antti

Durum: 755 - 0 - 0 - 0 - 02.03.2024 19:11

Puan: 12706 - Sözlük Kaşarı

9 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 38

sixtiees

adı tabelasında, eğer hala değişmediyse, "sixtees" şeklinde yazılan, pek de tekin durmayan, ankara'nın benim bildiğim tek lgbt mekanı. neymiş diye bakıp, ortamdaki insanlardan pek hoşlanmayıp çıkmıştım. ankara gibi sıkıntılı, insanların pek özgür olmadığı bir yerde, böyle bir mekanın da rahat olabileceğini ummak saçma herhalde. bu şehrin daha çeşitli ve rahat gay friendly yerlere ihtiyacı var ama şehrin şu durumunda biraz zor gibi geliyor bana maalesef.

sadece eşcinsel erkeklerden hoşlanan eşcinsel erkek

hoşlanmak burada görüp de beğenmek gibi bir anlamdan ziyade, sevgili/partner olabilecek, arada birşeyler yaşanabilecek kişi olarak algılanıyorsa, aslında heterolardan hoşlanmamayı bırak, eşcinselliğini kabullenememiş eşcinsellerden de hoşlanmaması gereken kişi. öteki türlüsü çok fena zira bir de yattıktan sonra daha çok hoşlanıp görüşmeye devam etmek istersen. sonra uğraş dur adamın gelgitleriyle.

ankara gökkuşağı aile grubu

her ayın ilk salı günü 18:00’da türkiye psikiyatri derneği ankara genel merkezi’nde toplanan, listag benzeri lgbt bireylerin aileleri grubu. ulaşmak isterseniz numarası 0 537 461 88 08. http://ankaraailegrubu.wordpress.com

bu gruptan bir anne ile söyleşi: http://www.kaosgl.org/sayfa.php?id=18848

abba

hayatımın bir döneminde, sabahtan akşama kadar habire döndürüp döndürüp dinleyerek, sex and the city'nin bütün bölümlerini izlemekle beraber, hayatımda stereotipik gey klişesine en çok yakınsadığım iki eylemden birinin konu objesi olan müzik grubu. tüm şarkılarını bilir, hala da severim, eskisi kadar olmasa da arada dinlerim. bütün arkadaşlarım metal müzik dinlerken ben bunları dinliyordum, sonra da merak et tabii, niye bunlar arkamdan "top" diyor diye.

gay ikonu

zamanında eşcinsel profil sitelerinin birinde "handeci ve ajdacı kadınlar uzak dursun!!!" diye bir yazı görmüştüm ve çok kopmuştum, ne zaman gey ikonu lafını duysam bu söz aklıma geliyor.

gay ikonu lafı asıl anlamıyla herhalde "sözleri ve yaptıkları ile eşcinselleri destekleyen sanatçıları" anlatıyor ama gözlemlediğim kadarıyla, bazı sanatçıların (ki genelde kadın sanatçılar oluyor bunlar) eşcinsellere herhangi bir kaydadeğer açık faydası dokunmamasına rağmen, eşcinsel bireyler için fetiş objesi haline getirilecek kadar sevildikleri gerçeği var. bu tanıma en iyi uyan kişi de ajda pekkandır herhalde bu ülkede. kadının eşcinseller ile bildiğim kadarıyla uzaktan yakından alakası yok, ama yine de bu kadını fetiş haline getirmiş bir kaç tanıdığım var. bunlardan biri, ajda pekkan'nın hiç bir konserini kaçırmadığını, istanbul'dan kalkıp trabzon'da mı konseri var, hop oraya, kıbrıs'ta mı var, hop oraya şeklinde gidip durduğunu anlatmıştı, facebook profilinden de bu durum anlaşılıyordu. öyle bir profili var ki, kadınla, kadının kocasıyla olduğundan daha çok beraber çekilmiş fotoğrafı var gibi görünüyor (sahi ajda'nın kocası var mıydı?).

ajda pekkan yanında, hande yener, demet akalın, sezen aksu, nazan öncel, yabancılardan madonna, lady gaga, beyonce, mariah carey, hatta bu listede saymakta beis görmediğim michael jackson fetişi olan eşcinseller tanıdım. bütün albümlerini koleksiyon namına alıp tüm şarkılarını baştan aşağı ezberlemeler yanında, bu kadınların adına çılgın gibi dolu dolu web sitesi hazırlamalar, bütün konser dvd'lerini satın almalar, doğum günlerinde facebook profilini baştan aşağı değiştirenler falan gördüm. gay ikonu olayı bu şekilde oluyor sanırım. benzer şeyleri george michael, elton john, zeki müren, bülent ersoy için yapanlara hiç rastlamadım, vardır belki.

eşcinseller arasında neden böyle bir kadın sanatçıyı fetiş haline getirme saplantısı olduğunu anlayabilmiş değilim. bu tür konularda kafa yoran bir arkadaşım ile bunu konuştuğumda bana "dikkatini çektiyse bu kadınların hepsi, heteronormatif erkek dünyasında, bir erkeğe ihtiyaç duymadan tek başlarına varolabilmiş, ciddi başarılar sağlayabilmiş, güçlü kadınlar. eşcinsel erkekler de aynı dünyada varolma mücadelesi verdiklerinden, kendilerini bu kadınlarla bilinçaltlarında bu nedenden dolayı özdeşleştiriyorlar, gay ikonu fetişi durumları bundan kaynaklanıyor" demişti. bu konunun derin sosyo-psikolojik araştırmasını yapmış değilim ama bu açıklama duyduğum/okuduğum en mantıklı açıklamaydı.

benimse zamanında bir tori amos manyaklığım vardı ama, gay ikonu sayılır mı bilemeyeceğim. fazla sıkıntılı kaçıyor sanırım bu kadın gay ikonu olmak için, bir de çok parıltılı bir hatun değil. benim manyak şekilde dinlediğim şeyler arasında en geysel olanı herhalde abba'ydı, hala da çok severim ama gay ikonu olma kriterlerini bunlar da karşılamıyor.

