enerjisine hayran kaldığım en kısa zamanda düzenleyeceği ağrı zirvesinde buluşmak için can attığım 2 haftadır cumartesi aksamlarımı güzelleştiren güzel adam... tanıştığımıza çok memnun oldum sen hep gel yahu ankaraya güzel bir ekip olduk valla *

10 şubat 1957 doğumlu sinema oyuncusu 70ler ve 80lerin türk filmlerinin vazgeçilmez oyuncusu. duru ve saf bir güzelliği vardı... vardı diyorum çünkü 7 mayıs 2016 da aort yırtılması şikayetiyle kaldırıldığı hastanede 15 mayıs 2016 pazar sabahı saat 07.15 de hayatını kaybetmiştir. sabah uyandığımda aklıma gelmişti acaba son durumu nasıl kahvaltıdan sonra bakayım diyordum ki az önce haberlerde öğrendim. çok üzüldüm...

eski sevgilimin doğum günümde hediye ettiği kitap. hala kütüphanemde duruyor bir gün okumayı umut ediyorum ama elime kitabı her alışımda hayatımdan nasıl gittiği aklıma geldiği için okuyamıyorum.

an itibariyle haber sitelerinde yer alan üzücü haber. demirören avm önünde gerçekleşmiş olay, olay yerine çok sayıda ambulans sevk edilmiş umarım kimseye bir şey olmamıştır.

18.45 de güvenparkta meydana gelen ve kıl payı kurtulduğum patlama. kızılaydan eve gitmek için oturduğum mekandan otobüs durağına yürümek için kalktım sokağa çıktığım sırada çok büyük bir patlama sesiyle birlikte kaos ortamı oluştu. herkes birbirinin üzerine doğru patlamanın olduğu yerin ters istikamete koşmaya başladı. arka yollardan taksiyle zar zor eve döndüm ve yayın yasağı geldiğini duydum.

uzun zaman sonra evli ve öfkeli dizisi sayesinde tekrar gördüğüm* eskinin chaser şimdilerin bildiğin en seksi bearı olan oyuncu. aman tanrım o hamam sahnesi ardından da takım elbise içerisinde ne seksi olmuş öyle...

emel ile yeniden albümü projesi kapsamında 1995 senesinde abdullah oğuzun çektiği muhteşem klibini aynı ekiple yeniden 2016 versiyonunu önümüzdeki günlerde izleyeceğimiz muhteşem sezen aksu şarkısı.

hırs çok kötü bir şey sözlük... hele para hırsı en kötüsü sanırım. şöyle anlatayım kısaca 9 senedir hayatımda bir kangren olan işimi geçtiğimiz nisan ayında radikal bir kararla bırakma kararı aldım.* tabi bu kadar yılın gidişi bir divaya yakışır olmalı diyerek bir avukat arkadaşımla anlaşarak özlük haklarımın yerine getirilmemesini gerekçe göstererek noter ihtarı eşliğinde bir dava açarak vurdum kapıyı çıktım. buraya kadar güzeldi 9 sene aynı işi sevmediğim patronlarım ve iş arkadaşlarıma rağmen yapmanın bir dinlenme süreci olacaktı tabi... kafama eseni yaptım o sırada gezdim, yedim, içtim e tabi bunların bir maliyeti oldu* neyse bu süreç bittikten sonra kafama göre bir iş bulamamıştım 5. ayın sonunda, eski bir müşterim* aradı ayrıldığım iş ile ilgili tecrübemi kullanarak freelance olarak çalışabileceğim bir proje olduğunu söyledi, iyi de oldu bu süreçte ayrıldığım işimdeki aylık ücretimin 3 katını 10 gün gibi kısa sürede kazanma fırsatım oldu, bu iş bitince birkaç proje daha yaptık birlikte kendime bir kota koydum ve 5. proje sonunda kendime ofis açmayı hedefliyordum ki 15 senelik en yakın arkadaşım kuzeni vasıtasıyla araba alım satımı işine girmeyi teklif etti... ciddi bir miktarada kazanacağımızdan bahsediyordu tamam dedim istediği rakamı vermek için eski işimde dişimden tırnağımdan arttırarak hala kredisini ödediğim arabamı satıp parayı yolladım. karlı bir işti devamı da geldi 3. satışı da yaptık ama bu 3. satışta ufak bir zarar ettim. sonra bu arkadaşımın kuzeni yine beni aradı ve son işten ettiğim zararı kapatmak için yardım edeceğini söyledi* ama yüksek bir miktarda para lazım olduğunu filo tarzında bir iş olduğu için en az 4 araba almam gerektiğini söyledi, başta da dedim ya hırs çok kötü bir şey diye... o hırs yüzünden* adamın söylediği parayı denkleştirmek için bankadan iyi bir miktar da kredi çekerek adama parayı yolladım... kış sezonu diğer yaptığım proje işi de gelmiyor 3 hafta geçti aradan adamı arıyorum sürekli bir noter ismi verecek alt tarafı gidip arabamı alacağım... yok yok yok.... 3 hafta önce cuma günü telefon tamamen kapandı, kuzeni olan 15 yıllık arkadaşımı aradım hemen akşam buluşalım dedim... akşam arkadaşımın evine gittiğimde resmen bir cenaze evi havası vardı, arkadaşım yüzüme bakamıyordu tahmin etmiştim zaten... duymaya hazırlıklı olduğum şeyi söyledi, bv kuzenim seni, beni ve yaklaşık 15 kişinin paralarını bu şekilde dolandırıp kaçtı dedi... canın sağolsun demekten başka bir şey yapamadım.... hırsımın kurbanı oldum...

