canımıza yetti artık dediğim terör saldırısıdır. yani yüzsüzlüğün bu kadarı olmaz artık. başka bir ülkede milyonuncu kez istifa etmişlerdi. bizde sadece lanetliyoruz. lanetlemek hiçbir şeyin çözümü değil. hiçbir şey çözülmüyor bu ülkede. öldüğümüzle, patlatıldığımızla, tarandığımızla kalıyoruz.
izmir valisi erol ayyıldız ise 'çok az bir zayiatla atlattık' diye açıklama yapmış. birincisi zayiat kelimesini kullanması bile cok yanlış. yitik kayıp anlamında olsa da şehidimiz var de be adam. bişey de ne bileyim. elden cıkan malmış gibi konuşma yani. 100 kişi de ölse 2 kişi de kaybedilen can sonuç olarak. kendi karın çocuğun ölse yine zayiat der misin acaba ?
çok yazık bu ülkeye bu ülkenin insanına. korkmayayım çıkayım sokağa hayatıma devam edeyim diyorsun ama bir yandan da bir gün bana da denk gelecek biliyorsun.
timi pâll adlı kadının yaptığı muazzam çalışma. elbette ki kadına bakış açısıyla ilgili birçok mesaj içeriyor çalışma. dokuz ay boyunca sadece adet kanı, tamponları ve parmaklarını kullanarak yaptığı çalışma hakkında şunları söylemiş; 'tek bir damlayla acının güzelliğini, tüm vücuduma bereketi getiren adet döngüsünün kıymetini anladım. yumurtalıklarımın işlevini yitirmiş dokuyu her ay adet kanamasıyla atması, biyolojik bir son ve sonun başlangıcını yaratmamda bana ilham verdi.'
aslında daha öncesinde de böyle birçok çalışmayla karşılaşsak da bu çok farklı ve güzel olmuş. tebrikler.
anneannemin ellerinden yediğim dünyanın en mükemmel yiyeceği. belki şırdandan sonra en mükemmel. biz adana mersin yöresi insanının bu hamur ve bulgura olan aşkı ne olacak ama ya. neyse bazlama börek gibi aynen mayalı hamurumuzu cok büyük değil bir servis tabağı büyüklüğünde açtıktan sonra sac üzerinde pişiriyoruz. ardından hemen sana ile yağlayıp içine özel hazırlanan ve tarifi sır niteliğinde olan özel iç harcımızdan ekliyoruz. şaka şaka sadece çok lezzetli olmasının sebebi çökeleğin kavrulmuş soğanla olan mükemmel dansı. patateslisi de mevcuttur ayrıca. ama tercihim hep peynirliden yana.
mersin yöresine özgü yörük yemeği. sulu kısır. ama içine kavrulmuş küncü ve tahin de katılır. yaz günüyse buz ve haşlanmış lahana ile servis edilir. alışık olmayan insanlar için görüntü pek hoş olmasa da lezzetinden geçilmez adeta.
güzel şehrimiz mersin için söylenen güzel sözdür. mersinde yollar sahil yolu, 1. çevreyolu, 2. çevreyolu diye denize paralel ilerlerken bu yolları büyük bulvarlar keser. doğal olarak nerden yürürseniz yürüyün en sonunda hep denize varacaksınızdır.
mersin'in silifke ilçesinin narlıkuyu beldesinde bulunan devasa çukurlardır. bu çukurlar zamanında yer harekeleri ile çökerek oluşan obruklardır. cennet ve cehennem obrukları diye de adlandırılırlar. cennete inilebilirken cehennem çukuruna inilmez. cennet çukurunun dibinde** bir kilise bulunur. kilisenin giriş kapısı üzerindeki 4 satırlık kitabede, bu kilisenin v. yüzyılda paulus adında dindar bir kişi tarafından meryem ana'ya ithafen yaptırılmış olduğu yazılmaktadır.
cehennem cukuru ise 110 metredir. mitolojiye göre; zeus, alevler kusan yüz başlı ejderha typhon'u buradaki bir kavgada yendikten sonra, onu etna yanardağı'nın altına sonsuza dek kapatmadan önce bir süre cehennem çukurunda hapsetmiştir.