bir sosyolojik tespitimizin daha sonuna geldik. bir dahaki tespitimize kadar esen kalınız :)

eşcinselliğe dair hatırlanan en eski anı

daha masum olarak da bir de şu var.

birkaç yıl önce annemle kahvaltı masasındayız, havadan sudan konuşuyoruz. ben ilkini bitirip, ikincisini almak için bardağıma şişeden süt dolduruyorum. annem "sen hep sütü çok severdin, hala da içiyorsun" diyor. "evet, hala çok severim" diyorum. annem "antalya'dayken her sabah erkenden bir köylü genç bizim apartmana güğümle taze süt getirirdi, sen çok sevinirdin süt geldi diye, erkenden kalkar, adam sütü tencereye dökene kadar başında beklerdin, hatırlıyor musun?" diyor. anneme hiç sektirmeden "evet o genç adam sarışın, uzun boylu, mavi gözlü, çok güzel bir gülümsemesi olan hoş bir adamdı hatta" diyorum. annem çok şaşırıyor, "aa hatırlıyor musun? ama sen çok küçüktün o zamanlar" diyor. anneme o genç adamın o zamanlarki arzu objem olduğunu, adamı sadece sabahları görüyor olsam da onla vakit geçirme hayalleri kurduğumu anlatmadım tabii. "sütü çok sevdiğimden anneciğim" diyorum gevrek gevrek sırıtarak.

valla o adamcağıza duyduğum hayranlık neticesinde hayatım boyunca süt canavarı oldum, kemikler kalsiyum deposu oldu sayesinde.

eşcinselliğe dair hatırlanan en eski anı

yaşım 4 gibi, ya da 5, ama daha fazla değil. evimize gelip giden, aile dostu hoş bir adam var. o geldiğinde beni kucağına alıyor. ona o kadar yaklaşıyor olmaktan çok hoşlanıyorum. kokusu güzel, bana sarılışı güzel, büyük güçlü kolları güzel. bir kere daha geldiğinde, evde buzdolabında duran, şeffaf renkli losyon güneş kremlerinden (hatta markasını bile hatırlıyorum, ambre solaire idi) bir parça elime alıyorum zira kafamda sanırım o dönemlerde izlediğim güneş kremi reklamında kremden parlayan tenli hoş bir adam var, onu beğenmişim, bize gelen adamı da ben kremlemek istiyorum (oha, o yaştaki fantaziye gel). elimdeki kremle salona gidiyorum, adamın kucağına oturuyorum, adam her zamanki gibi çok sevecen, beni gördüğüne mutlu oluyor. onlar konuşmaya devam ederken elimdeki az miktarda kremi adamın polo yaka tshirtü arasından boynu ila göğsü arasındaki bölgeye sürüyorum. adam şaşırıyor, bana gülümseyerek "kolonya mı sürdün?" diyor, ben de mutlu mutlu evet diyorum. bu son derece başarısız kurgulanmış fantazi girişimi o kadarla kalıyor, adam dahil kimse birşey anlamıyor.

çok sapıkmışım evet.

eşcinsel uygulamalar

akıllı telefonların ortaya çıkması ile yaygınlaşmış, zaman içinde de herkesin toplandığı ortamlara dönüşüp, sadece web üzerinden hizmet veren manjam gibi siteleri bitirmiş, eşcinsel arkadaşlık uygulamaları. grindr ile başlayıp, hornet, scruff, growlr falan diye gidiyor.

yalnız bu değişim kanımca pek de iyi olmadı zira bu uygulamalarda kendini tanıtabileceğin alan o kadar kısıtlı ve uygulamanın çalışma mantığı o kadar çok fotoğraflar üzerine dayalı ki, bu kadar görsel odaklı uygulamalar ister istemez sadece olayı seks arama yerine dönüştürüyor. bir insanın karakterini, nasıl birisi olduğunu üç tane fotoğraftan ve iki satır yazıdan çıkarmaya çalışıyorsunuz, bu da çok başarılı sonuçlar vermiyor çoğu zaman. ayrıca genelde o iki satır yazı da, eşcinsellerin toplumun genel homofobisini içsellştirip, başka eşcinsellere yansıttığı, nefret söylemine kayan ifadelerin olduğu, genelde ne aradığından çok ne aramadığını yazdıkları (no fem, kadınlar uzak dursun (hem kadın hem eşcinsel aşağılaması var burada), ruh hastaları uzak dursun, alem ibne olmuş, handeci kadınlar uzak dursun vs.), oldukça negatif bir havanın döndüğü platformlar. ülkedeki eşcinsel güruhun bastırılmışlığının, ötekileşmesinin ve öz nefretin cisimleşmiş hali gibi hissediyorum. daha önceden kendinizi, nasıl biri olduğunuzu, ilgilerinizi, geçmişinizi anlatabilmenize, dolayısıyla sizinle iletişime geçecek birisine daha çok konu açacak malzeme, daha seks dışı odaklanma sağlayacak eski tip manjam gibi siteler çok daha insancıldı bana kalırsa. belki de yurtdışında eşcinseller bu kadar bastırılmış olmadıkları, daha açık yaşayabilip, sosyalleşebilecekleri başka ortamlar olduğu için sorun olmuyor ama burada bu uygulamaların popüler olması bence çok da hayırlı değil.

bunun yanında eşcinsellerin, ülkede sosyalleşmek için fazla alternatifleri yok, fakat buralardan arkadaşlık edecek, benzer durumdaki farklı insanları tanımak için kullanıldığında genelde acaip yadırganıyorsunuz.

nerede o eski bayramlar gibi oldu bu yazı ama sıkıntılı buluyorum tek alternatifin bunlara indirgenmiş gibi olmasını.

