fasülyeye nimet muamelesi çekmek pek doğru değidir. amma velakin öyle fasülyeler vardır ki insanın ağzı sulanır, şuuru kaybolur. işte böyle anlarda bazıları ey fasülyeye can veren rabbim diye inler...**
tanıdığınız ya da tanımak istediğiniz biri maldır ve siz o mallığı görmemek için uzun süre çaba sarfedersiniz. amma velakin o meşum an gelir ve herşey kabak gibi ortaya çıkar. ve siz de hakkaten salak lan bu dersiniz...
insanı bir makinaya ihtiyaç duyurmadan uçuracak herhangi bir şey anormal satardı. süper-kahramanlar gibi kolumuzu havaya kaldrınca uçsaydık fenamı olurdu yani? ahhh,ahh!
rivayet o ki, tom cruise ve nicole kidman filmden öylesine etkilenmişki çekimler bittikten sonra şiddetli bir kavga ardından boşanmışlar. nicole kidman'ın siyah transparan kıyafetle dansettiği sahne için bile izlenir...
an itibarı ile bıyıklı yarışmacıya içimin yağları eriyor. memleketim adana'dan tipsiz eleman çıkmaz zaten. kebap ve mandalinanın faydaları hep bunlar...
an itibarı ile hadise'nin 3'lü düellosunda tarih yazılıyor. kim seçilirse diğerine yazık olacak. bülent ersoy'un bir ben allah biliyor şarkısı uçtu gitti. bence sabaha kadar söylesinler...
tüm umudumu bağladığım gündür. mayalar trollük mü yapmış yoksa cidden bize birşeyler mi anlatmışlar, anlamamıza sayılı günler kaldı. malum tarih cidden çok yakın. ben cidden kıyamet kopsun istiyorum. keşke tüm o söylenenler gerçek olsa. bir kez de batıl olan gerçek çıksa ve sevdiklerimle birlikte siktir olup gitsem. bunu çok ama çok içten söylüyorum. ancak böylesi bir gidiş beni mutlu ederdi. sevdiğim insan, ailem, arkadaşlarım, çocuklarımla beraber. bu defa olsun bari...
ps:belki adile naşit öte tarafta bize masal da anlatır...
orta son sınıftayım. okulun basket takımı soyunuyor ve kendi aralarında şakalaşıyor. ereksiyonumu farkettim ve şok geçirdim. günler hatta yıllar sürecek eşcinselmiyim sorusunu kendime sormama sebep olan ilk anımdır...
başıma birşey gelmeyecekse hiç ama hiç güzel bulmadığım abd'li oyuncudur. bu kadar ifadesiz ve boş bakışlı bir kadının güzel bulunmasına sinir oluyorum. damızlık bir havası var. muhtemelen sevenleri tarafından az sonra linç edileceğim. haydi behlül kaçar...
adana'da kazan gevrek adıyla satılan versiyonu çok lezizdir. bu simit diğer simitlere nazaran daha serttir ve dışı parlak görünür. malesef artık adana'da dahi bu simidi bulmak zordur. zaten bende istanbul'a taşındım, boşverin...
sırbistan'ın başkenti. beklediğimden daha güzel, daha köhne, daha ucuz, daha medeni, daha faşist daha daha şehri. vizesizmiş ya diyerek aniden bilet alıp gidebilirsiniz. türkiye'den kat kat ucuza tatil yapabilimek olası. havaların sıcak olduğu dönem giderseniz çok renkli bir gece hayatı ve sokak yaşamı sizi bekliyor olacak. yemekler et -hamur işi ağırlıklı ve müthiş lezzetli. köfte, börek ve şiş kebap yaygın olarak yeniyor(isimleri de aynı). kulağınıza durmadan türkçe kelimeler çarpıyor. belgradlılar çok güzel ve atletik yapılı insanlar. avrupa ve abd'ye karşı öfkeliler. duvarlarda ab ve abd'ye küfürler var. türk olduğunuzu duyunca önce şaşırıp sonra konuşmaya başlıyorlar. çoğu insan yardımsever ve ingilizce biliyor. şehrin kenar semtlerinde neo-nazi ırkçılar var. bu manyaklar türklerden, boşnaklardan ve arnavutlardan tiksiniyor. ama genel itibariyle güvenli ve çok ucuz bir şehir. şehir halkı homofobik olmakla beraber tuna nehrinin kenarında gaylerin donsuz yüzdüğü alanlar bile mevcut. giderseniz republic square'e yakın bir yerde yani stari grad mahallesinde kalın ve bana teşekkür edin...