mersin'in eski hipster sokağı. şimdilerde bir iki dekoratif lamba ve sütunlarla renklendirseler de eski ruhu yoktur. tantuniciler, nargile kafeler sıralanmıştır. en sonu tabiki de denize cıkar. (bkz: sokakları denize çıkan şehir)
tarihi ise şöyledir; ertuğrul fırkateyni'nin 1890'da japonya'nın kushimoto kenti yakınlarında batmasının ardından temelleri atılan türkiye ile japonya arasındaki dostluk ilişkilerinin somut bir örneğidir. osmanlı sultanı ii. abdulhamit'in emriyle 1890 yılında japonya imparatoru leiji'ye şeref nişanı sunma görevini tamamlayan türk heyetini taşıyan ertuğrul fırkateyni, yurda dönerken fırtına nedeniyle kushimoto açıklarında "deniz şeytanı diye adlandırılan kayalığa çarparak batmış, kazada amiral osman paşa ile birçok kaynağa göre 587 türk denizci hayatını kaybetmiştir.
japonya'nın kushimoto şehrinde de mersin isimli bir sokak bulunmaktadır. her yıl mersin japon kültür derneği bir dizi etkinlik düzenler bu sokakta.
ayy nolmuş diye koşup geldim hemen. güzeller güzeli memleketim. geçen günlerde tarihinin en feci sel faciasını yaşadı. bütün yıl alacagı yağışın yarısını 2 günde yağdı. daha kötü facialar görmez umarım.
gelelim güzeller güzeli mersin'imize. şimdi ilk olarak mersinlilerin memleketlerine bağlılıklarını ve ne kadar büyük bir sevgiyle dolu olduklarını kabul etmeniz lazım. en çok biz seviyoruz memleketimizi. çünkü mersin sokakları denize çıkan şehirdir. şuanki güncel nüfusu 1.758.310 olsa da şehre yerleşen suriyeliler ile çok çok daha fazla olduğunu düşünüyorum.
elbette herkesin sevdiği ve bayılarak yediği meshur yemeğimiz tantuni başta olmak üzere batırık, sıkma, sarımsaklı köfte, fındık lahmacun, ve daha milyonlarcası. narenciye cenneti olan mersin'in ayrıca anamur muzu da meşhurdur. türkiyedeki yerli muz üretiminin büyük bir kısmını anamur oluşturmaktadır. tatlılara gelirsek de cezerye, kerebiç, taş kadayıfı sıralanabilir. künefe ve bici bici de her yerde ulaşabileceğiniz diğer alternatiflerdir. ancak mersine has değil çukurovaya özgü lezzetlerdir. mersine gelirseniz kesinlikle kushimoto sokağı girişindeki ak kafede atom içmenizi öneririm.
allahım nasıl da özledim ama. cennet cehenneme giderken yörük kahvaltıcılarında kahvaltı yapmayı, pozcu da dolanıp, marina da kahve içmeye gitmeyi. güzeller güzeli şehrim**
4.5 yıldır kullandığım telefonum artık çalışmıyor. hani dibine kadar sıyırıp son damlasına kadar tüketirsin ya aynen onun gibi. ekranı dalgalanıp kapanıp bir daha açılmayana kadar kullandım s3 ümü. gayet de iyi anlasıyorduk aslında. şuan insanlarla iletişim kurabildiğim tek yer. facebook. bilgisayarımı yanımda taşıyorum falan. oysaki yeni yılda çok paramız olursa diye ne hayaller kurmuştuk yukardakiyle***
kadıköy belediyesi bünyesinde bulunan engelli merkezindeki birim. bu sene aldığım social work dersi kapsamında burayı keşfettim. sosyal sorumluluk bünyesinde görme engelli vatandaşlar için hazırlanan sesli kütüphaneye sesli ve yazılı olarak yardımda bulunabiliyorsunuz. sesli kütüphanede kütüphane bünyesinde bulunan kitapları sesli bir şekilde okuyup sesinizi kaydederek kütüphaneye katkıda bulunuyorsunuz. çok verimli geçen ses kayıt oturumları sonucu hem görme engelli bireylerle hem de merkezde çalışan diğer bireylerle iletişim içinde olup, empati yapma ve farkındalılık oluşturma adına çok güzel bir çalışma. tabiki de yine kadıköy belediyesi bünyesinde.
bazı şeylerin özel ve güzel olduğuna inanmıştım. her şeyin düzelebileceğine inancım tamken, elimden gelen her şeyi yapmama rağmen olmadı. o kadar kırgınım ki. hayatımda hep yalnız olduğumu düşünmüştüm, uzun bir süre karşı çıktım, direndim ama zamanla o kadar bağlanmışım ki bu düşünceye, kötü günlerimi yalnız geçireceğimi hiç düşünmüyordum. artık çabalayamıyorum bile. kendimi böyle savunmasız bıraktığım için o kadar kızgınım ki.