aileye açılmak

anneme söylememin nedenlerini çok da idrak edebilmiş değilim ama bir nedeni de şu olabilir, ileride bir gün, allah gecinden versin ama, ölüm döşeklerinde falan bu sırrım zaten açığa çıkarsa "oğlum keşke söylemiş olsaydın, niye içinde tuttun bu kadar, sana yardım edebilridik, biz senin anne babanız" falan gibi bir sahneyi yaşamamak için olabilir. zira mesela artık anlamak isteyene ayan beyan belli olan bir yaşantım olsa da, babam çok güzel bir şekilde anlamamazlıktan geliyor, konu hakkında da hiçbirşey sormuyor, hasbelkader bişi olsa, çok rahat bir şekilde "iyi de hiç bilmiyordum ki, bana hiç açmadı ki" der, işin içinden çıkar. bunu yapmadılar ama, o da onların tercihi oldu ve benim içimde de kalmamış oldu. annem dedi zaten babana söyleme diye, babama niye söylemediğim konusundaki sorumluluk da kendisi.

bunun dışında, ileride bir gün bu dünyadan ayrıldıklarında, ben "acaba söylemiş olsaydım, daha farklı, daha anlayış dolu bir ilişkimiz olur muydu" diye hayıflanmayacağım. söyledim ve bi bok olmadı, ben üstüme düşeni yaptım, onların tercihi kendi oğullarıyla ilgilenip ilgilenmemek, sorunlarını paylaşıp paylaşmamak.

üstüne üstlük annem kendi oğlunun eşcinsel olduğunu bildiği halde, benim yanımda televizyonda rüzgar erkoçlar veya benzeri bir haber çıktığında, "memleket pislik doldu" falan gibi çok fantastik laflar edebiliyor, hayret ediyorum. bunu diyen de eğitimsiz cahil birisi falan olsa hadi anlayış göster ama kendisi bir de doktor. zaten en homofobik ailelerin akademisyenler arasından çıktığını yazıyordu listagın kitabında.

öte yandan beni ahmet yıldız gibi öldürmek peşinde olmayan bir ailem olduğu için, yine de şükretmeliyim sanırım. ne zor işler bunlar ya, sorun öyle dallı budaklı ki, adam akıllı kimseye kızamıyorsun.

lambdaistanbul

birkaç sene öncesinde ciddi ciddi her etkinliklerine katıldığım, organizasyonlarına destek verdiğim, çok iyi işler çıkaran bir dernektir kendisi. istanbul'da yaşadığım dönemde benim için çok güzel deneyimler sunan, düzenlenen birbirinden yaratıcı atölye çalışmalarıyla hem çok enteresan tartışmaları dinleyebildiğim, kimi zaman da çok eğlenceli ortamları bulabildiğim bir yerdi. her hafta düzenledikleri ve bir listag üyesinin de katıldığı açılma sohbetleri muhteşemdi ve inanılmaz deneyim aktarımı yapılıyordu, çok çok enteresan öyküler dinleyebildim sayesinde. ankara'ya döndüğümde, benzer bir ortam bulabilirim umuduyla kaos gl'ye gittiğimde benim için ciddi bir hayalkırıklığı olmuştu.

ayı sözlük

eşcinsellikle ilgili konularda kendimi rahatlıkla ifade edebileceğim, yaşadığım süreçleri, düşüncelerimi, sıkıntılarımı ve mutluluklarımı paylaşabileceğim, tecrübe aktarımı yapıp hem başkalarının tecrübelerinden öğrenip hem de başkalarının benim deneyimlerimden istifade etmesini sağlayabileceğimi umduğum sözlük. böyle şeyler lazım zira eşcinsel bireylerin yaşadıkları sıkıntılara karşı ne yapabileceklerini öğrenebilecekleri, onlara yol gösteren kaynaklar, hele de bu ülkede, çok çok az, genelde eşcinsel bireyler başka eşcinsellerden öğreniyorlar bu konularda ne yapmaları gerektiğini, tecrübe paylaşımı için de oldukça mantıklı bir platform olduğunu düşünüyorum böyle bir lgbt sözlüğünün. bakalım nasıl gelişecek benim maceram.

içselleştirilmiş homofobi

eşcinsel bireylerin eşcinsellikten duydukları korkuya denir. kaynağı elbette toplumdan öğrenilen davranışlardır. kişi en çok kendi eşcinselliğinden, bunun anlaşılmasından korkar, bu duruma mahal vermemek için de eşcinselliğe ve eşcinsellere karşı ciddi bir karşıt tavır takınır, saldırgan davranışlar gösterebilir. kendini kabullenememiş eşcinsellerin sıkıntısıdır maalesef, bizimki gibi cinsel konularda bastırılmış, sıkıntılı ülkelerde daha yaygın olması beklenen bir durumdur.

mimarlık

mesleğim. bütün sanat ve tasarımla alakalı işler gibi (modacılık, grafik tasarım, kuaförlük vs) on numara klişe eşcinsel mesleği. her meslekten eşcinsel olsa da, muhtemelen eşcinsel bir mimar görülse "eh zaten mimar değil mi?" deniyor, birkaç kez tanıklık ettim. mimarların elbette apartman dairesinden bozma küçük bürolarda bütün gün başka apartman çizen gariban versiyonları da var da, bu dediğim daha çok kendini ağırdan satan, entel ortamlarda bulunan, bohem yaşayan havalı mimarlara daha çok.

mimarlığı çok isteyip okumaya başlayıp üniversitede 3. seneme geldiğimde bu stereotipi farkedip, bu durumdan, yani "gey zannedilmek"ten korkmuş, "ulan bile bile lades olmuşuz, zaten eşcinselim, bir de mimar olarak çıkarsam eşcinselliğim ayan beyan meydana çıkar, iyisi mi okulu bitirmeden bırakayım" diye ciddi şekilde düşündüğümü hatırlıyorum. o zamanlar en büyük korkum "gey zannedilmek"ti, zira öncesinde haklı olarak korkacak kadar zorbalığa maruz kalmıştım. neyse ki okulu bırakmayı bir tarafım yemedi de mezun oldum, şimdi hiç umurumda değil gey zannedilmek, ama bu noktaya gelmek çok uzun zaman aldı.

(bkz: içselleştirilmiş homofobi)

feminen

kadınsı demek.

