aslında olan olay şudur, alice magic mushroomlar toplamaktadır o büyük bahçesinde ve bunlara bağımlı olmuştur, çünkü bunu evlendireceklerdir, bu da derki "f..k you, i am going wonderland" ve yer durur anam bu mantarları ve başlar maceraları
matt damon'ın bebe kafası yine ön plandadır oysa interstellarda bunu törpülemişlerdi, saçı uzundu galiba veya sakalı vardı ama bebe suratı yoktu, oysa the martian da çok ön planda, unacceptable
salak benzetmedir, lut kavmi örneğine inanmakta salaklıktır, yaratıcı o kadar mı habersiz kendi yarattıklarından da sadece belli bir bölgenin insanlarını yok ediyor, eşcinselliği istemiyorsa yaratmasın la, bu kadar mı aciz bir yaratıcı var, lut oldu da noldu, dünyanın her yanından eşcinseller çıkıyor, engelleyememiş demek ki zamanında *
son dönem kanser hastasının yakını olmak, bazen artık zamanının dolduğunu anlar, yakında gideceğini bilir, yine umudu vardır, ama yakını biliyordur, mutlu sonu olmayan bir yola girilmiştir, bu yolu olabildiğince rahat ve huzurlu almaya çalışırlar ama yapılan her harekette, söylenen her sözde, alınan her nefeste sona biraz daha yaklaştıklarını bilirler, akıldan çıkmayan bu bilgi sürekli rahatsız eder, huzur bozucudur, istenilen tek şey acı çekmemesidir, gülümsemesini istemektir, o gülümsemeyle dünyalar sizin olur, onun mutluluğu sizin mutluluğunuzdur ve bu daha önce hiç hissedilmediği kadar hissedilir, bir süre sonra yolun sonu bir kurtuluşa dönüşür, tüm acıları ortadan kaldıracak bir kurtarıcı olur ölüm, ölümü belki de seversiniz bu yönüyle, acısını alıp gitmiştir ve bir daha acı çekmeyecektir
sonuna kadar, gittiği yere kadar israfa devam, itibardan önemli değil, üstelik ak saray beyaz saray dan büyük bir kere, tabi ki daha fazla harcama olacak, tabi ki daha güçlü olduğunu gösterecek, her şeyin en iyisi tabi ki onlardan gelecek, "kibirli" bulunmalarını anlayamıyorum , neresi kibir bunun, neresi israf, yay
başrolünde the office'ten hatırlanabilecek ellie kemper'ın oynadığı 2015 yapımı komedi dizisi.
konusu ise: kimmy, 15 yaşındayken evinin önünden, kıyamet günü geldiği ve artık kimsenin hayatta kalmadığını iddia eden papaz tarafından kaçırılır ve kendisi gibi 3-4 kadınla bir yer altı sığındağında yaşamaya başlar. tabi bu hapsedilen kadınlar, 1800lü yıllardaki gibi bir hayat sürmeye mahkum kalıp dışarıdaki hayattan mahrum kalırlar. 15 sene sonra fbi tarafından kurtulan bu "köstebek kadınlar"dan olan kimmy, kendisini büyük bir pozitiflikle new york'a atar ve olaylar gelişir.
gerek kimmy ve ne kadar kötü olursa olsun durum her şeye pozitif yaklaşımı, gerek kimmy'nin ev arkadaşı titus'ın mükemmelliği ile epey komik, eğlenceli bir yapım. öyle ki, 13 bölümlük netflix yapımı olmasına rağmen hemen 2.sezon onayını almış bulunmakta. bu kadar iyi bir senaryoda herhalde tina fey'in de olmasının etkisi büyük. ayrıca inanılmaz komik, anında insanın beynine kazınan bir açılış müziği bulunmakta, izlenilesi!
benim için en önemli olan müzisyen. ayrıklığıyla, background'ıyla, söyledikleriyle, ilk çıktığında ve daha sonraları kendisini hazmetmekte zorlanan bu endüstri de herşeye rağmen taviz vermeden ayakta duruşuyla, yazdıklarıyla, aktivisit kişiliğyle, yaptığı kötü albümlerle idol alınacak bir insan.
şu an under the pink isimlii ikinci albümünü dinledim tekrar, yes anastasia'yı dinlerken, 15 yıl önce ilk dinlediğin anki gibi tüylerimi diken diken edebiliyor. spark hala daha rahatlatıyor, ın the springtime of his voodoo hala daha dinlediğim en çarpıcı ve deneysel işlerden biri.
iyi ki çıkmış karşıma müzikleri. crucify'daki kendini cezalandırmak için dini seçmesi beni korkutsa da ilk başta, öyle bağlamıştı kendisine.
ve sözlerimi de yes, anastasia'nın son kuplesiyle bitirelim.