ben artık bir köşede gizli gizli gözyaşı döküp mutsuz olmak istemiyorum sözlük.
yalnız isek kendimiz seçmişizdir. yalnız olmamız ve kendi yolumuzu yürümemiz, yolun sonunda da kendimizi tamamlamamız gerektiği için yalnızız. su akar yolunu bulur. tek başına tamamlanamayan diğer yarısını tamamlayacak olanları bulur.
vücut tarafından yoğun strese karşı verilen bir savaş olan bu sendrom, kalp krizine benzer bulgulara sahiptir. 1990 yılında japon hiraru sato tarafından keşfedilmiştir. tıptaki diğer adı (bkz:apikal balon sendromu) dur.
kişinin sürekli olarak kendini bitkin ve mutsuz hissetmesi, dinlenmekle bile kendini iyi hissedememesi gibi sorunlarla ortaya çıkan bir durumdur. (bkz: bağışıklık sistemi) önemlidir.
sözlükteki naftalin beyinli yazarlarımızın artık yazmamaları gerekiyor. sözlüğün eski zamanların beri yazan bu yapışkan insanlar bir sülük gibi sözlüğün kanını emiyor. yeni olan her yazara düşmanlık besleyip sözlükte gergin bir hava yaratıyorlar.
lütfen bi salın artık. gençlerin önünü açın. sizin vaktiniz geçti.
akıllara özlem tekin ablamızın "aşk her şeyi affeder mi?" şarkısını getiren başlık olmuştur. aldatmanın altında yatan sebepler de gözden geçirilmeli misal bağlanmaktan kaçmak gibi skdkdh. neyse şarkı sözümüzü iliştirelim.
çok üzgünüm istemeden seni dün gece aldattım kim olduğu mühim değil sana bağlanmaktan kaçtım
çok üzgünüm istemeden bir bakışa aldandım inan bana bütün sabah pişmanlıktan ağladım
aşk herşeyi affeder mi dersin zamanla geçer mi güzel günlerin hatrına aşk herseyi affeder mi.
ilk olarak boşluk bırakmadan, gözü yoran uzun destanlar yazarsanız kimsenin okuyası gelmez zaten. bunun kitap okumakla alakası yok bence.
herkesin kitap okuma şekli farklı olabilir. evet bir kitabı eline alıp sayfaları çevirerek okuması hoş bir duygu ancak artık teknolojinin pik yaptıgı bir çağdayız. kindle veya tablet gibi cihazlarda milyonlarca e-booka ulaşılabiliyor.
son zamanlarda çıkan "dostoyevski okumayan insanla konuşmak" yok "hegel'i bilmeyen insanla sevgili olmak" gibi türeyen başlıklardan gına geldi. belki o adam senin hakkında bir kelime edemeyeceğin bir konu üzerinde master yapacak kadar bilgili. belki her gün atom fiziğiyle ilgili makaleler okuyor.
kendi standartlarına uymayan insanlara "cahil" demek de yeni moda oldu sanırım. genelleme yapıp insanları bu genelleme havuzunda yargılamadan önce çok kitap okuyarak geliştirdiğiniz beyninizi kullanıp bir düşünün bence.
an itibari ile ysk denen sözde kurumun kararı ile gerçekleşen olaydır. millet iradesinin ve demokrasinin yok sayıldığı, onlarca insanın aptal yerine konulduğu korkunç bir olay.
gelecekte utançla hatırlanacak bu karar için, cb ve akp sokakta mız mızlanan bir çocuk gibi yenilgiyi kabul etmemiş, "tek adam rejimi" nin gücünü kullanarak seçimleri iptal ettirmiştir.
artık gerçekten hiçbir şeye inancım kalmadı. lanet olsun böyle işe ya. günlerce ysk merkezlerinde çuvalların üzerinde oylar çalınmasın, bir şey olmasın diye uyuyan insanların emekleri her şey bir anda yok oldu. sırf hırs için. hırsınızda boğulursunuz inşallah.
gecenin olayı kesinlikle madonna'nın sahne alması vs değildi. izlanda'lı anti-kapitalist, distopik-tekno, bdsm grubu hatari'nin televote oylarını aldıktan sonra filistin atkıları açmalarıydı. ekrandan o kadar hızlı gitti ki görüntüleri ne olduğunu şaşırdık. kesinlikle gecenin önüne geçen bir olaydı.