öte yandan eşcinsel erkeklerin feminenliği, kadınların yaptıkları hareketlere de pek uymuyor gibi, sanki kadınsı hareketlere yakın ama yine de bir kadının pek de yapmayacağı tarzda farklı tür davranışlar. açıklaması biraz zor ama herkes ne demek istediğimi aşağı yukarı anlayabilir.

feminenlik durumları en klişe eşcinsel erkek stereotipi olsa da, eşcinsel erkeklerin pek çoğunun pek de feminen olmadıklarını biliyoruz. en azından benim gözlemlerim o şekilde. feminen olan erkeklerin yüzde yüzü de eşcinsel midir, o noktada da bir kesinlik yok herhalde ama yine de büyük bir yüzdesi öyledir desek pek mantıksız bir sallamasyon yaptık denilmez.

eşcinsel erkekler camiasındaki en yaygın homofobi de feminen erkeklere uygulanıyor maalesef, onu da biliyoruz. "feminenlerden hoşlansaydım gider bir kadınla beraber olurdum" şeklindeki dating sitesi klişesi de bulunmakta.

bu konuyla ilgili kişisel tecrübem de enteresan bence.

çocukluğunda oldukça cüsseli, güçlü aynı zamanda zeki bir tip olan ben, ilkokul 3 civarlarına kadar gerek mahallemdeki çocuklar arasında, gerekse okulumda hem sevilen, saygı duyulan, hem de hafiften korkulan, kafamı kızdıran biri olduğunda dövmekten çekinmediğim biriydim.

ilkokul 4 gibi bende, farkında bile olmadığım, ama çevremdeki bir takım çocukların farkettiği bir takım değişiklikler olmaya başladı. önce bir kişi bana "kız gibisin, kız gibi değil mi bu" falan diyordu. pek üstüme alınmıyordum ama sinir de oluyordum, ama o kavgacı hallerim de geçmişti. ilkokul 5'te bir kaç kişiden bu tarz laflar duymaya başladım ve onlarla kavga etmek yerine içime kapanmayı tercih ettim bir şekilde.

ortaokulda ise, okul değiştirdiğim halde hemen feminenliğim farkedilip ciddi şekilde bir fiziksel ve sözel sataşmaya maruz kaldım 3 yıl boyunca. bendeki değişikliğin ne olduğunu, neyi farkettiklerini bugün bile çözemiyorum. üstelik sataşmalar geldikçe bütün hareketlerimi aşırı derecede kontrol eder hale gelip, son derece de kokmaz bulaşmaz, sakin ve içine kapanık takılmaya başladığım halde. ne yaparsam yapayım, beni ciddi şekilde yaralayan sataşmalardan kaçamadım, ne yapacağımı bilemedim. üstelik o dönemlerde eşcinselliğimin de farkına varıyordum ve bana sataşanların neyin farkına vardıklarını da anladığımdan, iyice suçluluk duygusu içinde ne karşılık verebildim, ne de içinde bulunduğum durumu birileri ile paylaşabildim. oldukça sıkıntılı zamanlarımdı.

sonra lise ile birlikte artık yaşımız mı büyüdü, benim feminenliğim mi azaldı, sataşmalar oldukça azaldı. yine de ben temkinli olmaya, düşük profil çizmeye devam ettim. üniversiteye geçtiğimde ve sonrasında beni kimse feminen bulmadı. daha sonra eşcinselliğimle barışıp da eşcinsel arkadaşlar edinince, kimse benim bir aralar feminenliğim yüzünden tacize uğradığıma inanmadı.

çok iyi rol yapıyorum artık, baskılamanın üstadı oldum, o nedenle artık anlaşılamıyor diyemiyorum, böyle olmadığını biliyorum. ortaokul zamanı, ergenliğimin ilk dönemlerinde olan bitenler, benim kontrol edemediğim bir takım davranışlarımdan kaynaklanıyordu ve bunun muhtemel nedeni o dönemki hormonlarımın dalgalanması diye düşünüyorum. dolayısıyla elimde bilimsel bir dayanak olmasa da, feminenliğin hormonel bir durumdan kaynaklandığını ve insanın kendi kontrolü dışında gelişen, kişinin engelleyemediği bir durum olduğunu düşünüyorum.

coming out

türkçede açılmak olarak kullanılıyor ve bunun aşamaları bulunmakta.

eşcinsellik doğuştan gelen bir özellik olsa da, eşcinsel bireyin kendi cinselliğini keşfetmeye başladığı yaşlarda, kendi çevresinde örnek alacağı, onu yönlendiren ve bilinçlendiren birileri (genelde) bulunmadığı için, üstüne karşıcinsellik norm olarak kabul edildiği ve her yeni bireyin karşıcinsel olduğu varsayıldığı için, eşcinsel birey öncelikle kendi eşcinselliğiyle yüzleşme ve kabullenme sürecinden geçiyor. buna kendine açılmak deniyor. birey ancak kendine açıldıktan, yani cinsel kimliğini kabul ettikten sonra başkalarına açılma sürecine girebiliyor.

daha sonra arkadaşlara açılmak, aileye açılmak, basın toplantısı yapıp dünyaya açılmak şeklinde farklı kademeleri bulunmakta olan bir süreç.
  • /
  • 38
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 755

ayı sözlük günlük

geçen cumartesi günü bir çift olarak bir akşam yemeğine çağırıldık. erkek arkadaşım iki şişe şarap almış, ben de güzel bir çiçek yaptırdım, onu götürdük. çağıran kişi erkek arkadaşımın italyan yoga hocası. yemekte bir çift daha vardı, bir karı-koca daha. böylece biri eşcinsel 3 çift olarak akşam yemeği yedik. son derece de normal geçti. ama tabii benim için bir başka ilk oldu.

