okul/iş konusunda dipte isem, yenilik için değişim şarttır. yenilik de insanı motive eder, heyecan katabilir hayatına. okulda seçtiğin bölümü değiştirmek, iş konusunda istifayı göze alamıyorsan benim gibi, ek iş yapabilirsin. mümkünse alan dışı alakasız bir iş olsun. bu konuda aynı duyguları yaşadım ve bu çözümlerle ayağa kalkabildim.
alttaki yazar, çevrendeki insanların bir çoğunun samimiyetinden şüphe etmeye başladın. çeşitli deneyimlerin sana ışık tuttu ve bunları farkettin. gözündeki o yıldızlı perdeler birden aralanıverdi ve ciddi bir rahatsızlık hissediyorsun. bu insanların bir kısmı iş hayatından bir kısmı da senin seçtiğin arkadaşlarından. onlarla yüzeysel bir ililşki halinde kalmak sana ve onlara daha hayır getireceğine inanıyorsun. ama bunu beceremiyorsun eline yüzüne bulaştırıyorsun. nasıl altından gelirsin bu işin?
100 liram olsa şu an galiba yatırım olayını erteler ihtiyaçlaırmı karşılardım. mesela biraz benzin biraz da bira gibi yanında da yıldız olsa gayet orgazmik olurdu olay.
alttaki yazar, seni en yakın arkadaşın "mutlulukla karşılaşında gerilenler derneği başkanı" seçmiş. bu ünvanı da kendinle çok uyumlu görüyorsun. ve uzun bi aradan sonra o kutsal cümleyi duyuyorsun; "seni seviyorum!" tam da kalbinle çükünün yer değiştirdiği bir andasın. kalkmış çükün inmesine mi yanarsın? ne yapacağını şaşırmış kızarmış afallamış halini mi toparlarsın? ne yaparsın?
hiç çirkinlik kısmını üstüme alınmıyorum. o ciwan'ın ta kendisidir.
gizlilik ihlaline karşıyız sadece, mesleki etik ve değerlerden eser miktarda etkilendik.
hem kediciğimin cinsinden bir akrabasının portresi mevcut profilimde.
bugüne özel "gaylerin yaptığı meslekler, en sevdiği yemekler, sanatsal ıvırı zıvırı, boku bilmem nesi" gibi açılmış başlıklar sonucunda kendimi çok farklı ımmm nasıl desem yaratık gibi hissettim.
90larda ankara'da çok sık görürdük ki satanizm o dönemlerde coşmuştu ve pentagram gibi yerli grupların konserleri her satanizm haberi ardına iptal edilirdi. grup yorum bana o dönemleri hatırlatır hep. çağlayan adliyesindeki olayın ardına kızılırmak ve yorum gibi grupların konserleri de iptal edilmiştir. bu sıra bakırköy meydanında 30. yıllarını kutlamak amaçlı verecekleri konser iptal edilmiştir.
başkan bu cumalar bi zor geçiyor ya, en sevdiğim gün olmasına rağmen her cuma "hadi namaza gidelim!" teklifleri artık fazla geliyor yahu..
ayrıca bu porter gibi ne olduğunu anlayamamış insanların "hayırlı cumalar!" diye sms atması da samimi gelmiyor.
- seks muhabbetleri yapma, buluşmaya kadar giden bir muhabbette illa ki konuşulmuştur bunlar. itici olabilirsin.
- normal seyrinde bir sohbet çok çekici olabilir. kasıntılık yapıp alakasız konularla statü peşinde koşmaya gerek yok.
- özbakımın yerinde olmalı ilk görüşme için, elin yüzün saçın sakalın dişlerin.
- hesabı mutlaka sen öde, karşı tarafı önemsediğin mesajını verebilirsin bir yerde.
- aşırı rahat bir duruşla lakayt görünebilirsin.
- sempatiklik, güleryüzlülük özellikle samimiyet karşı tarafta her zaman olumlu bir izlenim bırakır.
- hayatı dağınık, tutarsız ifadeler, elim bitti okeye dönüyorum havaları varsa boş yere vaktini harcama. git kendine bi tatlı ısmarla daha çok mutlu olursun.
en azından zagor bunlara dikkat ediyor.
edit: hayatı dağınık bir insanın kendine faydası olmadığı gibi size hiçbir şekilde olmaz. zarardan başka da bir sikim vermez.
bu adama ne dense az gelir. o kadar çok rolü vardır ki şu minnacık toplumda.. ama hepsini de eline yüzüne bulaştırmıştır hiçbir şeyin hakkından gelememektedir. dün yine işten çıkıp kreşe uğrayıp çocuğunu almış düşmüş evinin yoluna, eli işte gözü oynaşta bir "adam" beni arıyor: "zagor çocuğun ağzına bant yapıştırdım nefes alamasın boğulsun gebersin! ayh bi rahatlık vermedi 2 dakka konuşayım insanlarla!" ne kaıdnlık ne annelik görevlerini yerine getirebiliyor! canım sen emekli ol sarkmış estetik tutmayan rahminle birlikte emekliliğe ayrıl, zaten dağda bayırda mı nerde yaşıyorsan telefonun bile çekmiyor ucuzcu insan!
