüans vardır. hep aynı şeyi yapmakla yerleşmiş bir tarzı olmak arasında muğlak bir yerdedir.
sanatçı bu eserinde yeni bir şey ortaya koymuyor, kendini terkrar ediyor, yazar bu kitabında kendini tekrar ediyor artık yeni şeyler bekliyoruz, şarkıcı bu albümünde kendini tekrar etmiş, hep aynı sularda aynı sözlerle devam ediyor.
meslek öğrenmek adı altında ucuza çalıştırılan, bazı kolilerimin fantezisi olan getir götürcü/angaryacı/ucuz iş gücü, modern zamanlarda şirketlerin "çırağa" buldukları alternatif isim, öyle ya, koskoca şirkete "çırak" alınmaz "stajyer" alınır.
asla dişlerimi kullanmam, bir tık ötesi deep throat olan cinsel organı ağızla uyarma eylemi. bilhassa o güzel organ küçükten başlanıp ağızda büyütülürse ayrı bir keyif olur (benim için)
son dönemin birçok gülşen, sıla, sinan akçıl, ziynet sali, berksan, hande yener hitinin gerçek sahibi olan, bugünkü açıklamasıyla müzik dünyasını sarsan isimsiz şarkı yazarı. albümlerde gülşen'e, sinan akçıl'a filan ait olduğu söylenen acısı bile bal, aşk cinayet sever, aşk, kendine müslüman, tesir altında, saklandım izlerinde, irgalamaz beni, ara sıcak, yatcaz kalkcaz ordayım, aşktan sabıkalı" gibi şarkıların gerçek sahibi olduğu ortaya çıkan ve mahkeme açmaya hazırlanan şarkı sözü yazarı. bomba bomba nokta com!
her an her dakika aklına gelen bir entiri kıvılcımıyla entiri ateşleyecek yazarlar topluluğu, kopmamak için arada sayfa yenilenir, iki facebook arası sayfa geçişlerinde filan hep ayı sözlüğe bakılmak üzere sayfa hep açık tutulur.
bu sene elektronik cıstak sosuna bulandırılmış bir versiyonu aylin coşkun diye bir hatun tarafından söylenmek suretiyle rezil edilen, zamanın seden gürel'in açılıp saçılma şarkısı olarak nam salmış, sezen'in bir ara küs olduğu tarkan'a yazdığı rivayet edilen şarkı.
en son konserine geçen sene gittim ve o ortamdaki yaşı en büyük kişi bendim. yaş ortalamasının 13 ile 15 arasında olduğunu gördüğümde, dedim ki ben de şebo çıktığında 13 yaşındaydım ve benim isyanlarımı anlatıyordu, demek ki hala o dönemin isyanlarını anlatıyor. ben şebnem ferah dinlemeyi can kırıkları albümünden sonra bıraktım, çünkü son şarkıları ve o şarkılardaki isyan artık beni ifade etmiyor, ben o hezeyanlar için yaşlandım ya da başka daha ciddi sorunlar arasında o şarkılarda anlatılan duyguyu yaşayamaz oldum. o yüzdendir şebnem ferah benim çocukluğum ve gençliğim ama artık o duygu bende mevcut değil. gene de şebnem ferah konserine gidilesi, pamuklara sarılması, sımsıkı tutulup bırakılmaması gereken bir ozandır.
gelişen olaylar ve tarafların sidik yarışına girişmesiyle dünya savaşına götürebilecek olay, o değil, adamlar türkiye'ye seyahat etmeyin demeye başladılar, doğal gazı keserlerse o zaman görün... bir uzunun ülkeyi soktuğu duruma bak.
bu akşamki bölümde baya iyi geldi. şennur teyzenin sözlerine ve gizemin saçmalamasına çok gülüyorum. sanki gülse birsel de nasıl yazabileceğini biraz daha göstermiş oldu bu bölümle. severek izliyoruz.
hiç de içim almıyor ama..
ben öyle demiyom oğlum
araya gideceğine canıma gitsin
çiğ silikon mu bu?