dün akşam da ev partisine çağırdı beni erkek arkadaşım, oraya gittim, orada da 8-9 kişi kadardık. yemek sofrasında erkek arkadaşım "aşkım kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim" dedi, sonra da herkese "antti benim hayatımdaki en güzel şey" diye beni takdim etti. herkes gülümsedi falan. o sofradaki tek eşcinsel çift de bizdik bu arada. vallaha rüya gibi geliyor bu olan bitenler. nazar değdirmeyin ha, umarım hepiniz bu şekilde olan ortamları yaşarsınız. erkek arkadaşım benim hayatımda en önemli rol modelim oldu. aslında açıldıktan sonra türkiye'deki kendi arkadaş çevremde de bu şekilde erkek arkadaşımı tanıştırabilirim gibi geldi. yalnız yurtdışında bu işler daha kolay evet.

tek eşlilik

hayatım boyunca, oldum bittim tekeşli yaşadım, sanırım benim cinsel karakterim bu şekilde. bunun nedeni olarak geç açılmam, ondan önce kızlarla ilişki yaşamış olmam mı nedendir bilmiyorum, kızlarla da tekeşliydim, kimseyi aldatmadım, açıldıktan kısa bir süre sonra da sevgilim oldu ve hala devam ediyoruz. açılma süreci çalkantılarımda bir ara çokeşli diyemeyeceğim ama, tek gecelik yaşadığım bir çok kişinin girip çıktığı çalkantılı, sıkıntılı ama bence yaşanması gereken bir dönem de yaşadım, o kısımdan da aslında pişman değilim, ama öyle o kucaktan bu kucağa bir hayat nasıl geçer bilmiyorum zira benim hissettiğim, bir noktadan sonra, kalktığım her yataktan içimde derin bir duygusal boşluk, bir tükenmişlik hissiyle kalktığımdı. bir noktadan sonra bu duygu benim içimi yemeye başladığında durup "ne yapıyorum ben amk?" demiştim kendime. burada tekeşli yaşamı övüp orta sınıf ahlakı dayatmacılığı yapmak da istemiyorum, sonuçta herkes nasıl rahat ediyorsa öyle yaşasın derim, yalnız bir ilişkide güzel bir cinsel uyum, güzel bir arkadaşlık, güven, sevgi ve şefkat olması beni daha çok mutlu ettiriyor, onu biliyorum. bir de belki de öyle dramatik ayrılıklar, aldatmalar falan da yaşamadım ben, o nedenle ruhum da fazla örselenmedi o konuda, bu nedenle de böyle rahat konuşabiliyorum, bilmiyorum. açık ilişki yaşayanlar da öyle mutluysa sorun yok bence, hatta romantik ilişki yaşamayıp farklı kişilerle sadece seks ilişkisi yaşayanlar da ok, ama "etrafta bir sürü bal toplayacak çiçek varken neden sadece tek bir çiçekle yetineyim" veya "zaten bi yaştan sonra seçeneklerim azalacak, o zaman durulmak zorunda kalacağım, hazır gençken seksin dibine vurayım" şeklinde artık bir cinsel gözü doymama mı denir ne denir, bana pek uymuyor. bir de ben biraz da mr. play it safe, yani fazla riske atılmayı, maceradan maceraya koşmayı falan seven biri değilim, nedeni o da olabilir, kafamın rahat olması, huzurlu olmak daha önemli benim için, maceraları başka konularda yaşamayı tercih ediyorum. bunun dışında tekeşli bir eşcinsel yaşam da bu ülkede çok süper kolay birşey değil, yine de her sıkıntınızı paylaşabileceğiniz, derdinizi dinleyip ortak olan, size yardım eden, iş yerindeyken size komikli resimler gönderen, tatillerde beraber dünyayı gezdiğiniz bir eşinizin olması dünyanın en güzel zenginliklerinden biri bence. kendimi kısıtlanmış hissediyor muyum? pek değil aslında. elbette orada burada görüp çok beğendiğim, cinsel çekim hissetiğim başka erkekler oluyor, ama zaten her cinsel çekim duyduğunuz insanla yatıyor değilsiniz zaten, hatta çok az bir yüzdesiyle yatabilirsiniz (çoğu karşıcinsel zaten muhtemelen), bir de yatsanız nolcak zaten, yatmak için bir sürü emek, diyelim işler yolunda gitti yattınız, sonrasında gene aynı boşluk, anlamsız geliyor. bir de yani sevgiliyle abazan muhabbeti yapmak konusunda bir sıkıntım yok, bu da aklıma gelenleri paylaşma konusunda da beni kısıtlamıyor, o yüzden genel olarak kısıtlanmış hissetmiyorum diyebilirim.

eşcinsellerin danışabileceği psikologlar

sözlük dışı kimseler de kolay bulabilsin diye jenerik bir başlık açmaya gayret ettim fakat asıl konu lgbti+ bireylerin danışabileceği ve psikolojik yardım alabileceği psikolog ve psikiyatristler veri tabanı gibi birşey. ben bu bilgileri elde etmekte çok zorlandım zira önceden rastgele sayılabilecek bir şekilde gittiğim bir psikolog hanım bana saçma sapan şeyler söyleyip gittiğime gideceğime pişman etmişti ve kafanız buhranlıyken bir de böyle bir deneyim yaşamak hiç hoş birşey değil. lgbt durumlarından haberi olmayan hatta daha kötüsü son derece yanlış şekilde haberdar olan ruh sağlığı çalışanları bulunmaktayken, psikolojik yardım ihtiyacınız olursa böyle birine çatmamak için tavsiye ihtiyacı oluyor. ben o tavsiyeleri çok zor buldum, buradan paylaşmak istedim, belki başka birilerinin işine yarar.

ankara
ceren göker
gökçe silsüpür
irem yıldız (madalyon psikiyatri merkezi)
harika özel (madalyon psikiyatri merkezi)
selçuk candansayar
koray başar (özellikle trans konularında)

istanbul
şahika yüksel (özellikle trans konularında)
seven kaptan
ardıl bayram şahin

izmir
ışıl vahip
nezaket kaya
nur engindeniz

cetad eğitimini tamamlamış terapistlerin türkiye genelindeki listesinden de faydalanılabilir. http://www.cetad.org.tr/listtherapists.aspx?menu=19

fiyatları ucuz değil, özeller seans başına 200-300 tl, devlet hastanesinde 110 tl muayene parası var. bulunduğunuz şehirdeki lgbt derneğiyle iletişime geçerek, müşkül durumdaki lgbt bireylere daha uygun fiyatlı hizmet veren psikolog tavsiyesi de isteyebilirsiniz.

