emin olamadığın ilişkiler de olabiliyor sadece "zannetmekten" ibaret olanları da var. bunu belli bir süreç sonra algılayabiliyorsun, duygu-durumunun dingin hale geldiği zamanlardır bu süreç. bir sonraki aşama da "yoksaymaktan" ibaret olabiliyor. öyle işte, o yüzden 2 ay diyerek cevabımı veriyorum sayın seyirciler.
o uyanışı tadamayan insanlar adına hep üzülmüşümdür. gözünün içine bakıp miyavlayan ve sabah sabah insana enerji veren bir kedin yoksa yazık sana dostum. işte hep üzülüyorum, hep üzülüyorum bu insanlara, aç karna sigara veya bira içmekten korkan insanlara üzüldüğüm kadar üzülüyorum.
bir müslüm gürses şarkısıdır. bugün fena bir arabeskçi abimiz azer bülbül misali artçı depremler eşliğinde şarkıyı söylediğinde ilk defa duydum. eve geldiğimde şarkıyı dinlerken birdeaaann ulu yüce kraliçemiz yıldız tilbe'nin de ibo show'da fırtına öncesi sessizlik misali ipraaağim abimizle kavga etmeden önce söylemiş meğerse, tabiki de kraliçemiz daha bi içli söylemiş.
"yağmurumu yakar yokluğunun türküsü
özlem aşkın mı acının mı öyküsü
oysa ellerin benim en sevdiğim çiçeklerimdi
yoksun artık gönül düşümün söğüdü eğildi
yine kış gelecek üşüyeceksin
benden uzakta neler düşüneceksin
üşüyorum ellerin yok
gittin gideli bir tek düşüm yok"
feridun'un köprüden önce son çıkış albümünden kanırtan bir şarkıdır. her dinlediğimde back vokaldeki kadını merak etmişimdir. şebnem desem değil özlem tekin desen kalın gibi sesi..
"ayrılık" başlığına fena betimlemeler ve diyaloglar ekleyen yazar, içim sızladı maalesef, saplı bıçağı aşağı doğru kanırttın dostum. bol entryler girmesi dileğiyle.
"saydım" şarkısıyla çıkış yapmıştı yanlış hatırlamıyorsam, ilk solo albümünden. daha sonra birkaç şarkısı da iyi gelmişti kulaklara, taa ki "ben de özledim" şarkısını coverlayana dek.. "ğ" harfini sündüre sündüre söylerken ferdi'nin yorumuna benzetmiş gibi gelirdi bana. işte o gün, ogün'ü sayamamıştım, ogün buralardan alıp başını gitmişti uzak diyarlara. 2007 yılı olabilir gurur kaynağımız pentagram yıllar sonra camiaya 4 şubat konseri ile geri dönüş yapmıştı.
yüreceğim hop hop ederken biletlerin çıktığı ilk gün gidip almıştım biletimi. muratçığım ilkancığım sarı sırma saçlarını savura savura beyaz ışıklar ardından atına binmiş beyaz atlı gibi süzülüp geldiğinde sahneye, bostancı gösteri merkezinin sahnedeki perdelerinin açılması adeta saatler almıştı, "in esir like an eagle" şarkısıyla giriş yapmışlardı konsere... ah gençliğim... konserin sonunda da ogün sanlısoy katılmıştı, gerçekten canlı performansı çok sağlam.
aynı zamanda almora'nın 2008'deki kıyamet senfonisi albümünde ogün'ün söylediği "iyiler siyah giyer" şarkısı da şiddetle dinlenilesi şarkıdır.
huzurla eş değerde olabilme ihtimali var, fazla yüzeysel fazla sade... coşkulu bir şekilde mutlu olmayabilirsin ama dalgalı bir hayat olmayacağını tahmin ediyorum, hep özenmişimdir basit yaşayabilenlere.
aslında düet yaptığı kişilerde bir değişime yol açmıştır o sol el, jehan barbur "gidersen" şarkısına yeni bir ahenk katmıştır mesela, ne zaman ceylan'la düet yaptı ondan sonra jehan'ın sol eline bir elektrik verildi gibi gelmiştir bana, hep de ceylan'ın söylediği şekilde söylemiştir o şarkıyı. jehan da değerli bir ablamızdır, ilk çıktığı zamanlarda yine böyle çaylak dönemlerimde pek bi severdim.