"we'll see how brave you are
we'll see how fast you'll be running"
horde ve allience'ın ittifaka varıp orgrimmarı kuşatmasında yaptığı talihsiz açıklamalar sonucunda horde'un kendisine biat etmiş kısmını da aleyhine döndürdü hatun.zaten teldrassil'i ateşe veren bir dengesizden ne beklenirdi ki.
ama esasen ne kadar tehlikeli olduğunu frozen throne'da lich kingi döverek gösterdi. ben şahsen helm of domination'ı kendisi için almasını ve lich queen olmasını bekliyordum ama tuttu miğferi ortadan ikiye yardı ırıspı.
bakalım şimdi ne olacak, sylvannas'ın ortaklık kurduğu shadowlands efendisi kim? ne üzerine ortaklık kurdu? bwonsamdi'nin patronunun slvannas ile ne alıp veremediği var?
ve hepsinden de önemlisi nzoth'u neden bu kadar kolay harcadın ey blizzard, bok gibi şirketsin vallaha.
star wars evrenine bir türlü ısınamamış kişilere bile kendini sevdirebilecek 8 bölümlük disney+ dizisi.başrolde de game of thrones ve narcos dizileriyle tanınan pedro pascal var.
feminen olduğu için mi eşcinsel etiketi vurulmuş hemen. feminenlik = eşcinsellik mi? ilk bölümde eşcinsel olduğuna dair bir diyalog görmedim ben. karakter modacı ve stilist sanırım. her ne olursa olsun feminen olması eşcinsel olduğunu göstermez. bu kafaya göre her sert tavırlı kadın da lezbiyen zaten.
iş görüşmem olumlu sonuçlanmıştı. virüs sebebiyle kaynadı gitti. ayrıca son üç aydır evdeydim. askerden yeni gelmiştim. 80 kişilik koğuşlarda yattıktan ve o 80 kişinin problemleriyle komutanım diğer komutanlarla çay içip, muhabbet edebilsin diye ben bizzat kendim ilgilendiğim için* pek insanlarla görüşmek istemedim. erkek görmek hiç istemedim. sadece iş arıyor, iş görüşmelerine gidiyordum. zaten karantinada gibiydim. insanların daha 1 haftada benim yaşam stilime karantina demesi bana koymuyor değil*. eminim benden daha kötü durumda olan insanlar vardır. o yüzden bunları kafamda büyütüp de şımarıkça davranmak istemiyorum. sağlık çalışanlarının hala bizim için kendilerini tehlike atıyor olmaları bile bunu yapmamak için yeterli bir sebep. herkes için zor bir süreç bunu anlıyorum ama yine de bir şekilde kendimizi motive etmek zorundayız.
ablamla asansörün kalacağından çok korkardık onun için daha az ağırlık binsin diye tek ayak üstünde dururduk hep ta ki bir komşu görüp salaklığımızı düzeltene kadar.
devlet tarafından koronavirüsten korunmak ve yayılımını azaltmak için dağıtılan tıbbi malzeme, çok güzel, dağıtılsın, insanlar kullansın, kimse hasta olmasın, hersey yakın zamanda normalde dönsün, ama anlamadığım bir nokta var, belki benim aptallığımdandır , bu maskelere neden "ücretsiz" deniyor, bunlar vergilerle alınmıyor mu, sonuçta zaten bana bakmakla yükümlü bir kurum neden buna ücretsiz diyip bir lütuf bahsediyormus gibi davranıyor, tabi bunlar kişisel fikirler, belki bu günlerde evde kalmanın sıkıntısını yasıyor olabilirim, düşüncelerim saçma olabilir
hoşlanmak, sevmek ve diğerleri elde değildir, napacaksın, hoşlanabilirsin, sevebilirsin, severken belki nefret de edebilirsin ama sende kalsın bunlar, eyleme geçmeden önce düşün ( ya da düşünme, who am i to judge, bitch!!!)
değerlerin, inançların, kişiliklerin, hayatların, yapılanların, söylenenlerin, düşünülenlerin, yazılanların her birinin kendi içinde çelişmesi; afrikadaki açlığa üzüldükten yarım saat sonra mcdonalsda veya burgerkingte yemek ya da şehitlerin arkasından iki gün üzülüp üçüncü gün normal hayatına devam etmek, kadınların amına koyup anneler günü kutlamak, elinde kimsede var olmayan bir ton şey olması ve daha fazlasını istemen, su sıkıntısı çeken yerler olmasına rağmen suyu eğlence için kullanmak, insanların kutsallığına inanıp sonra belli şeyler için öldürmek, dürüstlüğe doğruluğa önem verip bir eşcinsel-kadın-transeksüel-öldürüldüğünde duymamazlıktan gelme, ilgilenmeme, kürtçenin gerçek olmadığına inanmak *, eşitlikten bahsedip iki saniye sonra eşitliğin amına koyma ............ ikiyüzlülük sarmış her tarafımızı, ya da malız,ya da kapitalizm.
sıkıcı değil mi ya? neden seni gercekten anlayabilecek biriyle birlikte olmuyorsun? gerçekten böyle mi hissediyorsun? değişebileceğine inanmıyor musun? yani hayata sırf üremek için mi geldik, hayatın anlamı bu mu?
bilip bilmeden doktora bok atmaya gerek yok, o hastaye sadece doktor bakmamıştır, başka sağlık görevlileri, sekreter, hasta bakıcı da ordadır, herhangi biri olabilir, doktor da olabilir olmayabilir, direk doktoru suçlamak doğru olmaz