onun dışında yarışmaya gelirsek italya'ya baya üzüldüm. ama işte anadilde katılan şarkılarda hep böyle oluyor. ki italyanca olmasına rağmen akılda kalan bir nakaratı ve alkışlı ritmi vardı. mahmood kalp kalp
gelelim isviçre'ye. aslında birincilik beklemedim ama çok keyifliydi şarkı. bence hak ettiği sırayı kazandı. ne fazlası ne azı. ayrıca luca hanni oldukça sempatik ve tatlı bir adamdı.
bir diğer güzel adam da azerbaycan'ı temsil eden chingiz. şarkı kesinlikle çok iyiydi. ayrıca robotik kollarla yapılan showa bayıldım. şarkısı da sesi de çok güzeldi. dinlerken seneye azerbaycan'da mı yoksa demedim değil. ama yine hak ettiği puanı alamayan bir şarkı oldu.
bana göre en en güzel şarkıya sahip olan ülke kıbrıs'tı. geçen sene eleni foureira ile 2. olan kıbrıs bu sene çok benzer bir şarkıyla katılmıştı. geçen sene de favorim kıbrıs'tı bu sene de öyle oldu. aslında tam kıbrıs da denemez çünkü hepsi yunan şarkıcı ama yine de en başarılı şarkılar hep onlardan çıkıyor. bu şarkı sanki şey gibydi kanka ödevini alabilir miyim? al ama biraz değiştir belli olmasın
genel olarak organizasyon çok başarılıydı. çok güzel ev sahipliği yaptılar bence. şarkılardan önce şarkıcıların da dahil olduğu küçük tanıtım videoları çok güzeldi. şarkılardan çok "acaba ne çıkacak sırada?" diye merakla onları bekledim. birinci olan hollanda'nın şarkısına vasat diyebiliriz. ama belki dinledikçe güzelleşir bilemiyorum.
yazmaya değer görmediğim ama yine de beğendiğim ülkeler ise; malta, rusya, estonya, belarus,fransa, ispanya.
an itibari ile ysk denen sözde kurumun kararı ile gerçekleşen olaydır. millet iradesinin ve demokrasinin yok sayıldığı, onlarca insanın aptal yerine konulduğu korkunç bir olay.
gelecekte utançla hatırlanacak bu karar için, cb ve akp sokakta mız mızlanan bir çocuk gibi yenilgiyi kabul etmemiş, "tek adam rejimi" nin gücünü kullanarak seçimleri iptal ettirmiştir.
artık gerçekten hiçbir şeye inancım kalmadı. lanet olsun böyle işe ya. günlerce ysk merkezlerinde çuvalların üzerinde oylar çalınmasın, bir şey olmasın diye uyuyan insanların emekleri her şey bir anda yok oldu. sırf hırs için. hırsınızda boğulursunuz inşallah.
bomboş kıro bir adam. bir içerik de üretebildiği yok. iki gözü renkli diye ergenleri düşürüyor işte. "yeteneksizlik is the new trend" akımının öncüsü olabilir bu şahıs o derece boş.
yalnız yaşayan herhangi bir insanla bir gayin hiçbir farkı yoktur. o yüzden yalnız yaşayan gay başlığını protesto ederek buraya yazıyorum.
şuan ki şartlarımla yapamadığım ama bir gün yapacağıma inandığım eylem. kendi başına yaşamak. sadece sana ait bir yer. çok güzel olsa gerek. yalnızlık çoğu zaman sevdiğim bir şey değil ama bir evi paylaşması da çoğu zaman zor.
kendi evimin içinde kendi mutluluklarımı yaratacağım günler umarım bir an önce gelir. şuraya yalnız yaşamakla ilgili şu güzel illüstrasyonları bırakıyorum
allah kimseyi aç gezerken, evine et süt alamazken suriyelileri savunacak kadar rezil bir konuma düşürmesin. yazık.
edit: hiç bir zaman giremeyeceğimiz ab'ye yaranmak için suriyelileri kendi ülkemizde tutmak da ayrı bir rezillik. "omo poroyo ab veroyo" amk babasının hayrına vermiyor heralde. suriyelilerin pislikleri kendilerine bulaşmasın diye veriyor.
edit 2: bazı yazarlarımızın (bkz: pollyannacılık) oynamayı çok sevdiğini gösteren başlık.
allahım nolur en çok artılanan entrymin "reynmen" ait olmasını istemiyorum. lütfen artılarınızı geri alın arkadaşlar. rezillik yani daha güzel girdilerim var. yapmayın bunu bana nolursunuz*