fikri olmamak ama zikri olmak, elde tespih, ağızdan çer çöp kürdan sigara vb bir nesne düşürmemek, dilden erkeklik adamlık delikanlılık ve racon derslerini eksik etmemek, ahlak bekçiliği yapmak ama ahlaksızlığın müptelası olmak, cin olmadan adam çarpmak, medeniyet seviyesinin altında kalmak, kültür ve bilgi birikimi edinmemek, hayat üniversitesinden mezun olmak, yobazlık, kaba davranışlar sergilemek, hoşgörü ve nezaketten uzak olmak, kafasını kullanamadığı için yumruklarını kullanmaktır.
ayyhhhh dün gece son dakkalarda gerim gerim gerdiler. yani bir gerilim filmlerinde böyle gerildiğimi hatırlarım bir de bunun dünkü bölümünün son sahnesinde. allah sizi bildiği gibi yapsın e mi son anda dedim bunu göstermeyecekler, haftaya bırakacaklar ki öyle de oldu zaten. şu senarist arkadaşlar da oya karakterine daha anlamlı ve okkalı laf sokan replikler yazsalar da azıcık içimizin yağları erise ayol. o kadar sinirleniyor, atarlanıyor ama iş merve'nin karşısında konuşmaya gelince pıssssss balon gibi sönüyor. vallahi içim şişti yemin ederim yeter diye bağırasım geldi.
en sevdiğim hikayelerimden... bir gün kadıköy'den eminönü'ye geçmek üzere vapur beklerken, yanına oturup çaktırmadan seyrettiğim beyefendiyle bir hafta sonra halvet olmuştum. vizelerim vardı o hafta, yoksa daha erken olurdum. sene 2001 yaş 18. genelde toplu taşımalardan (otobüs, tramvay, metrobüs...) kaldırdım adamlarımı... hatta bi keresinde yanımdan yürüyüp giden bir adamla on beş dakka sonra apartman bodrumunda halvet...
birinden maddi bir şey beklemek için çok erken 2 3 buluşma, şahsen ben de bana daha dakka bir gol bir bana borç verir misin derse altında artniyet ararım, tedirgin olurum yani. tabi beklenen maddi büyüklüğe de bağlı, geldi ya da ben gittim güzel vakit geçirdik, bi şeyler de olucak gibi, ama gidicekken yanında yol parası yok mesela, ya da benim yok, o tip durumlarda sıkıntı olmaz. ama büyük meblağlar, 100 liralar filan olmaz ilişkinin ilk zamanlarında.
gene kalıplardan kendini kurtaramamış gey önermesi, şu işin duygularla hislerle bağlantılı olduğunu bir anlatamadık. gerçek gey sahte gey ayrımının komikliğine değinmiyorum bile. aynı cinsle yatıyorsan veya aynı cinse duygular besliyorsan geysindir, yatmıyorsan gey değilsindir. bu kadar basit. gerçek gey sahte gey gibi bir saçma ayrım olabilir mi?
yürüyüşüyle, bakışıyla, gülüşüyle, seksapeliyle, elinizi sıkışıyla, konuşmasıyla, konuşmamasıyla, selam verişiyle, kendi seksapelinin farkında olmanın getirdiği özgüveniyle, aurasıyla, varlığıyla, cinsel cazibesiyle, mesajıyla ya da hiçbir şey yapmadan insanın içinde ılık erotik rüzgarlar estiren, hayaller kurdurtan, insanı kudurtan, ben de böyle sevgili/koli istiyorum dedirten, yanınızdan geçip giderken başınızı çevirip defalarca bakma isteği yaratan, bakarken vaauuuuv olduğunuz, içinizin gittiği, eriyip bittiğiniz, ölüp gittiğiniz, alıp vitrine konulup seyredilesi ya da çerçeveletip duvara asılası erkeklere ilişkin bir arkadaşımın bulduğu tanımlama. tuna kiremitçi ve yaşar için kullanıyorum ben de bunu.
1) sürekli bir yalan dünyasında yaşamak zorundasınızdır, gizliyseniz hele aileye, iş arkadaşlarına, normal arkadaşlara (tabi gey dostu olmadığını bildiklerinize) yalan söylersiniz
2) homofobik bir toplumda yaşamanın getirisi, aşağılanır, hakarete uğrar, dövülür, tecavüze uğrar hatta öldürülürsünüz, ve o homofobik toplumun homofobik polislerince insan yerine konmazsınız, hatta onlar da size aynı muameleyi yapar
3) çoğu zaman iç dünyanızla ilgili karmaşaları kendi başınıza çözmeniz gerekir, dışarı anlatamazsınız, diğer geylerin de kendi dertleri olur onlar da bi yere kadar dinler
4) aileniz ve toplum tarafından ağır ithamlarla cezalandırılırsınız
5) size herkese g.tveren potansiyel muamelesi yapılabilir, gece s.ken adam gündüz size bir paçavraymışsınız gibi davranabilir, veya sarhoş muhabbetlerine meze yapar.