ayrıca (bkz: lgbt psikolojik yardım)

uzun süreli ilişki

"ilişki emek istemez" diyebilen kişilerin cidden kaç düzgün ilişki yaşayabildiklerini, bu ilişki dediklerini kaç zaman kazasız belasız, saygı sevgi sınırları içerisinde götürebildiklerini merak ettim. varsa öyle kolay ilişki, açıklasınlar sırrını da bizler de faydalanalım.

benim tecrübem şu ki, ilişki gayet karşılıklı emek, fedakarlık, anlayış, özveri, gerektiğinde geri adım atmak, gerektiğinde suyuna gitmek vs. tarzı davranışlar gerektiriyor. öte yandan bunu sevdiğinizden, güvendiğinizden ve içinizden öyle geldiğinden yapmanız gerekiyor. eğer ilişki için gerekli o emeği kasarak, istemeyerek, zorla, lanet ede ede yapacaksanız, işte o ilişki gitmez. emek vermek ile zorlamak arasında bir fark var, o karıştırılmış sanırım.

yürek burkan eşcinsel videosu

başlık çok başarılı olmayabilir ama bahsi geçen videoyu anlatacak daha iyisini akıl edemedim.

youtube'da dolanırken bir ara keşfetmiş olduğum ve ilk izlediğimde beni de ağlamaklı hale getiren, bir kısmınızın kendinden çok şey bulabileceği, eşcinsel bir türk gencin kendini anlattığı bir ropörtajı içeren video bu. maalesef ingilizce ama az buçuk anlıyorsanız, mutlaka bakın. videodaki adamı tanıyorsanız, ona en derin sevgilerimi iletin lütfen. burada olsa ona kocaman sarılırdım.

zee - i'm from driftwood (ingilizce altyazısı var)

http://youtu.be/XhMkuOp9-LA

eşcinsellerin danışabileceği psikologlar

sözlük dışı kimseler de kolay bulabilsin diye jenerik bir başlık açmaya gayret ettim fakat asıl konu lgbti+ bireylerin danışabileceği ve psikolojik yardım alabileceği psikolog ve psikiyatristler veri tabanı gibi birşey. ben bu bilgileri elde etmekte çok zorlandım zira önceden rastgele sayılabilecek bir şekilde gittiğim bir psikolog hanım bana saçma sapan şeyler söyleyip gittiğime gideceğime pişman etmişti ve kafanız buhranlıyken bir de böyle bir deneyim yaşamak hiç hoş birşey değil. lgbt durumlarından haberi olmayan hatta daha kötüsü son derece yanlış şekilde haberdar olan ruh sağlığı çalışanları bulunmaktayken, psikolojik yardım ihtiyacınız olursa böyle birine çatmamak için tavsiye ihtiyacı oluyor. ben o tavsiyeleri çok zor buldum, buradan paylaşmak istedim, belki başka birilerinin işine yarar.

ankara
ceren göker
gökçe silsüpür
irem yıldız (madalyon psikiyatri merkezi)
harika özel (madalyon psikiyatri merkezi)
selçuk candansayar
koray başar (özellikle trans konularında)

istanbul
şahika yüksel (özellikle trans konularında)
seven kaptan
ardıl bayram şahin

izmir
ışıl vahip
nezaket kaya
nur engindeniz

cetad eğitimini tamamlamış terapistlerin türkiye genelindeki listesinden de faydalanılabilir. http://www.cetad.org.tr/listtherapists.aspx?menu=19

fiyatları ucuz değil, özeller seans başına 200-300 tl, devlet hastanesinde 110 tl muayene parası var. bulunduğunuz şehirdeki lgbt derneğiyle iletişime geçerek, müşkül durumdaki lgbt bireylere daha uygun fiyatlı hizmet veren psikolog tavsiyesi de isteyebilirsiniz.

ayrıca (bkz: lgbt psikolojik yardım)

eşcinsel ilişkilerin yarınsızlığı

valla bu algı tamamen ilişkiden ne beklediğiniz ile alakalı. evlenemiyor olmak, çocuk sahibi olamıyor olmak, toplumun onaylamıyor olması ilişkinin kısa ömürlü olmasını gerektiren şeyler değil. ha siz bu nedenlerden ötürü gidip eninde sonunda karşı cinsten biriyle evleneceğim kabullenmesiyle işe giriyorsanız, işte o zaman bu ifade anlam kazanıyor. gerçekten böyle düşünen ama bunu açıkca ifade etmeyen kişilerle beraber olan ve ilişkisinin devamlı olacağını uman eşcinsel kardeşlerimize buradan allahtan sabır diliyorum.

benim durumum tam böyle gelişmedi, kafayı sıyırmaya başlayıp ya delirmek ya açılmak ikileminde kalıp açıldıktan (ve ferahladıktan) sonra aradan bir zaman geçti, bir boşluğa düştüm, sonra paniğe kapılıp tekrar bir kızla beraber olmaya çalıştım, onda da elime yüzüme bulaştırdım, gerçekten hatırlamak istemediğim şeyler yaşadım. o dönemde kafaya dank etti ki, ben bir kızla birşey götürebilecek durumda değilim. işte tam o noktada, uzun yıllar boyunca hayatımın içine sıçan kafa karışıklığından artık tam o noktada vazgeçmem ve bir karara varmam gerektiğini anladım. arada kalmak, o mu bu mu ikilemleri yaşamak ne bana iyi geliyordu, ne ilişki kurmaya çalıştığım insanlara. tam o noktada kesin kabule geçtim, bir daha geri bakmayacağım dedim.