anketteki istatistiği baz alırsak kaba bir hesapla nüfusa oranlandığımızda sadece türkiyede zina yapan kadını taşlayarak öldürecek 2,5 milyon, hırsızlık yapanın elini kesecek 3 milyon, din değiştireni öldürecek 1,5 milyon, islamı korumak için sivilleri öldürecek 1,5 milyon insan yaşıyor. insanlar müslümanlardan neden korkuyor, önyargı var demeden önce çuvaldızı kendimize batırmamızın zamanı gelmedi mi?
halk müziğine yeni bir arayış ve nefes getirmek istediklerini söyleyen enfes grup. tüm türküleri incelikle ve duygu dolu söylemişler. öyleki dinlerken gözleriniz doluyor... ezim ezim eziliyor yüreğim türküsü bundan daha iyi söylenemezdi...
habertürk'te öteki gündem programına çıkan ismet özel'in gündeme bomba gibi düşen açıklamasıdır. trollük müessesinin şairlere kadar indiğini göstermesi açısından da eşşsizdir. hazarlar ve gagavuzlar gibi musevi ve hristiyan türkleri ne yapacağız desem onlar türk değil diyecek demekki! peki göktürkler'i falan ne yapacağız hacı desem nafile. zat ayrıca harf inkilabıyla geleceğimizin çalındığını ve türkçe diye bir dil olmadığını da belirtmiş. şahsen ben namaz kılmıyorum ve gayet türküm. ama önce insanım...*
sokak hayvanlarına gulyabani muamelesi yapan kızdır. çoğu çevreden ilgi görmek ya da sevgilisine poz yapmak için böyle tavırlar sergiler. mırıl mırıl gezen bir sokak kedisi ya da size mahsun gözlerle bakan bir köpek bu kız için potansiyel bir seri katildir. klasik sözleri bu kedi burdan gitçek ozaan, ıyyy oturamam ben buraya gibi sevgi sözleridir. böyle insanları görünce çekinmeden ağızlarına kürekle vurunuz.
islamiyet, toptan tu kaka ilan edilebilecek ya da hoşgörü öznesi olarak sunulabilecek yekpare bir din değildir. tıpkı hristiyanlık, musevilik ya da diğer dinler gibi. diğer ülkelerdeki( özellikle de hristiyan coğrafyadaki) yaygın özeleştiri yapabilme hakkının nasıl doğduğu ve hangi ortamlardan geçerek bu noktaya kavuştuğunu anlamak karmaşık ve zor bir süreçtir. islam coğrafyası 12. yüzyıla kadar bilim ve sanatta tüm dünyadan daha ileri ve saygın bir durum sergilerken endülüs emevilerinin çöküşüyle tersi bir sarmala girmiş ve tıkanmıştır. ispanya'da kurulan islam medeniyeti kadınların eğitim gördüğü üniversiteleriyle, başarılı siyasi yapısıyla islamiyete yöneltilen eleştirilerin aksini ispat edebilen yegane örneklerden biriydi. şu an yücelttiğimiz hristiyan ittifakın bu medeniyeti yok etmesiyle islamiyet aşağıya doğru yuvarlanmaya başlamıştır. ilginç ve tartışmaya açık iddialardan biri de osmanlı imparatorluğu'nun tüm arap ve asya coğrafyasını emperyal nedenlerle sömürmesi ve bu nedenle islamiyetin gerilemesinin hızlanmasıdır. bu iddia tartışmaya açıktır ama üzerinde düşünmeye değerdir. hristiyan batının şu an içinde bulunduğu özgür ve liberal ortamın dinlerinin islamiyetten daha hoşgörülü olmasıyla alakası yoktur. kilise ile uzun üren ve milyonların ölümüyle sonuçlanan uzun ve kanlı mezhep savaşları, ardından gelen reform dalgası hristiyan erki durdurmuş ve seküler düzeni yaygınlaşmıştır. islami toplumlar ise bu esnada yerinde saymış ve kibirli vaziyette elindekiyle yetinmiştir. her dinin kendine has olumsuzlukları ve bazı olumlu özellikleri vardır. islamiyetin diğer dinlerden ne çok matah ne de daha fazla kötü özelliği vardır. islam coğraftasının genelinin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal çöküntü müslümanlıkla ilgili imaja da yansımakta, malesef doğu medeniyeti eşittir yamyamlık gibi bir sonuç çıkmaktadır. kişisel görüşüm dinlerin misyonunu tamamladığı yönünde. herhangi bir dinin yaşadığımız dönem itibariyle bize bilgi ve ahlaki gelişme sağlaması çok zordur.