bana ortalık orospusu diyen rahmi estetik tutmayan insan! şu sözlüğe ulu orta tüm kirli çamaşırlarını dökerim kepaze olursun valla. istanbul'a asırda bir gelmene rağmen böylesi bir metropol şehirde dilden dile dolanan ününden bahsederim. ayrıca hiç öyle portakal pamuk activia cart curt kullanmıyorum gayet doğal yöntemlerle kendime bakıyorum! spor yapıyorum sağlıklı besleniyorum! senin gibi alsancaklarda ordan oraya kepaze şekilde gezip sürahiler dolusu biralar içip göbeğimi dizlerime indirmiyorum! gayet fit bir adamım 30 yaşında 75 kiloya düşmüş sağlıklı bir insanım! 25 yaşındasın ama* maşşallah 40 gösteriyorsun dizlerine sarkan göbeğinle en son ayaklarını ne zaman gördün sormaya utanıyorum!
sen de çalış senin de olsun! senin gibi o bar benim bu bar benim gezmedim oturdum okulumu güzelce bitirdim devletin sıcak kollarına koyuverdim kendimi! akşama kadar oturup müzik dinleyip insanlarla şen şakrak kahkahalar tabisi atarım! hem önce sen para kazan da istanbul'a gel misafir edelim seni.. kırışık ellerini de öptürelim artık kaç ay oldu..
çok defa girişimleri ile karşı karşıya kalmışımdır. ailemden ziyade etrafımdaki iş arkadaşlarımın bu olaya daha somut bir şekilde yaklaşması 1 2 defa kırıcı oldu iki taraf açısından. ailemin dilinde fakat bir icraatleri bulunmamaktadır henüz. son derece de itici bulduğum bir durum, hadi aile boyutunu anlıyorum bir yerde de arkadaşların bu işe girişmesi gayet itici. neden etrafındaki herkesi insanlar kendisi gibi zanneder ki?
yok öyle bir dünya canım ya! etrafımızdaki insanlar bizim gibi olsaydı heryere bahar gelirdi.
en orjinal piercing dilde olanıdır, ama kulaktaki küçük kıkırdak-tragus denilen zımbırtıda da şahane duruyor. 2 yıla yakın onu da deldirip kullanmıştım taa ki işbaşı yapana kadar.
nipple piercing deniliyor farklı bir anlamı yok, bildiğiniz meme piercingi. 2006'dan bu yana sol göğsümde taşıdığım, askerlik dışında hiç çıkartmadığım titanyum bir piercingten bahsediyorum.
hem türk müziği, hem türk sineması için dönüm noktaları yaratmış, yeni başlangıçlara vesile olmuş türkiye'nin en önemli değerlerinden biridir. kızı müjde ar'ın annesini anlattığı ntv yapımı belgeseli mutlaka izlemelisiniz.
nevizadede bira içilebilir diye düşündük aslanım’ın üst katı, saat olarak da 19:00 şeklinde belirledik. daha şiddetli bir önerisi olan varsa belirleyebilir mekan ve saat önemli değil
bursalı bir grup sanırım en bilinen şarkısı kasvetli kutlama, şarkıyı dinlerken bana enjoy the silence’ı hatırlatıyor. buram buram kalite grup, gothic tarzları the cure tadında, gerçekten zamanın ötesinde şarkılar yapıyorlar.
son zamanlarda jakuzi ile beraber yükselişe geçen iki gruptan biri kanımca
bu klişeyi yapmak istiyorum, belki bir gram farkındalık oluşur. eskiden çok güzel yazan insanlar vardı burda yazdıklarını okurken keyif aldığım okudukça öğrendiğim epey değerli insanlar.. eskiden dediğim 2-3 yıl öncesine kadar belki, daha sonra genç yazar arkadaşlar geldi kendi heyecanlarını acemiliklerini buraya yansıttılar(insan özenmiyor değil)
fakat yine de hiçbir şekilde eskilerin yerini tutmadı. birileri sinirlenecek belki beğenmiyorsan siktir git de diyebilirler yine de eski bir alışkanlık var. ara sıra bakmaktan hep keyif alıyorum buraya..
gayet de güzel olmuş. arabada köşede sokak ortasında bir kadını para verip sikerken iyi, eylemde çıplak görmek kötü. hayırlı işler türkiye!
femen neden feministlerin marjinal insanların eşcinsellerin hoşuna gidiyor da türkiye vatandaşı insanların aynısını yapması hoşunuza kaçmıyor? neyini beğenmedin canım? gelinlik giymiş gay, maskülen kıyafetli lezbiyen, makyajlı insanlar güzel duruyor da çıplak olan hayat kadınları veya lezbiyen her ne ise bu mu çirkin durdu.
herşey el altından yürüsün gitsin nasılsa bilinmiyorum mantığı midemi bulandırdı nasıl bir ikiyüzlülükse bu.
farklı nokta atışları, net oluşu, çeşitli betimlemeleri ile hep dikkatimi çekmiştir.
hepsinin dışında on numara beş yıldız yüreği olan sevdiğim bir yazardır.
beynimde saatlerdir filler skşyor.. dün tam olarak 1 saatliğine derse ara vereyim taksimde arkadaşlarla kahve içeyim diye evden çıktım fakat eve dönüşüm bi hayli geç oldu sabah 6ydı yanlış hatırlamıyorsan... kahve diye çıkıp 1.5 litre rakı ne ara içildi nasıl o masaya oturdum hatırlamıyorum tek hatırladığım dansözün beceriksiz bel kıvırmasıydı.. masada ağır abiler vardı kalkamadım, yoksa o dansöze ağzının payını verirdim. verirdim inanıyorum kendime.
xalo ahretliğim de beylikdüzünde yeni saç tasarımları derdindeydi, mavi onda huymuş bilen bilir. ben bilmiyordum bunca yıldır öğrenmiş oldum.