sadece bu değil tabi, bankaya yüklü miktarda kredi borcu bir yandan, işsizlik bir yandan kara kara düşünmeye başladım ama ona bile vakit yoktu çünkü kredinin ödemesine 1 aydan az bir süre vardı. daha önce ücreti az ve 10 sene önce bıraktığım bir sektörde olduğu için reddettiğim işi kabul etmek zorunda kaldım... siz siz olun hırsınıza özellikle de daha çok kazanacağım diye para hırsınıza asla yenilmeyin az olsun sizin olsun yeter... şimdi daha iyi anlıyorum ve bu dersi bu şekilde almak gerçekten çok acı oldu, birkaç hafta öncesine kadar lüks araba alma hayalleri kurarken şimdi otobüs saatlerini takip etmek için telefonuma uygulama kurmak gerçekten de sağlam bir tokat oldu bana ayılmam için... geçici bir süreç 1 seneye kalmadan eski iş yerime açtığım dava sonuçlanacak ve bankaya olan borcumu kapatıp muhtemelen şimdi çalıştığım işi bırakıp eski sektördeki işime benzer bir işe bakacağım yaşanması gereken bir süreç...

16 yaşındaydım microsoft chat'in gay kanalında tanışmıştık, adı şahindi cep telefonuyla mesajlaşır bazen de konuşurduk. bana e-maille kendi fotografını göndermişti, hala gözümün önünde canlanıyor bir çekyat üzerinde altında kot pantolonu * üzeri çıplak* uzanmış. bu fotografı 1.44 mblık bir disketle* okulda bir arkadaşıma gösteriyordum bilgisayar atölyesinde tenefüste, o sırada din kültürü hocası aniden sınıfa dalmıştı... çok korktum kim bu diye sordu kuzenim askerde demiştim. bir daha böyle fotograflar yollamasın dedi ve çıktı sınıftan. bir süre daha görüştük telefonla, kendisi bodrumda barmen olduğunu söylüyordu işleri azalmıştı ve benden para istemişti yine çok korkmuştum sonra aklıma bir fikir geldi... babamın mesajlaşmamızı yakaladığını ve onu bulmak için bodruma gittiğini beni bir daha asla aramamasını söyledim inandı ve bir daha aramadı.

bu seneki etkinliklerden kendi özel sorunlarımla boğuşurken son anda sevgili mimar sayesinde haberdar oldum. bizleri ilgilendiren bu etkinlikten sözlükte daha önce bahsedilmemiş olması gerçekten üzdü beni. istanbuldaki etkinlikler 24 ocak'a kadar devam edecek imkanınız varsa etkinlikleri takip edin derim, çok keyifli vakit geçireceğinize eminim.

pembe hayat lgbtt dayanışma derneği’nin düzenlediği pembe hayat kuirfest beş yaşında! 14-21 ocak’ta ankara’da, 22-24 ocak’ta istanbul’da takipçileriyle buluşacak olan festival, tayland’dan isveç’e, güney afrika’dan vietnam’a yaklaşık 20 ülkeden 50’nin üzerinde filmin yanı sıra sergileri, atölyeleri, söyleşileri ve partileriyle yeni yılın festival sezonunun fitilini ateşliyor.