6) başınıza bir şey geldiğinizde, tecavüze uğradığınızda polise gidemezsiniz, zira polisin aklında sizin bu halinizle zaten davetiye çıkarmış olduğuna dair bir önyargısı vardır
offf bu kadar yazdım içim şişti, gerisini siz tamamlayın.
eve gidip duş almak, sonra gerizekalıya bağlamak, "aneeeymm hasta oldum ben aids oldum" diye kendini kahretmek, adama mesajlar atmak, "bir daha sikilmek için yalvarsam da gebersem de bana yazma, mesaj atsam da cevaplama" gibi saçma sapan mesajlar atmak, sonra adam gerçekten mesaj atmadığında neden mesaj atmıyorsun diye evine gitmek ve bir daha kendini siktirmek. sonra alışıyorsun tabi.
seni özlüyorum deli kadın, bütün bu dünyanın kiri pası içinde ekranlardan yansıyan ve bize her şeye rağmen umut var dedirten temiz sevincini, neşeni ve kaleminden akan yüreğini özlüyorum, senin en ince espri yaparken bile gözlerindeki derin bakışı, en ciddi konuda bile muzip yorumlarını, kısaca seni özlüyorum deli kadın. bir resmine bakarken bile binlerce kare geçiyor gözümden, seni hiç tanımadım, tanıma imkanı bulamadım, ancak ben seni hep sevdim, senin bu dünyaya kattığın güzelliği sevdim, tüm dünyanın akılları bir araya gelse senin tek bir yorumla herkesi susturabilme becerini sevdim.
ama neyi sevmedim biliyo musun? daha seninle tanışmadan çekip gitmeni, daha şarkılar şiirler tamamlanmamışken çekip gitmeni, tabiri caizse daha karpuz kesecekken zengin kalkışı yapar gibi 80 +/- 60 yaşın baharında çekip gitmeni... yarım kaldı şarkılar, şiirler, daha çok şarkı var yazacak... daha fazla söz söyleyemem, söz söylemede senin eline su dökemem, senin sözünün üstüne söz söyleyemem, sadece diyebilirim ki, ulaşıyosa bu yazılar bir yerden sana, bir el salla oralardan bana. deli kızım uyan, bir tek sensin duyan!!! bu dünyada bize bir bakış borcun kaldı, acelen ne, bekle aysel!
müslümanlık ve islam özünde -aslında her dinde olduğu gibi- kardeşlik, hoşgörü, barış gibi güzel mesajlar içeren bir din. insanoğlunun elinde oyuncağa çevrildiği için sürekli kötü ve berbat bir din izlenimi yaratılan ancak insanların amellerinden dolayı bütün bir dinin alaşağı edilmesini doğru bulmuyorum, sonuçta ortada ortak ve güzel bir mesaj var ve sorun bu mesajı insanların kendilerine yonta yonta saçma sapan ve müslümanlıkla bağdaşmayan uygulamalara giderek yanlış bir müslümanlık izlenimi oluşturmasıdır. kulaktan dolma bilgilere pabuç bırakmamak için herkesin bir kere okuması gerektiğini düşünüyorum.
gerizekalıdır, komplekslidir, derdi varsa yüzleşmek yerine bu şekilde derdini anlatabileceğini sanandır, siktir olup gitsindir, sözlükten uzaklaşma nedenidir. böyle şeyler yapmamalıdır!!! hadi bunu da eksile gerzek dingil!
kocamın sevmediği benim de rahat bulduğum iç çamaşırı. yazın hiçbi şey giymiyorum o ayrı. saranı güzel hissediyor, sanki kalçalarımda kocamın elleri varmış gibi.
erkek dölünü içmek. meninin tadı insanın yediklerinden etkilenirmiş; hakkaten doğru, kocamınki zaman zaman çok tatlı zaman zaman baharatlı oluyor. menilerini yutmam erkeklerimin de hoşuna giderdi. ilk kez moda kayalıklarında ilk sevgiliminkini yutmuştum.