o noktadan sonra da önümde duran seçenek ya o daldan o dala konan kuş, ya da düzenli, mantıklı, güvenli, huzurlu bir ilişkiydi. ben ilk seçenekteki gibi birisi zaten hayatım boyunca olamadım, bir kere ciddi denedim, işleri oyun oynar gibi ele aldım ama bir noktadan sonra yarattığı duygusal boşluğun yarattığı girdap beni çok fena içine çekmeye başladı. feci bir his. o noktada o saçma hayatımdan da vazgeçtim. bilmemkaç yaşıma gelip de hala elinde hornet dolanan biri olmak istemediğimi anladım. ondan sonra da hayat benzer düşünen birini çıkardı karşıma allaha şükür.

eşcinsel ilişkilerin karşıcinsel ilişkilerden farkı ne bilmiyorum, erkek doğası mı, toplumsal ötekileştirme mi, nedir yani? ilk defa bu dünyaya girdiğimde, bu farkın nedenini anlamaya çalışıyordum, çok garip geliyordu. şimdi hala anlayabilmiş değilim de artık kabullendim ve üstünde düşünmüyorum. toplumsal kabulün yüksek olduğu liberal batı ülkelerinde durum nasıl, daha mı yarınlı ilişkiler, bilmiyorum. ama bu saçmalığın nedeninin toplumsal koşullardan da kaynaklandığına kesinlikle eminim, bu ülkede eşcinsel bir ilişki yürütmek zor, ama imkansız değil, ayrıca başka ilişkilerin de başka sıkıntıları oluyor, eşcinseliz diye karalar bağlamak zorunda olduğumuzu da düşünmüyorum. ne kendine acımak ne öğrenilmiş çaresizlik hoş şeyler değil.

herkese kendi düşündükleriyle uyumlu insanların nasip olmasını dilerim. ya da en azından dürüst insanların.

ayı sözlük itiraf

bugün geyler lezbiyenler konferansı gala gecesindeydim. avrupanin her köşesinden queer kişilerle tanıştım. bulunduğumuz ülkenin başbakan yardımcısı çıktı konuşma yaptı, daha lgbt kişilere ne hakları vermeyi planladiklarindan bahsetti. maşallah, lezbiyen çiftlere ücretsiz ivf hizmeti bile veriliyor bu ülkede, biz türkiye'de bir yürüyüş bile yapamazken elalemin konuştuğu konulara bak. neyse iyi yedirip icirdiler. yarın sabahın köründen öğleden sonraya kadar da resepsiyonda durup gelene geçene yardım edicem. gönüllüluk güzel bir şey, ayrıca öğretici. şimdi de tramvaydayim, erkek arkadaşıma gidiyorum. bu geceyi onda geciricem, yarın türkiyeye ailesini ziyarete gidiyor, gitmeden birlikte olalım dedim. neyse onun yokluğunda bu konferansla şunla bunla oyalanacagim, gene iyi denk geldi. erkek arkadaşım dünya iyisi bir insan, onu bulmuş olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. allah herkese gönlüne göre birini versin inşallah. iyi geceler herkese.

ayı sözlük itiraf

sadece iki gün önce bir avrupa ülkesinde, etrafımda beş yüz tane gey lesbiyen trans interseks falan takılıp, havuz kenarında entellik seviyesi arşa çıkmış, bol fularlı konuşmalar yapıyorken, şu anda kendimi doğu anadolu'nun ücra bir köşesindeki bir otel odasında, az önce bir grup inşaatçının birbirlerine anlamadığım bir dilde (sanırım zazaca) küfrettiği hararetli bir toplantıdan beyin amcıklaması yaşayarak çıkmış dinlenmeye çalışırken buldum. yaşadığım kültür şoku öyle böyle değil. mimarlığı fularlı bir iş olur diye seçtiydik oysaki, peh...

uzun süreli ilişki

"ilişki emek istemez" diyebilen kişilerin cidden kaç düzgün ilişki yaşayabildiklerini, bu ilişki dediklerini kaç zaman kazasız belasız, saygı sevgi sınırları içerisinde götürebildiklerini merak ettim. varsa öyle kolay ilişki, açıklasınlar sırrını da bizler de faydalanalım.

benim tecrübem şu ki, ilişki gayet karşılıklı emek, fedakarlık, anlayış, özveri, gerektiğinde geri adım atmak, gerektiğinde suyuna gitmek vs. tarzı davranışlar gerektiriyor. öte yandan bunu sevdiğinizden, güvendiğinizden ve içinizden öyle geldiğinden yapmanız gerekiyor. eğer ilişki için gerekli o emeği kasarak, istemeyerek, zorla, lanet ede ede yapacaksanız, işte o ilişki gitmez. emek vermek ile zorlamak arasında bir fark var, o karıştırılmış sanırım.