kuirfest yeni yaşına dün akşam kızılay büyülü fener sineması’nda gerçekleşen açılış etkinliğiyle merhaba dedi. açılış gecesine kuirfest izleyicilerinin yanı sıra, amerikan büyükelçisi john r. bass, norveç büyükelçisi janis bjorn kanavin ile belçika büyükelçiliği, meksika büyükelçiliği, alman büyükelçiliği, portekiz büyükelçiliği, goethe enstitüsü, fransız kültür merkezi, çankaya belediyesi, kaos gl, gökkuşağı koalisyonu’ndan temsilciler ile pembe hayat lgbtt dayanışma derneği yönetim kurulu üyeleri katıldı.

kuirfest’in açılış gecesinin sunuculuğunu hadsiz, kendini beğenmiş, lafını esirgemeyen tavrı ile güldüren; 60 cm’lik beli, kaşık kadar suratı, el değmemiş gonca bir gül gibi oluşu ile doğal güzellik denilince akla ilk gelen isim matmazel coco üstlendi. salonun davetlilerle dolup taştığı geceye matmazel coco’nun sunumunun yanı sıra drag queen performanslar da damgasını vurdu.

festival takipçileri, geceyi köpek (2015) filminin gösterimi ile kapattı. gösterimin ardından filmin yönetmeni esen işık, yapımcı emrah gamsızoğlu ve oyuncu çağla akalın’ın katılımıyla, sinema yazarı engin ertan’ın kolaylaştırıcılığında bir söyleşi gerçekleşti.

not: alıntıdır.

5. pembe hayat kuirfestde geçtiğimiz pazar yapılan kısa film gösterimi ve kuir yoldaşlık paneline katılımı sayesinde tanıdığım, samimi, sıcak kanlı, eğlenceli ve aşırı pozitif enerji veren yazarcan. kendisinden öğreneceğim çoook fazla şey var saatler o kadar hızlı geçti ki biraz daha vakit geçirseydik keşke diye çok hayıflandım ayrıldıktan sonra. gerçi o gün bir sürü etkinlik için plan yaptık sevgili octoberer ve mimarla birlikte ve sanırım hiçbir planımız sözde kalmayacak... tanıştığımıza çok memnun oldum...

5. pembe hayat kuirfest sayesinde tanıştığım, ve ankarada yaşamasına rağmen neden bu kadar uzun süredir tanışmadım diye kendime çok kızdığım, takım elbiseli, kibar ve sohbeti çok keyifli olan yazarcan. iyi ki açılış galasına gidip tanışmışım. kısa bir tanışma faslı ardından açılış galasında kırmızı şarap eşliğinde çok keyifli bir sohbet, +18 itiraf ve azıcık dedikodu yapma fırsatımız oldu. sonrasında davetiyemiz olmadığından "bu kısım önemli koskoca ayı sözlük yazarlarının kuirfest davetiyesi yoktu" kapıda uzun süre salonun dolmasını ve eğer içeride yer kalırsa alınacağımızı öğrenip bekledik uzunca bir süre. salona girdikten sonra takım elbisesi olduğundan * bizi "çankaya belediyesindenmisiniz ? "diye karşılayan tatlı kızların sözlerine kahkahalar eşliğinde güldük. gece çok güzeldi sevgili seyhan arman " matmazel coco" tiplemesiyle gecenin sunumunu üstlendi. ileride de uzun yıllar sürecek bir arkadaşlığın temelini atmış olmayı umduğum, ki gece gösterim sonrası ankara soğuğunda ayaküstü * sohbet ettiğim. tanıştığıma çok memnun olduğum yazarcan.

12 martta 8 yaşına girecek bir oğlum var... 45 günlükken sahiplenmiştim, geldiğinde avucumun içine sığarken şimdi 9 kiloya yaklaşan ağırlığı neticesinde kucağıma bile zor sığıyor. kediyi sahiplenirken aklımda bir sürü isim varken eve geldiği ilk günlerde babamın kendisine çakal diye seslenmesinden ötürü adını çakal koyduk... umarım daha uzun yıllar sağlıklı bir şekilde hayatımda olmaya devam eder, karşılıksız gerçek sevginin ne demek olduğunu her sabah gözümü açtığımı hissedip göğsümde mırlamasıyla daha iyi anlıyorum...

