eşcinsellerin yaşlılık dönemi
ruhunu doyurabilen insan için gençlik ya da yaşlılık fark etmez. hayatın anlamını dış etmenlerde arayan insanların düştüğü bunalım, hayatının hangi evresinde olduğundan bağımsız gelişen bir durumdur. tabii, yaşlanınca bazı hususlarda zorlanacağız. bu açık. fakat, içine düşeceğimiz durum bu zorlukları nasıl göğüslediğimizle çok yakından ilişkili. belki de en üretken dönemimiz bizi yaşlılıkta bekliyor. o hep yazmayı arzuladığımız kitabımız o zaman dillere destan olacak, kim bilir!
ev arkadaşı arayan eşcinsel
ben de arıyorum bu ara. var mıdır ataşehir'de düzenli uykusu, beslenmesi, spor hayatı olan? metroya yakın yerleşkelerde. amaç daha ekonomik ve sosyal bir hayat yaşamak. daha önce hiç ev paylaşım tecrübem olmadı ama uyumlu ve anlayışlı bir yapım var.
heteroseksüel erkeklerin farklı auraya sahip olması
bu ülkede sağlıklı yetiştirilmiş kaç hetero erkek var ki? sünnet töreni ile yüceltilen, akranlarına kıyasta güçsüzse yerilen, kızları elde etmenin yegâne misyon olarak yüklendiği, farkındalıktan yoksun, iğrenç karakterli erkekler yetiştiriliyor. böyle bir psikolojinin ortaya çıkardığı auradan nasıl etkilenebilir ki bir insan? bunun altında derin travmatik izler yatıyor olabilir. aman dikkat.
afyonkarahisar
bu şehirde tanıdığım insanlardan hiç hazetmedim. yobaz ve kaypak insanların çok yoğun olduğu bir şehir. en kısa zamanda bu şehirden uzaklaşmanın hayalini kuruyorum. bir daha da dilerim işim olmaz burada.
facebook'un bana ölmüş adamı önermesi
rahmet istemiştir belki. bir fatiha okuyalım o halde.
hdp
kürt politikası bataklığına batıp kalmaktan öteye gidememiş bir parti maalesef. çap bu demekki. daha fazlasını beklemek anlamsız. oysa biz ne yükselmiştik bir zamanlar. yazık.
penis görmekten bıkmak
çıplaklığın göklere çıkarıldığı, övgülere boğulduğu günümüzde neyine şaşırıyoruz ki? kadıncağızlar, göğüs dekoltesi vermiyorsa bacak, bacak dekoltesi vermiyorsa sırt dekoltesi verecek. verecek illa verecek! yoksa yobaz ilan edilecek. ee, penisin ne şuçu var? malum, onun da az buz alıcısı yok piyasada. olan bu iğrenç görüntülere katlanmak zorunda kalan bizlere oluyor.
türkiye pazarından ayrılma kararı alan markalar
çok çabuk sömürecek başka piyasalar bulurlar kendilerine. zaten internetle ulaşılamayan marka mı kaldı allah'ını seversen? tavşan dağa küsmüş dağın haberi yok durumu resmen.
duyarsızlık
bu meziyete sahip insanlar, adamın ömrünü ha babam törpülerler. öyle ki en kral manikür pedikürcü, bu adamların getir götürünü yapar. abi, az bir enerji, az bir devinim değil mi? nedir bu rahatlık ya!
hakkında hiç iyi şeyler duymadım
en yakın arkadaşlarca, dostluk paketinin yanında ücretsiz ikram edilen istihbarat servisi. eğer ki istihareye yatmayı bilmiyorsanız ve biri ile ciddi düşününüyorsanız hemen en yakın kulağı kesik arkadaşınız ile paylaşarak, başınıza ne işler açacağınıza dair vukuatlı kayıt örneği alabilirsiniz.
iftara gitmek
gösterişsiz, samimi iftar sofraları candır. yalnızca bedenin açlığını gidermez, ruhu hiç tatmadığı lezzetlere doyurur. kişinin o sofralarda yediği her lokma şifa olarak kendisine döner.
yavrum
bu kelime bi' tek annelere yakışıyor. bir erkeğin ağzından bu kelimeyi duymak itici geliyor bana. muhtemelen kelimeye yüklenen cinsel misyonla alâkalı. yani şu türk filmlerindeki offf yavrum hepsi senin mi? minvalinden kullanımdan bahsediyorum.
lgbt camiasının kullanılması
camia çok da kullanışlı değil aslında. birileri bir şeyleri göze alıp bizimle ilgili pozitif adımlar atıyorsa öpüp de başımıza koyarız. zira, biz bile camianın içinde olmamıza rağmen yeterince yanında duramıyoruz. o yüzden ne sebeple olursa olsun pozitif yaklaşım takdire şayan.
fenomen
türkiye'de fenomen olup da dişe dokunur iş yapan görmedim henüz. nerede boş beleş tipler var hepsi fenomen olmuş durumda. gerçi ne bekliyorduk? toplumun kendisinde hayır yok ki tercihlerinde hayır olsun.
esenyurt
rezil haberlerin merkez üssü adeta. böyle semtlerde yaşamak zorunda kalanlara allah sabır versin. devlet de bu olayları kontrol altına alamıyorsa millet ne yapsın?
milli olmak
sevişti bir bakir ile bakire,
erkeğe milli dediler, kadına fahişe.
ahh aşağılık sürüngenler, erkeğe tapan, gücün kölesi olan sefil şeytanlar. sizi ancak cehennem paklar.
beyin ölümü
başımıza ne geldiyse bu illetten değil mi? etkili yerlerde önemli kararlar alan insanların beyin ölümü gerçekleşmemiş olsa dünya bu halde olur muydu? ee, onları başımıza musallat eden kitlenin bu sonuçlarla sorunu olmaması başlı başına insanın beyin ölümüne etken değil mi? demem o ki bu acayip bir paradoks.
birinin hayal kırıklığı olmak
hâlâ bu dünya üzerindeki herhangi bir şeye hayal kırıklığı yaşayabilecek kadar anlam yüklenebiliyor mu gerçekten? beni aciz kılan bu anlamsız marazdan vazgeçeli pek çok oldu da...
tevekkeli değil
bu söz öbeğindeki karakter çoğu adamda yok. bu nasıl bir ihtişam, nasıl bir tokluk ya rabbi. muhabbet esnasında bu söz öbeğini kullandıktan sonra iki gün sussa insan, kimse hiç konuşmuyorsun diye yakınmaz herhalde.
bahar nezlesi
gözlerde kızarıklık, burunda kaşıntı ve akıntı, sürekli kazan gibi hissettiğiniz kafa tası ile kendisini gösterir. ilkbaharın çocuksu coşkusunu elinizde alır da sizi sokakta gelinini çekiştiren gam kasavet yüklü kocakarılara çevirir. e peki yok mu bir kocakarı ilacı duyan bilen? verse de şifa niyetine bol bol dua etsek.