hoşlanılan erkeğe açılamamak

valla gey milletinde böyle şeylerin olmaması gerekir zira bu tür başlıklardaki durumlar, daha çok orada burada gördüğünüz, size çekici gelen insanlara nasıl yaklaşacağınızı bilememeyi anlatır ama türkiye'de bir eşcinselseniz, orada burada gördüğünüz adamlara uluorta, eşcinsel olduğundan emin olmadan hiç açılmayın bence. karşınızdakinin eşcinsel olma olasılığı (ve bunu kabullenmiş olma olasılığı, ve birileriyle ilişkiye açık olma olasılığı vs) %2'den daha düşükken, bu kadar düşük bir yüzdeyle kocaman bir riske girmenin hiç bir mantığı yok. yok eşcinselliğinden emin gibisiniz ama eleman gene de açık etmiyor bu durumu, bu gibi tiplerle de uğraşmaya gerek yok, büyük ihtimal açıldığınızda "ne münasebet, sen beni ne zannettin vs" tarzı savunmaya geçecek, hiiiiiç ama hiç gereği yok böyle durumların. ulan sonuçta internet çağında yaşıyoruz, elinizin altında böyle bir nimet varken buradaki yüzlerce olasılığı değerlendirmeyip, bunun yerine böyle süper riskli işlere girmenin ne anlamı var? vay efendim ben aşık oldum galiba, vay efendim çok tatlı çocuk ama, vay efendim onun da benim gibi zedelenmiş duyguları var beni bir tek o anlarlar falan feşmekan... geçecen bunları, fasa fiso. gey dediğin adam akıllı olur, bu özellikle tehditlerle dolu cangıl dünyada geyler daha çocukluklarından başlayarak nasıl hayatta kalacaklarını sürekli hesaplayarak belli bir yaşa gelirler. böyle naif duygusallıkların hiç bir mantığı yok. elemana açılacan da seni bütün dünyaya ifşa etmeyecek, ba ba ba ba... sikerler öyle işi. böyle saçmalıklara girmek yerine alırsın eline interneti, tanışma sitelerinden sana mantıklı, aklı başında gelen profillerle şansını denersin, ki orada bile kendini kabullenememiş, aklı mantığı olmayan mal tiplerden bir sürü var, ama sonuçta senin kafana uyacak, cinselliğiyle belli bir noktaya kadar barışmış (en azından bir profil açabilecek kadar) tiplerle karşılaşma olasılığın daha yüksek. üstüne doğru dürüst bir profili de varsa, kendini düzgün cümlelerle ifade edebilmişse, eli yüzü düzgünse, zamanını ve duygularını böyle tiplerle iletişim kurmak için kullan. mal mısınız kardeşim sokakta, okulda, otobüste bilmemnerede gördüğünüz tatlı çocuğa, elinizde hiç bir başka veri yokken açılmaya? atatürk ne demiş, benim geyim akıllıdır, zekidir, çeviktir, aynı zamanda o aklını kullanmasını bilir. ne güzel demiş atamız. siz de atanızdan feyz alın ulan biraz. kıps, hadi yallah.

aileye ve yakın çevreye eşcinsel olduğunu açıklayamama nedenleri

içselleştirilmiş homofobinin insanlara neler yazdırabildiğini gösteren nedenler. eşcinsel kişilerin öncelikle kendi kafalarındaki önyargıları yıkabilmeleri gerekiyor ve bu bile oldukça sancılı ve emek isteyen bir süreç. okumak öğrenmek lazım, yoksa toplumun bizlere zerk ettiği homofobiyle kendimizi ve çevremizi algılıyor, sonra böyle yazılar yazıyoruz.

ak parti lgbti bireyleri

bence ülkenin lgbt hak ve özgürlükleri hareketi için sağlıklı çalışması son derece elzem olan, görünürlüklerinin artmasını ve daha çok ortalarda seslerini çıkarmalarını can-ı gönülden dileyeceğim bir oluşum bu ak lgbt grubu. açıklamalarını okudum, hem bu ülkenin muhafazakarı hem de lgbt kişiler olarak tam da söylenmeleri beklenecek herşeyi söylemişler adamlar. eşcinselliklerini kabul ederek muhafazakar kimlik ile bağdaştırabilmeleri bile bence başlıbaşına çok olumlu bir gelişme. eminim ki bu ülkenin eşcinsellerinin ezici çoğunluğu, kendilerini anlamlandırma evresinde bu gurubun retoriğini görerek inanılmaz rahatlayacaklardır.

söylemlerinde çok da rahatsız edici birşey göremedim ben. en kötü tarafları, kendilerinin bu şekilde bir "ak lgbt" hareketi yapabilecek kadar cesaretlenebilecekleri bir ortamı hazırlayan bu ülkede 20 küsür senedir fena halde zor bir mücadele veren halihazırdaki anaakım lgbt hareketini "onlar terbiyesizler, onlar ahlaksızlar" şeklinde dışlamaları. ama bu tarzın da, destekleyicisi oldukları sağ hareketin sürekli yaptığı atatürk saldırıları ve "cehape zihniyeti" ötekileştirmelerinden temel olarak bir farkı olmadığı için, savundukları politik görüşle gayet tutarlı.

öte yandan şöyle bir paragraf açıklamaları da aslında bu ülkenin lgbt hareketi için hiç de fena gelmedi bana:

“bizler; cumhurbaşkanımız recep tayyip erdoğan’ı ve ak parti’yi, ülkemiz ve geleceğimiz bakımından daima destekleyeceğiz. bundan kimsenin şüphesi olmasın. ülkemiz açısından yapılan onca yatırımı görmezden gelecek kadar nankör değiliz. lgbti hak ve özgürlükleri’nin, ak parti hükümeti tarafından mutlaka anayasada olacağından eminiz. gerekiyorsa hükümet ile anayasal hak ve özgürlükleri düzenleyen maddeler için çalışmaya da hazırız. eşcinselliğin, ülkemizde yeteri kadar anlatılmadığının ya da yanlış anlatıldığının farkındayız. insan olduğumuzun unutulup, özellikle tv kanallarında, eşcinsellerin bir komedi unsuru olarak işlenmesi, hakarete varan söylemlerin, onur kırıcı davranışların, ayrımcılığın, bir son bulması ve cinsel kimliğe bakılmaksızın kişisel hakların korunması, eşcinsellikten çok, insani bir hak olduğunu vurgulamak gerekir. 80 milyon insanın arasında lgbti bireyleride vardır. dışlamak, ötekileştirmek, hiç bir insani duygu ile bağdaşmamaktadır. lgbti bireyleri hak ve özgürlükleri bir lütuf değil. bir hak olduğunu bilmek gereklidir. bu sadece ülkemizde değil, dünyanın birçok yerinde bu tür olaylara rastlamak mümkün. ben bunların, 2023 hedeflerine emin adımlarla ilerleyen türkiyemiz de çözüleceğinden eminim."

yine de gerçek ilerlemeyi bugüne kadar yaptığı gibi, bunların ahlaksızlar diye suçladığı halihazırdaki lgbt hareketi yapmaya devam edecektir. bu arkadaşlar onların açtığı yolu genişletirler ancak. ama halktaki geniş kitleler lgbtleri kabul edecekse de bu ak lgbtciler sayesinde olacak o da.

kılsız erkek

bal döküp yalamak gibi fantazileriniz varsa tercih edilesi erkek türü. ağza kıl gelince hoş olmuyor bence.

salatalık