en 7 laçolu hürmüzü ödülünü % 18.2 lik bir oy oranıyla astralle paylaşmışız... sanırım önümüzdeki yıllarda aramızda bir banu alkan - oya aydoğan kavgası çıkaracak bu ödül. hatta bir an şu sahne gözümde canlandı götümüzün kılları pişmaniye kıvamına gelmiş bir şekilde birbirimize sen birinci oldun, ben birinci oldum diyerek saldırıyoruz.* en seksi kıyafetimi diktirdim ve ödül töreninde arz-ı endam edeceğim anı sabırsızlıkla bekliyorum... beni bu ödüle layık gören tüm yazarlara ve bu unvana ulaşmamı sağlayan laçolarıma binlerce kez teşekkürler...

an itibariyle sweet dreams şarkısını duymamla yüzümde bir sırıtma ifadesi oluşturan ablamız.*

90lar kitabı çocuk mu genç mi - kadir aydemir
memleketi ben kurtaracağım - gülse birsel

an itibariyle boğmak istediğim kişi olmuştur. en başından almak istiyorum ;

25 senelik arkadaşım eşcinselliğini kabul etmesiyle hornet üzerinden tanıştı sevgilisiyle, arkadaşım ortama yeni dahil olduğundan pek çok konu hakkında* bilgi sahibi değil... sevgilisiyle birlikte tatile gittiklerinde sevgilisiyle 5 gün aynı odada kalıp seks yapmamaları sonrasında çocuğun telefonunda hornet diyalogları ve buluşmalarını* öğrenmesiyle biraz daha durumları öğrense de düşe kalka 7. aylarını doldurdular.

önümüzdeki hafta sevgilinin doğum gününde sembolik bir nişan töreni yapacaklarını açıkladılar, ben de jest olsun diye nişan yüzüklerinizi ben yaptırmak istiyorum dedim. kuyumcuma ikisini de farklı zamanlarda götürüp ortak bir karar almalarına da yardımcı oldum.* beğendikleri yüzükleri dün akşam tadilat yapılmış bir şekilde teslim aldım ne olur ne olmaz diye arkadaşıma teslim ettim. 2 saat sonra telefonum çaldı "bv sevgilimle kapının önündeyiz 2 dakika aşağı inebilirmisin" dedi. arabaya binmemle sevgilinin "bu yüzük olmuş mu hiç, arkasında çizgi gibi bir iz var, üzerinde kılcal çizikler var, sanki usta değil de çırak yapmış ayarlamayı, biz olmadı 50 liraya 2 tane gümüş yüzük alıp takarız" tarzında sözleriyle şoka girdim. jest olsun diye yok zamanımda sırf arkadaşım mutlu olsun diye aldığım yüzükler için duymadığım hakaret kalmadığına mı yanayım, arkadaşımın da onunla ağız birliği yapmışçasına kendi fikirlerini değil de onun fikirlerini savunmasına mı yanayım bilemedim. tek kelime etmeden yüzükleri geri aldım. "tamam siz nasıl istiyorsanız öyle yapın beğenmediyseniz kalsın" demekle yetindim.

ahh arkadaşım ilk ilişkin bu şekilde olmamalıydı diyeceğim ama garip bir şekilde çok mutlu... tekrar bir araya gelmeyeceğim sanırım...

klibinde bir adet cenk torun* içeren dinlenebilir 2. çıtır kızlar şarkısı, o dönemde ne kadar seksi gelirdi cenk torun, şimdi o haliyle gelse yüzüne bakmam ama o dönem ergenliğin vermiş olduğu bakış açısıyla seksi gelirdi sanırım. şarkının sözleri ;

sinmis üstüme korkularim
etme eyleme gider bu kadin
direnmek ister sesim duyulmaz
kilitlenir çigligim

kimine firsat belki de hayat
bana bir çare ayriliklar var
haramsin bana artik anladim
benim gitmem lazim

yasanacaksa yasanacak
ayriliklar mutsuzluklar.
ölüm yok ya bunun sonunda
tüm acilar bir yere kadar
haklisin bos ver
her zaman yaptigin gibi
bana da bos ver unut gitsin
sevgiden korkmaya devam et

çok istesem de sözlükten çok sevdiğim bir arkadaşımın tasını tarağını toplayıp barcelonaya yerleşme haberini almam üzerine "seni görmeden gitmene izin vermeyeceğimi biliyorsun değil mi" diyerek, istanbula kendisini görmeye gideceğim için üzülerek katılamayacağım zirve. umarım çok eğlenceli sohbetleriniz olur. hepinizi öpüyorum...