8 mart dünya kadınlar gününü sayfasında yazdığı bu güzide sözlerle kutlayan akp kırıkkale il başkanı mehmet demir'in beyanatı. memleketimi yöneten akp zihniyeti için emekçi kadınlar günü işte bunu ifade ediyor... zatın sözlerini değiştirmeden aktarıyorum:
" eğer onlar sizden izinsiz razı olmadığınız kimseleri aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe dövüp korkutabilirsiniz. kadınların sizin üzerinizdeki hakları ise örfe göre her türlü yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir..."
sözlükte yeniyim. lakin bazı şeyleri hayretle izliyorum. biraz eğlenmek, biraz bilgilenmek, biraz sosyalleşmek için kurulduğuna inandığım bir sözlükte böylesine gruplaşmaların olması ve kişilerin birbirinden bu denli huzursuz olması çok tuhaf. sosyal medya ve internet bazen insanın içindeki canavarı ortaya çıkarıyor. daha önceki entrylerimde söylediğim gibi nefret söylemi içermediği sürece herkes herşeyi söyleyebilmeli. aynı fikirde olmadığımız ve karakteri bizimkiyle taban tabana zıt insanlara aşık olabiliyorsak, arkadaş niye olamayalım?
bütün şarkıları aynı ton ve nağmeyle söyleyen hacı şarkıcı. yüzüne baktıkça içim sıkılıyor. kezban'ların sevdiği romantik şarkılar genelde mustafa ceceli ve farhat göçer'den çıkar. nice hanzo düğün töreninde gelin ve damatın ilk dans şarkısını ceceli ağabeyimiz söylemiştir.
kapitalist düzenin hepimize hediyesi olan dayanılmaz tiptir. elinde yeni nesil akıllı telefonu, etiket değeri taşıyan mesleğiyle böbürlenerek gezer durur. herkes ona hastadır. kitap falan okumasa da spor salonuna gidiyordur. facebook'ta falan yurtdışı tatil fotolarını paylaşır. festival filmi ne yeaa der, en ucuz hollywood filmine popcornuyla koşar. politikadan nefret ediyorum derken birilerinin onu yönettiğinden haberi bile yoktur. ya hiç eleştirmez ya da sürekli bok atmak için konuşur. araştırıp öğrenmez. nasılsa google'dan herşeyi çözmüştür. twitter'da özlü sözler paylaşır. onu büyüten ve götünü kaldıran en temel şey cehaletidir. aslında özgüveni değil egosu büyüktür. bence korkmayın ağızlarının ortasına vurun...
yakalandığında devletin hizmetine hazırım diye uçaktaki ajanları yalayan şahıs. böylesi oynar başlıklı bir liderdir. aynen jitemciler, korucular ve diğerleri gibi... bizim, onların, hepimizin kanını içip dışardan izleyenlerden sadece birtanesi. ama önemli birtanesi! kürt sorununa sahip çıkmak güzel, empati iyi birşey ama abdullah öcalan ve pkk güzellemesi yapmak ne zamandan beri sağduyulu solculuk oldu?
güzelim denizini ve doğasını yazlık sitelere kurban vermiş, harap şehir. öylesine kötü ve çarpık bir yapılaşma vardırki kilometreler boyunca 15-20 katlı apartmanları tarlaların dahi içinden fışkırırken görürsünüz. onlarca yıldır devam eden kötü belediyecilik ve para hırsına kurban gitmiştir mersin. yazın yazlıklara hücum eden nüfusu kaldıramayan mersin'de, denizin rengi bildiğiniz kahverengidir. kent merkezinin onlarca kilometre dışında bile uyduruk bir sürü site olduğu için deniz bir türlü temiz kalmaz mersin'de(buna birde sanayiyi ekleyin). son 15 yılda güneydoğudan alınan yoğun göçte şehrin altyapısını ve sosyal hayatını yaralamıştır. yazlıklar öyle abartıldığı kadar türkiye karması değildir. mersin'de siteleri en çok adanalılar doldurur. sonra sırasıyla antep ve kayserililer gelir. tabi birde ege ve akdeniz'in pahalı beldelerinden ev alamamış ankaralı memurlar vardır ama onlar azınlık kalırlar. son yıllarda şehre arap ülkelerinden yoğun bir ilgi vardır. 2013 yılında mersin'de yapılacak olan akdeniz olimpiyatları mersin'in altyapı sorunlarını çözmesi için son şans olabilir. herşeye rağmen mersin, bir akdeniz kentidir ve güzeldir. memleketim adana'nın deniz kıyısında oturan hırpalanmış kızkardeşidir o.