3. albümü amansız gücenik'le sesini daha çok duyurmuş ve artık "tamam olmuş bu" dediğim, kimyası değişik kadın. gerçekten bu kadının kimyası-kafası değişik, söylediği şarkıları içindeki süzgecinden süzüp de söylediğine inanırım. daha çok şarkı daha çok cover ve düet yapması gereken türüne az rastlanır sanatçı. son zamanlarda keşfettiğim mabel matiz'in gitaristi olan cihan mürtezaoğlu ile düeti "sarı söz" şiddetle dinlenilmesi gereken bir şarkıdır. 1 haftadır replay tuşu ile platonik aşk yaşıyorum. pişman değilim, yine yapacağım.
nefretle gelip yerleşirsin, kültür şoku iliklerini titretir, korkarsın sürekli memleketine gidip kendince nefes almaya çalışırsın. kısa bir süre sonra alıştığını anlayıp ölüp bittiğin memleketini aramaz hale gelirsin. vazgeçemez sevdikçe sevesin gelir. öyle bir şehir istanbul.
okunuşuna dair çeşitli söylentiler olan arama motorudur. "gagıl" diye okuyanı da duydum fakat "gogul" ve "gogıl" en alışılagelmişidir. olmazsa olmazımızdır büyüğümüzdür.
hem türk müziği, hem türk sineması için dönüm noktaları yaratmış, yeni başlangıçlara vesile olmuş türkiye'nin en önemli değerlerinden biridir. kızı müjde ar'ın annesini anlattığı ntv yapımı belgeseli mutlaka izlemelisiniz.
bu klişeyi yapmak istiyorum, belki bir gram farkındalık oluşur. eskiden çok güzel yazan insanlar vardı burda yazdıklarını okurken keyif aldığım okudukça öğrendiğim epey değerli insanlar.. eskiden dediğim 2-3 yıl öncesine kadar belki, daha sonra genç yazar arkadaşlar geldi kendi heyecanlarını acemiliklerini buraya yansıttılar(insan özenmiyor değil)
fakat yine de hiçbir şekilde eskilerin yerini tutmadı. birileri sinirlenecek belki beğenmiyorsan siktir git de diyebilirler yine de eski bir alışkanlık var. ara sıra bakmaktan hep keyif alıyorum buraya..
nevizadede bira içilebilir diye düşündük aslanım’ın üst katı, saat olarak da 19:00 şeklinde belirledik. daha şiddetli bir önerisi olan varsa belirleyebilir mekan ve saat önemli değil
bursalı bir grup sanırım en bilinen şarkısı kasvetli kutlama, şarkıyı dinlerken bana enjoy the silence’ı hatırlatıyor. buram buram kalite grup, gothic tarzları the cure tadında, gerçekten zamanın ötesinde şarkılar yapıyorlar.
son zamanlarda jakuzi ile beraber yükselişe geçen iki gruptan biri kanımca
gayet de güzel olmuş. arabada köşede sokak ortasında bir kadını para verip sikerken iyi, eylemde çıplak görmek kötü. hayırlı işler türkiye!
femen neden feministlerin marjinal insanların eşcinsellerin hoşuna gidiyor da türkiye vatandaşı insanların aynısını yapması hoşunuza kaçmıyor? neyini beğenmedin canım? gelinlik giymiş gay, maskülen kıyafetli lezbiyen, makyajlı insanlar güzel duruyor da çıplak olan hayat kadınları veya lezbiyen her ne ise bu mu çirkin durdu.
herşey el altından yürüsün gitsin nasılsa bilinmiyorum mantığı midemi bulandırdı nasıl bir ikiyüzlülükse bu.
farklı nokta atışları, net oluşu, çeşitli betimlemeleri ile hep dikkatimi çekmiştir.
hepsinin dışında on numara beş yıldız yüreği olan sevdiğim bir yazardır.
beynimde saatlerdir filler skşyor.. dün tam olarak 1 saatliğine derse ara vereyim taksimde arkadaşlarla kahve içeyim diye evden çıktım fakat eve dönüşüm bi hayli geç oldu sabah 6ydı yanlış hatırlamıyorsan... kahve diye çıkıp 1.5 litre rakı ne ara içildi nasıl o masaya oturdum hatırlamıyorum tek hatırladığım dansözün beceriksiz bel kıvırmasıydı.. masada ağır abiler vardı kalkamadım, yoksa o dansöze ağzının payını verirdim. verirdim inanıyorum kendime.
xalo ahretliğim de beylikdüzünde yeni saç tasarımları derdindeydi, mavi onda huymuş bilen bilir. ben bilmiyordum bunca yıldır öğrenmiş oldum.